18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 ŞUBAT 2005 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Denizde Tensîkat ve Tenkisat RAHMETLİ profesör Tahsin Bekir Balta, en- gin hukuk bilgisi ve sağlam devlet adamlığı nite- liğiyle, "Tensikat tenkisatla olmaz" derdi. Tensikat, Osmanlıcada "düzeltme, düzenle- me" demekti. Imparatorluğun son yıllarında iş- ler kötüleşince "idarede tensikat" sözü dillerde dolaşmaya başlardı. Yani, şimdi "kamu yönetlm reformu" denen şey. Tensikat denince ilk akla gelen, memur "ten- kisat'^ olurmuş. Yani, şimdi olduğu gibi, memur eksiltmek, personel azaltmak, işçi çıkarmak. Peki, personel azaltmayıp da ne yapmak ge- rekir? Profesör Balta'nın yanıtı, "hizmeti çoğaltmak" olurdu. Haklıolaraksavunduğuşuydu: Personel çıkarma işsizliği arttırmaktan başka şeye yara- maz. Oysa, görülmemiş hizmetler, yapılmayan iş- ler vardır; eğer bir birimde memur fazlası varsa, hizmeti genişletir, görev yerlerini çoğaltır, fazlayı oraya aktarırsınız. Üretimde de aynı şey; iyi ye- tişmiş nitelikli işçiler, eğer fazlalık varsa yeni ya- tırımlarla artacak olan işyerleri için büyük nimet değil midir? Türkiye Deniz Işletmeleri'ne bağlı Istanbul Şe- hirhatları'nı belediyeye devretme konusunda Büyükşehir Belediye Başkanı KadirTopbaş'ın "Iş- lem ihtiyaç oranında personelle yapılacak" söz- leri karşısında bunları düşünmeden olur mu? Iktidar belediyesi büyük kentin ulaşım sorun- larını çözmek için Şehirhatları seferlerini otobüs ve raylı taşıma sistemleriyle bütünleştirmek, böy- lece daha verimli ve akılcı bir şebeke kurmak is- tiyor. Haksız mı? Aslında, şebeke bütünleşmesinin belediyeyle Şehirhatları arasında eşgüdümle de sağlanabi- leceğini düşünürseniz, pek de haklı değil. Arna, diyelim ki haklı; çünkü, izmir'deki Körfez vapur- ları gibi başarılı bir de örnek var. öte yandan, Denizciler Sendikası şöyle diyor: Belediyenin asıl amacı, hizmeti bütünleştirmek değil, devirden sonra kaptan ve gemici çıkarıp yerlerine kendi adamlarını almak. Oysa, denizle oyun olmaz; deneyimsiz personelle vapur çalış- tırmak, can kaybı doğurabilecek kazalara dave- tiye çıkarmaktır. Haksızlar mı? Belediye Başkanı'nın "ihtiyaç oranında personel" sözlerini düşünürseniz, işle- rini yitirme konusunda hiç de haksız sayılmazlar. Hele, vapur manevralarının güçlükleri konu- sunda azıcık birfikriniz varsa, yerden göğe hak- lıdırlar. Akıntı, rüzgâr gibi bir yığın dış etken al- tında gemiye söz dinletmek kolay iş değildir; uzun deneyim ister. Ohalde? O halde, devir işlemini hiç personel çıkar- madan yapmak ve iskelelerle seferleri arttırıp fazla sayılabilecek kaptan ve gemici varsa onla- rı yeni hatlarda, daha sonra da mutlaka çoğaltıl- ması gereken yeni gemilerde çalıştırmak. Zaten, Istanbul'un başka hiçbir kentte bulun- mayan Boğaziçi ve Marmara gibi ulaşım nimet- lerinden yeterince yararlandığını kim söyleyebi- lir ki? TC PENDİK BİRİNCİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2003/555 Davacılar Saime Çelebi, Nurettin Çelebi, Ayhan Çe- lebi, Ayfer KJZII, Ehan Çelebi, Orhan Çelebi ve Gülfer Çelebi tarafındaıı davalı Ayşe Fazilet Argun aleyhine mahkememizde Pendik Batı Mah. Çatra mevkiinde kain 94 pafta, 770 ada, 26 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesinin satiş nedeniyle tescilini istediklerinden da- vaya katrlmak itirazlannız var ise duruşma günü olan 12.04.2005 tarihinde saat: 10.45'te mahkememiz du- ruşma salonunda hazır bulunmanız, ya da kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz ya da davaya karşı diyecekle- riniz varsa yazılı olarak bildirmeniz, duruşmalara ka- tılnıadığmız ya da kendinizi bir vekille temsil ettirme- diğiniz veya diyeceklerinizi bildirmediğiniz takdirde yokluğunuzda tahkikat yapılarak dosyadakı mevcut delillere dayanılarak karar verileceği hususu tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 14.02.2005. Basın: 7991 Din, Şeriat ve Örtünme Kuran'm değişmeyen ilkeleri, Allah'ın varlığı ve tekliği ve tüm dinlerde müşterek evrensel ahlak ilkeleridir. Kuran'daki şeriata ait emirlerin zamanla değişebileceğinin güzel bir örneğini Hz. Ömcr vermiştir. Prof. Dr. Nihat G. KINIKOĞLU D in ve şeriat: Arkeoloj ik ve ant- ropolojik bulgular, tapınak- lar, mezarlar ve törenle gö- mülen ölülerbize insanlann ilk çağlardan beri kaderleri üze- rinde etkili olan güç veya güçlerin varlığı- na inandıklannı göstermektedir. înançla- nn, tapınaklann, ibadetlerin (ritüellerin) ve tapınaklan yöneten, ibadet ve yaşam biçi- mini (şeriatını) belirleyen yol göstericilerin varhklannın önemli bir nedeni, bunlann sağladığı düzenin, toplumlann güç koşul- larda var olabilmelerine yardımcı olması- dır. îlkel kavimlerde inanışın sağladığı sos- yal düzen altında yaşayan toplulukların ya- şam savaşında daha başanlı olmalarının, evrim sürecinde insan genleri üzerinde et- kili olarak insanlardaki Tanrı inancını güç- lendirdiğini iddia cdenler de vardır (1,2). Kuran, "Hiçbir kavim yoktur ki ona bir yol gösterici göndenniş olmayalım" ayetı (Fatır 24) ile dünyanın her köşesiııde sos- yal düzeni kuranları Allah'ın yol gösterici- si (peygamber) olarak kabul etmiştir. "Her birlnize bir şeriat, bir yol verdik" ayeti (Ma- ide 48) ile tüm bu kavünleri, inanışlannı, ya- şam yollarını, ibadetlerini, diğer bir deyiş- le, şeriat kurallarını onlar için geçerli kabul etmiştir. Kuran'da yer alan, Islamın temel- lerinden birisini oluşturan bu iki ayetin öne- mi maalesef yeteri kadar anlaşılnıamış ve vurgulanmamıştır. Her devirde ve coğrafyada dinlerin şeri- at kurallarını belirleyen, bulunulankavmin kültürü olduğu gibi, Islamın Kuran'da yer alan şeriat kurallarını belirleyen de Islamın tebliği devrindeki Arap halkının ve îslam pey- gamberinin kültürü olmuştur. Peygamberin kültürünün Kuran'a ve ls- lam şeriatına şekil verdiği iddiamıza karşı gibi görünen Kuran'ın Furkan suresindeki "Kuran Muhammet'in sözü depdir" aye- ti yorumlanırken, Kuran'ın neyin Allah'ın neyin insanın eseri olduğunu anlatan diğer ayetlerine bakmak gerekir. örneğin, "O si- ze yollar yapü" (Zuhruf 10) ve "Çocukla- rıııı/ı dolu gemilerde taşımamız ve gemiler gibi binecekleri nice şeyler yaratnıamızdıı•" (Yasin 41 -42) gibi ayetlerde insanın eseri olan bazı şeyler, Allah'ın bilgisi dahilinde yara- tıldıklan düşüncesiyle Allah'ın eseri olarak kabul edilmiştir. Dinin esaslan (inancın ahlak kuraüarı) ile şeriatı (bu ahlak düzeyine ulaşmayı sağ- layacak ibadetler ve sosyal ilişki kurallan), birbirinden farklı şeylerdir. Bu Islam için de böyledir, kanıtı "Ilugün dinini/i tamamla- dıın" ayetinden (Ma'ide 3) sonra hukuki ayetlerin (şeriatın) tebliğ olmaya devam et- mesidir (3). Yukarıda da belirttiğimiz gibi dinlerin şe- riatları, bulunulan çağa ve yere göre daima değişmiştir ve dinlerin varlıklarını sürdüre- bilmesi içindeğişmek zorundadır. Kuran'ın Hz. Muhammet'ten sonra yeni bir peygam- berin gelmeyeceğini söylemesi, İslamın bü- tün dinlerde benzer olan alılak esaslarının (din) dışında kalan sosyal ilişkiler kuralla- nnın (şeriatının) katı ve bundan sonra de- ğişmez olduğu anlamında değil, insanlann kendi değişimlerini kendileri yapacak ye- tenek ve birikime ulaşmış olduklan anlamın- da yorumlanmalıdır. Kuran'ın değişmeyen ilkeleri, Allah'ın varlığı ve tekliği ve tüm dinlerde müşterek evrensel ahlak ilkeleridir. Kuran'daki şeri- ata ait emirlerin zamanla değişebileceğinin güzel bir örneğini Hz. Ömer vermiştir. Ku- ran'da devlet hazinesinden her sene Müslü- ınan olmayan fakat Müslümanlığa kazan- dırılacaklara bir pay ayrılması emri vardır (Tövbe 60). Hz. Ömer halife olduğunda kendisine pay ıçın başvuranlara Kuran'ın em- rine rağmen pay vermemiştir (4). (Şeriatın bulunulan yere ve zamana göre değişeceği konusunda Profesör Halipoğlu başka birçok örnek daha vermektedir (3). Yunus'un u Yaraülaıuseveriz,yaratandan ötürii'" sözüyle, tek bir cümlede tanımladı- ğı tslamın evrensel ahlak kuralları diyebi- leceğimiz din esaslarına, bulunulan devir- de hangi araçlarla daha iyi ulaşılabilirse Müslüman için o araçlar tercih edilen iba- det ve şeriat kurallarıdır. Şeriat ve ibadet ku- rallannı değişmez şekillere bağlamak şeri- ata ve kurallara tapmaktır, şirktir. Değiş- meye direnen her canlı, her sosyal düzen yok olur. Bu da Allah'ın değişmeyen kanunla- nndan birisidir. Kadııı ve örtünme: islamın tebliğ edildi- ği çağda Arap topluluğunda (ve tüm dün- yada) kadın, erkekleri tatmin için yaratılmış bir seks aracı olarak görülmekte, seks Arap- lann ve o asırdaki toplumlann hemen he- men hepsinin yaşantılarında çok önemli bir yer işgal etmekteydi. îslamın o günün ko- şullanna göre şekillenen şeriatı, kız çocuk- lan öldürülecek derecede kadmın aşağılan- dığı Arap toplumunda (maalesef zamanla yozlaştırılan) bir kadın haklan devrimini gerçekleştirmiştir. Örneğin, islamın ilk devrinde kadın ve er- kekler aynı saftanamaz kılarlardı. Çoğu fa- kir olan Müslüman kadınlann vücutlannı ört- me güçlükleri kısa bir süre sonra kadınla- nn arka saflarda veya yan saflarda namaz kılmalannı zorunlu hale getirdi. Hz. Ömer gibi Iran'a kadar yayılmış bir Islam impa- ratorluğunun halifesi cuma namazında hut- be verirken bir kadın kalkarak "O konuda yanıhyorsun ya Ömer" diyebilmekte, Hz. Ömer de hatası için kadından camide özür dileyebilmekteydi (5). Çok tartışılan şahit- lik meselesine gelince, Kuran, o güne ka- dar hiç söz sahibi olmayan kadına söz hak- kı vermiş, fakat kadınlann o günkü statü- lerini göz önüne alarak şahitlikte kadın ve erkeğin şahitliğini o devir için eşit kabul et- memiştir. Fakat şeriatı din sananlann yap- tığı gibi, kadının erkekle aynı stalüde, aynı görevleri yaptığı çağımızda da kadının ay- nı statüde kalacağını iddia etmek, Islamı ve peyganıberini anlamamak, dalıa önce dedi- ğimiz gibi şeriatı putlaştırmak demektir. Giinümüzde çok tartışılan ve îslamın ade- ta tek ahlak normu haline getirilen bir şeri- at kuralını, başörtüsünü ele alacak olursak: Kuran, o devirde sadece cinsel bir araç ola- rak görülen kadını yine o devirde baskın olan erkeğin tacizinden korumak için kadınlara ziynetlerini kapatmalannı emretmiştir. Müs- lüman cariyeler için göbekle diz arasından ibaret örtünme sınırı ve kadınları taciz ede- meyeceği düşünülen erkck köleler karşı- sında evli kadınlann göğüslerini bile açık- ta bırakan örtünme sınırı incelenirse (6), kadınları tacizden korumanın örtünme em- rinde tek neden olduğu ortaya çıkar. Günü- müzde başörtüsünün, kadını erkeğin baskı ve tacizinden koruduğu iddia edilebilir mi? Günümüzde, saçın tek bir kılıııı bile göster- memenin önemli bir şeriat kuralı olarak uy- gulanmakta olmasının asıl nedeni, kadınla- nn baskı altında tutulmasının erkeğe verdi- ği üstünlük duygusu ve türbanın belli gö- rüşün sembolü olarak kabul edilmesidir. Bu durumda, örtünme emrinin amacını gerçekleştirmek, günümüz koşullannda ka- dını erkeğin tacizinden korumak için ne ya- pılmalıdır sorusunun üzerinde durmalıyız. Diğer bir deyişle, günümüzün koşullannda başörtüsünün yerini alacak şeriat kuralı ne olmalıdır? Eminim, aklını kullanma özgür- lüğüne sahip birçoğumuz luıdınıneğitinıiya nıtını verecektir. Başörtüsü değil, kadının ekonomik bağımsızlığını da sağlayacak olan eğitım, günümüzde kadının erkekler tara- fındaıı taciz edilmesinin, sömürülmesinin önünde en büyük engeldir. tletişimin bu derecede güçlü olduğu ça- ğımızda Islam, ya Kuran'a göre Tann sev- gisi, insan sevgisi, ahlak ve yararlı işler yap- makla özetlenebilecck dini esaslan önem- senen, şeriatı Müslümanları bu esaslara ulaştıracak şekilde, çağın gereksinimlerine göre değişebilen bir sosyal düzen olarak daima var olacak veya uydurma bir hadisin öne sürdüğü gibi "garip başladığı gibi ga- rip bitecektir". (1) Religon in the Genes, D. T, Donovan, Na- ture, Vul362,p583, 1993 (2) Marlo Vaneechoutte, Nature, Vol 365p 290, 1993 (3) Prof. Dr. Melımed Hatipoğlu, tslamiyat Ekim 1998 (4) Teberi Tefsiri 10. Cilt, 162-163 (5) Ahdurrezzak'ın Musannefı, VI, 180 (6) hlamiyat, Örtünme, Cilt 4, Sayı 2, 2001 Hevesleri Kursaklannda Kaldı Türkan ERKÎN O TV programuıı iz- lediğimdenbuya- na tedirginim, öf- keliyim, içim içime sığ- mıyor. Bir süre önce bir TV ka- nalında yayımlanan haf- talık bir programda -dört yazann katıldığı bir söy- leşiydi bu- önce son gün- lerin en beğenilen filminin eleştirisi yapıldı. Sonra da içlerinden birinin önerisi ile çok önemli olan gün- cel konuya geçildi. Konu, "Latife Hanun'ın Günce- leri"nin halka açıklanma- sıydı. öyle ya burası demok- ratik bir ülkeydi. tnsanla- nn, Mustafa KemaTin ne olduğunu, ne olmadığını, özel yaşamında neler yap- tığını bilmeleri gerekmez miydi? Bunlann kamu- oyunda söylenti halinde dolaşması daha sakıncalı değil miydi? Demokratik ülkelerde birçok liderin geçmişi, özel yaşamı kor- kusuzca açıklanırken... Sonra, zaten Latife Ha- nım, güncelerini kimsenin okunıasını istemeseydı on- lan ölümüne kadar sakla- maz, bir biçimde ortadan kaldınrdı. Demek ki özel- likle herkesin gerçekleri bilnıesini istiyordu. Yazarlardan, gülmeyi ağzını beş kanş açıp kü- çük dilini göstermek sa- nan biri konuşmaya, w La- tife Hanun'ın ailesi bugün bu güncelerin yayunlan- 11lasıııı istcmesc bile yann öbür gün, vârisleri kendi- lerine önerilen astrono- 11ıik sayılar kaı şısında di- renemezler" diyerek son (JSKLJDAR 3. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAYRİMENKUL AÇIK ART1RMAİLANI DosyaNo: 2004/1079 Tal. Siiiıiııiiisniii karar vcrilcn gayrimcııkulleriıı cinsi, kıynıeli, adcdi, cvsafı: Altunizade Polis Hastanesi karşısı, Veysi Paşa Sokağı üzcrindcki Tütcn Konut Sitesi'ndc Üsküdar Allunizadc Mahallesi'nde kain Üsküdar 2. Dölge Tapu Sicil Müdürlüğü'nün 190 pafta, 1812 ada, 74 parsel sayısında kayıtlı 7590 m2 miktarlı arsa üzerinde ıniju edilmiş kat irtifakll bahçeli kargir aparlmanlarda F Bkık Ç;ılı Kal 5 Nu'hı, F niok 1. Kat 4 No'lu, F Blok 1. Kat 3 No'lu, F Blok Zemin Kat 2 No'lu, F Blok Zemın Kat 1 No'lu, E Bluk I. Kat 9 No'lu, D Bkık 3. Kat 16 No'lu, D Blok Zemin Kat 4 No'lu, R Blok 4. Kat 23 No'lu, B Blok 3. Kat 19 No'lu, B Blok 2. Kat 15 No'lu, B Blok 2. Kal 12 No'lu, A Blok 4. Kat 22 No'lu, A Blok 2. Kat 15 No'lu, A Blok 1. Kat 10 No'lu bağımsız bölümlcrin tamamı satılacaktır. İmar ılıınımıı: Üsküdar Belediye Başkanliğı lmar ve Planlama Müdürlüğü'nün 30.07.2004 tarih, 4607 sayılı yazısından Üsküdar ilçesi, Altunizade Mahallesi, 190 pafta, 1812 ada, 74 parsel sayılı yer 18.03.1991 t.t.'li 1/1000 ölçekli Altunizade Uygulama lmar Planı'nda H:015.50, TAKSıO.25, KAKS:1.25 şarfiannda aynk nizam konut alanında kalmaktı olduğu anlaşılmıştır. 27 kapı no'lu F Blok isimli ana bina: Etrafı taş kaplamall duvar ile nıulıafazalı ve özel kullanınılı bahçeli binadır. Özel bahçesindc 30 m2 miktarlı havuz ve süs bitkilcri, yetişkin ağaçlar ve yeşil alanlar vardır. Ana bina zenıinde 150 m2 alan üzerine kurulmuş olup zemin tnormal^basık kattan ibaret tamamı 3 katlı bahçeli betonarme kargir binadır. Bina dı;; eephesi kaba sıva iizeri eılalı ahşap kaplamalı, bina üzeri ahşap oturtma, çatı üstü kircmit ile kaplıdır. Binanın zemin katında iki dairesi, birinci katında orlak kullanımh (birleştirilmiş) iki dairesi ve basık katta (çatı katında) ise bir dairesi bulunmaktadır. F Blok Basık Kalla (Çalı Kalı) 50/7600 Arsa Paylı (5) No'lu Daire: Giriş holii, koridor, mutfak, banyo, WC, salon vc 3 yatak odası mevcut olup takrıben 100 m2 miküırhdır. F Blok Birinci Kalta 50/ 7600'er Arsa Paylı (3) ve (4) No'lu Daireler: Dairelerin ayrı ayrı giriş kapıları olmasına rağmen mahallınde lek daıre olarak kullanılmaktadır. Uiriş holii, koridor, mutfak, banyo, 2 WO, salon ve 4 yatak oda- sı mcvcuttur. Her biri 7O'şcr m2 miktarlıdır. F Blok Zemin Katta 50/ 7600'er Arsa Paylı (1) vc (2) No'lu Daireler: Dairelerin her birinde giriş holii, koridor, mutfak, banyo, WC, salon ve 2 yatak odası mcv- cul olup her biri 70 m2 miktarlıdır. F Blok'taki bütün dairelerde giriş holü ve koridor zeminleri mermer, duvarlar satcn yağlıboyadır. Mutfak zemini mermcr, duvarları fayans ile kaplı olup üzeri nıerıner ile kaplı mutfak tezgâhı ve ahşap kaplamalı mutfak dolaplan vardır. Banyo ile WC zeminleri mermer, duvarları fayans ile kaplı olup, banyoda duşakabinli küvet, klo/et, lavabo, WC'de alaturka tuvalet taşı ve lavabosu vardır. Salon ve odalann zeminleri ahşap parke ile kaplı olup duvarları saten yağlı boyadır Dairenin kapıları iizeri boyalı ahşap doğranıalı, pencereleri alüminyum doğramalı olup cümlc giriş ka- pısı möbleli çelik kapıdıı. Dairelerde elektrik, su ve doğalgaz ile çalışan merkezi sistem kalorifer tesisatı olup, faaldir. 31 Kapı No'lu E Blok, 33 Kapı No'lu D Blok, 29 Kapı No'lu B Blok ve 37 Kapı No'lu A Blok İsimli Ana Binâlar: Ana binalann her biri zcminde 400 m2 alan üzenne kurulmuş olup, bodrum+ zemin+4 normal kattan ibaret her biri 6 katlı çifl girişli bahçeli kargir apartmanlardır. Binaların her gırışınin her katında mesken olarak kullamlan 2'şer dairesi vardır. E Blok 1. Kat 9 No'lu, D Blok 3. Kat 16 No'lu, D Blok Zemin Kat 4 No'lu, B Blok 4. Kat 23 No'lu, B Blok 3. Kat 19 No'lu, B Blok 2. Kat 15 No'lu, B Blok 2. Kat 12 No'lu, A Blok 4. Kat 22 No'lu, A Blok 2. Kat 15 No'lu, A Blok 1. Kat 10 No'lu Daireler: Dairelerde giriş holü, koridor, mutfak, banyo, WC, salon ve 3 yalak odası mevcut olup her bi- ri 100 m2 miktarlıdır. Giriş holü vc koridor zeminleri scramik, duvarları boyalıdır. Banyolarda küvet, klozet, lavabo, VVC'lerde alaturka tuvalet taşı ve lavabosu vardır. Salon ve odalann zeminleri ahşap parke ile kaplı olup duvarları boyalıdır. Dairelerde salon, mutfak ve oda önlerinde zeminleri seıamik ile kaplı, etrafı demir korkulııklu balkonları vardır. Dairelerde elektrik, su ve doğalgaz ile çalışan kat kaloriferi tesisatı mevcut olup, faaldir. Kıymeti: Müdürlüğümüzce yaptınlan vekesinleşen kıytnet takdirine göre F Blok Çatı Kat 5 No'lu bağımsız bölüme 155.000 YTL(155. 000.000.000.-TL), F Blok 1, Kat 4 No'lu bağımsız bölüme 90.000 YTL (90.000. 000.000.-TL), F Blok 1. Kat 3 No'lu bağımsız bölüme 90.000 YTL (90.000.000.000.-TL), F Blok Zemin Kat 2 No'lu bağımsız bölüme 72.000 YTL (72.000. 000.000.-TL), F Blok Zemin Kat I No'lu bağımsız bölüme 72.000 YTL (72.000. 000.000.-TL), E Blok 1. Kat 9 No'lu bağımsız bölüme 68.000 YTL (68.000.000. 000.-TL), D Blok 3. Kat 16 No'lu bağımsız bölüme 70.000 YTL (70.000.000. 000.-TL), D Blok Zemin Kat 4 No'lu bağımsız bölüme 55.000 YTL (55.000. 000.000.-TL), B Blok 4. Kat 23 No'lu bağımsız bölüme 78.000 YTL (78.000.000. 000.-TL), B Blok 3. Kat 19 No'lu bağımsız bölüme 75.000 YTL (75.000.000. 000.-TL), B Blok 2. Kat 15 No'lu bağımsız bölüme 70.000 YTL (70.000.000. 000.-TL), B Blok 2. Kat 12 No'lu bağımsız bölüme 70.000 YTL (70.000.000. 000.-TL), A Blok 4. Kat 22 No'lu bağımsız bölüme 75.000 YTL (75.000.000. 000.-TL), A Blok 2. Kat 15 No'lu bağımsız bölüme 75.000 YTL (75.000.000. 000.-TL), A Blok I. Kat 10 No'lu bağımsız bölüme 70.000 YTL (70.000.000. 0OO.-TL)'sı değer belirlenmiştir. Sanş, şartlan: I- Gayrimcnkullcrin satışı yukandaki sıra İle ayrı ayrı ve satış bedeli dosya borcunu ve masrafları karşıladığında diğerlerinin satışına geçilmemek koşuluyla birinci satışı 05. 04.2005 günü F Blok Çatı Kat 5 No'lu bağımsız bölüm saat 10.00-10.10, F Blok I. Kat 4 No'lu bağımsız bölüm saal 10.15-10.25, F Blok 1. Kat 3 No'lu bağımsız bölüm saat 10.30-10.40, F Blok, Zemin Kat 2 No'lu bağımsı/ bölüm saat 10.45-10.55, F Blok Zemin Kat 1 No'lu bağımsız bölüm saat 11.00-11. 10, EBlok 1. Kat 9 No'lu bağımsız bölüm saat 11.05- 11.25, D Blok 3. Kat 16 No'lu bağımsız bölüm saat 11.25-11.30, D Blok Zemin Kat 4 No'lu bağımsız bölüm saat 11.30-11.40, B Blok 4. Kat 23 No'lu bağımsız bölüm saat 13.00-13.10, B Blok 3. Kat 19 No'lu bağımsız bölüm saat 13.15-13.25, B Blok 2. Kat 15 No'lu bağımsız bölüm saat 13.30-13.40, B Blok 2. Kat 12 No'lu bağımsız bölüm saat 13.50- 14.00, A Blok 4. Kat 22 No'lu bağımsız bölüm saat 14. 05-14.15, A Blok 2. Kat 15 No'lu bağımsız bölüm saat 14.20-14.30, A Blok 1. Kat 10 No'lu bağımsız bölüm saat 14.35-14.45 arasında Üs- küdar 3. Icra Müdürlüğü odasında açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahınin edilen kıymetin yüzdc 60'ını vc rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış masraflarını geçraek şar- tıyla ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla ikinci satışı 15.04. 2005 günü aynı yer ve saatlerde yapılaeaktır Bu arttırmada da bu rııiktar elde edile- memişse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. $u kadar ki arttırma bcdelinin malın tahmin edilen kıy- metinin yüzde 40'ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması vc bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masrallannı geçmesi lazımdır. Böyle fazla be- delle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Arttırmaya iştirak edeceklcrin her bir taşınmaz ıçın tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar nıilli bir bankanın teminat ınektubunu vermeleri lazımdır. Satış, peşin para iledir. Alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. KDV, ihale damga pulu bedeli, tapu alım harcı, tahliyc masrafları alıcıya aittir. Birıkmış vergiler, tapu satım harcı ve tellaliye resmi satış bedelinden ödenir. 3- tpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimcnkuller üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeleri ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan haıiç bırakılaeaklardır. 4- lhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yaürmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, leklif etlikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca tcmcrrüt faizindcn mütesclsilen mesul olaeaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa önccliklc teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan taıihinden itibaren herkesin görebilmesi için Üsküdar 3. Icra Müdürlüğü'nde açık olup masrafı verildiği takdirde istcyen alıcıya bir örneği gönderilir. 6- Salışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etıniş sayıla- cakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2003/ 1079 Tal. sayılı dosya numarası ile müdürlüğüıııüze başvurmaları ilan olunur. 7- Bu ilan tüm ilgililere tebliğ mahiyetindedir. Icra Iflas Kanunu 126 (*) llgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 7892 noktayı koydu. Gözlüklerinin camında dolar bulunan bir bölüm basının en duyarlı konu- lara, en kutsal değerlere bi- le bakış açısını gösteren bir örnekti bu. O naif, duygulu duruşu ile aralannda bulunması- nı yadırgadığım sevgili "KızKulesi Şairi"mize bu konuda ne düşündüğunü sordular. Belleğimde kal- dığı kadanyla şöyle yanıt- ladı: "Ben, bu günceleri me- rak edip okumak isteyen- lere sorardım: Siz 'Ata- türk'ün Nutku'nu okudu- ıııı/ mu? 'Gençliğe Hita- besini okudunu/ mu? Devrimlerin nasıl gerçek- leştirildiğini biliyor musu- nuz?" Bu yanıt, son günlerde bu ülkenin insanlan için en kutsal değerler olan ve her şeye rağmen onlan bugü- ne kadar bir arada ve dim- dik ayakta tutan Atatürk- laik cumhuriyet-ordu üç- genine yapılan saldınla- ra; aşağılama, sıradanlaş- tırma çabalanna, gericile- re, yobazlara, numaralı Cumhuriyetçilere, çıkar basınına, özetle iç ve dış düşmanlara verilen en an- lamlı ve kesin bir yanıttı. Ertesi günü, gazetemizin de yazan olan bu güzel in- sanın telefonunu gazete- den öğrenip telesekreteri- ne, "Dün gece o söyleşide yanınızda olsaydım, siziku- caklayıp öperîdim. Sizinle yiz, si/iıı yanını/dayız, kut- lanm" diye not bıraktım. Teşekkürler Latife Ha- nım'ın asil ve değerli ai- lesi ve sevgili SunayAkın Kendi adıma, benim gibi düşünen çoğunluk adına ve sizin adınıza sevgili Cumhuriyet Okurları..., PENCERE Pisi Pisi Gel Pisi, Var mı Senin GibisiL Yıl 2005!.. Sorunumuz ne?.. Cumhuriyet karikatüristi Musa, Başbakarı Tay- yip Erdoğan'ı kedi kılığında çizmiş... Ya Ingiliz karikatüristinin yarım yüzyıl önce In- giltere Başbakanı Churchill'i çizdiği gibi buldog köpeğine benzetseydi ne olacaktı?.. ÂB coğrafyasında politikacıları başbakanlarıy- la, bakanlarıyla kurt, köpek, kuş, balık, timsah vb.'ye benzetmek doğaldır; laf aramızda politika dünyası bir tür 'hayvanat bahçesi' sayılır. • Karikatür sözcüğü Avrupa'da ilk kez 17'nci yüz- yılda kullanıldı; 'siyasal karikatür' Aydınlanma Dev- rimi'ne koşut olarak basın dünyasındayükseldi... 1830'da Fransa'da kurulan Cumhuriyetçi mi- zah gazetesi "Caricature"ü cezalandıran Kral Lo- uis Philippe: - Karikatür, demişti, yazıdan daha yıkıcı!.. Fransa'da, 1881 'de 'Basın Özgürlüğü Yasası' çı- kıncaya kadar, baskılara karşı karikatür ve mizah- la direniş sürdü... Aydınlanma sürecinin özgürlüklere dönük gebe- liğinde, çizerin basın dünyasındaki ustalıklı kürta- jıyla yaşama kavuşan karikatür, demokrasinin ol- mazsa olmazlarından biridir. • Inançtan mizah türemez.. Mizah akıl işi.. Aydınlanma devriminin zekâsı çizgide 'komik'\e bütünleşen yergiyi üretince karikatür sanatı oluş- tu... İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra gelişen salt çiz- giyle mizah aşaması, Avrupa'da ve özellikle Tür- kiye'de birbirinden değerli karikatürcüler yarattı. 1950'li yıllarda yayımladığımız 'Dolmuş' mizah dergisinde zamane Başbakanı Adnan Mende- res'i iğneleyen karikatürleryayımlıyorduk... Basın Savcısı Hicabi Dinç de peşimizdeydi... Elinden nasıl kurtulacaktık?.. Savcı Dinç bir gün kulağıma gereken yöntemi fısladı: "- Beyefendinin karikatürünü kapağa koymayınl.." "Beyefendi" dediği Başbakandı... Aradan yarım yüzyıl geçti... • Bugünkü Başbakan da karikatürle ve karikatür- cülerle uğraşıyor... Ne kötü!.. Kötü, çünkü yarım yüzyıl içinde bir arpa boyu yol almışız; başbakanlar kafaca değişmiyor; hü- kümetin başı dün çizgiyle mizahı dert ediniyordu; bugünkü de aynı işi yapıyor... Peki, bunun iyi tarafı yok mu?.. Bir ülkede gerçek karikatür ve karikatürcüler var oldukça, demokrasi için de umut var demektir... Üstelik övünerek söyleyebilirim: Medyada Cum- huriyet'in karikatürcü kadrosuna kırk bir kere ma- şallah!.. Türk Gençliğine Hizmet Vakfı PANEL TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN AYDINLANMA YILLARINDA ÇAĞDAŞ VE DEVRlMCl EĞİTİMİN UNUTULMAYAN ÖNDERİ, MİLLIEĞİTİM BAKANIMIZ HASANÂLİ YÜCEL'İN ARAMIZDAN AYRILIŞININ 44. YILIANISINA Sunuş: Şaban AIi YAŞAROĞLU / Türk Gençliğine Hizmet Vakfı 2. Başkanı. Oturum Başkanı: Prof Dr Güngör ŞATIROĞLU / Türk Gençliğine Hizmet Vakfı Başkanı Konuşmacılar: Dr. MchmetAlcv COŞKUNI Cumhuriyet Vakfı 2. Başkanı - Turizm Eski Bakam, Prof. Dr. Ahmet GünerSAYAR /tst. Üniv. Sivasal Bilgiler Fak. Öğr. Üyesi, Hasan t'ehmi GÜNEŞ/CHPİstanbul MilletvekiU IEsM tçşleri Bakam. Tarik: 26 Şubat 2005 Cumartesi, Saat: 14.00-17.00 Yer: Tabim Hill Oteli. Sımselvüer Cad. No: 9 Tabim-İST. (Ttthim Atulürk Amlı kurşısı) İstanbul Barosu'nun Diizenlediği SON GELİŞMELERIŞIĞINDA K I B R I S ( P A N E L t ) YÖNETEN: Prof. Dr. Iliihık KABAALİOĞLU YÜ Ihıkuk FakühesiDekam KONUŞMACILAR: Rauf DENKTAŞ KKTC Cıımhurhaşkam Prof. Dr. Siiheyl BATIIM Bahçefehir Ûniversiiesi Rcktörü Prof. Dr. Sevin TOIAINER Istanbul Ûniversiiesi Hukuk Fakühesi Prof. Dr. Iliilıık ÜLMAN YÜ Ikıisadi Idari BüimlerFakûllesi Dekam (Cenevre Kıbrıs göriişmekrimk Türk Heyeti Başkan Yardımcısı) Prof. Dr. Hasan KÖNİ YÜlİBFKamu Yönetimi Hölûmü Başkam GÜN: 26 Şubat 2005 Cumartesi 2005 SAAT: 13.30-17.00 YHt Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü Toplantı Salonu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle