18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 ŞUBAT 2005 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 I •** Rakı fiyatlart artmış. w llîıl.ıunıl. 2 akşamcüarla kafa >ao buluyor! Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - ABD, Irak'taki seçim fiyaskosunu kabul etmiş... "Fiyakasından gecilmivor ama!" ŞimdidenLaml Teksöz: "Yeni üretilen 800 yolcu kapasiteli Airbus A380 uçakları sefere başladığında Istanbul Atatürk Havalimanı pistlerinin ve yolcu A ^ körüklerinin uygun Wr olmadığından J\ yakınacağız. Bir yerlerden borç bulup ek yatırım yapacağız. Açılış töreninde atılan nutukları dinlerken de bu borçlanmayı kimin için yaptık diye asla düşünmeyeceğiz!" azi Üniversitesi Iktisat Bölümü öğretim üye- si Prof. Dr. Mustafa Altıntaş, bir tapu işle- mi sırasında yasanın öngördüğü harç dışın- da döner sermaye işletmesi hesabına ücret alınmasını "kamusal haraç" olarak niteleyerek Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'ne bir dizi şikâyette bulunuyor. Şikâyet, Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafın- dan inceleniyor ve yasadışı bir durum bulunmuyor. Bunun üzerine Prof. Dr. Altıntaş, 30 Ocak 2005'te genel müdürlüğe özetle şu yazıyt gönderiyor: "Teftiş Kurulu Başkanlığınız, tapu işlemlerinde harç dışında Genel Müdürlüğünüz Tasarruf Işleri Dairesi Başkanlığı'nın genelgesi uyarınca tahsilat yapıldığı- nı kabul etmektedir. Yasaya açıkça aykırı olan bu ka- musal haraç için yönetmelik ve genelgelerin vasıta ol- duğu böylece açığa çıkmıştır. 3402 sayılı yasanın 37. maddesi döner sermaye iş- letmeleri kurulabileceğine izin vermektedir. Ancak döner sermaye faaliyetlerine ilişkin hizmetler, genel Kamusal haraçmüdürlük personeline ek görev olarak yaptırıldığı tak- dirde, döner sermaye gelirlerinden ödenmek üzere aylık ek görev ücreti verilebilir. Bu maddeye göre, tapu sicil müdürlüklerinde gö- rev yapan kamu görevliieri, döner sermaye işletme- sinin hizmetlileri değillerdir. Olağan görev saatleri için- de döner sermayeye özgü hizmetler üretemezler. Bunları ancak ek görev olarak yapabilirler. Bu nedenle ikrar ve kabul ettiğiniz gibi, müdürlü- ğünüzde görev yapan müdür ve memurlar, döner sermaye işletmesinin hizmetlisi olmadığından, onlar adına makbuz kesip, bu paranın ödenmesini kendi olağan kamu hizmetinin görülmesi koşuluna bürün- düremezler. Kamu hizmetinin görülmesini yasadışı bir ödemeye dayandırmak suçtur. Buna kamusal ha- Tercih Kamil Acar: "Yere tükürmenin cezası 50 yeni lira olmuş. Buna karşın soysuzun, vurguncunun, hortumcunun, ahlaksızın, üçkâğıtçının, vurdumduymazın suratına tükürmenin ödülü ya rabbi şükürl Tercih sizin." Doğmaca Akif Kökçe: "Taksitle tüp bebek devri başlamış. Eskiden bebekler Amerika'ya borçlu olarak doğardı, bundan böyle hastaneye de borçlu olarak doğacaklarl" SESSİZSEDASIZ(I) raç denir. Haraç, ne zaman, kamu hizmetinin koşulu olmuştur? Aynı yasanın 38. maddesi döner sermaye işletme- sinin yapacağı işleri tanımlamaktadır ve bunun ön koşulu da Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'ne bağlı tapu sicil müdürlüklerinin kamusal hizmetleri- nin aksatılmamasına bağlanmıştır. Bir tapu devir iş- lemini, yasanın öngördüğü harç karşılığında yerine getirmek kamusal görevdir. Haracı meşrulaştırmak istediğiniz döner sermaye işletmesi yönetmeliğinin 4. maddesinin son tümce- sine de dikkatinizi çekmek isterim: Bu hizmetlerin üretim ve kiralama işlemleri genel müdürlüğün asli hizmetlerini geciktirmez ve aksatamaz. Tapu sicil müdürlüğünün asli görevi arasında bu- lunan ve 492 sayılı Harçlar Yasası'na göre tarifeye bağlanmış bulunun tapu hizmeti karşılığında, yasa dı- şı olarak alınmakta olan haraca son verilmesini, ya- sal haklarım saklı kalmak üzere istiyorum." Deniz Baykal, aktif siyasetten çekiliyor Didim'den Kaya Çetin, CHP'nin olağa- nüstü kurultayından sonra edindiği bazı bilgilere göre Deniz Baykal ın ekim ayın- da yapılacak olağan kurultayda aktif siya- setten çekilmeye karar verdiğini bildiriyor: "Siyasetten çekileceğini yakın çevresi- ne açıklayan Deniz Baykal, 33 yıl sonra ekim ayında yapılacak kurultayın, Ata- türk'ün 100. ölüm yıldönümüne denk gel- diği için bu iş için anlamlı olacağını belirt- ti. Baykal, bu süre içinde öncelikle tüzüğü demokratikleştirecek. Buna göre artık her isteyen genel baş- kanlığa aday olabilecek. Ancak genel baş- kan olabilmek için birinci turda delege tam sayısından bir fazla, ikinci turda iki fazla, üçüncü turda ise delege tam sayısından üç fazla oy almak gerekecek. Adaylar öngörülen oy sayısına ulaşa- madfğı taktirde, eski genel başkan, göre- vine devam edecek. Delegelik koşullarında yapılan değişik- likle de, seçilen delegelerin her ay genel başkana 'bağlılık' belgesi onaylatması is- tenecek. Bağlılık belgesini onaylatama- yan delegelerin, parti üyelikleri sona ere- cek. Parti içinde herhangi bir göreve talip olanlarla seçimlerde aday olmak isteyen- lerden ise genel başkana sadakat yemini istenecek. Sadakat yemininde klasik 'na- musum ve şerefim üzerine yemin ede- rim' söylemi milletvekilleri tarafından aşındırıldığı için 'iki gözüm önüme aksın ki' denilecek. Bu arada Yüksek Disiplin Kurulu, demokratik işleyişle bağdaşmadığı için kaldırılacak ve kuru- lun görevlerini genel başkan üstlenecek. Yüksek Yerilim Hattı CHP'de ihraç rakamları artıyor. Dış ticarete başlasınlar! erdincutkuCdjyahoo.com ÇED KÖŞESÎ OKTAY EKİNCt 'Akdenizli' Mimar Olabilmek... "Akdeniz" ve "mimarhk"... Bu iki sözcüğün tarih boyunca birbirüıi adeta "tanıaınladıklan- tanınıladıklan" başka bir "de- niz" var mıdır? Diinya bugün sadece "doğu- batı" vc "kuzey-güney" diye özctlenebiliyorsa, bunun da ne- deni tümünün tam ortasındaki Akdeniz'dir... Doğıı ve batı, öncelikle "ta- rihsel uygarlıklarT anlatıyor... Akdenız ise doğu kültürleriyle batı kültürlerinin buluşması de- mek... Bu öylesi bir buluşma ki doğu denince Çin'e ve Japon- ya'ya, batı denince de Kuzey Amerika'ya uzanan bir "dünya" kucaklanıyor... Kuzey ve güney ise öncelikle "ekonomik gelişkinliklerT ta- nımlıyor... Yine Akdeniz, kuze- yin sömürgeci "zengüı"liği ile güneyin aynı sömürgeciliğe dire- nen "yoksuTluğunun ortak deni- Zİ... Bu da öylesine bir ortaklık ki aynı dcnizin kuzey kıyılann- ülkeni/tanınmıyor" gerekçesiy- le kabul edilmedi. özellikle Güney Kıbnslı mi- marlann Rum temsilcisi Chara- laırıbus Tsoııns ile Yunanlı mi- marlann temsilcisi Vassilis Gri- goriadis adeta birer "şoven siya- setçi" gibilerdi. Yıllardır Ege'de ve Kıbns'ta gerilim yaratan po- litıkacılannı hiç aratmayan tu- tum ve söylemleriyle, 700 mi- marı ve 6 üniversitedeki 30 bin mimarhk öğrencisini "yok" say- dılar... Bu tutumlanyla, Akdeniz'e 3 bin 500 km kıyısı olan bir coğ- rafyadakı 3 bin yıllık yerleşme tarihinin tüm çağlanna ait mi- marlıkmirasını bile "AkdeııizlT saymayan bu anlayışa, genel ku- rula katılan Fransa, Italya, Mısır, Fas, Portekiz ve Tunuslu mimar- lar da destek verince, KKTC'li mimarlar UMAR'da yer alama- dılar. Malta temsilcisinin "göz- lemd üye" önerisi ise sadece bir iyi niyet söylemıydi... Girne... Akdcniz'de ama 'Akdenizli' değil!.. dan Avrupa'nın en kuzeyine uza- nan bir "gelişmiş"lik ile güney kıy ılanndan Güney Afrika'ya ve Pasifik'e kadar yayılan bir "ge- ri kalmış"lığı sarmalıyor... lşte, dünyanın başka hiçbir coğrafyasında bulunmayan böy- lesi bir denizi paylaşan ülkelerin nıimarlan, yaklaşık 10 yıl önce "Akdeniz Mimarlar BirliğT'ni (UMAR) kurdular. Türkiye Mi- marlar Odası'nın da katıldığı bir- liğin kuruluş gerekçesinde de bu ayncahkh konum kısaca şöyle vurgulandı: u BMcr,komşuluklarınıuygar- lıkların bcşiği Akdenizie biitün- leştircn ülkelerin mimaıian ola- rak, dünyanın bu en zengin kül- tür havzasındakiortakdegerleri- mizikonunakvegeliştirnıeküze- re arük birlikte hareket edece- giz-" AntatyaYla gerilim Ne var ki, kısa adı UMAR (U- nion of Mediterranean Archi- tects) olan bu anlamlı kuruluşun, 28-29 Ocak 2005 günlennde Antalya'da yapılan genel kuru- lunda, tüm bu söylemlere ve "birliknedenlerine' 1 yakışmayan bir tutum scrgilendi. Kuzey Kıbns Türk Cumhuri- yeti (KKTC) Mimarlar üda- sı'nın da tıpkı Güney Kıbrıs'ta- ki Rum Mimarlar Birliği gibi U- MAR'a üye olnıa talebi, "sizin Oysa yine UMAR'ın Antalya Bildirgesi'ndeki daha ilk cümle- de; "Tüm Akdeniz kültürlerine ve mimarlığma aynmyapmadan ve bütünüyle sahip çıkma" sözü vardı. UMAR'ın Fransız Başka- nı Partice Genet'in de Rum mi- marlara "hak" vermesi sonucun- da, bu bildiri bile henüz üzerin- den bir gün geçmeden "göster- melik"kaldı... 'Aydın'lar da yozlaşıyor Mimarların, dünyaya bakar- ken "evrensel kültürü" içeren "sanatçı" kimlikleri yerine "kü- resel resmi politika"nın diplo- matlan gibi davranmalarına yol acan koşullar, geçıştirilecek bir durum değil... Hele ki bu, "ulus- lararasıdiplomatikkurallarauy- ıııak" adına ise çok daha valıim... Çünkü tarihte insandan ve uy- garlıklan yana tüm gelişmeler, her zaman aydınlann ve sanatçı- lann önderliğinde; "egemen siya- sete rağmen" gerçekleştı. Şımdı ise üstelık "ilham"ını ve "vaıiık" nedenini "Akdeniz- li olmak^tan alan bir mimarlar birliğinin "mimar" üyeleri bile aynı gerçeği unutabiliyorlarsa, "aydın" sorumluluğundaki "yozlaşma"nın da ne denlı "kü- reselleştiği'' açıkça ortaya çıkmı- yor mu? Oekincif" cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakUı turk.net HARBÎ SEMtHPOROY semihporoyniyahoo.com BULUT BEBEK NURAY ÇIFTÇÎ bulutbebekOihotmail.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN HÜKÜMET OKUL E>IS bgVARLAftlNA REKLAM AUMI İCİN J YEŞÎL rşrK YAKTT! „ _ _ _ — - ^ hayatepiki" mynet.com SECMEN,. SEN BENI BlkAK YA!.. TARtHTE BUGİIN ıui"IMTAZ ARIKAIS (t Şuhat www.nmmtttz-arilsitn.com KÂŞİF SrANLEY'/N KONFERANSL 1818 'DE 8UGÜN, ÜMLÜ AFRİKfi KAŞİFİ JOHN HOW- LANOSTANLey, LOHORA'OA ÖNEMÜ SİRKONPB- RANS VBRDİ. ASIL MESLESİ GAZETECİLİK OIAN STAMLEY, NEVJVORK UE&\U>Tt!lBuN£. 6AZETE- SlNCE, AFfZİKA'M KAYSOLAN KAÇİF Dr L1VING- STONE'U AHAMAKLA GÖREi'LENOİRİLMİÇrİ. SU~ NU BAŞAEAN SmNLEY, DAHA SONRA BİHÇOK. yEBİ DE KEŞFETMİÇrİ. KRALİYET COĞ&AFYA «ü~ RUMU'NUM DÜ2EHLBDİ6İ KCNFERANSTA,KBŞİF- LBRJYLE İLBIU AÇlKİAMALAR. YAPAM STANLEY'/', ÎNSİUZ VE FRANSIZ VELİAHr PEENSLEKİ İLE, O SI/SADA fiVRUPA'DA SÜ&6ÜK1DE BUUlNAN ESK.İ OSMANU SAPRAZAMl MİTHAT F»f/I DA DİNLEMİÇTİ. •• M/f-Uct?-flxfg, an sırada o+uran fesli kifi.) PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Bıkmadan, Usanmadan, Yılmadan Hep denir ya, "Türk olmakzor!" diye, bundager- çekten de önemli bir doğruluk payı var. Ben bunu birazdayaşamın hemen heralanındakarşımızaçı- kan oturmamışlıklara, olgunlaşmamışlıklara bağlı- yorum. öyle konular var ki, binlerce kez anlatılmış, binlerce kez tarif edilmiş, ama her açıldığında ye- niden anlatılması, yeniden tarif edilmesi gerekiyor, örneğin "sol" gibi, "sosyal demokrasi" gibi. Son Cumhuriyet Halk Partisi kurultayı birçok in- sanı şaşırttı, üzdü, onların "sosyal demokrasi"ye ilişkin umutlarını kırdı. Oysa şaşılacak hiçbir yan yoktu insanı üzen, umutlarını kıran o görüntülerde. Kurultayda yaşananlardüşünce üretimini çok uzun zaman önce bir kenara atıp tüm varlığını ve varo- luş nedenini liderin, liderlerin kerametine bağlayan tüm siyasal örgütlerde kaçınılmaz olan bir sonuç- tu. "Ben bunu zaten biliyordum" demek pek hoş bir şey değil, ama sonucun böyle olacağını öngör- düğümden kaleme almıştım kurultay öncesinde bu köşede yayımlanan "Yapmak Isteyip de Yapa- mamak" başlıklı yazılarımı. ••• Cumhuriyet Halk Partisi'ni, içindeki birçok iyi ni- yetli, dürüst, erdemli solcunun varlığına karşın ar- tık "sol" bir parti olarak tanımlamak olası değildir. Çünkü "sol", kapitalizme karşı tek seçenektir ve gelişmesi de ancak kapitalizmin eleştirisi üzerinden mümkündür. Cumhuriyet Halk Partisi'nde ise var- lıklarını"/cap/fa/;zm/nıs/a/7/"zeminindesürdürenen sağcılaşmış sosyal demokrat partilerde görüldüğü kadarıyla bile bir antikapitalist tavra rastlanmamak- tadır. "Laiklik", "cumhurlyetçllik", "ulusalcılık"tekba- şına "sol" bir parti olmak için yeterli olmuyor. Son yerel seçim sonuçları ortadadır: CHP, büyük kent- lerde en çok eğitim düzeyleri yüksek ve görece var- sıl seçmenlerin yaşadığı Kadıköy, Bakırköy, Şişli, Çankaya, Konak gibi ilçelerde oy almış, ama "te- orik" olarak en fazla oy alması gereken yerlerde ise hiçbir varlık gösterememiştir. Işçilerin, emekçilerin, çalışan kesimlerin "sol"u kendiliğinden ortaya çıkartamayacakları, kendile- rine siyasal bilinç götürecek bir öncüye gereksinim duydukları en az 150 yıldan beri bilinen bir gerçek- tir. Dolayısıyla "sol" olduğunu savlayan bir parti iş- çilere, emekçilere, çalışan kesimlere köklü bir dü- zen eleştirisi, siyasal, ekonomik, sosyal bir seçe- nek sunmak zorundadır. Aksi halde belki yine Su- adiyelilerin, Erenköylülerin, Nişantaşlıların, Yeşil- köylülerin, Alsancaklıların, Gaziosmanpaşalıların oylarını alabilir, fakat bu görece varsılların oylarıy- la iktidar hep bir düş olarak kalır. • • • Türkel Minibaş, Ergin Yıldızoğlu gibi yazarla- rımız küresel kapitalizmin dünya insanlığı üzerinde- ki vahim sonuçlarına, karşılaşılacak tehlikelere, yi- tirilecek haklara ilişkin olarak bizi uyarıyorlar. Tür- kiye de bir "uzay ülkesi" değil, tam tersine kapita- lizmin küresel saldırısının odaklandığı başta gelen ülkelerden biri. Bu ülkede milyonlarca işsiz insan var, milyonlarcainsanaçlıksınırınınaltındayaşıyor. Ama 2004 yılında lüks otomobil ithalatımız ise 10 milyar doları bulmuş. Varsıllar daha varsıllaşırken, yoksullar daha yoksullaşırken sayıları da hızla ar- tıyor. Tutarlı, ciddi, dirençli "sol" bir parti için bun- dan daha elverişli bir ortam olabilir mi? Banaşimdi, "O tutarlı, ciddi, dirençli solparti ne- rede" diye sorabilirsiniz. Bulacağız, değiştirece- ğiz, dönüştüreceğiz. Eğer olmuyorsa kuracağız, yeniden yaratacağız. Ama bunun için her şeyden önce kapitalizmin "olağanüstülüğü"r\e inanmaktan vazgeçmek, kapitalizmin "sonluluğuna" inanmak gerekiyor. Kapitalizme karşı olmadan "sol" da, "solcu" da olunamıyor. Ben, Türkiye koşullarında sol bir siyasal partinin yürüttüğü siyasetlere solculuğunu yansıttığı ölçü- de iddia sahibi olacağına inanıyorum. Türkiye'nin aydınlık geleceğini eskisinden de fazla solda gö- rüyorum. Bıkmadan, usanmadan, yılmadan. (e-posta: [email protected]) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 1 2 3 1 i1 4 5 6 1 7 8 + İ 9 1 1 2 B U L M A C A SEDAT YAŞAYA1S SOLDANSAĞA: 1/ Epifiz bezi tarafından salgılanan mııtlulııkhor- monu. 2/ Bir şeyin aknıası- na yarayan üst yanı açık boru... Hatay yöresinde, in- cirden elde edilen rakıya verilen ad. 3/ Bir görevi başarabi- lecek güçteki en kü- ^ çük askeri bırlık... 2 Rus köylüsü. 4/ En- 3 der, seyrek... Otlak. 4 5/ Pierrc Loti'nin, 5 konusıı Türkiye'de 6 geçen bir romanı. 6/ 7 Gözü kapalı inanılan 8 I düşünce; dogma... 91 Samaryum elementınin simgesi. 7/Argoda, bilip bilmeden her konuya atlayan kimseye verilen ad... Temel, eşas. 8/Sevap... Başlıca, temel nitcliğindc olan. 9/Özbekistan'da tarihi bir kent. YUKAR1DAJN AŞAĞIYA: 1/ "Uygun durum, fırsat" anlamında argo söz- cük... "Türkçem, benim — bayrağım" (F.H. Dağ- larca). 2/ Vücuttaki AIDS virüsünü saptamakta kullanılan test. . Avrupa Mimarlar Konseyi'nın kısa yazılışı. 3/ Müslüman ülkelerde oturan Yu- nan asıllı kinıse... Cem Sultan'ın Batı dillerinde- ki adı. 4/YahyaKemal'in hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri... "Geceysc ay hemen tazeler —Meri" (Cemal Süreya). 5/Acımsı tatlı kökleri eczacıhk- ta ve serinletici içit yapımında kullanılan otsu bit- ki. 6/Tahtadan alçak iskemle... Birrenk. 7/Reca- izade Mahmut Ekrem'in, genç yaşta yitırdigi ve anısına en güzel şıırlerini yazdığı oğlunun adı... Yürürken dayanmak için kullanılan kalııı sopa. 8/ Küçük erkek kardeş... Askerlik çağı. 9/ "îyi, hoş, güzel" anlamında eski sözcük... Bira yapmak için çimlendinhp kurutularak hazırlanmış arpa.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle