Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 ŞUBAT 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
J C J J V İ _ I 1 ı I_FİVJJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
Eğitim emekçisinin aldığı maaşla bir otelde iki gece kalabilmesi bile mümkün değil
Oğretmenmaaşı kirayagidiyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
-Türk Eğitim- Sen'in oğretmen ma-
aşlanna ılişkin araştırmasına göre
göreve yeni başlayan bir oğretmen,
aldığı maaşın yüzde 60'ını ev kira-
sına ödüyor. Oğretmenin 5 yıldızlı
bir otelde 1 gece konaklayabilmesi
için maaşının yüzde 62'sini harca-
ması gerekiyor. Ankara'da bir ev al-
mak isteyen oğretmen 119 ay, sıfır
kilornetre bir otomobil almak iste-
yen oğretmen de 29 ay yemcden iç-
meden bütün maaşını biriktirmek
zorunda.Türk Eğitim-Sen'in, eği-
tim çalışanlannınmaddi durumlan-
na ilişkin araştırması, öğretmenlerin
"içler acısı" durumunu bir kez daha
gözler önüne serdi.
Araştırmaya göre; 5 yıldızlı otel-
de bir gece konaklayabilmek için
15/1 derecedeki bir hizmetlinin,
maaşının yüzde 8O'inı harcaması
• Göreve yeni başlayan bir oğretmen, aldığı maaşın yüzde 60'ını ev
^ sahibine teslim ediyor. Bir eğitim emekçisinin başını sokacak bir
ev alabilmesi için 119 ay, otomobil alabilmesi için de 29 ay
yemeden içmeden para biriktirmesi gerekiyor.
gerekirken; 9/1 de-
recedeki bir oğret-
menin maaşının
yüzde 62 'sini, dere-
cesi I /4 olan bir öğ-
retmenin maaşının
yüzde 49'unu gözden çıkarması ge-
rekiyor. En yüksek derecedeki bir
profesör ise maaşının yüzde 18'ini
harcayarak otelde konaklayabiliyor.
Yine en düşük derecedeki bir oğ-
retmen, maaşının ortalama yüzde
60'ını ev kirasına verirken, en düşük
derecedeki bir memur da maaşının
yüzde 78'ini kiraya ayınyor. Bir eği-
tim çahşanının, ailesiyle birlikte gü-
nübirlik Uludağ gezisine çıkması da
kendisine pahalıya mal oluyor. 9/1
derecedeki bir oğretmen maaşının
yüzde 30'unu, 1/4 derecedeki bir
oğretmen maaşının yüzde 24'ünü,
bir hizmetli ise maaşının yüzde
39'unu gezi için tüketiyor.
Bir oğretmen ailesinin akşam ye-
meği için dışan adım atması, maaşı-
nın yüzde 12'si, bir hizmetlinin ma-
aşının da yüzde 16'suıa mal oluyor.
Bir memur için "vazgeçilmez" olan
takım elbise ise oğretmen için "lüks"
halegeldi. Ortalama 350 YTLdeğe-
rindeki takım elbise için bir memur
maaşının yüzde 68'sini, göreve yeni
başlayan bir oğretmen maaşının yüz-
de 52'sini, en yüksek derecedeki bir
oğretmen maaşının yüzde 42'sini, de-
recesi 1/4 olan bir profesör ise maaşı-
nın yüzde 15'ini ayırıyor.
Ev almak ömür tüketiyor
Memurların uçakla seyahat ede-
bilmesi ise neredeyse olanaksız. 9/1
derecedeki bir oğretmenin uçağa bi-
nebilmesi için maaşının yüzde
19'unu, en yüksek derecedeki bir
oğretmenin maaşının yüzde 15'ini,
15/1 derecedeki bir hizmetlinin ma-
aşının yüzde 25'ini gözden çıkar-
ması gerekiyor. En düşük derecede-
ki bir memurun ev satın alabilmesi
için 156 ay, sıfır kilometre yerli bir
otomobil alabilmesi için 38 ay; en
düşük derecedeki bir oğretmenin ev
satın alabilmesi için 119 ay, otomo-
bil satın alabilmesi için 29 ay lıiç
dinlenmeden çalışması gerekiyor.
Yine en yüksek derecedeki bir pro-
fesör ev alabilmek için 35 ay, oto-
mobil alabilmek için 8 ay; en yük-
sek derecedeki bir oğretmen ise ev
alabilmek için 96 ay, otomobil satın
alabilmek için de 23 ay çalışmak zo-
runda. Türk Eğitim-Sen Genel Baş-
kanı Şuayip Ozcan, araştırma so-
nuçlanna ilişkin değerlendirmesin-
de, "En lüks otellerde kalanlar, en
lüks lokantalarda yemek yiyenler,
bir evi çekip çevirmenin ııasıl yapıl-
dığından bihaber olanlar arük sos-
yal bir vaka ha line gelen memur nıa-
aşlanna el arnıakdır" dedi.
GELİRDE BEYAN DÖNEMİ
Çalışana var,
faizgeürine
vergiyok
• 2004 yılında elde edilen
303 milyar 400 milyon liraya
kadar olan faiz gelirlerinden
hiç vergi alınmayacak.
Ekonomi Servisi - Çahşanlar için en
düşük gelir vergisi dilimini oluşturan 6
milyar lira gelir için bile yüzde 15
oranında kaynakta peşin olarak vergi
kesintisi yapan devlet, 2004 yılında
elde edilen 303 milyar 400 milyon
liraya kadar olan faiz gelirlerinden hiç
vergi almayacak. Bu tutan aşan faiz
gelirlerinin de önce yüzde 43.8'i,
ardından 156 milyar liralık islisna
tııtan düşüldükten sonra kalan gelir
vergiye konu olabilecck. Geçen yıl
belli tutarlan aşan miktarlarda nıenkul
sermaye geliri elde edenler 1-15 Mart
tarihleri arasında beyanname verecek
ve ilk taksit ödemesini mart aymda
yapacak. Menkul sermaye gelirleri
vergilerinin ikinci taksıti temmuz
ayında ödenecek.
Kira geliri olanlar nasıl bildirecek
Sadece kira geliri olanlar, tek sayfalık
yıllık gelir vergisi beyannamesi
dolduracak. Mesken kira gelirlerinin 1
milyon 800 bın lirası vergidcn
müstesna olacak. Kira gclirinin
yanında ticari, zirai veya meslek
kazancı olanlar, bu istisnadan
yararlanamayacak. 2004 yılı içindc
elde ettiği konut kira geliri, 1 milyon
800 bin liıayı, işyeri kira gelirleri
üzeıinden vergi İcesintisı yapılanlardan
kira gelirlerinin briit tutarı 14 milyar
lirayı, bir takvım yılı içinde elde ettiği
tevkifata ve istisna uygulamasına konu
olmayan gayrimenkul sermaye iratları
toplamı ise 750 milyon lirayı aşanlar,
eşler ve çocııklann kira gelirleri için
ayn ayrı beyanname verecek.
Genel Miidür AslanKııt'agörekargosektöründckadınsürücüvekadınkurye istihdanıcdcnyinetckfirma MNG.
MNG Kargo hedef büyüttüBOLU(AA)- MNG Kargo Genel
Müdürü Aslan Kut, "2004 yılında
yüzde yüzlük büyüme hedefıni ger-
çekleşlirdik. Hedefimiz, sektörün pa-
zar payı alanında lideri olmak" de-
di. MNG Kargo Genel Müdürü As-
lan Kut, "Uçak ve karayolıı ta- —
şıtlamun ortak operasyonu sa-
yesinde Türkiye'nin her şehri-
ne ve şubelerimMn bulunduğu
yerleşim merkczlerine 24 saal-
te kargo leslimi yaparak bir il-
ke imza attık" dıye konuştu.
MN(î Kargo'nun Türkiye'de
ilk ve tek olan bu hizmetiyle —
müşterisi olan küçük büyük tüm iş-
letmclerin rekabet gücünü arttırdı-
ğını ifade eden Kut, "MNG Hol-
ding'in sermaye desteği sayesinde
başlaolan hava kargo taşımacılığı ül-
ke ekonomisine büyük katma değer
sağladı. Müşterilerimiz MNG Kar-
go'yu tercih ettikleri için, günlük si-
pariş alabildiklerini bu sayede stok
maliyetlerinden kurtulduklannı ve
saüş sirkülasyonlarının arttığını ifa-
de ediyorlar" diye konuştu.
Tüm birimlerinin online olarak
• İki yıl önce faaliyete geçen ve
uluslararası kargo şirketleri ile amansız
bir rekabete girişen MNG Kargo, bugün
450 şubesi, 24 aktarma merkezi, 4 bin
500 personcli, 11 uçak ve bini aşkın
karayolıı aracıyla hizmet veriyor.
hizmet verdiğine de işaret eden Kut,
şunlansöyledi: "Birfaturakesildik-
ten 5 saniye sonra tüm birimlerimiz-
den takibi mümkündür. Tüm birim-
lerimiz kendi arasında dalıili görüş-
me mantığıyla iletişim kurabilmekle-
dir. Operasyon ekibimizde ve kurye-
lerimizde bulunan cep telefonları sa-
yesinde kargonun sevahatinin her
aşamasında müdahaiede bulunma
şansunız vardır. Kargo sektöründe
kadın sürücü ve kadın kurye isü'h-
ılaın eden yine tek kargo firmasıyız.
2003 yılında kurulan MNG
Kargo 2 yaşında. 65 şube, 6
bölge nıüdürlüğü, 10 aktarma
merkezi,450personelle hizmet
vermeye başlayan MNG Kar-
go, bugün 450 şubesi, 17 bölge
müdürlüğü 24 aktarma mer-
kezi, 4 bin 500 personeli, 11
—— uçak ve bini aşkın karayolıı
aracıyla yurt çapındayaygın veüstün
kaliteü hizmet sunuyor. 2005 yılın-
davsa hedefımiz hizmet alanlannı
daha da yaygınlaşürıp üstün kalite-
de sunduğu hizmetleri çeşitiendire-
re k sektörün pazar payı alanında da
lideri olmak."
DİSKBAŞKANIÇELEBİ:
Enyoğun
kayıtdışı
tekstilde
• Sektörde 2.5 milyon
çahşandan sadece 550
bininin sigortalı olduğunu
belirten Çelebi, "Işsizlik
nedeniyle kapkaç
olaylan başladı" dedi.
BEKtR ŞAHİN
GAZİANTEP - Türkiye'de en
çok sömüıülen, sindirilmek
istenen ve kayıt dışının en çok
olduğu sektörün tekstil
olduğunu ifade eden DİSK
Genel Başkanı Süleyman
Çelebi, sektörde 2.5 milyon
çalışan olduğu halde sadece 550
bini sigortalı ve sadece 100
bininin üç sendikada örgütlü
olduğunu açıkladı.
DİSK Tekstil Sendikası'nın
örgütlü olduğu Gaziantep
Akteks Fabrikası'nda yaklaşık
1500 çalışan ile ilgili yapılan
TÎS görüşmelerinde taraflar
arasında çıkan anlaşmazlık
nedeniyle düzenlenen toplantıda
konuşan Çelebi, "Türkiye'nin
en önemli sorunu yoksulluk ve
işsizlik. İJlkede kapkaç olaylan
başladı. Bu yüzdeıı gclecekten
kaygılıyız. İJIkemizde işsizlik ve
yoksulluğun artmasına rağmen
yatınm yok, istihdam yok,
üretimde artış yok" dedi.
Türkıye'de dürüst insanlann
yatınm yapmadığını, çünkü
kayıt dışının çok fazla olduğunu
ifade eden Çelebi, faiz ve rant
gelirinin üretimi olumsuz
etkilediğini açıkladı.
DİJNYA EKONOMlSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginy(«)tr.net
"Neden beni eskisi kadar sevmiyor-
sun ?" "Halbuki senin için neler yap-
mıştım..." türünden "histerikrizlerine",
iktidarı zayıflarken sevgilisinin seçenek-
lerinin çogalmaya başladığını gören kıs-
kanç âşıklarda sık rastlanır.
Kimi zaman bir olayı, başka, ilk anda
ilgisiz gibi görünen bir başka olayın mer-
ceğiyle okumak aydınlatıcı olabiliyor.
örneğin, bu "histeri krizine", Bush'un
Brüksel ziyaretinin merceğinden bakar-
sak daha iyi bir görüntü elde edebiliriz.
Ama bu merceği kullanabilmek için,
Brüksel'in saraylarının altın yaldızlı sa-
lonlarını terk ederek mali piyasaların di-
jital devrelerine kısaca bir girip çıkmak
gerekiyor.
Dolar ve petrol
Daha önce de tartışmıştık, ABD'nin
uluslararası konumu açısından doların
ve petrolün kritik, hatta askeri gücü ka-
dar belirleyici önemi var. Bu yüzden,
tüm ABD yönetimleri için doların ulus-
lararası rezerv para olarak kalması, pet-
rolün ABD ekonomisine uygun birfiyat-
tan akmaya devam etmesi "yaşamsal
ulusal çıkar" kategorisine girer.
Bush'un Avrupa gezisi başlarken ma-
li piyasalar, Asya bankalarının rezervle-
rinin bileşimini çeşitlendireceklerine iliş-
kin bir söylentiyle sarsıldı (Financial Ti-
mes 22/02). Spekülatörler söylentiyi,
Asya Merkez Bankalarının dolardan
uzaklaşma eğiliminin yeni bir gösterge-
si olarak yorumladılar. O gün dolar,
ekimden bu yana, Dow Jones Indeksi
de geçen 18 ayın en büyük düşüşlerini
yaşadılar, petrolün varil fiyatı dayeniden
50 doların üzerine çıktı. Bu dalgalanma,
doların çok kırılgan bir noktaya geldiği-
ni, bir dedikodunun bile piyasaları sal-
lamaya yettiğini, ama daha da
önemlisi bu denklem içinde Asya
merkez bankalarının (dolayısıyla si-
yasi otoritenin) karar verici noktaya
ulaşmış olduğunu gösterdi. Büyük mer-
kez bankalarının dolardan uzaklaşma-
ya başlamasıyla ABD Ticaret Bakanlığı
eski müsteşarlarından, Yale Üniversite-
si profesörlerinden Jaffrey Garten'in
kaygılandığı gibi, "Dışarıdan bütçe üze-
rine gelen baskılar, ordunun büyüklüğü
ve biçimini etkileyebilir, ABD'nin diğer
ülkelerden yardım alma kapasitesini
azaltır, iç güvenlikten eğitime kadarbir-
çok alanda gerekli fonların azalması-
na yol açabilir" (Foreign Affaires Şu-
bat 2005). Sonuç olarak Asya'nın
yükselmesi, Çin'in burada çekim
merkezi olmaya başlaması, artık ABD
ekonomisinin kaderini belirlemeye
başladı.
Petrolün yeniden 50 doların üzeri-
ne yükselmesiyse özellikle Çin talebi-
nin yarattığı basınçla dünya petrol re-
zervleri üzerindeki rekabetin keskin-
leştiğini gösteriyor. Hong-Kong'daki
Civic Exchange adlı stratejik araştır-
ma kurumunda, Londra'daki Internati-
onal Institute for Strategic Studi-
es'de araştırmacı ve New York'taki bir
risk yönetimi kurumunda analist olarak
çalışan Chietigi Bajpaee'yo göre bu
rekabet "yeni birsoğuk savaş için sah-
neyi hazırlıyor" (PINR, 24/02)
'Metroseksüel süpergüç
Robert Kagan gibi "neo- con" ide-
ologlar, Rumsfeld gibi "new macho
men"Avrupa'yı askeri gücü (fallusu) kü-
çük olduğu için aşağılaya dursunlar, Fo-
reign Policy dergieinin temmuz sayısın-
da, Brooking Institution'dan Parag
'Çapraz' Okuma
Khanna imzasıyla çıkan "TheMetrose-
xuel Superpovver" başlıklı bir yorum,
"Şık giyimli Avrupa'nın, dış politikanın
podyumunda, sarsakyürüyüşlüABD'yi
salınarak geçtiğini" yazıyor, diplomasi-
de, ABD'nin askeri duruşundan daha
etkin bir süper gücün yükselmekte ol-
duğunu haber veriyordu. Daha sonra
The VVashington Post'un eski Londra
büro şefi T.R. Reid'in The United Sta-
tes of Europe, bu yıl da 21 Ocak'ta ya-
yımlanan, Centre for European Re-
form bünyesindeki Centre for Fore-
ign Policy'nin direktörü Mark Leno-
ard'ın Why Europe Will Run the 21 st
Century (Neden 21. Yüzyılı Avrupa Yö-
netecek) adlı kitapları, dikkatleri, bir sü-
redir gözden kaçan bir gelişmeye çek-
ti; "neo- conları", Bush'un Brüksel se-
feri sırasında, bu tartışmalara Wall Stre-
et Journal'da kaba ve beceriksiz bir bi-
çimde cevap vermeye zorladı (örn.: Vic-
tor David Hanson, 22/05).
Bu çalışmaları burada ayrıntılı bir bi-
çimde tanıtma olanağım yok, ama eko-
nomik büyüklüğüyle, doların yanı sıra
rezerv para olmaya başlayan Euro'yla,
yakın çevresinde etkisi altına aldığı,
ekonomisine bağlamaya başladığı
bölgelerle birlikte, 1 milyardan faz-
la nüfusuyla benzersiz bir bölge
oluşturan Avrupa Birliği, ABD'nin aske-
ri baskıyla rejim değiştirme girişimlerin-
den farklı ve çok daha başarılı bir yön-
temle etki alanını genişletiyor. ABD ya-
kıp yıkıyor, ama yeniden inşa edemiyor,
AB'yse kimseyi tehdit etmeden, pazar-
larına ve sermayesine erişmek isteyen
ülkelerden bir seri siyasi, yasal düzen-
lemeler talep ediyor. Ülkeler AB'nin ni-
metlerinden faydalanabilmek için bun-
ları yerine getirmeye başladıkça
AB'nin bu ülkelerdeki etkisi, bu ülke-
ler üzerindeki "yapışkan gücü" (W.R
Mead, "StickyPovver", Foreign Po-
licy, Nisan 2004) artıyor. Reid ve Le-
onard, bu dönüştürücü etkiden
ABD'nin de kendini kurtaramadığını,
tarımdan elektroniğe, bankacılığa
kadar, birçok alanda dev ABD şirket-
lerinin, AB pazarına girebilmek için
AB normlarını benimsemeye başla-
dığını, örneklerle sergiliyorlar. Le-
onard'a göre Avrupa'nın tek bir siya-
si merkezinin olmaması bir sorun değil,
aksine bir avantaj. Bir ülke, örneğin
ABD, "egemenliklerini bir havuzda"
toplamış, bir "network" oluşturmuş AB
üyeleriyle tek tek ilişkiye geçse bile bir
kez bu "network"e bulaşınca ister iste-
mez şekillendirilmeye başlıyor (Le-
onard'ın kitabını özetleyen bir yazısını
Prospect dergisinin mart sayısında
okuyabilirsiniz).
'Offshore balanclng*
Yukarıda kısaca sunduğum görün-
tü, artık "çok kutuplu" bir dünyanın
eşiğinden içeri adım attığımızı, böyle
birdünyada, ekonomisi kınlgan bir sü-
per gücün, askeri üstünlüğüne daya-
narak konumunu korumasının ola-
naksızlığını bir kez daha gösteriyor.
Peki, bu durumda ABDYıin "strateji-
si" ne olabilir. Harvard Üniversitesi,
John F. Kennedy School of Go-
vernment'da Uluslararası llişkiler Bö-
lümü Dekanı Prof. Stephen M.
VValt'a göre tek bir seçenek var, o da
"offshore balancing" (denizaşırı den-
geleme). Bush'un ilk kez, Brüksel'de
dile getirdiği "Güçlü bir Avrupa'dan
yanayım", "İyi bir kovboy arıyo-
rum"... "Bizi kimse ayıramaz" gibi
sözlerine bakınca, bu bağlamda, Av-
rupa'nın büyük önem kazandığını
söyleyebiliriz. "Dengelenecek" olan
güç ise Çin. llginç olan şu ki, Çin'de
AB'ninkine benzer bir hegemonya
stratejisiyle "çekim gücü" olmaya
çalışıyor ve ABD'ye karşı, Avrupa,
Rusya, hatta Iran ve Latin Amerika gi-
bi ülkeler yoluyla "offshore balan-
cing" stratejisi izliyor. AB de benzer bir
"dengeleme" stratejisine ilgisiz değil.
Sanırım, artık, dünyanın bir "güçler-
dengesi" iklimine geri dönmeye baş-
ladığını söyleyebiliriz. Bu, yukarıda
değindiğim "histeri krizini" de açıklar.
"Kıskançlığın" kaynağında büyük ve
onlara yapışmış {kimi küçük- D. Fa-
ith + M. Rubin kanalıyla-) güçlerin
bölgedeki "offshore balancing" ma-
nevralarıyla ilgili basınçlar olabilir. Bu
"konjonktür" Türkiye'nin öneminin,
ilgili risklerin ama seçeneklerinin de
artmakta olduğunu, manevra alanı-
nın genişleyebileceğini düşündürü-
yor. Ama, ben bu ortama uyum sağ-
lanabileceği konusunda ümitli deği-
lim. Malum "siyah ten beyazmaske"
sorunu...
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
'orİçinde bulunduğumuz haftalar, Doğu Karadeniz'in
Birinci Dünya Savaşı sonrasında (1918) Rus işga-
linden kurtuluşunun günleridir. Bugün, Of'un kur-
tuluş yıldönümüdür.
Oftarihçilerinegöre, "Ruslar1916kışındadoğu-
dan saldırıya geçince, Of'a kadar, kıyısı boyunca
hiçbir dirençle karşılaşmamışlar. Kimse onlara tek
kurşun sıkmamış. Of halkı Ruslara karşı koymuş,
dereler 28 gün 29 gece kan gibi akmış. Tutunama-
yan Of güçleri, savaşarak batıya doğru, Tırebolu
yakınındaki Harşit Çayı'na kadar çekilmiş, sonra
güç toplayarak karşı saldırıya geçmiş, başta Trab-
zon olmak üzere kıyı boyunca her yeri ve 28 Şu-
bat'ta Of'u kurtarmış; o kadar ki, Ruslar korkula-
nndan, Of'tan gece geçmiş". Sonrası, bayram. Ki-
mi kötü niyetliler, asıl bayramı, "Karadenizlilerden
kurtulduk" diye Rusların yaptığını öne sürüyorlar-
sa da, aldırmayın.
• • •
Askeri yönetim döneminde, 1980,12 Eylül son-
rası, "Anayasanın nasıl çıktığı"n\ bir de Oflu Os-
man'ın (1981) anlatımıyla dinleyin:
Of'ta akraba çok, ama burada ikisinden söz ede-
lim: Saral ile Çakıroğlu. Bu iki akraba arasında kan
davası durmuyor, gençler birbirini öldürüyormuş.
Yörenin önde gelenleri, soruna çözümü evlilikte gör-
müş, Sarallar'ın kızını Çakıroğlular'ın genciyle evlen-
dirmişler. Aylar geçmiş, evlilik iyi gitmiyor. Çareyi
hocaya topluca başvurmakta bulmuşlar. Hoca: Ge-
lini içerideki odaya almış ve durumu sormuş. Kız,
"Hocam, çocukluğumda çobanken 'bekâretimi
yitirdim' şimdibu durum anlaşılırsa, bâkir olmayan
kızı verdiler diye daha çok kan dökülür. Bunu ön-
lemek için iyisi mi ben intihar edeyim" demiş.
Hoca, "Olurmu?" deyip dışarıda bekleyen top-
luluğun karşısma çıkmış:
"Ey ahali, bu kızımız çocukken, yağmur altında
korkmuş, karnına cinleryerleşmiş. Şimdi, ben oku-
yup üfleyeceğim, cinler çıkacak. Yalnız, cinler iki
yerden çıkabilir; yukarıdan veaşağıdan. Yukandan
çıkarsa kızımız kör olur; aşağıdan çıkarsa bekâre-
tini yitirir. Şimdi, demokratik olarak oylamayla ka-
rar verin, cinler kızımızın neresinden çıksın?"
deyince, damat atılmış:
"Ben körkarıyı ne edeyim?"
Işte Of versiyonuyla "anayasamız" böyle çıktı. Bu
öykünün diğer biçimlerinde cinlerin yukarıdan çık-
tığını ve kızımızın kör kaldığını öne süren dinsizler
de var.
•••
Siyasetin SHP'Iİ günleriydi; Fatih llçe Başkanı
Avukat Ismet Taka:
"Beni Genel Başkan'la tanıştır" dedi. Ben de de-
diğini yaptım. Erdal Inönü'nün yanına yaklaştık,
tanışma sonrasında, Ismet Taka, Inönü'ye
"Sayın Genel Başkanım sizinle bir değişim ya-
pacağız", dedi.
Inönü hayretle "Ne değişimi" diye sordu. Ismet de,
"Soy adlarımızı değiştireceğiz; siz olacaksunuz
Erdal Daga, pen olacağım Ismet Inöni, bakın bu
pardi nasıl buyuyi!"
Ismet, ışıklar içinde olsun. Of'u sevmek için, Of-
luların kurtardığı yörede doğmuş olmak yetiyor,
Oflu olmak gerekmiyor.
yakup@metu.edu.tr
BesimTibuk,MeritCyrstal Cove'nin altın anahtaruu
Kıbrıs Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a sundu.
Net Holding
KKTC'de büyüyor
Net Holding Yönetim Kurulu Başkanı Besim
Tibuk, KKTC'deki yatırımlarını büyütme karan
aldı. Girne'nin Alsancak bölgesinde yer alan Merit
Crystal Cove Hotel'e 90 oda, 180 yatak, kapalı
yüzme havuzu ve 400 kişilik toplantı salonu
ilavesinin temelini atan Tibuk, KKTC'ye
yatınmlannın devam edeceğiııi söyledi.
Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Rauf Uenktaş'ın da lıazır bulunduğu törende
konuşan Tibuk, önümüzdeki aylarda temelini
atmayı planladığı diğer yatınmlann da 1500 kişilik
fuar merkezi ile beş yıldızlı AFRODİT Butik Oteli
ve çevresinde alışvcriş kompleksi olduğunu da
söyledi. Kıbrıs'ın önde gelen inşaat şirketlerinden
Sercem Ltd. tarafından inşa edilecek Merit Crystal
Cove Hotel'in ek tesislerinin 24 Haziran'da
tamamlannması planlanıyor. Sözkonusu ek
tesislerin hayata geçirilmesıyle 200 kişilik yeni bir
istihdam sahası yaratılmış olacak.
Beş yıllık kalkınma
planı gecikti
ANKARA (ANKA)- 8'inci Beş Yıllık Kalkınma
Planı döneminin bu yılla birlikte sona erecek
olması nedeniyle, izleyen dönem için uygulamaya
konulacak 9'uncu Beş Yıllık Plan için çoktan
başlatılması gereken hazırlıkların geciktiği dikkati
çekiyor. 2006-2010 dönemini kapsayacak 9'uncu
Beş Yıllık Plan için hükümet ve bürokraside göze
çarpan herhangi bir hazırlık bulunmuyor.
Başbakanlık'ın, 9'uncu plan için DPT'ye şu ana
kadar bir çağrı yapmadığı öğrenildi. 1962'den bu
yana 43 yılda 8 kalkınma planı uygulamaya
konurken bunlann hazırlıklan yaklaşık bir yıl
önceden başlatılmıştı. Ankara'da uzun bir süredir
2006-2010 dönemini kapsayacak 9'uncu Beş
Yülık Plan çalışmalan izlenmeye çalışılıyor.
Ancak, bugüne kadar ıılaşılan bilgilnr 9'uncu pları
konusunda bir hazırlığın olmadığı yönünde.