25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18MART2005CUMA CUMHURİYET SAYFA JV LJ l_j 1 U J \ kultur(r^cumhuriyet.com.tr 15 1950'li yılların Amerikalı ünlü cinsellik araştırmacısının hayat hikâyesini anlatan 'Kinsey' sinemalarda Tüm gizemiylecinsellik Siz hiç babamza mastürbasyon yapıp yapmadığını sorar tnısınız? Cinsellik üstüne araştırmalarıyla 1950'lerde Amerikan toplumunu sarsan, ünlü biyolog, zoolog, sos- yolog ve bir anlamda seksolojınin Freud'u Alfred Kinsey, bugün başlayan ve hayat hikâyesini an- latıp adını taşıyan filmde, çocuk- luğundan beri arasının gergin ol- duğu, yaptıklarına hep burun kı- vırmış ve alay etmiş, tutucu ve hoyrat babasına (John Lithgow) bunu soruyor. 20. yüzyıl başında insanın hayatını kolaylaştıran teknolojik gelişmelere, ahlak el- den gidiyor diye tavır alan, elekt- rik, telefon, otonıobil ve özellik- le fermuarı(!) şeytan icadı sayan babasının, lOyaşındaykenelisü- rekli pıpisinde, otuzbirci bir ço- cuk olduğu gerçeğini ağzından alan Kinsey, ayrıntılan ıskalama- yan yaman bir gözlemci, önyar- gısız davranarak deneklerini ko- nuşturan, amansız bir soruştur- macı, tutkulu bir araştırmâcı. Cinsel tabular | Michael Collins ya da Schind- ler olarak hemen hatırlanacak, irikıyım Irlandalı Lianı Nes- son'ın Altın Küre'lik oyunuyla canlandırdığı Kinsey, doğa tutku- nu bir böcekbilimci olarak yaba- narılarının cinsel hayatlarını in- celerken Indiana Üniversite- sı'ndeki öğrencilerinin cinsel ko- nulardaki bilgisizliğini fark ede- rek insanın cinselliğine odakla- myor 1936'dan itibaren. Onu 4 çocuk babası yapan ka- rısının (Laura Linney) desteği ve 3 genç asistanının (Peter Sars- gaard, Chris O'Donnell, Ti- nıothy Uutton) başını çektiği ekibiyle ABD'de cinsel davranış- ların çetelesini tutmaya koyulu- yor. Yıllarca, deneklerin utanma, sıkılma ve suçluluk duymaksızın özgürce yanıtladığı çeşitli sorular Yönetmen - Senaryo: Bill Condon / Kamera: Frederick Elmes / Müzik: Carter Burvvell / Oyuncular: Liam Neeson, Laura Linney, Chris O'Donnell, Timothy Hutton, Peter Sarsgaard, Oliver Platt, John Lithgovv, Tim Curry, Veronica Cartwright/ABD2005 (Umut Sanat). Görüntülerinden müziğine, hatırlama ve vurgulama sahneleriyle bir çeşit soru-cevaplı sine-röportaj tarzını kaynaştıran sinema dilinden başarıh oyunculuklarma kadar, yarım yüzyıl kadar önce yeni dünyayı sarsmış bir cinsellik araştırmacısının hâlâ tartışılan rapomnu ve aşama aşama oluşumunu perdeye taşıyan "Kinsey", yenilikçi ve görülesi bir "bio pic" drama olarak seyredilmeyi hak ediyor sonuçta. sorarak yaptığı anket ve istatistik- lerin sonucunda ortaya çkan "Er- keğin Cinsel Davranışı" (1948) ile "Kadının Cinsel Davranışı" (1953) adh, daha çok "Kinsey Raporu" olarak tanınıp bilinen 2 kaynak eseri, soğuk savaş atmos- ferıyle komünizm paranoyasına kapılmış 1950'lerin Amerikan kamuoyunda patlayan bir atom bombası etkısi yaratıyor. Politikacıların, aıle kurumu- nun, kilisenin, tutucu ve bağnaz çevrelerın tepkısini çeken, din- dar, katı zihniyetleri hop oturtan hop kaldıran, tartışmalara yol açan, cinsel tabuları yıkamasa da sarsan Kinsey, günümüzde artık eskiye oranla çoktan alışılan pe- nis, vajina, klitoris gibi ayıp söz- cükleri kullanılır kılarken evlilik öncesi ve sonrasındaki Amerikan vatandaşının cinsel alışkanlıkla- rına, eğilimlerine ilişkin şoke edi- ci saptamalarda bulunuyor, örne- ğin her heteroseksüel erkekte üç- te bir oranında homoluk yaygın, her insan farklıdır (malum çeşit- lilik hayatın değişmez gerçeğı), oysa aynı standartlarda olmak ıs- tiyor herkes. Kadının cinsel or- ganıysa tam bir muamma. Mas- türbasyondan cinsel ilişki pozis- yonlarına, bıseksüellikten homo- seksüelliğe ve sadakatsizliğe uza- nan çeşitli bölümlerden oluşan raporun ortaya çıkışını, Kinsey'le birbirlerinin kanlarına uçkur çö- zen ekibinin hikâyesiyle birlikte veren film, soru-cevaplarla geli- şen iki saatlık dramatik bir anket gibi kurulmuş. Geleneksel tutucu ahlak Hollywood'un ilk dönem yö- netmenlerinden James VVhale'in hayatını anlattığı "Gods and Monsters" (1998) ve televizyo- na çektiği filmlerle adını duyuran Bill Condon'un yazıp yönettiği "Kinsey", seyirciyi 1950'li yıl- lar Amerıkası'nın kapalı kapılar ardındaki yatak odalarının mah- remiyetine doğru ilginç bir gezi- ye çıkarıyor. Senarist-yönetmen Condon'un yaklaşımı mezhebi geniş Kinsey'den yana, çoğu kez gerçeklerı saptıran, geleneksel tutucu ahlakınakarşı. Görüntüle- rinden müziğine, hatırlama ve vurgulama sahneleriyle bir çeşit soru-cevaplı sine-röportaj tarzını kaynaştıran sinema dilinden ba- şarıh oyunculuklarma kadar, ya- rım yüzyıl kadar önce yeni dün- yayı sarsmış bir cinsellik araştır- macısının hâlâ tartışılan raporu- nu ve aşama aşama oluşumunu perdeye taşıyan "Kinsey", son haftalarda Ray Charles'la Ho- ward Hughes'ün biyografilerini görüntüleyen görkemli "Ray"le "Gökler Hâkimi"nın çizgısin- de, yenilikçi ve görülesi bir "bio pic" drama olarak seyredilmeyi hak ediyor sonuçta. Böylesine zengin, karmaşık ve sansasyona müsait, cinsel içerık- li, tartışmalı bir hayat hikâyesini beyazperdeye taşımak için 2000'li yıllan bekleyen Hollywo- od'da, Kinsey raporuna öykünen Irvin Wallace'ın kitabından yö- netmen George Cukor eliyle, kahramanı doktor Chapnıan'ın çeşitli kadınlarla görüşüp söyle- şerek Kinseyvari bir cinsellik araştırması yaptığı, kalabalık kadrolu ama vasatı aşamayan "The Chapman Report" adlı bir gişe filmi de çekilmişti vak- tiyle 1962'de. Bill Condon'un "Kinsey"i, o filmin yanında bir başyapıt gibi duruyor. Yeni Ba$layanlar...Yeni Baçlayanlar...Yeni Başlayanlar... HALKA 2/The Ring 2 Hideo Nakata'nın yönettüği filmde Naomi Watts ve Sinıon Baker başrolleri paylaşıyor. Gazeteci Rachel'ın, oğlu Aidan'la birlikte Seattle'da yaşadığı korkunç olayların ardından 6 ay geçmiştir. Genç kadın ve oğlu, dehşet dolu anılardan kaçmak için Oregon'daki küçük bir sahil kasabasına taşınırlar. Ama tedirgin edici geçmişi, burada da Rachel'ın karşısına çıkar. CANIM BABACIĞIM/Capturing The Frledmans Andrew Jarecki'nin yönettiği filmde başrolleri Arnold Friedman, Elaine Friedman ve David Friedman paylaşıyor. Friedmanlar bir Şükran Günü'nde sakin bir tatil yemeği için evde bir araya gelmiştir. Aniden polisler ön kapılafını kırıp eve girer. Arnold ve 18 yaşındaki oğlu Jesse tutuklanırlar. Arapsaçına dönen bir soruşturmanın ardından baba ve oğul, şoke edici yüzlerce iddiayla suçlamr^ar. Aile suçlu olmadığını iddıa etse de Great Neck halkının giderek büyüyen öfkesinin hedefi haline gelir. CELİBOLU 'Atatürk', 'Nemrut' ve 'Hititler' gibi belgesellere imza atmış Tolga Ornek'in hem senaryosunu yazdığı hem de yönettiği belgesel, 2 lngiliz, 3 Yeni Zelandalı, 3 Avustralyalı ve 2 Türk toplam 10 ana karakterin mektup ve günlüklerınden yola çıkılarak dil, din, ırk gözetmeksizin savaşın insanların üzerindeki etkileri anlatılıyor. A$K DOKTORU/HltCh Andy Tennant'ın yönettiği filmde başrolleri Will Snıith, Eva Mendes ve Kevin James paylaşıyor. Sadece üç randevuyla hayallerindeki kadına ulaşabileceklerini söyleyen Hitch, New Yorklu efsanevi bir 'randevu doktoru' olmasına rağmen hayatında özel bir ilişkisi yoktur. Allegra Cole adlı çekici bir ünlüye vurulmuş alçakgöniillü bir muhasebeci olan Albert'a yardım ederken aradığı kadını bulur. İZLEYİCİ CÖZÜYLE... ERDAL ATABEK Masallardan sinemaya. Masalların büyülü dünyası sinema için çok önemli bir kaynak olmuştur. Gösterimde olan 'Düşler Ülkesi' (Finding Neverland) Peter Pan'ın yazılış öyküsünü anlatan güzel bir film- di. Beklediği Oskar'ları alamasa da çocukların büyülü dünyasını anlatıyordu. Marc Foster'in filmi, Iskoç yazar James Mathevv olayından esinlenmiş bir çalışma. Yazar J.M. Barry yaz- dığı tiyatro oyununun beğenilmemesiyle düş kı- rıklığına uğramıştır ve yeni bir esin aramaktadır. Aradığı esin perisi gezdiği Kensington bahçele- rinde dört çocuklu bir dul kadın olarak karşısına çıkar. Yazar bu çocuklarla oyun oynarken onla- rın hayal gücüyle birleşerek bırçok oyun kurgu- lar. Aileyle olan yakmlaşması hem kendi karısı hem de kadının annesi tarafından hoş karşılan- maz. Ama bir kez oyunların büyülü dünyası ya- ratılmıştır. Artık onları hiçbir şey durduramaya- caktır. Bu oyunlardan ünlü çocuk oyunu Peter Pan doğacaktır. Bu oyun sahne için büyük bir risktır ama tiyatro sahibi bu rıskı göze alır ve bü- yük bir sahne oyunu böylece doğar: Peter Pan. Film, insan hayallerinin gücü ile gerçeklerin acı yüzünü birleştıren etkileyici bir yapımdı ve ya- şamdaki acı- tatlı dönemeçleri çok iyi yansıtıyor- du. Kanımca ödüllerde de, gişede de pek başarı- lı olamadı. Oyuncular çok başarılı 'Anlat tstanbul', bir Türk filmi. O da iyi bili- nen beş masalı günümüze uyarlıyor. 'Fareli Kö- yün Kavalcısı', 'Uyuyan Güzel','Külkedisi', 'Panıuk Prenses' ve 'Kırmızı Başhklı Kız'. Bu beş masal beş ayrı öyküyle biribirine bağlanan kavşak noktalarıyla günümüzde yaşanıyor. Bu- luş da, işleniş de hem çekici, hem de sürükleyi- ci ve anlamlı. Zengin oyuncu kadrosu son dere- ce başarıh. Bütün oyuncular performanslarının doruklarında oynamışlar. Film, aşk, aldatma, dostluk, yamlma gibi çok yönlü insan davranış- ları üzerine kurulmuş. Mekân seçimleri çok et- kileyici. Büyük kent sendromunun birçok yanı da çok başarıyla işlenmiş. Beş yönetmenli film Beş öykü beş ayrı yönetmen tarafından çekil- miş. Ümit Ünal (aynı zamanda senaryonun ya- zarı), Kudret Sabancı, Selim Demirdelen, Yü- cel Yolcu, Ömür Atay tarafından çekilen film, Türk filmleri arasında çok iyi bir yere oturuyor. Işlenen karakterler çok iyi etüt edilerek oynan- mış. lyiler, kötüler, çaresizler, isyancılar, kabul- leniciler, dayanışmacılar gözler önüne seriliyor. Bir noktanın atlandığını düşünüyorum. Filmde yaşamın keyıf verici yanları, zevkleri, eğlence- leri hiç yer almamış. Filmin beş öyküsü de ya- şam trajedısıni ışliyor ama en acı olaylar içinde bile insan kendini ayakta tutacak neşeli yanlar bulmak zorundadır ve bulur. En güç koşullarda yaşayan insanların bile kendilerine neşe yarattı- ğı, zevk aldıkları, eğlendikleri yerler, zamanlar vardır. Filmin başından sonuna kadar bunu bu- lamadım. Oysa yaşam acı ve tatlı yanlarıyla bir bütündür. Bu noktanın tıpkı yaşam gibi oyunlar- da ve filmlerde 'gerekli bir denge' olduğunun atlanmaması daha doğru olur diye düşünüyorum. 'Anlat İstanbul'u görmenizı önerıyorum, 'Düşler Ülkesi'ni de atlamayınız. MarieAntoinette beyazperdede PARİS (AFP) - Amerikalı yönetmen Sofia Coppola, Fransa Kraliçesi Marie Antoinette'in yaşamını anlatan filmınin çekimlerine Versailles Sarayı'nda başladı. Geçen yıl 'Lost In Translation' filmiyle en özgün senaryo dalında Oscar alan Coppola, filmin senaryosunu Antonia Fraser'ın 'Marie-Antoinette: The Journey'/'Marie- Antoinette: Yolculuk' adlı kitabından yola çıkarak yazdı. Marie-Antoinette'i, daha önce Coppola ile 'Virgin Suicides' filminde çalışmış olan 22 yaşındaki Kirsten Dunst canlandıracak. XVI. Louis'yi Coppola'nın kuzeni Jason Schwartzman oynarken, Alain Delon'un geri çevırdiğı XV. Louis rolünü ise Rip Torn üstlenecek. KEDİGOZU VECDİ SAYAR Fikir Yakmak Kültür ve sanat ortamımız hareketli günler yaşı- yor. Yeni ürünler, yeni oyunlar, yeni filmler birbirini izliyor. Avrupalı mıyız, değil miyiz tartışmasına en somut katkıları kültür ve sanat insanlarımız yapıyor. Yurtiçindeki ve yurtdışındaki başarıları ile Avru- pa'nın pek çok ülkesinden ilerı bir düzeyde oldu- ğumuzu kanıtlıyorlar. Ama ne yazık ki, iki engeli bir türlü aşamıyoruz. Bu engellerin ilki, ülkemizde sanatsal etkinlikle- rin Istanbul'un -ve bir ölçüde birkaç büyük kenti- mizin- kapılarının dışınaçıkamaması... Anadolu kül- tür ve sanat etkinlikleri açısından büyük bir yoksul- luk içinde. Bu yoksulluğun doğal bir sonucu ola- rak, Anadolu'dadeğerlendirilemeyen büyük bir po- tansiyel yatıyor. Yeni KültürTurizm Bakanı Atilla Koç'un, eski ba- kanın yaptığı gibi, sanat alanını piyasa koşullarına teslim etme niyetinde olmadığı, kültür ve sanat hiz- metini bir kamu görevi olarak değerlendirip özel- likle Anadolu'yu çağdaş sanatla buluşturma hede- fine yöneleceği anlaşılıyor. Umarım bu beklentimiz boşa çıkmaz. Ikinci engelse, düşünce özgürlüğü alanındaki sı- nırlamalardan bir türlü kurtulamamamız. Yasakla- malar, yargı kararları eski günleri aratmayacak bir yoğunluğa ulaşıyor. Musa Kart'ın kedi karikatürü- nün suçlu bulunmasından, Ragıp Zarakolu'ndan Fikret Başkaya'ya pek çok yazarımız hakkında açılan davalara, Grup Yorum'dan Ferhat Tunç'a, Aynur Doğan'a müzisyen arkadaşımızın karşılaş- tığı yasaklara, yeni Ceza Kanunu'ndaki basının ha- ber verme özgürlüğünü kısıtlayan maddelere, Or- han Pamuk, Baskın Oran, Hrant Dink gibi yazar- larımızın düşüncelerine yönelen hoşgörüsüzlük ve linç girişimleri ile karşımızdaki tablo, Türkiye'nin Avrupa Bırliği yolculuğundan hoşnut olmayanların işine yaramaktan başka neye hizmet edebilir? Bu ortamda, düşünce ve ifade özgürlüğünü sa- vunan etkinlikler büyük önem taşıyor. Keşke, tüm yöneticilerimiz önümüzdeki sonbaharda Istan- bul'da düzenlenecek "Düşünce Suçuna Karşı Is- tanbul Buiuşması"nüa ev sahipliğini üstlenecek olan Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ı kendilerine örnekalabilseler... Bakınoza- man nasıl prestij kazanır ülkemiz dünyanın gözün- de. Hafta sonunda Diyarbakır Belediyesi'nin ev sa- hipliğinde düzenlenecek olan "Kültürel Çeşitlilik" semineri de bu açıdan Türkiye'yi onurlandıran bir etkinlik. Uluslararası PEN Kulüpleri Federasyonu, Türkiye PEN Merkezi, Kürt PEN'in ortaklaşadüzen- lediği bu seminer, son günlerde Dünya Kadınlar Günü'ndeki polis dayaklarıyla ve düşünce ürünle- rine yönelik yasaklamalarla gündemden düşme- yen Türkiye'nin aydınlık yüzünü dünyayagösterme- ye adaydır. Tabii, gene aklımızla değil de korkula- rımızla hareket etmezsek... Aynı umudu, yarın Istanbul'da -Kadıköy'de- I- rak'ın işgalinin yıldönümünde Küresel BAK'ın dü- zenlediği miting ve onu izleyen iki gün Türkiye'nin pek çok kentinde düzenlenecek "Newroz" kutla- maları için de taşıyorum. Bu günlerden -iktidarı ile muhalefeti ile- yüzünün akıyla çıkacak bir Türkiye, ifade özgürlüğü alanındaki korkularını da günün bi- rinde yenecektir hiç kuşkusuz. İfade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalara her za- man baş kaldırmış bir büyük yazarımızı, Haldun Ta- ner'i özlemle andık hafta başında. Bugün sayıları pekdefazlaolmayan "Sisyphos'un Torunları "ndan birıydi o. Bize bıraktığı o görkemli edebı mırastan küçük bir alıntıyla bitirelim yazımızı: "Demokrasi, her şeyden önce, bir geniş görürlük, bir tahammül rejimidir. Söze sözle, fikre fikirle karşılık vermek sa- bır ve olgunluğunu gösteremeyip de yakıcılık, yıkı- cılık gibi zorbalıklarla fikri sindirip susturacaklarını sananlar her şeyden önce kendilerine güvensizlik- lerini ve tek taraflılıklannı ilan etmiş olurlar." vecdisayar@yahoo.com Mimar Sinan'da konser • Kültür Servisi - Borusan Istanbul Filarmoni Orkestrası'nın başkemancısı Pelin Halkacı Akın ve viyola sanatçısı Ruşen Güneş bugün saat 19.30'da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Oditoryumu'nda bir konser verecekler. Girişin serbest olduğu konserde sanatçılar W. A. Mozart, D. Milhaud, B. Martinu, G.F. Haendel-J. Halvorsen'in yapıtlarmı seslendirecekler. 3. FÎLMMOR FESTÎVALÎ • FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ nde 13.00'te 'Atölyemor Filmleri' kapsamında 'Atölyemor 2004', 'Dona Kalan', 'Görünmcyen Emek', 'Seyahat', 15.00'te 'Rani Hindustani', 16.00'da 'Ateş', 18.30'da 'Ağlayan', 'Bilinnıeyen Ev', 20.00'de 'Feda Ettiğimiz Çocuklar'. • GOETHE ENSTİTÜSÜ'nde 13.00'te 'Beklenen Şarkı', 15.00'te 'Devrilen Anıtlar', 16.00'da 'Benim Sinemalarım', 18.30'da 'Sırtlarındaki Hayat', saat 20.00'de 'Rani Hindustani' BUGÜN • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'nde 19.30'da İDSO'nun 'Bach' adlı konseri. Şef: tbrahim Vazıcı Solistler: Esra Ramadanoğlu (piyano), Feryal Türkoğlu (soprano), Ferda Yetişer (alto), Ayhun Uştuk (tenor), Tuncay Kurtoğlu (bas). (0 212 251 56 00) • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda 19 30da Filarmonia lstanbul'dan Çanakkale Şehitleri için konser. (0 212 232 98 30) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde 14.00 ve 17.00'deHülya Tunçağ'dan seminer. (0 212 252 35 00) • BILGİ ÜNİVERSİTESİ DOLAPDERE KAMPUSU'nda 15.00'te 'Beş Engel', 17.00'de 'Kayıp Aranıyor: Debra Winger' ve 20.00'de 'Adaptation'. (444 0 428) • OSMANLI BANKASI MÜZESİ SİNEMASI'nda 19 30da 'Charlie Chapün'den Kısalar'. (0 212 334 22 70)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle