25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2CMİSAN2005SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR kulturfa cumhuriyet.com.tr 15 25 yıl sonra öyküye dönen Refik Algan'ın ilk kitabı 'Saat Kulesi' okurla buluştu 6 Yazmayı hiç bırakmadımNPN'A ÇALtDtS 978 - 1980 yıllannda yazdığı 'kssa metin'lerle adını duyuran Rfik Algan, yırmi yıllık yazı sufcaınluğunu yayımladığı 'Saat Kıiesi' (Yapı Kredı Yayınlan) ki- tau-yla bozdu. Yazıdan uzak kal- dıı_ yıllardaçevıriye yönelen Re- fij Algan, yeri kitabında, yaşa- mıiL içinden. dokunakh, bır o ka- da«ia gerçek öykülerle bir zaman ycculuğuna çıkanyor. ppirmek de bir tür yzmaktır - 1980 yılında yazmayı bıra- U.D çeviriye yöneldiniz, neden? LEFİK ALGAN - 2003 başla- nria Enis Batur'a uğradığım bir g t elıme bır edebıyat dergısının, Geeyazısı'nın ilk sayısını verdi velergının adında koyu yazılmış ysm sözcüğünü göstererek "Bu a\m 15'ine kadar senden bir öjcii bekliyorum. Yirmi gün kîd ar bir zamanın var!" dedi. 1 C "S - 1980 arasında ilk kısa me- tirerımin yayımlandığı ve Enis Bnur'un Ankara'da çıkarttığı '"Vzı' dergisinın hayatımda ötvnlı bır yen olmuştu. Bu ne- dele eve geldım ve 'sevgi- lin.*doc'uyazdım. Enis Batur'dan bn: le bir teklıf gelmeseydi, kısa ÖJITÜ ve metın yazmaya döner mr ıdim? Yanıtlanması zor bır so- ru INe ki, günlüklenmı yazmayı hic»ir zaman aksatmadım. Şöyle söl-ersek belkı daha doğru ola- caı: Yazı yazmaktan hıçbır za- m n uzaklaşmadım; sadece yayın haatından uzakta durdum. Nıçın çeuriye yöneldım? Yazmak ıste- mtsseniz ve yabancı dil de bılı- yo^anız genellıkle çevirı yaparsı- nıı Bu. ınsana sankı 'yazıyor- mış'gibıbır duygu verebıhr Bu, çenzri olayının kişısel yanı. Olayın birliğeryanı da hem Ingilızceden Tüiscçeye, hem de Türkçeden Jn- gil^ceye yapmış olduğum çevin- ler bır gereksınımin var olduğu- nudüşünmüş olmam. Üzennde yavaş da olsa çalışmakta ol- son çevın tasansı ıse. Yu- nuı Erare'nın tüm şiırlennın In- gihzceye kazandınlması üzerine - Saat Kulesi yayımlanan ilk öykü kitabınız. Neden öykü ve kısa öykü? ALGAN - 'Saat Kulesi' ilk öy- kü kıtabım olmakla bırlıkte, içın- de çeyrek yüzyıldan daha fazla bir zaman öncesınde basılmış kısa metınler de yer alıyor. 1978 - 1980 arasında 'Yazı' ve 'Olu- şum' dergılennde çıkanlar. Eğer, "Niçin o zaman ve hâlâ kısa me- tinler ve kısa öyküler" diye so- rulacak olursa, önce hemen şunu belırtmek gerekir kı bunlann ba- zılan klasik 'öykü' adı altında sı- nıflandınlamayacaklan ıçın k kı- sa metin' adını taşıyorlar. Kısa metın ve kıpkısa öykü türünü özelhkJe ikı nedenden dolayı se- viyorum. Binncisi, kısa metın ve öyküde. kolay kolay duygu sömü- rüsü yapamazsınız ve bacanızın kurumlannı okuyucunun önüne döküp onu bır söz kalabahğı ıçın- de bırakıp bır yerlere kaçamazsı- nız. Suslemelen ve dallanmalan bır yana bırakıp esas yapıyı ve dü- zen bağıntılarını açıkça ortaya koymalısınız. Gızlıden gızlıye, tekrar tekrar aynı yapıyı kullana- mazsınız ve bir ton tutturup tüm Kısa metin ve kıpkısa öykü türünü özellikle iki nedenden dolayı seviyorum. Birincisi, kısa metin ve öyküde, kolay kolay duygu sömürüsü yapamazsınız ve bacanızın kurumlannı okuyucunun önüne dökerek onu bir söz kalabahğı içinde bırakıp bir yerlere kaçamazsımz. Süslemeleri ve dallanmalan bir yana bırakıp esas yapıyı ve düzen bağıntılarını açıkça ortaya koymalısınız. Gizliden gizliye, tekrar tekrar aynı yapıyı kullanamazsımz ve bir ton tutturup tüm ömrünüz boyunca aynı tonu sürdüremezsiniz. ömrünüz boyunca aynı tonu sür- düremezsiniz. Bu nedenle, genel- lıkle denır kı "Kısa metinlerin ilk örneklerini oluşturmak zor- dur, ama taklitlerini yapmak ise o kadar zor değildir." tkıncı ne- denım ıse şu: Bu kısa ve anlamlı söz vurgulamasının bizim edebi- yatımız içinde Batfdan da çok da- ha öncelere gırtığıni düşünüyo- rum. Bız edebıyatımızı, genellık- le Batı'ya göre değerlendirdıği- miz ıçın, bıze yabancı geliyor ola- bihr. - Kitabınızdaki bir öyküyü Lale Müldür'e adadınız, bu şa- irin yaşamınızdaki yeri nedir? ALGAN - O kısa metnın ilk ya- yımlanış tarıhi 1978. Lale Mül- dür'ü ise çok daha öncelerden ta- nıyordum. El yazısıyla yazıhnış şiirlen onu tanımadan önce elime geçmışti. Özellikle 'Bir zaman- ki sevgili / Kış arkadaşı' dızele- rine âşık olmuştum okur okumaz. - Kitabınızdaki bazı öyküier- de doktor karakteri görüyoruz. Doktor ve yazar kimlikleriniz nasıl bütünleşiyor öyküleriniz- de? ALGAN - Eğer 'Tevegöz' öy- küsünü söylüyorsanız, oradakı psikiyatr konunun gerektirdiğı bir karakter. Hekım olmaksa bazı olaylan bılımsel bır açıdan ele al- maya ve kişinin kendi yazdığına daha nesnel bakmasına yardımcı olabilır. Günümüz insanına göndermeler - Bazı öykülerinizde günü- müz insanına da göndermeler var, değil nıi? ALGAN - Evet, bu gönderme- lerin bulunması gerektığıne de inanıyorum. Ne var kı. günümüz insanına ait evrensel ve geniş bir zamana yayılan sorunlan ele al- maya da dıkkat ermek gerekir. Yoksa, yerellık, mızah ve popüler kültürün içıne sıkışabılır ınsan. - Girişte olduğu gibi kitabın son bölümünde de Şahmaran öyküsünden bölümler var. Bu- nun özel bir anlamı var mı? ALGAN - Bıhndiğı gıbi Şah- meran öyküsü, 'Binbir Gece Ma- salları'nda da yer alan bir çerçe- ve öykü. Tarsus'ta bu masala ait daha bırçok başka değışkeye rast- lanır Benım bılebıldığım kadanyla, şımdıye kadar üç tanınmış yaza- nmız bu konuda kendı yorumla- nnı yayımladılar. Yavaş yavaş bir gelenek olmaya başladı bıle dene- bıhr buna. Kitabın başında \e so- nunda verdığım bölümler de be- nım kendi yorumuma ait kısa par- çalar, tamamıysa daha sonra ya- yımlanacak. Hılmi Etikan'm 1989 yılında üzerinde çalışmaya başladığı 'Ruhi Su' belgeseli 2005 yılında tamamlandı Oz ıııüziğiıııiziıı özgün sesiydi GÖECÇE UYGUN Tûârkülenn unutulmaz sesi Ruhi Su'nun sava_şımla geçen yaşamı 2. kez bır belgese- le konuoldu. Özcan Arca'nın 1995'teçek- tıgı ~Ezgili Yürek' belgeselinın ardından, kam^eranın arkasına bu kez Hilmi Etikan geçta, hep baskılarla karşı karşıya kalmış a- maduruşundan ödün vermemış ustanın ya- şarnı bir kez daha belgelendi. Erdkan, Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı için çektıği belgeseli hazırlarken yaklaşık 16 ynl çalışmış. Su'nun eşı Sıdıka Su'nun anılannı ve arşivını temel alan yaklaşık 55 dakLkalık belgeselde, Su'nun Istanbul ve Ören'dekı dostlarıyla söyleşıler, bugün bır bölıkmü yaşamayan 50'ye yakın kışının ta- mklmklan yer alıyor. Sıdıka Su ve Hılmi EtıLan ile belgesel üzerme konuştuk: - Ruhi Su hakkında bir belgesel yap- nıa gereksinimi neden ve nasıl ortaya çıkta? Sı«lıka Su- Ruhi'nın ölümünden sonra hep içımde bır şeyler yapma arzusu duy- dum_. Çok sayıda anma gecesi, söyleşi. et- kinliJk düzenledik, ama hep bir eksiklık hıs- sedı^ordum Sonra Ruhı'nmdostlanyla bır şey ^apalım istedim. O günlerde Hilmi ile kontaştuk ve bu belgesel düşüncesi ortaya çıktı. Ger* çier Ruhi Su'yu tanımıyor - "Yeni kuşak, Ruhi Su'yu yeterince ta- nımayor' sözüne katılıyor musunuz? Etikan- Kesınlıkle evet. Bız onunla bü- yüdCik. Ama şimdiki gençler bılmiyorlar. Çüalcü araya 12 Eylül girdi, yasaklamalar girdâ. O hep yasaklıydı, plaklan, konserle- ri... B u belgesel umanm bır heyecan yara- tır d.a insanlar onu tanımaya başlar, kaset- leri satılır. - 1 989 yılında çalışmalarına başlanan belg^esel, 2005 yılında bitti. Bu kadar uzuan süre neden? Hİlmi Etikan- Çünkü Ruhi Su'nun ya- şadijgı dönemde video kameralar yoktu, bu oede:nle onun canlı görüntüleri yok dene- :ek Ecadar azdı - aelgesel. aynızamanda 1950-85 ara- n TSrkiye'nin de bir fotoğrafını çekiyor; • Hilmi Etikan'm Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı için çektiği yaklaşık 55 dakikalık "Ruhi Su" belgeseli Su'nun eşi Sıdıka Su'nun anıları ve arşivi üzerine kurulu. Belgeselde, aynca, Su'nun Istanbul ve Ören'deki dostlanyla söyleşiler, bugün bir bölümü yaşamayan 50'ye yakın kişinin tanıklıklan da yer alıyor. Belgesel, değerli müzik adamının yaşamınm yanı sıra yaşadığı dönemin Türkiyesi'ni de anlatıyor. aydın, yazar ve sanatçıların yaşadıkları baskılar... Etikan- Ön planda Ruhi Su. arkada ıse o dönemin Türkıyesı var. Bu insanlar çok acı çektıler, baskı altında kaldılar. Belgeselde de yer aldığı gibi Ruhi Su'nun her konse- nnde mutlaka bir polis kamerası, mıkrofo- nu olurdu. Bunun üzerine Su. "Umanm bir gün ifade verir gibi türkü söylemek- ten kurtulabiliriz" demış. Belgeselde, ya- şanan bu sıkıntılann sorumlulannı da ak- tarmaya önem verdik. Iktıdarlar, bu yaptık- lannın kayda alındığını ve yanlanna kâr kalmayacağını, bir gün mutlaka hesap so- rulacağını bilsinler. Ruhi Su belgeseli, dü- rüst, yalan söylemeyen bir film... Su- Filmde baştan sona acı var. Ama Ru- hi'nın yaşamı da öyleydı, hiçbir şeyı abart- madık. O, Nâzım Hikmet gıbi güç zaman- lann sanatçısıydı. Hıçbır zaman memleke- tıni özgürce dolaşamadı, türkülenni özgür- ce söyleyemedi. Hep takıp, hep baskı, hep sansür... - Bu kadar baskıya uğramış bir sanat- çının yaşamını belgesele çekmek de bir anlamda bu baskılara karşı çıkmanın bir ifadesi gibi. Belgeselin yapım aşama- sında engellemelerle karşılaştınız mı? Etikan- Hayır. Ama zaten belgesel daha çok ınsanlann anlattıklan üzenne kuruluy- du. Emınım kı cezaevlennde ya da resmı yerlerde çekim yapmak ısteseydık engelle- me olurdu. Yanı bız, ortam çok demokra- tik olduğu ıçın(!) engellenmedık' değil... "Belgeseli para için yapmadık" - Dönemin kültür bakanlıklarından destek gördünüz mü? Sıdıka Hanım, es- ki Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'ya "Belgeselin gösterimi için Atatürk Kültür Merkezi'ni bile verme- diler" demişsiniz. Kırgın mısınız?" Su- Onu durup dururken demedım. Bır gün benı ANKA Ajansı'ndan aradılar. TB- MM Başkanı Bülent Arınç'ın Çanakka- le'deki bır toplantıda "Keşke sağ olsaydı da Ruhi Su'yu Meclis'te konuk etsey- dik" yönünde konuşruğunu söyleyerek, ne düşündüğümü sordular. Ben de bunun üze- rine "Ruhi'yi davet etmek isteyenler var. Ama CHP ve DSP dönemlerinde ücret- siz yararlandığımız Atatürk Kültür Merkezi'ni (AKM) kendi partisinin kül- tür bakamndan alamadık" dedim. Ger- çekten hep böyle oldu. Devlet Operası'nda yetişmış bir opera sanatçısıydı Ruhi. Bu ık- tıdar oynuyor. Dönemin Kültür Bakanı ts- temihan Talay, çok az da olsa bır mıktar maddı yardımda bulunmuştu. - Belgeselin televizyon kanallarında gösterilmesini planlıyor musunuz? Ez- gili Yürek belgeseli TRT'nin sansürüne uğramıştı. Böyle bir endişe taşıyor mu- sunuz? Etikan- Açıkçası bunu pek istemıyorum. Çünkü bu belgeseli yayımlayacaklar, ar- dından kaynana programlannı... Çabuk tü- ketilecek. Zaten bız bu işi para için yapma- dık ki! lyı ve doğru bir iş, seyircısıne mut- laka ulaşır. Su- Endışem yok, çünkü televızyonda göstereceklerinı hıç sanmıyorum. Hâlâ Ru- hi Su'nun adından korkuyorlar. 'Buluşma' Sabancı Unh/ersltesi'nde • Kültür Servisi - 'Devlet Tıyatrolan- Sabancı Uluslararası Tıyarro Şenlıği" bugün saat 20.00'de Sabancı Ünıversitesi Gösteri Merkezı'nde Dostlar Tıyatrosu'nun 'Buluşma' adlı oyunuyla sona erecek Terry Johnson'ın yazdığı, Fılız Ofluoğlu'nun Türkçeye çevırdığı oyunu Genco Erkal sahneye koydu. 1950'lenn Amerika sında cadı kazanı kaynatarak adım yazdırmış Senatör Joseph McCarthy, Amenkan sınemasının 'aptal sanşın' ikonu Manlyn Monroe, Monroe'nun bir süreliğine kocası olan 'Amenkan kahramanı' beysbol oyuncusu Joe Dımaggıo ve görelılık kuramının yaratıcısı Albert Eınsteın'ın New York'ta bır otel odasında bır araya gelmesının öyküsü olan oyunda Genco Erkal, Ali Uyandıran, Dolunay Soysert, Erdem Akakçe rol alıyor. Kemik Ingilizcede • Kültür Servisi - Bedri Baykam'ın bestseller olduktan sonra yasaklanıp toplatılan, ardından Kasım 2001 'de özgürlüğüne kavuşan 'Kemık' adlı kıtabı Ingılızce yayımlandı. Cem Haksal ve Bedn Baykam tarafından çevınsi yapılan romanın kapak tasanmını Los Angeles'ta yaşayan ve en önemlı Hollywood fıhnlennın afişlerine ımza atan Türk tasanmcı Emrah Yücel yaptı. KEMÎK önümüzdeki yıl Kanada ve Rusya'da da pıyasaya çıkacak. Shakespeape'inportresisahteçâtı • Kültür Servisi - Ingılız oyun yazan VVillıam Shakespeare'in ünlü portresının gızemi çözüldü. Ulusal Portreler Galensi, resmın sahte olduğunu ve üzerinde '1609' tanhi bulunan portrenın aslında " 19'uncu yüzyılda' çizildığini belırledi Bilimsel çözümlemeler, resımde kullanılan boya malzemelennın 19'uncu yüzyıla ışaret ettığine dikkat çekiyor. Resimde bulunan krom sansı 1814'lerdekullanılıyordu. Galeri, ünlü portrenın yanı sıra iki farklı resmin de analızını yapıyor Shakespeare'in portresı üzennde yapılan çahşmalar yaklaşık dört ay sürdü Galennın 16'ncı yüzyıla ılışkın eserlerden sorumlu yönetıcisı Tarnya Cooper, fotoğrafın Shakespeare'in kıtaplannın çoğunun kapağında görülebıleceğıne dikkat çekiyor Cooper, "Portrenın Shakespeare oyunlannın ivme kazandığı dönem olan 1818 ıla 1840 arasında bır dönemde çızıldığıne ınanıyoruz'" dedı. Üpüş' satılacak • ZÜRlH (AFP) - Sanat tarihinin tanınmış ısımlerinden heykeltıraş Auguste Rodin'ın tasarladığı 'Öpüş' dızısınden. sanatçının sağlığında bronza dökülmüş bir örnek, Zürih'te açık artırmayla satışa sunulacak. Haziran ayında Galene Hammer'da yapılacak olan artırmada. yapıtın 1.4 ile 1.9 milyon AvTo'ya alıcı bulacağı öngörülüyor. Bronza dökülmüş yedı versıyonu bılınen 'Öpüş' heykellen arasında bu yapıtı önemli kılan, sanatçıyla birlıkte çalışma olanağı bulmuş bırisı, Alexıs Rudıer tarafından hazırlanmış olması. ÇOCUK FÎLMLERİ FESTÎVALÎ • ODEON CINEPLEX'te 12.30'da 'Kurbağalann Kehaneti". 14.30da 'Eşsiz Bayan', 16.30'da 'Köpek Oteli', 19.00'da 'Howl'un Yürüyen Şatosu'. • CAPITOL SPECTRUM 14te 12.30'da 'Küçiik L zunburun, Masalcı Abla', 14.30'da 'Ali Murat Erkorkmaz Atölyesi', 'Perili Orman'. 19.00'da 'Hırçın Kız Kate'. • FRANSIZ KÜLTLTR MERKEZt nde 12.30'da 'Alosha', 14.30'da 'Ayşecik Şeytan Çekici', 16.30'da'PoUeke', 19.00'da'Prenses Mononoke'. • ALMAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde 12.30'da 'Uzun Öyküler - 2', 14.30'da 'Uzun Öyküler - 3'. 16 30da 'Denizin Derinliklerinde', 19.00'da 'Gaya'ya Dönüş' (0 212 244 52 51) BUGÜN • BORUSAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde 19.00'da 'Yalçın Tura'ya Saygı' etkınliği. (0 216 454 15 55) • NÂZEVI HİKMET KÜLTÜREYİ'nde 19.00'da '2004 Yılı Edebiyat Ortamı ve Dergileri' konulu panel. Konuşmacılar: Şeref BUsel, Cenk Gündoğdu. (0 216 414 22 39) • ETİ SANAT EVİ'nde 21.30'da Cengiz Özkan'dan 'Türkü' adlı dinletı. (0 216 326 20 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle