Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 ŞUBAT 2005 PAZARTESİ
4 HABERLER
Son 4 yılda 22
cezaevi açıldı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Türkıye'de son 4 yılda,
11 'i F tipi olmak üzere 22
cezaevi açıldığı bildirildi.
Adalet Bakanı Cemil
Çiçek, CHP Konya
Milletvekili Atilla Kart'uı
yazılı soru önergesiııe
verdıği cevapta, ceza infaz
kurumları ve
tutukevlerinde 17 bin 678
infaz ve koruma memuru,
2 bin 662 infaz ve koruma
başmemurunun görev
yaptığını, 1872 infaz ve
koruma memuruyla 1659
infaz ve koruma
başmemuru kadrosunun
boş bulunduğunu kaydetti.
Eskortlara da
trafik cezası
• ANKARA (ANKA)-
Pul parası olmadığı için
yeni yılla birlikte
gönderilebilen trafik
cezalarından DYP de
nasibini aldı. Edinilen
bilgilere görc, yüz binlerce
sürücüyü şoka uğratan
trafik cezalanndan
bazılannın adresi DYP
Genel Merkezi oldu. DYP
Genel Başkanı Mehmet
Ağar'in îstanbul'da
eskortluğunu yapan
araçlara yaklaşık 380
milyon Türk Lirası
tutannda 6 ceza kesildiği
ortaya çıktı.
Öğretmenin
davası AİHM'de
• STRASBODRG
(ANKA)-Miting
konuşması nedeniyle hapis
cczasma çarptırılan Hğitim
ve Bilim Emekçüen
Sendikası (EğıtınvSen)
üyesi ilknur Bırol'un
şıkâyeti, Avrupa Insan
Haklan Mahkemesi'nde
(AlHM) yann karara
bağlanacak. Birol, Kamu
Emekçüen Sendıkalan
Konfederasyonu'nun
(KESK), 18Nisanl996'da
düzenlediği "Sendikal
Haklar ve Demokrasi"
mitinginde yaptığı
konuşma nedeniyle
"Devletin manevi
şahsiyetini tahkir ve
tezyif" suçlamasıyla 1 yıl
hapis cezasına
çarptınlmıştı.
DEHAP'ın Brüksel
temsilciliği
• ANKARA (ANKA)-
Türkiye'nin AB'den
müzakere tarihi alması
DEHAP'ı da
hareketlendirdi.
DEHAP, Brüksel 'de
temsilcilik açacak. Yarın
yapılacak bir
resepsiyonla açılacak
olan büronun bir süredir
faal olduğu öğrenildi.
DEHAP bürosunun
açılışına Türkiye ve
Avrupatian çoic sayıda
politikacı, milletvekili ve
kitle örgütü temsilcisinin
davet edildiği öğrenildi.
Sincan'daki cezaevi yönetiminin tercihi: Ya Türk filmi ya da Hıristiyanlık propagandası
FtipindeTV komedisiALPERTURGUT
Ankara Sincan 1 No'lu F Ti-
pi Cezaevi'ndeki merkezi tele-
vizyon yayınında ycr alan ya-
bancı haber, bilim, kültür ve sa-
nat kanallannm kaldınlması tu-
tuklu ve hükiimlülerin tepkisını
çekti. Merkezi yayında tek ya-
bancı kanal olarak 24 saat Hıris-
tiyanlık propagandası yapan
GOD (Tanrı) TV'nin kaldığını
belirten tutuklu ve hükümlü ya-
kınlan, "AKP,cezaevlerindemis-
yonerliğe soyunmuştur" dedi.
Tutuklu ve hükümlü aileleri,
Sincan 1 No'lu F Tipi Ceza-
• Tutuklu ve hükümlü aileleri, Sincan 1 No'lu F Tipi Cezaevi'nin merkezi TV yaymı
içinde bulunan haber vc belgcsel kanallarının iptal edildiğüıi ileri sürdü. Yabancı
kanallar arasında sadece Hıristiyanlık propagandası yapan GOD TV'nin yayınının
devam ettiğini belirten aileler, "AKP, cezaevlerüıde misyonerliğe soyundu" dediler.
evi'nin merkezi TV yayını için-
de bulunan BBC-World, DW,
ARTE gibi kanallann, cezaevi
yönetiminin karan doğrultusun-
da iptal edildiğüıi iddia etti. Bu
kanallann yerine Yeşilçam TV,
Dızi TV gibi yerli kanallann ya-
yımlanmaya başladığını belir-
ten aileler, tutuklu ve hükümlü-
lerin dış dünyaya açılan pence-
relerinin kapatıldığını ve tret-
man (iyileştirme) adı altındaapo-
litikleştirme ve sıradanlaştırma-
nın dayatıldığını öne sürdüler.
Tanrı TVserbest
Trajikomik bir şekilde merke-
zi yayın içinde kalan tek yaban-
cı kanalın GOD TV (lngılizce
Tann) olduğunu ifade eden ai-
leler, bu kanal aracılığıyla 24
saat süreyle Hıristiyanlık propa-
gandasının ekranlara taşındığı-
nı söylediler. AKP iktidannın
laiklik ilkesini zedelediğini id-
dia eden aileler, "AKP, cezaev-
lerinde misyonerliğe soyunmuş-
11ır.Avrupa Birliği'm>(AB)uyum
işini bakalını daha hangi boyut-
lara kadar götürebilecekler" di-
ye konuştular.
Tutuklu ve hükümlü aileleri,
her an kamerayla ızlenen tekno-
lojinin her türlü imkânından ya-
rarlanan yüksek güvenlıklı ce-
zaevinde en son olarak havalan-
dırmalarajiletli tel çekildiğini be-
lirterek şunlan söylediler:
" İImlebütün havalaııdırnıa-
lanıı tel örgülerie kapatılması
gündeme gelecek. Amaç tutuk-
lu ve hükümlülerin birbirleriy-
le olan bütün bağlannı kupart-
uıak. Adalet Bakanlığı yetkilile-
ri, personel açığından ve parala-
luıııı olnıadığından şikâyet edi-
yor ancak tecrit koşullannı da-
ha daağırlaşüran jileüi tellerepa-
ra bulabiliyor."
İHD'NİN 'GÖNÜLTAŞ'RAPORU
'Cinayeûn
tanıkları
korkuyor'
MERSİN (Cumhuriyet) - Insan Haklan Derneği
(ÎHD) Mersin Şubesi, PKK lideri Abdullah
Öcalan'ın Türkiye'ye getirilişinin yıldönümünde
düzenlenen göstenler sırasında 19 yaşındaki Ünüt
Gönültaş'ın yaşamını yitirmesiyle ilgili bir rapor
hazırladı. Adını vermek istemeyen bir görgü
tanığımn "Olaydan sonra polisler bir şeyler
topladılar" şeklinde ifadelerinin yer aldığı
raporda, olay yerinde kurşun, mermı kovanı ve
kan izine rastlanmamasının "düşündürücü"
olduğu vurgulandı. IHD Mersin Şubesi Yönetim
Kurulu üyeleri AB Bozan, Celal Sonuvar, Vakkas
Kılınç, Fikri Demir ve dernek üyesi Bedri
Kuran'dan oluşan bir heyet, Ümit Gönültaş'ın
öldürülmesine ilişkin raporu tamamladı.
Gönültaş'ın ailesiyle görüşen ve olay yerinde
incelemelerde bulunan İHİ) heyeti, raporda görgü
tanıklanıun ifadelerini de yansıttı. Raporda, adım
vermek istemeyen bir görgü tanığınm,
"Arkadaşlan, vurulan
• ÎIID'ninÜmit
j Gönültaş'ın
Mersin'deki
göstcriler sırasında
ölümüyle ilgili
hazırladığı raporda,
cinayet yerinde
hiçbir delil
bulunamaması ve
çok işlek olduğu
bilinen caddede
kimsenin olayı
görmemiş
olmasının
düşündürücü
olduğu vurgulandı.
genci 5-6 adım taşıdılar.
Sonra bir yere bırakıp
tekrar taşımaya
başladılar. Bizim
binamızuı önünden shil
polisler koşuyordu.
Ellerinde silahlar vanlı.
Ortalık birden polisle
doldu. İ ki tane shil araç
içerisinde kameralar
gördünı. Gencin
vurulduğu yerden
polisler bir şeyler
topladüar" şeklindeki
ifadeleri dikkat çekti.
Raporda aynca,
adlannı vermek
istemeyen bazı mahalle
sakinleriııin, "Ünıit,
Yeşiller Grubu şiddeti tartıştı
Yeşiller Grubu, siyasal, cinsel, ekonomik şiddet ve şidde-
<în ı«ıplmns.ıI, t:ıı ihsel, kiiItiiı tl dinamiklerinin tartişıkb-
ğı bir atölye çalışması düzenledi. Beyoğlu Mihrimah Sııl
tan Cafe'de "Toplumsal Şiddet ve Silahsı/lanına" başlı
ğı alünda düzenlenen atölye çalışmasında siyasal şidde-
lin söylem, eylem, örgütsel olmak üzere üç ana bölümü
olduğu bcliı lilenk, bunlar içerisinde söylemin daha et-
kili olduğu kaydedildi. Atölye çalışmasında Dr. Ayhan
Akça, silah yoluyla yaralanan iıısan sayısının en çok
Türkiye'de bulunduğuna dikkat çekti. Aynca Tiirki-
ye'de her 10 kişiden birinde ve her üç evden birinde si-
lah olduğunu vurgulandı. Bu konuda ortak toplumsal
bilincin geliştirilnıesi gerektiği belirtilerek "Yasal anlam-
da silah sahibi olmak zorlaştinlmahdır*
1
denildi. Psiko-
loglar Derneği Istanbul Şubesi Genel Sekreteri Nâ-
zıın Serin ise cinsel şiddeti biıvyin istenıi dışında güç
uygulanarak yapılan cinsel amaçh tünı davranışlar
olarak tanımladı. Cinsel şiddete uğrayan kişilerin
hukuksal haklan konusunda bilgüendirihnesi gerek-
tiğini dile getiren Serin, "Cinsel şiddet mağdurlan-
mn suçlu görülmesinc ilişkin her türlü guişimi red-
dediyonız" dedi. (Fotoğraf: GÜLİSTAN ALAGÖZ)
AynurDoğan'ın 1 yıl önce çıkankasetine öıgütpropagandası suçlaması
Kürtçe kasete toplatma karan
polisler taı afından
öldürüldü. Ama bu konuda tanıkhk yapamayız.
Ayııı şeyin bizim çocuklanmızın başına
gelmeyeceğiııin garantisini kimse veremez" dediği
ileri sürüldü. İHD heyetinin inceleme raponında
yer alan görüş.lerden bazılan şöyle:
*^ Olayın meydana geldiği Çiftçiler Caddesi işlek
bir caddedir. Meydana gelebilecek herhangi bir
olayda faillerin bulunamaması mümkün değüdir.
^ Savcılığın olay yerine gelmesi ile birlikte
polislerin el fenerleri ve araba farlan yardımıyla
arama yapmalanna rağmen Ümit Gönültaş'ın
göğsünden gırip sırtnıdan çıkan menni çekirdeği
ve boş kovanın bulunamaması düşündüriicüdür.
• 16.02.2005 tarihinde sabah saatlerinde savcı
olay yerine gitmeden polisler gitmiştır.
t/ Olay yeri, delillerin ve bulgulann ortadan
kalkmaması için koruma altına alınmamıştır.
• Ümit Gönültaş isimli yurttaşın öldürülmesinin
yargısız infaz olduğu kanaatine vanlmıştır.
DİYARBAKIR(CmnhıiriyetBü-
rosu)-Diyarbakır6. AğırCezaMah-
kemesi, türkücü Aynur Doğan'm 1
yıl önce çıkardığı "Keçe Kurdan
(Kürt Kra)" adlı kasetinde yasadı-
şı örgüt propagandası yapıldığı id-
diasıyla kasetin toplatılarak yasak-
lanmasına karar verdi. Karara tep-
ki gösteren Kalan Müzik yetkilisi,
kasetin Kültür Bakan-
lığı denetiminden geç-
tikten sonra yayımlan-
dığına dikkat çekti.
Olağanüstü Hal uy-
gulamasının sona er-
mesi ve Kürtçcye ser-
bestliğin getınlmesinın ardından
müzik marketlerde Kürtçe kasetler
satılmaya, festivallerde Kürt sanat-
çılarkendi dillerinde türkülerseslen-
dirmeye başlamıştı. Ancak Diyarba-
kır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, son 1
ay içinde 14 Kürtçe kaset hakkında
toplatma karan verdi.
Mahkeme, 4 Şubat'taki karannda
Diyar'ın "Cenga Jîna", KomaRoj-
hilat'ın "Mezrobatanım Ez", Ka-
wa'nın "AvaEvme", Aydın'ın "Be-
je", Ileıne llaci nın "Ay DiT kaset
lerinin toplatılmasını istedi.
Ceza mahkemesi 13 Şubat'ta da
Şehmuz Kaya'nın "Devrane", Ko-
IIKI Gula Xerzan' ın "Ji Bir Nabin",
Pismam-1'in "DoktorZeki", Koma
• Kürt kızlannın dağlarda savaşmaya davet edildiği
gerekçesiyle toplatma karan ahnan kasetin yapımcısı
Hasan Saltık, kasetin Kültür Bakanlığı denetiminden
geçtikten sonra yayımlandığına dikkat çekti.
Çektar'm "WelatXwina Şchidan
1
,
KomaAzadi'nin "Rojda", GulaSer-
hedi'nin "Roje Sibe Ez Hesirim",
Diyar'ın "Tina Roje", Koma Çi-
ya'nın "Dilana Besinor" adlı kaset-
lerini sakıncalı gördü.
6. AğırCeza Mahkemesi son ola-
rak da 1 yıldır piyasada olan Aynur
Doğan'ın "KeçeKurdan adlı kase-
tini yasakladı. ŞarkıdaKürt kızlan-
nın dağlarda savaşmaya davet edil-
diği, bu nedenle yasadışı silahlı ör-
güt propagandasının yapıldığı gerek-
çe gösterildi.
Son olarak "Gönül Yarası" adlı
fılmde seslendirdiği "DarHejiroke
(İncir Ağacısın)'" adlı şarkıyla dik-
kat çeken Aynur Dogan, Kürtçe ve
Türkçe şarkılanndan
derlenen albümüne
getirilen bu yasaklama
karşısında şaşırdığını
belirterek "Ben sade-
ce müzikyapüm" de-
di.
Albümü çıkaran Kalan Müzik sa-
hibi Hasan Saltık da 1 yıldır müzik
marketlerde yer alan ve iyi bir satış
grafıği olan albüme getirilen yasa-
ğı anlayamadıklannı söyledi. Kase-
tin Kültür Bakanlığı denetiminden
geçtikten sonra yayımlandığına dik-
kat çeken Saltık, haklannı araya-
caklannı belirtti.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
1993 yılıydı. Abdullah Öcalan, Lüb-
nan'ın Beka Vadisi'nde basın toplantı-
lan düzenliyordu. Bu nedenle gazete-
ciler sık sık Beyrut'a yolculuk yapıyor-
lardı. Beyrut, o yıllarda iç savaştan ye-
ni çıkmış harabe bir kentti. Şehrin mer-
kezindeki binalar bombalarla yıkılmış ya
da delik deşik edilmişti. Manzara kor-
kunçtu. Bir şehrin, koca bir kentin mer-
kezinin tamamen yok olmasının ne de-
mek olduğunu, savaşın acımasızlığını
bütün çıplaklığıyla orada görmek müm-
kündü.
Gazeteci arkadaşlarla dolaşırken yı-
kık kentin ayakta kalmış binalarından
birisinde bir ayakkabıcıyla konuşmuş-
tuk. Ayakkabıcı yaşadıklarını ağlaya-
rak anlatmıştı. Zengin birtüccarken fu-
kara bir insan haline dönüşmüştü. Onun-
la da kalmamış, tüm ailesini yitirmişti.
Eşi ve çocukları iç savaştan kaçmak için
başka ülkelere göç etmişlerdi, o ise ya-
şadığı, alıştığı bu toprakları ölüm teh-
didine rağmen terk edememişti.
Beyrut'un yarı yıkık, yoksul sokakla-
Suriye, Lübnan ve ABD
rından ve semtlerinden birisi de Şati-
la'ydı. Ariel Şaron'un komutanlık yap-
tığı dönemde, onun emriyle Beyrut'un
içindeki Filistin mülteci kampları Israil
ordusunun baskınına uğramış bu kamp-
taki yüzlerce Filistinli yaşamını yitirmiş-
ti.
Lübnan'daki iç savaşın taraflarından
birisi de Suriye idi. Israil, Lübnan'ın ba-
zı topraklarını işgal ederken Suriye de
Beyrut'a asker sokmuş ve ülke yöne-
timine egemen olmuştu. Suriye, 1993
döneminde Beyrut'taki egemen güç-
tü. Beyrut'un içindeki Filistin mülteci
kamplarını görmek için bir sokağa gir-
diğimizde, bir sivil kolumuzdan çekiş-
tirip bizi bir binanın içine soktu. Aceîe
mahalleyi terk etmemizi istedi.
Bizi korkutan, Suriye gizli servisi Mu-
haberat'ın elemanlarıydı. Bekaa Vadi-
si'nde de onların izlerine her adımda
rastladık. Geçen yıl Beyaıt'a Doğu Kon-
feransı grubuyla gittiğimizde, Filistin
mülteci kampını ziyaret edebildik. Ara-
dan 12 yıl geçmişti. Şatila'ya Lübnan
yetkililerinin de yardımıyla daha rahat
girdik. Muhaberat'ın engellemesiyle
karşılaşmadık.
Muhaberat'ın engellemesiyle karşı-
laşmadık, ama görüşme yaptığımız bü-
tün siyasi gruplann sözcüleri Lübnan'da-
ki Suriye'nin varlığı konusunda bir şey-
ler söylemek ihtiyacını duyuyordu. Hiz-
bullah'ın askeri kanadının lideri Nasral-
lah'ın, Suriye'ye olan sempatilerini ifa-
de ettiğini hatırlıyorum. Hıristiyanlarla
yaptığımız görüşmelerde ise onlar Lüb-
nan'ın bağımsızlığı konusuna dikkat
çekiyorlar ve ülkedeki yabancı birlikle-
rin, Lübnan'ı terk etmesini istiyorlardı.
Kasttettikleri Lübnan'daki 20 bin Suri-
ye askeriydi.
• • •
ABD'nin Irak'ın işgalinden sonra
namlunun ucunda gözüken iki ülke-
den birisi de Suriye. Eski Lübnan Baş-
bakanı Hariri'nin bir suikast sonucu
yaşamını yitirmesi Suriye'nin Lüb-
nan'daki varlığını yeniden gündemin
ön sıralannataşıdı. Irak'tayönetimi de-
virmek için yüz binlerce askerini bu ül-
keye sokan ABD'nin ve diğer Batılı ül-
kelerin, Lübnan'daki Suriye askerle-
rine karşı çıkması ne derece samimi
kabul edilebilir? Tabii onlann işgalci bir
güç olarak inandıncı olamamalan, Su-
riye'nin Lübnan'daki varlığını haklı
gösteremez. Suriye askerlerinin Lüb-
nan'ın bağımsızlığını zedelediği de bir
gerçek. Anlaşıldığı kadanyla uluslara-
rası baskı sonucu Suriye bu güçleri-
ni geri çekecek.
Suriye'deki otoriter rejimi benim-
semek mümkün değil. Lübnan'daki
askeri varlığını da. Ancak bütün bu ge-
rekçeler, bu »"'Ikenin Batı tarafından iş-
gal edilmek istenmesini haklı göste-
remez. Irak'taki işgalin yarattığı büyük
yıkımın, Batılı güçlerin bu bölgeye ba-
rış ve demokrasi getireceği iddiasının
da ne kadar güvenilmez olduğunu
gözler önüne serdi.
Ortadoğu ülkelerinin baskıcı yöne-
timlerini gerekçe göstererek bölge-
nin ABD tarafından işgal edilmesi, id-
dia edilenin tersi sonuçlar veriyor. Bir
kere şunu biliyoruz, bölgedeki baskı-
cı rejimlerin büyük çoğunluğu ABD
yanlısı. Bu ülkelerdeki diktatörlere
ABD yöneticileri tehdit falan yağdır-
mak biryana, onlan ayakta tutabilmek
amacıyla para ve silah desteği sağlı-
yorlar. Bölgedeki hedefler ABD ege-
menliğinde olmayan ülkeler. Suriye
ve Iran bu özellikleriyle göze batıyor-
lar.
Ürdün'de, Mısır'da, Suudi Arabis-
tan'da daha demokratik yönetimler mi
bulunuyor?
Bölgeye demokrasi işgalle gelmez.
Irak bunun son örneği.
2000
?
Lt YtLLARDA
ERDAL ATABEK
Zaragoza'yı Tanımak
Zaragoza, Ispanya'da bir kent.
Futbol takımı Fenerbahçe ile karşılaşmasaydı
adı geçmeyecekti.
Oysa Zaragoza, Aragon özerk bölgesinde bir
kenttir, ünlü ressam Goya'nın memleketidir. Geç-
mişlerinden gelen mücadeleci ve sabırlı bir kültür-
leri oluşmuştur.
Şimdi bu kentin takımı, Zaragoza, Fenerbahçe
ile karşılaşacağı zaman kıyaslamalar yapıldı ve
olası sonuçlara varıldı. Zaragoza, ucuz oyuncula-
rın takımıydı, Fenerbahçeli oyuncuların toplam de-
ğeri ise bu Ispanyol takımının dört katıydı. Hatta
bir gazete, sonucu 4-1 Fenerbahçe'nin önceden
kazandığını açıklıyordu.
Sonuçta, bilindiği gibi iki maçta da Zaragoza
Fenerbahçe'yi yendi ve UEFA Kupası maçlarından
eledi.
Olay şuydu: Işlev, etiketi yenmişti.
Zaragoza, ünlüler takımı değildi ama herfutbol-
cu ne yapması gerektiğini biliyordu, çok akıllı mü-
cadele ettiler, telaş etmeyen hızlı bir futbol oyna-
dılar ve sonuçta kazandılar. Oyunda hiç de abar-
tılı hareketler yapmadılar, işlevsel oynadılar.
Fenerbahçe ünlüler takımıydı, başarıyı onlardan
bekliyordu. Mücadele daha çok golcü futbolcula-
ra destek amaçlıydı. Hızlıdan çok acele oynadılar,
oyuna katkıları birbirlerinden çok farklıydı. Telaşlı
ve kaygılıydılar. Etikete dayalı bir oyun oynadılar
ve kaybettiler.
Fenerbahçe bu iki oyundan da 'deneyim kazan-
dımı'?.
Kazanıp kazanmadığı daha sonra görülecektir.
Çünkü deneyim, bir olayı yaşamak değildir.
Deneyim, bir olayın içinde bulunmak değildir.
Deneyim, orada olmak değildir.
Her yaşlı 'deneyimli' değildir.
Deneyim, yaşadıklarından, gördüklerinden, duy-
duklarından ölçüp biçerek doğru sonuçlar çıkar-
maktır.
Deneyim, yeni ve doğru şeyler öğrenebilmektir.
Onun için de 'deneyim kazanmak' hem akade-
mik zekânın hem de duygusal zekânın ortak be-
cerisidir.
Bu beceriyi kazanamayanlar yaşadıklarını anla-
yamaz, başlarına gelenlerin nedenlerini kavraya-
mazlar. Böyle olunca da talihsizliğe, kadersizliğe
sığınıp rahatlamaya çalışırlar.
Futbolda da, genel olaylarda da 'bakış açımızın
yanlışlığı' şurada görünüyor: Biz, yalnız kendi du-
rumumuza bakıyoruz. Karşı tarafı tanımaya, anla-
maya çalışmıyoruz. Bizim dışımızda olup bitenler
bizim hiç ilgimizi çekmiyor. Işte bu çok büyük bir
yanlıştır.
Futbol maçında rakibin ne yaptığına bakmıyo-
ruz, anlamıyoruz, o yüzden de nasıl kazandığımı-
zı da anlayamıyoruz, neden yenildiğimizi de. Sa-
dece seviniyor ya da üzülüyoruz.
Avrupa'ya bakışımız da öyle, kendi dışımıza ba-
kamıyor, anlayamıyoruz.
Eğitime bakışımız da öyle. Dışarda ne olup bit-
tiğine bakmıyoruz bile.
Sağlığımız bile, moda eğilimlerle belirlenen ba-
kış açısıyla görülüyor.
Geçmişte yaşanan olaylar bu nedenle bir dene-
yim olmuyor.
Toplumsal bir bellek oluşmuyor.
Kişisel bir yaşam zenginliği kazanılamıyor.
Yaşanan olaylar yeniden yeniden yaşanıyor.
Yakınmalar yıllardır birbirinin aynı.
Hiçbir şeyin değişmediği duygusu yaşanıyor.
'öğrenilmiş bir çaresizlik' yaşanıyor gibi.
Işte bu durum 'bllinç eksikliği'd\r, bilinçsizliktir.
Ne yazık ki, 'bilinç eksikliği' bütün başarısızlık-
ların nedenidir.
Ne yaptığını, neden yaptığını, nasıl yaptığını kav-
rayamamış olmak.
Ne yaşadığını, neden yaşadığını, nasıl yaşadığı-
nı kavrayamamak.
Sadece yaşamak ve yapmak. O kadar.
Zaragoza'yı tanımadan da olur ama işte o ka-
dar olur.
Görelim, duyalım, yaşayalım, düşünelim, öğre-
nelim, ne yapacaksak öyle yapalım.
e-tnailerdalatak@superonline.com
faks:0212 513 90 98
Çelik'ten 'cumhurbaşkam' sinyali
• BURSA (Cumhuriyet) - AKP Bursa Kadın Kolla-
n'nın 1. Olağan Genel Kurulu'nda konuşan AKP
Gnıp Başkanvekili Faruk Çelik, bazı çevrelerin "Er-
ken seçim var" diye heveslendiğini öne sürdü. Çelik,
erken seçim söylentilerinin "canlan sıkılan kaşarlan-
mış siyasetçiler" tarafından çıkanldığını savundu. Is-
tifalara rağmen AKP'nın yoluna devam ettiğini savu-
nan Çelik, "Mayıs 2007'de arzuladığınız insanlan
cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtacağız ve Türkiye
istikrar içinde yoluna devam edecek" dedi.
Demirel hastaneye kaldırıldı
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dokuzuncu
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, geçirdiği alt
solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle cumartesi
gecesi hastaneye kaldınldı. Daha önceden zatürree
ve şeker hastahğı geçiren Demirel'in rahatsızlığını
bu hastahklann tetiklemesi üzerine özel doktoru
Aylin Cesun'ım isteği üzerine hastaneye kaldınldı.
Doktorlar Süleyman Demirel'in dunımunun iyi ol-
duğunu açıkladı. Süleyman Demirel'in Güven
Hastanesi'nde 4-5 gün yatacağı öğrenildi.
Yabancılara taşınmaz satışı
•ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa
Mahkemesi, CHP'ııin yabancılara taşınmaz mal
satışını öngören yasanın iptali istemini, 9 Mart gü-
nü esastan görüşmeye başlayacak. CHP, ve yaban-
cılara taşınmaz mal satışını öngören 4916 sayılı
Çeşıtlı Yasalarda ve Maliye Bakanlığı'nın Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Karar-
namede Değişiklik Yapılması Hakkında Yasa"nın
bazı maddelerinin iptali istemiyle dava açmıştı.
MÜ'rien açıklama
I tstanbul Haber Servisi - Marmara Üniversitesi
Raktörlüğü, gazetenıizin 23 Şubat 2005 tarihli nüsha-
sında yer alan "Usulsüz para toplama iddiası" başjıklı
haberle ilgili yaptığı açıklamada, iddialarla ilgili yasal
işlem başlatıldığını bildirdi. Iddiaları ortaya alan Ka-
mu-Sen lstanbul ll Başkanı Hanefi Bostan'm Rektör
Tunç Erem'i istifaya çağırmasına tepki gösterilen
açıklamada, "Suç teşkil eden bu eylemlerin altında,
MÜ'nün, laık eğıtımi savunan, dürüst ve Atatürkçü
kimliğinı karalama amacı yatmaktadır" denildi.