Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 NİSAN 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA
J\_ LJ J_i J LJ Jtl. kııltıır(â>cumhuriyet.com.tr 15
Jean-Pierre Jeunet'nin, Audrey Tautou'yla yeni işbirliğinin ürünü 'Kayıp Nişanlı' tam festivallik bir film
Asker yolu bekleyen Amelie
SUNGU ÇAPAN
Çeyrek yüzyıllık olmasına 1 kala,
yine baharla birlikte kuşkusuz yeni
tatlar katacağı, hayatımızı bir süreli-
ğine renklendireceği kesin ve yarın
başlayacak olan 24. Uluslararası Is-
tanbul Film Festivali heyecanımn or-
taliğı sardığı şu günlerde, seyretmek-
te geç kaldığımız son Jean-Pierre
Jeunet filmi Kayıp Nişanlı, tam an-
lamıyla şcnlikli-şamatalı bir festival
filmi sayılabilir aslında. Doğrusu
Şarküteri'den (1991) beri, özel hay-
ranlan arasına katıldığımız, son dö-
nenıin en yaratıcı Fransız yazar-yö-
netmeni Jeunet, ne çckerse güzel çe-
ker bizce. Bu kez Amerikan serma-
yesiyle kotardığı, büyük bütçeli, ge-
niş kadrolu, uzun ve romantik tutul-
muş bir 1. Dünya Savaşi epiğiyle kar-
şımızda iistat.
Bir dislpllnslzllk öyküsü
Maluııı, 199O'lı yıllarda Marc Ca-
ro'yla ortaklaşa imzaladığı Şarküte-
ri ve Kayıp Çocuklar Kenti gibi iki
fantastik başyapıtın ardmdan Alien
serisinin 4. devam filmi Yaratık: Di-
rUiş'le (1997) açtığı Hollywood pa-
rantezini hemen kapatıp kendi tuhaf,
fantastik ve kişisel âlemine dönerek,
Amclic denen o mutluluk terapisi gi-
bi (alabildiğine sevimli ve sıra dışı,
hatta olağanüstü), katıksız başyapı
tiyla (2001), göze, kalbe, kulağa ses-
lenen; mizahla espri karışımı, yeni-
likçi, görkemli ve çarpıcı bir sinema-
tografik şiirsel senteze ulaşmıştı Je-
unet.
fri gözleri, muzip mimıkleri, tatlı
gülümsemesiyle (boyu dışuıda) çağ-
nştırdığı, bir zaıııanlannkuğu gibi gü-
zeli Audrey Uepburn'ün ufak tefek
Fransa şubesi sayılacak Audrey Ta-
utou'yu sinemaseverlerc tanıtıp sev-
dirmişti, Amelie Poulain'in Olağa-
nüstü Yazgısı filmindeki kmlgan.na-
if ve nazlı Amelic rolüyle. Baştan so-
na coşup taşan bir duygusalhğın ve
binbir aynntınm dalağını yardığı, per-
deden yoğun bir enerjinin yayıldığı,
sonuçta insam iyi hissettiren bu naif
ve dokunaklı Amelie'yle Jeunet, bü-
tün dünyada hem eleştirmenleri hem
de geniş seyirci yığınlarını fethetmiş-
ti 4 yıl kadar önce. Özgün, etkileyici,
esprili üslubu, ayrıntı tutkusu ve gcr-
çeküstücü dokunuşlarla ince ince iş-
TA. u
lediği, genye ya da ıleriye dönüşlerle
hikâye içinde İukâyeciklere doğru yö-
nelen, özenli anlatımıyla kendine öz-
gü bir dünya yaratan Jeunet, yine ha-
yal gücünün yelkenlerini fora etmiş
seyretliğimiz son filminde. Şimdi bu
filmin tamamlandıgını göremeden
ölen yazar Sebastien Japrisot'nun
birromamndan uyarlayıp başrolü ver-
diği Tautou ve sürekli birlikte çalıştı-
ğı, demirbaş ekibiyle hazırladığı Ka-
yıp Nişanlı'da tarzı ve yaklaşınuyla
Amelie'nin izlerini sürüyor yine Je-
unet.
Bu kez anlattığı, ilk bakışta yine 1.
Dünya Savaşı'nda Almanlarla kapış-
mış Fransız ordusunda, cephede ele
geçirilmesi emrcdilen bir tepcnin bir
türlü alınamayışı yüzünden iistlerın-
ce disiplinsizlikten divanı harbe veri-
lip idama mahkûm edilmiş 5 askenn
kahramanı olduğu, 45 yıl kadar önce
ülkemızde sansür edilmiş, Kubrick
ustanın (festival programında da yer
alan) 1957 yapınıı savaş karşıtı Paths
of Glory-Zafer Yolları klasiğini an-
dıran, yine bir disiplinsizlik ve 1.
Dünya Savaşı hikâyesi çeşitlemesi, ta-
bii epeyce karmaşık ve dolambaçlı ta-
rafından.
Savaşın korkunç atmosferl
Cehennemi çağnştıran, ölüm, acı,
kan, ve yağmur- çamurdan geçilme-
yen siperlerde ya da yağmur gibi
bomba ve şarapnel yağan ara bölge-
de yaşanan savaşın şiddctini, dehşe-
tini, korkunçluğunu, fonda sert, ner-
deyse bire bir gerçekçilikle verirken
nakış işlercesine ince ince örülmüş
filmin entrikasına romantik bir aşk
hikâyesinı karıştınp sarmalayarak
dengeliyor Kayıp Nişanlı'yı Jeunet.
Savaşın saçmalığından hayatta şan-
sın rolüne, aşkın ve umudun öne-
minden insanlık hallerine kadar çe-
şitli temalann öne çıktığıfilm,seyir-
ürkiye'de
'Amelie' ile
tanıdığımız Jean-
Pierre Jeunet bu kez
Amerikan
sermayesiyle
kotardığı,
büyük bütçeli, geniş
kadrolu, uzun ve
romantik tutulmuş
bir 1. Dünya Savaşı
epiğiyle karşımızda.
Çok sayıda
olaylar ve
karakterlerle giderek
karmaşıklaşan, ama
her anı
keyifli bir yap-boza
dönüşen görkemli
bir görselliğe sahip,
adeta her planı
izlenimci tablolar gibi
filmde oyunculuklar
da başarılı.
ciye savaşın korkunç atmosferini ya-
şatırken, acımasız savaşın tozuna
dumanına bulanmış 5 Fransız aske-
rinin hıkâyelerinin ardındaki ger-
çeklere bizi de ortak ediyor 2 saati
aşkın bir süre boyunca. 3 yaşında
annesini babasını bir otobüs kaza-
sında yitirince amcasıyla (Domini-
que Pinon) yengesinin (Chantal
Neımirth) büyüttüğü, çocukken
geçirdigi felçten dolayı topal kalmış,
Amelie'nin daha olgunlaşmış bir
uzantısı sayılacak taşra kızı Mathil-
de'in (Audrey Tautou) ağzından
dinlediğimiz film, Bingo Şafağı de-
nen cehennemi bir bölgede, kendi-
ni yaralama gerekçesiyle idama
mahkûm edilip başkan Poinca-
re'nin af belgesi de görmezden ge-
linen 5 Fransız askeriylc, aralannda-
ki en genç ve masum olan, Mathil-
de'in çocukluk aşkı Manech'e
(Gaspard Ulliel) yoğunlaşıyor.
Elındeki tüm kesin belgelere, ta-
Un Long Dimanche De
Fiançailles-A Very Long
Engagement/Yönetmen:
Jean-Pierre Jeunet / Se-
naryo: Guillaume La-
urant, J.P. Jeunet / Ka-
mera: Bruno Delbonnel /
Müzik: Angelo Badale-
menti / Oyuncular: Aud-
rey Tautou, Gaspard Ul-
liel, Jean-Pierre Becker,
Dominique Bettenfeld,
Clovis Cornillac, Denis
Lavant, Marion Cotil-
lard, Jean- Pierre Darro-
ussin, Dominiqe Pinon,
Chantal Neuwirth, Ticky
Holgado, Tcheky Karyo,
Andre Dussolier, Jean-
Claude Dreyfus / Fransa-
ABD 2004 (WB)
nıklıklara karşın Maneck'in öldüğü-
ne inanmayıp beterin beteri bir de-
dektif (Ticky Holgado) tutarak ve
bizzat dedektif gibi olayı araştırarak
sonuçta belleğini yitirmiş bir halde
bulduğu prensıne kavuşan Matil-
de'in aşk masalı gitgide çoğalan ye-
ni karakterlere ve onların hikâyele-
rine doğru dümen çıkararak sürü-
yor. Jeunet yoğun bir görsel bombar-
dımaııa tuttuğu seyirciyi zengin ay-
rıntıların arasında yorgun düşürüp
yan hikâyelerin labirentlerine çeke-
rek çocuksu tekerlemeler, kadere
meydan okuyan küçük oyun, buluş
ve esprilerle donatılmış zcvkli, ince-
likli üslııbuna rutsak ediyor yine.
Çok sayıda olaylar ve karakterlerle
giderek karmaşıklaşan, ama her anı
keyifli bir yap-boza dönüşen gör-
kemli bir görselliğe sahip, adeta her
planı izlenimci tablolar gibi filmde
oyunculuklar da başarılı. Petain'e
suikast yapacak kadar gözü kara, in-
tikam peşindeki Korsıkah Tina'yı
oynayan Marion Cotillard'dan aşk
üçgenine karışan sıradan Fransız an-
ne rolündeki Jodie Fostcr'a ve saf-
masumiyet timsali, melekten farksız
bir Maneck olmuş gencecik Gas-
pard Ulliel'e kadar. Sonuçta her ne
kadar Amelie'nin etkisini, büyüsü-
nü vermese de kuşkusuz meraklısı-
tun kaçırmaması gereken haftanın
seyirliği Kayıp Nişanlı.
Yeni Başiayaniar.Yeni Başiayaniar.Yeni Başiayaniar...Yeni Baslayaniar...
Karsımzda Peter sellers/
The Llfe and Death of
Peter Sellers
Stephen Hopkins'in yönet-
tiği filmde Ceoffrey Rush,
Charlize Theron, Emily Wat-
son başrolleri paylaşıyor. Ün-
lü İngiliz komedyen Peter Sel-
lers'ın yaşamını konu alan
filmde, BBC radyoculuğun-
dan yeterince iyi olmayan fizi-
ğiyle kendini kabul ettirmeyi
başardığı TV diinyasına geçişi
ve yine o fiziğiyle ekranın
önünde yer alan milyonları
kahkahaya boğması, anııesiyle
olan özel ilişkisi, çocukları,
Sophia Loren ile başlayan ka-
dııı hayranlığı, kariyer ve kade-
rinin aslında bir falcının elin-
de dönmesi, Stanley Kubrick
ile yaptığı Dr. Strangelove ve
hepimizin hafızasına yerleş-
miş Üedektif Clouseau tiple-
mesiyle Penıbe Panter serü-
veni yer alıyor.
Saklambaç/Hlde and
seek
John Polson'ın yönettiği
filmde başrolleri Robert
De Niro, Dakota Fan-
ning, Fanıke Janssen
paylaşıyor. Eşinin
ölümünün ardın-
dan Manhat-
tan'dan New
York'un ku-
zey mahal-
lelerinden
birine laşınan dul baba David,
kızı Emily'nin hayalı arkadaşı
Charlie ile oynadığı saklambaç
oyununu başlangıçta kızının
kendini ifade etmesine yar-
dımcı olduğu için olumlu bir
gelişme olarak değerlendirir.
Fakat başlarına gelen korkunç
olaylar onu Charlie' nin gcrçck
biri olduğuna inandırmaya
başlar.
Güzel Dedektif 2: silahlı
ve Cazlbeli/Mlss
Congeniallty 2: Armed
and Fabulous
John Pasquin'in yönettiği
filmde başrolleri Sandra Bul-
lock, Regina King, Enrique
Murciano paylaşıyor.
Yeni kazandığı ününün çok
sevdiği gizli görcv ko-
numunu tehlikeye
atmasından ötürü
hayal kırıklığı ya-
şayan FBI ajanı
Gracie Hart,
pat-
ronu Ajan McDonald'ın isteği
iizerıne saçlarını yaptırıp, süslü
püslü giyinip, talk show'larda
"FBI'ın yüzü" olur. Yeni orta-
ğı Sam Fuller sert ve hırslı bir
ajandır ve ortağının en büyük
hayranı olmadığını belli eder. A-
ma Gracie'nin en iyi arkadaşı,
güzellik yarışmasının galibi
Cheryl Frazier ve sunucu Stan
Fields Las Vegas'ta kaçırılınca,
üracie'nin suçla savaş dürtüsü
yeniden uyanır.
İmparatorun Yolculu-
ğu/La Marche de L'Em-
pereur
Vahşı yaşam belgeseüeriyle
ün salan Luc Jacquet, hâlâ sır-
rı çözülmemiş yaşamları olan
'tmparator Penguenler'in bin-
lerce yıldır süregelen yolculuk-
larını ilk kez uzun metraj
bir yapımla beyazpcrde-
ye taşıyor.
S = •:•.
• : : •
Karşınızdıt Peter Sellers
İZLEYİCİ CÖZÜYLE... ERDAL ATABEK
Hitler'în son günleri...
'ÇÖKÜŞ' (Untargang-Dovvnfall)
filminin özellikleri var. Senaryomın
kaynak kitabını Adolf Hitler'in son
yıllarda sekreterliğini yapan Gert-
raudl Junge yazmış. Kitap Alkım
Yayınları arasında 'Hitler'in Sek-
reteri' adıylayayımlandı. Senaryo-
yu yazan da Alman, filmin yönet-
meni de bir Alman; Olivcr Hirsch-
biegel. Film de Almanya-Avustur-
ya-ftalya ortak yapımı, 2004 yı-
lında çekilıniş.
Askere alman
çocuklar
Göbbels, karısı ve
1945 yıh. III. Re- çocuklan, Eva Braun,
sekreterler. Subaylar,
nöbetçiler. Telaşlı giriş
çıkışlar. Siyanür
kapsüllerinin hazırlaniiji
Çöküş filmi bana göre
ieh çökmüş. Ordu-
ları her cephede
yenılmiş. Film son
günlerinBerlini'ni
anlatıyor. Kusur-
suz denecek dere-
cede metodik çalı-
şan Almanlar son
ana kadar disiplini
bozmuyorlar. Yeraltına
inşa edilmiş sağlam bun-
kerlere çekilen Hitler, sava-
şı oradan yönctiyor. Generaller
girip çıkıyorlar. Onlar savaşın çoktan
kaybedildiğini biliyorlar ama bunu
Hitler'e söyleme olanağı bile yok. Hit-
ler de artık çökmüş. Kamburu çıkmış
sırtıyla yere eğik yüriiyor, sol eli sü-
rekli titriyor, onu arkasına saklamaya
çalışıyor. Vejetaryen yemeklerını yi-
yor, herkese karşı çok nazik, düşünce-
lerinden asla vazgeçmiyor. Alman
halkma karşı acımasız, savaşı kazana-
madıklarını, öyleyse her acıyı hak et-
tiklerini söylüyor.
Kritik bir nokta, Almanya'nın teslim
olup olmaması. Eğerteslim olsalar Al-
man halkı hiç değilse son acılan çek-
meyecek. Almanya, ringde groge ol-
muş boksör gibi, rakibin yumrukları-
na karşılık veremiyor, kendini de ko-
ruyamıyor. Bunu çok yumuşatarak
Hitler'e söyledikleri zaman, yalnız o
anlarda, canlanıyor ve 'asla' diye hay-
kırıyor, 'asla'. 'Ben teslim olmam'.
Artık Almanya demek Hitler demek-
tir. Ünlü Alman Genelkurmayı'nın ün-
lü generalleri Hitler'in karşısında sus
pus duıiiyorlar. Almanya çok önceden
çökmüş ama farkında değiller.
Kaçınılmaz son gelip çattığında,
Berlin sokaklarında askere alınmış
çocukları görüyoruz. Son ça-
tışmalarda can vermeye ha-
• "Hitler, zırlanıyorlar. Hitler,
Göbbels, karısı ve ço-
cukları, Eva Braun,
sekreterler. Subaylar
nöbetçiler. Telaşlı gi-
riş çıkışlar. Siyanür
kapsüllerinin hazır-
lanışı.
J J I I • ' , . I I I I
Bir İnsanlık
derslbir ders. Bir tarih
dersi, bir insanlık B ı r d e n g ö z u m ü n
dersi." önüne Polansky'nin 'Pi-
yanist'i geliyor. Varşova
gettosunun büyük insanlık
trajedisi. Hitler vc generalleri o
zamanlar dünyayı ele geçırme planla-
n yapıyorlardı. 'Über AUes Deutsch-
land' marşını bütün dünyanm üstüne
haykrrırlarken bu günler akıllarına bi-
le gelmiyordu. Ama işte onların da
sonu gelmiştı. Mılyonlarca insanın
ölümüne, sakat kalmasına, yersiz
yurtsuz kalmasına, ailelcrin parçalan-
masına yol açan büyük savaş Hitler'in
de yanındakilerin de sonu oluyordu.
Yalnız Almanya mı? Yalnız Hitler
mi? tngiltere'nin, Fransa'nın, Avru-
pa'nm, Amerıka'nın hıç mı suçu yok-
tu?
Onları hiç unutmamak gerekiyor,
hele de Amerika'yı.
ÇÖKİJŞ filmi bana göre bir ders.
Bir tarih dersi, bir insanlık dersi.
KEDİ GOZU
VECDt SAYAR
1 Nisan!
Evet, "Bir Nisan!" Bugün yürürlüğe giren yeni
Türk Ceza Kanunu tüm kedilere hayırlı olsun! Ar-
tık siyasal karikatürlere konu olmaktan kurtuldu-
nuz. Yeni kanunumuz, birey-ve kedi-hakları konu-
sunda son derece duyarlı biliyorsunuz...
Ama, durun... O kadar neşelenmeyin. Kitapları-
ve kedileri-yakmak son günlerde pek moda! Sa-
kın ola, kuyruğu kaptırmayın... Günün adamı, Is-
parta'nın Sütçüler Kaymakamı, "Pişman değilim.
Yaptığım doğru değilmi?" buyurmuş. Şimdi, baş-
ka kasabaların kaymakamlarının da "cadı avı" na
çıkmaya heves etmeyecekleri nereden belli?
Bu arada, Orhan Pamuk hakkında demedikle-
rini bırakmayan yazar kardeşlerimiz, kaymakamın
"Toplayın...yakın!" talimatı üzerine pek üzülmüşler.
Vurun dediysek öldürün demedik ya diye yakını-
yorlar... Kedilerin büyük çoğunluğu ise kendi kitap-
ları toplatılana dek suskun kalmaya kararlı gibiler.
Her halde, olup bitenleri "1 Nisan" şakası olarak
görüyorlar.
Evet, 1 Nisan! Tüm aymazlara ve tarafsızlara...
Yorgunlara, tembellere, ilgisizlere...
*••
Fransız tiyatro yönetmeni Ariane Mnouckine
bakınız ne diyor, 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü
mesajında: "Tiyatro koş yardımıma. Uyuyorum.
Uyandırbeni. Karanlıkîa kayboldum, yol göster ba-
na ya da bir ışık yak. Tembelim, utandırbeni. Yor-
gunum kaldırbeni. llgisizim, vurbana. Aldırış etmi-
yorum, yok et bu halimi. Korkuyorum, cesaret ver
bana. Cahilim öğret bana. Canavanm, insancıllaş-
tır beni. Yüksekten atıyorum, gülmekten ûldür be-
ni. Edepsizim, alaşağı et beni. Kafasızım değiştir
beni. Yaramazım, cezalandır beni. Sağırım, fırtına-
da acılara çığlık attır. Kışkırtıldım, bilgeliği göster
bana. Zayıfım, dostluğun ışığınıyak. Körüm, bütün
ışıkları biraraya topla. Çirkinliğin boyunduruğu al-
tındayım, güzelliğin kazanmasını sağla. Nefretleku-
şatıldım, sevginin gücünü ver bana."
Mnouckine'in mesajı, belki de bu güne dek ya-
zılmış en anlamlı Dünya Tiyatrolar Günü mesajı.
Özellikle, nefretle kuşatılan toplumlarda, tiyatronun
-yalnızcatiyatronun mu, tüm sanatların- işlevini en
güzel biçimde vurguluyor.
Şu günlerde kitaba, tiyatroya, sinemaya her za-
mankinden daha çok ihtiyacımız var. Yükselen şo-
venist dalga karşısında şapkamızı önümüze koyup
düşünmenin zamanıdır. Orhan Pamuk'un kitapla-
rını yeni baştan okumanızı öneririm, Türkiye'de
olup bitenleri daha iyi anlayabilmek için...
Sinemaya gitmenizi öneririm, başka toplumların
yaşadıklarına tanık olmak için... Dünyaya size bi-
çilen at gözlüklerinin dışından da bakılabileceğini
anlayabilmek için. Festivaller, bu alanda müthiş
olanaklar sunuyor. Kaçırmamanızı öneririm. Diyar-
bakır'daki "Sinema Günleri" biterken bugün "Ulus-
lararası Istanbul Film Festivali" başlıyor. Klasikler-
den çağdaş başyapıtlara uzanan görkemli bir
programla... "Generall, "Şeyhin Oğlu"nu, Alain
Robbe-Grillet'nin, Neil Jordan'ın, Godard'ın, he-
le hele Pietro Germi'nin filmlerini sakın kaçırma-
yın olur mu...
Ama, tiyatroyu da ihmal etmeyin. Tiyatrocuları-
mız -kamusu ile özeli ile- toplumumuza bir şeyler
kazandırmak için çabalıyor. Onları yalnız bırakma-
yın. ödüllendirin, sevgi ile donatın. önümüzdeki
günler art arda tiyatro ödülleri verilecek. Sadri Alı-
şık ödülleri, Afife Jale ödülleri. Adaylardan birini
27 Mart günü Istanbul Devlet Tiyatrosu'nda izle-
dim: "Çayhane". Vern Sneider'in "Ağustos Meh-
tabı Çayhanesi" adlı romamndan John Patric'in
uyarladığı oyun, emperyalizm ve savaş olgularına
eleştirel bir bakış getiriyor. Otuz yıl önce görkem-
li bir kadroyla ülkemizde sahnelenen oyun, günü-
müzün gerçekleri karşısında fazla hafif, fazla iyim-
ser kalıyor. Ama, Şakir Gürzumar'ın rejisini, Ali
Cem Köroğlu'nun dekorunu ve Bülent Emin Ya-
rar'ın oyunculuğunu övmeden geçmek istemem.
Gürzumar'ın bu mevsim Ankara'da sahnelediği
"Atları da Vururlar"öa, bu yılın en iyi yapımlarından
biri. Ankaralı kediler kaçırmasınlar. Bilet bulurlar-
sa tabii.. Ali Cem Köroğlu, son yıllann en başarı-
lı sahnetasarımcılarından biri. Istanbul Devlet Ope-
rası'ndaki "Belisario"yu görmenizgerek. Yalnızca,
tasarımı için değil, Yekta Kara'nın rejisi ve oyun-
cu kadrosunun başarısı için... Ne yalan söyleyeyim,
Türkiye'de bu düzeyde bir opera ile ilk kez karşı-
laşıyorum. "Belisario' için emek veren herkesi ve
Devlet Operası'nın başarılı yöneticilerini -Genel
Müdür Remzi Buharalı ile Istanbul Operasının Ge-
nel Sanat Yönetmeni Suat Arıkan'ı- kutluyorum.
Kitap yakma çığlıklarının atıldığı bir ülkeye umut to-
humları saçtıkları için.
Not: Bu yazı TCY'nin ertelenmesi kararından ön-
ce yazılmıştır.
vecdisayar@yahoo.com
BUGUN
• ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'nde
19.30'da tDSO konseri. Şef: Tadeusz
Strugala. Solistler: Cihat Aşkın(keman),
Şölen Dikener(vıyolonsel), Ozgür
Aydın(pıyano). (0 212 251 56 00)
• BABYLON'da 23.00'te Groove Colective.
(0 212 292 73 68)
41. KÜTÜPHANE HAFTASI
• KULELİ ASKERİ LİSESİ
KÜTÜPHANESt'nde 10.00'da
'Enformasyon Teknolojilerindcki Son
Gelişmelerin Kütüphanc Hizmetleri
Üzerindeki Etkileri' konulu sempozyum.
• FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZ1
KÜTÜPHANESİ'nde 10.30'da 'ÇocuUar
İçin Hikâyeler'.
• BtLGİ ÜNİVERSİTESİ DOLAPDERE
KAMPUSU'nda 13.00'te 'Geçmiş ve
Gelecek' konulu panel.
• ERICSSON MOBILITY VVORLD
MERKEZÎ'nde 13.00'te 'Kütüphane'ye
Açılan Teknoloji Kapısı' konulu panel.
• ORHAN KEMAL İL HALK
KÜTÜPHANESt'nde 14.30'da'Tıp
Yazmalarında Sağlıklı Yaşam' konulu
konferans.
• GOETHE ENSTİTÜSÜ'nde 18.00'de
'Goethe Enstitüsü Kütüplıancsi'nde
Alnıanca Öğrennıe ve Çalışma Olanakları'
konulu seminer.