09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 MART 2005 CUMARTESİ + CUMHURİYET SAYFA 17 Sigortalar atarken Türk-lş'in önderiiğinde dün tüm yurt çapında gerçekleşen "işyerlerini terk etmeme" eyleminin bahanesi SEKA Izmit Fabrikası'nın kapatılma- sıydı. Bahaneydi diyoruz, çünkü eylem, bardağı ta- şıran son damla üzerine kurgulanmıştı: Işçiler, has- tanelerine giremiyordu. Işçiler, ilaçalamıyorlardı. Bir adım ötesi, tıpkı SE- KA Izmit Fabrikası örne- ğindeolduğugibi.sağlık hizmetinin, sosyal güven- lik hakkının tümüyle özel- leştirilmesiydi. Açıkçası, sosyal devletin kapısına kilit vurulacaktı. Hazır bek- letilen sözde sosyal gü- venlik reformunun özü, sözü, anlamı buydu! 2002 seçiminden bu yana, ufak tefek çıkışlar dışında belirgin bir sus- kunluğa giren Türk-lş uy- kudan uyanmış, gerini- yordu. Saatin tiktakları artık AKP aleyhine işli- yordu. Ortam uygundu ve artık Türk-lş iktidar ile arasındaki köprünün ha- latlarını çözmeye başla- yabilirdi... Izmit'teki son Başkan- lar Kurulu toplantısında Türk-lş Başkanı Salih Kı- lıç da öyle yaptı zaten: "lyileştiği ileri sürülen ekonomik göstergeler, halkımızın fedakârlığı, yoksulluğu ve işsizliğipa- hasınadır. Insanlanmız sosyalgüvenlikhaklannın yok olmasıyla, sağlık hiz- metlerinden parayla ya- rarlanılmasıyla karşı kar- şıyadır. Büyük kentlerimiz, iş- sizlik, açlık ve yoksulluk nedeniyle suç işleyen, kapkaç yapan, üç kuruş için cinayet işleyen in- sanlarla doludur. Yoksul- luk ve gelir dağılımında- ki adaletsizlikler, uygula- malardaki tutarsızlıklar sorunları tırmandırmak- tadır. Sıcakpara akışına bağ- lı cari açığın 14 milyar doların üzerine çıkacağı tahmin edilmektedir. Bu düzeyde bir cari işlemler açığı büyük bir risktir ve ekonomide büyükbirkri- zin habercisidir. Ülkeeko- nomisini düzeltmek id- diasıyla binlerce işçisini, çoluk çocuğuyla bera- ber kapı dışına atan, iş- siz bırakan biranlayış ne- rede görülmüştür? Kan- ser hastası çocuklannı, yaşlılarını hastanelerde fotokopi kuyruklarında ölüme terkeden birzih- niyet, dünyanın hangi ül- kesinde vardır? Halkına, kendi insanına böylesi- ne birzulmü yapan han- gi düzendir?" Salih Kılıç'ın konuşma- sından birtümceyi özen- le cımbızlamak gerek: "Toplumumuzun sigor- talan atmak, hükümetuy- gulamalarıyla devletimi- zin vidaları gevşetilmek üzeredir." cınkara kulisiISIK KANSU Düğmeye Basmak17 AralıkABdoruğundan, Kıbrıs koşullu mü- zakere tarihi ve çıkmaz ayın son perşembe- sinde üyelik olasılığı kararının çıkması... AB'nin, zorunlu din dersleri ile nüfus kâğıt- larındaki "din" hanesinin kaldırılmasını iste- mesi... Wall Street Journal gazetesinde yayımla- nan Robert Pollock'un Türkiye'ye dönük "hasta adam, zehirli atmosfer" temalı yazı- sı... TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı nın An- kara'da hükümet yetkililerine AB sürecinde yavaş hareket edildiğini söylemesi... TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu nun işçi ve işveren sendikaları konfederasyonla- rı ile esnaf ve çiftçi birliklerini bir araya geti- rip sorunları tartıştırması... Lüksemburg Dışişleri Bakanı Nicolas Schmit'in Ankara temasları sırasında, aralık ayı doruğundan bu yana Türkiye'de AB açı- sından "yorgunluk" gözlediklerini aktarma- sı... AKP'den milletvekillerinin birer birer istifa etmeleri... Hastaların, AKP'nin "reformu" yüzünden hastane ve eczane önlerinde perişan olma- ları... Birbirini izleyen ve tamamlayan bu gelişme- lerin özetini yaparken bir duyumumuzu da ak- tarmadan edemeyeceğiz: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bile ar- tık yakın çevresine "Galiba hakkımızda düğ- meye basıldı" demeye getiriyormuş. Gelişmeleri yakından gözleyenlere bakılır- sa "sonbahara kalmaz" süreç giderek hız- lanacak... Halk olarak Amerika'yı sevmi- yormuşuz, görevdeki iktidar ne ya- pıp etmeli, sevdirmeliymiş... önce sevmemiz gereken ABD'nin yap- tıklarına göz atalım. Türkiye Insan Hakları Kurumu Vakfı'nın geçen günlerde yapılan genel kurulunun raporu da bize rehber olsun: - Bush, adaletini yoksul Afgan köylerine, patlayınca binlerce par- çaya bölünen bombalarla gönder- di. Sokaktan topladığı Afganlıyı Guantanamo üssüne kapatalı yıl- lar oldu. Ama onları adaletinin önü- nehâlâgetiremedi. Bu insanlarsa- vaş esiri bile sayılmıyor. - Bush yönetimi, Irak'ta su, elekt- rik, kanalizasyon, okul, hastane Sev ayrımı yapmadan sivil hedefleri bombalayarak halkın yaşamını ce- henneme çevirdi. 6 bin yıllık bir uy- garlığın mirasını yok etti. Müzeler yağmalandı, 50 bin tarihi eser kay- boldu. Irak'ın elektrik, su, eğitim ve sağlık sistemini harekete geçi- rebilmek için 60 milyar dolara ihti- yaç var. - Birleşmiş Milletler'e üye 190 dolayında ülkenin 10O'ünde ABD, askeri üs kurmuştur. - ABD'nin 2003 yılı savunma büt- çesi 355 milyar dolardı. Bu bütçe Çin, Rusya, Hindistan, Almanya, Fransa'nın savunma bütçelerinin toplamından daha fazladır. - Dünyanın en büyük silah tekel- lerinden 7'si ABD kökenlidir. Ulus- lararası silah ticaretinin yüzde 46'sı ABD tekellerinin elindedir. - ABD, 1890'dan günümüze ka- dar Uzakdoğu'dan Ortadoğu'ya, Avrupa'dan Latin Amerika'yauza- nan coğrafya içerisinde 135 mü- dahalede bulunmuştur. Tüm bu müdahaleler "demokrasi" ve "in- san hakları" gerekçe gösterilerek yapılmıştır. Bütün bu müdahale- lerle en acımasız diktatörlükler ik- tidarataşınmıştır. Şimdi deyineTl- HAK verilerinin izini sürerekABD'yi bu yüzüyle bize sevdirecek olan ve şimdiye kadar baş destekçisi ol- duğu "ılımlı Islamcı" iktidarın dö- nemindeki Türkiye'ye bakalım: - Borç 350 milyar dolar, dış tica- ret açığı 35.5 milyar dolar, cari açık 15.5 milyar dolar. Her hafta 1 mil- yar dolar borç ve faiz ödeniyor. - 7.5 milyon insan günde 2 do- ların altında bir gelirle yaşıyor. Yok- sulluk tehlikesi altındaki kentsel nüfusun oranı yüzde 56.1 gibi kor- kutucu boyutlara ulaşmış. Işsizle- rin sayısını bilen yok... Dikkaaaaat! Amerika sevilecek! Sev!.. Yürüyen Adam Doç. Dr. YILDIZ SERTEL Alnı yukarda Kırmızı boyun atkısı rüzgârda yürüyor. Yürüyor adım adım yürüyor ağır ağır yürüyor... Nâzım Hikmet Yürüyor SEKA işçileri, başla- rında kasketleri, ellerinde bay- raklar. Günlerce, gecelerini gün- düze katan işçiler "Fabrikamızı sattırmayacağız" dediler. Yü- rüdü on binler, "Hükümet isti- fa" diye pankart açtılar, yum- ruklar sıkıldı, direnış sürdü. Türk- lş, Tes-lş gibi sendikalardan destekçiler geldi: "özelleştirme adı altında kamu kuruluşlan yağ- malanıyor. Telekom, TÜPRAŞ, Tekel ve SEKA gibi kamu kuru- luşları yok edilmek isteniyor" dediler, yürüdüler. - Yürüyor tarım işçileri, yurdu gıdadan yoksun bırakmamak için yürüyor... -Yürüyor sağlık işçileri, "SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlı- ğı'na devri, onları satmak için- dir" diyorlar. - Yürüyor, yürüyor belediye işçileri hem de yurdun değişik yörelerinde, işten çıkarmaları, muntazam ödenmeyen düşük ücretleri protesto ediyorlar. - Yürüyor Bakırköy Sümer- bank işçileri. Istanbul'dan Anka- ra'ya yürüyorlar, ellerinde pan- kartlar: "Iş, ekmekyoksa, barış da yok", "Sermayenin imamı, kaçasattınvatanı", "Kahrolsun IMF, bağımsız Türkiye". - Yürüyor, "Baraja ve siyanü- re hayır" diyen köylüler yürü- yor. Kadınlı erkekli 750 kişi Ova- cık'ta siyanürle altın aranması- nı, Munzur vadisinde baraj ya- pıimasını protesto ediyor. Aynı mücadeleleri çok uzun süren Bergama köylüleri gibi. Onlar, "Bu topraklar bizim; bu, ser- mayeye karşı topraklarını koru- yan birhalkın hareketidir" diyor- lar. Hükümetten gelen çeşitli baskılara bakmayarak savaşımı sürdürüyorlar, yürüyorlar!.. - Yürüyor Eğitim-Sen. "200 bin öğretmeni kapsayan örgü- tümüz kapatılamaz" diyorlar. Yüz binlerce emekçiyi sendika- sız bırakmak, hangi demokra- tik kurala uyar, sorusunu soran binlerce öğretmen yürüyor. Eğitim-Sen, Türk Eğitim-Sen ve Eğitim Bir-Sen ile beraber Irak'taABD işgalini protesto edi- yor. Antalya'da yapılan toplan- tıda, "KatilABD, Ortadoğu'dan defol, ABD üsleri kapatılsın, NATO'ya hayır, kahrolsun ABD emperyalizmi" sloganları atıldı. - Barış Girişimi yürüyor. ABD- Irak'a saldırı hazırlıklarına baş- layalı beri Türkiye'nin her tara- fında değişik barış örgütleri, sa- natçılar, savaş karşıtları, sivil toplum örgütleri sürekli ABD emperyalizmine, Irak'ta işlediği insanlık suçlarına karşı yürüyor. Binlerce yurttaş, "Dünyada ve Türkiye'de insan haklarını" sa- vunuyor. Felluce katliamını işle- yenler, Filistin'de utanç duvarı- nı kuranlar protesto ediliyor. Is- tanbul'da, Izmir'de, Ankara'da binlerce barış ve insan hakları savunucusu yürüyor. Büyük kentlerimizde, "Zalim- leri lanetleme" mitingleri yapı- lıyor. On binlerin katıldığı bu mi- tinglerde Amerikan ve Israil bay- rakları yırtılıyor. Yaklaşık 40 bin kişinin katıldığı Kocaeli toplan- tısında, "ABDvuruyor, AKPdu- ruyor!" sloganı atıldı. ABD bay- rağı ve Bush'un kuklası yakıldı. Işte böyle Erdoğan BeyL Iraklı çocukların katili Condo- leezza Rice'ın elini sıkıp "Dostluğumuz sürecek" deme- nin bir anlamı yok artık. Bu halk uyanıyor, bilinçleniyor ve yürüyor!.. - Aş ve iş için yürüyor. Vata- nın topraklarını, varlıklarını sat- tırmamak için yürüyor! - Bağımsız Türkiye için yürü- yor! Ernperyalistlerin kanlı ma- ceralarına katılmamak için yü- rüyor!.. Yürüyoro Islıkla kızgın birölüm marşı ça- larak. Yürüyor o Gövdesi birgemi gibiyükse- lerek, alçalarak. Yürüyor adım adım Yürüyor ağır ağır Yürüyor... Tıpkı Nâzım Hikmet'in de- diği gibi: Yürüyor!.. KİM KİME DUM DUMA BEIIIÇAK behicakioturk.net ÇIZGILIK KÂMİL MASARACI o c a c O ° 0 o o C 0 o 0 O C /Y\ kamilmasaracioimynet.com o ° ° o o o o ° 0 0 o HARBİ SEMİH POROY semihporoy((i yahoo.com HAYAT EPtK TtYATROSU MUSTAFA BİLGIN hayatepikjı mynet.com İJLAN İSTANBUL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKtMLİĞİ'NDEN Esas No: 2001/580 (Carar No: 2003/281 Davacı Ana Güntürk vekili tarafmdan davalı lsmail Güntürk aley- hine açılan boşanma davasında: Mahkememize ait bulunan 2001/580 Esas, 2003/281 sayıh ve 13.05.2003 tarihlikarar ile; 1. Bartın, Kurııcaşile, Könıeç köyü, Cilt no: 21, Hane: 23'te nüftı- sa kayıtlı bulunan Iruii ve Liudmıla kızı, Chişinnau/Moldova, 1979 doğumlu Ana Güntürk ile Hüseyın ve Hatıce oğlu, Kurucaşile 1977 doğumlu İSMAİL GÜNTÜRK.'ün boşanmalanna, 2. Davacı vekili için takdir edilen 200.000.000 TL ücreti vekâletin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine, 3065 sayıh yasa gereği, hesap edilen avukatlık ücretıne K-DV eklenmesine, 3. Toplam 11.200.000 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 4. Karar harcı 7.880.000 TL'nın davalıya aidiyetine, peşin alınan davacı tarafmdan yatınlmış bulunan 3.240.000 TL harcın mahsubu ile bakiye 4 640.000 TL harcın davalıdan tahsiiine dair temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davahnın yokluğun- da karar verılmış olup, işbu sonuç karar Inebey Mah. inkılap Cad. No: 24 İSKİ arkası, Çukurpazar yanı Aksaray/lstanbul, adresınde bulunamayan davalı İSMAİL GÜNTÜRK'e karar teblıği yerine ka- im ohnak üzere ilanen tebliğ olunur. 31.05.2004. Basın: 9485 "UNAKITAN HAKKINDAKI ÎKİNCİ SAHTE FATURA DOSYASI SAHTt RAKI M I DAHA OLÜMCÜLDÜR YOKSA MALİYE BAKANININ SAHTE FATURASIMI?.. BENİM BİRAZ jTvtn KAFAM ° ^ KARIŞTI: J j ÇX 0 9 ARŞİVİNDE TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 5 Mart tvww.munttaz-arikan.com Nüfus cüzdanınıı kaybettim. Hükümsüzdür. EMlNE GÜLSEREN YEŞİL BOSTON OIAYH. 1WO'TE BUGÜN, AMEHIKA'NIN BOSTON KENrİNDE İNGİ- LIZ ASKERLeRl UALKA ATE$ AÇTI! AMERlKA'UIM İM- SİLİZ KOLONISI OLDUGU YILLAS.DA, AMEKİKALl't-AR A&TAN 6ÜMKÜK,\/EH&İ ÖOEMEljEfZINPEN ÇOK YAKI- NIYO&OU. SOfJUAJDA &AZI PIZjOre£TtXAIZ. 8AÇLAMIŞTI. AMEHlKAAJ OEVISIkAİhllN BAŞLANGICI SAYtlAPl ÖtJEM- Cl BIR OLAY PA BOSTOM'PA MBYDAMA SEU4İÇTİ. KIR- MIZJ CBKSTL.İ itJGtUZ. ASKLERLEfSlUE KAR71DPU ATAN HALK, ATEŞ BMRİ VeRlLMESlYLB KUfZÇUN YAĞHAU- fSU İÇİKIOB tCAJ-MIÇrt. S/l&ÇOfC KrÇİU/AJ yARALAN- D(Gl OLAYOA, &EŞ AME/SJKALt ÖLMÜŞ7İ/- AMEg.1- KAN C>£VIZtMCİLEni "BOSTON /CArUAMl"DEP/KLE&İ BU OLAYI, PROPAGAKJDA İÇİN KULLAMACAKLAISDie. 'ndak-t resıvn, ctfaıyt /z./etjen yurtsever fhu/ /Se^ere ır>dan çi^tfıvHç t»ir- resimde* SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU 1 Nisan Şakası' mı? Siyasi sistemler üzerindeki çalışmalarıyla tanınan In- giliztarihçi Robert Conquest: "Demokrasiyalnız uzun bir özgürlük ve hukuka saygı geleneğinin ürünü olabi- lir. lyi - kötü bir demokrasi kültürünü heryere taşıyabi- lirsiniz. Bu doğru. Ancak göz kamaştırıcı neticeler ala- mazsınız. Vasat ve kısmi sonuçlarla yetinmeniz gere- kir..." "Demokrasi yalnız Batı kültürlerinin ürünü ve Ba- tı'nın malıdır" diyor özetle Conquest "Sistem, ancak demokrasiye can veren 'özgürlükler ve hak, hukuk ge- lenekleri' üzerine inşa edilebilir. Demokrasiyi kestirme- den yerleştirmeye kalktığınızda, kısmi sonuçlara razı ol- mak zorundasınız!" Bu oryantalist beyanlar eskiden beni hasta ederdi. Ama külahımızı önümüze koyup düşünelim: Conquest hak- sız mı şimdi? Işte Erdoğan Türkiyesi... "Kopenhag Kri- terleri" adına sen kalk Meclis'ten yüzlerce kanun, uyum yasası çıkart. Sonra ilk reflekste, başladığın yere geri dön... 15yıladekhapis... Conquest'in sözlerı 1 Nisan'da yürürlüğe girmesi beklenen TCK vesilesiyle aklıma geldi. Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, yasanın yürürlüğe girmesi ile Tür- kiye'nin dünyanın en büyük gazeteci hapishanesine dönüşebileceğini söyledi. 6-7 sene önce olduğu gibi tıp- kı. Oktay Bey bu kâbusun ne menem bir şey olduğunu bilen kişilerin başında gelir. Ne zaman bir IPI -Uluslara- rası Basın Enstitüsü- toplantısına katılsak; karşımıza bir harita çıkartılırdı. Demirparmaklıklar arkasında en çok gazeteci barındıran ülkelerden oluşan birdünyaharita- sı olurdu bu. Içerdeki gazetecileriyle Türkiye hep başı çekerdi. Dönemin başbakanı "basın düşmam" ilan edi- lir; bizlere de dünya basını önünde haritanın hesabını vermekdüşerdi... 23 ayrı maddede gazetecilere ağır cezalar öngören TCK bu haliyle yürürlüğe girerse, sil baştan aynı kâbu- su yaşayacağız. Üç aydan 15 yıla dek hapis cezaları ön- gören maddeler var yasada. Siyasi sistemini "demok- rasi" etiketiyle adlandıran ve AB'ye üye olmayı hedef- leyen bir ülke için delilik bu. Ciddi bir "şizofreni vakası". 1 Nisan şakası değilse eğer, şuursuzluğun dikâlâsı.. Gazetecileri Koruma Derneği'nin (CPJ) 2004 raporu- na bakın. En çok gazeteci hapseden ülkeler hangileri biliyormusunuz?Çin(42), Küba(23), Eritre (17) veBur- ma (11). Bu dört ülke dışında, demirparmaklıklar arka- sında toplam gazeteci sayısı 29. Yani yerküre üzerinde hapiste bulunan gazetecilerin yüzde 70'i, en katı dikta rejimleriyle yönetilen Çin, Küba, Eritre ve Burma'da. TCK, bu sakıncalı maddelerle yürürlüğe girdiği anda ken- dimizi bu ülkelerle aynı kulvarda bulacağız. Altı ay son- ra AB ile müzakere masasına oturmayı planlayan bir ül- ke; nasıl böyle bir U-dönüşü yapar? "Gazetecileri hapisle tehdit etmek", Batı demokra- sileri ve AB'nin en temel ilkelerine meydan okumak de- mektir. Yılın "tek" günlerinde Çin ve Burma; "çift" gün- lerinde AB standartları benimseyemezsiniz. Ikisi arasın- da bir karar vermeniz gerekir. "Hakaret suçu" gerekçesiyle bir gazetecinin üç yıl- dan altı yıla kadar hapis cezası yiyebileceği bir ülkede, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi'nin en temel şart- ları bile geçersiz sayılır. Açın 19. maddeyi, okuyun: "Her fert fikir ve ifade özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kimse- nin müdahalesiolmadan bilgi toplamak ve her türlü med- yada bilgi ve fikiryaymak (neşretmek) hakkını içerir!" C'est l'Afrigue! Bu kadar basit. "Hapis cezası"; kendisini hertürlü eleş- tirinin üstünde tutan diktatörlüklerde varyalnız. Batı de- mokrasilerinde "hakaret suçunun" karşılığı "tazminat". En temel kriterlerde bile salıncak gibi gidip gelen ve sav- rulan bir ülkede demokrasi taahhütlerinin, Kopenhag Kri- terleri'nin ne kıymeti harbiyesi olabilir? Başbakan Afri- ka'da ya, aklıma bir Afrika fıkrası geldi: Nehrin bir yakasından diğer yakasına geçmek iste- yen akrep, suaygırına yalvarmış: "Ne olur beni sırtına al!" "Yok" demiş suaygın: "Sen beni sokarsın." "Hiç öyle şey olur mu?" demiş akrep: "Seni sokar- sam, bir daha kim beni sırtına alır? Nehri tekrar geçe- mem.." Yalvar yakar, suaygın nihayet akrebi sırtlamış ve kar- şı kıyıya geçirmiş. Karşıya geçer geçmez, akrep suay- gırını sokmuş. "Hani" demiş suaygırı: "Beni sokmaya- caktın?" "Eeeh" demiş akrep, "C'est l'Afrique-Burası Afrika!" Burası da böyle işte: Türkiye. B U L M A C A SEDATYAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 1 2 3 4 5 SOLDANSAĞA: 1/Hındistan'da, Gandhi gibi önde gelen ru- hani kişilere ve- rilcn unvan. 2/ Mezopotam- ya'dakurulmuş eski bir uygar- lık... Kendisine inanılan, sırve- rilen kimse. 3/ Indeks... Karı- şık renkli. 4/ Hububat tozu... Sey- yah. 5/Tahta tabanlı ve 1 deriyüzlübirtürayak- 2 kabı... Güzel sanat. 6/ 3 Üye... Harman yerin- 4 deki tahılın taş ve top- c rakla karışık kahntısı. fi II "Ufak tefek, yalan 7 dolan" örneklerinde ol- duğu gibi, anlatımı güç- lendirmek için sesçe benzer sözcüklcrin üst üste kullanılmasına verilen ad. 8/ Yeraltı suyunu taşıyan geçirimli katman... Köpek. 9/Boyun eğen, kendini başkasınınbuyruğuna bırakan... Hatay ilinde bir ırmak. YDKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Yunanmıtolojisinde, birbakışıyla insanlan taşa çe- viren yılan saçlı kadın... " — kaldım, susuz kaldım / Terk etmedi sevdan beni" (Ahmed Aril). 2/Közlen- miş patlıcan, sarmısaklı yoğurt ve kıymayla yapılan bir yemek. 3/Hoşa giden duygulanım... El değmemiş, kullanılmamış. 4/Çoğunlukla spor karşılaşmalarında seyircileri coşturan kimse... Bir işi yerine getirme. 5/ Bir sonı sözü... Metaldenyapılmışhilal. 6/Birnota... Utku. II "Çırak, çakır, çıkar, çarık" örneğinde oldu- ğu gibi, bir sözcük içindeki harflerin yerini değiştire- rek elde edilen sözcüğe verilen ad. 8/"— Ulvi": Çi- zerimiz... Küçük tekne kaptanı. 9/ Uzun marangoz rendesi... Boru sesi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle