18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 ŞUBAT 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASEV Arafat'tan boşalan koltuğa oturan Mahmut Abbas, ikili görüşmelere başladığı îsrail'le ilişkilerinde ödün veriyor Filistin'inHamitKarzai'si...• Filistin Devlet Başkanı Abbas ve îsrail Başbakanı Şaron'un Mısır'da başlattığı görüşmelerde işgal lafı ağza bile alınmadı. Doğu Kudüs, Filistinlilerin evlerine dönüş hakkı gibi önemli konular da ileri bir tarihe bırakıldı. Filistin'in 'terör eylemleri'ni, îsrail'in ise 'askeri operasyonlan' durdurması kararlaştırıldı. ROBERTFİSK S onuçta Filistinliler Israil'i işgal etmeye son verecekler! Bundan böyle Hayfa ve Tel Aviv'e doğru yol alan Filistin tanklan olmayacak. Fı- listin'e ait F-18 'ler artık İsraillı nüfiısun yoğun olduğu merkezleri bombalama- yacak. Filistin'e ait Apache helikopter- leri LsraiPin üst düzey askerlerine, or- duyu yöneten kesime yönelik cinayet- lerde kullanılmayacak. Filistinliler lsraillileıe kaı şı yürüttük- leri tüm şiddet eylemlerine son verme- yi, Israilliler de Filistinlilere yönelik tüm askeri operasyonlara son vermeye söz verdiler. işte bu o zaman.. yanı gü- nümüzün banş anlayışı bu. Dün, Şarm el Şeyh'te Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ve Îsrail Baş- bakanı Ariel Şaron'un banş ıçüı yaptık- ları görüşmeyi izleyen, iyi eğitilmiş bir Marslı bile fantezi dünyasına geldiğini anlardı herhalde. Yıllardır Filistinlilerin "şiddet eyle- mi", Israillilerin ise "masum" operas- yonlar düzenlediği söyleniyor. Hatta Fi- listinlilerin eylemleri için 11 Eylül 2001 yılındaki saldınlardan sonra şiddet ey- lemleri yerine "terör ve şiddet eylemi" ifadesi yaygınlaştı. Ve, şiındi bu şiddet ve terör bitti. Lüb- Şaron (solda) ve Mahmut Abbas'uı Şarm el Şeyh'te el sıkıçhğı 8 Şubat Günü Filistinli mültecilerin kaldığı Refah Kampı'ndan İsı-ail karşıtı sloganlar yükscliyordu. (AP) nanlı bir arkadaşına Yaser Arafat'tan farklı görünmek, farklı bir imaj yarat- mak için takım elbise giydiğini ve kra- vat taktığını söyleyen Filistin Devlet Başkanı Abbas, bu söylemi yadırgama- dan ortama uyuyor. Ancak kiminkimin yurdunu işgal ettiği konusu hâlâ bir sır olarak duruyor ortada. isaalden bahls vok Şimdiki Mahmut Abbas'ın Oslo Ba- nş Anlaşması'nı kaleme alan, o bin say- falık metinde bir kez bile "işgal" keli- mesini kullanmayan Abbas'la aynı adam olduğunu unutmak zorundaydık dün. Kimse işgal lafinı ağzrna almadı. Seks gibi işgal kclimesi de sansürlüydü ve Os- lo'da olduğu gibi ileri bir tarihe bırakıl- dı görüşülmesi. Mülteciler, Doğu Ku- düs, "gcri dönüş hakkT ve Filistin'in baş- kentinin neresi olacağı gibi konuları da şimdilik ileride tartışmak üzere bir ke- nara bırakalım... Edvvard Said'in görüşlerine hiç bu ka- dar ihtiyacımız olmamıştı. Yerleşim bi- rimleri de -Arap topraklan üzerinde sa- dece Yahudiler için kurulan Yahudi ko- lonileri dün tartışılmadı. Doğu Ku- düs'ten, 1948 yılında Îsrail Devleti ku- rulduğunda mülteci olanlann eve dö- nüş hakkından da bahseden yoktu. Bun- lar gerçekçı olmayan rüyalardı. Bunlar Abbas'ın zavalh Oslo Banş Anlaşması'nda olduğu gibi gelecekte görüşülecekti. Savaşın gerçek nedenle- rini tartışmayı erteleyebildiğiniz sürece iyı durumdasınızdır. Dün söylenen tek şey 4 bin kişinin canına mal olan -ki bun- ların üçtc ikisini Filistinliler oluşturuyor- şidderin sona ereceğiydi. Banş, banş, ba- nş... Terorizm, terorizm, terorizm gi- biydi. Sanki süpemıarketteki raflardan alabileceğiniz bir şeymiş gibi. Sözde tarlhl' buluşma Günün sonunda konulai" bundan iba- retti. tsrailliler Batı Şeria'daki büyük yerleşim birimlerindcn vazgeçecekler mi? Yahudi yerleşim birimlerini çoğal- tıp yayılmacı polıtikalarından vazgeçe- cekler mi? Araplann çoğunlukta oldu- ğu Kudüs'ün doğusunun Filistinlilerin başkenti olmasına izin verecekler mi? Ve Filistinliler gerçekten intihar saldı- rılarına ve intifadaya son verecekler mi? Bunlardan bahsedilmedi, yanıtı aranmadı. Yabancı işgal güçlerinin güdümünde yapılan Irak seçimleri gibi Şaron'la Ab- bas'ın yürüttüğü, banş umuduyla baş- latılan ikili görüşme de "tarihi" oldu- ğu ıçın "tarihi"ydi. Mısır'daki görüşmeden bir gün önce bölgeyi ziyaret eden ABD Dışişleri Ba- kanı CondoleezzaRice, Filistinlileri şid- det eylemlerini kontrol altma almalan konusunda uyardı. Ancak her zaman olduğu gibi Îsrail ordusunun uyguladi- ğı şıddetın kontrol edılmesinden söz eden kimse yoktu. Çünkü kafada yerleşen takıntıya gö- re Filistinliler suçluydu. Filistinliler vah- şi olan taraftı. Bu nedenle onlar vahşe- tı durdurmakzonındaydı, israilliler ise sadece operasyonlan. Görünen o ki, Fi- listinliler yapılan itibanyla şiddete mey- yal. israilliler ise yapılan itibanyla ka- nunlara uyan insanlar ve bu nedenle meşru operasyonlar düzenliyorlar. Ve Mahmut Abbas bu saçmahkla yola de- vamediyor... Barış sürecl kana bulanablllr Dünkü haberlerde her şey açıkça or- tadaydı. CNN'deki habere göre görüş- nıede elde edılen şey "şiddete son veril- mesiydi". Sanki işgal ve yasadışı kolo- nizasyon şiddctin bir türevi değilmiş gi- bi. Haberajansı AP ise şimdilik Israil'in kontrolü altında kalacak kasaba ve kent- lerden bahsediyordu haberinde. Tabii AP işgalin sözünü etmiyordu. Buradan Mahmut Abbas'ın, Filistin'in HamitKar/aisı (Afganistan Devlet Baş- kanı) olacağı anlamını çıkarabiliriz ra- hatça. Karzai'ninkine benzeryeşil elbi- sesiyle ve kravatıyla, Condoleezza Ri- ce'ın mezarını ziyaret etmekten kaçın- dığı Arafat'ın pisliklerini silen, Filis- tin'in yeniadamı... Eğer dün Şarm el Şeyh'teki masada oturan 'barışçılar' gibi ellerimizi te- mizlemek istiyorsak üoğu Kudüs'teki Yahudi yerleşim birimleh, Filistinlile- rin 1948'de kaybettikleri evlerine dö- nüş hakkı gibi haksızlık içeren konu- ları çözmediğimiz takdirde ycni banş sürecinın de Oslo kadar kanlı olacağı- nı kabul etmek zorundayız. Mahmut Abbas'a sorun, o Oslo Banş Anlaşma- sı'nın yazarıydı... (The Independent, tngütere, 9 Şubat) Kıbnsplanı yenilenmeli FANOS KONSTANTtNtDtS K ıbns konusunun önü- müzdeki aylarda nasıl gelişeceği bilinmiyor. Herkes AB-Türkıye üyelik mü- zakerelerinin başlayacağı ge- lecek ekime kadar temel ama- cın, Kıbns sorununun çözüm- lenmesi değil de Türkiye'ye yardımda bulunulmasına yöne- lik yeni bir girişimin yapılaca- ğı beklentisi içinde. Atina ile Lefkoşa BM'ye, Îngiliz-Ame- rikalılara ve AB 'ye yenı bir gi- rişim içine katı zaman çızelge- lerinin konmasını, aynı zaman- da da gereğincc hazırlanma- mış olan girişimleri kabul et- meyeceklerini defalarca bil- dirmiş bulunu- yoriar. Çünkü bu gi- rişimin de ba- şansızlıkla so- nuçlanması du- rumunda ulus- lararası düzey- de gönderile- cekolanmesaj, Kıbns konu- sunda anlaşma- nın mümkün olmadığı yö- nünde olacak, konu kaderine bırakılacak, bunun neticeleri de önceki çabanın başansız ol- masının yarattığı neticelerden daha trajik olacak. • Arabulucular Kıbns halkının tamamının ihtiyaçlannı karşılayan yeni bir planın düzenlenmesi gereği yönünde ikna edilmeli. Annandatavırdeğfelldiai Bu çerçevedc, Yunan vc Kıb- ns hükümetleri, yeni bir gıri- şimi istediklerini, ancak bu- nun uygun bir şekilde hazırlan- ması, geçmişteki hatalann tek- rarlanmaması, yeni verilerin (Kıbns'ın AB üyeliğı ve Tür- kiye'nin AB yönelimi) ve Kıb- ns halkının kaygılannın göz önünde tutulması gereğini her fırsatta bildirmekte hakhdır- lar. Birkaç gün önce BM Ge- nel Sekreteri KofiAnnanLond- ra'da Papadopulos'un bilinen planüzerindekı değışıklıkler- le ilgili önerileri yazılı olarak sunması gereğinden söz etti. Bunarağmen, siyasi yorumcu- lar Annan'mtavnnda birde- ğişikliğin kaydedildiğini söy- lüyorlar. Annan şimdiye ka- dar planının Kıbnslı Rumlar ta- rafindan olduğu gibi kabul edil- mesini ısrarla talep ediyordu. Belirtilere göre Annan, îngiliz- Amerikalılar ve hatta Türkler, referanduma kaç defa gidilir- se gidilsin, ne kadar baskı ve şantaj yapılırsa yapılsın ve Amerikahlar yasal olmayan li- man ve havaalanlan vasıtasıy- la resmi ve resmi olmayan kaç kişiyi gönderirse göndersin Annan Planı'nın Kıbnslı Rum- lar tarafından olduğu gibi ka- bul edılmeyeceğını artık anla- mış bulunuyorlar. Kıbns konusunun sonsuz- luğa kadar askıda tutulması, muğlak bir durumun sürdürül- mesını savunan elbette yok. Fa- kat, Kıbns He- lenizmi, mini- mum taleplcri- ne saygı göste- nlmemesini ve yeni maceralara yol açılmasını kabul ederek in- tihar ctmeyecek. Nısan deneyımi, yeni bir çabanın sarfedılmesidu- rumunda bunun bir prosedüre dayanması, katı zaman çizel- gelerinden ve üst hakemlikle ilgili nahoş deneyimden kaçı- nılması, Ada'da egemen yenı verilerin ve yeni koşulların cid- di bir şekilde göz önünde tu- tulması ve aslında bütün Kıb- rıs halkının ihtiyaçlannı ve umutlannı karşılayan yenı bir planın düzenlenmesi gereği yönünde "aı abulııcıılut ı" ikna etmiş olmalı. Çözümün Avru- pai olacağını söylemiyoruz, fakat çözümde bütün Kıbns'ın Avnıpa olduğu ve birkaç yıl sonra Türkiye'nın de Avnıpa olacağı göz önünde tutulmah. Tehlikeleri ne abartıyor ne de küçümsüyoruz. Kıbns Hele- nizmi yıliardan sonra gelece- ğe ıyımserlık ve kendine gü- venle bakıyor. Yeter ki başan için gereken birliğini korusun. Türkçesi: Murat llem (Elefterotipia, Yunanistan, 17 Şubat) İngiltere, göçmenlere karşı tutumunu sertleştiriyor! THE INDEPENDENT Hakemler veşike IIANSZIIM'KRI S iyaselin dışındaki ve ta- rafsız olması gereken kesımın üyelennın hı- le, şıke ve yolsuzluklara kanş- ması ve sayılannın artması, insana, "Şu hakemleri tama- men ortadan kaldırahm" de- dırtıyor. Hğer doğruyu söyle- mek gerekirse onların şimdiye kadar sü- reklioyununakışını bozduklarını ıddia edebiliriz. Hakemle re neden gereksinim duyuluyor ki? Fut- bol, basketbol dı- şındaki bırçok spor dalında onlarsızdaher şey yolunda gıdiyor. Bobsril kayak ve senkronize kule at- lama gibi branşlarda siyahla- ra bürünmüş adamlann, elle- nnde bırer düdükle sporcula- nn arkasından koşuşturduğu- nu düşünebiliyor musunuz? Konu futbola geldiğinde kimse düşünüp bir şeyler öner- miyor, fikir üretmiyor. Ve eğer, Almanya Futbol Federasyo- nu çok yakında bir hal çaresi aramazsa yakında stadyum- larda futbolculardan çok ha- kem olacak. Bir tanesi salıa- da dolaşıyor ve her şeyi bir- birine katıyor. Onuıı yapamadığını ise sa- ha çizgisinin kenarlarında du- ran diğer üç meslektaşı yap- maya çalışıyor. Sonra onlan gözetlemekiçin maç yayınının kasetlerini sey- reden dörtlü bir ekip de var. Ve parlamento bu dört kişiden birinin Sosyal Demokratlar'dan, biri- nin Yeşiller'den, birinin Hıristiyan Demokratlar'dan dördüncünün ise Hür Demok- ratlar'dan olmasını istiyor. Bu dört büyük partinin temsilci- sınin olmasının gerekçesi de sahadaki "tarafsızhğı'' sürdür- me isteği. Tabii, hakemlerin maçtan sonra ne kadar para kazanacaklannı öğrenmeleri için iki de Hırvat çevirmen gerekiyor! (Son 30 yılın en büyük şi- ke skandalı yaşanan Alman- ya'da hakemlere tepki var.) (Die Wett,Almanya, ISŞulmt) Ülkedeki politikacılar karşılaşacaklan değişim ve beraberinde getirdiği zorluklara hazırlıklı olmalılar Irak'ta yeni bir dönem başlıyor HASAN HANİZADE I rak'ta yapılan seçimlerin sonuçlan pa- zar günü açiklandı. Şiilerin partilerinin oluşturduğu Birleşık lrak Ittifakı, oyla- nn yüzde 48.1 'ini alarak zafer kazandı. Şii lider Ayetullah Seyit Ali Sistani'nin destek verdiği Birleşik lrak Ittifakı'nın yeni mec- liste, 275 sandalyenin 132'sini, Kürtlerin 71 'ini alması, Başbakan Ayad AUavi'nin lis- tesinden de 38 kişinin parlamentoya girme- si beklcniyor. Seçim sonuçlarının resmen açıklanmasından sonra kriz içindeki Irak'ta yeni bir dönem başlıyor. Bu seçimler 80 yıl- dır böyle bir şey yaşamayan ülkenin tari- hinde yeni bir dönemdi. lrak halkının büyük çoğunluğu antide- mokratik hükümctlcr tarafından bir kenara ıtildi. Bu da çok büyük bir beyinsel çürüme- ye neden oldu. Şimdi bağımsız seçimler değişimin önü- nü açtı. Iraklı politikacılar karşılaşacaklan değişime ve bununla beraber zorluklara ha- zırlıklı olmalılar. Ülkenin karşılaşacağı zor- luklann başında bölgcdcki bazı Arap ülke- lerinin demokratik bir hükümetin kurulma- sını engelleme girişimleri olacaktır. Bu ül- keler seçimleri boykot eden azınlığı abarta- rak seçimin meşruluğunu tartışıyorlar. lstatıstiklere göre Sünni Arap azınlığın yüzde 15'inden azı seçimleri boykot etti. Böyle küçük bir azınlığın beçım sonucu üze- rinde çok büyük bir etkisi olamazdı. Tabii bu azınlığın da oy atması, karar alma meka- nizmasına dahil olması Irak'ın demokrasi- • 30 Ocak'ta düzenlenen seçimi kazanan Birleşik lrak Ittifakı'nda yer alan Şii partilerden lrak Islam Devrimi Yüksek Konseyi'nin lideri Abdülaziz el Hakim'in siyasi görüşü Islam cumhuriyeti kurulmasını öngörüyor. ye doğru yapacağı uzun yürüyüş için yarar- lı olurdu. 1 um kesimlerin kahlımı etnik ça- tışmaların önünü keserdi. Anayasa çok önemli Başka bir önemli sorun ise Irak'taki tüm dini ve etnık gruplann haklannı gözetmesi gereken yeni anayasa. Necef ve Kerbela'da- ki dini liderlerin görüşleri görmezden gelin- memeli. Yeni anayasa lrak toplumunun bir parçası olan dini doktrinleri de dikkate al- malıdır. Bunun amacı halkı sosyal ve siya- si yaşama katılım konusunda cesaretlendir- mektır. Irak'ta yapılan seçimler demokrası yolundaki ilk adımdı bana göre. Iraklı yet- kililerin şimdi yapması gereken şey etnik köken ve dini inanca bağlı farklılıklan bir kenara bnakıp halkı bütünleştirmek. Ülke- yi parlak bir geleceğe doğru yönlendirmek. Kesin olan bir şey var. Irak'taki demokratik- leşme çabalan ulusal bütünlük sağlanamaz- sa kısa vadede başanlı olamayacaktır. lran gibi aynı bölgede yer alan ülkelerin Irak'taki gelişmeleri heyecan ve merakla iz- leyecekleri ve bu ülkenin istikrarı sağlamış, sakin bir ülke olmasını istedikleri aşikârdır. Bu ülkelerin Irak'ın yeniden yapılandınlma sürecinın de tansiyonu yüksek olmayan bir atmosferde, kavgasız dövüşsüz bir atmosfcr- de yaşanmasını istedikleri de unutul- mamalıdır. (Tehran Jîmes, lran, 15 Şubat)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle