25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 NİSAN 2005 CUMA 8 HABERLERIN DEVAMI TURKÎYE Istanbul Edirne Kocaeli Çanakkale Izmir Manisa Aydın Denizli Y PB Y Y Y PB Y Y 8 9 9 9 15 16 18 11 Sinop 7 Adana Y 20 Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehır Konya Sıvas K Y Y K K >- K 4 7 6 5 6 8 b Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Y Y Y Y Y Y Y 18 20 22 19 21 16 14 Zonguldak Y 5 Antalya Y 17 Kars K 6 Bütün bölgelerımız parçalı çok bulutlu, Mar- mara'nın batısı ve Kuzey Ege kıyıları dışında kalan tüm yurt yağışlı geçer.ek Yağışlar yağmur ve sa- ğanak, Batı ve Orta Ka- radeniz kıyılannda karla karışık yağmur, Marma- ra'nın guneydoğusu, Iç Egs, Karadeniz'in Iç ke- simlerinde kar şBklınde olacak- Hava sıcaklığı tunı yurtla azalacak. DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn B B B PB B B B PB 8 3 12 16 15 16 1/ 1b Münih B 14 Zürih Benın Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina ü A Y B B B Y Y 11 13 21 12 14 11 18 13 B 14 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire B B B B Y Y K B 3 24 -2 21 11 18 0 20 Y 22 0 Açık tP*^ Parçalı bulutlu Slsll ^ Çok bulutlu Yağmurlu Knrlı GUNCEL CtNEYT ARCAYÜREK H Btıştarafı 1. Sayfada Izleyenleranımsayacaklardır; Güncel'degeniş- leme protokolünün Güney Kıbrıs gemi ve uçakla- rına koyduğumuz yasağı geçersiz duruma getire- ceğini birçok kez yazdık. Dışişleri Bakanı Gül, protokolü imzalayacağı- mızı içeren mektubu Brüksel'e gönderdikten son- raki açıklamalarında, Kıbrıs sorununa kalıcı bir çö- züm bulunmadıkça Güney Kıbrıs'a liman ve ha- vaalanlanmızı açmayacağımızı yineledi. Bu açıklamanın üzerinden birkaç saat geçti geç- medi. AB Komisyon Sözcüsü Kriszstina Nagy verdiği demeçte, "Rum gemilerinin Türkiye'ye gi- rişine zorluk çıkarılmasının Gümrük Birliği'ne 'ay- kırı' bir davranış olacağını" söyledi. "Bu türlü ya- saklar Türklye'nin kurallara uymadığını ve şartları yerine getirmediğini gösterir" dedi. AB Komisyonu kaynakları da protokolün yaşama geçirilmesiyle başlayan süreçte "taraflann anlaş- malardan doğan yükümlülükleriyerine getirmelerin- deki" öneme dikkat çekti. Hükümetin protokolün sadece mal ticaretini ilgilendirdiğini öne süren ge- rekçesini "Ûdemeler ve nakliyat konusu mal ticare- tinin ayrılmaz bir parçasıdır" diye karşıladı. Kimi belirtiler hükümetin, protokol olayındaTürk tezine AB'yi veya uluslararası kamuoyunu inan- dırmaya çalışacağı yerde kamuoyumuzu etkile- meyi ön plana aldığı izlenimi veriyor. Brüksel'e gönderilen mektubun metni henüz açık- lanmadı; ne ki, protokole Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanı- madığımızı saptayan bir şerh koydurmayı başara- mayan hükümet -bir habere göre- "imzalayacağı met- ne GK'yi tanımadığımızı açıklayacak 'ayrı bir dekla- rasyon' yayımlayacağına işaret eden bircümle" koy- durmuş. Sadece Türkiye'nin konuyla ilyili tutumuna hizmet edecek bu ifade AB'yi bağlamayacak. • • • Kimin kimi aldattığı veya hangi tarafın, Türki- ye'nin mi yoksa ABD'nin mi, kamuoyuna doğru- yu söylemediğini kestirmek giderek zorlaşıyor. Geçen haziran ayında ABD'nin Incirlik'le ilgili -Başbakan'ın "lojistik gereksinmeleri karşılayacak ABD isteklerini büyütmemek gerek" dediği- "ta- leplerinde" uzlaşmaya varıldığını sezinlendiren ha- berler hükümet kanadından geliyor. Evet ama Büyükelçi Eric Edelman, dün Hürri- yet'te yayımlanan demecinde bizimkileri doğrula- mayan, bizimkilerin konuya değinmekten fellik fellik kaçtığı, ABD için büyük önem taşıyan, üstelik ana- yasanın 92. maddesiyle doğrudan ilgili, duyarlı bir konunun görüşmelerde ele alındığını şöyle açıkladı: "Global olarak 'askeri güçlerin (tabii Incirlik'te) yeni- den konuşlandırılmasmı' gözden geçiriyoruz". Bugüne kadar müstemleke valisi gibi konuşuyor diye eleştirdiğimiz Edelman'ın, bizimkilerin sakladık- ları doğruları içeren ve resmi söylemlerimizin ipliğini pazara çıkaran açıklamalarına inanmayacak mıyız? SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN "../Millî Şefliğin', En 'Kestirme1 YoluL" • Baştarafı Arka Sayfada ferruatçı' olduğu halde, iş Ismet Paşa'nın cumhur- başkanlığına seçilmesinde oynadığı role gelince, dut yemiş bülbül! Acaba neden? Bilinen odur ki, a/ O yıllarda 'menkûp' Ismet Paşa, Istan- bul'da Heybeli'deki evinde oturmaktaydı; sık sık da, Fahrettin Paşa ile buluşuyordu; ortada bir 'telkin' olup olmadığı, bilinmemektedir, sa- dece ihtimal sayılıyor. b/ Buna mukâbil, aynı Fahrettin Paşa, Gâzi'ye Izmir Suikastı teşebbüsü sırasında; olaya uzak ve soğuk duran Ismet Inönü'nün, Mustafa Ke- mal ile Çeşme'de buluştukları zamana dair şöy- le bir hatıra naklediyor: "...21 Haziran Pazartesi, Kurban Bayramı'nın birinci günü, Atatürk, Başvekili Ankara'dan ça- ğırtmış! 24 Haziran akşamı, Atatürk'ün sofrasın- da toplandık. Biraz neş'eli idi; muhtelif bahisler, tarihten misâller konuşuldu. Başvekile biraz faz- laca iltîfatta bulundu ve şunları söyledi:'-... ço- cuklar, ben ölürsem Ismet'in etrafında toplan- malısınız ha! Fevzi Paşa'nın ancak beyninden is- tifade edersiniz!' Gece, Atatürk'ün bu sözlerini not defterime kaydettim..." (F. Altay / 'On Yıl Sa- vaş ve Sonrası' / s. 419 Insel Yayınları, 1970) Fahrettin Paşa, belki sonraki önerisini 'yukarı- ya' aksettirirken, bu hatıranın etkisi altında idi; a- ma, ne Mustafa Kemal Paşa artık o adamdı, ne de Ismet Paşa; ikisi arasındaki ilgiler aynı 'seviye- de' kalmamıştı, yönetim anlayışları çok farklıydı! Bunu Dr. Necdet Ekinci, şöyle tesbit ediyor: "...Inönü'nün cumhurbaşkanlığına gelinceye kadar 'Millî Şeflik' Türk siyasal hayatının, bir kurumu niteliğini kazanamamıştı. Siyasi tarihi- mizde, bir tek kişiye 'Millî Şef denilmiştir, o da Ismet Inönü'dür. (buraya dikkat!) Türkiye Cum- huriyeti'nde görülen 'Dayanışmacı' Kemalizm, İsmet Inönü'nün 'Millî Şeflik' uygulamaları ile; ve onun kişiliğinde, Faşizm'i ve Nasyonal Sos yalizm'i anımsatan bir 'totaliterliğe' dönüşüyor- du." (bkz. Dr. Necdet Ekinci) Efendim, anlayamadım? Bir şey mi söylediniz? PKK'ye yardım davasında beraat • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MED TV'de yaptıkları konuşmalarla, "PKK'ye yardım ettikleri, propagandasını yaptıklan" iddiasıyla yargılanan Yük- sekova Bclediye Başkanı Mehmet Salih Yıldız ile avukatlar Irfan Dündar ve Mahmut Şakar'ın yargılan- masına Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Düııdar, MED TV'de 1999'da katıldığı prog- ramda, miivekkili Abdullah Öcalan ile lmralı'da yap- tığı görüşmeye ilişkin sorulara cevap verdiğini kay- detti. Mahkeme sanıklann beraatına karar verdi. Hizb-ut Tahrir üyesi 8 kişi tutuklandı • İstanbul Haber Servisi - Yasadışı Hizb-ut Tah- rir örgütüne yönelik düzenlenen operasyonda gö- zaltına alınan 10 kişiden 8'i tutuklandı. Örgütün ts- tanbul sorumlusu oldıığu iddia edilen Haluk Özdo- ğan ile Recep Kabak, Mustafa Güler, Ilakan Bolat, Bülent Kurşun, Sefa Karslı, Isa Aydın ve Aydın Adak "yasadışî örgüt üyesi olmakla suçlanıyor. Incirlik talebine sıcakABD'ye, NATO ve insani yardım çerçevesinde destek verilebileceğini söyleyen Başbakan Erdoğan 'Ancak bu konu Ermeni iddialanyla özdeşleştirilemez' dedi 9 | Haber Merkezi - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB- D'nin Incirlik Üssü ile ilgili ta- lepleri konusunda, "müttcfik bir ülkeye, NATO ve insani yardım çerçevesinde destek verebileceklerini" söyledi. Erdoğan, Kara Kuvvetle- n Komutanı Or- gencral Ya- şar Büyü- kamt'ın"I- rak politi- kamız yok" eleştirisi- nın de anımsa- tılması üzerine "Bu- nu söylemek kesinlikle yan- Iıştır" dedi. Erdoğan, "Düğ- meye basıldı" tartışmalanyla ilgili olarak "Düğme değil düğnıeler var" dedi. Fas'ta gazetecilerle sohbet e- den Başbakan Erdoğan, ABD Kongresi'nde Ermeni iddiala- nnın kabul edilmesi ve tncir- lik'ın kullamma açılması ko- nularının birbırinin alternatifi olup olmayacağına ilişkin bir soruyu yanıtlarken "Müttefik olduğumuz bir ülkeye karşı verilebilecck desteği, bir NA- TO çerçevesinde, iki BM in- sani yardım noktasında bu- güne kadar verdiğinıiz gibi bundan sonra da verebiliriz" dedi. "Fakat her talebin kar- şılanmasımn her zaman mümkün olmadığını" söyle- yen Hrdoğan, şöyle konuştu: " Yani bu talepler az önce ifa- de ettiğim çerçeve içinde ol- duğunda biz bu destekleri zaten veriyoruz, bundan son- ra da vcririz. Fakat bunu süz- dc Ermeni soykırımıyla öz- dcş hale getirme istikametin- deki bir gelişme, bizi üzer.Ya- ni böylc bir şeyi Amerikan Parlamentosu yapmadı, bun- dan sonra da ben yapacağı- na doğrusu inanımyorum." 'Düğme tek değil, çok 1 Erdoğan, bir gazetecinin "Düğmeye basıldı" ifadesiy- le neyi kastettiğini sorması üzerine, "Düğme tek değil, düğme çok. Yani kim ben güç dengesiyim diyorsa onun önünde bir düğme var ve bu güç dengeleri de bu düğme- leri kendilerine göre kulla- nıyorlar. Çünkü şu veya bu yok, şunlar veya bunlar var" dedi. Erdoğan, Orgeneral Ya- şarBüyükanıt'ın "Irakpoliti- kamız yok" eleştirısınin de anımsatılması üzenne "Bunu söylemek kesinlikle yanlış- tır" dedi. Erdoğan, "Türki- ye'de Irak politikasım kimle- rin nasıl oluşturduğu belli- dir ve bunu Dışişleri Bakanı da açıklamıştır, Hükümet sözcümüz de açıklamıştır. Ve bu konuda yani biraz gecik- meli de olsa Sayın Genelkur- may Başkanı da bu açıkla- masını yapmıştır" dedi. YAŞAR BUYÜKANIT *Genç subayhtr en önemli yotırımımız' ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Kara Kuvvetleri Komuta- nı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Türkiye'nin 21. yüzyıla jeopoli- tik etkinliği ve önemi artmış, vazgeçilmez bir ülke olarak gir- diğini söyledi. Büyükanıt, gele- ceğe yönelik en önemli yatırım- lannın da "genç subaylar" oldu- ğunu söyledi. Orgeneral Büyükanıt, dün Ka- ra Harp Okulu (KHO) Savunma Bılımleri Enstitüsü 3. Dönem DiplomaTöreni'nde yaptığı ko- nuşmada, Harbıye'nin kararlı ve tükenmeyen çabalanyla her tür- lü engeli aşan, sağlam karakter- li, Atatürkçü düşünce sistemınin temel felsefesini yaşam tarzı ola- rak benimseyen ve bu sisleme göre hareket eden, karşıhklı sev- gi, saygı ve mutlak itaatc dayalı disiplin anlayışı içinde, üstün hizmet anlayışına sahıp subayla- rın yetiştiğini söyledi. Türkiye'nin 2000'li yıllara je- opolitik açıdan vazgeçilmez bir ülke olarak girdiğini vurgulayan Büyükanıt, şunları kaydetti: "Birçok tehdit ve risklerin yo- ğunlaştığı Balkanlar, Kafkas- lar ve Ortadoğu üçgeninin merkezindc yer alan Türkiye, bu tehdit ve risklere karşı dik- katli ve hazırhklı olmak zorun- dadır. Bu nedenle, ne zaman, nerede, ne olacağı belli olnıa- yan karmaşık ve tehdit dolu coğrafyada bekamızı sağlamak için çok güçlü ve caydırıcı özel- likte silahlı kuvvctlcre sahip ol- mak mecburiyetindeyiz. An- cak, güçlü olduğunuz müddct- çe caydırıcı olabilirsiniz. Cay- dırıcı bir silahlı kuvvetlere sa- hip olmak aynı zamanda barı- şın da büyük teminatıdır." RessamAkyıldız: HeykelinAtatürk ile hiç ilgisiyok kanıııoy ııııtla Atatürk ressanıı ola- rak tanınan Ccmal Akyıldız, Lond- ra'da Madam lııssaınl Müzcsi'ndc sergilenen "Atatürk" heykelinin Atatürk'e hiç benzemediğini bclirt- ri. Akyıldız, konunun Cumhnrbaş- kaııı Aluııet Necdet Sezer'e bildirile- rek düzeltilmesini, bu konuda her türlü göreve hazır olduğunu söyledi. "Türklerin Bin Yıllık Tarihi"sergisi- ni ziyaret için gittiği Londra'da, ta- rihte iz bırakan kişilerin balmu- mundan heykellcrinin bulunduğu Madam Tussaııd Müzesi'nde Ata- türk hcykclini görünce büyük bir hayal kırıklığı yaşadığını ifade eden Akyıldız, "Müzedeki fevkalade ba- şarılı heykeller arasında Atatürk heykelîni görünce sükût-u hayale uğradım. Bu heykelin Atatürk ile hiç alakası yok. Heykel Atatürk'c hiç benzcmediği gibi zamanının en şık ve en iyi giyinen lideri olan Ata- türk'e giydirilen kıyafct de çok ya- kışıksız." Yaklaşık 50 yıldır Atatürk resimleri çizdiğini ve bunun için devlet tarafından görevlendirildiğini anımsatan Akyıldız, bu heykelin dü- zeltilmesi için hcykeltıraşlarla işbir- liğine hazır olduğunu vurguladı. Yüzde 9O'ıABD'nin ya da eskiSovyetcumhuriyetlerinin elinde 30 bin nükleer silah varDış Haberler Servisi - Dünyada kullamma hazır 25-30 bin nükleer silah bulunduğu ancak bu silahlann yeni ülkelerin eline geçmesinin uluslararası anlaşmalarla sınırlandırıldığı bıl- diriliyor. Nükleer silahlann dünyaya yönelttiği tehdit, Soğuk Savaş dönemi kadar büyük olsa da an- laşmalar sayesinde yayılması önleniyor. Dün- yada halen kullamma hazır 25 ile 30 bin ara- sında nükleer silah olduğu, ancak bunlann yüz- de 90'ınınya ABD'nin ya da eski Sovyet cum- huriyetlerinin elinde olduğu belirtildi. Nükle- er tehdit Soğuk Savaş dönemine göre azalma- sa da bu tehdit artık tek bir yerden değil, bir- çok ülkeden kaynaklaıııyor. Ancak 1%0'larda onlarca ülkenin nükleer silah yapacağından korkulsa da, Nükleer Silahlann Yayılmasım Önleme Anlaşması sayesinde nükleer silah sa- hıbı olan ülke sayısı sınıılı kaldı. Yenı ülkele- rin nükleer silah elde etmesinin yarattığı en büyük tehlike ise bu ülkelerin komşularının da nükleer silah elde etmeyc çalışması nedeniy- le, nükleer silahlann yayılmasının önlenmesi anlaşmalannın oluşturduğu denetim yapısının çöknıesi olasılığı. Bütün bu sorunlan ve teh- ditleri görüşmek üzere 180'den fazla devletin temsilcileri mayıs ayında BM'de bir toplantı yaparak 1968 tarihli Nükleer Silahlann Yayıl- masım Önleme Anlaşması'na uygun davranı- lıp davranılmadığını inceleyecek. Sezer: Kuıtıdıışa uzanan yol tkinci înönü Zaferi'nin yıldönümü nedeniyle mesaj yayımlayan Cumhurbaşkanı 'Bize düşen görev Cumhuriyetimizi tüm kazanımlanyla sonsuza değin yaşatmak ve geleceğe taşımaktır' dedi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, bağımsızlık sava- şının kritik bir döncminde kaza- mlan "İkinci tnönü Zaferi"nin, kurtuluşa uzanan yolda önemli bir kilometre taşı olarak tarihte- ki yerini aldığını söyledi. Sezer, İkinci tnönü Zaferi'nin yıldönümü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Cumhurbaşkanhğı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre Sezer, Kurtuluş. Savaşı'nın, yurdunu, bagımsızlı- ğını ve onurunu tüm değerlerin üstünde tutan Türk Ulusu'nun, yüce Atatürk önderlığinde yaz- dığı büyük bir kahramanlık des- tanı olduğunu vurguladı. Bağımsızlık Savaşı'nın kritik bir döneminde kazanılan İkinci lnöııü Zaferi'nin, kurtuluşa uza- nan yolda önemli bir kilometre taşı olarak tarihteki yerini aldığı- nı belirten Sezer, "Batı Cephe- si'nde ismet Inönü komutasın- daki ordumuzıın ikinci kez za- fere ulaşması, ulusumuza ve savaşı yürütenlere moral ve güç aşılamış, yurtta coşku ve sevinç yaratmıştır" dedi. tçte ve dışta büyük yankı uyan- dıran zaferin, yüce Atatürk'ün vurguladığı gibi "Türk Ulu- su'nun ters yazgısım yendiği- ni, Ankara Hükümeti'nin gü- cünü ve saygınlığını arttırdığı- nı, birçok ülkenin politikaları- nı değiştirmesine neden oldu- ğunu" belirten Sezer, şöyle de- vam etti: "Büyük Atatürk'ün Samsun'a çıkışıyla başlayan süreç, Amasya Genelgesi'nin yayımlanması, kongrelerin toplanması, Meclis'in açılma- sıyla hız kazanmış, savaş alan- larında eşine az rastlanır ba- şarıların elde edilmesi ve tam bağımsız Türkiye Cumhuriye- ti'nin tarih sahnesindeki yeri- ni almasıyla sonuçlanmıştır. Bugün hepimize düşen en bü- yük görev, bağımsız yaşamak uğruna geçmişte verilen sava- şımların ayırdına vararakyur- dumuzu, bölünmez bütünlüğü- ınüzü korumak, ulus olmamı- zı sağlayan ortak değerlerimi- ze sahip çıkmak, Cumhuriyeti- mizi tüm kazanımlarıyla son- suza değin yaşatmak ve gelece- ğe taşımaktır. İkinci tnönü Za- leı•i'nin yıldönümünde, Yüce Önder Atatürk'ü, Batı Cephe- si Komutanı İsmet tnönü'yü, kahraman ordumuzun tüm şe- hit ve gazilerini saygı ve gönül borcuyla anıyorum." GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Onlarca projenin altına imza atan, devlet katın- da kıymeti Pakistan'da Türkiye'den daha iyi an- laşılan Dalokay'ın, başlıca ilgi alanlarından biri gecekondular ve şehirleşmeydi. Önceki gece Türk Ceza Yasası fTCY) değişikliklerinin bu ko- nuyla ilgili maddeleri görüşülürken büyük bir "an- laşmazlık" çıktı. Başta Istanbul milletvekilleri ol- mak üzere pek çok AKP'Iİ söz aldı, dedi ki: "Bu yasa yapı izni olmayan binada kurulu işyer- lerinin kapatılmasını öngörüyor. Sadece Istan- bul'daki işyerlerinin yüzde 6O'ı bu durumda. Ya- sa kesinlikle uygulanamaz!" Sözü AKP'lilerin biri alıp öteki bırakırken Mec- lis çalışması durduruldu. Dün de TCY'nin 1 Ha- ziran'a dek ertelenmesi, o tarihe kadar eksiklik- lerin giderilmesi kararlaştırıldı. Yasa ne yazık ki gecekondu yöntemiyle hazır- lanmıştı. Hükümet de çareyi ertelemede buldu. • •• Gelinen noktada AKP iktidannın olabilecek en sağlıklı kararı verdiğini vurgulamak gerek. Yoksa çok ciddi bir karmaşa süreci başlayacaktı. Yasanın izinsiz yapılarla ilgili değişikliğin tartı- şıldığı bölümde "erteleme" olasılığı doğdu ama, gerçek nedenin farklı olduğunu düşünüyoruz. İki temel şık akla geliyor: 1- Başbakan ve çevresini doğrudan-derinden etkileyen bir durum ortaya çıktı. 2- Kamuoyundaki genel eleştiriler ciddiye alın- dı. Ikisinin karışımı bir durum da olabilir. Adalet Bakanı Cemil Çiçek açık mikrofonlar önünde, ne olursa olsun yasanın 1 Nisan'da yü- rürlüğe girmesinden yana olduğunu söyledi. Bu da ilginç bir durum. Yasanın omurgasını oluştu- ran bakan, hükümetin kararıyla özdeş değil! Başbakan Vekili Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise aynen şu açıklamayı yaptı: "Erteieme tamamen teknik!" Bakalım yasa bakımdan çıktıktan sonra nasıl olacak! ••• Bundan sonra ne olur? En sağlıklısı hükümetin kamuoyu baskısının başladığı günlerde yasanın yürürlük tarihini erte- lemesiydi. Bu aşamadan sonra yasayla ilgili her kesim isteklerini sıralamaya başlayacak. Yeni hatalaryapılmaması için yarındantezi yok, başta hukukçular olmak üzere toplumun konuy- la ilgili bütün kesimleriyle diyalog kurulması ge- rekiyor. Bugüne kadar gelen tepkiler ciddiye alın- malı, Adalet Bakanlığı'nda ya da Meclis'te özel bir çalışma grubu oluşturulmah. Çıkarılacak olan yasa toplumun bütün kesim- lerini doğrudan ilgilendiriyor. En küçük bir doğ- rultu sapması yeni sorunlan beraberinde getire- cek. Hükümete kısa bir anımsatmada bulunalım: Daha önceki hükümetlerin hemen tümü T- CY'nin değişmesi, günümüz koşullarına uyarlan- ması gerektiği görüşünden hareket ederek tas- laklar hazırladı. Kendilerini ve kamuoyunu tatmin edecek bir sonuca ulaşamayınca vazgeçtiler. Be- nim elimde iki tanesi var. llki Oltan Sungurlu dö- neminde hazırlanmış, kara kaplı. Taslağı o gün- lerde hukukçuların değerlendirmesine sunduğu- muzda bir dizi eksiklik fazlalık sıralamışlardı. On- ların yaklaşımı doğrultusunda bir yazı kaleme alır- ken şu başlığı kullanmıştık: T-ürk Ceza Yasası! ankcumc/ cumhuriyet.com.tr CHP'den alkollu icecekler raporu 'ÖTVzammı gelir amaçlı değiV tstanbul Haber Servisi - TBMM CHP Grup Başkanlığı'nca oluşturulan "Bağcılık ve Al- kollü tçecekler Araştırma Komisyonu"nun hazırladığı raporaçıldandı. Florya Atatürk Köş- kü'nde, köşe yazarlarına yemek veren komis- yonun başkanı Orhan Dircn, Ankara, Denizli, Izmir, Istanbul veTrakya'da üzümüretıcilen ve alkollü içecek ürcten firmalarla görüştüklerını söyledi. Hükümetin yükselttiği özel Tüketım Vefgisı (ÖTV) nedeniyle alkollü içecek sektö- rü ve bağcıların moraİinin bozulduğunu belir- ten Diren, Türkiye'nin, sulanamayan kıraç ara- zilennin bağcılık ve şarapçılık açısından ciddı bir potansiyele sahip olduğunu belirtti. "Şaraba sıcak bakmama meselesi1 Türkiye'nin, dünyanın en kalıteli şaraplarını yapma olanağına sahıp olduğuna işaret eden Diren, hükümetin ÖTV arttınmının gelir getir- me amacı taşımadığını savunarak "Tekel ve özel sektörün şarap üretim kapasitesi 60 mil- yon litre. Bu kadar küçük ve cılız sektörden ne kadar vergi alırsanız alııı, bugünkü kamıı maliyesinin rakamlan yanında devede tüy... Ekonomik bir karar olduğunu güçlendiren unsurlar yok. Bclki inanç, şaraba sıcak bak- mama meselesi gibi görüyoruz. Bunu des- tekleyen bir sürü olay var" diye konuştu. Kişi başına 0.9 litre tüketim Diren, Türkiye'de ÖTV alkollü içkiler üzerin- de arttınlırken "Alkolizme karşı da bir mü- cadele unsuru olarak koyduk" gibi birtakım gerekçeler açıklayanların olduğunu ifade ede- rek şöyle konuştu: "Fransa'da kişi başına 58 litre şarap tüketiliyor. Bizde tüketilen rakam, kişi başına 0.9 litre şu anda. 60 milyon litre- nin 20 milyon litresinin turizm sezonıında yabancı konuklar tarafından tüketildiğini düşünüı seııiz, I iiı k halkının tükettiği rakam kişi başına 0.4-0.5 litre seviyesinde. Bunun al- kolizmle bağdaştırılabilccek bir tarafı yok."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle