08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 MART 2005 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Sahte rakı ölümlerinden hükümeti sorumlu tutan Baykal, SEKA konusunda da uyanda bulundu: îşçilerinüzerine gitmeyin Baykal, hükümeti eleştirdi. (AA) ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP lideri Dcııiz Bay- kal, SEKA konusunda hükü- meti uyararak, "Hiçbirşey ora- datekbir işçinin burnunun ka- namasına değmez" dedi. CHP Genel Başkanı Baykal, dünkü grup konuşmasında SE- KA işçilerinin durumuna dik- kat çekti. Son günlerde işçile- rin yaşadıklan olumsuz geliş- meler karşısında tepkilerini Türkiye'nin her yerinde ey- lemler yaparak ortaya koydu- ğunu belirten Baykal, hükü- metin "dediğim dedik" bir an- layışla çatışmayı göze almış bir durunıda fabrikaya müda- haleye hazırlandiğına işaret et- ti. "Hiçbir şey orada tek bir • CHP lideri Deniz Baykal, sahte rakı nedeniyle çok sayıda kişinin yaşamını yitirdiğine dikkat çekerek bu sonuca AKJP hükümetinin "vur abalıya" anlayışıyla yaptığı zamlann yol açtığını söyledi. Baykal, hükümetin SEKA konusunda sağduyuyla hareket etmesini istedi. SEKA işçisinin burnunun ka- naıııasına değmez" dıyen Bay- kal, iktidardan bu konuda sağ- duyuyla hareket etmesini iste- di. Baykal, hükümete, "İşçile- rin üzerine gitmeyin, huzur- suzluğu anlamaya çalışın, de- mokratik saygı gösterin" uya- rısında bulundu. 'Eroinden daha kâriı' Sahte rakı olayına da değinen Baykal, çok sayıda kişinin ha- yatını kaybettiği olayla ilgili olarak iktidarın "Bana ne" de- me hakkı olmadığını söyledi. AKP hükümetinin işbaşına gel- dikten hemen sonra her kay- nak ihtiyacı duyduğunda içki ve sigaraya zam yaptığını, birile- rinin de buradaki ranta göz dik- tiğini belirten Baykal, bu neden- le de "merdiven aln" üretimle- ri döneminin başladığını ifade etti. Bütün bu gelişmelerin Te- kel'ın özelleştirilmesine para- lel yaşandığına işaret eden Bay- kal, "Kaçak rakı imalatı eroin- den daha kârlı hale gelmeye başlamıştır. Bu iktidarın izledi- ği politika toplumun her ala- nında kiıienmeye, yozlaşmaya yol açıyor. Bu da onlardan bi- risidir" görüşünü dile getirdi. AKP hükümetinin Teşvık Ya- sası'nın kapsamının genişleti- leceği açıklamalanna da deği- nen Baykal, IMF'nin müdaha- lesinden sonra hükümetteki he- yecanın yerini "sükuta" bırak- tığına işaret etti. Kamuoyuna bu konuda sözler verildiğini be- lirten Baykal, "İlleriayağakal- dınp sözlervereceksiniz, kanun hazırlayacaksınız, sonra Mec- lis'te tıkanıp kalacak. Niye ora- da kaldı. Teşvik birdenbire bu- har olup uçtu gitti. Teşvik an- layışınızı mı degiştirdiniz, tevşik kapsamııulaki illeri nıi degiş- tirdiniz? Teşvikin uygun olnıa- dığına mı karar verdiniz? Teş- vik meselesi aydınlığa kavuştu- rulmalı" dedi. Siyasetin verilen sözlerin arkasında durularak yapılacağını kaydeden Baykal, "Sizin sözünüze kinı, niyeinan- sın? Sö/Jeıinizin vaatlerinizin geçerli olup olmadığma inan- mak için arkasında bir IMF damgası mı arayacağız" görü- şünü dile getirdi. Hükümet, ortak bir yol bulunabilmesi için Ulaştırma Bakanı'nı Türk-Iş yönetimine gönderdi SEKA için çözüm arayışı• Türk-tş yetkilileriyle bir araya gelen Ulaştırma Bakanı Yıldırım, SEKA Izmit Tesisleri konusunda atılabilecek adımları değerlendirdi. Yıldınm, "birinci önceliklerinin işçilcri mağdur ctmcmck" olduğunu açıklarken Türk-Iş Başkanı Salih Kılıç, fabrikanın üretime devam etmcsinden yana olduklarmı söyledi. ANKARA(CumhuriyetBürosu)- SEKA Izmit Tesisleri için Türk-lş ile hükümet arasında "diyalogile çö- züm bıılıınmasr için temaslar hızlan- dı. Bir gün öncesine kadar SEKA Iz- mit Tesisleri'nin kapatılması kara- rından geri adım atılmayacağını söy- leyen hükümet, dün akşam saatle- rinde Ulaştırma Bakanı Binali Yıldı- nm'ı aracı olarak görevlendirdi. Yıl- dınm 4 saat süren görüşmenin ar- dından "Birinci önceliğimi/ işçileri mağdur etmemek" dedi. Ulaştırma Bakanı dün sürpriz bir şekilde Türk-lş'i ziyaret etti. 4 saat süren görüşmenin ardından taraflar, "Çözüm diyalogla bulunabilir" me- sajı verdiler. Ulaştırma Bakanı Yıl- dınm, görüşme sonrası yaptığı açık- lanıada "Birinci önceliğimiz işçileri mağdur etmemek, bunu görüşüyo- ruz" diye konuştu. Türk-tş Başkanı Salih Kılıç da ba- kan ile her türlü alternatifi görüştük- lerini açıkladı. Türk-lş olarak birinci önceliklerinin fabrikanın üretime de- vam etmesi olduğunu belirten Kılıç, "Yıldırım önerileri taraflara aktara- cak. Sonratekrargörüşeceğiz'' diye ko- nuştu. Öte yandan Yıldınm ile Türk- lş arasında gelişen görüşmenin, Ulaş- tırma Bakanı'nın bir yakınının ölüm haberinin gelmesi nedeniyle öngörü- lenden önce bitirildiği öğrenildi. Tesislerin kapatılmasına ilişkin ka- rar; sendika, sivil toplum örgütleri ve çalışanların tepkisıne neden oluyor. Kapatma kararını protesto için SEKA Izmit Tesisi çalışanlan günlerdir fab- rikalarını terk ctmiyor. Son olarak ka- patma kararıyla ilgili olarak olağanüs- tü toplanan Emek Platformu Başkan- lar Kurulu, SEKA Izmit Tesisleri'nde çalışanlara dönük olarak yapılacak bir müdahalenin tüm platform bileşenle- rine yapılmış sayılacağını açıkladı. İŞÇÎLERDEN CEMÎL ÇİÇEK'E TEPKİ 'Bizim buradan ölümüz çıkar' AHIVIET KURT İZMÎT - SEKA Izmit lşletmesi'nde 48 gündür işyerini terk etmeme eyle- mi yapan işçiler, Hükümet Sözcüsü CemilÇiçek'in "Uzunsürebuişigötür- mek niyetiıule değiliz. Sabrın sınııının zorlandığı anlar oluyor" şeklindeki açıklamasına serttepki göstererek "SE- KA'yı kapatma kararı kaldırılmadık- ça bizim buradan ölümüz çıkar" dedi. Hükümet yetkililerinin SEKA'ya mü- dahale olabileceği yönündeki açıklama- lan üzerine fabrikayı terk etmeyen iş- çilerin temkinli bekleyişi sürüyor. tş- çilere destek veren Haklar ve Özgür- lükler Cephesi (HÖC) ile Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP) üyelerine önceki gün müdahale eden polis dün gü- venlik önlemlerini arttırdı. Fabrika önünde barikat oluşturan polis, demok- ratik kitle örgütlerinin destek amacıy- la bekleyişlerini de engelledi. Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek'in önceki gün- kü "Bütün tekliflere rağmen bu direniş devam ederse korkanm ki bugün ken- dilerini desteklcmeye gelenler kenara çekilir, oıadaki işçilerimiz yasalarla, yargıyla, devletin güvenlik güçleriyle karşı karşıya kalabilirler" açıklamala- rı gerginliğin artmasına yol açtı. Açıklamalara tepki gösteren SEKA işçileri, "Bu gibi açıklamalar bizi bir- birimize daha çok bağhyor. SEKA fab- rikası hakkında üretime devam karan çıkana kadar burayı terk etmeyeceğiz. Buradan ancakölümüzçıkar" diye ko- nuştu. Selüloz-lş Sendikası Izmit Şu- be Başkanı Adnan llyar da, "SEKA'yı çalışanlardeğil,sürcMolarakgereklitek- nolojiyi getirmeyenler, yaürım yapıııa- yanlar zarar ettirmiştir" dedi. Kanadoğlu ödülünüîstanbulBarosu BaşkanıKolcuoğlu'ndanaIdı.(TARKANTEMUR) 'Bozkurt, laik hukuk devletinin simgesidir' Hukuk ödülü Kanadoğlu J na İstanbul Ilaber Servisi - Istanbul Ba- rosu'nun verdiği "Mahmut Esat Boz- kurt Hukuk Ödülü"nü alan, eski Yar- gıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Ka- nadoğlu, Mahmut Esat Bozkurt' un bü- yük bir devrimci ve laik hukuk devle- tinin simgesi olduğunu vurguladı. The Marmara Oteli'nde gerçekleşti- rılen "Laik Hukuk ve Kadın Haklan" konulu panel öncesi konuşan tstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu, Ba- ro Yönetinı Kurulu'nun, hukukun üs- tünlüğünü, cumhuriyetin kazanımlan- nı, çağdaşlaşmayı savunan, bu alanda önemli çalışmalar yapan hukukçulara ödül vermeyi kararlaştırdığını söyledi. Kolcuoğlu, "MahmutEsat Bozkurt Hu- kuk Ödülü"nün, görevde bulunduğu dönemde bu alanda yaptığı çalışmala- n nedeniyle eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu'na layık görül- düğünü belirterek Kanadoğlu'na plake- tini sundu. Mahmut Esat Bozkurt'un büyük bir devrimci ve laik hukuk dev- letinin simgesi olduğunu vurgulayan Kanadoğlu da Bozkurt'un laik hukuk devletinin simgesi olma sürecinin, ya- şamıyla sınırlı olmadığının altını çizdi. Kanadoğlu şöyle konuştu: "Hiç kuşkum yok ki, Bozkurt'un adı ve yapmış oldukları, bundan sonra da Türk yargısımn önünü, her türlü kar- şıt görüş ve çabalara rağmen aydınlat- maya devam edecektir." ERDOĞAN Erken seçim söylentisini yalanladı BÜLENT SARIOĞLU ANKARA-Başbakan TayyipErdoğan, gruplar halinde yemekte bir ara- ya geldiği AKP milletve- killerine "Meclis'te 5 yılı tamamlayacağız, bu fir- satı niyeçarçuredelim?" diye konuştu. Başbakan Erdoğan, dün grup toplantısının ardın- dan 20 milletvekiliyle bir araya geldi. Milletvekil- lerinin şikâyetlerini din- leyerek istemlerini yanıt- layan Erdoğan, erken se- çim söylentisinin kasıth çıkanldığını söyledi. Edi- nilen bilgiye göre Başba- kan, "Seçim söylentileriy- le bazı kesimler rant elde etmeye çalışıyor. Spekü- lasyon yapıyorlar. Şimdi- ye kadar en fazla millet- vekiliyle Meclis'e gelen partiyiz. Bufirsatıçarçur etmeye hiç niyetimiz yok. Bu Meclis'te 5 yılıtamam- layacağız. Zamanında da seçim yapılacağını göste- recegB" diye konuştu. Toplantıda bir millet- vekili, istifa eden partili- leri eleştirirken "Torba- dan çıkan, emek vermc- den milletvekili seçilenler gktiyor" görüşünü dile ge- tirdi. Erdoğan'ın bu yo- rum karşısında gülümse- meklc yetindiği öğrenildi. Bir milletvekili de ABD ile ilişkilerin ger- gin olup olmadığını sor- du. Bunun üzerine Erdo- ğan'ın, "Kesin olarak söy- lüyorum, ABD ile ilişkile- rimizde bir sorun yok. Ama AJBD'de Türkiye karşıtlığı için bazı lobi ça- lışmalan yapıldığını bili- yoraz. Ilatta aynı lobide bir grup bize yandaş gö- rünüyor, bir grup aleyhi- mize çalışıyor. Bunu poli- tik olarak mı yapıyorlar, yoksa altında başka bir şey mi var,onu da bilemi- yoruz" dediği belirtildi. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Avrupalılar, Türkiye konusunda ön- yargılı mı? Tabii ki Avrupa Birliği ül- keleri içindeTürkiye'ye karşı peşin hü- kümlü siyasi partiler, iktidarlar bulu- nuyor. Bunları gazetelerde, TV'lerde izliyor ve biliyoruz. Türkiye'nin Avru- pa Birliği üyeliğinin oldukça zorlu bir maraton gerektirdiği de bir gerçek. Bütün bunlar gerçek de, Türkiye AB'ye hazır mı? AKP hükümeti işba- şına geldiğinden bu yana "demokra- tikleşme " sayılabilecek bir dizi yasa- nın çıkarılmasını sağladı. Bu çabalar da AB ülkelerinde olumlu sinyallere neden oldu. Bu yasalarçıkarılırken bi- le birçok direnişin gerçekleşeceği, bu yasalara uyum konusunda, dev- let kurumları içinde olumsuz sesler çı- kacağı belliydi. Buraya kadar hepsi anlaşılabilir. Mar- din Kızıltepe'de bir baba ile ilkokul öğ- rencisi oğlunun öldürülmesi de, Tür- kiye'nin yakın tarihi açısından sürpriz sayılmayacak bircinayetti. 8 Mart Ka- Avrupa Birliği ve AKP Hükümeti dınlar Günü vesilesiyle gösteri yapan kadınların, İstanbul polisincetekme, to- kat ve coplarla dövülmesi de güven- lik güçlerimizin davranışı olarak bek- lenmedik bir şey değil. ••• Bunların hiçbirisi sürpriz değil. Bu olaylarda sorunlu olan siyasi irade- nin tutumu. Kızıltepe cinayetinde hü- kümet, başından beri güven veren bir tutum sergilemedi. Şu anda yar- gı aşamasındaki olayda, sorumlu ola- rak yargılanan güvenlik güçleri hâlâ görevlerinin başındalar. İfade vermek için bile mahkemeyegelmediler. Adam öldürmek suçlamasıyla yargılanan bir güvenlik görevlisi, nasıl görevini sür- dürebilir? Hükümet böyle davranarak nasıl bir mesaj vermiş oluyor? Son olaylarda da Başbakan Tay- yip Erdoğan'ın, Adalet Bakanı Ce- mil Çiçek'in ve Dışişleri Bakanı Ab- dullah Gül'ün tutumları, bu tür man- zaraların ortaya çıkmasını engelleye- cek duyarlıkta değil. Adalet Bakanı, "Hırsızın hiç mi suçu yok" diye so- rarak polisin yaptıklarını mazur gös- termeye çalışıyor. Başbakan Tayyip Erdoğan da "Gösteriler sırasında 6 polis de yaralandı" diyerek polisin sebep olduğu görüntülere hoşgörüy- le bakmamızı istiyor. Iktidar partisinin önde gelen yetki- lileri böyle konuşursa, polisin kendi- sini düzeltmesi mümkün değil. Bura- da asıl sorun siyasilerin tutumu. On- lar, bu şekilde açıklamalar yaparak yanlış davranan polise cesaret veri- yorlar. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, "Avrupa'da polis böyle gösterilehn üzerine şiddetle gidiyor" diyerek yi- ne mazeret arıyor. Italya'da bir kişinin öldürülmesiyle sonuçlanan olaylar sırasında yer ye- rinden oynadı. Kimse kalkıp da "Tür- kiye'de bakın polisler göstehcilere saldırıyor, biz de saldırınz" demedi. Ancak tartışmalar sırasında şunların söylendiğini biliyorum: "Burası Tür- kiye mi, göstericilere nasıl böyle dav- ranıyorsunuz?" Avrupa Birliği'ne yönelik çıkarılan uyum yasalarını emniyet güçlerinin içlerine sindirmediklerini biliyoruz. Geçenlerde Adalet Bakanı ile Içişle- ri Bakanı arasında bu konuda birtar- tışma da yaşanmıştı. Adalet Bakanı Çiçek, "Avrupa'da da yapıyorlar ba- kın" diyerek nasıl bir mesaj verdiği- ne inanıyor? Sanki polisin Avrupa'da- ki örneklere ihtiyacı varmış gibi! * * * AKP hükümetinin AB konusunda son zamanlarda isteksiz davrandığı- na ilişkin eleştiriler yapıldı. Bu eleşti- rilere AKP yetkilileri çok kızdılar. Dı- şişleri Bakanı Gül, AB Türkiye Tem- silcisi'ne, geleneksel bir cevap da verdi: "Kim oluyormuş o" dedi. Bu tür açıklamaları eskiden çok yaşa- dık. Film yeniden mi başlıyor? AKP, aslında ciddi bir dönüm nok- tasında. Demokrasi, insan hakları ve örgütlenme özgürlügü keyfe göre oy- nanacak bir oyun değil. Türkiye'nin önünde Kürt sorunu gibi kritik bir so- run duruyor. Alevilerin kimlik sorunu duruyor. Azınlıklarla ilgili ırkçı yakla- şımlar devam ediyor. Bunları aşabi- lecek bir cesaret ve kavrayışa sahip- ler mi? Istanbul'da kalkan polis copu, Tür- kiye'nin demokrasi yolculuğuna indi- rildi. AKP bunu görmüyor ve göremi- yorsa, kendi bilecekleri bir şey. Za- man onların aleyhine işliyor. GLOBALpOLİTtKİILTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Yine Tananoya'... Benim paranoya düzeyim biraz yüksektir; ba- zen, patoiojik hale de gelebiliyor. örneğin önceki hafta The New York Times'da çıkan, Türkiye'deki medya piyasasıyla ilgili bir haberden hareketle, pa- niğe kapılıp uluslararası medya tekelleri Türki- ye'nin TV kanallarını, gazetelerini ele geçirme- ye hazırlanıyor diye düşünmüştüm. Yani, ne ala- kası var; hükümetimiz böyle stratejik bir riskin oluş- masına hiç izin verir mi? Hafta sonunda, bir fırsat bulunca okumak için biriktirdiğim bazı malzemeyi elden geçirirken paranoya düzeyim yine yükselme- ye başladı. ABD yönetimi hem, 11 Eylül trajedisinin ortaya koyduğu istihbarat, istihbarat eksıklığini hem de "Ka- mu diplomasisiyle" (uluslararası propaganda me- kanizması) ilgili, Irak'ın işgalinden sonra özellikle Or- tadoğu'da aniden yükselen ABD düşmanlığı soru- nunu aşmaya çalışıyor. Rumsfeld'in yeni gizli örgütü Birincisi, Kongre komisyonlarında araştırıldı, bir seri öneri oluşturuldu. Bush yönetiminin önde ge- len "akılları" dabirsüredirCIA'ninyetersizliğinden, Vietnam'daki Phoenix Projesi (siyasi muhaliflerin li- kidasyonu) fiyaskosundan sonra, "gizli harekâtla- ra" getirilen yasaklamalardan, yasal denetlemeler- den yakınıyor, bunları aşacak bir yol arıyorlardı. 2003 sonunda, The New Yorker'da yayımlanan Seymur Hersh'ün "Moving Targets" (Hareketli Hedefler) yazısı Pentagon'un bu engeli, Ârmy Del- ta Force, Navy Seals ve CIA'dan alınan personel- le kurulan Task Force 121 adlı bir örgütle aşmaya başladığını açıkladı. Bu, "yüksek değerli hedefle- rin" ele geçirilmesi ve/veya imha edilmesiyle yü- kümlü, Israil'ın Mist'aravim adlı, "seçilmiş öldürme- leri" gerçekleştiren gizli örgütünden esinlenmiş bir yapıydı. 23 Ocak'ta VVashington Post, Pentagon bünye- sinde kurulan Stratejik Destek Dalı (Strategic Support Branch/SDD) adlı bir örgütün varlığını açık- ladı. Savunma Bakanı Rumsfeld'e bağlı olarak oluş- turulan bu yeni örgüt Pentagon'un istihbarat açı- sından CIA'ya bağımlılığını ortadan kaldırmayı amaç- lıyor, halen "yükselen hedef ülkeler" adı verilen dost, düşman 12 ülkede etkinlik gösteriyordu. En önemlisi SDD, Pentagon bünyesınde olduğu için birçok yasal denetlemenin, Kongre gözetiminin dı- şında kalabiliyordu; başına da fanatik dini görüş- leriyle bilinen, Müslümanlığı "iblis dini" olarak ni- teleyen General Boykin getirilmiştı. SDD harekât- ları yalnızca askeri değil, siyasi hedefleri de kapsı- yordu. Seymur Hersh, 24 Ocak tarihli "Yaklaşan Sa- vaşlar" (Coming Wars) başlıklı yazısında, SDD'nin yereldüzeydegerekirse "enkaranlıkunsurlarla" iş- birliği yapmaktan çekinmeyeceğini, bir üst düzey istihbarat görevlisinin kendisine, "El Salvador'da- kisağcı, cinayetörgütlerinianımsıyormusun" di- ye sorduğunu aktarıyordu. "ölüm mangalan" adı verilen bu örgütler, salt komünist militanları değil hükümete, ABD'ye muhalif, birçok aydını, sendi- kacıyı, gazeteciyideöldürmüşlerdi. Bir ay sonra yi- ne VVashington Post, SDD'nin operasyonlarını, he- def ülkedeki ABD büyükelçisine bildirmeden ger- çekleştirdiğini yazıyordu (24/02). Pazartesi günü de VVashington Times, ABD karşı-istihbarat örgü- tünün, artık faaliyetlerini yabancı ülkelerın toprak- larına taşıyarak onların ve olası terörıst örgütlerin istihbarat etkinliklerini (yeni üye kazanmak da da- hil, dolayısıyla 'teröristlerin' yararına 'propaganda' faaliyetlerini de) doğrudan hedef alacağını yazıyor- du (07/03) Stratejik iletişim Baker Institute 2003 Ekimi'nde, "Akılları Değiş- tirmek, Barışı Kazanmak" (Changing minds, Win- ning peace) başlıklı bir raporda, ABD yandaşlığı- nın Müslüman ve Arap dünyasında tarihte hiç gö- rülmemiş düzeye gerilediğinden yakındı. Penta- gon için Savunma Bilim Masası (Defence Scien- ce Board) tarafından hazırlanarak geçen aralıkta ya- yımlanan "Çatışmalara Geçiş ve Çatışmalardan Çıkış" (Transition to and from the hostilities) baş- lıklı kapsamlı bir rapor, El Kaide ve Radikal İslam yanlılarının progandasavaşını kazanmakta olduğu- nu saptadı, Stratejik lletişimin ABD ulusal güven- liğinin yaşamsal öneme sahip bir bileşeni oldu- ğunun altını çizdi, "yükselmekte olan hedef ülke- lere" ilişkin medya ve eğitim alanlarına yönelik bir seri yeni projeyi (diziler, belgeseller, Susam Soka- ğı gibi çocuk programları, ABD görüşlehni savu- nan yerel yazarlar vb..) ve finansal desteği içeren öneride bulundu. Iste paranoya düzeyim, "stratejik iletişimin" ABD ulusal güvenliğinin yaşamsal öneme sa- hip bir bileşeni olduğu saptamasını, yukarıdaki SDDörgütünün bilgisiyle, "yükselen hedef ülkeler" kavramıyla birleştirmeye, bunlara "ölüm mangala- rının" kurulmasına adı karışmış John Negropon- te'nın Genel İstihbarat Direktörlüğü'ne getiril- mesini eklemeye başlayınca hızla yükseldi. Çün- kü, geçen haftalarda, işte bu arka plan üzerinde, ABD ve Israil'deki militaristçevrelereyakınlığıyla bi- linen Wall Street Journal, Middle East Quarterly, MEMRI gibi yayın organlarında Türkiye'deki ABD düşmanlığından sert, abartılı bir dille söz ediliyor, kimi köşe yazarlarının adları, adeta hedef gösterir- cesine öne çıkarılıyordu... TOKAT SÎGARA FABRİKASI Bakan Unahtan işçiyegüvence verdi TOKAT (Cumhuriyet) - AKP Tokat II Başkanı MustafaBoyraz, Malıye Bakanı Kemal Unakı- tan'dan Tokat Sigara Fab- rikası özelleştirildiğinde hiçbir işçinin çıkanlma- yacağı sözünü aldıklan- nı belirtti. Boyraz, fabrikanın özelleştirildikten sonra kapatılacağı iddialanyla ilgili olarak Ankara'da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğünü söyledi. Erdoğan'ın Una- kıtan'a fabrikada çalışan hiçbir işçinin işine son verilmemesi talimatı ver- diğini anlatan Boyraz, "Bakan Unakıtan da 'Fabrikanın kapatılma- yacağı ve işçi çıkanlma- yacağının altını çiziyo- rum' dedi. Sayuı l nakı- tan konııyu Meclis gün- demine taşıyacağuu söy- ledi. Fabrika özeüeştir- mekapsamından çıkma- dı ancak özel bir statüye kavuşturulacak. Bu du- rum özelleştirme şartna- mesine yansıyacak. tşçi çıkarılmamasıvckapaol- maması şartnameye ek- lenecek" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle