24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 ŞUBAT 2005 SALİ 4 HABERLER DUNYADABUGUN ALİ SİRMEN Rice Ne Dedi? Rice'a Ne Dediler? ABD'nin yeni Dışişleri Bakanı, neoconların en şiddetlilerinden Condoleezza Rice'ın 24 saatten kısa süren Türkiye gezisi VVashington - Ankara iliş- kilerinin kritik bir dönemine rastladı. Rice, havaalanında Recep Tayyip Erdoğan ile görüştükten sonra, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile de konuştu. Kapalı kapılar ardında geçen konuşmaların içe- riğini tam olarak bilmemiz olanaksız, ama unutma- yalım ki son zamanlardaTürkiye'nin kaygılarının ve önceliklerinin neler olduğu da, ABD'nin istekleri de bilinmekteydi. Bu yüzden kapalı kapılar ardında, nelerin konu- şulduğunu kestirmek için büyük istihbaratçı ya da kâhin olmaya gerek yok. Türkiye'nin Kuzey Irak'taki gelişmelerden fevka- lade rahatsız olduğunu herkes biliyor. Bayan Rice'ın bunları dinlemek için buraya gelmesine de gerek yoktu. Kerkük'ün demografikyapısının, dahasavaşın ilk gününden itibaren peşmergelerin oldubittisiylede- ğiştirilmesi, Talabani ve Barzani'nin, Oğuz Hak- sever'in deyimiyle sırayla "iyipolis kötü polis" rol- lerini oynayarak, Kerkük konusundaki niyetleriyle birlikte, bağımsız Kürdistan devleti projelerini açık- lıkla dile getirmeleri, hele hele, seçimler sırasında, Kürtler arasındayapılan korsan oylamanın "Güney Kürdistan'daki eğilim yoklaması" olarak (Kuzey Kürdistan'ın neresi olduğunu tahmin etmişsinizdir herhalde) takdim edilmesi, Ankara'nın duyarlılığının ne kadar haklı olduğunu göstermeye yeter. * * • Bu hususlar ve ABD'nin, güya terörist örgüt lis- tesine aldığı PKK konusunda, kendi sorumluluğun- da olan bölgede parmağını bile kıpırdatmamasın- dan duyulan rahatsızlık, Bayan Rice'a anlatılmıştır. Görünen ve ABD Dışişleri Bakanı'nın açıklama- larından anlaşılan o ki Bayan Rice, Türkiye'nin te- dirginliklerini giderecek, sadre şifa herhangi bir ya- nıt vermiş değildir. Gerçi Amerikan tarafı PKK'nin terör örgütü oldu- ğunu bir kez daha dile getirmiş ve ayrıca Irak'ın bü- tünlüğü konusundaki bilinen görüşünü de yinele- miştir. Ama Condoleezza Rice, terör ile başa çıkmanın güç olduğunu, eğer çok kolay olsaydı, 11 Eylül'ü yaşamamış olacaklarını anlatırken PKK'ye karşı hiçbir şey yapmamayı sürdüreceklerini bir kez da- ha açık etmiştir. Irak'ın üniteryapısı ile toprak bütünlüğü konusun- daki klasik formülün ardından da, Kuzey Irak'taki durumun Irak'ın iç işleri olarak tanımlanması, Tür- kiye'ye "Dikkat et senin burada işin yok!" ikazı ye- rine geçmektedir. • •• Öyle anlaşılıyor ki Türkiye'nin hat safhadaki ra- hatsızlığına karşılık, ABD'nin Türkiye ile böyle bir so- runu yoktur. Ve yine öyle anlaşılıyor ki AKP iktidarının da laf- ta kalacak olan ve dolayısıyla Türkiye'nin itibarını biraz daha sarsması kaçınılmaz görünen çıkışların, sözde kırmızı çizgiler ilanının ötesinde hiçbir şey yap- maya da niyeti yoktur. Konunun bu noktasına gelince, teslimiyet yanlı- ları hep şunu demeye getiriyorlar: "Ne yani, ABD ile savaşı mı göze aİalım?.." Kimsenin böyle bir şey söylediği yok. Koskoca ABD'nin Iran ile doğrudan bir savaşı göze alama- dığı bir ortamda, Türkiye'nin ABD ile silahlı çatış- maya girmesini isteyenlerin bulunduğunu sanmıyo- rum. Ama Türkiye'nin yaşamsal çıkarlarını tehdit eden BOP içinde yer almayacağınıaçıklaması.Habursı- nır kapısının kapatılması, Kıbrıs yüzünden konulan ambargoya karşı yapıldığı gibi Incirlik'ten uçuşla- rın askıya alınması.. hep siyaseten yapılacak şey- lerdir. Unutmayalım, Kuzey Irak'taki gelişmeler konu- sunda, Kürtler ABD üzerinde yoğun baskı uygula- maktadırlar. Nitekim Kerkük'teki seçmen kütüklerine yapılan itiraz üzerine Kürtlerin seçimlere girmeyeceklerini açıklamalarının ardından geri adım atılmış, hileli seçmen kütükleri sineye çekilmiştir. Amerikan politikasının özü, baskının en iyi sonu- cun alınacağına inanılan tarafa yöneltilmesidir. Kuzey Irak sorununda, Talabani - Barzani ikilisi, AKP'ye oranla daha kararlı ve baskılara karşı daha dirençli olduğu için baskı Ankara'ya uygulanmak- tadır. Türkiye'nin hiçbir ulusal sorununa sahip çıkma- yan, doğrusu böyle bir amacı olduğundan da bü- yük ölçüde kuşku duyduğumuz AKP'nin ise dışta- ki yumuşak tutumunun kamuoyunda yarattığı tep- kiyi dengelemek için iç tüketime yönelik, sert açık- lamalar gelmektedir, Başbakan ile Dışişleri Baka- nı'ndan. Ama Bayan Condoleezza Rice bunlara kulak as- mayacak kadar iyi tanımaktadır, Made in USA di- zaynlı AKP ile onun önde gelenlerini. [email protected] Ağardan AKP hükümetlne: Rüzgârlageldiniz kasırgaylagidersiniz ANKARA (Cumhuri- yetBürosu)-DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, AKP hükümetini, masal kahramanı Pamuk Pren- ses'in "üvey annesi" kra- liçeye benzetti. Ağar, AKP'nin sadece kendi yarattığı aynalara bakıp "Söyle benden daha gü- zcli var mı? w aldatmaca- sıyla ülkeyi yönettiğini savundu. Agar, "DYP Siyaset Okulu"nu açtı. Açılış tö- reninde konuşan Ağar, "Okıılııu kendisi zaten DYP" dedi. Konuşma- sında AKP'yi hedef alan Ağar, "Yerdenbitmebir siyasetanlayışı değili/.Bir rüzgârla gelirsiniz, kasır- gaUcsavrulur gidersiniz" dedi. AKP hükümetinin politikalarını eleştiren Ağar, Pamuk Prenses ve 7 Cüceler masalına gön- dermede bulunarak şu görüşleri dile getirdi: "• 11ayatı sadece kendiya- rattıidan aynalara baka- rak 'Söyle benden daha güzeli var mı' diyenlerin aldatmacasıilekarşı kar- şıya olanbir iktidar süre- dniyaşamaktayız.Kendi- lerine hoş gelen yazılı ve görsel yansımalar içeri- sinde, pemberüyalar içe- risindc koşanlara tavsi- yemiz, Türkiye'de yaşa- nan gerçek hayatuı nclcr olduğunu görnıelcri için yollarda olahümeleridir.* Kurulun 14 üyesinin görevine son verildi, şubat ayı içinde yapılacak olan toplantı iptal edildi Hükümetten İHDK'ye darbeANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hazırladığı Azınlık ve İnsan Hakla- n Raporlan ile şimşekleri üzerine çeken İnsan Haklan Danışma Kuru- lu (ÎHDK), Başbakanlık tarafından "çalışamaz" hale getirildi. Azınlık Raporu'nun miman Baskuı Oran ile İHDK Başkanı Ibrahim Kaboğlu'nun da aralannda bulunduğu 14 üyenin görev süresini sonlandıran Başba- kanlık, şubatta yapılacak kurul top- lantısını da iptal etti. Bu gelişmeler üzerine İHDK'nin 2 başkan yardım- cısı ile kurul raportörü de görevle- rinden istifa etti. ÎHDK Başkanı Kaboğlu dün Tür- kiye Barolar Birliği'nde basm top- latısı düzenleyerek mevzuata aykın • Başbakanlık; Azınlık Raporu ile tartışmalann odağuıa yerleşen İHDK'nin şubattaki toplantısını iptal ederken, aralannda îbrahim Kaboğlu, Baskın Oran ve loanna Kuçuradi'nin de yer aldığı 14 üyenin görevine 5 Şubat'ta son verdi. Uygulamaya tepki gösteren Kaboğlu, "Hükümet, İHDK'yi çökertti" dedi. olarak hükümet tarafından görev sü- resinin sonlandırıldığını açıkladı. Yönetmeliğe ayları bu kararnedeniy- le dava açtığını açıklayan Kaboğlu, duruma tepki gösteren ÎHDK Baş- kan Yardımcılan Şenal Sanhan ve Fa- nıkÖztimur ile Raportör Kemal Ak- kurt'un da görevlerinden istifa etti- ğinibildirdi. Kaboğlu, "Devletorgan- ları tarafından tHDK'ye karşı, suç- lanarak çökertilme yöntemi kulla- nılnuştır" dedi. Kaboğlu, 26 Şubat 2003 'te seçim- le işbaşına gelen 14İHDK üyesinin yönetmeliğe göre 3 yıl süreyle gö- rev yapmasının öngörülmesine kar- şın hükümetin bu amir hükmü uygu- lamadığmı kaydetti. Buna göre 26 Şubat 2006'da bit- mesi gereken 14 İHDK üyesinin gö- rev süresinin Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Emin Zararsız tarafın- dan 5 Şubat 2005'te sona erdirildi- ğini bildiren Kaboğlu şu açıklama- yı yaptı: "Böylece İHDK mevzuatı bilmenı kaçıncı kez kurşunlanarak danışma kurulu çökertihnişohıyor. Bütün bun- lar, Paris ilkelerine göre kurulan bir birimi çalışnrmaınak, daha Isı/Ja üret- mesinin önüne kesin bir set seçmek için yapüıyor. Sonuç olarak karar al- dık tepki çcklik; önerdik kı/dırdık; raporyazdıkvasamadanküfüraldık, yargı tarafindan sorgulandık, yürüt- nıe tarafindan dagıtıldık... Görevi- ıııi/i ilınıal crtiginıiz için değiL yaptı- ğımız için knvulduk." Bu 14 üyenin yerine yeni üyelerin atandığını basın aracılığıyla öğrendiklerini vurgula- yan Kaboğlu, "tstediği üyeyi görev- den çekUmiş sayıyoıiar, istediği üye- nin görevine sonverip yenisini atamak- ta tereddüt göstermiyorlar" dedi. Hazırladıklan, Türkiye'de 2004 însan Haklan Raporu ile Azınlık Haklan ve Kültürel Haklar Raporu nedeniyle hükümet üyelerinin ken- dilerini kamuoyunda küçük düşürme yarışına girdiğini vurgulayan Ka- boğlu, dava açtığını, gerekirse Av- rupa tnsan Haklan Mahkemesi'ne de başvuracağını açıkladı. Başbakanlık, Azınlık Raporu'nu hazırlayan ve onaylayanlar başta ol- mak üzere hükümete muhalif duran isimleri İHDK üyeliğinden çıkanrken aynı dönemde göreve başlayan Ka- mu-Sen gibi örgütleriıı üyelerinin gö- rev süresine müdahale etmedi. CHP'DE SULAR DURULMUYOR Tüysüz'den 'faşisf suçlaması• Kurultay salonundaki tutumunu psikolojik gerginliğc bağlayan Tüysüz, ihraç istemini yargıya götürrneye hazırlanıyor. Muhalefet grupları yeni dönemde izleyecekleri yolu saptamaya çalışırken genel merkez ihraçlar konusunda temkinli hareket ediyor. AYŞE SAYIN ANKARA - CHP yönetiminin Şışli Beledıye Başkanı Mustafa Sarıgül ve Şanlıurfa Milletve- kiliTüran Tüysüz'le ilgili ihraç düğmesine bas- masının ardından muhalifler de bundan sonra iz- leyecekleri yöntem konusunda arayışlannı hızlan- dırdı. Zülfu Livaneli ile birlikte hareket eden millet- vekillerinin büyük bölümü partide kalma eğili- minde olduklannı dile getirirken Sangül'c des- tek veren milletvekillen de bu hafta içinde bir araya gelerek durum degerlendirınesi yapacak. Mu- haliflerin, u partide kalıpgenel merkeze karşı nıü- cadeleyi sttrdürme, olağanüstü tüzük kurultaynu toplamakiçin girişimbaşlatmaya da partiden ay- nkınık yeni bir oluşuma yönelme" seçeneklerini tartıştığı belirtildi. Sangül cephesinde yer alan Ankara Milletve- kili Mehmet Tomanbay, genel merkezin Tüysüz ve Sangül hakkında ihraç sürecini başlatmasına tepki göstererek "bu yaklaşımın partiyi küçülte- ceğine" işaret etti. Partiden ihracı istenen Şanlı- urfa Milletvekili Turan Tüysüz ise kendisine kar- şı haksız bir işlem başlatıldığını savunarak hak- kını yargıda arayacağını bildirdi. Kurultay divan başkanı Şinasi Öktem'i yumruklaması olayına da değinen Tüysüz, kendisini şöyle savundu: "KongıX'iıinii/eıimi/tk'ki<ıbüyiikbaskKiııınvcr- diği psikolojik gerginUkle sonradan tasvip etnıe- diğim bir davranışl a bulunmakzorunda kaldını. Budavranışımdandolavı Şinasi Öktem'ekarşıde- P amayüce miUetinıizekarşı mahcup olduğiımu yinelemekte fayda görüyorum.'n Baykal'ı, kendisi ve Sangül'ü "faşist" bir tu- tum sergileyerekpartiden ihraç etmeye çahşmak- la suçlayan Tüysüz, "Baykal ashnda halkı ihraç etmeye çahşmaktadır" görüşünü savundu. CHP Genel Merkez yönetiminin, Sangül ve Tüy- süz'le ilgili "somut deUUer" olduğu gerekçesiy- le hemen ihraç sürecini başlatırken diğer muha- lif milletvekilleri ile ilgili "aceleciolmayacağı'' ifa- de edildi. Daha önce partiden ihraç edilen Ahmet GürvüzKetenci,Mehmet Tomanbay ve Hasan Ay- dın'ın, yargı karanyla tekrar partiye dönmesini dikkate alan genel merkez yönetüni "sağlam de- lifler" olmadan harekete geçmeyecek. İĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇtN umıt WIR vgTATIL. OLAYl^lVLA MAKAM1M1ZI ( KARPAN APAMA &RAK!yORa2 İ İ AZ SOKJPA MİLLİ \16\IA YAPMAK ANLATACAK- Kılıçclaroğlu: Iklidar kaıuııda ücret dengesizliğmi derinleştiriyor EMİNEKAPLAN ANKARA-Hükümetin personel re- jimi taslağı üzerindeki çahşmalan sü- rerken kamuda ücret dengesizliği gi- derek artıyor. Bürokratlann aldığı üc- ret, bakanlığına göre değişirken genel müdür maaşları 2 milyar ile 10 milyar lira arasında bulunuyor. CHP Istanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, AKP'nin sürdürdüğü politikalarla üc- ret dengesizliğini derinleştirdiğini vur- gulayarak, bu durumun siyasi kayırma- lara altyapı hazır- ladığını söyledi. CHP Istanbul Mil- letvekili Kemal Kı- lıçdaroğlu'nun,ka- mu çalışanlannın maaşlarımn mik- tannı ortaya çıkar- mak üzere verdiği soruönergeleri.ka- mudaki ücret farklılıklannı gözler önü- ne serdi. Kılıçdaroğlu'nun soru öner- gelerine verilen yanıtlara göre kamu- da bakaniıklararasındamüsteşarve ge- nel müdürlerin aldıklan ücretler değiş- kenlik gösteriyor. Bürokratlann aldık- lan brüt maaşlar şöyle: Müsteşarlar: Başbakanlık Müste- şan 4.7 milyar, Maliye Bakanlığı Müs- teşarı 4.3 milyar, Denizcilik Müsteşa- n 8.6 milyar, Içişleri Bakanlığı Müs- teşan 3.7 milyar, Dış Ticaret Müste- şan 5.5 milyar, Savıınma Sanayi Müs- teşan 4 milyar-yılda 6 ikramiye, Güm- riik Müsteşan 3.4 milyar. Itazı bakanlıklann bağlı ve ilgiliku- ruluşgenelmttdürleri: TRT Genel Mü- dürü 5.1 milyar-yılda 4 ikramiye, Ana- doluAjansı Genel Müdürii 8.8milyar, Basın Yayın Enformasyon Genel Mü- dürii 4.3 milyar, Yükseköğrenim Kre- di ve Yurtlar Genel Müdürii 2.7 mil- yar, Türkiye Petrolleri A.O. Genel Mü- • Bir bakanlıktaki genel müdür 3 milyar lira maaş alırken diğer bakanlıktaki bir genel müdür 10 milyar lira alıyor. CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin ücret dengesizliğini derinleştirerek, siyasi kayırmalara altyapı hazırladığını söyledi. dürü 5.6 milyar, BOTAŞ Genel Mü- dürü 5.6 milyar, Orman Genel Müdü- rii 2.7 milyar, Tanm Işletmeleri Genel Müdürii 3.2 milyar, Çay lşletmeleri Genel Müdürü 4.8 milyar, TCDD Ge- nel Müdürii 4.3 milyar, DHMİ Genel Müdürü 4.3 milyar, TürkTelekom A.Ş. Genel Müdürü 10.5 milyar, GAP Böl- ge Kalkınma Idaresi Başkanı 3.7 mil- yar, Karayollan Genel Müdürü 4.7 milyar, Türkiye Kalkınma Bankası A.Ş. Genel Müdürü 7.3 milyar. Rakanlıklardaki bazı genel müdür- ler: Ihracat Genel Müdürü 5 milyar, It- halat Genel Müdürü 5.2 milyar, Avru- pa Birliği Genel Müdürü 3.8 milyar, Petrol İşleri Genel Müdürü 2.9 milyar, Gümriikler Genel Müdürü 3.4 milyar, Emniyet Genel Müdürü 3.4 milyar, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdü- rü 4.3 milyar, Gelirler Genel Müdürü 4.3 milyar. Kemal Kılıçdaroğlu, ücret yapısın- daki dengesizliğin bü- rokraside kayırmalara neden olduğunu vur- gulayarak "Bazı ma- kamlann uıaaşı fazla olduğuiçinyandaşbü- rokratlar da buralara atanmakisteniyDcBöy- leliklc siyasaUaşmanuı altyapısı oluşturulu- yor" dedi. Devlette müsteşarlarınya da genel müdürlerin her birinin aynı so- rumluluk çerçevesinde görev yaptığı- na dikkat çeken Kılıçdaroğlu, "Hepsi aynı görevi yapıyor, aynı sonnnluluğu üstlcnr>or,ancakfarkhmaaşlarahyor- lar. Bunun izahı yok. AKP, farkhhkla- n gidermeye dcğil, büyütmcye neden olanpolitikalar izliyor, ücretdengesiz- liğini derinleştiriyor" diye konuştu. ÎHDK'NİN 2004 RAPORU: AKP'nin referansı takdiriilahiANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - însan Haklan Danışma Ku- rulu (ÎHDK) Başkanı Prof. Dr. tb- ralıiııı Kaboğlu'nun, hükümete eleştiriler getiren "Türkiye tnsan Haklan 2004 RaponTnu Başba- kan Yardımcısı Abdullah Gül'e sıınduktan 1 gün sonra görevin- den alındığı ortaya çıktı. Raporda, kaynağını halktan alan AKP'nin takdiri ilahiyi referans aldığı eleş- tirisiyapılarak "İHDK,dinadam- lannıinsan haklan yoluyla dünye- vileştirmeye çalışırken laiklik üze- rine ant içmiş olan millecvekilleri tamtersiniyapmışlardu-" denildi. Kaboğlu, hazırlanan raporun ön- sözünde, olumlu düzenlemelere karşın, insan haklan ihlallerinin devam ettiğine işaret etti.Rapor- da; milletvekili dokunulmazlıkla- nnın kaldınlması, parlamentoda tek partinin mutlakhâkimiyetinin engellenerek seçim sisteminin de- ğiştirilmesiveyüzde 10'lukbara- jın kaldınlması istendi. Yasahazır- lanması sürecinde sivil toplum ör- gütlerinin görüşüne başvurulma- dığı vurgulanan raporda, AKP ik- tidarının teknik ve bilimsel bakı- şının zaaflarla dolu olduğu, kay- nağını halktan almasına karşın tak- diri ilahiyi referans aldığı eleştiri- si getirildi. ÎHDK'nin din adam- larmı insan haklan yoluyla dünye- vileştirmeye çalışırken, laiklik üze- rine yemin eden milletvekillerinin tam tersi yönde davrandığı kay- dedilen raporda, yargı sistemin- deki sorunlara da işaret edildi. Ra- porda, adaletin gecikmesinin insan haklan sorunu yarattığı vurgulanır- ken yargı kararlanndaki gerekçe za- yıflığımn da örtülü ihlal anlamına geldiği ifade edildi. Raporda, şu önerilerde bulunuldu: ^ Yasama organım, yürürme kar- şısında özerkhale getirmek ve mil- letvekillerini başbakan karşısında sürekli bakanlık bekleyen konum- dan çıkarmak için, yeni anayasal hükümlere ihtiyaç bulunmaktadır. • Devletin bütün kurumlannın yasallık ilkesinin dışına çıkması önlenmeli, devlet organlan çeteleş- me şaibesinden kurtanlmalıdır. • Yasalar yasama organı tara- fından ilgili birimlere danışılarak hazırlanmalı, yasa yapma tekni- ğine saygı gösterilerek nicelikten çok nitelik öğesi öne çıkmahdır. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Ümit özdağ'ın neyi ve kimi temsil ettiğini bilebilecek durumda değilim. Kendisinin Avrasya Stratejik Araştırma- lar Merkezi'nin eski başkanı olduğu- nu biliyorum. 27 Mayıs döneminde Türkeş'le birlikte parlamenter rejime dönülmesine karşı çıkıp Milli Birlik Ko- mitesi'nden tasfiye edilen Muzaffer özdağ'ın oğlu. Türkiye'nin çeşitli yer- lerinde Avrupa Birliği aleyhinde ko- nuşmalar yaptığı, Kıbrıs'ta çözümün engellenmesi gerektiği yönünde sert çağrılarda bulunduğu söyleniyor. Bir de MHP genel başkanhğına aday ol- duğu. Kerkük konusu tırmanışa geçince, çeşitli açıklamalarda bulunan Ümit Ozdağ'la Neşe Düzel konuşmuş (Ra- dikal). Bu konuşmada dış politikada maceracılığın hangi düzeylere ulaştı- ğını görmek mümkün. Aynen şunları söylüyor Ümit özdağ: "Biraz önce de söyledim, yaşamsal çıkarlarmızı sa- vunma iradesini göstermek anlamm- daABD'yleçatışmakdiyorsanız, evet çatışırız. ABD ile Türkiye Cumhuriye- ti devletinin bağımsızlığını savunmak anlamında askeri çatışmadan bahse- diyorsanız, siz de aynı şeyiyaparsınız. Kerkük ve Türk Dış Politikası Türkiye'nin bağımsızlığını savunmak için Amerikan ordusuyla çatışmaktan bahsediyorsanız, Türkiye'yi işgal et- mek isteyen bir Amerikan ordusuna karşı herhalde siz de çarpışırsınız. Hep kafamızda, 'ABD ileçarpışamayız' dü- şüncesivar. önemliolan, Türkiye'nin birparya ülke olmadığını, menfaatla- rını savunma konusunda kararlılığını göstereceğini ortaya koymasıdır. Tür- kiye'nin Kerkük'e girmesinin şartlan var. EğerKerkük'te Türkmen katliamı baş- lar ve Amerikan ordusu bunu seyre- derse, Türkiye 1963, 64'te Kıbrıs'ta yaptığını yapmak zorundadır." özdağ bu sözleri hangi koşullarda söylüyor: Irak'ta işgal altında yapılan seçimlerin ardından söylüyor. Türki- ye'de bazı çevreler (buna zaman za- man hükümeti de dahil edebiliriz), Irak'taki seçimin kaderinden çok, bü- tün dikkatlerini Kerkük'e odakladılar. Kerkük, sanki bir Türk kentiydi de el- den gidiyordu. Kerkük, bir Irak kentiydi halbuki. 0 kentte Türkmenler, Kürtler, Araplar bir- likte yaşıyorlardı. Seçimlerde Kürtler, bölgedeki güçlerinin de etkisiyle bazı nüfus oyunlarına başvurmuş olabilir- lerdi. Buna oradaki Türkmenler itiraz ettiler. Araplar da itiraz ettiler. Türkiye de bir komşu ülke olarak itiraz edebi- lirdi. Ancak konu aşın ölçüdeabartıldı. Ne- redeyse bu nedenle Türkiye'nin böl- geye askeri müdahale yapabileceği gibi bir hava yaratıldı. Türkiye, bütün gücüyleTürkmenlerinyanındasaftu- tan anlaşılmaz bir siyasetin sözcüsü haline geldi. Bu tutum Kürtlerle bir gerilimi de beraberinde getirdi. Ümit özdağ'ın konuşmalarından anlıyoruz ki, orada sorun Kürtlerin Kerkük petrolüne hâ- kim olarak bağımsız bir Kürt devleti kur- ma tehlikesiydi. Böyle bir durumda bölgede adam başına gelir, Ümit öz- dağ'ın iddiasına göre 12 bin dolara kadar çıkabilirdi. Zengin olan bir Kürt devleti ise bölgedeki diğer Kürtler, açı- sından bir cazibe merkezi haline dö- nüşebilirdi. Sorun o zaman Türkmen- ler falan değil, Kürtlerin petrol yoluy- la zenginleşmemeleriydi. ABD konusunda aşırı sert ifadeler kullanan, gerekirse savaşmzdiyen öz- dağ'ın derdinin ABD'yle değil Kürtler- le olduğu anlaşılıyor. ABD'ye "Petro- lü sen kontrolet veya başkası etsin ama Kürtlere kaptırmaym" çağrısında bu- lunuyor. Zaten ABD ile olan "bağım- sızlık" sloganlarının ardında Kürtlerle olan tutumlarına olan tepki yatıyor. Her şeyi Kürtlere karşı düşmanlık te- melinde kuran bir dış siyasetin ne öl- çüde bölgesel ve dünyanın gerçekle- rinden uzak birnoktayageldiğini, Ümit özdağ'ın söylediklerine bakarak an- layabilirsiniz. "Iraklılar, 15Ağustos'a kadar yapı- lacakyeni anayasada 'Kerkük Kürtle- rindir' derse, Türkiye hiçbir şey yapa- maz. Ama AraplarKerkük'ü vermez ve Kürtler de alırsa zaten iç savaş çıkar. Türkiye'nin müdahale zemini, Ker- kük'ü de içine alan birbölgede bağım- sız Kürdistan 'ın kurulmasıyla başlayan içsavaştır. Işteo zaman Türkiye 1926 Ankara Anlaşması'na dayanabilir. Bu zemin, sizin yaşamsal çıkarlannızdır. Bunu yapar mıyız, göreceğiz. Ama iç savaş çıkarsa Türkiye kendisini dışa- rıda tutamaz." Böyle bir durumda Türkiye'nin Av- rupa Birliği ve ABD ile karşı karşıya ge- lip gelmeyeceğini değerlendiren öz- dağ'ın, maceracılıkta hangi noktaya geldiğini görebilirsiniz: "Bu çokzorolur. AB ile ilişkilerimiz tamamen kopar. Ben zaten AB ile iliş- kilerin tam üyelikzemininde yürüme- mesi gerektiğini düşündüğüm için buna çok olumsuz bakmıyorum. Ama bir iç savaş halinde müdahale eder- sekABD 'yle ilişkilerolumsuz olmaya- blllr." Ümit Özdağ, şu anda önemli bir si- yasi figür değil, ancak savunduğu fl- kirlerin ciddi bir taraftarı olduğunu da kabul etmek gerekir. Hükümetin de Kürt sorunu konusunda geleneksel siyasetlere sarılarak, kimlerin değir- menine su taşıdığını görmesi gereki- yor. Türkiye, ülkeye yıllarca egemen olan şiddet ve savaş taraftarlarının yaptık- larından çok acı çekti. Aman dikkat!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle