25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 NİSAN 2005 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Devletin Aynasında Emeklilen! "Emekliler devletin aynasıdır" demiş Atatürk. "Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emekli- lerine karşı tutumu o milletin yaşama kudreti- nin en önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken, bütün kuvvetiyle çalışmış olanlara karşı min- net hissi duymayan bir milletin istikbale gü- venle bakmaya hakkı yoktur" demiş... Bu aynaya bakıyoruz, bu aynada kendimizi gö- rüyoruz. Bu kirli bir ayna. O aynayı karşımıza di- kenler kim? Bu ülkede yönetimi ellerinde tutanlar! Akıllarına gelmez mi, kendileri de belli bir yaşa gelecekler, yıllaryılı harcadıkları çabanın, çalışma- nın sonunda bir köşeye itılecekler! Yanı, emeklı olacaklar! Bir bankanın önünde sabahın karanlığın- da dızılıp üç beş kuruşluk aylıklarını alacaklar, bel- ki o bekleyişte ölecekler! Emekli, emek vermiş insandır. Türkiye Emekliler Derneği'nin bülteninde Eskışehir Şube Başkanı ArifGözcü, sorunu bütün çıplaklığıyla ortaya koy- muş: "Emekliye geldiği zaman devlet nasıl batar? Temsil ettiğimiz işçi emeklisi dul veyetimler bü- yük bir infial içinde. fktidar söz verirken bol ke- seden atıyor. lcraata gelince bir şey yok. Enf- lasyon nerdeysetek rakama düşmüş! Düşmüş olsa, benim cebimeyansımaz mı? 70 milyon nü- fuslu Türkiye'de 10 milyonun refahı yerinde! BunlarTürkiye'nin kaymağını yiyen kesimler. Biz ortalama 440 milyon lira alanlar kira mı ödeye- lim, kamımızı mı doyuralım. Bütün bunlar Türk ekonomisi düzlüğe çıktı' sözüyle bağlaşır mı?" Geçen gün Başbakanımız ince bir hesap yaptı. Beş kişilik bir ailenin her öğünde simit yiyerek ay- da 270 lira hacadığını, oysa asgari ücretin 300'ün üstüne çıkarıldığını övünerek söyledi! Kuru kuru si- mit yiyerek yaşam sürdürmek olası imiş? Insan şa- şırıyor; bir Başbakan alay mı edıyor, bızlerle eğle- niyor mu? Sız de emeklısınız değıl mı? Bu yazıyı okuyan on- binlerce insan otuz-kırkyıl çalışmış, Emekli Sandı- ğı'ndan, SSK'den emekli olmuştur. Olmuş da ne olmuş! Rahata, huzura kavuşmuş mu? Uygar ül- ke yaşlıları gibi emekli geliriyle dünyayı gezip do- laşabıliyor mu? Geçim derdinden korkmadan bel- li bir huzurla yaşayabiliyor mu? Türkiye emeklileri, Başbakan'ın hesabına göre günde ıkı üç sımitle kar- nını doyurduğuna şükür mü etmeli? Kahramanmaraş'tan emekli Hanife Doğan birşi- ir yazmış. "Dedi çaycı çay ver çayın ak ise I Param yoktur bu nasıl adalet ise I Çaycı dedı kalk gıt paran yok ise I Başını öne eğip kalkıyordu ya. Bir şey dedı anlamadım dilinden I Istiyordu bi- ri tutsun elinden I Gördüm sakalının beyaz telin- den I Göğsüne gözyaşı akıyordu ya." Günümüzde ortalama emekli aylığı 500 YTL'dir. Milletvekilleriyedi bin YTLalıyor. Yinedesıksıkzam istiyor! Başbakan bile geçinemiyorum deyip kimi hisselerini sattı... Enflasyon düşse de, ihracat art- sa da, ekonomımız duzeldı diye kendı kendimizi öv- sek de, acı gerçek ortada! Devlete, millete, toplu- ma bir ömür boyu hızmet verenler açlık sınırının al- tında... Ebubekir Hazım Bey, yani benim dedem, uzun yıllar önce 'Mütekait' şiirini yazmıştı. Bugün yaşa- sa bir de emekliler şiiri yazmaz mıydı: "Kımdır şu pek dalgın yürüyüp giden I Yıpran- mış vücudu sürüyüp giden I Saç sakal ağarmış kaş- lar bıle ak I Ölmeden bürümüş simayı kefen I Is- temez gözleri kimseye bakmak I Sanki bir gölge- dir hep gelen geçen." Evet "Emekliler devletin aynasıdır". Iki üç simit- le geçinebilirsiniz diyenler, aynada kendi yüzlerine bilmem nasıl bakabıliyorlar? Bir Kuvayı Milliye Oyküsü: Urfa'nın Kurtuluşu 10 NtSAN LAİKLÎK GIJNÜ 77.Yılında • 77 yıl önce bugün, Türkiye Cumhuriye- ti' nin "laik bir cumhuriyet" olduğu, ana- yasada yapılan bir düzenleme ile ortaya kondu. • Günümüzde bu tarihsel olayın anlamı, ABD tarafından Türkiye için öngörülen "Ilımlı tslam Devleti" projesi karşısında daha da güçlenerek güncelleşmiştir. • ABD'nin düınen suyundaki AKP iktida- rı da bu projeden yana olduğunu, iki yıl- lık tutumu ıle ortaya koymuştur. • Türkiye Cumhuriyeti'nin "laiklik" nitemi- ni daraltarak bütünlüğünü bozmak için yapılacak her türlü düzenlemenin sonuç- suz kalacağına inanıyor ve ulusumuzun 10 Nısan Laiklik Günü'nü kutluyoruz. KAD1N ARAŞT1RMALARIDERNEĞİ TEKKEKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 2004/539 Iekkekoy Aslıyc Hukuk Mahkcmcsı 2004/539 Esas, 2005/65 Kaıaı sayılı ılamı ıle Samsun ılı, Tekkekoy ılçesı, Çayııçokek koyıı, cılt 17, lıane. 85 bsn. 143'de ııufusa kayıt- lı Alı ve Falma'dan olma 01/01/1964 d lu Sevim Avıkeİ'ın Açıkel olan soyadının Fskın olaıak nüfusta taslııheıı tesciline karar verilmışolup, işbu karar ilan olunur Basıır 15699 Urfa'yı işgal eden kuvvetin içinde Fransızlann dışında lejyon askerleri ve söylediklcrı Türkçc şarkılardan Fransız üniforması giymiş Hrmenilerin bulunduğu anlaşıhyordu. MHC'nin kısa zamanda oluşturduğu direniş örgütü gıderek aşiretleri de içerisine aldı. Av. MiİSİÜin AKALI1N Şanlıur/cı Bcıro Başkanı U rfa, Mondros Mütarekena- mesı'nın, 'müttefikkrin güvenlikleri tehditedildi- ğüıde herhanjji bir slrate- jik noktayı işgal edebile- ceklerine' ılışkın 7. mad- desı gerekçe göstenlerek işgal edilmişti. 1919 yılı Mart'ında zırhlı olomo- bilini eski sarayın darka- pısından zorlukla geçırip makınelı tüfeklenru hükü- met konağına çevırdiğın- de, Mutasarrıf Nusret Bey'in kendisini karşıla- maması ve koltuğunu ona vermemesıne sınırlenen lngılız kumandana "İş- gal kuvvetini karşılamak bir nıutasamfayakışmaz, bir misaflr gibi gelseydi- ni/, si/i Birecik'te karşı- lardım" şcklinde verdığı cevap herhalde 'notedil- nıiş' olacak kı, Nusret Bey kısa bir süre sonra, Bay- burt Kaymakamlığı sıra- sında Ermeni tchcirindc sorumluluğu olduğu ge- rekçesıyle görevden alı- narak mahfuzen Istan- bul'agönderildi Sekiz ay süren tngiliz ışgali suresıncc bulıın bol- ge gıbı Urfa'da da pro- testolann dışında tıılı bir direniş hareketı olmadı. Halep'in düşmesinden sonra Nusret Bey tarafın- dan temcllcri atılmışolan (21 12.1918)veErzurum ve Sıvas kongrelerınden sonra bir direniş örgütü- ne dönüşen Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti (MHC) Urfa'nın Fransızlara dev- redıleceğı haberlenyle büyük etkınhk kazandı Fransızlann Kılıkya Fa- cıası adını verdıkleri Gü- ney ve Güneydoğu Ana- dolu'yu işgal macerası 'Ermenileri koruma' adı altında bir ekonomık nü- fuz bölgesi yaratma, eko- nomik ayrıcalıklar elde etme mücadelesiydi. Bi- rinci Dünya Savaşı'nın sarstığı ekonomik düzen- de Fransı/ dokuma en- düstrısı savaştan çok et- kılenmış ve pamuğu uy- gun fiyatlarla sağlayaca- ğı yeni kaynaklar arayışın- da bölgenin Fransa'nın biıtun pamuk ihtiyacını karşılayacağı duşünül- müştii. Valı olarak atanan Fransız albayı Bremond, bölge için 'Aİp DağlarTna sahip bir Mısır' ı fadcsini kullanıyordu. 1916tanhhSykes-Pı- cot Anlaşması'na dayanı- larak imzalanan 15 Eylül 1919 tarihli Suriyc ttilâf- namcsi, tngıhzlerin 1 Ka- sım'dan ıtıbaren Urfa'yı transızlara teshmını ön- görüyor ve görüşmelerde Fransız hükümetının Er- meni halkının korunma- sı sorumluluğunu da üze- nne aldığı bclirtiliyordu. Bogos Nubar Paşa'ya go- re, "Kilikya Ermenilere vaat edildigi için Ermeni gönüllüler bölgcdc Fran- sız konıutası altında sa- vaşmışlardı". Urfa'yı işgal eden kuv- vetin içinde Fransızlann dışında lejyon askerleri ve söyledikleri Türkçe şarkılardan Fransı/ üni- forması giymiş Rrmeni- lerın bulunduğu anlaşıh- yordu.MHC nın kısa za manda oluşturduğu dire- niş örgütü giderek aşiret- leri de içerisine aldı. Har- ran aşıretlerını yemin et- tırerek mıllı güçlere ka- tan Bnb. A- RızaBey, ova- nın tek muhalif aşiret re- isi Salih el Abdullah tara- fından ihbaredildiği için Fransızlar tarafından tu- tuklanınca fırar ederek Sıverek'e kaçtı. Suruç aşı- retlerı de Basravî hariç, Şahiıı Bcyzadc'lerin baş- kanlığında tamamıyla millı kuvvetlerden yana tavır almışlardı. Fransız- lann haber aldıkları bu faaliyetler onları telaşlan dırdı ve sertleşmelerine neden oldu. Ingiliz işga- linde görmcdikleri; mu- hasebecinin kasa hesa- bından ihracatın izne bağ- lanmasına, Fransız su- baylanna selam mecbu- riyetınden mahkûnılann tahliyesine ve seyalıat vı- /esi getirilmesine kadar bırçok konuda yerel ida- renın ışlerıne karışan ve Cemıyet'le bırlıkte çalı- şaıı etkilı bir aşiret reısı- ni tutuklayan Fransızların bu davranışlan halkta tep- kıylc bırlıkte umutsıı/luk ve korkuya yol açtı Mü- lâzını Adil Hıılusi Efcndi o günlerin kasvetli hava- sını anlatırken "Konuş- maktan çok dinlemek lıü- kiiınlernıadır" dıyordu. Fransız bölge kuman- danı hükümet daıresınde memurları topladığında Nusret Bey'in yerine ge- len Mutasarrıf Ali Rıza Bey'in makamını kendi- sıne vermesi, 'ziyaretbo- yunca hizmetçi gibiayak- tabekledigi'şeklınde 13. Kolordu Komutanlığf nın tepkisine neden olmuş- tu. Bu ortam ıçensınde ıkıye bölünen MHC ve eşraftan, Mutasarrıf Alı Rıza Bey'in de içlerinde bulunduğu bir grup, si- yası çalışma yapılarak mücadele edılmesıni ıs- terken dığer gnıp sılahlı mücadeleyle Fransızlara karşı ayaklanma yapıl- masını istiyordu. Jandarma Kumandanı Bnb A Rıza Bey'in tıı- tuklanması ve kaçması üzerine yerine atanan Yzb. Ali Saip Bey, göre- ve başladıktan kısa bir süre içinde MHC'nin var- lığını öğreninee bir ayak- lanma planlayıp biıtun aşiret reıslenne beyanna- meler gönderdı. Ancak bu durıım Fransızlar tara- fından öğrenilince, o da Siverek'e kaçmak zorun- da kaldı. Mustafa Ke- mal'in25Ocak 1920'dc kolordulara gönderdığı ayaklanma çağrısında "Kıyanı Urfa'dan başla- yacakor" talimatı verilir- ken 7 Şubat'ta Ali Saip Bey bolgeden topladığı aşiret güçlenyle bırlıkte Urfa yakınındakı Kara- köprü'ye geldi ve MHC ilc görüşüp şchre girdi. Halk camılcrde gelınlık yorganlannı altlanna ser- dığı mılıslenn F'ransızla- n kuşatma altına alması- nı büyük coşkuyla karşı- ladı. Mustahkem bınalarda sıkışan Fransızlann er- zakları tükenıp yardım umutları kalmayınca, 'şe- refli bir banş için' Eıme- nilerın açlıklarını baha- ne ederek anlaşma istedi- ler ve 11 Nisan gunünün ilk saatlerinde sılahlany- la Urfa'yı terk etmek zo- runda kaldılar Antep'te Fransızlara karşı müca- dele eden Kılıç Ali'nin "Fransı/Jann silalılanyla Urfa'yı terk etnıeleriııiıı Antep'e sarkması ve ora- da dıırumu diizelttikten sonra tekrar Urfa'ya sal- dırnıasuun kaçııulnıazve bunun büyük tehlike dc- mek olduğu" yolundaki telgrafı uzerine Urfa'nın 10 km ilensindc Şcbcke mevkıınde meydana ge- len çarpışmada Fransız- lann bir bölümti kaçtı, bir kısmı öldü, 100 kadarı esiredildi. Kahramanlık öyküle- rıyle dolu 63 günlük ku- şatma boyunca butun Arap ve Kürt aşiretleri MHC milısleriylc tek vü- cut halinde çahştılar. Ur- fa'nın butun halkıyla bır- lıkte Badılh, Döğerlı, Ba- zıkî, Kırvar aşıretı, Bu- cak aşiretı, Şeyhanlı aşı- retı ve Beıazî aşiıetı reih ve mensuplarının çaba ve kahrdmanlıkları unutuluı gibi dcğildi ve 'naıııııs günüdür' dıyerek ışgale karşı sılaha sanlan ve sa- vaş tecrübelerı olmadığı ıçın çok kayıp veren aşı- retlerin köye götürüp gömdükleri birçok savaş- çının kayıtları bilc yoktu. l^rmenılere gelince, hır- çok azınlığın kaçınılmaz kadennı paylaştılar. İşgal sırasında bir denge polı- tıkası yürütme istekleıı- ne rağmen -çoğu dışan- dan gelmiş olan- içlerin- dekı kımı tahrıkçı unsur- lann işgal güçlennden ya- na çabalarına engel ola- madılar. Urfalılar tarafın- dan işgal kuvvetlerıne yardım ettikleri ıçın suç- lanan Ermenileı, Fıansız- lar tarafından da ihanet- le suçlandılar. Bir Fran- sız ga/ctcsı "Ermenile- rin ihaneti nedeniyle I ran- sız garnizonu şehri terk ederken pusuya düştü" diye yazıyordu. Ancak Fransı/ların l Jrfa'yı talı- lıyesınden kısa bir surc sonra toplu olarak Urfa'yı terk eden Ermeni cema- atının önderı Agop Beşli- yan, yeıleştığı Ameıı- ka'nın Peterson şehrin- den A. Saip Bey'e yazdı- ğı mektupta, Ermenilere yonelık bu tur suçlama- ları reddedıyor, samımı ıfadelerle Iransızlarca na- sıl kullanıldıklarını anla- lıp emperyalizmı sııçlu- yordu . Tarih halklar ve insan- lar için ıbret ve derslerle doluydu PENCERE Casus Belli!.. Yazının başlığını Türkçe okuyanın kafasında hemen bir soru işaretınin çengeli kıvrılır: - Kım bu belli olan casus?.. Hepımız keyiflı casus romanları okuyupfilmlerıni sey- rederek yetiştik; kimi zaman 'gizliajan'm kimliği roma- nın ya da filmin sonuna dek belli olmaz... Sonunda anlaşılır ki casus herkesin en güvendiği ki- şıdır, yüksek bir makama da tırmanmıştır; ama, karşı taraf hesabına çalışmaktadır... • Latinceden kaynaklanan 'casus belli' ise diplomasi- de geçerli bir deyiş!.. Sözgelimi Yunanistan Ege'deki karasularını 12 mile çıkarmak istiyor.. Türkiye diyor ki: - Bunu casus belli (savaş nedeni) sayarım... Neden?.. Çünkü Atina karasularını 12 mile çıkardı mı, denize serpilmiş Yunan adaları nedeniyle Ege bir Yunan içde- nizine ya da gölüne dönüşür, Türkiye soluk alamaz... Çocuklar bile artık bu gerçeği öğrendiler... • Meclıs Başkanı Bülent Arınç -durup dururken- de- miş kı: "- Ege'de casus belli'ye gerekyok..." Bizim medya sözün üstüne balıklama atladı; "Zaten böyle bir Meclis kararı yok" tatavası üzerine dış politi- ka yorumlan fırınlanıp pışırıliyor... 'Aferın' mı dıyelım Arınç'a?.. Üstüne hiç vazife olmayan bir görevi mi yerine getir- di?.. Kendisini Başbakan, Dışişleri Bakanı, Hükümet ye- rine mı koydu?. Yoksa bılinmeyen bir amacı mı var?.. • Gerçekte Bülent Arınç, 'casus'un hem Latincesıne, hem Türkçesine uzaktır; Meclis Başkanı Ege'de değil, Islamcı politikanın içdenizinde kulaç atıyor; tutturduğu siyasette takıyyenin tatavası ağır basıyor... Türkiye şimdiye dek böyle bir Meclis Başkanı gör- medı... Ulkenın dış polıtikasına Yunan'dan yana ağırlık koy- manın gunahını binbir nafile namazı karşılayamaz... Üstelik bu Meclis Başkanı türbancılık da yapıyor... • Bektaşıye sormuşlar: - Dünyanın en kolay ve en zor şeyleri nelerdir?.. Baba Erenler: - En kolay şey kişının başkalarına akıl öğretip nası- hat etmesidir; en zor şey kendi kendini bilmesidir!.. Bülent Arınç kolayı yapmış.. Zoruna boş vermiş.. Ancak, bu ış böyle gıderse, AKP Türkiye'yi 'llımlı Is- lam' yapacağına zıvanadan çıkaracak!.. EksikParçalarL Serap ÖZİNCE Halkla Jlişkiler "Bence hümanizm, esas olarak şiddete kar- şı bir nefret taşımak ve onu kınamaktır. Bu hır anlamda uzlaşmafelsefe- sidir. Günümüzün dün- yası, toplumsal, sıyasal ve kışıselyönden tam bir çomak sokulmuş eşekan- sıyuvasıdır. Bence insa- noğlunun, diğer türlere karşı korkunç tavrı da dahıl olmaküzere, en bi- rinci hatası, hümanizm- denyoksun olmasıdır." John Frovles Hıkâye, deneme, ro- man yazarı ve aynı za- manda şair olan tngiliz edebiyatçı, toplum ola- rak şıddetin kendıni her alanda gösterdığı günü- müzde, bugünleri ne ka- dar doğru yorumlamış. Çoğu zaman, çevrcm- de ınsanların, ınsanlığa dair ne çok şeyden yok- sun kaldıklarını gözlem- lıyorum. Cüzdan yönün- den zengın olmanın, ola- bildiğince tüketmenin ge- tirdiği hazzın hiçbir şeye değişilmeyeceğinin be- nımsetildiği, güçlü olma- nın kaslı, sılahlı olmak anlamına geldiği, feodal düzen içerisindeki yaşam bıçımmin hemen her te- levizyon kanahnda gös- terilip ağahk sısteminın özendirildiği, bireylerin ilişkilerini "Benimçıka- run ne?" sorusuna göre düzenlediğı bu ortamda, insanların duyguları acı- ması/, haksız, bozuk dü- zenın kurbanı oldu. Bu yoz çembenn kınl- ma aracının da demokra- tik eğitim (ailcdc, okul- da) olduğu su götürmez bırgerçektır Bızleredü- şen, farkında olduğumuz bu yanlışlara kayıtsız, sessız kalmamak. Asıl gücün, kışıhğın gelışme- siyle, beynı doldurmak- la geıçekleşeceğini; hak edilen kadarıyla yetin- meyı, uzlaşmadan yana, paylaşımcı, insancıl ol- mayı geleeek nesillere benimsetmek için hepi- mıze çok görevler düş- mektedir ki.. sonra top- raklan çıkan mahsule şa- şırmayahm... KADTKOY2.SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 2004/1319 Vas Tayını Mahkememizcc venlen 15.2.2005 tarıh ve 2004/1119 B. 200V90K sayılı karar ıle Abdülvedat kızı 13 11 1954doğ.Sem- ha Zcynep Yasemin Ak- yürek'ın IMK. 405 mad- dcsı gcrcğıncc vcsayct al- tına alınarak kendısine Av Recep Semıh Soylu vası olarak tayın edılmiştır. 15.2.2005 Basın-15665
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle