09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 MART 2005 PAZAR CUMHURİYET SAYFA kııltur(«>cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAY AKIN Tenekekutuvutekmelemek!Musa Pekin adh şairi tanır mısınız? Londra'da ırkçılığa karşı düzenlenen bir etkin- likte, yanıma gelip şiir kitabını uzatana kadar ben de tanımıyordum. Edebiyat dergi lerinde ya- yımlanmış bir şiiri de yok Musa'nın... Ama, Kahramanmaraş Spor ve Sakarya Spor taraftar- lan yakından tanırlar onu. Amigoluk mu yapı- yordu? Hayır, Musa Pekin on iki yıllık profes- yonel futbo! yaşantısında adıtıı andığımız ta- kımlann formasını giymiştir! Bir Futbolcunun Toplu Sevda Şürleri adh şiir kitabının kapağında Kahramanmaraş S- por'un 1988/1989 sezonunda top koşturan on bir oyuncusunun bir maç öncesi çektirdiği fotoğraf yer almaktadır. Bu fotoğrafta, "ön sıra soldan sağa"da görülen ilk futbolcu şairimiz Musa Pe- kin'dir... Ve Musa, futboldan ayrıhş şiirinde şöy- le seslenir tribünlere: Yoksulluğunu takım aşkıyla örtenler, Yenilgi sonrası karısını dövenler, Düzene değil de sahada bize sövenler, Futbol yoksulu, emek yoksulu olanlar, Hepinize elveda... Futbol ve Tanrı arasında bir benzerlik var mı- dır? Her Uruguaylı gibi aslında futbolcu olmak istediğini birkitabında itiraf'eden Eduardo Ga- leano'ya göre şu nedenden dolayı vardır: 'Bir- çok insanın ona inanmasıyla ve entelektüel- lerin ona kuşkuyla yaklaşmasıyla!.." Dünya bir meşin toparlaktır...' Can Yücel de, iki dizelik bir şiir yuvarlar bu konuda: Dünya bir meşin toparlaktır Allah da gol. Futbol, îngiliz denizciler tarafından taşınır Amerika'ya. Kıtanın güney kesiminde benim- senen futbol, 20. yüzyıhn başlannda Tango gi- bi kentlerin varoşlarında yayilmaya başlar. Fn- giltere'de kolejlerde oynanan bu oyun, Latin Amerika'da yoksul insanlann eğlencesi oluve- rir kısa sürede. Varhklı insanlar, bir işçiyle bir- likte oynama zorunda kalmaktan rahatsızlık duysalar da, ayak oyununun bir dans gibi tutkıı- ya dönüşmesine engel olamazlar. 1916 yılında düzenlenen ilk Güney Amerika Şampiyonası'nı Şili'yi 4-0 yenen Uruguay ka- zanır. O yıllarda Uruguay, zenci futbolcu oyna- tan tek ülkedir. Dört golden ikisini Afrika kö- kenli Cradin atmıştır. Üç yıl sonra ise sevinme sırası Brezilya'dadır. Sambacılar, Uruguay'ı 1- 0 yendikleri final maçında golü atan Frieden- reich'ın çamurlu ayakkabısmı bir kuyumcunun vitrininde sergilerler uzun süre!.. Dünya Kupası maçlan düzenlenmeden önce, kıtalar arası ilk futbol karşılaşmalan olimpiyat- larda oynanmıştır. 1924 yılında Fransa'da dü- zenlenen olimpiyat oyunlanndan sonra, Avru- pa'dan Amerika'ya giden bir geminin üçüncü mevki yolculan arasında bir grup genç insan görürüz. Şarkılar söyleyip dans edenlerden Jo- se Nasazzi taş işçisi, Perucho Petrone manav, Pedro Arispe kasap, Pedro Cea ise buz dağıtı- cısıdır. Hepsi de yirmi yaşın altında olan bu ne- şeli yolcular, üçüncü mevkide yolculuk yaptık- ları için, güvertenin bir köşesine kıvnlıp uyu- maktadırlar. Başaltlanna sırayla yastık yaptık- ları ise bir cekete sarıh şampiyonluk kupasıdır. O gençler, olimpiyatlarda ülkelerine şampiyon- luğu kazandıran Uruguaylı fiıtbolculardır. Ko- lomb sonrasmda, Güney Amerika'dan pek çok değerli eşya talan edilerek gemilerle Avrupa'ya taşınmıştı. Bu sefer, tam tersi olmakta, Avru- pa'nın çok değer verdiği şampiyonluk kupası Amerika yerlileri tarafından doğudan batıya gö- türülmektedir. Uruguaylı futbolcular yolculuk sırasında öylesine neşeliydiler ki, üçüncü sınıf da olsa, vapur bileti alabilmek için buldukları borç parayı, geri döndüklerinde nasıl ödeyecek- lerini unutmuşlardı!.. Arkadaşlan geri dönerken, Uruguay futbol ta- kımından Jose Leandro Andreda Paris'te ka- lır. Daha doğrusu, karnaval çalgıcısı olan And- reda'ya kalması için büyük baskı yapıhr. And- reda çalım atıyor, topa kafa ile vuruyor ve şut çekiyordu... "Eee, ne var bunda?" diyebilirsi- niz. Avrupalı hiç mi futbolcu görmemişti? And- reda'nın bir ayncahğı vardır ama... O da, Avru- pa'nın gördüğü ilk zenci futbolcu oluşudur! Pele... Pele... Pele...' Önce kıyafeti değiştirilir zenci futbolcunun. Avrupa'ya ayağında sandalet, sırtında eski bir ceketle gelmişti. Gazetelerin magazin sayfala- nnda çıkan fotoğraflarında ise boynunda fula- rı, ellerinde eldivenleri ve bastonuyla poz ver- mektedir. Gece kulübü sahipleri ondan hesap almamakta, hatta cebine para koymak için ya- rışmaktadır. Çünkü, Andreda nereye gitse in- sanlar oraya üşüşmekte, şarkı söylerken top sek- tiren zenciyi izlemek için birbirinin sırtına çık- maktadır. Gün gelir bıkılır Andreda'dan. Çaldığı her ka- pı yüzüne kapanmakta, gittiği her yerden ko- vulmaktadır. Paris'in bir duvarına asılı afişin karşısında duraksar Jose Leandro Andreda... Bir sirkin afişidir zenci futbolcunun yaşlı gözlerle baktığı... Üstünde Afrika'dan getirilen hayvan- ların resimleri olan bir sirk afişi!.. Andreda, Uruguay'ın Montevideo kentinde- ki yoksul evine geri döner. Hasta yatağında ya- tarken, evin kapısı açılır bir gün... tçeri giren fut- bolcu arkadaşlandır. Birincilik kupasını üçün- cü mevki yolculukla Uruguay'a taşıyanlar son günlerinde yalnız bırakmazlar zenci dostlannı. Andreda, yakalandığı verem hastalığından son nefesini vermeden önce mutluydu, gülüyordu yüzü... Çünkü, başucundaki arkadaşlarıyla Av- rupa'yı dize getirdikleri maçlan konuşurlarken, futbol maçı yapan çocuklann sesleri açık pen- cereden içeri girip tüm odayı dolduruyordu... Güney Amerika'nın varoşlarında yaşayan ço- cuklann bir tek düşü vardır; futbolcu olmak. Brezilyalı yoksul bir ailenin çocuğu da bu düş- le tekmeler teneke kutulan. Futbol topu bir lüks- tür onun için. Ayağından hiç eksik etmediği ku- tuyla öylesine bürünleşir ki, asıl adı olan Edson Arantes do Nascimento unutulur ve tekmele- diği kutunun çıkardığı sesle anılın'Pele... Pele... Pele...' \ â Olmoyan kentin tnanzaral Kültür Servisi - Çalışmalannı Paris'te sürdüren Emre Tandırh'nın sergisi 12 Mart'a kadar Galeri x-ist'te sanatse- verlerin beğenisine sunuluyor. Hepimizin bildiği ama aslında hiçbırimizin belki de hiç uğrayamayacağı bir yerden bakarak tüm görsel algılamayı çağdaş uygarlığın koşullarına göre şekillendirdiğini anlatı- yor resimlerinde Tandırlı... "İçinde yaşadığımız kenti bir tuvalde tekrar tekrar görmek keyiili bir oyun gibidir, a- ma biliriz ki bu kentin 'olmayan' yerleri de var; aynı ken- dimize ait tinsel görselliğin profilini belki de hiç tanıma- dığımız gibi... ama bu her an bize özümüzden bile yakın durur" diyor sanatçı ve ekliyor: "Gördüğünüz resimler, gündelik olağan yaşantımızdaki bireyscl imge edinimle- I rinin ınetafizik boyutlarını ortaya çıkarmaya yönelik, KÜLTÜR • SANAT pentür geleneğine dayalı görsel bir araştırmanın sonuç- ları... Bu araştırmada önemli olan hem yaşanan anları hem de hafızalarda depolanan imgeleri, karmaşık bilin- çaltı dünyasında rafine ederek ruvalc aktarmak, yaşa- nanları hafızada tinsel olanla karıştırarak ortaya koy- maktır, tıpkı Paul Gaugm'de olduğu gibi... Bir başka de- yişle eserlerinıi, yaşanmışlıklarımın üst bilince yansıma- İarını görseUeştirme girişimi olarak niteleyebilirim. Rc- sinıleı inıin çıkış noktası, doğanın kendisi ve kişinin içsel doğasıdır. Çünkü günümüz insanı kaçınılmaz şekilde içinde yaşadığı ve teknolojinin dayatmasıyla gitgide sı- radanlaşan kentinin bir parçası, hatta türevi olagelmek- te... Oysa gerçekte doğanın sonsuz gücü ile insan ruhu- nun bilinmez derinlikleri arasında sıkı bir bağ vardır." Sanatçı Emre Tandırlı'nın yapıtları 12 Mart'a kadar Galeri x-ist'te görülebilir. ESÎNTİLER ZEYNEP ORAL liyatro Dergisi 15 Yaşında... Onlar birer kahraman, bence... Para pul için de- ğil, güç ve iktidar sahibi olmak için değil, şan şöh- ret için hiç değil! Inandıkları için, sevdikleri için, ge- rekliliğini bildikleri için, olmazsa olmaz koşulunu ya- rarhlık ilkesiyle bütünledikleri için, bir misyon üstlen- dikleri için Tiyatro ... Tiyatro...' adh dergiyi çıkarı- yor. Tam 15 yıldır aralıksız çıkarıyorlar. Onlar dediğim, derginin sahibi ve yayın yönetme- ni Mustafa Demirkanlı ve arkadaşları... Birkaç akşam önce, Barcelo Topkapı Eresin Ote- li'nde, ödenekli, ödeneksiz, birçok tiyatro toplulu- ğundan sanatçıların katılımıyla, Viyana valsleri ve pastalar arasında 15. yıllarını kutlarken, dergiye eme- ği geçenlerin, katkıda bulunanların kıvancını her bi- rinin yüzünde görebiliyordum. 15 Yıl dile kolay! Hele bizim ülkemizde! Tiyatronun horlandığı, neredeyse yok sayıldığı; televizyondan bize dayatılan dizilere ya da yarışmalara ya da bir- kaç dakikalık şöhret için birilerinin ekrana çıkıp bir başka birilerini suçladığı, kimilerinin yargıç rolü oy- nadığı, milletin etkisiz tepkisiz izlediği programlara mahkûm edildiğimiz ülkemizde! Tiyatro yapılan her ülkede, bir değil birkaç tiyatro dergisi çıkar. Tiyatro dergileri yalnızca seyirciyi bilinç- lendirmekle kalmaz, tiyatro sanatının belleğini de oluşturur. Birkaç tiyatro dergisinin olması, birbirle- riyle yarışmaları, niteliği yükseltir, çeşitliliği arttırır, okur yelpazesini genişletir. Bizim öyle bir şansımız yok. Tek tiyatro dergimiz: 'Tiyatro... Tiyatro...' Büyük güçlüklerle, birkaç kişi- nin özverili çalışmasıyla, fedakârlıklarla, sonsuz bir çaba ve emekle çıkıyor. Ancak tüm güçlüklere ve ola- naksızlıklara karşın, yine de derginin sürekli kendini geliştiriyor olması çoksevindirici. Içeriğindeki haber ve eleştirileri çoğaltarak, bunları nitelikli fotoğraflar- la destekleyerek, imzaları çeşitlendirerek, yeni katı- lımcılar sağlayarak, yeni eleştirmenler kazandırarak, zaman zaman daha geniş araştırmalara yer vererek, aynı oyun üzerine farklı yorumları bir araya getirerek bu gelişimini sürdürüyor. Derginin 15. yılını kutlarken, geçmişe bir yolculu- ğa çıkıp Agop Ayvaz'ın'Kulis'dergisini; MuhsinEr- tuğrul'un 'perdeci' imzasıyla en güzel yazılarını yaz- dığı 'Darülbedayi'yi; Günay Akarsu'nun çıkardığı 'Tiyatro74' ve 'Oyun' dergilerini; Boğaziçi Üniver- sitesi oyuncularının çıkardığı o muhteşem 'Mimesis' dergisini anmadan edemedim. 'Tiyatro ... Tiyatro' dergisine daha nice 15 yıllara derken, emeği geçen ve katkıda bulunan herkese te- şekkür ediyorum. ••• Ne zamandır aklımda, yazmaya fırsat olmadı: Tiyatro Eleştirmenleri Birliği olarak 'Eleştirmen Gözüyle Cumhuriyet Dönemi Türk Tiyatrosu' ad- lı iki ciltlik bir eser hazırlamıştık. Birinci cilt 1923- 1960, ikinci cilt 1960-1990 yıllarını kapsıyordu. Bu tarihlerde yayımlanmış eleştirilerden oluşan bir seç- kiydi. 1994 yılında bu iki cilt kitap, Kültür Bakanlığı tarafından yayımlandı. Eşsiz bir belge niteliğindeki bu kitaplar artık yok. Beş bin adet basılmıştı. Tüken- di mi? İlk sayfasında o zamanın Kültür Bakanı Timu- çin Savaş'ın imzası olduğu için depolara mı kalktı? Gülmeyin böyle bir gerçek var: Örneğin, Kültür Bakanlığı benim 'Tutkunun Romanı: Leyla Gen- cer' kitabımın, büyük forma, çokfotoğraflı, lüks bas- kısını yapmıştı. Birinci sayfasında o zamanın Kültür Bakanı istemihan Talay'ın yazısı vardı. Hükümet değişince, kitap doğru depoya. Elinizde ne kadar varsa ben satın almak istiyorum dedim. Hâlâ yolla- yacaklar.. bekliyorum... Diyeceğim şu: özellikle konservatuvar öğrencile- ri 'Eleştirmen Gözüyle Cumhuriyet Dönemi Türk Tiyatrosu' kitaplarının peşinde. Kültür Bakanlığı ya yeniden bassın ya da depolardan çıkarsın. www.zeyneporal.com Faks:(0 212 25716 50) www.perareklam.com.tr • (0212) 293 89 78 ııüutian xklerkenYÖHETMEN: YEŞÎM USTAOĞLU Rüçhan Çalışkur Rıdvan Yağcı îsmail Baysan EFES , Pllsen y . E F E S P i l s e n ' i n k ü l t ü r v e s a n a t a k a t k ı l a r ı a r t a r a k s ü r e c e k . ANTALYAMANAVGATKÜTÜRMERKEZİ 0 242-743 05 24 1145-1400-1615-1830-2045 DIYARBAKIR DİLAN 0422 222 31 60 1130-1330-1530-1730-1930-2130 SAMSUN GALAXY 0 362-230 68 30 1400-1600-2000 Beyoğlu CtNE MAJEST1C 212 244 97 07 11 30-1330-1530-1730-1930 21 30 Mecıdıyeköy ODEON CINEPLEX 212 216 37 90 11 "05 -15 40 Kadtköy TEPE CINEMAXX 216 339 85 85 11 00 -12 45 • 17 15 Allunızade CAPİTOL SPECTRUM 14 216 651 33 30 10 55 - 15 15 19 50 Kültür Sanat İlanlarınız İçin | f ? (0212)293 89 78 TC SELENDİİZALE-İ ŞÜYU SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA tLANI Dosya No: 2004/1 Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıymeti, adedi ve evsafı: Se- lendi Sulh Hukuk Mahkemesı'nin 18.11.1999 tarih, 1996/49 esas, 1999/160 karar sayılı ılam gereğince satılarak ortaklığm giderilmesine karar verilen taşınmaz. Taşınmazın tapu kaydı: Selendı ılçesı, Yıldız Mahallesi'nde kaın tapunun 179 ada, 4 parselde kayıtlı 74.170 m2 mesaha üzerinde ahşap ev ve dam bulunan tarla vasfında gayrimenkul. Taşınmazın halihazır durumu: Taşınmaz kumlu, tmlı ve taşlı bir yapıdadır ve alkalı karakterlı olup toprak açık renklıdır, tanmsal ürünlerin yetiştirilmesi açısından yelerli olup tuzluluk sorunu yoktur. lşlenebılir toprak kalınlığı 35-40 cm2 civannda- dır. Taşınmaz üzerindeki bına 1960-1965 yılları arasında yapılmış, iki oda, bir hol, odunluk ve ahırdan oluşmaktadır. Binamn tamamı kıremit ile örtülü olup duvarları harçlı taşla örülmüş, tavanları ahşap kaplama olup miyadını doldurmuştur. Binanın elektrik ve suyu mevcuttur. Tazmmazın imar durumu: Taşınmaz Selendi ilçe merkezine yaklaşık 3 km. me- safede olup belediye imar planı dışındadır. Taşınmazın muhammen kıymeti üzerin- deki bina ile bırlıkte 24. 251.00.-YTL'dır. Satış şartları: 1- Satış, 19 Nisan 2005 günü saat 14.00'ten 14.10'a kadar Selendi Hükümet Konagı çay ocağı önünde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırma- da tahmin edılen kıymetın yüzde 60'ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları top- lamını ve satış masraflarını geçmek şartıyla ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çık- mazsa, en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 29 Nisan 2005 günü Selendi Hükümet Konağı çay ocağı önünde saat 14. 00-14.10'da ikinci arttırmaya çıkarıla- caktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ıhale edilecektır. Şu kadar ki arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıyme- tınin yüzde 40'ını bulması ve satış ısteyenm alacağına rüçhanı olan alacakların top- lamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Arttırmaya ıştırak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nispetinde pey akçesı veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri la- zım olup, alıcı damga resmını ıhaleye müteakip ödemeye mecburdur. Satış, peşin para iledir. Alıcı ıstediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. İhale pulu, K.DV, tapu alım harç ve masraflan alıcıya aittir. Birikmiş vergiler, tellaliye ve tapu satım harcı masrafları satış bedelınden ödenecektir. 3- Ipotek sahibi alacaklılarla dığer ılgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki hakla- nnı hususiyle faiz ve masrafa daır olan ıddıalannı dayanağı belgeleri ile on beş gün içinde dairemıze bıldırmeleri lazımdır. Aksi takdirde haklan tapu sicili ile sabit ol- madıkça paylaşmadan harıç bırakılacaklardır. 4- Ihaleye katılıp gayrimenkul kendısine ihale olunan kimse verilen mehil içinde ıhale bedelini ödemez ise namına yapılan ıhale fesh olunarak 1İK. 133. maddesı tat- bık olunur. Ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshıne sebep olan tüm alıcılar ve kefılleri teklif ettıkleri bedel ile son ihale bedeli arasındakı farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsılen mesul olacaktır. İhale farkı ve faızi aynca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tah- sil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelınden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itıbaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde ısteyen alıcıya bir örneği gönderilir. 6- Satışa iştirak edenlerın şartnameyı görmüş ve nıünderecatını kabul etaıiş sayı- lacaklan, başkaca bilgı almak ısteyenlerin 2004/1 sayılı dosya numarası ile satış me- murluğumuza başvurmaları ılan olunur. (*) llgılıler tabınne irtıfak hakkı sahipleri de dahildir. Basm: 9081
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle