Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 NİSAN 2005 SALI
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİ SİRMEN
Sen Seni Bil, Sen Seni!
YoksaPaöatmlarEnseni
Polonya'ya 1968 bahannda ilk kez gittiğimde bu
ülke henüz Sovyet suliası altındaydı. Bütün tarihi
boyunca, hep bir yabancı hegemonyadan kurtul-
ma çabası içinde olar» bu ülke, o sırada da Mos-
kova cenderesinden sıynlmaya çalışıyordu.
Varşova'ya gidip de 1683 2. Viyana Kuşatması
sırasında, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa güç-
lerini yenilgiye uğratan Polonyalılann ulusal kah-
ramanı Jean Sobieski heykeli ya da sarayı ile
karşılaşmamak mümkün değildir.
Ben de buralan gezerken Polonyalı dostlanmın,
bu ulusal zaferie iftihar etseler de pek de hoşnut
olmadıklannı fark ettim.
Evet Polonyalılar, Osmanlı'ya karşı tarihlerinin
en görkemli zaferini kazanmışlardı. Ama son irde-
lemede bu pek de lehlerine olmamıştı. Çünkü Os-
manlı, bir ara Lehistan topraklannın bir bölümü-
nü ele geçirmiş olmasına karşın tarih boyunca
Fransa ile birlikte, Avusturya ve Rusya'ya karşı hep
Polonya'nın yanında yer almıştı.
Hatta ünlü bir atasözü "Polonya, Osmanlı atla-
n Vıstül'de su içtikleri zaman kurtulur" der.
Istanbul'un bu ülkeye desteği o kerteye var-
mıştı ki, Polonya bağırnstzlığını kaybettiği sırada,
Osmanlı sarayında Lehistan'ın gelemeyecek olan
sefiri hep anons edilirdi, böylece Osmanlı işgali res-
men tanımadığını dünya âleme ilan ederdi.
Osmanlı hizmetinde çok Polonyalı olmuştur.
Bunların en ilginçlerinden biri, 1915 olaylan sıra-
sında Osmanlı'nın VVashington Büyükelçisi olan
Ahmet (Alfred) Rüste*n'dir. Belki de Ermeni soy-
kınmı iddialanna karşı uluslararası alandaki ilk sert
yanıtı vermiş olan Ahmet Rüstem, bu davranışı do-
layısıyla ABD tarafından, istenmeyen adam (Per-
sona Non Grata) ilan edilecekken yetkililere "Zah-
met buyurmayınız Istanbul'a telgraf çektim, ben
zaten kendiliğimden gidiyorum" diyerek ülkeyi
terk etmiştir. Bu onurlu Büyükelçi'yi daha sonra
Sıvas Kongresi delegeleri arasında görüyoruz.
• • •
Şimdi bu Polonya bile, Türklerin yaptığı(!) "Er-
meni soykınmını(!)" resmen kabul etmiş bulunu-
yor.
Ağlamak mı gerekir, gülmek mi bilemiyorum.
Ermeni soykınmı iddialannı kabul eden ülke sa-
yısı hızla artıyor.
Olayların bu noktaya gelmesinde, özellikle
1974'ten bu yana geçen son 30 yıldır, Türkiye'de
birbirini izleyen hükümetlerin yeterii duyarlılığı gös-
terip Ermeni, Rum ve Yunanlılann propaganda
ataklanna yeterince ağıriık ve inandıncılıkla yanıt
verememiş olmalannın da büyük ölçüde dahli var.
OysaTürkiye'nin konumu zayıf değil; yanıt vermek
için elde çok malzeme var.
Istanbul Milletvekili Emekli Büyükelçi Şükrü
Elekdağ'ın Cumhuriyet'te şu anda yayımlanmak-
ta olan dizisi bu konuda ne kadar haklı olduğumu-
zu anlatıyor zaten; bütün okurlanma, hem izleme-
lerini hem de kesip saklamalannı salık veririm.
Bundan sonra yapılacak ataklar hiç kuşkusuz
faydalı hatta zorunlu. Ama sonuca varmanın geç-
mişe oranla çok daha zor olduğunu da görmez-
den gelemeyiz.
Türkiye'nin savlannın savunuculanndan, "7975
Osmanlı Rus - Ermeni Trajedisi" kitabının yazan
(Türkiye'de Toplumsal Gelişim Yayınlan'ndan çık-
tı) avukat George de Malville de işimizin geçmi-
şe oranla güç olduğunu, bu konuda daha önce
karar almış olan ulusal parlamentolar ile uluslara-
rası kuruluşlann bu kararlannı değiştirmelerinin
zor göründüğünü açıkça söylüyor.
• • •
Ama büyük bir diplomatik taarruzu başlatmak,
başlamış olanlan da yoğunlaştırarak sürdürmek
zorunludur.
Bu arada, savaşımın birkaç cephede süreceği-
ni, üstelikdeTürkiye'nin Karsve Lozan antlaşma-
lanyla hukuken çözüme bağlanmış bu sorunda eli-
nin güçlü olduğunu belirtmekte de yarar var.
Türkiye sağlam durmak zorundadır. Ulusalcılı-
ğın her tününü şovenizm sanıp da "Canım nasıl
olsa hukuken başka bir şey çıkmaz, biz de kabul
edelim artıkşu işi" diyenlere (ki içimizde sayılan
hiç de az değil) kulak asmamak gerek.
Çünkü bu iddialan hiç de gerek yokken bir kez
kabul ettik rri arkadan gelecek olanlan düşünmek
bile istemiyor insan.
Her şeyden önce Türkiye sağlam durmak zo-
rundadır. Bütün belgeleri ve bilgileri ortaya döker-
ken kale gib duruşu bozmamak esastır.
Türkiye böyle durduğu sürece, bilin ki, kimse-
nin bağırıp çağırmaktan başka yapacak bir şeyi
olamayacaktır.
Bu gerçeği böyle bilmek, bu konuda ya da bu
konu dolayıyyla başka alanlarda ödün vermemek
gerekir.
önce biz Dizi bilelim.
Hani ne ctemişler:
Sen seni bil, sen seni!
Sen seni bilmez isen patlatıriar enseni!
asirmen(ccumhuriyet.com.tr
ATATÜRK DÜŞMANLIĞINA TEPKl
'Laiklik düşmanlan
hesap versin'
Z0NGU1DAK
(Cumhuriye) - Eğıtim-
Sen. Zongudak'ta Mil-
li Eğıtim Bıkanlığı'na
bağh Bilin ve Sanat
Merkezi'nd: eğitim gö-
ren üstün zeiâlı ilköğre-
timçağındati öğrencile-
re 23 Nisan Jlusal Ege-
menlik ve Çtcuk Ba>ra-
mı öncesinie Atatürk
düşmanhğı çeren çizgı
romanlar daiıtan yetki-
liler hakkırîa yasal iş-
lem başlatılnası çağn-
sında bulunaı.»
Eğitim-Sen Zongul-
dak Şube Başkanı Meh-
met Dalg)ç. olayın çirkin
birhareket olduğunu be-
lirterek yetkılilerin so-
rumlular hakkında yasal
işlem başlatmasını iste-
di. Konuyla ilgili olarak
hazırladıklan bir dosya-
yı Vali YavuzErkmen'e
teslim ettiklenni belirten
Dalgıç, "Bu hareketin
içinde buhınanlar,laikve
demokratikCumhuriye-
tin temetinedinanıitkoy-
maya çahşıyorlar"dedı.
Sivil toplum örgütleri hukuk devleti ilkelerine aykırı düzenlemelere karşı birlikte mücadele edecek:
TCY yeniden düzenlensin• "Yeni TCY Ne Getiriyor,
Ne Götürüyor?" konulu
panelde bir araya gelen sivil
toplum örgütü temsilcileri 1
Haziran'da yürürlüğe girmesi
beklenen TCY'nin yeniden
düzenlenmesini istedi. TGC
Başkanı Erinç, "TCY, bu
şekilde gerçekleşirse
Türkiye'nin, AB önündeki en
önemli engellerinden biri
olacak" dedi.
tstanbul Haber Servisi - Yeni Türk
Ceza Yasası (TCY) nedeniyle hapis
cezası tehdidi ile karşı karşıya kalan
gazeteci sayısının 2'ye katlandığını
vurgulayan Türkiye Gazeteciler Ce-
miyetı (TGC) Başkanı Orhan Erinç,
TCY'de 6 maddenın değiştirilmesi-
ni istediklerini söyledi. Erinç, "Türk
Ceza Yasası, bu şekiMe gerçekleşirse
Türkiye'nin, A\rupa Birliği (AB)
önündeki en önemli engellerinden bi-
ri olacak"1
dedi.
1 Haziran'da yürürlüğe girmesi bek-
lenen TCYyı İconu alan "Yeni TCY
Ne Getiri>w, Ne Götürüyor?'' konu-
lu panel TGC lokalinde gerçekleşti-
DÖRDÜNCÜ RAPOR
Etibank'ta
bilirkişi
tartışması
sürüyor
tstanbul Haber Servisi-Eribank'ıza-
rara uğrattıklan gerekçesiyle Dinç Bfl-
gin, CavitÇağlar, MehmetNaflKeçfli'nın
de aralarında bulunduğu 23 sanığın yar-
gılandığı davada bilirkişi tarnşması sü-
rüyor. Saruk avukatlan, dosya ile ilgili
rapor hazırlamak üzere atanan üçüncü
bilirkişi heyetinin de yetersiz olduğunu
öne sürdü. Son bilirkişi heyetı ile bir-
likte dava ile ilgili dördüncü rapor ha-
zırlanmış olacak.
Istanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesfnde-
ki duruşmaya, haklannda çeşitli suçlar-
dan 3.5 ile 33 yıl arasında değişen ağır
hapis cezalanna çarptınlmalan istemiy-
le dava açılan sanıklarkatılmadı. Duruş-
mada söz alan Dinç Bilgin'in avukatı
Asun tptikçioğtiL bilirkişi incelemesinin
tüm deliller toplandıktan sonra yapılma-
sı gerektiğini söyledi.
IzzetOzgenç'in bilirkişi raporunaıliş-
kin, "Dosyada hukuken geçersiz birbel-
ge var. Bu belge dosya içinde bulundu-
ğu sürece inceleme yapan diğer bflirkt-
şilerde etküenecektir. Dosyadan çıkanl-
masını istiyoruz'" diyen Iplikçioğlu, en
son atanan bilirkişilerin de yetersiz ol-
duğunu savundu.
Atanan bilirkişilerin rapor vermeye
yetkili olmadıklannı ileri süren Iplikçi-
oğlu. "Şu aşamadabizegöre bilirkişi in-
celemesine gerek yok. Hem kariyerleri
de buna yeterti değiL Rapora şimdiden
itiraz edi\orumw
dedi.
Iplikçioğlu, aynca TMSFnin rüm de-
lilleri eünde bulundurduğunu, mahke-
menin istediği belgeleri göndermediği-
ni ilen sürdü. Mahkeme sanık avukat-
lannın dosyanın tüm delillerin toplan-
masının ardından bilirkişi incelemesine
gönderilmesi yönündeki taleplerinın,
dosyanın bilirkişiden döndükten sonra
değerlendirilmesine karar verdi.
"Yeni TCY Ne
Getiriyor, Ne
Götürüyor?" konulu
panetin sonunda
Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti, tstanbul
Barosu, Türkiye
Gazeteciler Sendikası,
Istanbul Tabip Odası,
Türkiye Yazarlar
Yayıncılar Birliği ve
Türkiye Spor
Yazarlan Derneği
ortak hareket etme
karan akn. (Fotoğraf:
ŞULE KÖKTÜRK)
rildi. TGC Başkanı Orhan Erinç, Is-
tanbul Barosu Başkanı KaznnKolcu-
oğhı, Türkiye Gazeteciler Sendikası
Başkanı Ercan tpekçi, Istanbul Ta-
bip Odası Başkanı Gençay Gürsm",
Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı
Cengiz Bektaş, Türkiye Yayıncılar
Birliği Başkanı Çetin Tüzüner. Tür-
kiye Spor Yazarlan Derneği Genel
Başkanı Onur Belgenin de aralann-
da bulunduğu çok sayıda katılımcı,
TCY'nin yeniden düzenlenmesini is-
tedi.
Panelde konuşan TGC Başkanı
Erinç, TCY'nin hazırlanması süre-
cinde, Avrupa sözleşmelerinin özgür-
lükçülüğünün esas alındığının söy-
lenmesine karşm yaşama geçirilen
yasalann böyle olrnadığmı anlatarak
TCY'de özellıkle 6 maddenın değiş-
ririlmesini istedikJerini belirtri. Erinç,
bumaddelen288,218,132.133.134
ve 223 olarak sıraladı.
tstanbul Barosu Başkanı Kazım
Kolcuoğlu da, TCY'nin, A\Tupa Bir-
liği tarihi almak amacıyla aceleye ge-
tirildiğinı ıfade ederek Avrupa'daki
yürürlükteki yasalann 2-4 yıl gibi sü-
relerde hazırlandığını ancak TCY'nin
çok kısa sürede hazırlanıp 4 satte de
Meclis'ten geçirildiğini anlattı. Kol-
cuoğlu, "Kanunda rutarhhk olmadı-
ğını görüyoruz. Füllerin ve suçun,
okunduğunda herkes taranndan an-
laşıhnası,cezanın bflinmesi, ölçülülük
olması lazun. Bu yasada yokn
dıye
konuştu.
Ercan Ipekçi, basm mensuplanna
hapis cezası uygulamasından vazge-
çihnesini istedi. Gürsoy da, TCY'nin
bu şekliyle kabnası durumunda he-
kinılerin mesleklerini uygulama şans-
lannın ortadan kalktığuu anlahıken
Çetin Tüzüner, yasanın yayınevleri
sahiplerini de hapis cezası tehdidi ile
karşı karşıya bırakhğını söyledi.
Toplantının sonunda TCY konu-
sunda birlikte hareket etme karan al-
dıklannı açıklayan Ennç, Ipekçi, Kol-
cuoğlu, Gürsoy, Bektaş, Tüzüner, Bel-
ge ve TGC Basın Senatosu Başkanı
Necmi Tanyolaç, yayımladıklan or-
tak bildinde şu görüşlere yer verdi-
ler: "lHaziran2005tarihinde>'ürür-
lüğe girecek olan TCY Oe ilgili ortak
endişelere sahip bulunuyoruz. Söz ko-
nusu kanunun demokratik hukuk
devleti ilkelerine aykuı maddelerinin
düzehıhnesi amacrv la güişimkrimizi
ortaklaşa sürdürmevi karariaştırdık.*'
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN EĞÎTlMCÎLERDEN TEPKÎ
'TÜBİTAK
siyaset dışı
bırakümalı'
• YÖK Başkanı Prof. Dr. Teziç,
"TÜBlTAK tarafsız bir bilim
kurumudur. Hükümetin yapması,
izlemesi gereken en isabetli yol,
verilmiş mahkeme kararlannı
uygulamaktır" dedi.
FTRATKOZOK
MSU'de 'Terör, Şiddet ve Toplum' sempozyumu düzenlendi
Türkiye'de eğitim terörü var'
tstanbul Haber Servisi - Mimar Sinan Güzel
Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmet
VTldan Alptekm, Türkiye'de "eğitiın terörii"
olduğunu belirterek "Atatürk'ten, Cumhuriyetin
kuruluşundan bu yana milM eğitim potitikasında en
az 10-20 defa ileriye ya da gerrve götüren
değişiknkler oldu" dedi. MSÜ Fındıklı
Yerleşkesi'nde Sosyoloji Bölümü'nce düzenlenen
"Terör, Şiddet ve
Tophımr
sempozyumunun
açılışmda konuşan
Rektör Prof. Dr.
Alptekin, terör ve
şiddetin, yaşamın her
alanında
görülebileceğini dile
getirdi. Türkiye'de
eğitim alanında yaşanan sorunlara da değinen Prof.
Dr. Alptekin, "Türkiye'de bir eğitiın terörü var. Bu
silahsız bir terör, ama silahh terörü de doğurur.
Çünkü, bu ülkede Atatürk'ten sonra bir eğitim
potirjkası oturtuhnamış. Atatürk'ten, Cumhuriyetin
kuruluşundan bu yana miDi eğitim politikasında en
az 10-20 defa ileriye ya da gerije götüren
• Fen ve Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Gülay Kıroğlu şiddet ve terör üzerine
rakamlar verdiği konuşmasında, Avrupa'da
rapor edilen saldınlann dörtte birinin, aile
içinde erkeğin kadına uyguladığı şiddete
ilişkin olduğunu anlattı.
değişiknkler oldu. Bu sürede eğer eğitim sistemi
geüştirümiş olsaydı, bugün Türkiye'de silahh terör
oünazdı" dedi. Fen ve Edebiyat Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Gülay Kıroğlu da şiddet ve terör üzerine
rakamlar verdiği konuşmasında, Avrupa'da rapor
edilen saldınlann dörtte birinin, aile içinde erkeğin
kadına uyguladığı şiddete ilişkin olduğunu anlattı.
Silahh terörün, Ortadoğu'da 2002-2003 yıllan
arasında arttığını
belirten Prof. Dr.
Kıroğlu, 1987'deSri
Lanka'da 150, 1989'da
Çad'da 170, 1997'de
Mısır'da 62, 1998'de
Kuzey trlanda'da 29,
1999'daRusya'da 118ve
2001'deIsrairde21
kişinin terör nedeniyle
hayatını kaybettigini söyledi. Sempozyumun
"Sanat ve Şiddet" konulu ilk oturumunda konuşan
Sosyoloji Bölümü ögretim üyesi Prof. Dr. AH Aka>
da 20. yüzyılın büyük şiddet ve barbarlığın
yaşandığı bir yüzyıl olduğunu ve bu yüzyılda
devlet teröründen devlete karşı teröre kadar
şiddetin her türünün yaşandığıru anlattı.
ANKARA - AKP iktidanmn TÜBİ-
TAK'ın bilimsel özerkliğini yok eden
yasa önerisine eğitim dünyasından tep-
kı geldı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdo-
ğan Teziç, hükümetin öncelikle TÜBl-
TAK hakkında verilen yargı kararlannı
uygulaması gerektiğini belirterek "TÜ-
BtTAK, tarafsız, siyaset dışı bıraküması
gereken bir bilim kurumudur'' dedi.
TÜBlTAK Yasası'nda yapılacak deği-
şiklikleBilrmKurulu'nun 14üyesinden
yansının başbakan tarafindan atanması,
diğerlerinin de başbakanın onayıyla ke-
sinleşmesi öngörülüyor. TÜBtTAK'ın.
siyaset dışı bırakıbnası gereken tarafsız
bir bilim kurumu olduğunu vurgulayan
YÖK Başkanı Prof. Dr. Teziç, "Obaknn-
dan hükümetin \apmasL izlemesi gere-
ken en isabetli yol,verilmiş mahkeme ka-
rarlannı uygulamakür" diye konuştu.
Cniversitelerarası Kurul (TJAK) Baş-
kanı Prof. Dr. İsmetVDdanAlptekm önü-
müzdeki günlerde TBMM Genel Kuru-
lu'nda görüşülecek olan tasannm kuru-
mun siyasallaşmasuıa neden olacağını
vurguladı. Alptekin, kurumun bilimsel-
liğinin ve objektifliğinin de bozulacağı-
nı söyledi.
Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin
Dinçer de tasanyla hükümetin daha ön-
ce gündeme getirdiği YÖK Yasası 'nda-
ki amacını da ortaya koyduğunu söyle-
di. Dinçer. "AKP açısından kral çıplak.
Hükümetin kadrolaşma harekâüna kar-
şı başlarügımız eylemlerin içerisine TÜ-
BfTAK'ı da ekle>%ceğiz. Bürnı shasetealet
edilemez. AKP biümi çarmıha geriyor"
diye konuştu.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Türkiye'nin önünde çok ciddi so-
runlar bulunuyor. Belki de önümüz-
deki onlarca yılı belirleyecek kararla-
nn arifesindeyiz. Ermeni sorunu, Kıb-
rıs sorunu, Kürt sorunu ve de bütün
bunlann bileşkesi sayılabilecek Avru-
pa Birliği üyeliği için müzakere süre-
cinin belirleneceği günlerden geçi-
yoruz.
Tam bu sırada bildiğimiz bayrak
olayı patlak verdi. Onu linç girişimle-
ri, Orhan Pamuk'un kitaplannın im-
ha edilmesi için emir yayımlayan Kay-
makam izledi. Kargaşa ve gerginlik bu-
nunla da kalmadı, PKK kime ve ne-
ye yarayacağı belli olmayan silahlı
eylemleri hızlandırdı. Yeniden ölüm ha-
berleri gelmeye başladı.
• • •
Bütün bu gelişmelerin ardından
Genelkurmay Başkanı'nın açıklama-
ları geldi. Siyaset bir anda yerinden
oynadı ve siyaset dışındaki aktörler
yeniden etkin bir şekilde siyaset sah-
nesine çıktılar. Anayasa Mahkemesi
Başkanı Mustafa Bumin'in yaptığı
son konuşma ise bu gelişmelerin üze-
Şimdi de Türbana Takıldık
rine tuz biber ekti.
Mustafa Bumin neden böyle bir
konuşma yaptığını şu gerekçelerle
ifade etti: "Kimi siyasal parti yetkili-
lerince yasal düzenlemeler yapıla-
rak türban ile öğrenim yapma olana-
ğının tanınacağı yolunda beyanlar-
da bulunulması, bu konudaki yargı
içtihatlannı bilmemekten kaynaklan-
mıyorsa, din duygulannı kullanarak
siyasi avantaj sağlamaya yöneliktir.
Anayasadaki laık düzenlemeler kal-
dığı sürece türbanm yüksek öğre-
tim kurumlanna ve resmidairelere gir-
mesini sağlayacak tüm yasal düzen-
lemeler anayasaya aykın olacaktır."
• • •
Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın
görüşlerini söylemesine birdiyeceğim
yok. önemli bir kurumun başında ve
bazı uyanlar yapma gereği duymuş
olabilir. Genelkurmay Başkanı Öz-
kök'ün konuşmasının ardından bu
konuşmayla birlikte Türkiye giderek
sanki bir başka atmosfere giriyor gi-
bi.
Nedir bu atmosfer? Türkiye'nin hü-
kümet dışındaki ağırlıklı kurumları,
sürekli hükümeti uyarmak gereğini
duyuyoriar. Bunu yüksek sesle dile ge-
tirmeye gerekli görüyoriar. Tabii on-
lann bu konuşmalannın ardından, ye-
niden geçmiştartışmalann kaptsı ara-
lanmış oluyor.
• • •
Denebilir ki, ne var bunda. Sonuç
olarak iki önemli kurum başkanlan,
kamuoyunu da uyarmak amacıyla
düşüncelerini ve kaygılannı dile ge-
tirdiler. Birçok bakımdan doğru olan
bu görüşün sahiplerinin, bazı sıkıntı-
lan da anlaması gerekiyor. Sorun Tür-
kiye'nin kırılgan siyasi ortamından
kaynaklanıyor. Türkiye, çok önemli
siyasi sorunlann içinde çıkış yolu arar-
ken, hiç gündemde olmayan konu-
lar yeniden iç gerginliği arttıracak şe-
kilde birden ön plana çıkıyor. Asıl teh-
lıkeli olan bu.
Şu anda dikkatleri yoğunlaştıraca-
ğımız ve çözüm önerilerini geliştire-
ceğimiz konular, Türkiye'nin AB üye-
liğine doğru açılımını güçlendirecek
konular olmalı. Bu konulan da iç si-
yaset malzemesi yapmak yerine, çö-
züm bulacak bir şekilde ele almalıyız.
• • •
Türban konusunun artık taraflar
açısından tam anlamıyla bir siyasi
rant haline dönüştüğü ve kendi çıkış
gerçekliğinden koptuğu da bir ger-
çek. Sorun kız öğrencilerin kıyafeti ol-
manın ötesinde bir anlayış ve iktidar
meselesine dönüşmüş durumda.
Radikal Islamcı çevreler, AKP'yi
köşeye sıkıştırmak amacıyla, hükü-
meti bu konuda "pısınk" olmakla ve
boyun eğmekle suçluyorlar. AKP'Iİ-
ler ise üzerlerindeki baskıyı defede-
bilmek ve dini çevrelerle ilişkilerini
bozmamak amacıyla, bazı açıklama-
lar yaparak durumu idare etmek is-
tiyorlar. Bu kez bazı kurumlann tep-
kisi gündeme geliyor. Tartışma durup
durup yeniden alevleniyor.
• • •
Benim inancım o ki, türban konusu
kısa sürede çözüme ulaştırılacak bir
konu değil. O nedenle bu tartışmanın
en azından bir süre gündemden düş-
mesinde sayısız yararlar olduğu
kanaatindeyim. Çünkü sonuç olarak,
bu konunun tartışılmasından bir sonuç
elde edilemediği gibi iç siyasi ortam
geriliyor.
Belki birileri (bu her iki tarafta da
olabilir) böyle bir tartışmayı kendi
çıkarları açısından yarartı görüyor.
Gerginlikten siyasi prim yaptığını
düşünüyor.
O zaman yapacak tek şey, bu tar-
tışmanın ötesinde bir yeni ufuklaolay-
lara bakabilme esnekliği gösterebil-
mek.
Bunu yapabilir miyiz? Emin değilim.