25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24NİŞAN 2005PAZAR CUMHURİYET SAYFA J\_ U L J. U l \ kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAYAKIN Ah şuteldolap!..Uygarlık, insanın dağlan taklit etmesiyle başlar. Mısır piramitleri ve Aztek tapınakla- n doğanın akıl ve emekle yorumlanmasının birer örneğidirler. Türkçede dağ üzenne söy- lenen deyimlerden biri de şudur: 'Dağ fare doğurdu'... Güvendiğimiz, çok şey bekledi- ğimız birinin, beklentilen boşa çıkarmasının ardmdan söylenır bu deyim. Dağlan taklit ederek başlayan uygarlığın yirmi birinci yüz- yılın eşığınde geldiği yer bılgisayardır hiç şüphesız. Ne gariptir ki, bilgisayan kullanım aracı da 'Fare' adını taşunaktadır. Öyleyse, şu 'Dağ fare doğurdu' deyimini bir kez da- ha düşünmek gerekir!.. Tarih boyunca fareler, taşıdıklan veba mik- robuyla nıce uygarlığın sonunu hazırlamış- lardır. Korkanm ki, insanlık. yeni bir fare tü- rünün tehdidi altına girmek üzere!.. Hitler'in, dev bir tank yapmalan emrini vermesiyle, mühendisler kollan sıvar. On beş metre uzun- luğundakı ölüm aracına 'Fare' adı verilir. Ka- lın zırhı olan fareler, nehırleri suyun altından da geçebilme özelliğine sahıptırler. Adıyla anılan spor arabalannın da yaratımcısı olan Dr. Porsche'un ımzasını taşıyan tank öylesı- ne ağırdır ki, geçtiği yol bir daha kullanılmaz hale gelir, binalann temellen çatlar ve cam- lar kınhr. Savaşlann artık bılgısayarla yapı- lacağı bir yüzyıla atıyoruz adımımızı. Hit- ler'in rüyalannı süsleyen 'Fare' daha ölüm- cül ve daha hafif olarak çıkıyor karşunıza!.. Sükret fare...' Gerçeğini gördügünde kaçacak delik ara- yan çoğu kadın hiç çekinmeden elini değdı- rir bılgisayar faresine. Oktay Rifat, 'Şükret fare / Bu kapana şükret' dizeleriyle başla- dıgı şıirinde asıl korkulması gerekene dıkkat çeker: Yooofare Olmazfare Şunun şurasmda mmnacık bir kapan bu Ne tank Ne top Ne teyyare Oktay Rifat "ın şiiri 'Farelerle tnsanlar' adını taşır. Bu da, John Steinbeck'ın ölüm- süz bir eserini anımsatır bızlere. Steınbeck'in 1937 yılında yayımlanan 'Fareler ve tnsan- B\ tıkırtı duyuyor musun ? Uyu hanım, faredir ! lar' adh kitabı sinemaya uyarlandığında bü- yük ilgi görür. Öyle ki, film, kapitalizmin ın- sanlan nasıl sömürdüğünü yansıttığı için Sovyetler Bırliği sinemalannda da gösterilir. Ama bir süre sonra yasaklanır. Bunun nede- ni, Amerika'da yoksul aılelenn de otomobil sahibı olduğu düşüncesinın yaygınlaşmasın- dan duyulan korkudur Bilgisayar faresine çekinmeden dokunma- mızın nedenı çızgi fılmler olsa gerek. VValt Disney'in filmleriyle se\Tneye başladık fare- yi. Oysa, Uruguaylı yazar Eduardo Gale- ano 'Kapitalizmin canayakın hayvanat bahçesi' dıye tanımlar çızgı filmleri. Bu tür filmlerde kredi alan, faiz ödeyen, reklamla- nn etkisinde kalan, köşeyi dönme hayalleri kuran ve daha çok şeye sahip obnak isteyen hayvanlardan biri olan farenin, televizyon ek- ranlanndan saçılan sömürü mikrobunun ya- yıhnasında oldukça büyük payı vardır. Bu mikrobu görmemezlikten geldik, diyemeyiz. Ama şunu söyleyebılınz rahatlıkla: Göreme- dik!.. Blllnen bir hikâye Fareyi, çıkarlanna alet etmeden sevebilen- ler yalnızca şairlerdir. Cahit Külebi, 'Ne al- nında dolaşan bir dost eli / Ne yardun isteye- cek kimsesi vardı' dıyerek bir farenin ölümü- nü anlattığı şıirinde, insanı neredeyse ağlatacak dızeler kurar: Farecik! Nazlıcık' Garipçik 1 Canı çokyanıyordu günlerden beri. Kibardı, ınceciktı kuyruğu; Boş koydu delikleri Bılınen bir hıkâyedır: Almanya'nın kuzeyın- de yer alan Hammeın kentı farelerin baskınına uğrar. Halk. istilacı farelen yok etmek içın her çareye başvurur ama bir sonuç alamaz. Bir gün genç bir kavalcı çıkagelir... Kenti farelerden kur- taracağını söylese de, insanlar alay eder kendı- sıyle. Genç adam kavalını çalarak sokaklarda yürümeye başladığında, müziği duyan tüm fa- reler yuvalanndan çıkar ve ardına talalır. Kaval- cı kentin dışma çıkarak farelerle birlikte kaybo- lur gözden... Hikâye burada bitmiyor... Ama ben, bu bölümde takılı kalmışımdır. Nasıl olur da öylesıne güzel bir müzığin ardından bir tek insan bile gitmez?.. Ben dıyorum kı, müzık eği- timi veren bir okulun bahçesine, kavalcıyı takip eden farelerin heykeli dıkilmeli!.. Şairler. farelen çıkarlan ıçin kullanmak bir kenarda dursun, haklannı bile savunurlar. Or- hon Murat Arıbıırnunun şiiri bunun en güzel örneğidir: Sıcak ekmek kokusunu duyunca Küçükfarem Deliğınde görünür Yemek ıster, Yiyemez. tçmek ister, tçemez. AHŞU TELDOLAP! ve engin insan hüznü... 'Her Zamankinden Daha Tozluyum Şu An', 2003,175x205 Kültür Servisi - Galeri Artist'te 4 Mayıs'a kadar süre- cek olan Barış Sarıbaş kişisel resim sergisi açıldı. Sergide, ressamın son dönem gerçeküstü peyzaj çalışmalan sanat- severlerle buluşacak. Imgenin peşine takılmış sanatçının arayışını, ustası Ekrem Kahraman şöyle dıle getiriyor: "O bir çizgiler, yönler, ıkışlar dünyası oluşturur bizlere. Olağan ve doğal olanın dışında bir kurgudur bu. Her ne kadar her şey -fiziksel o- larak- tanıdık gelse de oluşturulan düzen ve imge daha öte bir yerlere taşır bilincimizi; yerinden eder. Durmadan yürüyen, hatta koşan bir enerjidir onun resimle ilişkisi. Sanki dünya ayaklannın altından kayıp gitmekte ve o geç kalmaktadır. Çaresiz ve acelecidir. Renkler, tonlar ve de- sen, arzularına karşılık vermiyor gibidir. Geceye ay düşmüş, fakat aya da gece çökmüştür. Boyamaktan başka yollar kapanmıştır bir kez daha. tzleyici, onun resim- lerinde bu sonsuz enerjiyi, çaresizliği ve engin insan hüznünü aynı anda hisseder." EStNTÎLER ZEYNEP ORAL Tiyatro Uer Gibi... Önceleri, bana tam bir tiyatro gibi geliyordu. Şimdi- ye dek dünyanın hiçbir ülkesinde, hiçbir sahnesinde görmedığim gibi bir tiyatro... Çarpıcıydı: özellikle 'mise-en scene', yani sahneye konuşu kusursuzdu. Mükemmeldi diyebilirim. Ama ti- yatroyla yakın uzak ilişkisi olan herkes bilir ki, sahne- ye konuşun en önemli yanı yorumdur. Gerçeği söyle- mem gerekirse ilk anda yorumu falan düşünecek hal- de değildim; çünkü gözlerimin önünde otağanüstü bir görkem, müthiş bir şaşa vardı... Çevre düzenlemesi, aynntılı dekor, rengârenk kos- tümler, şatafatlı başlıklar, çıçeklerden mumlara, asala- ra, sayısız ince elenmiş sık dokunmuş aksesuvarlar... Tıyatronun olmazsa olmaz ögeleri, ışık, müzik, ritim... Oyunculann benzersiz disıplinı... Bütün bunlar bir ara- ya geldiğinde, göz boyayan bir gösteri çıkıyordu orta- ya... Tıyatroyu, tüm öteki sanatlardan ayıran özelliği, sah- nede yaratılırken seyirciyle buluşması, seyircinin gözü önünde canlı olarak var edilmesi derseniz. işte asıl o fazlasıyla vurgulanmıştı. Bütün dünya izledi bu tiyatro gibi olayı... Papa 2. Jean Paul'ün cenaze töreninden söz edi- yorum. Tiyatro izler gibi izlemeye başladığım olay yerli ya- bancı tüm kanallardan gözlerime akın ederken, genel- likle tiyatrodan aldığım tadı, keyfi, sevinci almamakta olduğumu gördüm. Törenı seyrederken, yavaş yavaş tedirginliğimin nedenini algılamaya başladım: Izledi- ğim bu iktidar ve güç gösterisi, bana fena halde engi- zisyonu çağnştrryordu. Bu duygu törenden sonraki günler geçmedi, aksine arttı ve yeni Papa'nın seçimiy- le doruğa yerleşti. Gunlerdir yeni Papa'yla ilgili çeşitli aynntlan, tutucu ve genci düşüncelerini hep birlikte yakından izliyoruz: Gençliğinde Hitler Gençlik Örgütü üyesi... Avrupa Bir- liği'ne bakışı olumlu degil... Türkiye'nin AB üyeliğine karşı, Müslüman ülkelede biriik yapmamızdan yana... Katolik ve Protestan ayınmcılığıyla 'bölücü' diye nite- lendiriliyor... Kadınlara karşı baskıcı... Kürtaja, ötana- ziye, eşcinsellere karşı... Marjinal, azıniık ve tüm 'öfe- kileri küçümseyen, hoıiayan buyurgan tavn ve tutumu insanlan ürkutüyor... Bunlar bilinen şeyler. Cumhuri- yet'in dış haberler servisinin haarladığı bir yazıda mü- zik üzerine düşüncelerini okuyunca gülmemi durdura- madım. Belki gözünüzden kaçmıştır: Papa 16. Benediktus'a göre 'Rock' müziği 'Hıristi- yan kültüriıne ters düşüyor'; Pop müziği, 'banallik kül- tü'... Operayı ise geçen yüzyılın kutsallığını içten içe ke- mirmekle suçluyor... Gülmeye başladım, çünkü buna benzer düşüncele- ri birkaç sozcük değişimiyie daha önce de duymuştum. Üstelik Türkıye'de. Hem de Büyük Millet Meclisimiz üyelerinden... Hani, başta bale, opera olmak üzere bir sürü sanat alanlan islam kültürüne ters düşerdi... Yok, bale illaki olacaksa zurna davul eşliğinde olmalıydı... Müzik derseniz Rus bestecilerin, zinhar Ermeni beste- cilerin eserieri çalınmamalıydı, vb... Ck)ğrafya, tarih değişse de kimi zihniyetler değişmi- yoranlaşılan... Her din, örgütlü olduğu an, baskıcı olmaktan kendi- ni kurtaramıyor... Bugün yeni Papa'ya ilışkin, tüm dün- ya kanallannda yayımlanacak yine görkemli bir tören var. Tiyatro izlermiş gibi izleyin. Bakalım ne düşünecek- siniz... www^eynep a zeyneporal. com faks:0212 25716 50 Bienalin sanatalapı befrfemf • Kültür Servisi - fstanbul Kültür ve Sanat VakfVnın 16 Eylül - 30 Ekım 2005 tarihleri arasında düzenleyeceği 9. Uluslararası tstanbul Bıenalf ne katılacak 51 sanatçı açıklandı. Charles Esche ve Vasıf Korrun'un küratörlüğünü üstlendiği bienale üUcemizden Hüseyın Alptekın, Halil Altındere. Serkan Özkaya, Şener Özmen ve Oda Projesi (Özge Açıkkol, Güneş Savaş Seçil Yersel) katılıyor. (vwY.\iksv.org/bienal). KULTU* • SANAT MSM ULUSLARARASI KALITE BELGESİ T.C.M.E.B MUJDAT GEZEN SANAT MERKEZİ BEYOĞLU ŞUBESİ KONSERVATUVARLARA HAZIRLIK KURSU KAYITLAR DEVAM EDİYOR Tel: 0212 245 87 07-245 87 08 Fax: 0212 245 89 69 Adres SıraseK Jer Caddesi Mav ı Plaza \ o 188 kat 6 Taksınvlslanbul E-maıl m^mbe^oglıKŞ\ahoocor^ emın ıgus G E L E N E K S E . E Z G L E P 26 Nisan Salı. 20:30 Dr Esat Isııt Cad No 15 Moda Kadıkoy - Istanbul Gışe Tel 0 216 345 39 39 İİ«lanMiİ{ii (0212)293 89 78 perareklam@perarekiam.com.tr perareklam@superonlıne .com www.perareklam.com.tr 1885 ORTAOYUNCULAR www.ortaoyuncular.com Ferhan Şensoy'un BENİ BEN Mİ DELİRTTİM? Cumartesi 20.00 ve Pazar 17 00 Ferhan Şensoy FERHANGİ ŞEYLER 29 Nısan Cuma 20.00 ISTIKLAL CAD. N0:140 TEL: (0 212) 25118 65-66 FAX: (0 212) 244 43 27 İlanlannız İçin (0212)293 89 78 perareklam@perareklam.com.tr perareklam®superonlıne com www.perareklam.com.tr bcnioyun) ÖBÜ , www.perareklam.com.tr «(0212)293 89 78 \v\vw.bizimtiyatro.com IjİZİm tlVîl KOCVMISTUUUM ÇEVIE rınımiM UE ÖBÜRSÜLER |29 Nıson Cma 20 30 / 30 N n Cumartesi 20 30 B29 Nıson Cuma 20 30 / 30 Nısan Cumartesi 20 30 B 1 Mayıs Pazar 15 00 f mEm iiezm2 Mayıs Pazartes* 20 30 KADIKÖY HALK EĞİTİM MERKEZİ (0216) 330 10 27 UflRVEIHEZ™ nisan 18. ran-vönettn z»ftı dipı-r bu mu/.ikj^\unda. luı nımı/ı do^^Kj^k için.." kiiltüı 11 Hiriztn 5. Uluslararası İstanbul Dans Festivali ımııib ılTiıuııı ımıınıı CEMAblEIIIIEYÜ IIIIEI CRR vvvvvv.ıbb gov tr • www.crrks org 28 Nisan - 4 Mayıs 28 29 Nisan 2005 perşembe^cuma.Compagnie Philippe Genty (Fransa) 30 Ni»n 2oos cumart€si.Burgaz Opera Ve Filarmoni Derneği Bale Topluluğu (Bulgaristan) i Mayıs 2005 Pazar. The Stars of Dance Chicago (ABD) 2Mayts2oo5PazartesiJ.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Devlet Opera ve Balesi (Türkiye) 3 Mayıs 2005 sah, Nafas Dance Company (İspanya) 4Mayı -,2*)sc,1 r5 amba. St. Petersburg Devlet Akademik Bale Tiyatrosu (Rusya) Tüm etkinliklerin başlama saati 20.00 !ST*NBUC BUYUKSEHIR BEUDIYESI »*•'*• n.Uluslararası a Festivali work-shop 24 nisan / pazar /14.00 7-17 yaş gurubu çocuMara açık ödüiiü DÜNYA ÇOCUKTUR' konulu birlikte karlkatür çlziml ALMAN KÜLTÜR MERKEZİ / atatürK butvan 31 çlzgl fllm 24 nisan / pazar /15.30 ALMAN KÜLTÜR MERKEZİ / atatürk bulvan 31 karlkatür sergllerl 7-77 ULUSLARARASI KARİKATÜR YARIŞMASISERCİSİ KLYUKVA ÇOCUK KULÜBÛ (RUSYA) RESİM HEYKEL MÜZESİ /Opera TEBEŞİR KARİKATÜR GURUBU KARİKATÜR SERCİSİ TÛRK İNCİLİZ KÜLTÜR DERNEĞİ/beStekar SOk.32 ÖLÜ SANATÇILAR DERNEĞİ KARİKATÜRCULERİ (ROMANYA) EKİN SANAT CALERİSİ/menekşe-1 sokak 8/A MIN0RU TANAKA/JAPONYA COR DEN DULK/HOLLANDA CÜZEL SANATLAR CALERisi/necatlbey caddesi 55 NEZİH DANYAL/ KARİKATÜR SERCİSİ ALMAN KÜLTÜR MERKEZİ/atatÜrK bulvan 31 KAMİL MASARACI/KARİKATÜR SERCİSİ UĞUR MUMCU VAKFI / parls caddesi NO:14 SERCİLER AY SONUNA KADAR İZLENEBİLİR r ÇOCUKLARA QZEL ,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle