Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 ŞUBAT 2005 PAZARTESİ
I
CUMHURİYET SAYFA
DIŞ BASIN
ABD Başkanı Bush'un, Ortadoğu'da demokratikleşme sürecinin yaşandığına dair söylemine inanmak çok zor
Ufukta banş görünmüyor• ABD Başkanı George
Bush, Ortadoğu'da banş
rüzgârlan estiğini, Israilli ve
Filistinli liderlerin el
sıkıştığını ve bölgede
demokratikleşme sürecinin
yaşandığını söylüyor.
Medya da bu söylemi
destekliyor. Ancak, buna
inanmak mümkün değil.
Ortadoğu'da kalıcı barışın
sağlanması pek de yakında
gibi görünmüyor.
GWYNNEDYER
B
anş elimizde! Detnokrası orman
yangınındaki ateş gibi sağa sola
sıçrayıp yayılıyor. Herkese be-
dava öğle ycmcği! Tüm bunlara inanmak
isterdim ancak maalesef inanmıyorum.
Israil ve Filistin arasında sağlanacağı
utnulan barış, görünürlerde bile yok.
Demokrasi, Arap dünyasındakol gezmi-
yor. Bir öğle yemeğinin fiyatı her zaman-
ki kadar.
Batılı mcdya kuruluşlan bazen hasta-
lıklı derecede kolay etki altında kalıyor.
ABD Başkanı George Bush Ortadoğu'da
banş rüzgârlan estiğine, Israüli ve Filis-
tinli liderlerin el sıkıştığına, bir fırsatla
karşı karşıya olduğumuza ve bölgede
bir demokratikleşme sürecinin yaşan-
dığına dair konuşmalar yapıyor.
Böyle konuşuyor, çünkü bu üslup onun
gerçekten umurunda olan kamuoyu olan
Amerikan kamuoyunda düğmenin basıl-
masına neden oluyor. Ortadoğu'da ba-
nş ve demokrasi içın yeni bir gün doğu-
yor mu?
Aslında bu biraz yanıltıcı bir soru. Bir
açıdan bakıldığında Ortadoğu'da 10 yı-
lı aşkın süredir banş hâkim zaten.
ABD'nin iki yıl önce Irak'ı işgali ve Is-
ABD Başkanı, I ilisliıı isı aıl sonınıımııı çözülecegine ilişkin iyimser konuşuyur. Ancak bu iyünseılik havası bölge insanına degil yansımak yakınlaşmış gibi bilc görünnıüyor. Israil'in
cczacvinde tuttuğu sekiz bin Filisrinli tutuklunun yakmları, 18 Şubat'ta Ramallah'ta düzenlenen gösteride gözyaşı döktü. Çocuklar "Tutuklulara özgürlUk" yazıh eşarplar taktı. (AP)
rail'in zaman zaman Lübnan ve Suriye'ye
yönelik müdahaleleri hariç 1991 yılın-
dan ben askeri gücün uluslararası sınır-
ları geçerek müdahale ettiği hıç olma-
dı. Ancak, Batı medyası "banş" derken
tsrail ve 38 yıldır Israil'in işgali altında
yaşayan Filistin arasında kalıcı bir banş
anlaşmasının sağlanmasını kastediyor.
Cözümün önündekl engeller
Soruna işgal altındaki Filistin toprak-
larında bağımsız bir Filistin devletinin
kurulmasıyla "ild devletli" bir çözüm
bulunması düşünülüyor. Ve böyle bir
çözümün önünde üç engel var. Biri, ls-
rail Devleti kurulunca evlerini terk et-
mek zorunda kalan milyonlarca Filis-
tinlının evlerine dönme isteği. Diğeri, Ya-
hudiler için Arap topraklannda kurulan
yerleşim birimleri ve üçüncüsü, Filis-
tin'in kurulacak bağımsız devletleri için
Doğu Kudüs'ü başkent yapma isteği.
Filistinlilerin geri dönüş hakkı isteğini
çok az tsrailli kabul edecektir.
Israil halkının çoğu, yerleşim birim-
lerini bırakmayı kalıcı bir banş anlaşma-
sı için kayda değer bir bedel olarak gö-
rüyor; ancak Kudüs'ü ikiye bölme ko-
nusunda da istekli değiller. Israil'deki
sağ görüşlü partiler her zaman bu kay-
gılar üzerine oynadılar.
Filistinlilerin büyük bölümüyse îsra-
il'in hiçbir zaman geri dönüş hakkını
kabul etmeyeceğini biliyor. Bu konuda
geri adım atabilecek olsalar bile Doğu
Kudüs' ün başkent olmasında taviz ver-
mek istemiyorlar. Ve tabii ki Yahudi yer-
leşim birimlerinin çoğunluğunun varlı-
ğını korumasını öngören bir anlaşmaya
da kesinlikle "evet" demeyeceklerdir.
Bu koşullar da Filistin'deki tüm banş
anlaşması scçeneklerini lanetleyen ke-
simin işine yanyor. Tabii asgari düzey-
de haklanndan vazgeçerek, Filıstin'e bir
şeyler vererek anlaşma yoluııa gitmek is-
teyen İsraillilerin de...
Tüm bunlaryıllardır değişmeyen ger-
çekler. Ve şimdi de değişmiyorlar. Ya-
ser Arafat öldü ve yapılan seçim sonu-
cunda koltuğuna oturaıı Filistin Devlet
Başkanı Malımııi Abbas kravat takıyor,
takım elbise giyiyor. Ancak, unutulma-
ması gereken bir şey var, o da Abbas'ın
hâlâ aynı topluma karşı sorumlu oldu-
ğu. Ve Israil'dekı lıder ArielŞaron'un da
hâlâ yerinde olduğu.
Binlerce kişinin ölümünden ve yıllar-
ca açlık ve sefalet çektikten sonra Filis-
tin halkı o kadar yorgun kı ıntifadanın
sona erdirilmesine sıcak bakıyor. Şım-
dilik militanlar da Abbas'ın ılan ettiği
ateşkese uyuyorlar.
Ateşkesi bozablllrler
Ancak, patlamak için barış sürecinde
gerçek anlamda gelişme sağlanamadığı
an oluşacak hayal kınklığını bekliyor
olabilirler. Şaron ateşkesten Filistinli-
lerden daha da az memnuniyet duyuyor.
Çünkü bu ateşkes onun hedefi Yahudi
yerleşim birimlerinin çoğunu îsrail'in
sınırlannda bırakmayı amaçlayan gü-
venlik duvarını örmeyi sürdürmesini
zorlaştırıyor. Ancak Gazze Şeridi'nden
7 bin 500 Yahudi yerleşimcinin aynlma-
sını sağlamak Şaron'a duvan bitirmesi
içinyeterli bahaneyi sağlayacaktır. (Be-
yaz Saray, Gazze'den çekilmelerı sona
erene kadar Şaron'dan başka bir taviz ver-
mesinı ıstemeyeceğine dair söz verdi.)
Görünen o ki, "banş" ortalarda yok
ve demokrasi de Arap dünyasında yay-
gınlaşmıyor.
Suudi Arabistan'da, konsey üyeleri-
nın yarısının kraliyet ailesi tarafından
atandığı ve kadınlara seçme hakkının
verilmediği yerel seçimler böyle bir ül-
ke için önemli bir adım olabilir.
Ancak bu Arap halklan için çok önem-
li bir şey değil. Filıstınliler geçen ay öz-
gürce yapılan seçimlerde Malimut Ab-
bas lehine oy kullandılar. Ama yllar ön-
ce Arafat'ı da seçimle başa getirmişler-
di. Yani Filıstınliler için demokrasi ve ba-
nş adına yeni bir şey yok ülkelerinde.
Sünnilerin boykotuna rağmen Irak'ta
düzenlenen seçimler de bir gelişmeydi
ama Bush yönetimi bununla kredisini
yükseltemez.
Ülkedeki ABD güdümlü geçici yöne-
tim seçimlerin ertelenmesi için çok ça-
ba harcadı. Ancak Ayetullah AM el Sis-
tani liderlığindeki Şiilerin baskılan se-
çimlerin düzenlenmesinı zorunlu kıldı.
Ve sonuçta burada ne olacağım Allah bi-
liyor! Uzun lafın kısası Ortadoğu'da du-
rum geçen yıldan daha kötü değil. Hat-
ta belki bıraz daha ıyı olabıhr. Ancak de-
mokrasi ve banş rüzgârlannın her yer-
de estiğini söylemek de mümkün değil.
(Tehran Times, İran, 22Şubat)
GeorgeBush 'un
'biz dostuz'şovu
U
luslararası ilişkiler tarihinde,
bir ABD Başkanı'nın Avru-
pa'ya yaptığı zıyaret, çokna-
diren, George W. Bush'un bu hafta
yaptığı tur kadar dikkat çekmiştir.
ABD Başkanı'nın Avrupaturunun ne-
deni çok belirgin. Son dört yılda At-
lantik ötesi ülkelerle olan anlaşmaz-
lığın artması, bu durumun Ku/ey At-
lantık Paktı'nın geçerliliğını sorgular
hale getirmesi ve "BaoIT terimiyle ta-
nımlananlann hâlâ aynı dünya görü-
şünü paylaşıp paylaşmadığının sor-
gulanır hale gelmiş olması.
Biz Batılıların hâlâ ortak bir dünya
görüşü olduğuna ve NATO'nun var-
lığını sürdürebileceğine inanıyoruz.
Ancak son dört yılda Atlantik ötesi iliş-
kilerin uğradığı zararı onarmanın çok
kolay olmadığmın, zararı ortadan kal-
dırmanın çok fazla çaba gcrektirdiği-
nin de altını çızmeliyiz. Ortak tarihi
öyküler hakkında
yapılan konuşma-
lar, verilen yemek-
ler iyi hoş. Ancak
Irak, İran, Suriye,
Kuzey Kore, Çin,
ve birçok başka ül-
kenin Batılı ülkeler
tarafından ortak bir
bakış açısıyla dik-
kate alınması, göz-
lenmesı gerekıyor.
Bush Irak Savaşı'na
karşı çıkan üç ülke-
de bayağı vakit ge-
çirdi. T'ransa Dev-
let Başkanı Jacqu-
es Chirac'la, Al-
manya Başbakanı Gerhard Schrö-
der'le ve Rusya Devlet Başkanı Vla-
dimir Putin'le görüştü.
Avrupa Konseyi ve AB Komisyo-
nu ziyaretleri de Avrupa'nın "birtrii-
tün" olduğuna inandığını göstcrmek
amaçlı. İki tarafın da kamuoylanna
"bizdostuz" söyleminde şovyapmak
istemelerinin birçok nedeni var. llki
Avrupalılar onu sevsinler ya da sev-
mesinler George Bush'un dört yıl da-
ha Beyaz Saıay'da ikanıet edecek ol-
ması. Başka bir nedense ABD'nin,
Avrupa'nın Irak'ta daha fazla müda-
hil olması içinyanıp turuştuğu. ABD
ordusu çok gergin durumda. Tabii, bu
nedenle de Avrupalılar Bush'un yakın
gelecekte îran vcya başka bir ülkeye
saldıramayacağını da biliyorlar. Avru-
palılar, krızlerı çöznıek içın kullanıl-
înasını öngördükleri "yunnışakgüç"ün
• ABD ve o dönemde
'daha küçük' olan
Avrupa'nın SSCB'nin
tehdidinde olduğu
günler geride kaldı.
Şimdi iki taraf da
tehdidi farklı algılıyor.
Ancak iki tarafın da
birbirine ihtiyacı var.
Liderler gerektiğinde
ABD ve Avrupa'nın
hâlâ dost olabileceğini
göstermeliler.
avukatlığını yapmak içın bir fırsat ya-
kaladıklarını biliyorlar.
Schrödcr, geçen hafta NATO'nun
Atlantik ötesi ilişkiler için geçerli bir
arena olmaktan çıktığı üst düzey yet-
kililer tarafından durumun incelen-
mesi gercktiğini açıkladı. ABD Savun-
ma Bakanı Donald Rumsfeld' in buna
ilk tepkisi "bir başka üst düzey yetki-
li incelemesi
T1
ne gereksinim duyulma-
dığıyönündeydi.
Soyleminde değişiklik yok
Bu Washington'ın kontrol edebildi-
ği veya görmezden gelebildiği birpak-
tı kurcalamak konusundaki isteksiz-
liğinin göstergesiydi. Bunun da öte-
sinde Bush'un son dönemlerde yap-
tığı konuşmalarda Avrupalılann nef-
ret ettiği "iyikötüye karşı" söylemin-
den vazgeçtiğine dair hiçbir ışaret
yoktu. Iran'ın nük-
leerprogramı konu-
su görüşülürken bu
farklılıklar göze
çarptı. Almanya,
Ingiltere ve Fransa,
Bush'tan, tran'a
Birleşnıiş Mılletler
Güvenlik Konse-
yı'nin yaptınmlan-
ııı dayatacağına gö-
rüşmeleri sürdür-
mesini istiyor. Bu,
Bush'un kulak as-
ması gereken nokta-
lardaıı biri. Bush,
Avrupalılann Çin'e
yönelik silah am-
bargosunun kaldırılması istemine de
kulak asmalı. Tabii, Avrupalılar da
bellerini bükmeliler. Onlar da ABD gi-
bi Hizbullah'ın terör örgütü olduğu-
nu kabul etmeli. Irak'taki güvenlik
birimlerinin eğitiminde daha fazla rol
almalılar.
Avrupalıların ve ABD'lilerin görüş
ayrılığı yaşadığı birçok konu var. Kü-
resel ısınma, 3'üncü Dünya ülkeleri-
nin borçları, Darfuı ve daha fazlası...
ABD ve o dönemde *daha küçük" olan
Avnıpa'nın SSSCB'nın tehdidinde ol-
duğu günler geride kaldı. Şimdi iki ta-
raf da tehdidi farklı algılıyor. Ancak
iki tarafın da birbirine hâlâ ihtiyacı var.
Şimdi liderler gercktiği zaman ABD
ve Avrupa'nın hâlâ dost, ortak
olabileceğini göstermeliler.
(TheNetv York Tmux,ABD, 24Şubat)
ŞİMDİ KADEH
TOKUŞTURAUM
NASIL OLSA
GELECEKTE
BİRBİRİMİZE
ÇİZİK' ATACAGIZ.
AVRUPA'DABİR
UZLAŞMASAHNESİ
Füistin, Arafathn
etldsinden kurtulacak
DIETR1CH ALEXANDER
F
ilistin Başbakanı AhnıetKu-
rey'in sonunda bir kabinesi
var. Ancak Arafat'ın sadık
adamının onaylanan kabinesi (biri
güvenoyu almamıştı) pek de istedi-
ği gibi bir kabine değil. Filistinliler
demokrasi konusunda bir dersi da-
ha tamamladılar.
Parlamento, başbakanı ona hoş
gelmeyen kararlar almaya zorladı.
Sonuçta 24 sandalyelı kabınede 17
yeni isim yer alıyor. Bu isimlerin
iki önemli ortak özelliği var. Biri
geçen kasımda ölen Yaser Arafat'ın
adamı olmamaları. Diğen ıse siya-
si deneyimi olmayan teknokratlar
olmalan. Yeni kabine Kurey'le de-
rin görüş ayrılığı bulunan Filistin
Devlet Başkanı MahmutAbbas ta-
rafından da onaylandı. Önce Ab-
bas'ın tsrail Başbakanı Ariel Şa-
ron'la Şarm el Şeyh'teki görüşme-
sindeıı sonra ateşkes ılan edıldı. Son-
ra radikal Islamcı gruplann kontrol
altına alınması karan. Daha sonra da
reform yanlısı bir kabinenin kuru-
luşu. Gazze'deki eskı güvenlik şefi
Muhammct Dahlan'ı da General
Nasır Yusuf u da bakanlık koltuğu-
na oturtan bir kabine Abbas'ı içpo-
litikada güçlendıriyor.
Ceçmişten geleceğe
Oıılara kesinlikle güven dııyul-
malı. Çünkü onlai'Abbas'mkafasın-
da güvenlik birimlerinin reform sü-
recı geçırmeleri gerektiği görüşü-
nükesinleştirecekler. Özellikle Gaz-
ze Şeridi'nde güçlü olan Dahlan'ın
ABD'yle iyi ilişkileri var. Bu neden-
le Israilliler de ona saygı duyuyor.
Onun siyasi anlamdakı en önemli
çıkışı -ki bunu yapmaya çok az in-
san cesaret etmiştir- Arafat'la arasma
mesafe koymaktır. Sonuçta eski dal-
lar budandı. Filistinliler Arafat'ı
geçmişte bırakıyor...
(Die Welt, Almanya, 25Şubat)
Avrupalılann bağımsızlık isteğiSIMON TISDALL
H
er 30 dakikadabirkadm, hamile-
lıkle bağlantılı sağlık sorunları
nedeniyle ölüyor. Her beş çocuk-
tan biri beş yaşına gelmeden, üstelikyüz-
de 80'i tedavi edilebilir hastalıklardan
ölüyor. Halkın üçte biri depresyon ve trav-
ma sonrası stres bozukluğu gibi ruhsal
sağlık sorunlarına sahip. Ortalama ya-
şam süresi 44.5 yıl. Kişi başına yıllık ge-
lir ortalama 190 dolar. Ülkenin eğitim
sistemı dünyadakı en kötü eğitim sistemi.
Bunlar BM Kalkınma Programı'nın bu
hafta yayımlanan Afganistan Raporu'ndan
alınan bazı veriler. tngiltere ve ABD'nin
Kâbü'de zafer ılan etmesinin ardından üç
yıl geçti. Ve, ülkede her an kaosa sürük-
lenebilecek, bnlgan durumda, açlıkla bo-
ğuşan bir toplum yapısı göze çarpıyor.
Raporda olumlu veriler de yok değil. Ra-
por, Afganistan'ın ekonomısinın 2001 'den
bcri önemli ölçüde büyüdüğüne de işaret
edıyor. tlkokul çağındaki çocuklann yüz-
de 55'i okula gidiyor. Yıllarca Pakistan
ve lran'da yaşayan 2.4 mılyon mülteci ül-
keye geri döndü. Yeni anayasa kadınlarıçin
eşit haklar tanıyor. Demokratik seçim sü-
recıyle seçılen bir devlet başkanı ülkeyi
yönetiyor. Aslında Afganistan'ın acılarla
dolu geçmişi 1979'dakı Sovyet işgaline (Ja-
yanıyor. Ancak bugünkü tablo bariz bir
şekilde yeniden yapılandırma çabaları-
nın başanh olmadığını gösteriyor.
Bir açıdan bakıldığında Afganistan
şanslı bir ülke. ABD ve NATO bırlıklen
konusundaki sorunlara rağmen bölgesel
yeniden yapılandırma timlerinin konuş-
İandınlması birçok bölgeye yardım götür-
dü, eroin ticaretine sekte vurdurdu ve Af-
ganistan için uzun vadeli bir uluslararası
stratejinin var olduğunu gösterdi. Bu, BM
verilerine göre diğer geçış süreci yaşayan
Irak, Filistin, Kosova, Haiti gıbı knz böl-
geleri için geçerli değil.
Uluslararası kamuoyunun, ABD Baş-
kanı George Bush'un küresel özgürlük
için başlattığı mücadeleyle kabaran "ulus
yaratma" konusundaki iştahında doygun-
luğa ulaşılmış gibi görünmüyor.
• Afganistan'ın
başkenti
Kâbil'dekibir
kampta soğuk
hava 120 çocuğun
canını aldı.
Hayatta kalanlar
ise küçük yaşta
yaşam mücadelesi
vermeyi öğreniyor.
Şimdi, ABD ve Avrupa arasındaki ar-
tan kurumsal rekabet, kolektif mücadele
yürütülmesi gereken konuların önenıinin
azaltılmasına neden oluyor.
Schröderin reform önerisl
Irak'ta polis ve askerlerin eğitilmesi
konusunda sağlanan NATO anlaşması,
Avrupa ve Atlantik arasındaki savaşın aç-
tığı yaraların sanldığı konusunda birya-
lanın iddia edilmesine olanak sağladı.
Halbuki Avrupa'nın beş öndc gelen ülke-
si hâlâ askerlennın Irak'a ayak basması-
na karşı çıkıyorlar. AB'niıı Bağdat'ta sı-
villere yönelik eğitim misyonu yüklenme-
yi kararlaştırması da Avrupa'nın ulusla-
rarası anlamda bağımsız bir oyuncu olma
isteğinin bariz göstergesi. ABD'nin am-
bargo koyduğu İran ve Suriye'yle ticaret
yapma isteği ve Kuzey Kore'yle diyalog
da Avrupa'nın ABD'den bağımsız bir
uluslararası güç olma ısteğının ışaretleri.
Almanya Başbakanı Gerhard Schrö-
der'in, Başkan Bush'un ziyaıeti sırasın-
dakı konuşmasında yaptığı "sağlam ve
güçlü birAvrupaüduvarörme" çağnsı da
Atlantik ötesi ilişkilerde uçurumun denn-
leşmesi olarak yorumlandı. Ancak o, uçıı-
rumu özellikle yeniden yapılandırma ko-
nusunda ortak platformda çalışıp kapat-
mayı amaçlıyordu. ABD ve Avrupa'nın
etkin şekilde birlikte çalışması, ancak ış-
bırliği stratcjilerin koşullara ve karşılaşılan
güçlüklere adapte olmasına da dikkat edil-
nıesi gerektiğımn altmı çızdi. "Güvenilir
dayanışma için çerçeve yaratabilecek veiyi
bir küresel yönetimi garanti edecek, güç-
lü bir çokuluslu sisteme ihtiyacımız var"
dedi. Bu sözler NA'I'O gibi kurumlann
canını sıkıyorsa keııdileri bilirler.
Schröder'in reform öııerileri, ABD ve
Ingiltere'dekilerin omuzlarını silkmesine
neden oldu. Fransa'da aynı tepkiyle kar-
şılaşmadı. Schröder kesinlikle er veya geç
ele alınması gereken bir soruna değindi.
labıi Afgan çocuklara sorarsanız "daha
çabuk" ele alınması gereken bir soruna...
(The Guardian, İngUtere, 25 Şubat)