23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13MART2005PAZAR HABERLER DUNYADABUGUN ALİ StRMEN İki Kitap, İki insan, İki Savcı Sevgili, Gazetelerde günlük yazı yazanların en çok kar- şılaştıkları soru, "Hergün o kadarkonuyu nereden buluyorsun''dur. Zaman zaman insanın "Bugün neyazsam" diye düşündüğü olur. Hatta Uğur Mumcu'nun bu baş- lıkta enfes bir yazısı da vardır. Ama genelde, toplumsal yaşamda konu çoktur, hele hele bizim toplumumuzda... Hatta öylesine çoktur ki konu, son anda çıkan bir olay tasarladığınız yazıyı ertelemenize yol açar. Sana ne zamandır sözünü etmek istediğim iki ki- tabı yazmayı da ne yazık ki, haftalar boyu ertele- mek zorunda kaldım. Oysa bunların her kisi de ay- rı ayrı ilginç yapıtlar, hele hele ilk bakışta birbirleriy- le sıkı sıkıya ilgili gibi görünmeseler de, bir arada ele alınca daha da ilginç oluyorlar. Birinci kitap, Levent Burak Yıldız'ın bir cezaevi doktorunun anılarını anlatan özyaşamöyküsü "Ce- zaevi A.Ş." Alfa Yayınları'ndan çıkan eserin adı ilgimi çekti, başlayınca da bir solukta okudum. ••• Tıp fakültesinden yeni mezun, yaşam deneyimi hemen hemen hiç olmayan, kendi deyişiyle, o sı- ralardaülkeninsorunlarınadaoldukçayabancı Le- vent Burak Yıldız, zorunlu hizmet kapsamında git- tiği Antakya E Tipi Cezaevi'nde, ilk önceleri farkı- na varmadığı düzenin çarkları içine girerken birden uyanıp görevini yapmaya teşebbüs edince, başı- na gelenleri ve çetin savaşımını anlatıyor. Türkiye'de devlet çarkının nasıl işlediğini göste- ren bu kitabı mutlaka oku! Orada kimi cezaevi mü- dürlerınin azılı suçlulardan farklı olmadığını, kimi savcıların adaletin önündeki en büyük engel, yol- suzluk ve hırsızlığın suç ortağı olduğunu görecek- sin. Bir gencin uyanışının, yürekli mücadelesinde zaman zaman umarsızlığa düşüşünün, sonunda direnciyle kazanmasının öyküsünü bulacaksın. Samsun Vezirköprü anıları ıse keskin ve acı top- lumsal gözlemleri içermekte. Levent Burak Yıldız'ın biyografisinden, dahason- ra 9 yıl daTBMM doktorluğu yaptığını, sonra da hem bu görevinden hem de devlet memurluğundan sağ- lık sistemındeki yozlaşmayı protesto etmek için ay- rıldığını öğrenıyoruz. Sanırım, o dokuz yıllık anılar da çok ilginçtir. Ama yayımlanması kolay olur mu bilmiyorum. Levent Burak Yıldız'ın kitabını içtenlikle salık ve- ririm. ••• Ikinci kitap, bir savcının on yıllık çalışma döne- mini anlatan "Bir Savcının Not Defterinden". Ya- zarı, o savcılık yıllarının birbölümünetanıkolduğum, dostum Prof. Dr. Çetin Yetkin. Çetin Yetkin, toplumsal sorunlarla daha öğren- cilik yıllarında haşır neşir olmuş, on yıl savcılıktan sonra üniversiteye geçmiş, verimli bir bılım adamı. Bilimsel çalışmalarının yanı sıra, savcılık yılların- daki gözlemlerini kaleme aldığı kitabında, birzaman- ların Antakya E Tipi Cezaevi Savcısı'nın... tersine adam gibi bir savcının adalet ve toplum için çırpı- nışlarına tanık oluyorsun. Çoğu zaman, anılarda düşülen "ben" yanlışına düşmeden, ülke gerçeklerinden kopmadan, kimi za- man insanın tüylerini ürperten, kimi zaman gözle- rini yaşartan olayları irdeleyerek yazdığı kitabı bir solukta okutuyor Çetin Yetkin. Her bir olay kendi başına roman oluşturacak öy- küleri içeriyor. Çetin Yetkin çok ilginç, zaman zaman çok yetkin yargıçlarla da çalışmış, bunlar arasında özellikle uzun yıllar Istanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nın başkanlığını yapmış olan Ramiz Emre ile ilgili bö- lüm çok ilginç ve insanın içine su serpiyor. Çetin Yetkin, Ramiz Emre ile ilgili bölümü şöyle bitiriyor: "...O dönem başkanlığını Ramiz Emre'nin yap- tığı Istanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi işte böyle bir mahkemeydi. Üyeleri ise Naci Tanrıverdi, Hayri Esin, Lamia Tarçay, Hayri Tekin'oV. Daha sonra başka yargıçlar da mahkemenin üyesi oldular. Ben böyle birmahkemede savcı olarak görevyap- mış olduğum için hep övünürüm." Gerçekten de o dönemlerde Türkiye'de yargıç- lar vardı, kimilerinin mahkemelerinde ben deyargı- landım, 5. Ağır Ceza Reisi Talip Bey'i unutamam. Şimdi... Neyse Sevgili, boş ver şimdiyi, pazarı- nın keyfi kaçmasın. Çetin Yetkin'in çok ilginç kitabını, mutlaka oku! Ama onun yanı sıra, ilk basımı yıllar önce yapılmış, ama genişletilmiş son basımı yeni çıkmış olan "Türk Direniş ve Devrimleri", "Karşı Devrim" ve "Ser- best Cumhurıyetçi Fırka Olayı"n\ da mutlaka dik- katle oku! özgün bir bakışın, ciddi bir çalışmanın ürünü olan bu yapıtlar bugüne de ışık tutuyorlar. asirmenû/ cumhuriyet.com.tr Kazan: Bir yıl ertelenmeli 'TCYAvrupaBirliği normlanna uymuyof İSTANBUL (AA) - Basın Konseyı Başkanı Oktay Ekşi, "Türki- yc'nin önümüzdeki yıl- laıda en büyük gazete- cı hapıshanesi' diyeanıl- masını istemiyoruz. Bu ifadeyi silmck için çok uğraşnk"dedi. Yazılı, sözlü ve görün- tülü (elektronık) basının sahıp, genel yayın yönet- menı ve yönetıcısi konu- mundakı 50 gazeteci ve Basın Konseyi Yüksek Kurul üyesi, 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlü- ğe girecek olan yeni Ce- za Yasası'nın iletişım (ba- sın) özgürlüğü ile ilgili hükümlerıni tartıştı. Ataköy Crowne Plaza Otelf ndekı toplantının açılışında konuşan eskı tstanbul Barosu Başka- nı Avııkat TurgutKazan, yeni yasada suç tanımla- nnm net olmadığını kay- dederek yasanın AB normlanna uymadığını savundu. Kazan, yeni TCK'nin yürürlüğe gir- mesinin 1 yıl ertelenme- si önerisınde de bulundu. Toplantının ardından ya- yımlanan deklerasyonda yeni yasanın basın öz- gürlüğünü kısıtlayıcı bir- çok hükmü bulunduğu belırtilerek AB reformla- rıyla taban tabana zıt ol- duğu vurgulandı. Tasanlan kendi bakış açısına göre yeniden düzenlemesi bürokratlann ve bakanlann da tepkisini çekiyor Yasalara Dinçer damgası Ömer Dinçer ANKARA(CumhuriyetBü- rosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bürokrasiyi teslim ettiğı Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer, bakanlıklardan ve kamu kuruluşlarından ge- len tüm yasa tasanlarını kendi bakış açısına göre yeniden dü- zenliyor. Bu nedenle çoğu kez bürokratlar ve bakanlarla da karşı karşıya kalan Dinçer, ve- tolu Kamu Yönetimı Temel Ya- sası'nı temel alarak yeniden bi- çımlendırdiği yasal düzenle- melerdeki "dil ve hukuk yan- lışları" ile birçok ilke de ımza atıyor. CHP Trabzon Millerve- kilı Mehmet Akif Hamzaçebi, "politize" olmakla suçladığı Dınçer'in Türk hukuk ve ıda- ri sısteminden uzak tasanlar hazırladığını belirterek "Tasa- rılardaki cümle yapıları da ay- rı bir felaket" dedi. • Başbakan Erdoğan'ın bürokrasiyi teslim ettiği Başbakanlık Müsteşan Ömer Dinçer, tüm yasa tasanlannı kendi bakış açısına göre yeniden düzenliyor. Bu nedenle çoğu kez bürokratlar ve bakanlarla da karşı karşıya kalan Dinçer, yasal düzenlemelerdeki "dil ve hukuk yanlışları" ile de tepki topluyor. Başbakanlık Müsteşan Din- çer, Istanbul Büyükşehir Be- lediyesi'nden bu yana Erdo- ğan'ın beyin takımında yer alı- yor. Bütün bakış açısını yansıt- tığı Kamu Yönetimi ve Yerel Yönetim yasalarının mimarı olan Dinçer, yasal düzenleme- lerde kendi görüşlerınde ısrar ediyor. Yasa yapma tekniği konu- sunda yetersız olmakla suçla- nan Dinçer, anayasayı değiş- tirmeden Kamu Yönetimi Te- mel Yasası'nı hazırlamıştı. Din- çer, teftiş sisteminı kaldıran, bakanlıklann taşra teşkilatla- nnı tasfiye eden, üniter devlet yapısını tehdit eden hükümler içeren Kamu Yönetimi Temel Yasası 'nın anayasaya aykın ol- madığını savunmuştu. Cum- hurbaşkanı Ahmet Necdet Se- zer ise bu yasanın birçok hük- münü anayasaya aykırı bula- rak veto etmiştı. "KamuYönetimiTemelKa- nıınu, Türkiye'nin kendi ken- dine pişirdiği bir çorbadır" gö- rüşünü savunan Dinçer, bakan- lıklann taşra teşkilat yasalan yoluyla Kamu Yönetimi Te- mel Yasası'nı fiilen yürürlüğe sokma stratejisi izliyor. Din- çer, bakanhklara uyan yazısı göndererek, yasal düzenleme- lerin Kamu Yönetimi Temel Yasası'na göre düzenlenmesi- ni istiyor. Bu nedenle Milli Eğitim Ba- kanlığı, SSK hastanelerinin Sağlık Bakanhğı'na devri, Köy Hizmetleri Genel Müdürlü- ğü'nün tasfiyesi ve Sivil Hava- cılık Genel Müdürlüğü'nün teş- kilat yasalan; Kamu Yönetimi Temel Yasası'na göre düzenlen- di. Gelir Idaresi Yasa Tasan- sı'nda da aynı anlayışı sürdü- ren Dinçer, Gelirler Genel Mü- dürü Osnıan Arıoğlu'nun da tepkisine neden oldu. Başbakanlık'ça TBMM'ye gönderilen tasanlardaki yan- lışlar, AKP milletvekillerinin önergeleriyle düzeltiliyor. Bu nedenle "yasayapma tekniğin- den uzak" olmakla eleştırilen Dinçer, politize olmakla da suç- lanıyor. CHP Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Baş- bakanlık'ın yasa tasanlarını gö- rüş almak üzere AKP milletve- killerıne gönderdiğine işaret ctti. "Başbakanük'ın, iktidar partisinin grubundan görüş al- maya çahşmasını çokyadırgıyo- rum" diyen Mehmet Akif Hamzaçebi, "Tasanhazuiama tekniğinde, milletvekilleri ve parti gruplanndan görüş ahn- ması diye bir usııl yokttır. Bu an- layış AKP ile başladı. Bu da BaşbakanhkMüsteşarfnın ne kadar politize olduğunu göste- riyor" eleştirisini yaptı. YARGITAY'DAN ÖRNEK KARAR Polisin dağılın dememesi beraat ettirdi • Yargıtay, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na muhalefet etmek suçundan ceza alan eylemcilerin mahkûmiyetini "Polis 'dağılın' uyansı yapmamış" diyerek bozdu. ANKARA (ANKA) - Polısın eylemlere müda- halesi tartışılırken Yargı- tay örnek ahnabileck bir karar verdi. Yargıtay, Top- lantı ve Gösteri Yürüyüş- leri Yasası'na muhalefet etmek suçundan ceza alan eylemcilerin mahkûmi- yetini "Polis 'dağılın' uya- nsındabulunnıanuş" di- yerek bozdu. Yargıtay, toplantı ve gösteri yürüyüşlenne yö- nelik polis müdahalesine örnek olarak alınabile- cek bir karara ımza attı. Yargıtay, eylemcilerin be- raatını öngördüğü kara- rının gerekçesini polisin "dağılın" uyansında bu- lunmamasına bağladı. Hatay'da, 1999 yılın- da bir gösteri gerçekleş- tirildi. Gösteriye polis müdahale ederek eylem- cileri gözaltına aldı. Da- ha sonra eski Adana 2 No'lu DGM'ye çıkanlan eylemcıler, Toplantı ve Gösten Yürüyüşleri Ya- sası'na muhalefet etmek- ten çeşitli cezalara mah- kûm edildi. Davanın temyiz edil- mesi üzerine, dosya Yar- gıtay'a geldı. Dosyayı in- celeyen Yargıtay 8'inci Ceza Dairesi, eylemcile- rin beraat etmesini ön- görerek yerel mahkeme kararını bozdu. Kararda şöyle denıldı: "Emniyet görevlilerin- ce düzenlenen olay tuta- nağında protestocu gru- ba dağılmaları yönünde ikazda bulunulduğu, gru- bun dağılmayarakeylem- lerine devam ettiği, zor kullanılarak grubun gö- zaltına ahndığı beürtil- miş ise de; cumhuriyet savcısı tarafindan düzen- lenen video kaset incele- me tutanağmdan dağıl- ma uyansuun yapıldığı- na ilişkin görüntü ve ses kayduıdan söz edilmedi- ğive sanıklann bütün aşa- nıalarda polisin dağılın uyarısını duymadıklarını beyan etmeleri karşısın- da, 2911 Sayılı Yasa'ya uygun ihtaratın yapılma- dığı tespit edilmiştir." ÎĞNELl FIRÇA ZAFER TEMOÇİN 6,7,8 MART 10,11MART Gazi olaylannm 10. yıldönümünde yaşamını yitirenler gözyaşlarıyla anıldı Binlerce ldşi katlianu laneüedi ALPERTURGUT AUcler, 10yıl önce öldürülen yakınlannın fotoğraflanyla yürüdü. Gazıosmanpaşa Gazi ve Ümrani- ye Mustafa Kemal mahallelerinde 10 yıl önce kırli bir provokasyonun ardından çıkan olaylarda yaşamlan- nı yitirenler, binlerce kişi tarafindan "İktidar Katilleri Koruyor" slogan- lanyla anıldı. Gözyaşlan arasında öldürülen çocuklannın fotoğraflan ve karanfillerle yürüyen aileler, "Dev- let, provokasyona karşı haklı ve do- ğal bir tepkigeliştiren bizlere katiiam- la yanıt verdi. Hani biz Aleviler, cum- huriyerin temel taşıidik" dedıler. Ga- zi Mahallesı'ndeki her anma töre- ninde, göstericilere sert bir şekilde müdahale eden ve yüzlerce kişiyi gözaltına alan güvenlik güçlerinin, bu kez topluluktan uzak durarak sa- dece izlemekle yetindiği gözlendi. Gazi Mahallesi'nde sabah saatle- rinde geniş güvenlik önlemleri ara- sında toplanmaya başlayan gruplar önce Alibeyköy Mezarhğı'nda bir anma törenı düzenledi. Törenin ar- dından Gazi Mahallesi'ne doğru yü- rüyen topluluk, karanlık güçlerce ta- ranan 4 kahvehane ve bir pastaneye karanfil bıraktı. Gazi Cemevi önün- de gıtgide büyüyen kitle öğlen saat- lerinde binlerce kişıye ulaşırken tnö- nü Caddesi'nin üzerinde HÖC, ESP, Halkevleri, DHP, DEHAP, SDP, SO- DAP, Pır Sultan Abdal Kültür Der- neği ve dergi gruplarınca kortejler oluşturuldu. En önde olayda yaşam- lannı yitirenlerin ailelerince taşınan "Gazi ŞehitleriÖlümsüzdür, Unutma- yacağız, Unutturmayacağız" yazılı pankartla dev kortej, saat 12.30'da Ga- zi Mezarlığı'na doğru yürüyüşe geç- ti. Polisin uzak durmaya özen gös- terdiği yürüyüş boyunca olayda ha- yatlannı kaybedenlerin fotoğrafla- rını taşıyan topluluk saat 13.00'te mezarlığa ulaştı. Aradan geçen onca zamana karşın acılan hiç dinmeyen aileler, gözyaş- lannın sel olup aktığı ağıtlareşliğin- de evlatlannın mezarlannı karanfil- lerle süslediler Grup Yorum tarafindan söyleni- len "Bize Ölüm Yok" adlı marştan sonra tekrar cemevine yürüyen top- luluk olaysız dağıldı. ERZURUM Kurtuluş gününde ilahili resepsiyon RECEP KAPUCU ERZURUM- Erzurum'un düşman işgalinden kurtuluşunun 87. yıldönümü nedeniyle verilen resepsiyonda ilahiler okundu. Salonda sadece komutanlara şarap servisi yapılması dikkat çckti. AKP'li Erzurum Büyükşehir Beledıyesı'nce Erzurum'un düşman işgalinden kurtuluşunun 87. yıldönümü nedeniyle Palandöken Palan Otel'de düzenlenen resepsiyona 9. Kolordu , Komutanı Korgeneral Hayri Kıvrıkoğlu, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ ve çok sayıda milletvekili katıldı. Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler'in açılış konuşmasıyla başlayan gecede sahne alan TRT Erzurum Radyosu sanatçısı Mehmet Çalmaşır art arda ilahiler okudu. AKP Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalf nın uyansı üzerine Çalmaşır, yöresel türküler okumaya başladı. Gecenın ilerleyen saatlerinde bazı şahıslann ılahı söylemesı üzerine de Vali Güvenç, program dışına çıkılmamasını ıstedi. Öte yandan, salonda bulunan konuklara sadece meşrubat ikram edilirken 9. Kolordu Komutanı Korgeneral Hayri Kıvrıkoğlu ve üst düzey komutanlara alkol servısı yapılması dikkat çektı SjFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Türkıye bir efsaneler ülkesi. Ge- çenlerde bir gazetede Fermani Al- tun'un açıklamasını okudum. Son yıl- larda 30 bin Alevinin Hıristiyan oldu- ğunu söylüyordu. Fermani Altun, 1968 döneminde yükselen sol ha- reketin içinde "Âşık Fermani" adıy- la ün yapmıştı. Sonra işadamı oldu- ğunu, zengin olduğunu öğrendık. Halk âşıklığından işadamlığına sıç- raması onun zeki ve işbilir bir kim- se olduğunu kanıtlıyordu. Fermani Altun, Ehlıbeyt Derneği'nin (vakfı- nın) başkanı olarak siyaset sahne- sine çıktı. Refah Partililerin sempa- tısıni kazanan çıkışlar yaptı. "Aleviler Hıristiyan oluyor" açıkla- ması da Islamcı kesımin gazetelerin- de önemli bir haber olarak yer aldı. Is- lamcı kesimde bu konuda son dö- nemde yayınlar yoğunluk kazandı. Yalnız Islamcı kesimlerle sınırlı kalsa iyi, kendisini solcu olarak tanımlayan bazı kesimler de "Hıristiyan misyoner- Urfa Üzerine Yahudi Efsaneleri liği" tehlikesinin farkına varan(!) ey- lemlere giriştiler. Tabii ülkücüler geri ka- lır mı, onlar da Fener Patrikhanesi'ni, denize haç atma törenlerini engelle- mek için harekete geçtiler. ••• Urfa'dayım. Urfa da bir efsaneler kenti. Geçmiş efsanelerden söz etmi- yorum. Balıklı Göl'den, Harran'dan da söz etmiyorum. Urfa topraklarının Israilliler tarafindan pay-ü mal edil- mesi efsanesini öğrenmeye çalışıyo- rum. Urfa Barosu geçen haftayı "Ka- dın Haftası" olarak bir dizi etkinlikle kutluyor. Ben de bu etkinlikler için da- vetli olarak buradayım. Urfa Barosu Başkanı Müslüm Aka- lın'asoruyorum: "Urfa topraklarının, bereketli Harran Ovası'nın Israilliler tarafindan satın alınarak ele geçirıl- mek üzere olduğuna ilişkin, gazete- lerde, internet sitelerinde efsaneler dolaşıyor. Işin aslını sizden öğrene- lim?.." Başkan Müslüm Akalın, bölgede çalışan bir ziraat mühendisi, bir ban- kacı arkadaşını da çağırıyor. Anlattık- larını size aktarıyorum: "3083 sayılı kanuna göre Urfa'nın toprakları özel bir denetim altında. Bu topraklarda- ki mülkiyetyine özel statüye tabi. Ur- fa 'da bir kişi sulu arazide 600 dö- nümden, kuru arazide 2000 dönüm- den fazla toprağa sahip olursa, bu miktarın üzerindeki arazi devlet tara- findan kamulaştırılabilir. Bu kanun ne- deniyle büyük arazi sahipleri, ya ara- zı fazlasını sattılarya da çocukları ara- sında pay ettiler." "Bu kadar özel statüye sahip top- raklarda, yabancılann mülk edinme- si çok zordur ve Tarım Reformu Ge- nel Müdürlüğü'nün denetimine tabi- dir. Arazi sınırlaması yalnız Türk uy- ruklular için değil aynı zamanda ya- bancı uyruklular için de geçerli. Isra- illi de sulu arazide 600 dönümün üs- tüne çıkarsa onun arazisi de kamu- laştırılabilir. " ••• Müslüm Akalın ve arkadaşlarına tekrar soruyorum: "Israillilerin bura- dan toprak aldıkları efsane mi, hiç mi toprakalmadılar?" İşte cevaplan: "Biz bölgeyi bilen insanlar olarak, duyma- dık, görmedik. KOÇ-ATA isimli Koç Grubu'nun ortak olduğu bir kuruluş burada besi çiftliği kurdu. Bilebildi- ğimiz kadarıyla bu kuruluş 1000 dö- nüm satın aldı, 1000 dönüm de kira- ladı. Bu kuruluş besicilik ve süt ürün- leri konusunda uzman bazı Israillile- ri burada ücretlı olarak çalıştırdı. Bu kuruluş da ne yazık ki süt ürünleri ko- nusunda başarılı olamadı. Besicilik de zar zor idare ediyor. Eğer Israilli- den söz edeceksek ancak bunlardan söz edılebilir. Toprak falan aldıkları da yok." **• "Peki Sabancı da mı toprak alma- dı?" "Bizim bildiğimiz almadı." Efsane böyle uzayıp gidiyor. Türkiye'de siya- set efsaneler üzerınden yürütülmeye devam ediyor. Türkiye bir efsaneler ülkesi. Urfa bir efsaneler kenti. Tarihi kentin içinde Beyzade kona- ğında kahvaltı ediyorum. Yanık bir türkü dinliyorum: "Urfalı- yamezelden... Gönlüm geçmezgüzel- den..." Urfa büyülü bir kent.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle