18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 4 CUMHURİYET 6 ŞUBAT 2005 PAZAR HABERLER ALtSİRMEN Erol Güney'in Ke(n)disi ve İsrail'in Işlevl Sevgili, Türkiye'nin en meşhur kedisi, kendisiyle birlikte sa- hibini de Türk edebiyatına taşımış olan Edibe'dir der- sem pek yanlış olmaz. Gebe kalmış olan Edibe, Orhan Veli'nin "Erol Gü- ney'in Kedisi" şiirine şu dizelerle geçmiştir: "Çıkarmısın bahargünü sokağa Işte böyle olursun Böyle yattığın yerde Düşünür, düşünür Durursun" Bu tasvirin ne kadar doğru olduğunu da yıllar son- ra eve yeni bir kedi aldığında anlayacaktır Erol Güney. Artık Ankara'da değil, Israil'de tek başına yaşamakta olan yazar dostumuz, günün birinde eve giren ve bir türlü çıkmak istemeyen bir kediyi (Ah o tür kediler!..) benimser. Kedi özgürdür ve ikide bir dışarı çıkıp dur- maktadır. Nihayet o da bir gün gebe kalınca, Orhan Veli'nin tasvirettiği Edibe'nin durumunadüşer. Sonun- da dayanamaz E. Güney ve kedisine, - Bak, der, Orhan Veli'yi okusaydın böyle olmazdı. • •• "Erol Güney'in kedisi"r\\n sahibi Erol Güney'in, 1914'te Odessa'da Michel Rottenberg adıyla baş- layan uzun macerasının bizim için en ilginç bölümü 1920 ile 1955 arasında, Türkiye'de Istanbul ve Anka- ra'da geçen kısmıdır. Michel Rottenberg ailesiyle birlikte Türkiye'ye yer- leşmiş, Fransız okullarında lise eğitimini tamamladık- tan sonra Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni bitirmiştir. Bu sırada Türk vatandaşlığı hakkını kazanan Mic- hel, Erol Güney adını alır. Sonra da Gaziantep Lisesi felsefe öğretmenliğine tayini çıkmasına rağmen, gü- venlik soruşturması bir türlü tamamlanamadığından orayagidemez, Sabahattin Eyuboğlu'nun yardımıy- la tercüme bürosunda çalışmaya başlar. Bu sayede 1942-44 arasında yani üç yılda, Puşkin, Gogol, Gonçarov, Turgenyev, Dostoyevski, Çe- hov, Moliere ve Eflatun'un 20 yapıtını Türkçeye çe- virmiş olan Erol Güney, Türk aydınlanmasının önem- li isimlerinden olur. Kitabın çok önemli olan bu bölümü üzerinde, baş- ka bir yazımda duracağım. Şimdi Erol Güney'in, Türkiye yıllarını noktalayan ola- ya gelmek istiyorum. • •• 1955 Mart'ının son günlerinde, tercüme bürosunun kapanması üzerine artık gazeteciliğe başlamış olan ve Agence France Press'te çalışan Erol Güney, Ankara'da Amerikan Basın Ataşeliği'ndeki birdavetten alınır, em- niyete götürülüp gözaltına konur. öykünün devamını şöyle anlatıyor Erol Güney: "...'Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığın- dan çıkarıldınız. Polis kontrolü altında, istenmeyen yabancılar için Yozgat'ta bulunan kampa götürüle- ceksiniz. Orada başka bir devlet tarafından kabul edi- linceye kadar kalacaksınız, hemen yola çıkacaksı- nız'... Bunu söyleyen herhalde yüksek rütbeli bir po- lis memuruydu..." Böylece, üstündeki smokiniyle yola çıkarılır Erol Gü- ney. Kısa bir süre sonra Fransa kendisini kabul ede- cek, bir süre Paris'te yaşayıp AFP ve Le Monde'da çalışan Erol Güney, orada da kendisini "evinde" his- setmediğinden gidip Israil'e yerleşecektir. Zaten ağabeyi Sema Günay de, imarında görev al- dığı Türkiye'den Israil'e göçmüştür. Göç nedeni ise, kızının bir gün gelip kendisine okulda "Pis Yahudi" den- diğini söylemesi ve "Baba Yahudiler neden pis olu- yormuş" diye sormasıdır. Sema Güney bunun üzerine çocuklarının horlanıp aşağılanmayacağı tek ülkeye, yani Israil'e göçmeye karar verir ve uygular. Yaptığı doğru bir haber iktidarın hoşuna gitmeyin- ce vatandaşlıktan ve Türkiye'den çıkarılan Erol Güney'in akıbetinin gerekçesini ise Fatin Rüştü Zorlu, New York Times'ın Türkiye muhabirine şöyle açıklayacaktır: - Çok fazla biliyordu. Sevgili, Bu olayı, kitabın yayınından beş yıl kadar önce ta- nıdığım Erol Güney'in ağzından ilk dinlediğimde ka- nım dondu. Erol Güney, Türkiye'yi vatan olarak seçmişti, Türki- ye'nin geleceğine güveniyor ve vatanının her yanın- da görev yapmaya hazır duruyordu. Nitekim, kırklı yıl- larda insanlara yaşamı pek cazip gelmeyen Anado- lu'da görev almaya amadediydi. Türk aydınlanmasında rol almış, başta Hasan Âli Yücel olmak üzere, bu akımın kahramanlarının yakın dostu olarak kendini Türk hisseden, olaydan elli yıl son- ra bile Türkçeyi unutmayan Erol Güney, bir haber yü- zünden yurttaşlıktan ve yurttan atılabiliyorsa eğer, ger- çekten dünyadaki Yahudilerin atılmayacakları, hor- lanmayacakları bir vatana ihtiyaçları var demekti. İsrail'in politikalarını çok haklı olarak eleştirsek bi- le, bu yaşamsal işlevini görmezden gelemeyiz. [email protected] Aynhkcı propaganda'dan ceza MuzafferErdost'un 'ÜçSivas'ıAİHM'de STRASBOURG (AJNKA) - Avnıpa In- san Haklan Mahkeme- si (AÎHM), yazar Mu- zaffer Erdost'un, "Tür- kiye'nin Yeni Sevr'e Zoriannıası Odaguıda Üç Sivas" kitabına iliş- kin aldığı cezaya karşı açtığı davayı 8 Şubat Salı güııü karara bağla- yacak. AÎHM bu hafta Tür- kiye aleyhine açılan iki davayı sonuçlandıra- cak. Davalann ilkindc, yazar Muzaffer tlhan Erdost'un, aynlıkçı pro- paganda yaptığı gerek- çcsiylc ceza almasına yol açan kitabına ilişkin şikâyeti ele alınacak. Erdost, 1996 yılında yazdığı Türkiye'nin Ye- ni Sevr'e Zorianması Odağında Üç Sivas ad- lı kitabı nedeniyle Dev- let Güvenlik Mahke- mesi tarafından bir yıl hapis ve para cezasına çarptınlmıştı. Erdost, ifade özgür- lüğünün ve adil yargı- lama hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle konuyu AİHM'ye ta- şıdı. Günün ikinci dava- smda ise Uatun GUven adlı şikâyetçinin, adli işlemlerin süresinin uzunluğu nedeniyle yaptığı başvuru karara bağlanacak. l Yargıtay'ın tartışmalı karanndan lehte oy kullanan bazı üyelerin de rahatsız olduğu öğrenildi Osman Şirinkaleme aldıİLHAN TAŞC1 AJNKARA - Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun Kuraıı irdelemesi yapa- rak oluşturduğu ve laiklik ilkesinin "artık korunmasına gcrek kalmadı- ğı" yönündeki karanndan, lehte oy kullanan yüksek yargıçlann da rahat- sız olduğu öğrenildi. Edınilen bilgi- ye göre, 14 üyeden bazılan, müzake- rede dile getirdikleri görüşlerin kara- ra yansıtıldığı gibi "sertve kesin" hat- lı olmadığına işaret ediyorlar. Tartış- malı karann bizzat Ceza Genel Ku- rulu Başkanı ve Yargıtay Başkanve- kili Osman Şirin tarafından kaleme alındığı belirtildi. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun, Mılli Gazete yazarı Selahattin Ay- dar'a, kaldırılan Türk Ceza Yasa- sı'nın 312. maddesi uyarınca verilen 1 yıl 8 aylık mahkûmiyeti bozma ka- rannın perde arkasında ilginç geliş- • 14 üyeden bazıları, müzakerede dile getirdikleri görüşlerin karara yansıtıldığı gibi "sert ve kesin" hatlı olmadığma işaret ediyorlar. Yargıtay kulislerinde Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na yerleşik kurallann dışında katılan 4 üyenin, karann 'olumsuz' çıkmasmda etkili olduğu konuşuluyor. Kurulun karannın, bir içtihat niteliği taşımadığı ve yerel mahkemeleri bağlamadığı vurgulandı. meler yaşandığı ortaya çıktı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı daha önce Aydar hakkındaki mahkû- nıiyetin onanması yönünde görüş bil- dirmişti. Ancak, başsavcılığın daha sonra Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na yaptığı itirazla Aydar'a ceza verilme- mesi yönünde görüş bildirmesi dik- kat çekmişti. Böylelikle tartışmalı ka- rar için düğmeye basılmış oldu. Baş- savcılığın, başvurusunda şu görüşle- re yer vermişti: "Dava konusıı yaa bir bütün olarak değeriendirildiğindc, Türldyc CumhuriyetTnin devlet ve topluni yapısını oluşturan tünı değer- lerinin temel taşı olan laiklik ilkesini hedef aldığı, sarsıcı, rahatsı/ edici, in- ciüd ve hatta meydan okuyııcu iislııp taşıdığından kuşku yoktur. Sanığın yazısında, cum lnıriyetiıni/.in tenıelini oluşturan devrinı yasalaruu dinsizlik- le suçlayıp laiklik ilkesine, bu ilkeyi ge- tirenlere ve savunanlaı a, ağır, haksız ve iııcilkî saldn ılaı da bulunduğu ko- nusunda kuşku yoksa da suçun mad- di unsurunun değerlendirilmesinde yasa maddesinde yapılan değişiklik sonucu dikkate atannıası gereken, ka- mu düzeniiçin açıkveyakın tehlike ile şiddete çağnve önerisi mevcut bulun- madığı görüşü ile suçun yasal unsur- lannın oluşmadığı düşünülmektedir." Yargıtay Başsavcılığı'nın itirazını, 13' e karşı 14 üyenin oyuyla Ceza Ge- nel Kurulu kabul etti. Kararın kendi- si kadar alınma yöntemi de tartışma yarattı. Blndlrme üye İle karar Yargıtay Yasası'na göre, Ceza Ge- nel Kurulu'na her daireden en az iki üyenin katılması zorunlu. Buna göre, Ceza Genel Kurulu başkanı da dahil kurul, en az 23 yüksek yargıç ile top- lanıyor. Yargıtay'da 11 ceza dairesi olduğu ve her daireden de yasaya gö- re en fazla 5 üyenin katılabileceği dik- kate alındığında ise kurul, en fazla 56 EskiAnayasa Mahkemesi Başkanı Özden, Yargıtay 'ın köktendincileri hşkırttığını vurguladı 6 Şeriat yaıdılan artacak'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun laiklikle ilgili yorumuna tepki göstererek, "Olumsuz gelişmeler somut şekilde ortadayken, kıskırlıcı, özendirici ve mücadeleye yol açacak düşünceyi ortaya koymanın zamanı değfldi" dedi. Karann ardından laikliğe karşı saldınlann artacağma işaret eden Özden, "Şeriat yanlılan, köktendincilerin saldınsı gelecek" diye konuştu. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun, kaldınlan Türk Ceza Yasası'nın 312. maddesine ilişkin bir davada, laiklikle ilgili yaptığı değerlendirmeler tartışmalara neden oldu. Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, kurulun kararının, devletin yaşam felsefesi ile varlık nedenine aykırı olduğuna işarel etti. "Yargıtay, laiklik konusunda değil de bir başka konuda düşünce özgürlüğünün suurlannı değerlendirebilirdT diyen özden, "Laiklik gibi yaşamsal bir konuda, çok olumsuz bir karann Yargıtay'dan çıkmış olması üzüntü verici" diye konuştu. Özden, kurulun karanyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: "Toplumsal banşı » kuran, demokrasinin h ^ kaynağı, siyasal ve hukuksal hirliğiıı kaynağı olan ilkeye karşı olumsuz gelişmeler M somut şekilde ortadayken, ^tÇ'j m laşkırncı, özendirici ve mücadeleye yol açacak düşünceyi ortaya koymanın zamanı değil. Ülkemizin ortamı ve koşullan bakımından olumsuz bir karar. Karann ardından laikliğe saldınlar artacak. Saldınlar arnnca da laikliğe kinıler suldırıı; şeriat yanlılan. Ardından köktendinciler gelecek. Laikliği savunanlaı ın yaşamı tehlikeli duruma düşecek." "Laikliğin kime nc zaran olmuş?" diyen Özden, "Süslü kelimelerle, anlatunlarla, ilerici gösterecek rümcelerle laiklik ilkesinden ödün verecek şekilde bir karann ahnmış olması üzüntü verici." Erdemir: Lalk hukukçular tasflye edlldl izmir Barosu Başkanı Nevzat Erdemir de yaptığı açıklamada, kararla laiklik kavramının içinin boşaltıldığını kaydetti. Kararın hatalı olduğunu vurgulayan Erdemir, son dönemde laik yargıç ve savcılann tasfiye edildiğine de dikkat çekti. Erdemir, "Son dönemlerde gerek ülkemizde gerekse ülke dışında, ılımlı Islam cuınhuı iyeti gibi kavramlaı ııı lelalTıı/ edildiği, 'I'iiıkiye 1 yc yalaşbnldığı bilinen bir gerçektir. Bu kavram kuşkusuz yoz bir demokrasiyi hedef almaktadır" dedi. • Özden, "Olumsuz gelişmeler somut şekilde ortadayken kışkırtıcı, özendirici ve mücadeleye yol açacak düşünceyi ortaya koymamn zamanı değildi" dedi. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN CONDOLEEZZA RICEDAN BİR ÖZEL RÖPORTAJ DAİĞNELİ FIRÇA'YA Basındaki "Özel Rice röportajları"na bir yenisi eklendi ve ABD Dışişleri Bakanı köşemize konuşarak ülkesinin Ortadoğu politikasını ve Türkiye üzerine düşüncelerini çizerimize anlattı. NOT: Çizerimiz iyi Amerikanca bilmediği için Bayan Rice Amerika'nın Ortadoğu planlarını kendisine el-kol hare- ketleriyle anlatmıştır. Hükümet karardan memnun ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek ise kararla ilgili şu yorumu yaptı: "tfade özgürlüğüyle alakalı bir konudur. Meseleye bu açıdan baküğımızda Yargıtay'm vermiş olduğu bu karar tnsan Haklan Mahkemesi karan ve tnsan Haklan Sözleşmesi'ni esas alarak, onu yorumlayarak vermiş olduğu bir karardır. Meseleyi düşünce özgürlüğü anlamında abnamız daha doğru olur. Neticedc düşünce özgürlüğüyle ilgili bir karardır. Onu, onun dışına taşıyarak yorumlarsamz doğru olmaz." üyeyle toplanabiliyor. Yargıtay'daki • yerleşen kurallara göre, kurul, genel-; de 23 üye ile toplanıyor. Ancak, tar-j tışmalı karann çıktığı kurula, yasayai aykırı olmamakla birlikle yerleşik ku- rallara aykırı olarak 4 üye daha katıl- dı. Böylelikle kurulun tartışmalı ka- ran 13'e karşı 14 üyenin oyuyla ahn- dı. Yargıtay kulislerinde, yerleşik ku-' rallann dışında katılan 4 üyenin kara- nn "olumsuz" çıkmasmda etkili oldu- ğu, bunlann da zaten bu amaçla ku- rula katıldığı konuşuluyor. Ceza Genel Kurulu'nda karar han- gi daireden gelmiş ise o dairenin üyelerınden fazla katılım olabılıyor. Edinilen bilgiye göre, 8. Ceza Da- iresi kendi dosyası görüşüldüğü için 3 fazla üyeyle katıldı. 1. Ceza Da- iresi ise yerleşik kurallara aykırı ola- rak 1 üye fazlayla katıldı. Bu üye- nin de lehte oy kullanan 14 üyenin içinde yer aldığı öğrenildi. Karara muhalif kalan üyelere,. kurul başkanının, muha- lefetlerini "yumuşak'1 tut- maları için ricada bulun- duğu da öğrenildi. Onaylayanlar da rahatsız Karannı Kuran'ı da ir-? deleyerek oluşturan kurul- da, başsavcılığın itirazının' kabulü yönünde oy kulla- nan 14 üyeden bazılanmn da ortaya çıkan sonuçtan. rahatsız olduğu öğrenildi. Lehte oy kullanan bazı üye- • ler, gerekçeli karardaki. "kesin ve sert" ifadelere 1 katılmadıklarını belirterekv "bıçak gibi" hatlar içer-, mesinden duyduklan ra- 1 hatsızlığı dile getirdiler.j Bazı üyeler, "bukadarke- 1 sin içerikli bir karara im- za atmayı düşünemeyiz" görüşünü dile getirdiler. j Lehte oy kullananlann- bile rahatsız olmasına ne-t den olan gerekçeli karann» nasıl çıktığı ise bir başkaj ilginç durumu ortaya koy- du. Edinilen bilgiye göre,* müzakerenin ardından dos-j ya, gerekçeli karann yazı-. mıyla ilgili tetkik hâkimi- 1 ne verildi. Tetkik hâkimi, karan yazdıktan sonra, "ge-' reklidüzeltmeleri" yapma- sı için Ceza Genel KurulUj Başkanı Osman Şirin'e tes-, lim etti. Ancak, Yargıtay Başkanvekili ve Ceza Ge- nel Kurulu Başkanı Os- man Şirin'in gerekçeli ka-- ran yeniden oluşturduğu; ve imzaya bu şekliyle çı- kardığı dile getirildi. Mahkemeyl ; bağlamıyor Kurulun karan, bir içti- hat niteliği taşımıyor. Da- ha önce sanığa mahkûmi-' yet veren yerel mahkeme açısından da bağlayıcılığı bulunmuyor. Çüııkü, Ceza Genel Kurulu, konuyu Yar- gıtay Cumhuriyet Başsav-' cılığfnın itirazı üzerine- değerlendirmeye aldı. lti-' razın başsavcılık kanalıy- la yapılması durumunda yerel mahkemelerin diren- me hakkı korunııyor. Ce- za Genel Kurulu'nun ver- diği tartışmalı karar, mah- kemeler açısından "son nokta" olarak değerlen- dirilemeyecek. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Kılıç AN, Atatürk'ün en yakınla- rındandı. Zaman zaman tartışmalı ka- rarlara imza atan ünlü Istiklal Mahke- meleri'nin hâkimlerindendi. Atatürk'ün son günlerinde de onun yanındaydı. Kılıç Ali'nin Anıları (Türkiye Iş Banka- sı KültürYayınları), Hulusi Turgırt ta- rafından derlenerek yayımlandı. 700 sayfalık bu ayrıntılı anılarda, Ata- türk'ün yaşamına, o dönemin olay- larına ilişkin çok önemli bilgiler yer alı- yor. Anıları okurken bana en çarpıcı gelen satırlar Atatürk'ün ölüm anıyla ilgili olanlardı. Bu satırları okurken, iktidar ve ölüm ikilemi üzerinde dü- şündüm. Kılıç Ali'nin Atatürk'ün son günlerine ilişkin söylediklerinin; bü- tün anılarda olduğu gibi sübjektif bir değerlendirme olduğunu ve o günün koşullarındaki iç siyasi çekişmelerden etkilendiğini de unutmamak gerekir. "Atatürk'ün ölüm döşeğinde yat- ması bazı insanları türlü hesaplara, Ihtiraslara sürüklemiyor değildi. Ar- kadaşları, çevresinde, yanında bulu- nanlar, O'nu sevenlerve bütün birmil- let ise gözyaşı döküyordu... Dalgın Atatürk'ün Öldüğü An ve Kılıç Ali... ve bitkin olarakyatan Atatürk'ün göz- lerinadiren açılıyordu. Herkesin hay- ranlığını kazanan o güzel mavi göz- ler artık eski parlaklığını kaybetmiş, solgunlaşmıştı, Hiçbihmizle konuş- muyordu... Atatürk'ün vefat ettiği gün Dolmabahçe Sarayı 'nın içi ade- ta bir ibret manzarası gösteriyordu. Biz üzüntümüzden kahrolurken aziz arkadaşımız Salih Bozok kanlar için- de yatarken saray aniden boşalıver- miş, birkaç arkadaş acımızla ve der- dimizle baş başa kalmıştık. Tıpkı ta- rihte gördüğümüz gibi, biryanda pa- dişahın hasıra sarılmış cenazesi, di- ğeryanda ise kılıç alayı töreni hazır- lıkları gibi bir hava esiyordu." "Aziz Atatürk ölüm döşeğinde, sa- kin ve hareketsiz, çenesi bağlanmış yatıyordu. O'nu öylece bırakıp sara- yı terk edenler, açılacak olan yeni döneme göre durumlannı sağlamlaş- tırmaya koşuyor ve bununla uğraşı- yorlardı. Ankara'da cumhurbaşkanı seçimi, yeni başbakan ve bakanlarku- rulunun atanması telaşı vardı. Bü- tün Cumhurbaşkanlığı memurları he- men Ankara'ya çağrılmışlar, zavallı Hasan Rıza Soyak yapayalnız bıra- kılmıştı. Saray'ı ne arayan ne soran olmuştu. Bu acı manzara karşısında isyan etmemekmümkün değildi. An- kara telefonla bulundu. Başbakanlık özel Kalem Müdürü Baki Bey'den, bu acı durumu Başbakan Celal Ba- yar'a intikal ettirmesi istendi. Bu te- lefon görüşmesinin üzerinden birsa- at kadar süre geçmiştiki, sarayda bir faaliyet başladı. Ordu müfettişleri- nin cenaze töreni hazırlıklarıyla gö- revlendirildikleri bildirildi." Kılıç Ali'nin anılarında dile getirdi- ği ilginç birolay ise Ismet Inönü'nün Atatürk'ü hastayatağındaziyaret et- memesiyadaedememesiydi: "Baş- bakanlık görevinden uzaklaştırıldık- tan sonra Atatürk'le ilişkisini kesen Ismet Inönü 'den ise ses seda çıkmı- yordu. Hükümetin Atatürk'ün sağ- lık durumunu Ismet Paşa'ya adeta bir rapor halinde verdiği söyleniyor- du. Duyduğumuza göre birkez Ka- zım Özalp, Atatürk'ü hasta yatağın- da ziyaret etmesi için ikna etmişti. Istanbul'a gelmek üzere trende ye- ribilehazırlanmıştı. Hatta Gazilstas- yonu'ndan trene binmesi kararlaş- tırılmış, fakat herhangi bir olaya se- bep olmamak için bu ziyaret ertelen- mişti. Refik Saydam şu sözlerle Is- met Paşa'nın ziyaretine engel ol- muştu: 'Eğer gidersen vagonun al- tına yatarım, beni çiğner öyle gider- sin!' Ismet Paşa 'nın bu sözler ve tel- kinler üzerine gelip Atatürk'e son görevini yapamadığı söyleniyordu. Ancak Ismet Paşa, Vedit Bey ara- cılığıyla Atatürk'e bir mektup gön- dermişti. Vedit Bey bu mektubu, Ha- san Rıza Soyak'ın da hazır bulundu- ğu bir sırada Atatürk'e takdim etmiş^, ti. Mektubun içeriğinin ne olduğu- nu ise hiçbir zaman öğrenemeyecek- tlk." Salih Bozok'un anılarından da Ata- türk'ün hastalığının ilerlediği günler- de Bozok'un Inönü'yü habersiz bırak-i madtğı, kendisine durumu anlatan" ayrıntılı bir mektup gönderdiği, bıı mektubuna da yanıt aldığı anlaşılı- yor. Andrevv Mango, "Modern Tür- kiye'nin Kurucusu: Atatürk" (Remzi Kitabevi) başlıkh kitabında Ismet Inö- nü'nün Atatürk'e yolladığı son mek- tubun içeriğinin bilindiğini şu satırlar-t la ifade eder: "Atay'a (Falih Rıfkı Atay) göre zarflann üzerinde yüksek Osmanlıcayla huzur-ı riyasetpeha- niye (Cumhurbaşkanı 'nın yüce koru^ yucu varlığına) yazılıydı. Atatürk'ün ölümünden sonra mektuplar lnö-> nü'ye verildi." , Atatürk'ün ölümünün ardından cumhurbaşkanlığına seçilen Ismet Inönü, başbakanlığa Refik Saydam'ı atadı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle