Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 MART 2005 CUMARTESİ
4 HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİ StRMEN
Salt Karşıtlık
Bip Politika Değildir
Türk - Amerikan ilişkilerinin çok ciddi bir gergin-
lik dönemine girdiği, hatta VVashington ve Ankara'da
egemen olan iktidarların düşünce (ya da düşünce-
sizlik) nitelikleri, pervasızlık dereceleri göz önüne alın-
dığında kritik bir eşikte bulunduğumuz bir gerçek-
tir de bunun en önemli nedenlerinden birinin Tür-
kiye'deki Amerikan karşıtlığı olduğu çok tartışma-
hdır.
Iki ülkede de kamuoylarının birbirlerine karşılıklı
sempatilerinin çok yüksek düzeyde seyrettiği bir dö-
nemi yaşamadığımız yadsınamaz bir gerçek.
Iki ülkede işbaşında bulunan iktidarların da ortak
çıkarlara yanıt verecek, soğukkanlı bir politika oluş-
turma ve yürütme yeteneğinden uzak olduklannı da
yadsıyamayız.
Türk kamuoyunda, ABD ve AB politikalarına kar-
şı son zamanlarda, yanlış beklentilerin kışkırttığı
olumsuz bir havanın gelişmekte olduğu da görülü-
yor.
Ama bunlardan hareketle, Türkiye'de son za-
manlarda, iki ülke ilişkilerinin elden geldiğince sağ-
lıklı gelişmesini engelleyecek bir "Amerikan düşman-
lığı!" olduğunu ileri sürmek de mümkün değildir.
Emekli Orgeneral Kemal Yavuz perşembe ak-
şamı KanalTürk'teki programında, bütün bu geliş-
meleri, Bush Yönetimi ve çevresinin başlattığı bir
psikolojik savaşın unsurları olarak görmekteydi ve
sanırım haklıydı.
ABD yönetiminin Türkiye'yi istediği doğrultuya sok-
mak için uyguladığı bir psikolojik baskı yönteminin
parçasıdır, "Amerikan düşmanlığı!" iddiaları.
* • •
Yöntemin de iddialarkadardoğru olmadığını dü-
şünüyorum, ama ABD'ye politikasının ne olması ge-
rektiğini anlatmak bize düşmediğine göre, olayın bu
yönü üzerinde durmaya gerek görmüyorum.
Türkiye'de yıllar yılı dış politika, çok küçük çev-
reler dışında, dost düşman eksenine oturtulmuş-
tur ve bundan çok büyük zarar görmüşüzdür.
Ikinci Dünya Savaşı ertesinde Stalin'in talepleri
üzerine başlayan dönemde, kamuoyunda öylesi-
ne birtepki oluştu ki, yılların Rus salatası Amerikan
salatasına dönüşüverdi.
Türkiye, tek yönlü, dost - düşman eksenli politi-
kasının kefaretini ağır ödedi.
Dış politikada dostlar yok, ulusal çıkarlar vardır
ve çıkarlarımızı uyum haline sokabildiğimiz ülkeler-
le sürdürdüğümüz ilişkilerin diplomatik adı, dost-
luk ilişkileridir.
Düşmanlık ve karşıtlık da bir politika değildir ve
olamaz da.
Her şeyden önce, politikalar ideallere yönelik ol-
salar bile duygusal olamazlar, ilkesel olabilirler.
Ayrıca politikalar, olumsuzlukları, karşıtlıkları ta-
nımlayarak oluşturulamazlar. Amaçlar, amaçlara gi-
decek yollar tanımlanır politikalarda.
• * •
Gazetelerde TBMM Insan Hakları Komisyonu
Başkanvekili, CHP Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüy-
süz'ün bir açıklaması vardı. Tüysüz açıklamasın-
da, solcular ile Islamcıların hapiste yakınlaştıkları-
nı belirtiyor ve kendisine gençlerin aktardığına gö-
re, bu yakınlaşmanın Amerikan karşıtlığından kay-
naklandığını söylüyordu.
Yakınlaşma, gençlerin birbirlerine olan düşman-
lıklarını ortadan kaldırdığı, onları demokratik bir
platforma çekebildiği ölçüde yararlı olmuştur de-
nebilir.
Ama bu yakınlaşmadan yola çıkarak, salt karşıt-
lık üzerine yeni bir politika oluşturulabileceğini söy-
lemek yanlıştır.
Türkiye'yi şeriatın düzeninin sultasında, tabii ki ulus-
lararası sermaye ile yakınlık içinde olan 'Yeşil Ser-
maye 'nin egemenliği altına sokmaya amaçlayan-
lar ile emeğin üstünlüğünü savunanlar(savunuyor-
larsa eğer tabii ki) nasıl salt ABD karşıtlığı yüzün-
den bir araya gelebilirler?
Türkiye'de oluşturulacak bir politikanın özü, ön-
ce 'nasıl bir Türkiye' hedeflediğimizin tanımlanma-
sından başlar.
Burada bağdaşamayanlar, salt bir karşıtlık üze-
rinde anlaşarak, temel çelişkilerini bir yana koy-
dukları zaman, daldıkları uykudan, sonra karşı ta-
rafça kullanıldıklarını acı bir biçimde anladıklarında
uyanırlar.
Kısacası, salt karşıtlık üzerine politika oluşturul-
maz.
Bir anekdot ile bağlayalım yazımızı.
Osmanlı'nın karışık son dönemleri. Yine toplan-
mış kalabalık, Babıâli'ye haykırıyor:
- Istemezüüüük!.. Istemezüüüük!.. Istemezük!..
Aralarında, hırpani, şaşkın biri devar. Zaptiyegö-
rünce bunu, yakalıyor kolundan ve soruyor:
- Nedir istemediğin be herif?!..
Bizimki şaşırıyor,
- Bişiiy diiil vallahi abicim, sadece Meyhaneci
Apostol, diyor, herif her zaman geç açıyor, erken
kapıyor...
asirmen(a>cumhuriyet.com.tr
Nusaybin'de 3 kişi tutuklandı
Şırnak'ta operasyon:
2 PKKTi öldü
Ş1RNAK/NUSAY-
BtN (AA) - Şırnak'ta
gerçekleştirilen operas-
yonda PKK/Kongra-
Gel üyesi2 kişi öldürüJ-
dü, Nusaybin'de dc te-
rörörgütü iiyesi olduk-
ları gerekçesiyle 3 kişi
tutuklandı.
Edinilen bilgiye gö-
re Gabar Dağı *nda sal-
dırı hazırhğında olduk-
lan belirlenen terör ör-
gütü PKK/Kongra Gel
mensubu bir gruba yö-
nelik olarak güvenlik
güçlcrince operasyon
gerçekleştirildi. Güven-
lik güçlerinin "teslim
ol" çağnlarına terörist-
lerin ateş açarak karşı-
lık vermesi üzerine çı-
kan çatışmada, 2 terö-
rist ölü ele geçirildi.
Bölgede operasyon sü-
rüyor.
Mardin'in Nusaybin
ilçesinde de terör örgü-
tü PKK/Kongra-Gel
üyesi olduklan iddiasıy-
la 3 kişi tutuklandı. Nu-
saybin Emniyet Müdür-
lüğü Ferörle Mücadele
Şubesi ekiplerince, te-
rör örgütüne yönelik
gerçekleştirilen operas-
yonda, örgüt üyesi ol-
duklan iddiasıyla A.P.,
M.E. ve N.A. gözaltına
alındı.
Polisteki ifadelerinin
ardındân mahkemeye
sevk edilen 3 kişi tu-
tuklandı.
Güneydoğu'da yaptığı kanlı eylemlerle ismini duyuran terör örgütü legalleşme çabası içinde
Hizbullah siyasaUaşıyorMEHMET FARAÇ
BATMAN - Bir dönem kanlı ey-
lemleriyle Güneydoğu'da korku sa-
çan Hizbullah, siyasallaşma yolun-
daadımlaratmayahazırlanıyor. Ses-
sizliğini bozan örgüt yöneticileri,
legal çalışma yürütmelerine karşın
psikolojik savaş kampanyasıyla kar-
şı karşıya olnıaktan yakınıyor. Silah-
lı mücadeleden vazgeçtiklerini açık-
layan Hizbullahçılar, tebliğ çalış-
maları engellenmediği sürece zor
kullanmayacaklarını duyuruyor.
17 Ocak 2000'de örgüt lideri Hü-
seyin Velioğlu'nun öldürüldüğü ve
binlerce militanın yakalandığı ope-
rasyonların ardından yeraltına çe-
kilen Hizbullah, bir taraftan Avru-
• 17 Ocak 2000'de yapılan operasyonla büyük darbe alan terör örgütü Hizbullah'ın yeni
yöneticileri, internet siteleri ve dergilerinde yaptıkları açıklamalarda silahlı mücadeleden
vazgeçtiklerini açıkladılar. El Kaide ile hiçbir zaman işbirliği yapmadıklarını ileri süren
Hizbullahçılar, tebliğ çalışmaları engellenmediği sürece zor kullanmayacaklannı duyuruyor.
pa ülkeleri diğer yandan da Türki-
ye'daki yayın organlan aracılığıyla
legal faaliyet yürütmeye çahşıyor. İ.
Bagasi'ninkalemealdığı"KendiDi-
lirıden Hizbullah"adlı kitapla kamu-
oyuna açılan örgüt, Batman'da ya-
yımladığı Gönülden Gönüle Dam-
ladergisini kapatmasına karşın, Müj-
dedergisini lsviçre'de, İnzardergi-
sini de lstanbul Fatih'te yayımla-
mayı sürdürüyor.
Bazı vveb siteleriyle yayınevleri-
ni de işleten örgütün, tarikatlar ve ce-
maatler içinde yoğunlaştırdığı fa-
aliyetlerinin asıl amacının yeniden
toparlanma olduğu da düşünülüyor.
El Kalde rahatsızlığı
Ancak örgüt bunun aksini savu-
nuyor. Özellikle Washington Insti-
tute for Near East Policy adlı kuru-
mun bir raporuna dayanılarak ken-
dilerine düşmanca bir propaganda
yürütüldüğünden yakınan Hizbul-
lahçılar nasname.com sitesindeki
duyurularında şöyle diyor:
"Aynı merkezden yönlendirilen
ve eşzamanlı yürütülen bu kampan-
yanın amacı bizleri olduğundan
farklı bir şekilde kamuoyuna yan-
lış tamtmaya çalışmak ve Avrupa
ülkelerinin ve diğer bazı uluslarara-
sı kuruluşların dikkatlerini Hizbul-
lah cemaatinin üzerine çekmektir.
Böylece cemaatin Avrupa ülkele-
rinde yaşayan senıparizan kitlesine
terörist muamelesi yapılarak taına-
men açık ve kültürel çalışmalardan
ibaret olan legal faaliyetleri engelle-
ÇOCUK KOYU
24yıl
hopis
istemi
• Savcı Sczer'in
hazırladığı iddianamede
6 kişi hakkında 24 yıla
kadar, SHÇEK 11
Müdürü Nazmi Taşkın
vc Çocuk Köyü Müdürü
için ise 3 yıla kadar
hapis cezası istendi.
tZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) - Urla'daki Barbaros
Çocuk Köyü'nde "cinsel taciz,
cinsel ilişkiycgirnıeve görevi kö-
tüye kullanma" olaylarına iliş-
kin sürdürülen soruşturmayla
ilgili iddianame hazırlandı. Köy-
de kalan çocuklara "ırzatasad-
dide bıılıınduklarr ve "cinsel iBş-
kjye" girdikleri iddia edilen 6 ki-
şi hakkında 7.5 yıldan 24 yıla
kadar değişen hapis cezalan is-
tenirken, olaylan adli mercile-
re bildirmeyen Sosyal Hizmet-
ler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
(SHÇEK) 11 Müdürü AliNazmi
Taşkın ve Barbaros Çocuk Kö-
yü Müdürü ErdalTunce'nin ise
3 yıla kadar hapis cezasına çarp-
tınlmaları istendi.
Cumhuriyet savcısı Orhun
Sezer tarafından hazırlanan id-
dianamede, köydekı güvenlik
görevlisi V.Y'nin, 3 çocuğa "ır-
za tasaddide" bulunduğu, bir
erkek çocuğuyla ilişkiye girdi-
ği; teknisyen olarak görev ya-
pan CD'nin ise 3' ü kız 4 çocu-
ğa, ırza tasaddi niteliğinde ey-
lemlerde bulunduğu ileri sürül-
dü. Sanıklardan E.C'nin, bir kız
çocuğuyla cinsel ilişki kurdu-
ğu ve bir erkek çocuğun da ır-
zına geçtiğinin ileri sürüldüğü
iddianamede, sanık olan "bakı-
cı annelerin" ise çocuklara sin-
dirme ve sövme eylemlerinde
bulunduğu ileri sürüldü.
tddianamede, Çocuk Kö-
yü'nde görevli psikolog M. S.P.
ve doktor A.G, sosyal hizmet-
ler uzmanlan O.Ö. ile T.Y'nin
"görevi suiistimalsuçlannf' iş-
ledikleri ileri sürüldü.
IGNELI FIRÇA ZAFEK TEMOÇtN
AILE KURUMUNA
ZARAR VEREN BU
TÜRDEN REALİTİ
ŞOVLARA KARŞI
HER TÜRLÜ
ÖNLEMİ
ALMAYA
KARAR-
LIYIZ...
mek amaçlanmaktadır."
Hizbullahçılar, "Türkiye ve Av-
rııpa'daki Hizbullahi Miislünıanla-
nn faaliyetlerinin şeytani yol ve yön-
temlerle engellenmeye çalışıldığı-
nı"ileri sürüyor, "Legal zeminde fa-
aliyet yürütmekisteyen Müslüman-
lann adeta teröristmişgibi lanseedil-
diğini, açık olan faaliyetlerinin engel-
lendiğini ve sabote edilmeye çalışıl-
dığından" yakınıyor.
Hizbullahçılar, tstanbul'da 15-20
Kasım 2003'teki bombalı saldırı-
larla 58 kişiyi öldüren, yüzlerce ki-
şiyi yaralayan El Kaide grubuyla
ilişkilendirilmeye de şöyle karşı çı-
kıyor:
"Hizbullah cemaatinin El Kaide ile
hiçbir teşkilati,siyasive eylemsel bir-
likteliği ve işbirliğiyoktur. Hiçbir
ülke cemaatin El Kaide ile ilişki-
sini veya en ufak bir yardımlaş-
nıasını gösterecekve ispatlayacak
bilgi, belge veya veriye ulaşama-
mıştir."
Siyasal örgütlenme
Legal alana çekildiklerini vur-
gulamaya çalışan Hizbullahçı-
lar, silahlı çatışmaya karşı olduk-
lannı iddia ediyor. Hizbullah'ın
bugüne kadar yaşadığı silahlı ça-
tışnıaların nefsi müdafaa amaç-
lı olduğu öne sürülen örgüt açık-
lamasında şu görüşlere yer veri-
liyor:
"Bu konuda öz olarak şunun
herkes taralindan çok iyi bilin-
mesini isteriz ki, inanç ve düşün-
celerimizi bireysel olarak yaşa-
ma, (oplunısal ve siyasi alanda ör-
gütlenme ve bu inanç ve düşün-
celerimizi tebliğ etnıe engeÛen-
medikçe zor kullanma gibi bir
düşüncemiz de yoktur. Bu koını-
lar hakkında Hizbullah'ın tavn ve
düşüncesi bu.. bu görüşlerle bağ-
daşmayan görüş ve yaklaşınıla-
nn Hizbullah'a mal edilmesi ka-
sıtlı olup gerçeği yansıtmamak-
tadır.
Bu açıklamayla dile getirilen
gerçeklerlebağdaşmayan,yalan ve
yanlış bir şekilde yayımlanan lıa-
berlerin ve ortaya atılan iddiala-
rın maksatlı ve dezenformasyon
aınaçlı olduğunu belirtir, Hizbul-
lah'ın kcndisini tarifettiği şekilde
algılanıp anlaşılmasını ıımarız."
ÖZEL KUVVETLER'DEKİ YOLSUZLUK DAVASI
Savcı: İM inşaatta
beş katfiyatfariü var
J3URUŞMA 6 MAYIS'A ERTELENDİ
'Neşter-1'deSSK'nin
devritartışması
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
-Özel Kuvvetler Komutanlıgı (ÖKK)
inşaatındaki yolsuzluğa ilişkin da-
vada, askeri savcı Zekeriya Duran,
Aksaz Deniz Üs Komutanlıgı inşa-
atı için, 1997 yılında, alü-
minyum doğramanın ki- • MSB Inşaat
logramına 978 bin lira, Emlak Daire
aynı yıl ÖKK inşaatında Başkanlığı 'nda
aynı malzeme için ise 4 bir dönem
milyon914binliraöden- görevyapan
diğine dikkati çekti. Yarbay Kefeli
Genelkurmay Askeri iddiaları
Mahkemesi'nde görülen reddetd.
davanın dünkü duruşma-
sına, Sincan F Tipi Cezaevi'nde tu-
tuklu sanık müteahhit Ali Osman
Özmen, rahatsızlığı nedeniyle geti-
rilmedi. Duruşmaya, 28 tutuksuz sa-
nık ve sanıklann avukatlan katıldı.
Milli Savunma Bakanlığı Inşaat
Emlak Daire Başkanhğf nda bir dö-
nem keşif subayı olarak görev ya-
pan, fiyat analizleriyle ilgili olarak
görevi kötüye kullandığı ve rüşvet
aldığı iddiasıyla yargıla-
nan Yarbay Seracettin Ke-
feli, suçlamalan kabul et-
medi. Askeri savcı Duran,
suni granit imalatının, ya-
bancı bir firmanın seçil-
mesine karşın, Özmen'in
yan kuruluşu AYF firma-
sına yaptınldığını ve "sah-
te profornıafahıralara bi-
naen" ödeme yapıldığını söyledi.
Duruşmal4 Mart tarihine ertelen-
di.iddianamede, 39 sanık hakkın-
da, 1.5 yıl ile 45 yıl arasında deği-
şen ağır hapis cezalan talep ediliyor.
ANKARA (AA) - SSK, Bağ-Kur
ve Emekli Sandığı'na tıbbi malze-
me alımına ilişkin 62 sanıklı "Neş-
ter-1" davasında, sanık avukatlan-
nın, SSK Genel Müdürlüğü'nün mü-
dahilliğinin kaldırılması
yönündeki talepleri redde-
dildi.
Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde görülen
davanın dünkü duruşma-
sına, 21 sanık ve avukat-
lan ile müdahil SSK, Bağ-
Kur, Emekli Sandığı ve
Hazine avukatlan katıl-
dılar. Duruşmada söz alan sanık avu-
katlan, müvekkillerinin malvarlık-
lan uzerindeki ihtiyati tedbir karar-
lannın kaldırılmasını talep etti. Sa-
nık avukatlan, SSK hastanelerinin
Sağlık Bakanlığı'na devredildiğini,
bu yasal düzenlemeyle birlikte da-
valann da bakanlığa geçtiğim sa-
vunarak SSK'nin müdahilliğinin
sona erdirilmesıni istedi.
Mahkeme Başkanı
P-SSK MehmetOrhanKaradeniz
hastanelerinin ise sanıklann telefon din-
devredilmesi leme kayıtlannm bulun-
nedeniyle dıığu CD'lerin para karşı-
müdahilliğinin lığı alınmasına ilişkin id-
kaldırılması diaları içeren davadan za-
istemi rar görmesi ihtimalıne gö-
reddedildi, re SSK'nin müdahilliği-
ne karar verildiğini belir-
ttı. Karadeniz, "SSK'nin değil, ha*-
tanelerinbakanhğa devrediimişolma-
sı" nedeniyle bu yöndeki taleplerin
reddine karar verildiğini açıkladı.
Duruşma, 6 Mayıs'a ertelendi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Musa Kart'ın aldığı cezayla uğra-
şırken, birden yeni bir yasakla daha
karşılaştık. Bu kezde HikmetÇetin-
kaya'nın Nurettin Veren'le Fethullah
Gülen konusunda yaptığı söyleşi,
mahkemenin verdiği "ihtiyati tedbir"
kararıyla durduruldu. Hikmet, dünkü
yazısında "mahkemenin kararına say-
gılıyım" diyor ve bu yasağın anlam-
sızlığını anlatmaya çalışıyordu.
Ortada bir mahkeme karannın olma-
sı demek, bizim basın ve yayın özgür-
lüğünü savunmaktan vazgeçeceği-
miz anlamına gelmez. Nurettin Ve-
ren'in anlattıkları gerçek mi, değil mi?
Burada Fethullah Gülen'in kişilik hak-
ları zedeleniyor mu, zedelenmiyor mu?
Bunlar tabii kı tartışılacaktır. Nurettin
Veren'in iddialanna cevap vermek Fet-
hullah Gülen'in hakkıdır. Ancak yayın
durdurulduğu için Veren'in söyledik-
lerinin Gülen'in kişilik haklarını zede-
leyip zedelemediğini de öğrenemeye-
ceğiz. Hani basın özgürlüğü?
• • •
Nisan ayında yürürlüğe girecek olan
Türk Ceza Kanunu konusunda bası-
Yasaklar, Yasaklamalar ve Yeni TCK
nın eleştirileriyle karşılaşan Adalet Ba-
kanı Cemil Çiçek, "Daha önceleri
neredeydiniz?"diyerek eleştirilere kar-
şılık verdi. Bu eleştiri birçok bakımdan
haksız. Türk Ceza Kanunu'nun öz-
gürlükleri hedef alan maddelerine baş-
ta Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ol-
mak üzere, birçok kuruluş ve gazete-
ci karşı çıktı.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek'le görüş-
memizde Türkiye Gazeteciler Cemi-
yeti Yönetim Kurulu olarak, endişele-
rimizi dile getirdik. Kişisel olarak ben
de özellikle bazı maddeler konusun-
daki kaygılanmı ifade ettim. Türkiye Ga-
zeteciler Sendikası da, bazı gazeteci
arkadaşlarım da tekrar tekrar eleştiri
ve uyarılarını belirttiler.
Cemil Çiçek'in haklı olduğu nokta,
çok satan ve çok izlenen gazete ve
TV kanallarının bu konuda yeterince
duyarlık göstermemesidir. Bir kısım
gazeteci ve bazı basın kuruluşları çı-
karılan kanunlardaki aksaklıklara dik-
kat çekerken, bazıları da başımıza ge-
lecek dertlerin bir türlü farkına var-
mak istemediler.
Ferai Tınç dünkü yazısında Milliyet
gazetesi muhabirleri Tolga Şardan
ve GökçerTahincioğlu hakkında açı-
lan ceza davasına dikkat çekti. Gerek-
çe, ÇıkarAmaçlı Suç örgütleriyle Mü-
cadele Kanunu'namuhalefetetmele-
riydi. Savcılık, bu Kanunun 10. mad-
desindeki gizlilik hükmünün ihlalinin
ihlal edildiğini iddia ediyor.
Işin doğrusu, düşünce ve ifade öz-
gürlüğüne ilişkin sorunlar Türkiye'de
devam ediyor. Devam etmekle kal-
mıyor, kanunları özgürlükçü yönde
değiştirdiğini iddia eden hükümetin
önayak olduğu kanunlarda öyle hü-
kümleryeralıyorki, geçmiş kanunla-
rı bile arayabiliriz.
örneğin nisanda yürürlüğe girecek
Türk Ceza Kanunu'nun 305. madde-
sinde yer alan "Temel milli yararla-
ra karşı hareket" hükmü geçmiş ka-
nunlarda bile olmayan bir anlayışı ve
yasağı içinde barındırıyor. Gazeteci-
ler, yazarlar "Temel milli yararlara kar-
şı fiillerde bulunmak maksadıyla" ya-
zı yazdıkları, konuştukları, toplantı ve-
ya yürüyüşe katıldıkları gerekçesiyle
yargılanabilirler. Madde aynen şöyle:
"Temel milli yararlara karşı fiillerde
bulunmak maksadıyla, yabancı kişi
veya kuruluşlardan doğrudan doğ-
ruya veya dolaylı olarak kendisi veya
başkası için yarar sağlayan veya bu
yönde vaat kabul eden vatandaşa,
üç yıldan on yıla kadar hapis cezası"
vermeyi öngörüyor... O kadar yoruma
açık ki! Zaten kanunun gerekçesinde
de "ErmeniSoykmmı", "Yurtdışında-
ki kurumlardan para almak" gibi ifa-
deler de yer alıyordu.
AKP hükümeti, Avrupa Birliği üye-
liğinin deetkisiyle "demokratikleşme"
yönünde adımlarattığını söylemekten
mutlu oluyor. Bazı kanunlarda demok-
ratikleşme yönünde değişiklikleroldu-
ğu da bir gerçek. Ancak, iki sorun or-
tadan kalkmadı: Birincisi uygulama.
Musa Kart, Hikmet Çetinkaya, Tolga
Şardan ve Gökçer Tahincioğlu uygu-
lamalarında ve bunlara ilave edilecek
birçok örnekte görüldü ki, durum par-
lak değil.
Ikinci sorun da AB için yeni kanun-
ları çıkarırken, eski anlayışın kanun-
lann biryerlerine sokulmasıydı. AKP'Iİ-
ler de bu maddeleri kanunların orası-
na burasına sokuşturdular. Yapılan
uyarıları da "sonra düzelir" diyerek faz-
la dikkate almadılar. Şimdi de "Size
sorduk, neredeydiniz" diyorlar.
• ••
AKP'ninAvrupa'ylailişkileri.bu de-
mokratikleşme sorunları yüzünden
derdegirmeye başladı bile... "Kopen-
hag kriterlerini kanun yapacağız" di-
yenler, şimdi basını susturmanın pe-
şine düşerek geçmişi tekrar ediyorlar.
Bu çok denenmiş yol kimseye hayır
getirmedi.