Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ŞAYFA CUMHURİYET 24 NİSAN 2005 PAZAR
DM
'Bütün adımar Türkiye ile birlikte atûdV diyen Denktaş, kendisini suçlayan eski dostlanna kırgın aynlıyor:
Gerçekleri bile bile bana saldırdılar
R
auf Deoletış"^öre Kıbns'ın ikiye
bölünrnes. çc sayıda insanın ca-
nından venundan olmasının te-
melinde, KurYunan liderliğinin
ENOSlS hayali yatı^or azı dızimizin ilk 3
gününde, özellikle Bışpkopos Makarios'un
yaptıklannı ve ikdlı gonmelerin bilinme-
yenlerini anlatan De±G, Rnm liderliğinin
bugün hâlâ aynı sry&et oldugunun altını
çizerek "Papadapuks'ı ve diğeıierinin poö-
tikasıyia, Makarâos'uı ptitikası arasmda
zerre kadarfark yokmıdiyor Denktaş
"Bugüne kadar n e yjptsam Türkiye ile bir-
likte yaptun" diyor \e kıdisini uzlaşmaz
ilan eden, sürekli eleştrn eskı dostlanna,
deneyimlı büyülcelçLeryönelık eleştirisini
dile getinyor: " E n bink largmhğım. görüş-
melerde atmış oldugımdımlann Türkiye ile
birtikte aükiığını bileı Uemli büyükeiçi
dosüanmın biletaâJâRm-Yunansiyasetinin
Kıbns'a sahip çıfcma sraetini görmezfikten
gelerek, 'Denktaş şö;leapsaydı, şöyle de-
anlatıyop
Yarım Asırlık
Mücadelenin
bilinmeyen yönleri
R E S A T A K A R
A
nnan Planı'na evet demenin
Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanmasını
onaylamak anlamına geldiğini
söyleyen Denktaş, "Hâlâ 'Fırsat
kaçınldı' diyerek beni suçlayanlara son
sözüm, Kıbns meselesini, Rum-Yunan
siyasetini değerlendirmeden halletme
yanlışlığı içinde olduklandır. Ve tarih bir
gün gerçekleri yazacaktır" dedi.
seydi uzlaşma fırsatı kaçınlmazdı' noktasın-
da diretmeleridir. Kopenhag'a davet edilme-
Higimfri altmı çizerek söylediğim halde' Fırsat
kaçınldı' diyorlar. Halbuki Kopenhag'da ka-
rar ahnmtşta ve bu karann baskısı altında An-
nan Planı'nı kabul edeceğimiz düşüncesiyle
görüşmeler Lefkoşa'dan, Kopenhag'a taşın-
mışü." Denktaş, kendısını eleştırenlere yö-
nelik son mesajında şunlan söylüyor: "Be-
nim, Annan planı'na evet' dememi isteyenkr
Türk-Yunan dengesinin Yunanistan lehine
bozulacağnu, Türkhe'>i adadan çıkaracağuıı,
kâğrt ûzerinde bir garanti bıraktığınj bilmek-
tedhier. Bu plana Kıbns Tiirk halkı tarafin-
dan evet' dendiği için ABD Dışişleri Bakanb-
ğı Koordinatörü Thomas Weston, BM Genel
Sekreteri'nin Kıbns Qzel Temsilcisi Alvaro
de Soto ve diğeıieri 'Bundan sonra bağımsız-
lık, egemenlık istenemez' diyerek insanınuza
büyük bir kaHeşlik yapbklannı da gönnezük-
ten geliyoriar. Mal- mûlk meselesinin bireyler
arası davalarla ve kavgalarla Kıbns'ta banşa
değU, kavgalara yol açacağnu da görmezden
genyoriar. Benim. böyle bir plana evet' de-
mem, halktmızın egemenlikten ve bağnnsız-
hktan vazgecmesini, aynca Kıbns'ın. Türld-
ye'den koparak, Yunanistan'a bağjanmasını
onaykmam demektir. Girit misali, Türklü-
ğün adadan yok olmasnu kabul etmemdir.
Bunu yapamazdım. Bugün hâlâ Papadopulos
ve hükümeti 2005 yıhnı EOKA yıh ilan edebi-
byor. 21 bin EOKA mensubuna madalya da-
ğrtabiHyorsa ve EOKA'nın bölünmüş bir Kıb-
ns için değil, bütün bir Kıbns için mücadele
verdigini söylüyorsa. yapılması gereken bun-
lar ûzerinde durmaktır. Dolayısnla. AB
normlan dışına çıkan bir idareyi dünyaya teş-
hir edeceklerine, hâlâ Fırsat kaçınldı' diye-
rek beni suçlayanlara son sözüm. Kıbns me-
selesini, Rum-Yunan siyasetini değerlendir-
meden halletme yanhşhğı içinde olduklandır.
Ve tarih bir gün gerçekleri yazacaktnf
ENOSİS'ijerçekleştirmeyi amaçlayan Akritas Planı'nı Türk olan herkesin okumasını istedi
Rauf Denklaş'ınvasiyeti
E
NOSÎS'ı ge-ekleştirebilmek için,
Kıbns Türk Ukına karşı sılahlı mü-
cadeleye ka:r veren Rum-Yunan
cephesi. SJ yzündeki organlan ye-
tersız buluyor ve bımuıçin biryeraltı teşkila-
tı kuruyordu. Malcamos lafindan kurulan Rum
Yeraltı Teşkilatı'nmso-mlulan 7 Şubat 1967
tarihli 'PATRİS' eazetesıde açıklanmıştı. Pla-
nı uygulayacak başkan Dnemın Içışlen Baka-
nı Potikarpos Yorgacs. kıli ise bugünkü Rum
Yönetımı Başkanı Tas Papadopulos'tur. Es-
ki Rum lideri Glafkos Knides ıse Kurmay Da-
ireleri Müdürü olaurak crevlendirilmişti.
Akntas Planı'nrn önaıli bölümleri şöyle:
PİŞTA KULLAINIUCAK METOT
Uluslararası çevrelergöre Londra ve Zünh
anlaşmalan ile haJledmış ve bu anlaşmalar
mücadele eden taraflaıtrasındaki göriişmeler
sonunda vanlan çözumlarak gösterilmişti.
a) Bu sebeple ilk. hedeinüz, uluslararası alan-
da, Kıbns problerrunın jzümknmediği ve ye-
niden gözden geçirilmeı gerektiğı kanısuıı ya-
ratmak ve yaymak. oLmştur.
b) Aşağıda belirtıle: kanılann yaratılması
ilk gaye olarak kabul eılmiştır:
i) Bulunmuş olan hal aresi tatminkâr ve adıl
değildır.
ii) Vanlan anlaşma çaşmış olan taraflann ira-
desı sonucu elde edürcmıştir
iii) Anlaşmalann tadı arzusu, Rumlann im-
zalannı inkâr etme nıyenden değil onlann var
olması için elzem olusndan doğmaktadır.
iv) îki toplumun "bir îcda yaşaması müm-
kündür ve.
v) Yabancılann gşüvemesi ve dayanma-
sı gereken kuvvetli umr Türkler değil
Rum ekseriyetidir.
c) Yukandaki gayelergerçekleştirmek
çok güç ise de tatırnnk sonuçlar alın-
mıştır. Genel olarak cşanya Kıbns'uı
şitndiye kadar Rumlatarafıadan idare
edildiğini. Türklenn i&sadece olumsuz.
köstekleyıcı bir fren rcâ oynadığını gös-
terdik.
YARINÇOK GEOLABILİR'
d) BirÜKİ safha faaletlerimizi ve ga>Tetle-
rimizi bö>lece tamarruiıktaıı sonra ikinci saf-
hayı ulushrarası bir seıyede gerçekleştirme-
miz gereüyor. Bıı üoci salhadakı gayemız
aşagıdaki hususlajı btırtmek ve kabul ettir-
mektır.
i) Rumlann gayesi Tıkleriezmek değil ida-
ri mekankmanın adale• aykın ve makul olma-
yan kısuıiannı or^ad£ kaldrmaktır.
ii) Bunlann hemen rtadaı kalduılması ge-
rekir, çündi 'yarm' çt geç olabilır.
iii) (ya}iınlann»aınjitr.)
iv) Bu gözden geçrue sorunu Kıbnslılann
bir iç soruıudur ve bıımı için kimseye, dıştan
herhangi bir müdLahar -güç kullanılsm veya
kiillanılmasın- haldkınvermez, ve
v) Öng»rülen değişiilıklermakuldür, adildir
ve a^ınlığuı makul adediler haklannı da ko-
rur.
Bu gözien geçirrne;oruni! Kıbnslılann bir
iç sorunulur ve bunuivin kimseye dıştan her-
kangi birmüdahale lakını vermez.
e) Gentl olarak. decebilir ki bugünkü ulus-
lararası dişünüş, heT rrlü baskının -özellikle
azuüıklan yapüan bassnın- karşısındadır. Şim-
diye kada: Türkler düra karnuo>r
unu, Ada'nın
Yiınanıstin'a ilhak eKLmesimn kendilerini kö-
le durumına sokacağiEDandTmakta başan gös-
terdiler. Buşartlar altaramücadelemizı "ENO-
SİS" değl de "sdf- (kenniıasyon" temelıne
dayanarai dünya kajru\f
unu etkileyebilinz.
Self-dderminasyorttakkımızı tamamen ve
engellenneden kullaıaılmeniz için de anlaş-
rmalardar (Garanta ve nifak ınlaşması vs.) ve
auayasann hak ıradksnin kzyıtsız bir şekilde
ifadesiniîngelleyea vdtş rrüdahale tehlıkesi
ajzeden hazı hükümlrjıden kurtulmamız ge-
nekıyor. Eu sebeple iii edeftniz, Kıbnslı Rum-
larca kabıl edilmeraijiıye belırtilmesinde ka-
rar kıldı^ımız GaTant^a^ması'nın elimine
Jusuce?
1983te on binterce Kıbns Türkü BM
karannı protesto ediyor.füsttej 15
Kasım 1983te KKJC'nin ilan
edildiği gün
Cumhurbaşkanlığt
Sarayi'nda Rauf
Denktaş, kendisiyie ilk
röportajı
gerçekleştiren Resat
Akar'ı öperek
kutluyor. (Solda),
'Kıbns'ı Girit
olmaktan kurtardınız'
diyerek uzun yillar
Denktaş'a büyük
destek veren yurttaş,
daha sonra 'Girit oluruz'
uyanlanna aldırmadan
Annan Planı'nı
onayiad\.(Sağda) Denktaş,
itter Türkmen'le birlikte BM
toplanüsında. (Altta),
da müzakereler yer almadan müdahale yapıla-
maz. Asıl uluslararası desteğe işte bu devrede
(müdahale öncesi temas devTesi) ihtiyacınuz ola-
caktır. Böyle bır desteği de ancak anayasada ya-
pılmasmı teklıf ettiğimiz değişiklikler haklı ve
akla yakm görüldüğü zaman kazanabilıriz. Bu
sebeple öne süreceğimız değişiklıkleri kararlaş-
tuırken çok dikkatli olmamız gerekir.
Bu dunımda. ilk adım, müdahale tehlikesini
ortadan kaldırmak için anayasayı tadil etme
teklifı yapmaktır.
BARIŞA HAZIR CÖRÜNECEĞİZ
1
2) Aşikârdır ki müdahalenin haklı gösteril-
mesi için anayasadakı basit bir revizyon tekli-
fınden daha ciddı bu sebep, daha yakın bir teh-
like olması gerekir. Bu sebepler şunlar olabi-
lir: (a) 'a' ve 'c' hareketi yerine getirihneden
ENOSlS'in ilam. (b)
4
Türklerin katüamı' dıye
aksettinlebilecek ciddı toplumlararası huzursuz-
luk ve çarpışma.
Tahrik edihneksizin Türklere karşı bir katli-
ama girişmek veya hücum etmek nıyetimiz
yoktur. Ancak Türkler şiddetli reaksiyon gös-
tererek olaylar ve çatışmalar yaratabılirler, ve-
ya çarpışmalar yaratarak Rumlann kendileri-
ne hücum ettiğı ve bu yüzden can ve mal em-
niyetleri için müdahalenin kaçınıhnaz oldu-
ğunuyayabilirler.
tzknecektaktik: Anayasayı tadil etme çaba-
lanmız gizli olmayacak. Daıma banşçı görüş-
melere hazu- görüneceğiz ve hareketlerimiz
hiçbir zaman tahrik edıci veya sert bir şekil
I ahnayacak. Patlaması muhtemel her olay,
* başlangıçta kanun çerçevesinde ve kanuni
A kuvvetler -Devletin polis gücü- tarafın-
dan, belli bir plana göre karşılanacaktır. Bü-
tün hareketlerimizhukukı bir çerçeve için-
de yapılacaktm
3) (Yayımlanmamıştır).
KENDİMİZİILIMLI
CÖSTERELİM'
edilmesidu". Garanti anlaşması ortadan kalk-
tıktan sonra önümüzde, bizi bir plebisitle ken-
dı geleceğimizi seçmekten alıkoyabilecek hiç-
bir hukuki ve mane\ı engel kalmayacaktır.
Izlenecek harekât hatü:
(a) Anayasanın olumsuz maddelerini tadil
etmek ve bunun sonundau
Garanti\« lttifakan-
laşmalannı" de facto olarak ortadan kaldır-
mak.
(b) Bunu gerçekleştirir gerçekleştirmez Ga-
ranti Anlaşması (müdahale hakkı) kanunen ve
esas olarak tatbik edilemez.
(c) Garanti ve trtifak anlaşmalannın self-de-
terminasyon hakkını bsıtlayıcı hükümleri böy-
lece ortadan kaldınldıktan sonra Kıbns halkı
(Rum toplumu) kendi ıradesini serbestçe ifade
edıp uygulayabilecektir.
(d) O zaman, devlet kuvvetlerinin (Polis gü-
cü ) ve buna ek olarak dost ülke askerlerinin, dış-
tan veya içten gelen herhangi bir müdahaleye
karşı koyması mümkün olacaktır, çünkü o za-
man tamamen bağımsız bır durumda olacağız.
İÇ CEPHE: PLAN SOZLU ANLATILACAK
1) 'Aşrimaz' diye tanımlayabileceğimiz tek teh-
like asken güç kullanılarak yapılacak bır dış mü-
dahale ihtimalıdır. Kısmen veya tüm olarak
kendi gücümüzle karşılayabileceğimız bu teh-
like, yaratması muhtemel maddi zarardan ziya-
de politik alanda yapacağı olumsuz etki yö-
nünden önemlidir.
lyi çalışır ve yukanda (a) safhasmda belirti-
len teşebbüsümüzü başanlı kılarsak göreceğiz
kı hem mücadeleyı haksız gösterecek hem de
bütün dünyanın desteğını kazanmış olacağız,
çünkü Garanti anlaşmasına göre garantör dev-
letler (tngıltere, Yunanistan ve Türkiye) arasın-
4) Türklerin, Anayasayı tadil için girişe-
ceğimiz ciddi hareketlere tepki göstermeye-
ceğini düşünmek ve genel planımızın yuka-
nda anlatılan birinci safhasuıı gerçekleştirme
çabalanmıza karşı olaylar ve çatışmalar yarat-
mayacaklanna inanmak safdülik olur. Bu se-
beple Teşkilatunızın varhğı ve kuvvetlenmesi
zaruridir. Çünkü: (a) Türklerin içten gelen bir
direnmesine karşı bizim karşı hücumumuz ani
olmazsa Rumlar arasmda -özellikle kasabalar-
da- panik yaratılması tehlikesi vardır. O zaman
geniş ve çok önemli bölgeleri Türklere kaptır-
mak tehlikesi de doğacaktır. Halbuki Türklere
'hücum gücümüzü' ani olarak ve etkili bir şe-
kilde gösterebılirsek kendılerine gelecek ve ha-
reketleri önemsiz, tecrit edilmiş olaylara inhi-
sar edecektir.
(b) Türklerin planlı veya plansız herhangi
hücumu karşısmda -bu hücum bir gösteri olsun
veya olması- hemen harekete geçmek ve şid-
det kullanarak böyle bir hücumu en kısa bir za-
manda bastumak zorundayız.
(c) Herhangi bir Türk teşebbüsünün ku^et
kullanarak kat'i olarak bastırüması bizim son-
radan girişeceğimiz ve .\nayasada yeni tadila-
ta matuf hareketlerimizi kolaylaştıracak ve ay-
m zamanda tatbikatta bir Türk reaksiyonunu ön-
leyecektir.
(d) Çatışmalann yayılıp büyümesi halinde
ENOSlS'ı derhal ilan etmeye hazır olmalıyız.
Planımızı üyelerimize YALNTZ SÖZLÜ ola-
rak anlatmalıyız.
HERHANGİ BIR YAZILIİZAHAT YAPH-
MANLMIDIR. \UKARIDAKİLERLE İLGÎ-
Ll HERHANGİ BIR DOKÜMANIN KAYBI
VEYA DIŞARTYA SIZDIRILMASIVATANA
IHANET SUÇU SAYILIR.
Izlenecek taktik: Üyelerimizi ve halkı SÖZ-
LÜ OLARAK aydınlatmak için büyük çabalar
harcanmalıdır. Kendimizı 'ıhmh' gösterebil-
mek için hiçbir çaba esirgenmemelidir.
BİTTİ
PAZAR
ORHAN BURSALI
'Kendisileştipme'
Geçmişte hemen her dinsel siyasetçi TÛBİTAK'a
şöyle güçlü bir elense çekmiştir. Bu politikalannın
arkasında çok kaba bir hedef ve yontulmamış bir
anlayış vardır: Ele geçirmek.. Sanki burası "fet-
hedılecek" düşman toprağı.. kendileri bu ülkede-
nin insanlan değil.. dışandan "istilacı" olarak gel-
mişlerve bu ülkedeki herşeyi "kendisileştirme"
(kendilerinin, kendilerinden yapma) peşindeler!
Devlet ve örgütlerini, odalar dahil ulaşabildikle-
ri ve etkileyebildikleri hemen herşeyi bütünüyte "ken-
disileştirme " programını, gerekirse yasa ve hukuk
bile takmadan sürdürüyoriar. Cumhurbaşkanfnın
onamadığı vekiller bile, hiçyüksünmeden "as//"mış
gibi imza atabiliyor. bu kadar pervasızlık var.
Arada sırada bir balon uçuruyoriar ve sadık ga-
zetecilerine manşete çektiriyoriar.. Bunlar, ülke-
mizde hiç sevilmeyen "bürokrasi" ile ilgili.. "Baş-
bakana mektup üç ayda ulaştı" gibi. Maksat, dev-
lette yaptıklannı haklı göstermek! Millet diyecek
ki, "Ne yapsın birader, bilmiyor muyuz bürokrasi
iş yapmaz!" Erdoğan'ın kendisi de ayda bir "bü-
rokrasi"ye gözdağı vermekten geri kalmaz. Çok sı-
radan bir numara!.. Sanki bürokrasi kendi emirie-
ri altında değil...
* • •
TÜBİTAK, bu "kendisileştirme" politikasının ilk
kurbanıydı. Erdoğan hükümet koltuğuna oturduk-
tan hemen sonra önünde birgörevlendirme karar-
namesi buldu. Bilim Kurulu, Başkanını seçmiş;
Başbakan'ın bunu Cumhurbaşkanı'nın onayına
sunması gerek. Anlatıldığına göre Erdoğan, "Bu da
ne, TÛBİTAK'a başkan bizatamıyormuyuz?" de-
miş. Yanındakiler durumu izah edince, kararna-
meyi bir kenara koymuş.. koyuş o koyuş...
Ârkasından "vurdulu kırdılı" operasyon sökün
etti: Eski TÜBİTAK yöneticileri suçlandı... Bilim Ku-
rulu'nagerekli atamaJaryapılmadı ve kurul çalışmaz
kılındı. Daha sonra kurum çalışamıyor gerekçesiy-
le Meclis'ten "bir defalık atama" yasası çıkartıldı.
Bilim Kurulu'na ve kurum başkanlığına vekâleten
atama yapıldı... Ancak hukuksuzluklan mahkeme-
lerden ve Anayasa Mahkemesi'den döndü..
2.5 yıllık bir yılan hikâyesidir TÜBlTAK'ta yaptık-
lan..
Haa, bu arada, aralannda, Erdal Inönü, Mithat
Ideman, Burak Erman gibi ülkemizin saygın bi-
lim insanlarının da bulunduğu, Bilim Kurulu'nun
28 eski üyesini mahkemeye verdiler. TÜBrTAKtan
haksız yere fazla ücret ödenmesine onay verdik-
leri için onlardan trilyonlarca lira geri istiyoriar!
Kurum tam bir çıkmaza sokulduktan sonra, şim-
di beklenen adımı attılar ve TÜBİTAK yasasını de-
ğiştiriyorlar.
Yeni yasa tasartsı.TÜBlTAK'ıBaşbakan'a tam bağ-
lıyor. Yönetim içine "kendilerinden olmayan", gös-
termelik birkaç bilim adamı koyacaklar.. onlann
parmaklan ve düşüncelen hep azınlıkta kalacak; ve
Kurum iktidar tarafından "kendisileştirilmiş" ola-
cak..
Belki ilk başta olmayabilir (neden korksunlar ki?),
ama yönetimde ilende ilahiyatçılan da göreceğiz..
Çünkü yeni yasa bunu mümkün kılıyor. Atanacak
insanlarda aranacak nitelikler de gevşek ifadeler-
le belirtilmiş kı.. neredeyse ıstedikleri herkesi ata-
yabilsinler!..
• • •
Bütün bu operasyonlann arkasındaki siyasi ada-
mı (Erdoğan'ın vicdanı!) merak etmez misiniz? Ta-
bii, bildiniz, Bay Müsteşar! (Ve, sıkışınca "Benim
dahlim yok" demeyi marifet bilen Başkan Vekili
pek mi masum?!)
Müsteşar Bey, taa ilk başta Bilim Kurulu'na, hü-
kümetin seçtiği kişilerin atanması için listeyi verir-
ken, "Burası aynı görüşte cemaat gibi, biraz fark-
lı görüşlehe çeşipendireceğiz" benzeri sözler etmiş..
Müsteşar, TÜBlTAK'ı, yani bilimi ve yönetimi
"ılımlaştırma" politikasını, hiçsektirmeden "başa-
nyla" yöneten adam.
"Ilımlaştırma" onun işi..
Diğer adıyla, Islam kültürüyle yoğurma...
1995'te dini konulann da tartışıldığı bir kongre-
de yaptığı konuşma ile küreselleşmenin ademi
merkeziyetçiliği dağıttığını, yerelliği dayattığını ve
Türkiye'nin yerel kültürünün de Islam olduğunu, do-
layısıyla ülke yönetiminin Islamlaştınlmasının nes-
nel koşullannın oluştuğunu ve Islamcılara büyük bir
fırsat doğduğunu belirtmişti.
Erdoğan bu büyük öngörü sahibi kişiyi beledi-
yeden Müsteşarlıgataşıdı.. O da, 1995 bildirisin-
deki düşüncelerini, yerel yönetimler ve kamu yö-
netimi yasalanyla hayata geçirmenin fırsatını ya-
kaladı..
Şu üniversitelerin, kitabı hakkında verdiği "aşır-
ma" hükmü olmasaydı, bu "tarihi fırsatın" tadını
çok iyi çıkartacaktı. Ama olsun, bu kadar kusur ka-
dı kızında da olur!
• • •
Bütün kamu yönetimini "kendisileştirme" poli-
tikasının, azgın bir uygulanışıdırTÜBlTAKörneği...
Kendisileştirme, yani ılımlı Islamlaştrma..
Şimdilik...
obursali@ cumhuriyet.com.tr.
VEFAT
Memum Ressam Seyit Mehmet Baki,
merhume Makbule Bakj'nin oğullan,
memum Aleaddin Baki'nin kardeşi,
mertıum Kemal Baki'nin ağabeyi,
Sıdıka (Nazmiye) Baki'nin eşi; Nimet Baki,
Hikmet Baykal, Mehmet Selim Baki'nin babalan;
Enver Baykal, Tuman Özkan, Claudia Baki'nin
kayınpederleri; Çiğdem Özkan, Şebnem Özkan,
Zeynep Baykal, Mehmet Ali Baykal,
Ege Baki'nin dedeleri
Ressam
CEMAL
BAKİ23 Nisan 2005 Cumartesi günü vefat etmiştir.
Cenazesi 24 Nisan Pazar günü Yeşilyurt Camii'nde
kılınacak ikindi namazından sonra kaldınlacaktır.
AİLESİ