Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT 2005 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Entelliğin Son Kertesi
YAŞANMADIKÇA hiçbir şeyin son kertesi önce
den bilinmez.
Ne bilimin veteknolojinin, ne kahramanlığın ve ha-
inliğin, ne aşkın ve nefretin, ne de sanatın ve çirkin-
liğin.
"Enfe/e/ffüe/"liği tanımlamak zaten zordur. Onun
karikatürü ya da parodisi olan "enîe/"liğin son ker-
tesini düşünmek daha da zor. Ama, yeni örnekleri-
ni görünce, "Entelliğin son kertesi galiba bu" de-
mek geçer içinizden.
i rneğin kendi ülkesinin halkını, tarihini ve hata-
larıyla kusurlarını insafsızca anlatmak, sergile-
mek, eleştirmek ve neredeyse bundan zevk almak.
Öyle titiz bir nesnellikle, içtenlikle, anlayışla, dü-
zeltme niyetiyle değil, yerin dibine batırarak, sanki
bu ülkeyi ve halkı düşman bilenlerin gözüyle bakar-
casına, onların zihniyle düşünürcesine.
Dinlerken, okurken, seyrederken, ister istemez
"Sen kimdensin arkadaş?" diye sormak geçer içi-
nizden. Sanki dıştan görevlendirilmişler gibi gelir
size.
Bu son model entelliğin ilk belirtisi konu seçimiy-
le kendini gösterir. Başka bir yığın konu varken,
bu ülkenin insanlarını ilgilendirecek değişik temalar
işlenmemiş olarak dururken, şu sıra dış çevrelerin
ilgisini, merakını, sempatisini çekecek ya da dış he-
saplara, niyetlere, emellere uygun düşecek olanla-
rı seçmek.
Örneğin yakın geçmişin uluslararası açıdan tar-
tışmalı sayılan olaylannı, başkalannın kurcalamak is-
tediği sorunları ya da dışta zaten var olan önyargı-
lara daha da ağırlık katacak olanları.
Konuları bilimsel titizlik, sanatsal nitelik, insanca
sıcaklık endişesiyle ele almak yerine, her şeye olay-
ların karşıt yorumcularını, sorunların dış kurcalayı-
cılarını, önyargıların yabancı sahiplerini memnun
edecek bir yaklaşımla bakarak. örneğin Güneydo-
ğu sorunu güncelliğini sürdürüyorsa, ortalıkta bir
"Ermenl soykırımı" iddiası dolaşıyorsa, Pontus da-
vası canlandırılmak isteniyorsa, sözde bilimsel tez-
ler bu yaklaşımla savunulacak, romanlar bu yakla-
şımla yazılacak, filmler bu yaklaşımla çevrilecektir.
B u g ü n ü n dünyasında böyle bir yaklaşımın sağ-
ladığı yararlar saymakla bitmez. Yalnız dışta
"ulusalcı duygulann üstüne çıkabilen gerçekaydın"
diye övülmekle kalmazsınız, ününüz oralarda büyü-
tülüp katmerlenir.
Bilimsel araştırma projeniz Atlantik ötesinde ve Av-
rupa'da destek bulur.
Romanlarınız mutlaka çeşitli dillere çevrilir, ödül-
ler alırsınız.
Filmleriniz, konularına göre, başka şu ya da bu ül-
kede gişe rekorları kırar.
Herhalde bu ülkenin en çelişkili bahtsızlığı, kendi
halkını savunmayı unutarak yabancı hesaplara, ni
yetlere, emellere, hatta çıkarlara hizmet eder duru-
ma düşebilen yetenekli evlatlar da yetiştirmiş ol-
masıdır.
'Kira Öder Gibi Konut' Bir Aldatmaca mı?
GAYRlMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA
İLANI ÜSKÜDAR1. İCRA
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
Dosya No: 2003/8652
Satılmasına karar verilen gayrimeııkulün cinsi, kıy-
meti, adedi, evsafı:
Istanbul ilı, Üsküdar ılçesı, Bulgurlu mevkiınde bu-
lunan 78 ada, 42 parselde kayıtlı, Bahar Sokak 1 kapı
numaralı zemin kat 2 no'lu dükkân ikiz nizam konut
alanında kalmaktadır. Satılacak dükkân 20 m2 mikta-
nnda, zemini karo, elektrik vc su tesisatı mevcut demir
parmaklıkla muhafazahdır.
Hududu ve sahası:
tapu kaydı vc ckli çapı mahallinc uygulandığında ça-
pının zeminine uygun olduğu tespıt edılmıştir.
IlK. 127 md. göre satış ilanının tebliği:
Adresleri sicil kayıtlannda bulunmayan ve mübrez
kayıtlarda belırtılen alakadarlara göndenlen leblıgatla-
rın, tebliğ imkânsızlığı (yapılamaması) halinde ış bu sa-
tış ilanı, satış ilanı tebliği yerine kaim olmak üzere ila-
nen tebliğ olıınur.
Gayrimenkulün kıymeti:
Buîunduğu mevkii, iman, yüzölçümü, halıhazır du-
rumu, civarındaki emsal emlak alım ve satım rayiçlen,
ulaşım, iş merkezlerine, meskun yerlere, ana artere ya-
kınhğı, belediye hizmetlerinden yararlanma durumuna,
inşaatında kullanılan malzcmc ve ışçilık durumuna ve
diğer tüm etkenler dikkate ahndığında günün koşullan-
na göre meskun taşınmazın değeri:
arsa payı ile yapının toplam değeri: 20.000 YTL
(Yirmi milyar).
Satış şartları: 1) Satış 04.04.2005 günü saat 14.00 ile
14.10 arasında Üsküdar 1. Icra Müdürlüğü'nde açık
arttırma suretıyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin
edilen kıymetin % 60 ve rüçhanlı alacaklılar varsa ala-
caklıların mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı
ile ilıale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok
arttıranın teklıfi bakı kalmak sartıyla 14.04.2005 günü
aynı yerde ve aynı saatte ikinci arttırmaya çıkacaktır.
Ikinci arttırmada da aranan miktar elde edilemezse gay-
rimenkul en çok arttıranın teklifi baki kalmak üzere art-
tırma ılanında gösterilen müddet sonunda en çok arttı-
rana ihale edilecektir. Şu kadar ki arttırma bedelinin
tahmin edilen kıymetin % 4O'ı ve rüçhanlı alacakları ve
paraya çevirme ve paylaştırma masraflannın toplamın-
dan fazla olması lazımdır. Böylece fazla bedelle alıcı
çıkmazsa satış talebidüşecektır. 2) Arttırmaya iştirak
edeceklerin takdir edilen kıymetlerin % 20'si nispetınde
TL nakit veya bu miktar kadar milli bir bankanın temi-
nat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para ile
yapılır. Alıcı istediği takdirde 10 günü geçmemek üzere
mehil verilebilir. Ihale datnga pulıı bedeli alıcı adına ta-
hakkuk edecek tapu harçlan ve KDV alıcıya aittir Tel-
laliye ücretiyle taşınmazın aynından doğan vergi ilişki-
leri ve tapu satış harcı satış bedellerinden ödenir.
3) tpotek sahibi alacaklılar ile diğir ilgililerin (ilgilıler
tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir) bu gayrimen-
kul üzenndcki haklannı, faiz ve masrafa dair olan iddi-
aları dayanağı belgelerle bırlikte 15 gün ıçınde müdürlü-
ğümiize bildirmeleri gerekir. Aksi takdirde hakları tapu
sicili ile sabit olmadıkça pylaşmadan hariç tutulacaklar-
dır. 4) Satış bedeli hemen veya verilen sürede ödenmez
ise ihale IlK 133. maddesi gereğince fesih edılir. Ikı ihale
arasındaki farktan ve % 30 yasal faizden alıcı ve kefilleri
mesul tutulacak hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerin-
den tahsil edilecektri. 5) Tapu sicilinde adresleri mevcut
olup da kendilerine tebligat gönderilen ilgililerine tebli-
gat yapılamadığı takdirde ayrıca adres tahkiki yapılmayıp
iş bu üan tebliğ yerine geçerli sayılacaktır. 6) Şartname
ilan tarihinden ıtıbaren herkesın görcbılmesi için açık
olup masrafı verildiği takdirde isteycn alıcıya bir örneğı
gönderilecektir. 7) Satışa iştirak edenlerin şartnameyi
görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları daha
genış bılgı almak isteyenlerin Müdürlüğümüzün yukanda
numarası yazılı dosyasından bilgı almalan ilan olunur.
Basın: 6451
£ fi Ü
Prof. Dr. Cevat GERAY
R
esmi kişilerin ağızlanndaıı "ki-
ra öder gibi konut" edindirmc
sözlerı sık sık yinelenmekte-
dir. Bıınunla büyük ölçüde,
SPK'yc hazırlattınlan gayri-
menkııl ıpoteğine dayalı krcdi modeline iliş-
kin yasa taslağı üe bugüne değin hazır ko-
nuta kredi veren bankalar ile öbür finans ku-
nıluşlanna konut kredisi i*;in kaynak yara-
tılması amaçlanmaktadır. tpotek karşılığm-
da verilen konut kredısının ıkıncil piyasa-
larda senet olarak "menkulleştirilip" alınıp
satılması yoluyla kaynak yaratılması erek-
leniyor. Önemli olan, bitmiş-hazırkonuta kre-
di sağlandıgindan bu kaynaktan yap-satcı ku-
ruluşların konut piyasasına etkın biçimde ka-
tılmasıdır.
Yoksa, arsa sağlamadan alt ve üstyapıla-
nn yapımı sürccindc örgütleyici ve üretici
olarak gücünü kanıtlamış olan konut ko-
operatifleri için bu model, gereklı önlem-
ler alınmadıkça, hiçbir anlam taşımamak-
tadır. Ririktirim gücü yüksek olan katman-
lann yararlanacağı bu modelin, düşük vc alt-
orta gelir düzeyındekı aıleler için işlerliği
yoktur. Daha çok biriktirim gücü yüksek
olan üst-orta ve üst gelir düzeyindekilerin
yararlanması için düşünülmüştür.
Oysa, 50'li yıllardan başlayarak orta ge-
lirli aileler, Türkiye Emlak Kredi Bankası'nın
uyguladığı tasarnıf ıııcvduatına dayalı ipo-
tckli kredi sistemi'nden yararlanarak ev sa-
hibi olmuşlardır. Bankada açılan hesapta, bel-
li bir sürede belirli (maloluş değerinin dört-
te biri tııtarında) bir biriktirimi sağlayanla-
ra, bunun üç katı tııtannda oldukça elveriş-
li bir faiz ve on on beş yıllık vadelı kredi
saglanıyordu.
Bunun gibi, SSK'nin biriktirimi olan iş-
çilere kendi kaynaklanndan kredi saglaya-
rak onları ev sahibi ettiğım bılıyoruz. Bu da
iki yıl içinde kredinin üçte birinin birikti-
rilmiş olması ilkesine dayanıyordu.
Her ıkı model de kooperatiflerde örgüt-
lenmiş olmayı önkoşul olarak gerekli görü-
yordu. 80'li yıllarm ortalannda, taşınmaz kar-
şıhğında verilen arsa ve konut sertif ikası diz-
gesi uygulamaya konulduysa da başarılı so-
nuçlar ahnamamıştı.
Bütün bu deneyimler ve kazanımlardan
yararlanmak yerine, başta ABD olmak üze
re, kalkınmış anamalcı toplumlarda yarar-
lanılabilen taşınmaz ipoteğine dayalı "men-
kullcştirilmiş" (borsada alınıp satılabılen
senede dayandırılmış) kredi dizgesine ge-
çilmck istenmektedir.
Biriktirıme dayalı olmak üzere konut is-
teminin örgütlenmesınde, konut üretimin-
de gücünü kanıtlamış olan kooperatıflerin
üretecekleri konutlar için üyelere kredi sağ-
lanması tasarı taslağında yer almamakta-
dır. Öngörülen dizge, yalnızca yapımı bit-
miş "haar konuflar için kredi öngörmek-
tedir. Türkiye Emlak Kredi Bankası ve SSK
kredilerine benzer düzenlemelere gidilme-
sinde yarar vardır.
Gelir dağıhmındaki dengesizliklerin gi-
derek derinleştiği, gelir düzeyınüı yetersiz-
liği karşısında, konut politikamızın bir aç-
mazı da, alt gelir katmanlarındaki biriktiri-
mi olmayan, borç harç yaşayan kesimin ko-
nut gereksinmesinin toplu konut uygula-
malannın ve getirilmek istenen "kira öder
gibi konut edindirme" dizgesinin kapsamı
dışında bırakılmış olmasıdır. Bu katmanlar
için ipoteğe dayalı kredi dızgesı önensinın
bir anlam taşımadığını vurgulamalıyım. Söz
konusu hane halklarının bu yoldan "kese-
lerine uygun konııt" edinrnclcrine olanak
yoktur.
Bu durumdakiler için gecekondu, kaçak
yapılaşma tek çözüm yolu olarak kalmak-
tadır. Kiralık konut, evini yapana yardım,
evıni kendin tamamla yoluyla devletin bu
kesimin sorunlarına çözüm üretmesı gere-
kir. Yoksullar için arsa sağlanmasında ve ko-
nut üretiminde, kent yönetimleri etkin bir
duruma getirilmeli, devlet de bu amaçla ge-
reken desteği vermelidir.
Sık sık başvurulan imar ve gecekondu
bagışlamalan ile özendirilen gecekondu-
laşmaya, kaçak yapılaşmaya dur demenin
zamanı gelip geçmıştir. Zararın neresinden
dönersek dönelim, kentlerimizı kaçak ya-
pılaşmadan kurtarmak zorundayız.
Demokrasi mi Humanizma mı?
Dr. Kriloıı DİNÇMEN
B
irıncısı yaşamımız, Demokrasi uğruna dü-
amacunız.rüyamız şündük, çırpındık, çalış-
olmuş... Tâ eski Yu-
nan'dan Roma'ya ve 2. bin
yılın başlarından Charta
Magna ile Ingiltere'ye ve
birkaç yüzyıl sonra ora-
dan Fransız Ihtilali ile
Fransa'ya.. oradan da tüm
dünyaya yayılmış birkav-
ram...
tık.. çatıştık ve de öldük.
Onu rüyadan yaşanıa dön-
dürdük.. döndürdüğümü-
zc kendilerimizi inandır-
mayaçahştık.. her ne ise...
Tüm dünyada varlığını ka-
bullendiİc ve hepımiz de
kendilerimizi onun birer
kahramanı olarak ilan et-
tik. Dernokrasinin bizlere
İıısaıı olma gururu'nu ve
bununla birlikte tnsan
Haklan'm, olaylarataraf-
sızdavranma ve onlarıöy-
leyargüama erdeminı, da-
ha güzel bir dünya kuınıa
coşkusunu, tüm varhk'ı
sevme ve O'na ait olma
büyüklüğünü.. tüm yapay
laı klılıklaı ı bir yana itip
'ben tnsan'ım deme'yi öğ-
reteceğini sandık...
...ve bekledik.. binler-
ce yıldan ben de bekle-
mekteyiz... Bu beklenti-
lerimizin günlük ve kısır
rahatlamalardan başka bir
şey olmayacaklannı bil-
diğimiz.. binlerce yıldan
beri denediğimiz ve ken-
dilerine mütarekc, dost-
lıık, banş, hoşgörü (tole-
rans) gibi şatafatlı adlar
verdiğimiz iğrenç, birer
yalandan başka bir şey ol-
madıklannı bildiğimiz hal-
de... Ve yine de tüm bu
ikiyüzlülüklere gülücük-
lerimizi yollamaktan ge-
ri kahnadık.
...ve gördüğümuz gibi,
yukanda söz ettiğimiz
beklentilerimizin hiçbiri
gerçekleşmedi... Zaten,
onlardan hiçbirinin "de-
mokrasi" ile gerçekleş-
meyeceğini hepimiz bili-
yoruz...
Esasında, bugünkü ya-
şam anlayışımızla, hiç bi-
rimiz o beklentilerin ger-
çekleşmelerini istemiyo-
ruz. Onlann u-topia'dan
başka bir şey olmadığını,
gerçekleşmeyecek bir rü-
ya.. ilk gençlik yıllannda
kullanılan ve erişkinlerin
aşağılayıcı gülümseme-
lerle karşıladıklan "birer
boşlaP(!) olduklarını ka-
bul etmiş bulunuyoruz.
Daha da ileri giderek, biz-
lerden sonra geleceklerin
bizim düşünüş kalıplanmı-
za uymaları için gereken-
leri hazırlamış durumda-
yız.
Ne oldu? Olanlar gözü-
müzünönünde: Yalan, iki-
yüzlülük, çifte standart,
işini yürütme, acımasız
birbencillik,yüzeyselbir
bilgi, düşünmeden kaçma
ve kafasızlık, ben ve be-
nimkiler için her şey hak...
Sen ve seninkiler, o ve
onunkiler için hiçbir şey
hak değil!..
Orada bir, aramızdan
bazılan o u-topia'nın tüm
gerçekliği ile gerçekleşe-
bileceği birtopos'un (ye-
ri) olabileceğine dair bir
şeyler düşünmeye kalkı-
şınca da, hepimiz, o ana
kadar birbirimize karşı
beslemekte olduğumuz
bütün hınç ve düşmanlık-
lan bir yana itip el ele ve-
rerek o "kahrolası hain
n
i
o anda yok etmeyi mari-
fet sayanz.
Düşünme'dcn korktuk
ve onu yok ettik. Düşün-
me'nin anlamsız ve tehli-
keli... Buna karşın çifte
standart'ın makbul, işini
yürütme'nın marifet, apo-
litizasyon'un basiret, gü-
nünü gün etme'nin yaşam
ilkesi, karanlık'ın olağan
ve de yararlı olarak kabul
edilen bir dünya çorakh-
ğı'nı etrafımıza yaydık.
Eğitimde hunıaııısl bir an-
layış'ı esas alacağımıza
felsefe derslerini kaldır-
dık ve onlann yerine hu-
rafe ve safsata ile bir Or-
taçağ karanlığından başka
bir şey olmayan parapsi-
kolojiyi okutmaya, sırlar
ve de büyüleri görsel mcd-
ya ile basıh yayının bü-
yük bir kısmında temel
konu haline getirdik...
Makalenin bu kısmını
bitirirken Demokrasi ke-
limesinin kökenine bir göz
atmanın faydalı olacağı
kanısındayım. Demos=bel-
de lıalkı ve kratos=erkke-
limelerinden oluşmuş
olup, erk=güç'ün bclde
halkının elinde olduğu;
yani, mono (=tek) bir ki-
şi ya da aristo=(seçkin)
kimselerin elinde olmadı-
ğı anlamına gelir. Görülü-
yor ki, bugün bütün dün-
yada binlerce yıldan beri
elde edilebilmesi için bun-
ca uğraş verilen Demok-
rasi'nin temel anlam ve
amacı erk'in belde lıal-
kı'nın elinde bulundurul-
maa'ndan ileri gitmemek-
tedir; bu şekli ile de çok
büyük bir anlam ve amaç
taşıyan demokrasi, bu ya-
zının başında sözünü etti-
ğimiz insani değer'lerin
elde edilmelerini amaçla-
mamaktadır.
Soınıç
Karşımızda, binlerce
yıldan beri süregelen tüm
karanlıklardan, kötülük-
lerden, çirkinlik ve pislik-
lerden dünyayı anndıra-
cakbirışıkduruyor! Dün-
yanın neresinde yaşarsak
yaşayalım, hepimizin de
bildiği, içlerimizin derin-
liklerinde varlığını hisset-
tiği, ancak görmek iste-
mediği, gözlerinin önün-
den iğrenç bir hınç ile kov-
maya çalıştığı o tılsım hu-
manizma'dan başka bir
şey değildir.
Humanizma,insanivar-
uklan birbirlerine bağla-
yan ve hatta insan ile ev-
rensel değer ve öğeleri
amalgamlaşaran en üstün
kavramdır; O, Insanlar'ın
bırbırlerinden kopmalan-
nı ve bırbırlenne düşman
duruma getirilmelerini
amaçlayan ve ilkelkl'ler ta-
rafından ortaya atılıp mil-
yonlarca yıldan beri tn-
sanhk'ı mahveden yapay
değer ve farklıhklan bir
yana itebilecek tek güç-
tür. Ve bu güç hepimizin
kişiliğinin derinliklerinde
mevcuttur. O, archaety-
pus'lar şeklinde Madagas-
kar'dan Kamçatka'ya, Kâ-
bil'den Washington'a, Ti-
erra del Fuego'dan Lapon-
ya'ya kadar Dünya'nın her
bir yanındaki her bir insa-
ni varlık' ın içinde olup ev-
renselbilinçaltı'nı oluşlıı-
rur. Kimimizin mitos'lan
aynı, sanat eserlerimizın
temel öğeleri aynı.. din-
sel temellcraynı... Böyle
olunca da, 'sen', 'ben'în
karşısında onıran 'ben'dir
ifadesinin varoluşumuzun
esas kuralı (kaidesi) oldu-
ğunu neden anlamıyoruz?
Yeryüzündeki bütün in-
sanların mutlu olmaları
öylesine kolay ki... Yeter
ki, her şeyi olduğu gibi
görmeyi isteyelim... ,
PENCERE
Amerikan ParanoyasıL
Paranoya ne demek?..
Tutkulu hezeyan..
Tırlatık yorumlar üreten kafadan friklik durumu..
Saldırganlığayol açan benmerkezciliğin köpür-
mesi..
Sevmek ya da sevilmemek itisinin nefretle bir-
leşimi..
Beyinsel sigortaların atması..
Delilik nöbetL
Vesaire..
•
Örıcekı gün sabah Ergin Yıldızoğlu telefon et-
ti:
- llhan abi, Wall Street Journal'da biryazı var,
evlere şenlik!..
Vurguladı:
- Bize vuruyor; ama nasıl?.. "Dar kafalı, para-
noyak, marjinal" vesaire...
Yazının özeti Cumhuriyet Dış Haberler Sayfası'nda
çıktı; medyaertesi günü uyandı, tatavabaşladı, ki-
mi gazetenin birinci sayfasında boydan boya, ki-
minde başyazı, kiminde manşet...
Evet, yazının çıktığı Amerikan gazetesi önemli;
ama, bunca gürültüye değer miydi?
Yok canım...
•
Amerikalı gazeteci Robert L. Pollock almış, ver-
miş; Türkiye'de Amerikan düşmanlığının dorukla-
ra tırmandığını yazmış, meğer ülkemizde her ya-
na bu nefret sinmiş; bizler ABD'nin ülkemize yap-
tığı tüm destekleri, yardımları, iyilikleri unutmu-
şuz; her yanda buram buram Amerika düşmanlı-
ğı tütüyormuş; bunun sonu da yukarda vurgulan-
dığı gibi Türkiye'yi dar kafalı, paranoyak, marjinal,
ikinci sınıf bir ülke durumuna düşürecekmiş...
•
Amerikalı bu!..
Söyler..
Ama, paranoya kimde?.
Sen kalk önce Müslümanları komünizme karşı
kullanmak için yıllarca pompalayıp azdır, irticayı bes-
le, yobazları destekle...
Sovyetler tepelendikten sonra da bu kez Müs-
lümanların tepesine bin!..
Oldu mu?..
Afganistan'a balyoz, Irak'ı işgal, Suriye'ye göz-
dağı, Iran'ı tehdit, laik AtatürkTürkiyesi'ne 'llım-
lı Islam Devleti Modeli' dayatması derken Kuzey
Irak'ta PKK'yi koltuğunun altına alıp korursan Türk-
lerden ne beklersin?..
Dostluk mu?..
Sevgi mi?..
•
Paranoya biz Türklerde de az çok bulunur; ama,
şu kavanoz dipli dünyaya kuşbakışıyla bir göz
atan hemen görür ki kafayı yemiş olan Türkiye de-
ğildir...
Biz mi tırlatıkız?..
Bir bizim CumhurbaşkanımızSezer'ebakalım..
Bir de Amerika Cumhurbaşkanı Bush'a döne-
lim...
Başkan Bush -bizzat kendisi- yıldızlarla mıldız-
larla, ruhlarla muhlarla al-gülüm ver-gülüm alışve-
rişe geçtiğini dünyaya ilan etmiyor mu?..
Paranoya insanlığın ve gezegenimizin savaşla
altını üstüne getiren çılgın Amerika'ya yakışmaya-
cak da dışardan her türlü mıncıklamaya karşın
akıllı uslu kendine gelmeye çalışan Türkiye'ye mi
yakıştırılacak?..
Insaf!..
GAZtANTEP CUMOK ÇAĞRISI
20 Şubat2005 Saat: 11.00
Aydınlanma ateşini Gaziantep'te yakıyoruz
KONUĞUMUZ
ŞAKİNBEY ESKİ BELEDİYE BAŞKANI
YAŞAR AGYÜZ
YERELDE CUMOK DAYANIŞMASI
27
SEN GELMEZSENBİR EKSİĞIZ
Girif serbesttir
Yer: ADD Fevzi Çakmuk Bulvarı Lokuli (Kulyım
Iletijim-Bilgi: T. Doğan ÖZDlNÇ - 0 532 232 93 99
ADD! 0342 321 402»
SIYAH EYAZ
film banyosu
kart baskısı
Cumhuriyet
Fotoğraf Laboratuvan
Turkocağı Caddesı 39/41 34334 Cağalo^lu İSTANBUL
KÜÇÜKÇEKMECE 1. AİLE
MAHKEMESt'NDEN
KEZİBAN YAVAŞ'A İLANEN TEBLİGAT
Esas No: 2003/3347 Karar No: 2004/2598
Mahkemcmizın 24.11.2004 tarıhlı kararı ile Edirne
Meriç Subaşı köyü veya mahallesi c: 22 h: 123 'te nü-
fusa kayıtlı Mehmetali ve Emine'den olma
10.04.1972 d.lu Erdoğan Yavaş ile aynı yer nüftısuııa
kayıtlı Mehmet vc Kevser'den olma 12.02.1977 d.lu
Keziban Yavaş'ın aile birliğinin temelinden sarsılması
nedeni ile boşanmalarına ve tarafların nıüşterek ço-
cukları 30.05.1995 d.lu Gülseren Yavaş'ın velayetiııin
babasına verilmesıne karar venlmiştir.
Daha önce dııruşma gününü bildinr açıklamalı da-
va dilekçesi de davalıya ilanen tebliğ edilmiş oldu-
ğundan bu ilanın yayımlanmasından itibaren 15 gün
sonra gerekçeli karar davalı Keziban Yavaş'a tebliğ
edilmiş sayılacağı ve buna takip eden 15 gün ıçerısın-
de karan temyiz edebileceği aksi halde boşanma ka-
rarının kesinleşeeeği davalı Keziban Yavaş'a ilanen
tebliğ olunur. 16.02.2005 Basın: 6891