08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 MART 2005 ÇARŞAMBA EMEKÇI KADINLAR GUNU Istanbul'daki Kadınlar Günü eyleminde yaşanan polis şiddetini anlayışla karşılamayanlar da çıktı îktidarda 'cop'kriziANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İstanbul'daki Kadınlar Günü eylemin- de polisin şiddet kullanması ve Avru- pa Birliği'nden gelen tepkiler iktidar- da tartışmaya neden oldu. Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek'in "Polisimizi aıılayışlakarşılamakgerek" açıklama- sının tersine, bazı bakanlar "polisin öl- çüsüz davrandığmT vurguladı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardım- cısı Mehmet Ali Şahin, 2911 sayılı Toplanü ve Gösteri Yürüyüşleri Yasa- sı'nda gösterilerin nasıl yapılacağının düzenlendiğini belirterek yasaya aykı- n olarak gösteri yapılmasının mümkün olmadığını söyledi. Yasal olmayan bir gösterinin yapılması dıırumunda iki kez uyanda bulunulması, topluluğun gösteriye devam etmesi durumunda dağıtılmasının öngörüldüğünü kayde- den Şahin, "Ancak emniyet güçlerin- ce, devletin saygmlığına yakışmayan yöntemlerie dağıülma da yapılmama- lıdır. Vatandaşlarda yasal çerçeve için- de davranmak zorundadırlar" dedi. AB ülkelerinin polisin davranışlann- daki abartıyı eleştirdiğini kaydeden Şahin, "Buna benzer görüntüleri biz PROVOKASYON SAVI Erdoğan polisi savunduANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısındaki konuşmasını 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne ayırırken Istanbul'daki olaylarda "provokasyon bulunduğunu" savundu. Erdoğan grup konuşmasında, Türkiyc'de bürokraside kariyer sahibi kadınların oranının pek çok Batı ülkesiyle kıyaslanabilir durumda olduğunu söyledi. "Bizim medeniyetimiz kadın- erkek aynmı yapmaksızın insaııı öne çıkaran, insaııı insan olmaktan dolayı kıvmctli addeden bir medeniyettir" diyen Kadınlann karşılaştığı sorunlann medeniyetimizin taşıdığı değerlerdeki aşınmayla yakından ilgili olduğunu söyleyen Erdoğan, Istanbul'daki olaylan kastederek şu değerlendirmeyi yaptı: "Provokasyonlara dikkat etmek zorundayız. Her an her yerde degişik şekilde bu riir provokatif eylemler olabilir. Onun için bütün kanıu görevlisi arkadaşlarımızın lıassasiyeti burada çok anıa çok önem arz etmektedir." Istanbul'daki eylemler için "Organize bir komplo" değerlen- dirmesini yapan Erdoğan'ın "İstan- bul'da 3 ayn grup, mesaj vermek için böyle bir provokasyon yaptı. Oradaki niyet kadınlar dcğildi. Biz de insan haklannı ileriye götürnıck istiyoruz, bizinı de hedefimiz bu. AB ile iliş- küerinıizi engellemeye çahşıyorlar" dediği öğrenildi. Cinsiyet ayrımcılığına karşı dikkat gösterilmesini isteyen Erdoğan, "Karşımıza sosyal sorun olarak çıkan meselelerin çözümü için toplunı olarak sürekli bir duyarulığa ihtiyaç var. Kadına karşı cinsiyet aynmcılığı yapmak, ırkçıhktan daha ilkel bir durumdur" diye konuştu. • tstanbul'daki eylcmdc polisin şiddet kullanması ve hükümetin olaya yaklaşımı AKP'de farkh görüşlerc nedcn oldu. Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek'in tersine Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, "Ölçüyü zaman zaman kaçırıyorlar" dedi. Dışişleri Komisyonu Başkanı Dülger dc "AB normları neyse gereğini yapacağız. Kabul ettirilmeyi beklemeyelim, kendiliğimizden yapalım" dedi. çokçaABülkelerinde,ABD'de gördük. O bakımdan birbirinıizi eleştirirken, Acaba 'kendimiz nasıl davranıyoruz' diye sormaklazım. Herkessorunıluluk bilinci içinde hareket etmelidir" dedi. 'Biz de şoke oluyoruz' Şahin, AB temsilcilerinin "şoke ol- duk" sözlerinın anımsatılması üzeri- ne, "Biz de onlardaki görüntüleri gör- düğümüz zaman şoke oluyoruz. Za- man zaman biz de Avrupa'daki görün- tülerdenşokcolduk" görüşünü dile ge- tirdi. Şahin, "Polisin nıüdahalesininöl- çülüolduğunu söyleyebilirmisiniz" so- rusu üzerine, şu görüşleri dile getirdi: "Ölçüyü biraz kaçırdıklarını düşünü- yorum. Zamanzaman kaçırıyorlar. Bu- nu dağıtırken, kaldı ki dağıtılacak top- lulukkadınlardan oluşuyor. Hanımla- ra o şekilde bana göre sert davranma- ya gerek yok. Biraz daha teenni ile ha- reket edildiğinde kendüiğinden dagı- labileceklerini düşünüyorum. Zaman zaman maksadın aşıldığını, ölçünün kaçırıldığını düşünüyorum. Bundan sonra dikkatetmek la/iiıı. Hem bu hak- kı kullanmak isteyen vatandaşlar hem de yasalara aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşünü dağıtacak emniyet güçle- rinin daha dikkatli ohnası lazım." TBMM Dışişleri Komisyonu Başka- nı Mehmet Dülger, konuyla ilgili so- rular üzerine, "Bazı konularda tavırla- nmzı düzeltmezseniz, AB ciddi olarak tedbir alacaknr. AB normlan neyse ke- sin olarakonlan kabul edip,gereğiniya- pacağız. Eğitimse eğitinı, tedbirse ted- bir. Başka çözümü yok" dedi. Gösteri amacı dışındakı pankartlara karşın po- lisin sabırlı olması gerektiğıni belırten Dülger, "Bu çeşit şeyler bizde daha ye- ni. Yaşayarak öğreneceğiz. Onlar da bir günde gehnedi bu noktaya. Anıa önemli olan, kabul ettirilmeyi bekle- meyelim. Biz kendiliğimizden bunu ya- palırrT görüşünü dile getirdi. Basına eleştiri Çiçek'in "Polisianlayışlakarşılayın" söziine ilişkin soru ü/erıne Mehmet Dülger, "Herhalde bu söz, polis gitsin cop kullansın anlamına gelmiyor. Ya- dırgadığun bir şey oldu; 'Biz, düşene coplama emri vermedik' deniyor. Eee, birdecoplamaemriverseydin" diye tep- kisini dile getirdi. Uzmanlar nedenlerin incelenmesigerektiğigörüşüna Aşırı şiddet sadece eğitimsizlikLe a^ıklaııaııı; ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Uzmanlar, lstanbul'da gerçekleştirilen 8 Mart eyleminde ka- dınlara karşı aşın güç kullanan polisin davranı- şının "eğitimsizliğe" indirgenerek geçiştirileme- yeceğine dikkat çektiler. Polise ceza vermekle de sorunun çözülemedi- ğinin yıllar içerisinde görüldüğünü kaydeden uz- manlar, "tşin kolayına kaçmak yerine bilimsel araştırma yapılmalı. Çevik kuvvetin yapılanma- sı da incelenmeli. Bugüne değin bunlar göz ardı edildi" değerlendirmesini yaptılar. 8 Mart Kadınlar Günü nedeniyle lstanbul'da düzenlenen etkinlikte kadınlara karşı aşırı güç kullanılması, gözlerin yeniden polise çevrilmesi- ne neden oldu. Toplumsal olaylar konusunda ça- lışmalar olan uzmanlar, şu değerlendirmeyi yap- tılar: "Copla vuranın hatası, cğitimsizlik diyerek basite indirgenmemeli. Emniyetin olaya bakışıyla ilgisi var. Çevik kuvvet polisinin eğitimiyle Ugisi var. Ancak yalnızca eğitim ve cezalandırma ile so- run çözülemez. Habirepoliseyükleniyoruz ama yi- ne de çözüm çıkmıyor. Demek ki sorun başka bir alanda. Copu kullanan da mağdur. Konuy- la ilgili olarak bilimsel araşürmalar yapılmalı. Çevikkuvvetin yapılanması da araşbnlmah. Geç- mişte yapılan çalışnıalaı da göz ardı edildi. So- run, bilimsel araşurmalar yapılnıadan çözü- lemez." Bir başka uzman ise polisin her za- man hükümetlerle yakın çalıştığına işaret ederek "İktidar, özellikle sağ ve muhafaza- kârsa polis hükümete kendisini daha yakın hisseder. Polis olay önccsindeyanlış bil- "ilendirilnüşde ola- bilir. Gerçi, 'tehli- keligrup'densede kadına cop kaldı- rılması kabul cdile- mez. Mesleğe yeni baş- layanlardaolabilirbupo- lisler" diye konuştu. Gazeteciler grup toplantısında Içiş- leri Bakanı Abdülkadir Aksu'ya yöne- lince arkasındakı sırada oturan Gazi- antep Milletvekili NurettinAktaştep- kı gösterdi. Nurettin Aktaş, "Batı ba- sını gibi davranıyorsunuz. Bizdeki ba- sın kadar çilie slandartlı davranan baş- ka bir basııı yok. Başörtülüler olunca sormuyorsunuz da başkalan olunca soruyorsunuz" diye bağırdı. 'Onaylamak mümkün değir Gazetecilerin ısrarlı sorusu üzerine Aksu, "Müfettişleri görevlendirdik, dün (önceki gün) »ittiler. Şimdiye ka- dar ne yapüdıysa bundan sonra da ya- pılacak dedi. TBMM İnsan Haklan- nı Inceleme Komisyonu Başkanı Meh- met Elkatmış, ortaya çıkan tabloyu tas- vip etmenin mümkün olmadığını be- lirterek "Bu olaylar vahim...Vahimol- duğu kadar da düşündürücü" dedi. Elkatmış, yasadışı eylemlere katıl- mayı doğru bulmadığını belirterek her- kesin sorumluluk içinde davranması ge- rektiğini belirtti. Elkatmış, cumagünü Istanbul'a giderek yetkililerden bilgi alacaklannı söyledi. BAYKAL'DAN POLİSE 'Dövülen analanmz bacüanmz 9 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP lideri Deniz Baykal, 8 Mart Dün- ya Emekçi Kadınlar Günü çerçeve- sinde pazar günü yapılan eylemlerde polisin kıyasıya dövdüğü kadınlar- dan "Türk erkekleri" adına özür diledi. Baykal güvenlik güçleri- ne, "Bilmelidirler ki orada dövülenler analandır, ba- cılarıdır, kardeşleridir" diye seslendi. Baykal, dünkü grup konuşmasına 8 Mart Dünya Emekçi Kadın- lar Günü'nü kutlayarak başladı. Ka- dın-erkek eşitliği konusunda atılacak da- ha çok adını olduğunu vurgulayan Bay- kal, "Kadın ve erkeğin eşit olduğu top- lunı. özgür, demokratik, laik bir toplu- ma dönüşür" diye konuştu. Baykal, Kadınlar Günü kutlamala- n sırasında bütün dünyanın gözü önün- de güvenlik güçlerinin kadınlan tek- me tokat dövmesinin Türk erkekJeri- ni yaraladığını söyledi. Baykal, şu görüşleri dile getirdi: "Beklerdikkibu şükranlar meydanlarda kadınlara devlet taraiindan da gösterilsin. Olay- lar hepimizi yaralamışür. Bu 1 ürki- ye'yeyakışmıyor. Güvenlik güçleri bil- melidirler ki oradakiler, kendi anala- ndır, kız kardeşleridir, bacılandır. Bir erkeğin, kadına nasıl eli varır, tekme atar bunu düşünmek mümkün değil. Hele güven- lik güçlerince bütün dün- yanın önünde sergilen- mesi bütün erkekleri yaralamışür. Orada o güvenlik güçlerimizin kötü mııameleyapüğı ka- dınlarınuzdan ben o rnıı- ameleyiyapan güvenlikgüçle- ri ile birlikte erkek olmamn ulancı, ezikliği içindeözür diliyorum." EMbOlMÇ. BEDEM1MI2. İMLİ6İMİZ Vali Muammer Güler'e göre dayakta 'hesap hatası' var Beyazıt'ta şiddet protestosu "8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü" nedeniyle bir grup üniversiteli kadın, Beyazıl Meydanı'nda yaptıkları basın açıklanıasuıda, önceki gün Saraçhane ve Beyazıt Meydanı'nda yapılan kadınlar günü eylemlerine polisin sert müdahalesini protesto etti. Üniversite kampusu içinden, "Cinsiyetçi eğitim istemiyoruz", "Her gün 8 Mart her gün kavga" sloganları eşh'ğinde kanıpus önüne çıkan kaduılar, "Cinsel, suufsal, ulusal sömürüye son", "Enıeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz bizimdir" yazılı dövizler taşıdılar. Grup adına yapılan açüdamada, yaşadığunız yüzyılda kadınlar üzerindeki sönıürü koşullarım ağırlaşbrdığı, adeta katmerlcdiği beUrtilerek "Evde, sokakta, işte, okulda kısaca toplumsal yaşamın tiim alanlannda, kadına yönelik şiddet ve cşitsizliğin karşısında duruyoruz" denildi. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) İslanbul Haber Servisi-1stan- bul Valisi Muammer Güler, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle pazar günü Be- yazıt Meydanı'ndaki eyleme polisin sert müdahalesini sa- vundu. Güler, gösteride polisin güç kullanımına ilişkin idari soruşturma başlatıldığını be- lirtirken olaylarda provokasyon oldu- ğunu vurguladı. Güler, dün valılik- te düzenlediği basın toplantısında Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde "polisin oranüsızgüç kullanımına" iliş- kin eleştirileri yanıtladı. Güler, "Bu konuyla ilgili idari bir so- ruşturma başlanlnııştır. Eğer oranüsız güç kullanımı varsa, onunla ilgili kanunun gereğiya- pılacaktır" dedi. lstanbul'da 2004 yıhnda 1836 açık, kapalı yer toplantısı ve basın açıklama- sı yapıldığıru, bımların 1788'ine hiçbir müdahalede bulunulma- dığını ıfade eden Güler, "Ka- nıınsuz olan 48 gösteriye mü- dahalede bulunulmuştur. Yani sadece yüzde 3'lük olaya polis müdahale etmiştir. Bu düşük bir orandır" diye konuştu. • Beyazıt Meydanı'nda yaşanan olaylan provokasyon olarak nitelendiren ve soruşturma başlatıldığını belirten Vali Güler, polisin güç kullanma yetkisi olduğunu, ancak bunun oranının iyi hesap edilmesi gerektiğini savundu. Güler, 6 Mart Pazar günü Be- yazıt ve Saraçhane'de gerçek- leştirilmek istenen yürüyüş için göstericilere bu alanlarda gös- teri yürüyüşü yapılamayacağı konusunda kanunı tebligat ya- pıldığını söyledi. Güler, etkın- liğe polisin sert müdahalesini de şöyle savundu: "Topluluğun gösteri yürüyü- şü için anayolu işgal etmesiyle müdahalede bulunulmuştur. Ancak ben özellikle belirtiyo- rıını; burada bir provokasyon vardır. Bu olaylarda bir polis aracı tahrip edilmiştir. Bir po- lis ınolosikleti tahrip ediuniştir. • ı 6 polis menıuru ya- ralanmışbr, taşlaria saldınlııııştır." Vali Güler, polise bir mukavemet söz konusuysa polisin cop kullanma yetki- . 1s jn jn olduğunu be- lirterek "Ancak bunun orannu iyi hesap etmek lazım. AB'ye uyuııı sürecinde bunun bir öl- çü içerisinde yapılması, hakkı kullananlann da o smuiara ri- ayet etmesi ve polisin de bu sı- nırlar içerisinde kalnıası gerekir" dedi. AVRUPA'DAN GURAY OZ Aranan Kan... Alman sosyal demokratları, 1998'de işbaşına geldiklerinde devraldıkları 3 milyon 966 bin işsize, 1 milyonun üstünde 'mütevazı' birekyaparak ra- kamı 5 milyon 216 bine çıkarmayı başardılar. Sos- yal demokratların başarısı bununla sınırlı değildir. Geçen süre içinde SPD, ortağı Yeşiller'le birlikte çalışanların, işsizlerin veemeklilerin sosyal hakla- nnı budamayı da becerdi. Olup bitenler, küresel- leşme denilen ve daima sermayenin çıkarları doğ- rultusunda tanımlanan gelişmeye tekellerin, ser- best piyasanın gittikçe vahşileşen isteklerine uy- gundur. Peki ama, bütün bu işler sosyal demokrasiye ya- kışıyor mu? Pek çok ülkede samimi sosyal demokratların sordukları ve bir türlü yanıtını bulamadıkları soru budur. Türkiye'de de aklını, küreselleşmenin ve ABD'nin 'yenilmezliğinin' parıltısına kaptırmamış bazı kalemler, sosyal demokrasinin durumunu, neoliberal cazgırların tersine, ciddiyetle ele alıyor- lar. Söyledikleri, yazdıkları, Türkiye'de klasik bir sos- yal demokrasinin var olup olmadığı tartışması bir yana, "sosyal demokrasinin, kendisini neolibera- lizme ve yeni sağa, sosyalizmden daha yakın his- settiği," "sosyalizmden, Marksizmden ise şey- tandan korkargibi korkmasının istendiği" yönün- dedir. • •• Gerçekten de geçen yüzyılın son çeyreği, tüm dünyada sosyal demokrasi için pek iyi geçmedi. 1980'lere kadar itibarını koruyan sosyal demok- rasi, gücünü, deyim yerindeyse, 'rakibi olmaya büyük özen gösterdiği' sosyalizmden, sosyalist ül- kelerden, komünist ve işçi partilerinin varlığından alıyordu. îktidarda kim olursa olsun, uygulanmak zorunda kalınan politikalar, özellikle Almanya gibi sınır ülkelerinde, işçilere bazı sosyal haklar kazan- dırıyor, devlet, mücadele alanını sol siyasete ka- patamıyordu. Sonra bu devir bir şekilde kapandı. Şimdi Avru- pa'da sol siyaset, sendikal hareket, neoliberal ve 'anayasal' kuşatma altındadır. Küreselleşme, sosyal demokrat politikaları işlev- siz kıldı. "Moda sosyal demokrasi"n\n partileri, sağa doğru giderek oluşturdukları politikalarla, o belalı eğik düzlemde iyice sağa kaydılar. Neolibe- ral politikalara, görüntüyü kurtarmaya bile çalışma- dan, öyle bir hızla uyum gösterdiler ki, bu partile- re gönül veren işçilerin ağzı açık kaldı. * • • Sosyal demokrasi için bundan sonra umut var mı? öyle görünüyor ki Marksizmi, gerçek sol politi- ka ve programları küçümseyenlerin 'marjinal' say- dıkları siyasal hareketlerle, neoliberal siyaset ara- sında, sosyal demokrasinin sığabileceği bir boş- luk kalmamıştır. Neoliberal ideolojinin kovulduğu yerde, sosyal demokrasi değil, radikal, 'sahih' ve gerçekçi bir sol başlıyor. Bu alanda birbirinden farklı hareketler, kendilerini yenileyen sosyalist, komünist partiler, işi çok zorlaşmış da olsa işçi hareketi yer alıyor. Dünya çapındaki saldırıya kar- şı bir ölçüde kontrol edilebilir bir hareket olarak ilk başlarda egemenlerin 'hoşgörüsü' ile karşılanan 'küreselleşme karşıtı hareket', sokağa çıktığı her yerde kitlelerin antiemperyalist, aynı anlamda an- tikapitalist istekleriyle kendini doğrultuyor. Bazı arkadaşların sosyal demokrasi için 'ara- nan kan' olarak gördükleri Porto Alegre'ler, Cha- vez'ler, Lulla'lar ise kesinlikle sosyal demokrasiye uygun kan değildir. Latin Amerika, her zaman ol- duğu gibi kurtuluşunu gerçekçi ve radikal çözüm- lerde arıyor. ••• Avrupa ülkelerinde, bu arada Türkiye'de sosyal demokrat olmak iddiasındaki partiler için de ha- yat bundan sonra zordur. Tüm dünyada sosyal demokratların, neoliberalizme teslim olmak ya da doğdukları kaynağa geri dönmek gibi bir seçimle karşı karşıya bulunduklarını söyleyebiliriz. Hayat böyle birşeydir. Bazı değerli yazarların "öz- gürlükçü, demokratik, çoğulcu" diye tanımlama- ya çalıştıkları ve tam da bu nedenle muza benze- yen ve yine aynı arkadaşların da belirttiği gibi pek de işe yaramayan tanımlar ve partiler yerine, işçi hareketinin siyasetine, bu siyasetle halkın sorun- larını çözmeye aday, ülkenin neoliberalizme, aynı anlama gelmek üzere emperyalist dayatmalara karşı direncini arttıracak siyasi partilere ihtiyaç var- dır. Neoliberalizmle flört, kötü bir evlilikle bitti. Kahvaltı sofrasında, sosyal demokrat kardeşle- rimizin beklediği uysal koca değil, gittikçe vahşi- leşen ve hizmet bekleyen bir maço oturuyor. e-posta: guray.ozc cumhuriyet.cotn.tr ALMAN BASINININ YORUMU: Işkenceye sıfir tolerans lafta kaldı FRANKFURT(Cum- huriyet Bürosu) - lstan- bul'da 8 Mart Kadınlar Günü nedeniyle yapılan gösteride polisin sert tu- tumu Alman medyasın- da geniş yer buldu. Al- man TV kanalları he- men tüm haber bültenle- rinde görüntülere yer ve- rirken Alman gazetele- ri de ağır ifadelerle Tür- kiye'yi suçladılar. Sosyal demokrat SPD'nin hissedarların- dan olduğu Frankfurter Rundschau gazetesi ko- nuyla ilgili haberine "Türkpolisinin işkence- siAvrupahlan tiksindiı- di" başlığını attı. Haber- de aynı gün Türkiye'de bulunan AB yetkilileri- nin"Şokeolduk"dedik- leri de kayedildi. Pazar günü öğleden sonra toplanan gösterici- lerin "Eşit işe eşitücret" sloganı ile toplandıklan- nı, polisin coplarla ve tekmelerle göstericileri dağıttığını ve 67 kişiyi gözaltına aldığını belir- ten gazete, aynca Tür- kiye-AB ilişkilerine de değindi ve "reformcu- larm" yorulduklarını öne sürdü. "Işkenceye sıfır tole- rans" iddialannın da son olaylarla gerçekleşme- diğinin altını çizen gaze- te, aralık ayından bu ya- na ilk üst düzeyde top- lantının, olayların göl- gesi altında yapıldığını da yazdı. Alman haber ajansla- n, yerel ve ulusal gaze- teler de benzer haberle- re yer verdiler. Alman medyası, TV kanalları ve gazeteler Türkiye 'nin AB ile görüşmelere ha- zır olmadığı konusunda birleştiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle