Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13MART2005PAZAR
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİ StRMEN
İki Kitap, İki insan,
İki Savcı
Sevgili,
Gazetelerde günlük yazı yazanların en çok kar-
şılaştıkları soru, "Hergün o kadarkonuyu nereden
buluyorsun''dur.
Zaman zaman insanın "Bugün neyazsam" diye
düşündüğü olur. Hatta Uğur Mumcu'nun bu baş-
lıkta enfes bir yazısı da vardır.
Ama genelde, toplumsal yaşamda konu çoktur,
hele hele bizim toplumumuzda...
Hatta öylesine çoktur ki konu, son anda çıkan bir
olay tasarladığınız yazıyı ertelemenize yol açar.
Sana ne zamandır sözünü etmek istediğim iki ki-
tabı yazmayı da ne yazık ki, haftalar boyu ertele-
mek zorunda kaldım. Oysa bunların her kisi de ay-
rı ayrı ilginç yapıtlar, hele hele ilk bakışta birbirleriy-
le sıkı sıkıya ilgili gibi görünmeseler de, bir arada
ele alınca daha da ilginç oluyorlar.
Birinci kitap, Levent Burak Yıldız'ın bir cezaevi
doktorunun anılarını anlatan özyaşamöyküsü "Ce-
zaevi A.Ş."
Alfa Yayınları'ndan çıkan eserin adı ilgimi çekti,
başlayınca da bir solukta okudum.
•••
Tıp fakültesinden yeni mezun, yaşam deneyimi
hemen hemen hiç olmayan, kendi deyişiyle, o sı-
ralardaülkeninsorunlarınadaoldukçayabancı Le-
vent Burak Yıldız, zorunlu hizmet kapsamında git-
tiği Antakya E Tipi Cezaevi'nde, ilk önceleri farkı-
na varmadığı düzenin çarkları içine girerken birden
uyanıp görevini yapmaya teşebbüs edince, başı-
na gelenleri ve çetin savaşımını anlatıyor.
Türkiye'de devlet çarkının nasıl işlediğini göste-
ren bu kitabı mutlaka oku! Orada kimi cezaevi mü-
dürlerınin azılı suçlulardan farklı olmadığını, kimi
savcıların adaletin önündeki en büyük engel, yol-
suzluk ve hırsızlığın suç ortağı olduğunu görecek-
sin. Bir gencin uyanışının, yürekli mücadelesinde
zaman zaman umarsızlığa düşüşünün, sonunda
direnciyle kazanmasının öyküsünü bulacaksın.
Samsun Vezirköprü anıları ıse keskin ve acı top-
lumsal gözlemleri içermekte.
Levent Burak Yıldız'ın biyografisinden, dahason-
ra 9 yıl daTBMM doktorluğu yaptığını, sonra da hem
bu görevinden hem de devlet memurluğundan sağ-
lık sistemındeki yozlaşmayı protesto etmek için ay-
rıldığını öğrenıyoruz.
Sanırım, o dokuz yıllık anılar da çok ilginçtir. Ama
yayımlanması kolay olur mu bilmiyorum.
Levent Burak Yıldız'ın kitabını içtenlikle salık ve-
ririm.
•••
Ikinci kitap, bir savcının on yıllık çalışma döne-
mini anlatan "Bir Savcının Not Defterinden". Ya-
zarı, o savcılık yıllarının birbölümünetanıkolduğum,
dostum Prof. Dr. Çetin Yetkin.
Çetin Yetkin, toplumsal sorunlarla daha öğren-
cilik yıllarında haşır neşir olmuş, on yıl savcılıktan
sonra üniversiteye geçmiş, verimli bir bılım adamı.
Bilimsel çalışmalarının yanı sıra, savcılık yılların-
daki gözlemlerini kaleme aldığı kitabında, birzaman-
ların Antakya E Tipi Cezaevi Savcısı'nın... tersine
adam gibi bir savcının adalet ve toplum için çırpı-
nışlarına tanık oluyorsun.
Çoğu zaman, anılarda düşülen "ben" yanlışına
düşmeden, ülke gerçeklerinden kopmadan, kimi za-
man insanın tüylerini ürperten, kimi zaman gözle-
rini yaşartan olayları irdeleyerek yazdığı kitabı bir
solukta okutuyor Çetin Yetkin.
Her bir olay kendi başına roman oluşturacak öy-
küleri içeriyor.
Çetin Yetkin çok ilginç, zaman zaman çok yetkin
yargıçlarla da çalışmış, bunlar arasında özellikle
uzun yıllar Istanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nın
başkanlığını yapmış olan Ramiz Emre ile ilgili bö-
lüm çok ilginç ve insanın içine su serpiyor.
Çetin Yetkin, Ramiz Emre ile ilgili bölümü şöyle
bitiriyor:
"...O dönem başkanlığını Ramiz Emre'nin yap-
tığı Istanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi işte böyle bir
mahkemeydi. Üyeleri ise Naci Tanrıverdi, Hayri
Esin, Lamia Tarçay, Hayri Tekin'oV. Daha sonra
başka yargıçlar da mahkemenin üyesi oldular.
Ben böyle birmahkemede savcı olarak görevyap-
mış olduğum için hep övünürüm."
Gerçekten de o dönemlerde Türkiye'de yargıç-
lar vardı, kimilerinin mahkemelerinde ben deyargı-
landım, 5. Ağır Ceza Reisi Talip Bey'i unutamam.
Şimdi... Neyse Sevgili, boş ver şimdiyi, pazarı-
nın keyfi kaçmasın.
Çetin Yetkin'in çok ilginç kitabını, mutlaka oku!
Ama onun yanı sıra, ilk basımı yıllar önce yapılmış,
ama genişletilmiş son basımı yeni çıkmış olan "Türk
Direniş ve Devrimleri", "Karşı Devrim" ve "Ser-
best Cumhurıyetçi Fırka Olayı"n\ da mutlaka dik-
katle oku!
özgün bir bakışın, ciddi bir çalışmanın ürünü olan
bu yapıtlar bugüne de ışık tutuyorlar.
asirmenû/ cumhuriyet.com.tr
Kazan: Bir yıl ertelenmeli
'TCYAvrupaBirliği
normlanna uymuyof
İSTANBUL (AA) -
Basın Konseyı Başkanı
Oktay Ekşi, "Türki-
yc'nin önümüzdeki yıl-
laıda en büyük gazete-
cı hapıshanesi' diyeanıl-
masını istemiyoruz. Bu
ifadeyi silmck için çok
uğraşnk"dedi.
Yazılı, sözlü ve görün-
tülü (elektronık) basının
sahıp, genel yayın yönet-
menı ve yönetıcısi konu-
mundakı 50 gazeteci ve
Basın Konseyi Yüksek
Kurul üyesi, 1 Nisan
2005 tarihinde yürürlü-
ğe girecek olan yeni Ce-
za Yasası'nın iletişım (ba-
sın) özgürlüğü ile ilgili
hükümlerıni tartıştı.
Ataköy Crowne Plaza
Otelf ndekı toplantının
açılışında konuşan eskı
tstanbul Barosu Başka-
nı Avııkat TurgutKazan,
yeni yasada suç tanımla-
nnm net olmadığını kay-
dederek yasanın AB
normlanna uymadığını
savundu. Kazan, yeni
TCK'nin yürürlüğe gir-
mesinin 1 yıl ertelenme-
si önerisınde de bulundu.
Toplantının ardından ya-
yımlanan deklerasyonda
yeni yasanın basın öz-
gürlüğünü kısıtlayıcı bir-
çok hükmü bulunduğu
belırtilerek AB reformla-
rıyla taban tabana zıt ol-
duğu vurgulandı.
Tasanlan kendi bakış açısına göre yeniden düzenlemesi bürokratlann ve bakanlann da tepkisini çekiyor
Yasalara Dinçer damgası
Ömer Dinçer
ANKARA(CumhuriyetBü-
rosu) - Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın bürokrasiyi teslim
ettiğı Başbakanlık Müsteşarı
Ömer Dinçer, bakanlıklardan
ve kamu kuruluşlarından ge-
len tüm yasa tasanlarını kendi
bakış açısına göre yeniden dü-
zenliyor. Bu nedenle çoğu kez
bürokratlar ve bakanlarla da
karşı karşıya kalan Dinçer, ve-
tolu Kamu Yönetimı Temel Ya-
sası'nı temel alarak yeniden bi-
çımlendırdiği yasal düzenle-
melerdeki "dil ve hukuk yan-
lışları" ile birçok ilke de ımza
atıyor. CHP Trabzon Millerve-
kilı Mehmet Akif Hamzaçebi,
"politize" olmakla suçladığı
Dınçer'in Türk hukuk ve ıda-
ri sısteminden uzak tasanlar
hazırladığını belirterek "Tasa-
rılardaki cümle yapıları da ay-
rı bir felaket" dedi.
• Başbakan Erdoğan'ın bürokrasiyi teslim ettiği Başbakanlık Müsteşan Ömer
Dinçer, tüm yasa tasanlannı kendi bakış açısına göre yeniden düzenliyor. Bu
nedenle çoğu kez bürokratlar ve bakanlarla da karşı karşıya kalan Dinçer, yasal
düzenlemelerdeki "dil ve hukuk yanlışları" ile de tepki topluyor.
Başbakanlık Müsteşan Din-
çer, Istanbul Büyükşehir Be-
lediyesi'nden bu yana Erdo-
ğan'ın beyin takımında yer alı-
yor. Bütün bakış açısını yansıt-
tığı Kamu Yönetimi ve Yerel
Yönetim yasalarının mimarı
olan Dinçer, yasal düzenleme-
lerde kendi görüşlerınde ısrar
ediyor.
Yasa yapma tekniği konu-
sunda yetersız olmakla suçla-
nan Dinçer, anayasayı değiş-
tirmeden Kamu Yönetimi Te-
mel Yasası'nı hazırlamıştı. Din-
çer, teftiş sisteminı kaldıran,
bakanlıklann taşra teşkilatla-
nnı tasfiye eden, üniter devlet
yapısını tehdit eden hükümler
içeren Kamu Yönetimi Temel
Yasası 'nın anayasaya aykın ol-
madığını savunmuştu. Cum-
hurbaşkanı Ahmet Necdet Se-
zer ise bu yasanın birçok hük-
münü anayasaya aykırı bula-
rak veto etmiştı.
"KamuYönetimiTemelKa-
nıınu, Türkiye'nin kendi ken-
dine pişirdiği bir çorbadır" gö-
rüşünü savunan Dinçer, bakan-
lıklann taşra teşkilat yasalan
yoluyla Kamu Yönetimi Te-
mel Yasası'nı fiilen yürürlüğe
sokma stratejisi izliyor. Din-
çer, bakanhklara uyan yazısı
göndererek, yasal düzenleme-
lerin Kamu Yönetimi Temel
Yasası'na göre düzenlenmesi-
ni istiyor.
Bu nedenle Milli Eğitim Ba-
kanlığı, SSK hastanelerinin
Sağlık Bakanhğı'na devri, Köy
Hizmetleri Genel Müdürlü-
ğü'nün tasfiyesi ve Sivil Hava-
cılık Genel Müdürlüğü'nün teş-
kilat yasalan; Kamu Yönetimi
Temel Yasası'na göre düzenlen-
di. Gelir Idaresi Yasa Tasan-
sı'nda da aynı anlayışı sürdü-
ren Dinçer, Gelirler Genel Mü-
dürü Osnıan Arıoğlu'nun da
tepkisine neden oldu.
Başbakanlık'ça TBMM'ye
gönderilen tasanlardaki yan-
lışlar, AKP milletvekillerinin
önergeleriyle düzeltiliyor. Bu
nedenle "yasayapma tekniğin-
den uzak" olmakla eleştırilen
Dinçer, politize olmakla da suç-
lanıyor.
CHP Trabzon Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi, Baş-
bakanlık'ın yasa tasanlarını gö-
rüş almak üzere AKP milletve-
killerıne gönderdiğine işaret
ctti. "Başbakanük'ın, iktidar
partisinin grubundan görüş al-
maya çahşmasını çokyadırgıyo-
rum" diyen Mehmet Akif
Hamzaçebi, "Tasanhazuiama
tekniğinde, milletvekilleri ve
parti gruplanndan görüş ahn-
ması diye bir usııl yokttır. Bu an-
layış AKP ile başladı. Bu da
BaşbakanhkMüsteşarfnın ne
kadar politize olduğunu göste-
riyor" eleştirisini yaptı.
YARGITAY'DAN ÖRNEK KARAR
Polisin dağılın
dememesi
beraat ettirdi
• Yargıtay, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
Yasası'na muhalefet etmek suçundan ceza
alan eylemcilerin mahkûmiyetini "Polis
'dağılın' uyansı yapmamış" diyerek bozdu.
ANKARA (ANKA) -
Polısın eylemlere müda-
halesi tartışılırken Yargı-
tay örnek ahnabileck bir
karar verdi. Yargıtay, Top-
lantı ve Gösteri Yürüyüş-
leri Yasası'na muhalefet
etmek suçundan ceza alan
eylemcilerin mahkûmi-
yetini "Polis 'dağılın' uya-
nsındabulunnıanuş" di-
yerek bozdu.
Yargıtay, toplantı ve
gösteri yürüyüşlenne yö-
nelik polis müdahalesine
örnek olarak alınabile-
cek bir karara ımza attı.
Yargıtay, eylemcilerin be-
raatını öngördüğü kara-
rının gerekçesini polisin
"dağılın" uyansında bu-
lunmamasına bağladı.
Hatay'da, 1999 yılın-
da bir gösteri gerçekleş-
tirildi. Gösteriye polis
müdahale ederek eylem-
cileri gözaltına aldı. Da-
ha sonra eski Adana 2
No'lu DGM'ye çıkanlan
eylemcıler, Toplantı ve
Gösten Yürüyüşleri Ya-
sası'na muhalefet etmek-
ten çeşitli cezalara mah-
kûm edildi.
Davanın temyiz edil-
mesi üzerine, dosya Yar-
gıtay'a geldı. Dosyayı in-
celeyen Yargıtay 8'inci
Ceza Dairesi, eylemcile-
rin beraat etmesini ön-
görerek yerel mahkeme
kararını bozdu.
Kararda şöyle denıldı:
"Emniyet görevlilerin-
ce düzenlenen olay tuta-
nağında protestocu gru-
ba dağılmaları yönünde
ikazda bulunulduğu, gru-
bun dağılmayarakeylem-
lerine devam ettiği, zor
kullanılarak grubun gö-
zaltına ahndığı beürtil-
miş ise de; cumhuriyet
savcısı tarafindan düzen-
lenen video kaset incele-
me tutanağmdan dağıl-
ma uyansuun yapıldığı-
na ilişkin görüntü ve ses
kayduıdan söz edilmedi-
ğive sanıklann bütün aşa-
nıalarda polisin dağılın
uyarısını duymadıklarını
beyan etmeleri karşısın-
da, 2911 Sayılı Yasa'ya
uygun ihtaratın yapılma-
dığı tespit edilmiştir."
ÎĞNELl FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
6,7,8 MART 10,11MART
Gazi olaylannm 10. yıldönümünde yaşamını yitirenler gözyaşlarıyla anıldı
Binlerce ldşi katlianu laneüedi
ALPERTURGUT
AUcler, 10yıl önce öldürülen yakınlannın fotoğraflanyla yürüdü.
Gazıosmanpaşa Gazi ve Ümrani-
ye Mustafa Kemal mahallelerinde
10 yıl önce kırli bir provokasyonun
ardından çıkan olaylarda yaşamlan-
nı yitirenler, binlerce kişi tarafindan
"İktidar Katilleri Koruyor" slogan-
lanyla anıldı. Gözyaşlan arasında
öldürülen çocuklannın fotoğraflan ve
karanfillerle yürüyen aileler, "Dev-
let, provokasyona karşı haklı ve do-
ğal bir tepkigeliştiren bizlere katiiam-
la yanıt verdi. Hani biz Aleviler, cum-
huriyerin temel taşıidik" dedıler. Ga-
zi Mahallesı'ndeki her anma töre-
ninde, göstericilere sert bir şekilde
müdahale eden ve yüzlerce kişiyi
gözaltına alan güvenlik güçlerinin,
bu kez topluluktan uzak durarak sa-
dece izlemekle yetindiği gözlendi.
Gazi Mahallesi'nde sabah saatle-
rinde geniş güvenlik önlemleri ara-
sında toplanmaya başlayan gruplar
önce Alibeyköy Mezarhğı'nda bir
anma törenı düzenledi. Törenin ar-
dından Gazi Mahallesi'ne doğru yü-
rüyen topluluk, karanlık güçlerce ta-
ranan 4 kahvehane ve bir pastaneye
karanfil bıraktı. Gazi Cemevi önün-
de gıtgide büyüyen kitle öğlen saat-
lerinde binlerce kişıye ulaşırken tnö-
nü Caddesi'nin üzerinde HÖC, ESP,
Halkevleri, DHP, DEHAP, SDP, SO-
DAP, Pır Sultan Abdal Kültür Der-
neği ve dergi gruplarınca kortejler
oluşturuldu. En önde olayda yaşam-
lannı yitirenlerin ailelerince taşınan
"Gazi ŞehitleriÖlümsüzdür, Unutma-
yacağız, Unutturmayacağız" yazılı
pankartla dev kortej, saat 12.30'da Ga-
zi Mezarlığı'na doğru yürüyüşe geç-
ti. Polisin uzak durmaya özen gös-
terdiği yürüyüş boyunca olayda ha-
yatlannı kaybedenlerin fotoğrafla-
rını taşıyan topluluk saat 13.00'te
mezarlığa ulaştı.
Aradan geçen onca zamana karşın
acılan hiç dinmeyen aileler, gözyaş-
lannın sel olup aktığı ağıtlareşliğin-
de evlatlannın mezarlannı karanfil-
lerle süslediler
Grup Yorum tarafindan söyleni-
len "Bize Ölüm Yok" adlı marştan
sonra tekrar cemevine yürüyen top-
luluk olaysız dağıldı.
ERZURUM
Kurtuluş
gününde
ilahili
resepsiyon
RECEP KAPUCU
ERZURUM-
Erzurum'un düşman
işgalinden kurtuluşunun
87. yıldönümü
nedeniyle verilen
resepsiyonda ilahiler
okundu. Salonda sadece
komutanlara şarap
servisi yapılması dikkat
çckti. AKP'li Erzurum
Büyükşehir
Beledıyesı'nce
Erzurum'un düşman
işgalinden
kurtuluşunun 87.
yıldönümü nedeniyle
Palandöken Palan
Otel'de düzenlenen
resepsiyona 9. Kolordu ,
Komutanı Korgeneral
Hayri Kıvrıkoğlu,
Sağlık Bakanı Prof. Dr.
Recep Akdağ ve çok
sayıda milletvekili
katıldı. Büyükşehir
Belediye Başkanı
Ahmet Küçükler'in
açılış konuşmasıyla
başlayan gecede sahne
alan TRT Erzurum
Radyosu sanatçısı
Mehmet Çalmaşır art
arda ilahiler okudu.
AKP Erzurum
Milletvekili Mustafa
Ilıcalf nın uyansı
üzerine Çalmaşır,
yöresel türküler
okumaya başladı.
Gecenın ilerleyen
saatlerinde bazı
şahıslann ılahı
söylemesı üzerine de
Vali Güvenç, program
dışına çıkılmamasını
ıstedi. Öte yandan,
salonda bulunan
konuklara sadece
meşrubat ikram
edilirken 9. Kolordu
Komutanı Korgeneral
Hayri Kıvrıkoğlu ve üst
düzey komutanlara
alkol servısı yapılması
dikkat çektı
SjFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Türkıye bir efsaneler ülkesi. Ge-
çenlerde bir gazetede Fermani Al-
tun'un açıklamasını okudum. Son yıl-
larda 30 bin Alevinin Hıristiyan oldu-
ğunu söylüyordu. Fermani Altun,
1968 döneminde yükselen sol ha-
reketin içinde "Âşık Fermani" adıy-
la ün yapmıştı. Sonra işadamı oldu-
ğunu, zengin olduğunu öğrendık.
Halk âşıklığından işadamlığına sıç-
raması onun zeki ve işbilir bir kim-
se olduğunu kanıtlıyordu. Fermani
Altun, Ehlıbeyt Derneği'nin (vakfı-
nın) başkanı olarak siyaset sahne-
sine çıktı. Refah Partililerin sempa-
tısıni kazanan çıkışlar yaptı.
"Aleviler Hıristiyan oluyor" açıkla-
ması da Islamcı kesımin gazetelerin-
de önemli bir haber olarak yer aldı. Is-
lamcı kesimde bu konuda son dö-
nemde yayınlar yoğunluk kazandı.
Yalnız Islamcı kesimlerle sınırlı kalsa
iyi, kendisini solcu olarak tanımlayan
bazı kesimler de "Hıristiyan misyoner-
Urfa Üzerine Yahudi Efsaneleri
liği" tehlikesinin farkına varan(!) ey-
lemlere giriştiler. Tabii ülkücüler geri ka-
lır mı, onlar da Fener Patrikhanesi'ni,
denize haç atma törenlerini engelle-
mek için harekete geçtiler.
•••
Urfa'dayım. Urfa da bir efsaneler
kenti. Geçmiş efsanelerden söz etmi-
yorum. Balıklı Göl'den, Harran'dan
da söz etmiyorum. Urfa topraklarının
Israilliler tarafindan pay-ü mal edil-
mesi efsanesini öğrenmeye çalışıyo-
rum. Urfa Barosu geçen haftayı "Ka-
dın Haftası" olarak bir dizi etkinlikle
kutluyor. Ben de bu etkinlikler için da-
vetli olarak buradayım.
Urfa Barosu Başkanı Müslüm Aka-
lın'asoruyorum: "Urfa topraklarının,
bereketli Harran Ovası'nın Israilliler
tarafindan satın alınarak ele geçirıl-
mek üzere olduğuna ilişkin, gazete-
lerde, internet sitelerinde efsaneler
dolaşıyor. Işin aslını sizden öğrene-
lim?.."
Başkan Müslüm Akalın, bölgede
çalışan bir ziraat mühendisi, bir ban-
kacı arkadaşını da çağırıyor. Anlattık-
larını size aktarıyorum: "3083 sayılı
kanuna göre Urfa'nın toprakları özel
bir denetim altında. Bu topraklarda-
ki mülkiyetyine özel statüye tabi. Ur-
fa 'da bir kişi sulu arazide 600 dö-
nümden, kuru arazide 2000 dönüm-
den fazla toprağa sahip olursa, bu
miktarın üzerindeki arazi devlet tara-
findan kamulaştırılabilir. Bu kanun ne-
deniyle büyük arazi sahipleri, ya ara-
zı fazlasını sattılarya da çocukları ara-
sında pay ettiler."
"Bu kadar özel statüye sahip top-
raklarda, yabancılann mülk edinme-
si çok zordur ve Tarım Reformu Ge-
nel Müdürlüğü'nün denetimine tabi-
dir. Arazi sınırlaması yalnız Türk uy-
ruklular için değil aynı zamanda ya-
bancı uyruklular için de geçerli. Isra-
illi de sulu arazide 600 dönümün üs-
tüne çıkarsa onun arazisi de kamu-
laştırılabilir. "
•••
Müslüm Akalın ve arkadaşlarına
tekrar soruyorum: "Israillilerin bura-
dan toprak aldıkları efsane mi, hiç mi
toprakalmadılar?" İşte cevaplan: "Biz
bölgeyi bilen insanlar olarak, duyma-
dık, görmedik. KOÇ-ATA isimli Koç
Grubu'nun ortak olduğu bir kuruluş
burada besi çiftliği kurdu. Bilebildi-
ğimiz kadarıyla bu kuruluş 1000 dö-
nüm satın aldı, 1000 dönüm de kira-
ladı. Bu kuruluş besicilik ve süt ürün-
leri konusunda uzman bazı Israillile-
ri burada ücretlı olarak çalıştırdı. Bu
kuruluş da ne yazık ki süt ürünleri ko-
nusunda başarılı olamadı. Besicilik
de zar zor idare ediyor. Eğer Israilli-
den söz edeceksek ancak bunlardan
söz edılebilir. Toprak falan aldıkları da
yok."
**•
"Peki Sabancı da mı toprak alma-
dı?"
"Bizim bildiğimiz almadı." Efsane
böyle uzayıp gidiyor. Türkiye'de siya-
set efsaneler üzerınden yürütülmeye
devam ediyor.
Türkiye bir efsaneler ülkesi.
Urfa bir efsaneler kenti.
Tarihi kentin içinde Beyzade kona-
ğında kahvaltı ediyorum.
Yanık bir türkü dinliyorum: "Urfalı-
yamezelden... Gönlüm geçmezgüzel-
den..."
Urfa büyülü bir kent.