24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 ŞUBAT 2005 PAZARTESİ 4 HABERLER Son 4 yılda 22 cezaevi açıldı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkıye'de son 4 yılda, 11 'i F tipi olmak üzere 22 cezaevi açıldığı bildirildi. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, CHP Konya Milletvekili Atilla Kart'uı yazılı soru önergesiııe verdıği cevapta, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde 17 bin 678 infaz ve koruma memuru, 2 bin 662 infaz ve koruma başmemurunun görev yaptığını, 1872 infaz ve koruma memuruyla 1659 infaz ve koruma başmemuru kadrosunun boş bulunduğunu kaydetti. Eskortlara da trafik cezası • ANKARA (ANKA)- Pul parası olmadığı için yeni yılla birlikte gönderilebilen trafik cezalarından DYP de nasibini aldı. Edinilen bilgilere görc, yüz binlerce sürücüyü şoka uğratan trafik cezalanndan bazılannın adresi DYP Genel Merkezi oldu. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'in îstanbul'da eskortluğunu yapan araçlara yaklaşık 380 milyon Türk Lirası tutannda 6 ceza kesildiği ortaya çıktı. Öğretmenin davası AİHM'de • STRASBODRG (ANKA)-Miting konuşması nedeniyle hapis cczasma çarptırılan Hğitim ve Bilim Emekçüen Sendikası (EğıtınvSen) üyesi ilknur Bırol'un şıkâyeti, Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'nde (AlHM) yann karara bağlanacak. Birol, Kamu Emekçüen Sendıkalan Konfederasyonu'nun (KESK), 18Nisanl996'da düzenlediği "Sendikal Haklar ve Demokrasi" mitinginde yaptığı konuşma nedeniyle "Devletin manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif" suçlamasıyla 1 yıl hapis cezasına çarptınlmıştı. DEHAP'ın Brüksel temsilciliği • ANKARA (ANKA)- Türkiye'nin AB'den müzakere tarihi alması DEHAP'ı da hareketlendirdi. DEHAP, Brüksel 'de temsilcilik açacak. Yarın yapılacak bir resepsiyonla açılacak olan büronun bir süredir faal olduğu öğrenildi. DEHAP bürosunun açılışına Türkiye ve Avrupatian çoic sayıda politikacı, milletvekili ve kitle örgütü temsilcisinin davet edildiği öğrenildi. Sincan'daki cezaevi yönetiminin tercihi: Ya Türk filmi ya da Hıristiyanlık propagandası FtipindeTV komedisiALPERTURGUT Ankara Sincan 1 No'lu F Ti- pi Cezaevi'ndeki merkezi tele- vizyon yayınında ycr alan ya- bancı haber, bilim, kültür ve sa- nat kanallannm kaldınlması tu- tuklu ve hükiimlülerin tepkisını çekti. Merkezi yayında tek ya- bancı kanal olarak 24 saat Hıris- tiyanlık propagandası yapan GOD (Tanrı) TV'nin kaldığını belirten tutuklu ve hükümlü ya- kınlan, "AKP,cezaevlerindemis- yonerliğe soyunmuştur" dedi. Tutuklu ve hükümlü aileleri, Sincan 1 No'lu F Tipi Ceza- • Tutuklu ve hükümlü aileleri, Sincan 1 No'lu F Tipi Cezaevi'nin merkezi TV yaymı içinde bulunan haber vc belgcsel kanallarının iptal edildiğüıi ileri sürdü. Yabancı kanallar arasında sadece Hıristiyanlık propagandası yapan GOD TV'nin yayınının devam ettiğini belirten aileler, "AKP, cezaevlerüıde misyonerliğe soyundu" dediler. evi'nin merkezi TV yayını için- de bulunan BBC-World, DW, ARTE gibi kanallann, cezaevi yönetiminin karan doğrultusun- da iptal edildiğüıi iddia etti. Bu kanallann yerine Yeşilçam TV, Dızi TV gibi yerli kanallann ya- yımlanmaya başladığını belir- ten aileler, tutuklu ve hükümlü- lerin dış dünyaya açılan pence- relerinin kapatıldığını ve tret- man (iyileştirme) adı altındaapo- litikleştirme ve sıradanlaştırma- nın dayatıldığını öne sürdüler. Tanrı TVserbest Trajikomik bir şekilde merke- zi yayın içinde kalan tek yaban- cı kanalın GOD TV (lngılizce Tann) olduğunu ifade eden ai- leler, bu kanal aracılığıyla 24 saat süreyle Hıristiyanlık propa- gandasının ekranlara taşındığı- nı söylediler. AKP iktidannın laiklik ilkesini zedelediğini id- dia eden aileler, "AKP, cezaev- lerinde misyonerliğe soyunmuş- 11ır.Avrupa Birliği'm>(AB)uyum işini bakalını daha hangi boyut- lara kadar götürebilecekler" di- ye konuştular. Tutuklu ve hükümlü aileleri, her an kamerayla ızlenen tekno- lojinin her türlü imkânından ya- rarlanan yüksek güvenlıklı ce- zaevinde en son olarak havalan- dırmalarajiletli tel çekildiğini be- lirterek şunlan söylediler: " İImlebütün havalaııdırnıa- lanıı tel örgülerie kapatılması gündeme gelecek. Amaç tutuk- lu ve hükümlülerin birbirleriy- le olan bütün bağlannı kupart- uıak. Adalet Bakanlığı yetkilile- ri, personel açığından ve parala- luıııı olnıadığından şikâyet edi- yor ancak tecrit koşullannı da- ha daağırlaşüran jileüi tellerepa- ra bulabiliyor." İHD'NİN 'GÖNÜLTAŞ'RAPORU 'Cinayeûn tanıkları korkuyor' MERSİN (Cumhuriyet) - Insan Haklan Derneği (ÎHD) Mersin Şubesi, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilişinin yıldönümünde düzenlenen göstenler sırasında 19 yaşındaki Ünüt Gönültaş'ın yaşamını yitirmesiyle ilgili bir rapor hazırladı. Adını vermek istemeyen bir görgü tanığımn "Olaydan sonra polisler bir şeyler topladılar" şeklinde ifadelerinin yer aldığı raporda, olay yerinde kurşun, mermı kovanı ve kan izine rastlanmamasının "düşündürücü" olduğu vurgulandı. IHD Mersin Şubesi Yönetim Kurulu üyeleri AB Bozan, Celal Sonuvar, Vakkas Kılınç, Fikri Demir ve dernek üyesi Bedri Kuran'dan oluşan bir heyet, Ümit Gönültaş'ın öldürülmesine ilişkin raporu tamamladı. Gönültaş'ın ailesiyle görüşen ve olay yerinde incelemelerde bulunan İHİ) heyeti, raporda görgü tanıklanıun ifadelerini de yansıttı. Raporda, adım vermek istemeyen bir görgü tanığınm, "Arkadaşlan, vurulan • ÎIID'ninÜmit j Gönültaş'ın Mersin'deki göstcriler sırasında ölümüyle ilgili hazırladığı raporda, cinayet yerinde hiçbir delil bulunamaması ve çok işlek olduğu bilinen caddede kimsenin olayı görmemiş olmasının düşündürücü olduğu vurgulandı. genci 5-6 adım taşıdılar. Sonra bir yere bırakıp tekrar taşımaya başladılar. Bizim binamızuı önünden shil polisler koşuyordu. Ellerinde silahlar vanlı. Ortalık birden polisle doldu. İ ki tane shil araç içerisinde kameralar gördünı. Gencin vurulduğu yerden polisler bir şeyler topladüar" şeklindeki ifadeleri dikkat çekti. Raporda aynca, adlannı vermek istemeyen bazı mahalle sakinleriııin, "Ünıit, Yeşiller Grubu şiddeti tartıştı Yeşiller Grubu, siyasal, cinsel, ekonomik şiddet ve şidde- <în ı«ıplmns.ıI, t:ıı ihsel, kiiItiiı tl dinamiklerinin tartişıkb- ğı bir atölye çalışması düzenledi. Beyoğlu Mihrimah Sııl tan Cafe'de "Toplumsal Şiddet ve Silahsı/lanına" başlı ğı alünda düzenlenen atölye çalışmasında siyasal şidde- lin söylem, eylem, örgütsel olmak üzere üç ana bölümü olduğu bcliı lilenk, bunlar içerisinde söylemin daha et- kili olduğu kaydedildi. Atölye çalışmasında Dr. Ayhan Akça, silah yoluyla yaralanan iıısan sayısının en çok Türkiye'de bulunduğuna dikkat çekti. Aynca Tiirki- ye'de her 10 kişiden birinde ve her üç evden birinde si- lah olduğunu vurgulandı. Bu konuda ortak toplumsal bilincin geliştirilnıesi gerektiği belirtilerek "Yasal anlam- da silah sahibi olmak zorlaştinlmahdır* 1 denildi. Psiko- loglar Derneği Istanbul Şubesi Genel Sekreteri Nâ- zıın Serin ise cinsel şiddeti biıvyin istenıi dışında güç uygulanarak yapılan cinsel amaçh tünı davranışlar olarak tanımladı. Cinsel şiddete uğrayan kişilerin hukuksal haklan konusunda bilgüendirihnesi gerek- tiğini dile getiren Serin, "Cinsel şiddet mağdurlan- mn suçlu görülmesinc ilişkin her türlü guişimi red- dediyonız" dedi. (Fotoğraf: GÜLİSTAN ALAGÖZ) AynurDoğan'ın 1 yıl önce çıkankasetine öıgütpropagandası suçlaması Kürtçe kasete toplatma karan polisler taı afından öldürüldü. Ama bu konuda tanıkhk yapamayız. Ayııı şeyin bizim çocuklanmızın başına gelmeyeceğiııin garantisini kimse veremez" dediği ileri sürüldü. İHD heyetinin inceleme raponında yer alan görüş.lerden bazılan şöyle: *^ Olayın meydana geldiği Çiftçiler Caddesi işlek bir caddedir. Meydana gelebilecek herhangi bir olayda faillerin bulunamaması mümkün değüdir. ^ Savcılığın olay yerine gelmesi ile birlikte polislerin el fenerleri ve araba farlan yardımıyla arama yapmalanna rağmen Ümit Gönültaş'ın göğsünden gırip sırtnıdan çıkan menni çekirdeği ve boş kovanın bulunamaması düşündüriicüdür. • 16.02.2005 tarihinde sabah saatlerinde savcı olay yerine gitmeden polisler gitmiştır. t/ Olay yeri, delillerin ve bulgulann ortadan kalkmaması için koruma altına alınmamıştır. • Ümit Gönültaş isimli yurttaşın öldürülmesinin yargısız infaz olduğu kanaatine vanlmıştır. DİYARBAKIR(CmnhıiriyetBü- rosu)-Diyarbakır6. AğırCezaMah- kemesi, türkücü Aynur Doğan'm 1 yıl önce çıkardığı "Keçe Kurdan (Kürt Kra)" adlı kasetinde yasadı- şı örgüt propagandası yapıldığı id- diasıyla kasetin toplatılarak yasak- lanmasına karar verdi. Karara tep- ki gösteren Kalan Müzik yetkilisi, kasetin Kültür Bakan- lığı denetiminden geç- tikten sonra yayımlan- dığına dikkat çekti. Olağanüstü Hal uy- gulamasının sona er- mesi ve Kürtçcye ser- bestliğin getınlmesinın ardından müzik marketlerde Kürtçe kasetler satılmaya, festivallerde Kürt sanat- çılarkendi dillerinde türkülerseslen- dirmeye başlamıştı. Ancak Diyarba- kır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, son 1 ay içinde 14 Kürtçe kaset hakkında toplatma karan verdi. Mahkeme, 4 Şubat'taki karannda Diyar'ın "Cenga Jîna", KomaRoj- hilat'ın "Mezrobatanım Ez", Ka- wa'nın "AvaEvme", Aydın'ın "Be- je", Ileıne llaci nın "Ay DiT kaset lerinin toplatılmasını istedi. Ceza mahkemesi 13 Şubat'ta da Şehmuz Kaya'nın "Devrane", Ko- IIKI Gula Xerzan' ın "Ji Bir Nabin", Pismam-1'in "DoktorZeki", Koma • Kürt kızlannın dağlarda savaşmaya davet edildiği gerekçesiyle toplatma karan ahnan kasetin yapımcısı Hasan Saltık, kasetin Kültür Bakanlığı denetiminden geçtikten sonra yayımlandığına dikkat çekti. Çektar'm "WelatXwina Şchidan 1 , KomaAzadi'nin "Rojda", GulaSer- hedi'nin "Roje Sibe Ez Hesirim", Diyar'ın "Tina Roje", Koma Çi- ya'nın "Dilana Besinor" adlı kaset- lerini sakıncalı gördü. 6. AğırCeza Mahkemesi son ola- rak da 1 yıldır piyasada olan Aynur Doğan'ın "KeçeKurdan adlı kase- tini yasakladı. ŞarkıdaKürt kızlan- nın dağlarda savaşmaya davet edil- diği, bu nedenle yasadışı silahlı ör- güt propagandasının yapıldığı gerek- çe gösterildi. Son olarak "Gönül Yarası" adlı fılmde seslendirdiği "DarHejiroke (İncir Ağacısın)'" adlı şarkıyla dik- kat çeken Aynur Dogan, Kürtçe ve Türkçe şarkılanndan derlenen albümüne getirilen bu yasaklama karşısında şaşırdığını belirterek "Ben sade- ce müzikyapüm" de- di. Albümü çıkaran Kalan Müzik sa- hibi Hasan Saltık da 1 yıldır müzik marketlerde yer alan ve iyi bir satış grafıği olan albüme getirilen yasa- ğı anlayamadıklannı söyledi. Kase- tin Kültür Bakanlığı denetiminden geçtikten sonra yayımlandığına dik- kat çeken Saltık, haklannı araya- caklannı belirtti. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] 1993 yılıydı. Abdullah Öcalan, Lüb- nan'ın Beka Vadisi'nde basın toplantı- lan düzenliyordu. Bu nedenle gazete- ciler sık sık Beyrut'a yolculuk yapıyor- lardı. Beyrut, o yıllarda iç savaştan ye- ni çıkmış harabe bir kentti. Şehrin mer- kezindeki binalar bombalarla yıkılmış ya da delik deşik edilmişti. Manzara kor- kunçtu. Bir şehrin, koca bir kentin mer- kezinin tamamen yok olmasının ne de- mek olduğunu, savaşın acımasızlığını bütün çıplaklığıyla orada görmek müm- kündü. Gazeteci arkadaşlarla dolaşırken yı- kık kentin ayakta kalmış binalarından birisinde bir ayakkabıcıyla konuşmuş- tuk. Ayakkabıcı yaşadıklarını ağlaya- rak anlatmıştı. Zengin birtüccarken fu- kara bir insan haline dönüşmüştü. Onun- la da kalmamış, tüm ailesini yitirmişti. Eşi ve çocukları iç savaştan kaçmak için başka ülkelere göç etmişlerdi, o ise ya- şadığı, alıştığı bu toprakları ölüm teh- didine rağmen terk edememişti. Beyrut'un yarı yıkık, yoksul sokakla- Suriye, Lübnan ve ABD rından ve semtlerinden birisi de Şati- la'ydı. Ariel Şaron'un komutanlık yap- tığı dönemde, onun emriyle Beyrut'un içindeki Filistin mülteci kampları Israil ordusunun baskınına uğramış bu kamp- taki yüzlerce Filistinli yaşamını yitirmiş- ti. Lübnan'daki iç savaşın taraflarından birisi de Suriye idi. Israil, Lübnan'ın ba- zı topraklarını işgal ederken Suriye de Beyrut'a asker sokmuş ve ülke yöne- timine egemen olmuştu. Suriye, 1993 döneminde Beyrut'taki egemen güç- tü. Beyrut'un içindeki Filistin mülteci kamplarını görmek için bir sokağa gir- diğimizde, bir sivil kolumuzdan çekiş- tirip bizi bir binanın içine soktu. Aceîe mahalleyi terk etmemizi istedi. Bizi korkutan, Suriye gizli servisi Mu- haberat'ın elemanlarıydı. Bekaa Vadi- si'nde de onların izlerine her adımda rastladık. Geçen yıl Beyaıt'a Doğu Kon- feransı grubuyla gittiğimizde, Filistin mülteci kampını ziyaret edebildik. Ara- dan 12 yıl geçmişti. Şatila'ya Lübnan yetkililerinin de yardımıyla daha rahat girdik. Muhaberat'ın engellemesiyle karşılaşmadık. Muhaberat'ın engellemesiyle karşı- laşmadık, ama görüşme yaptığımız bü- tün siyasi gruplann sözcüleri Lübnan'da- ki Suriye'nin varlığı konusunda bir şey- ler söylemek ihtiyacını duyuyordu. Hiz- bullah'ın askeri kanadının lideri Nasral- lah'ın, Suriye'ye olan sempatilerini ifa- de ettiğini hatırlıyorum. Hıristiyanlarla yaptığımız görüşmelerde ise onlar Lüb- nan'ın bağımsızlığı konusuna dikkat çekiyorlar ve ülkedeki yabancı birlikle- rin, Lübnan'ı terk etmesini istiyorlardı. Kasttettikleri Lübnan'daki 20 bin Suri- ye askeriydi. • • • ABD'nin Irak'ın işgalinden sonra namlunun ucunda gözüken iki ülke- den birisi de Suriye. Eski Lübnan Baş- bakanı Hariri'nin bir suikast sonucu yaşamını yitirmesi Suriye'nin Lüb- nan'daki varlığını yeniden gündemin ön sıralannataşıdı. Irak'tayönetimi de- virmek için yüz binlerce askerini bu ül- keye sokan ABD'nin ve diğer Batılı ül- kelerin, Lübnan'daki Suriye askerle- rine karşı çıkması ne derece samimi kabul edilebilir? Tabii onlann işgalci bir güç olarak inandıncı olamamalan, Su- riye'nin Lübnan'daki varlığını haklı gösteremez. Suriye askerlerinin Lüb- nan'ın bağımsızlığını zedelediği de bir gerçek. Anlaşıldığı kadanyla uluslara- rası baskı sonucu Suriye bu güçleri- ni geri çekecek. Suriye'deki otoriter rejimi benim- semek mümkün değil. Lübnan'daki askeri varlığını da. Ancak bütün bu ge- rekçeler, bu »"'Ikenin Batı tarafından iş- gal edilmek istenmesini haklı göste- remez. Irak'taki işgalin yarattığı büyük yıkımın, Batılı güçlerin bu bölgeye ba- rış ve demokrasi getireceği iddiasının da ne kadar güvenilmez olduğunu gözler önüne serdi. Ortadoğu ülkelerinin baskıcı yöne- timlerini gerekçe göstererek bölge- nin ABD tarafından işgal edilmesi, id- dia edilenin tersi sonuçlar veriyor. Bir kere şunu biliyoruz, bölgedeki baskı- cı rejimlerin büyük çoğunluğu ABD yanlısı. Bu ülkelerdeki diktatörlere ABD yöneticileri tehdit falan yağdır- mak biryana, onlan ayakta tutabilmek amacıyla para ve silah desteği sağlı- yorlar. Bölgedeki hedefler ABD ege- menliğinde olmayan ülkeler. Suriye ve Iran bu özellikleriyle göze batıyor- lar. Ürdün'de, Mısır'da, Suudi Arabis- tan'da daha demokratik yönetimler mi bulunuyor? Bölgeye demokrasi işgalle gelmez. Irak bunun son örneği. 2000 ? Lt YtLLARDA ERDAL ATABEK Zaragoza'yı Tanımak Zaragoza, Ispanya'da bir kent. Futbol takımı Fenerbahçe ile karşılaşmasaydı adı geçmeyecekti. Oysa Zaragoza, Aragon özerk bölgesinde bir kenttir, ünlü ressam Goya'nın memleketidir. Geç- mişlerinden gelen mücadeleci ve sabırlı bir kültür- leri oluşmuştur. Şimdi bu kentin takımı, Zaragoza, Fenerbahçe ile karşılaşacağı zaman kıyaslamalar yapıldı ve olası sonuçlara varıldı. Zaragoza, ucuz oyuncula- rın takımıydı, Fenerbahçeli oyuncuların toplam de- ğeri ise bu Ispanyol takımının dört katıydı. Hatta bir gazete, sonucu 4-1 Fenerbahçe'nin önceden kazandığını açıklıyordu. Sonuçta, bilindiği gibi iki maçta da Zaragoza Fenerbahçe'yi yendi ve UEFA Kupası maçlarından eledi. Olay şuydu: Işlev, etiketi yenmişti. Zaragoza, ünlüler takımı değildi ama herfutbol- cu ne yapması gerektiğini biliyordu, çok akıllı mü- cadele ettiler, telaş etmeyen hızlı bir futbol oyna- dılar ve sonuçta kazandılar. Oyunda hiç de abar- tılı hareketler yapmadılar, işlevsel oynadılar. Fenerbahçe ünlüler takımıydı, başarıyı onlardan bekliyordu. Mücadele daha çok golcü futbolcula- ra destek amaçlıydı. Hızlıdan çok acele oynadılar, oyuna katkıları birbirlerinden çok farklıydı. Telaşlı ve kaygılıydılar. Etikete dayalı bir oyun oynadılar ve kaybettiler. Fenerbahçe bu iki oyundan da 'deneyim kazan- dımı'?. Kazanıp kazanmadığı daha sonra görülecektir. Çünkü deneyim, bir olayı yaşamak değildir. Deneyim, bir olayın içinde bulunmak değildir. Deneyim, orada olmak değildir. Her yaşlı 'deneyimli' değildir. Deneyim, yaşadıklarından, gördüklerinden, duy- duklarından ölçüp biçerek doğru sonuçlar çıkar- maktır. Deneyim, yeni ve doğru şeyler öğrenebilmektir. Onun için de 'deneyim kazanmak' hem akade- mik zekânın hem de duygusal zekânın ortak be- cerisidir. Bu beceriyi kazanamayanlar yaşadıklarını anla- yamaz, başlarına gelenlerin nedenlerini kavraya- mazlar. Böyle olunca da talihsizliğe, kadersizliğe sığınıp rahatlamaya çalışırlar. Futbolda da, genel olaylarda da 'bakış açımızın yanlışlığı' şurada görünüyor: Biz, yalnız kendi du- rumumuza bakıyoruz. Karşı tarafı tanımaya, anla- maya çalışmıyoruz. Bizim dışımızda olup bitenler bizim hiç ilgimizi çekmiyor. Işte bu çok büyük bir yanlıştır. Futbol maçında rakibin ne yaptığına bakmıyo- ruz, anlamıyoruz, o yüzden de nasıl kazandığımı- zı da anlayamıyoruz, neden yenildiğimizi de. Sa- dece seviniyor ya da üzülüyoruz. Avrupa'ya bakışımız da öyle, kendi dışımıza ba- kamıyor, anlayamıyoruz. Eğitime bakışımız da öyle. Dışarda ne olup bit- tiğine bakmıyoruz bile. Sağlığımız bile, moda eğilimlerle belirlenen ba- kış açısıyla görülüyor. Geçmişte yaşanan olaylar bu nedenle bir dene- yim olmuyor. Toplumsal bir bellek oluşmuyor. Kişisel bir yaşam zenginliği kazanılamıyor. Yaşanan olaylar yeniden yeniden yaşanıyor. Yakınmalar yıllardır birbirinin aynı. Hiçbir şeyin değişmediği duygusu yaşanıyor. 'öğrenilmiş bir çaresizlik' yaşanıyor gibi. Işte bu durum 'bllinç eksikliği'd\r, bilinçsizliktir. Ne yazık ki, 'bilinç eksikliği' bütün başarısızlık- ların nedenidir. Ne yaptığını, neden yaptığını, nasıl yaptığını kav- rayamamış olmak. Ne yaşadığını, neden yaşadığını, nasıl yaşadığı- nı kavrayamamak. Sadece yaşamak ve yapmak. O kadar. Zaragoza'yı tanımadan da olur ama işte o ka- dar olur. Görelim, duyalım, yaşayalım, düşünelim, öğre- nelim, ne yapacaksak öyle yapalım. [email protected] faks:0212 513 90 98 Çelik'ten 'cumhurbaşkam' sinyali • BURSA (Cumhuriyet) - AKP Bursa Kadın Kolla- n'nın 1. Olağan Genel Kurulu'nda konuşan AKP Gnıp Başkanvekili Faruk Çelik, bazı çevrelerin "Er- ken seçim var" diye heveslendiğini öne sürdü. Çelik, erken seçim söylentilerinin "canlan sıkılan kaşarlan- mış siyasetçiler" tarafından çıkanldığını savundu. Is- tifalara rağmen AKP'nın yoluna devam ettiğini savu- nan Çelik, "Mayıs 2007'de arzuladığınız insanlan cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtacağız ve Türkiye istikrar içinde yoluna devam edecek" dedi. Demirel hastaneye kaldırıldı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, geçirdiği alt solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle cumartesi gecesi hastaneye kaldınldı. Daha önceden zatürree ve şeker hastahğı geçiren Demirel'in rahatsızlığını bu hastahklann tetiklemesi üzerine özel doktoru Aylin Cesun'ım isteği üzerine hastaneye kaldınldı. Doktorlar Süleyman Demirel'in dunımunun iyi ol- duğunu açıkladı. Süleyman Demirel'in Güven Hastanesi'nde 4-5 gün yatacağı öğrenildi. Yabancılara taşınmaz satışı •ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi, CHP'ııin yabancılara taşınmaz mal satışını öngören yasanın iptali istemini, 9 Mart gü- nü esastan görüşmeye başlayacak. CHP, ve yaban- cılara taşınmaz mal satışını öngören 4916 sayılı Çeşıtlı Yasalarda ve Maliye Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Karar- namede Değişiklik Yapılması Hakkında Yasa"nın bazı maddelerinin iptali istemiyle dava açmıştı. MÜ'rien açıklama I tstanbul Haber Servisi - Marmara Üniversitesi Raktörlüğü, gazetenıizin 23 Şubat 2005 tarihli nüsha- sında yer alan "Usulsüz para toplama iddiası" başjıklı haberle ilgili yaptığı açıklamada, iddialarla ilgili yasal işlem başlatıldığını bildirdi. Iddiaları ortaya alan Ka- mu-Sen lstanbul ll Başkanı Hanefi Bostan'm Rektör Tunç Erem'i istifaya çağırmasına tepki gösterilen açıklamada, "Suç teşkil eden bu eylemlerin altında, MÜ'nün, laık eğıtımi savunan, dürüst ve Atatürkçü kimliğinı karalama amacı yatmaktadır" denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle