18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 NİSAN 2005 PAZAF CUMHURİYET Tel: 0.21İ512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 SAYFA 17 Marş marş Mehmet Ali Kılınç: "Kimi politikacılar her toplantıda korkudan Istiktal Marşı okuyormuş. Işte bütün mesele bu. Gönüllü okuduklan zaman ülke sorunlannın yansı çözülmüş demektiıi" - Inancı kötüye kullananlar memur olabilecekmiş... "Takiyyeye gerek kalmayacak!" 5 B Inciriik'te ABD'ye ne yaptık? Incelik! Halay Beyoğlu'ndaki bir "türkü bar"ın girişine asılan duyuru: Saat başı halay çekilir! Değerli Güneş OksaJ: "Ikinci f cumhuriyetçi medya maymunlanna haksızlık etmeyin. Onlar da sulusal degerieri savunuyor!" APZIH farzı Akif Kökçe: "Petkim'in yüzde 34.5'lik bölümü 'halka arz' yöntemi ile satıldı. Satışm yüzde 71.5'ini yabancılar aldı. Satış, halka arz; alış, yabancıya farz!" ERMENİ diasporası bugün dünyayı "Ermenı soykınmı günü" diye ayağa kaldıracak. Peki, 24 Nisan'da ne olmuştu? Bir kez daha anımsayalım. Osmanh'ya karşı bağımsızlığını kazanan Yunanlara, Bulgariara, Romenlere, Sırplara, Araplara özenen Ermeniler, 1. Dünya Savaşı koşullannda Ruslann desteğini alarak başkaldırmış; Osmanlı, Çanakkale ile Sankamış arasında zor durumda iken 11 Nisan 1915te Van'da isyan başlatmıştı. Isyan, bir anda Anadotu'ya yayılınca Osmanlı da 24 Nisan 1915'te bütün Ermeni demeklerinin kapatılmasına ve bu işi Istanbuf'dan yöneten 200 kadar Ermeni aydınının tutuklanarak Ayaş'a sürülmesine karar vermişti. 24 Nisan'ın mana ve ehemmiyeti bu! Ruslann desteği ile bağımsızlık hareketine başlayan Ermenilerin, Bolşevik Devrimi ile yalnız kalmalan, devreye giren Ingiltere ve Fransa'nın da SoykırımRusya'nın yerini tutamaması üzerine amaçlanna ulaşamayınca ağlaşmalan son derece gülünç bir durum olsa gerek. Bugün bile saygı ile karşılanması gereken Ermeni bağımsızlık hareketindeki basansızlığı kendilerinde ve ışbirlikçilerinde aramak yerine soykınm iddiasına bağlamaya çalışmalan en kolay yol olmalı. Böylece Ermeni diasporası kendisini kandınyor. Ancak bu işi hem profesyonelce yaptıklan hem de emperyalistlerie işbiriiğini sürdürdükleri için dünyayı da kandınyorlar. Soykınm, 2. Dünya Savaşı'nda Almanlann Yahudilere uyguladığı toplu katliamlarla dünya gündemine geldi. Birieşmiş Milletler, 1948 yılında soykınmı insanlık suçu olarak kabul ederek bir daha yaşanmamasını öngören uluslararası bir sozleşme hazırladı ve 1951 yılında yürürlüğe girecek şekilde imzaya açt. Türkiye bu sözleşmeyi 1950 yılında imzalarken Ingiltere 1970'li, Amerika Birleşik Devletleri 1980'li yıllarda ancak imzalayabildi. Niye? Çünkü Ingilizlerin de, Amerikalı dediğimiz Anglosaksonlann da geçmişi soykınm suçlanyla dolu. Inanmayan Kızılderililere sorabilir! Türkiye, Ermeni iddialanna yıllarca sessiz kaldı. Bunda biraz ciddiye almama düşüncesi de vardı. Ne var ki, emperyalizm Ermeni oyununu sevdi ve bu "maşa"yı kullanarak Türkiye ile oynamaya başJadı. Türkiye'nin bundan sonra yapması gereken, "arşivleri açmak" değil, oyunu kuralına göre oynamak olmalı. Sinemadan kitaba tüm iletişim olanaklan kullanılarak uluslararası bir atak başlatılmalı. Ermeni diasporası da aksini kanıtlamaya çalışsın! SESSİZ SEDASrZf!) 77£- BÎL/'/HSEL uyStosu UYkUJSU OEA/U.ÎNCe AkOA <5EL£N /LtC U&AtlNLAB., LOFIAUZ. BtZJrfSTEM OtŞUİB/ AYtUUZDO2.. &İJİMUMUZ. AY/LAfUH/M £G trytCULMU G£H£LOE £/y4VJ.4&fVOiV -fvşo. o>vvetN ABGAekz Ay/y/ 6*xü»xsuNuz.. i/sı H4L CHP'nin dedikleri ne kadar ciddi KONYA'DAN Dr. Hüsnü Bozkurt diyor ki: "Kamuoyundan büyük destek alan ve mütareke kalemşorlannı telaşlandıran Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün konuşmasına ilişkin görüş açıklayan CHP sözcüsü, 'özkök bizim iki yıldır söylediklerimizi tekrarladı' demiş. CHP sözcüsü haklı olabilir, ama eğer gerçekten öyle ise, CHP sözcülerinin söylediklerinin halkımızın dikkatini çekmemesi, Mustafa Kemal'in devrimci CHP'sini 'Godot'yu beklergibi' özlemle bekleyen milyonlar tarafından ciddiye alınmaması ve belki biraz da muhalefet boşluğu nedeniyle Genelkurmay Başkanı'nın konuşmak zoaında kalması nedendir? Acaba diyorum; CHP'nin, 9 Eylül 1995'ten beri adım adım köklerinden kopanlmasının, her seçim öncesı ve sonrası Ricky Martin'den Şeyh Edebali'ye sürdürülen 'model' arayışlannın, 'sosyal liberal sentez'lerin, halkla inatlaşmanın ve topluma yabancılaşmanın; sıfır kilometre milletvekillerinden bazılannın halinin, partide iktidar olmayı ülkede iktidar olmanın önünde gören zihniyetin de bunda bir katkısı yok mu?" Yüksek Yerilim Hattı Seni anyordum, kendimi de kaybettim! ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ 'Çağdaş'lığı Sinan'danÖğrenmek Türkiye'deki mimarlık eğitimı için en büyük "şans"uı "Sinan'ın çocukluğuau ve ilk gençBğini ya- şadığı mekânJar" olduğunu ge- çen hafta yazmıştık. (17.04.2005) Koca Usta'dakı evrensel yara- bcıhğın esin kaynağı olan yeral- tmdaki bu ustalık dünyası, Kay- seri'nin A&rnas beldesinde mi- marlık öğrencüerinin yolunu gözlüyor. Yeryüzünde başka hiçbir ülke- de buİunamayacak bu şansı, mi- marlık okullanmızın artık kul- lanmaya başlaması için de Ağır- nas Belediyesi'nin yeni "misafîr- hane"si hazır bekliyor... 'MimartığTnın gizieri Peki, bu dünyayı göriip "binyıl- larm mekân kâİtörû"nün, çağ- daş yorumlarla o dönemın arutsal yapılanna dönüştüğüne tanık ol- duktan sonra "Sinan'ın mimarb- ğmdakimeslekkültürirnü de na- sıl rehber alabiliriz? Bu sorunun yanıtını Mimar Si- nan Güzel Sanatlar Üniversite- si'nden Doç. Dr. Deniz İncedayı da araştırmış. 9 Nisan'da Ağır- nas'ta kutlanan Mimar Sinan Günü'nde sun- duğu "Si- nan'daıı Çağdaş Mimarbğa Me- sajbr" bildirisi- ne başlarken di- yordu la; "Sade- ce O'nun yapıla- nmtanımakyet- miyor;bu büyük ustahğınveüret- kenliğüı ardın- dald mesleketi- ğinivekuraBan- nıdairdeleyerek banlardan günümüze yönetik so- nuçiar çıkarönak gerekh'or." Aynı zamanda Mimarlar Oda- sı'nm temmuz ayındaki Dünya Mimarlar Kongresi'ne hazırlık amacıyla düzenlediği "Tûıidye Kongrderi"nırı Damşma Kuru- lu Üyesi de olan incedayı bunla- n söyleyince dikkat kesildik! Galiba ilk kez bir öğretim üye- si Sinan'ın büyüklügünü değil, 0"nu bûyük yapan mesleki de- ğerleriıa ele alıyordu. Işte bu bildinnin bizde çağnş- nrdıklan: Tasanm tekrarianmaz: Si- nan'ın yaklaşık 380 yapısı için- de hiçbıri öncekilerin "tekrar"ı değil. Hatta. benzer büyüklükte- ld camileri bile birbirlerinden çok farklı; farkh ölçeklerde olanlar da diğerlerinin küçültülmüşü ya da büytltülmüşü olarak tasarlan- nıamış . Bu erdemden günümüzde sa- dece nrmarlann değil ülkeyi do- ğudan haöya l i p projder"le do- natan ctvletin de ders alması ge- rekmezmi? Dışatansıyaniçmekâıılar Si- Ağırnasta ustalann mahalksi nan'ın yapılanndaki etkileyici mimari, yapuıın tüm mekânlany- la bir bütün. Eserlerindeki iç me- kân kurgusunun dış kütleden al- guanışı da bunun sonucu ve muh- teşem... Ülkemizdeki "iç mimarük" anlayışının mimarlıktan tümüyle ayn bir disiplin yaratmaya çalış- ması ise Sinan'ın bile hâlâ yete- rince kavranamadığının göster- gesi değil midir? Vapııun kende bütünselhgi: Si- nan'ın yıne tüm yapılan, bulun- duğu çevreyle uyumlu, saygılı ve adeta "birfiktetasarlanmış" Her yapmm kente "ekknen" değil, "kentie bütünkşeıı'' bir değer ol- duğunu temel almayan mimarlı- ğın "eser" yaratamayacagı ve "kent künBği''ne katkıda buluna- mayacağı Koca Usta'dan alına- cak derslerden bir diğeri... Bu nedenle Sinan' m ülkesinde mimarlık şehircilik; şehircilik de mimarlık olmalı... BdJrteyen değil destekle>en ö- yaset: Mımarlığuı gelışmesinde siyasetin tutumunun nasıl olma- sı gerektigi için de Sinan'a ve dö- nemine bakmak yeterli... Sanata ve sanatçıya ve- rilen değer, çağ- lar boyunca uy- garlığın ölçütleri arasında yer al- mış. Sinan, bu değerin Osman- lı'da doruğa çık- tığı Kanuni dö- neminde "Sinan- laşnnş". Günümüzde •*kendisini mi- mar yerine koyan a>'arfler'' baka- lım bundan ne zaman ders ala- caklar; mimarlığı ve planlamayı "beürtemek" yerine "destekle- me"yi ne zaman öğrenecekler? Işte bütün bu değerlerin yanı sıra yine Sinan'uı hiçbir zaman terk etmediği ">aşamm her aşa- masmda öğrenmek ve öğrenerek yaratmak" ilkesinin mimarlıkta sürekli kılınması da ne kadar önemli... Bu yeterince olmadığı için Sinan'm tüm yapılannda başardığı; "kentteki boşluklann anlamh estetik yorumlaıia dol- durulması" becerisini de gös- teremiyoruz. Demek ki mimarlıkta Sınan'ı öğrenmek için, yapılanm sadece hayranlıkla izlemek, fotoğraf- larmı çekip yayımlamak, kub- belerin ölçülerini. minarelerin yüksekliklerini ezberlemek yet- miyor. Onlan "Sinan yaptsı" kılan, onurumuz yapan ve çağlar boyunca "örnek" dedirteni; yani, mimarlık ile kent arasındaki "dnygusal etküeşim"ı yaşamak ve yaşatmak gerekiyor... oekincift cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak I turk.net ÇtZGİLlK KÂMtL MASARACl kamilmasaraciı mynet.com <-*M* H A R B t SEMİHPOROY semihporoyÇı yahoo.com HAYAT EPİK ThATROSU MUSTAFA BILGIN hayatepik I mynet.com SÎZ,ABb DISÎŞLERİ. DEDİ6Î 6İBÎ. . '6UCLÜ BÎR ÎSLAMİ IKTİDAR" MISINIZ?. BEN BİLMEM MERKEZ BÎLIR. TARIHTE BUGUN MÜMTAZARIKAN 1—L J i -i f 24 Nüan wwK.TnumtazHirikan.com DOKUMACIUKTA DEI/R/M.. 'TE BUGÜN, İHGİLİZ BULUÇÇuSU EDMUNP ( ^ Ğ . sie. At>U MÛHEMO/S/AJ ysiPMt? OLCUĞU PAAİUK eeilSEN AAAÇ/HEC>EM İLHAKA ALAgAtC DO- ItUJMA MA/OA/eSİ İÇfAf ÇrfL/ÇM/lyA &4ÇL4- A4rfT/. SİIS. YtLUK ÇALtŞMASt PE/C SA- Ş/z A ttcfuci yrt- SH T'AJf SAtStAMAKTt- AY&CA, AAA*://je£l*Jı SHA/e 6ÜCÛYLE ÇAUÇrmAAArr OA SA- 7 P O A U , -f3, Ü PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Bir Ayrılış Öyküsü Bu yazının başlığı "Polisiye Bir öykü" de olabi- lirdi. Kahramanlan gizli görevliler, gizli görevlileri gö- revlendiren bir patron ve iztenen bir görevli olan bir öykü... Patronu görkemli birmasanın arkasına otur- tabilir, gizli görevlilere yakalan kalkık trençkotlar giydirebilir, başlanna birer fötr şapka, gözlerine de kara gözlükler oturtabilirdim, izlemekle görevlendi- rildikleri görevli tarafından tanınamasınlar diye. Sonra patronlanna sunduklan izleme tutanaklann- dan, tutanaklan alan patronun tutanaklan okuduk- ça yüzüne çoğalarak yayılan zafer gülücüklerin- den, deniz mavisi gözlerine yerieşen sevinç pınltı- lanndan söz edebilirdim. öykü de (aslına uygun olarak) patronun izlettiği görevliye, "Buraya kadar!" demesiyle son bulabilirdi. Ne var ki içerdiği tüm polisiye öğelere karşın özel bir kurguya gereksinim bırakmayacak kadar hayatın içinden, bilinmezleri yalnızca patronun dedektifleriyle sınıriı, kahraman- lan belli, yaşanmış bir aynlık öyküsüydü söz konu- su olan. özel bir kurguya gereksinim bırakmayacak ölçü- de gerçek olan bu öykünün baş kahramanı önce Anavatan Partisi kurucusu, sonralstanbul Büyükşe- hir Beledryesi eski başkanı, daha sonra Dogru Yol Partisi'nden milletvekili, en sonra da İSTEK Vakfı ku- rucusu olarak tanıdığımız Bedrettin Dalan'dı. öykü, İSTEK Vakfı'na bağlı Yeditepe Ünıversrtesi'nde ya- şanmıştı. Dalan, (insana inanılmaz gibi de gelse) ger- çekten de yedi yıldır Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nün başkanı olarak görev yapmakta olan Doç. Dr. Füsun Akatlı'nın peşine birtakım görevliler takmış, bu görevliler Sayın Akatlı'yı birsüne izleyerek onun üniversiteye geliş-gidiş saatlerini ve okulda ol- madığı saatlerde programında dersi olduğunu sap- tamışlardı. Bu "polisiye bilgiler" ışığında Dalan, Sa- yın Akatlı'nın istifasını istemişti. Bedrettin Dalan'ın tiyatroya, tiyatro egitimine il- gisi ne ölçüdedir, bunu bilemiyoruz. Fakat "tiyatro eğitiminin, kâğıt üzerinde bürokrasi gereği göste- rilmiş saatlere birebir uyuiarak yapılamayacağını, uygulama çalışmalan ile teorik çalışmalann birbü- tünlük içinde sörebilmesi için, prova saatleri ile oyun çalışmasındayeriolan dans, koro, metin ana- lizi vb. çalışmalannın zaman zaman iç içe, zaman zaman birbihnden aynlarakyürütüldüğünü" bilme- diği ortadadır. Bedrettin Dalan bilmediğini öğren- mek gibi bir çabaya girmediği gibi aklı başında her insana "şaka gibi" gelen bir gerekçeyle ve onlarca tiyatro öğrencisinin yüzüstü kalması pahasına Sa- yın Füsun Akatlı'yı görevinden aynlmaya zorlamış- tır. Üstelik herhangi birtazminat da ödemeksizin! Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nün kaybı yalnızca Sayın Akatlı ile de sınırlı değil ne yazık ki.. çünkü onun kurduğu, Engin Uludağ, Ali Taygun, Seçkin Selvi, Engin Cezzar, Sönmez Atasoy, Ti- jan Par, Kaya llhan, Yekta Kara, Gürhan Elma- lıoğlu, Zeynep Avcı, Nilgün Onat ve Yeşim Alıç'tan oluşan eğitim kadrosu da yanyıl sonunda arkalannda pınl pınl öğrenciler bırakarak görevin- den aynlacak. öğretim üyeliği mesleğine yaşamının çeyrek yüz- yılını veren Kültürsüzlüğümüzün Kışı" yazannın ve değerli çalışma arkadaşlannın yannın tiyatroculan olan öğrencüerinin sahneledikleri Thornton Wil- der'in Bizim Şehir'i, Paul Zindel'in Kadife Çiçek- leri, VVılliam Shakespeare in Hamlet'i, Alan Ayck- bourn'un Kördüğüm'ü, Tennessee Williams'ın Yağmur Gibi Söyle Bana'sı, 2004 Üniversitelerara- sı Yanşma'da en iyi oyun, en iyi erkek oyuncu, en iyi yönetmen, en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülle- rine layık görülen Tuncer Cücenoğlu'nun Çıkmaz Sokak'ı ve daha birçok oyun, müzikal "Yeditepe" denilen o kubbede hüzünlü bir seda olarak kala- cak. önümüzdeki haftalarda ise öğrenciler Carlo Goldoni'nin İki Efendinin Uşağı, Anton Çehov'un Martı'sı, Sam Shepard'ın Vahşi Bat'sı ile izleyici önüne çıkacaklar, bu oyunlaria kendilerini yetiştiren, üzerierinde emekleri otan öğretmenlerine veda ede- cekler. Dedim ya, hayatın içinden gerçek bir aynlış öy- küsü bu. Genç tiyatrocular bu hüzünlü öykünün baş kahramanına ilişkin neler düşünecekler? Ger- çekten bilmiyorum; sözün hep güçlüde olduğu bu tuhaf düzende bunu ancak tahmin edebilirim. In- san, bu ülkede birsanat kozasının daha kurutulma- sı karşısında neler tahmin edebilirse artık... e-posta: [email protected] (Faks:0212-234 68 73) BULMACA SEDAT YAŞAYA1V 1 2 3 4 5 6 SOLDANSAĞA: 1/ Muğla'run Bodrum ilçe- sine bağlı tu- ristik bir bel- de. 2/Eskiden harmanürün- lerinden onda bir oranında almanvergi... Asya'da bir umak. 3/Yal- nız iki geniş 9 yüzü teste- reyle düzeltilmiş tahta... Ilgi uyandı- ran, çekici. 4/ Utanç duyma... Kedi ya da 3 köpeğin ön ayağı. 5/ 4 Kimyasal temel madde. 6/ "Insan bir — misali/Senieken biçer bir gün" (Ka- 81 racaoğlan)... Ateş. 9 M A | L | E | L T U İ S T U İ L İ 7/Ince kısa değnek... " - - kapılı bir handa Gidi- yorum gündüz gece" (Âşık Veysel). 8/Duyuru... Kuru soğuk. 9/Köyceğiz Gölü'nün batısuıda bir kaplıca. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Harman savurmakta kullanılan tanm aracı... Bir müzik parçasmın, dinleyicilerin isteği üzeri- ne bir kez daha çalınması. 2/ Buğday, nohut, fa- sulye ve çeşitli yemişlerle pişirilen bir tatlı... Es- ki dilde erik. 3/ Parlak kırmızı renkte bir süs ta- şı... Yasal. 4/Şarkı, türkü... Kolaycageçit verme- yen, aşılması çok güç doğal engel. 5/Donmuş, do- nuk. 6/ "Cüzamh" anlamnida kullanılan bir söz- cük... En kısa zaman süresi. 7/Ölçü... Istenilen ni- telikleri taşıyan. 8/Kars'ın doğusundaki ünlü es- kiçağ kenti... Macaristan'da üretilen ünlü bir şa- rap. 9/Kadrtlann giydiği kolsıız üstlük... Mısra.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle