18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT 2005 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Entelliğin Son Kertesi YAŞANMADIKÇA hiçbir şeyin son kertesi önce den bilinmez. Ne bilimin veteknolojinin, ne kahramanlığın ve ha- inliğin, ne aşkın ve nefretin, ne de sanatın ve çirkin- liğin. "Enfe/e/ffüe/"liği tanımlamak zaten zordur. Onun karikatürü ya da parodisi olan "enîe/"liğin son ker- tesini düşünmek daha da zor. Ama, yeni örnekleri- ni görünce, "Entelliğin son kertesi galiba bu" de- mek geçer içinizden. i rneğin kendi ülkesinin halkını, tarihini ve hata- larıyla kusurlarını insafsızca anlatmak, sergile- mek, eleştirmek ve neredeyse bundan zevk almak. Öyle titiz bir nesnellikle, içtenlikle, anlayışla, dü- zeltme niyetiyle değil, yerin dibine batırarak, sanki bu ülkeyi ve halkı düşman bilenlerin gözüyle bakar- casına, onların zihniyle düşünürcesine. Dinlerken, okurken, seyrederken, ister istemez "Sen kimdensin arkadaş?" diye sormak geçer içi- nizden. Sanki dıştan görevlendirilmişler gibi gelir size. Bu son model entelliğin ilk belirtisi konu seçimiy- le kendini gösterir. Başka bir yığın konu varken, bu ülkenin insanlarını ilgilendirecek değişik temalar işlenmemiş olarak dururken, şu sıra dış çevrelerin ilgisini, merakını, sempatisini çekecek ya da dış he- saplara, niyetlere, emellere uygun düşecek olanla- rı seçmek. Örneğin yakın geçmişin uluslararası açıdan tar- tışmalı sayılan olaylannı, başkalannın kurcalamak is- tediği sorunları ya da dışta zaten var olan önyargı- lara daha da ağırlık katacak olanları. Konuları bilimsel titizlik, sanatsal nitelik, insanca sıcaklık endişesiyle ele almak yerine, her şeye olay- ların karşıt yorumcularını, sorunların dış kurcalayı- cılarını, önyargıların yabancı sahiplerini memnun edecek bir yaklaşımla bakarak. örneğin Güneydo- ğu sorunu güncelliğini sürdürüyorsa, ortalıkta bir "Ermenl soykırımı" iddiası dolaşıyorsa, Pontus da- vası canlandırılmak isteniyorsa, sözde bilimsel tez- ler bu yaklaşımla savunulacak, romanlar bu yakla- şımla yazılacak, filmler bu yaklaşımla çevrilecektir. B u g ü n ü n dünyasında böyle bir yaklaşımın sağ- ladığı yararlar saymakla bitmez. Yalnız dışta "ulusalcı duygulann üstüne çıkabilen gerçekaydın" diye övülmekle kalmazsınız, ününüz oralarda büyü- tülüp katmerlenir. Bilimsel araştırma projeniz Atlantik ötesinde ve Av- rupa'da destek bulur. Romanlarınız mutlaka çeşitli dillere çevrilir, ödül- ler alırsınız. Filmleriniz, konularına göre, başka şu ya da bu ül- kede gişe rekorları kırar. Herhalde bu ülkenin en çelişkili bahtsızlığı, kendi halkını savunmayı unutarak yabancı hesaplara, ni yetlere, emellere, hatta çıkarlara hizmet eder duru- ma düşebilen yetenekli evlatlar da yetiştirmiş ol- masıdır. 'Kira Öder Gibi Konut' Bir Aldatmaca mı? GAYRlMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI ÜSKÜDAR1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Dosya No: 2003/8652 Satılmasına karar verilen gayrimeııkulün cinsi, kıy- meti, adedi, evsafı: Istanbul ilı, Üsküdar ılçesı, Bulgurlu mevkiınde bu- lunan 78 ada, 42 parselde kayıtlı, Bahar Sokak 1 kapı numaralı zemin kat 2 no'lu dükkân ikiz nizam konut alanında kalmaktadır. Satılacak dükkân 20 m2 mikta- nnda, zemini karo, elektrik vc su tesisatı mevcut demir parmaklıkla muhafazahdır. Hududu ve sahası: tapu kaydı vc ckli çapı mahallinc uygulandığında ça- pının zeminine uygun olduğu tespıt edılmıştir. IlK. 127 md. göre satış ilanının tebliği: Adresleri sicil kayıtlannda bulunmayan ve mübrez kayıtlarda belırtılen alakadarlara göndenlen leblıgatla- rın, tebliğ imkânsızlığı (yapılamaması) halinde ış bu sa- tış ilanı, satış ilanı tebliği yerine kaim olmak üzere ila- nen tebliğ olıınur. Gayrimenkulün kıymeti: Buîunduğu mevkii, iman, yüzölçümü, halıhazır du- rumu, civarındaki emsal emlak alım ve satım rayiçlen, ulaşım, iş merkezlerine, meskun yerlere, ana artere ya- kınhğı, belediye hizmetlerinden yararlanma durumuna, inşaatında kullanılan malzcmc ve ışçilık durumuna ve diğer tüm etkenler dikkate ahndığında günün koşullan- na göre meskun taşınmazın değeri: arsa payı ile yapının toplam değeri: 20.000 YTL (Yirmi milyar). Satış şartları: 1) Satış 04.04.2005 günü saat 14.00 ile 14.10 arasında Üsküdar 1. Icra Müdürlüğü'nde açık arttırma suretıyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin % 60 ve rüçhanlı alacaklılar varsa ala- caklıların mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ilıale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın teklıfi bakı kalmak sartıyla 14.04.2005 günü aynı yerde ve aynı saatte ikinci arttırmaya çıkacaktır. Ikinci arttırmada da aranan miktar elde edilemezse gay- rimenkul en çok arttıranın teklifi baki kalmak üzere art- tırma ılanında gösterilen müddet sonunda en çok arttı- rana ihale edilecektir. Şu kadar ki arttırma bedelinin tahmin edilen kıymetin % 4O'ı ve rüçhanlı alacakları ve paraya çevirme ve paylaştırma masraflannın toplamın- dan fazla olması lazımdır. Böylece fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebidüşecektır. 2) Arttırmaya iştirak edeceklerin takdir edilen kıymetlerin % 20'si nispetınde TL nakit veya bu miktar kadar milli bir bankanın temi- nat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para ile yapılır. Alıcı istediği takdirde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Ihale datnga pulıı bedeli alıcı adına ta- hakkuk edecek tapu harçlan ve KDV alıcıya aittir Tel- laliye ücretiyle taşınmazın aynından doğan vergi ilişki- leri ve tapu satış harcı satış bedellerinden ödenir. 3) tpotek sahibi alacaklılar ile diğir ilgililerin (ilgilıler tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir) bu gayrimen- kul üzenndcki haklannı, faiz ve masrafa dair olan iddi- aları dayanağı belgelerle bırlikte 15 gün ıçınde müdürlü- ğümiize bildirmeleri gerekir. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça pylaşmadan hariç tutulacaklar- dır. 4) Satış bedeli hemen veya verilen sürede ödenmez ise ihale IlK 133. maddesi gereğince fesih edılir. Ikı ihale arasındaki farktan ve % 30 yasal faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerin- den tahsil edilecektri. 5) Tapu sicilinde adresleri mevcut olup da kendilerine tebligat gönderilen ilgililerine tebli- gat yapılamadığı takdirde ayrıca adres tahkiki yapılmayıp iş bu üan tebliğ yerine geçerli sayılacaktır. 6) Şartname ilan tarihinden ıtıbaren herkesın görcbılmesi için açık olup masrafı verildiği takdirde isteycn alıcıya bir örneğı gönderilecektir. 7) Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları daha genış bılgı almak isteyenlerin Müdürlüğümüzün yukanda numarası yazılı dosyasından bilgı almalan ilan olunur. Basın: 6451 £ fi Ü Prof. Dr. Cevat GERAY R esmi kişilerin ağızlanndaıı "ki- ra öder gibi konut" edindirmc sözlerı sık sık yinelenmekte- dir. Bıınunla büyük ölçüde, SPK'yc hazırlattınlan gayri- menkııl ıpoteğine dayalı krcdi modeline iliş- kin yasa taslağı üe bugüne değin hazır ko- nuta kredi veren bankalar ile öbür finans ku- nıluşlanna konut kredisi i*;in kaynak yara- tılması amaçlanmaktadır. tpotek karşılığm- da verilen konut kredısının ıkıncil piyasa- larda senet olarak "menkulleştirilip" alınıp satılması yoluyla kaynak yaratılması erek- leniyor. Önemli olan, bitmiş-hazırkonuta kre- di sağlandıgindan bu kaynaktan yap-satcı ku- ruluşların konut piyasasına etkın biçimde ka- tılmasıdır. Yoksa, arsa sağlamadan alt ve üstyapıla- nn yapımı sürccindc örgütleyici ve üretici olarak gücünü kanıtlamış olan konut ko- operatifleri için bu model, gereklı önlem- ler alınmadıkça, hiçbir anlam taşımamak- tadır. Ririktirim gücü yüksek olan katman- lann yararlanacağı bu modelin, düşük vc alt- orta gelir düzeyındekı aıleler için işlerliği yoktur. Daha çok biriktirim gücü yüksek olan üst-orta ve üst gelir düzeyindekilerin yararlanması için düşünülmüştür. Oysa, 50'li yıllardan başlayarak orta ge- lirli aileler, Türkiye Emlak Kredi Bankası'nın uyguladığı tasarnıf ıııcvduatına dayalı ipo- tckli kredi sistemi'nden yararlanarak ev sa- hibi olmuşlardır. Bankada açılan hesapta, bel- li bir sürede belirli (maloluş değerinin dört- te biri tııtarında) bir biriktirimi sağlayanla- ra, bunun üç katı tııtannda oldukça elveriş- li bir faiz ve on on beş yıllık vadelı kredi saglanıyordu. Bunun gibi, SSK'nin biriktirimi olan iş- çilere kendi kaynaklanndan kredi saglaya- rak onları ev sahibi ettiğım bılıyoruz. Bu da iki yıl içinde kredinin üçte birinin birikti- rilmiş olması ilkesine dayanıyordu. Her ıkı model de kooperatiflerde örgüt- lenmiş olmayı önkoşul olarak gerekli görü- yordu. 80'li yıllarm ortalannda, taşınmaz kar- şıhğında verilen arsa ve konut sertif ikası diz- gesi uygulamaya konulduysa da başarılı so- nuçlar ahnamamıştı. Bütün bu deneyimler ve kazanımlardan yararlanmak yerine, başta ABD olmak üze re, kalkınmış anamalcı toplumlarda yarar- lanılabilen taşınmaz ipoteğine dayalı "men- kullcştirilmiş" (borsada alınıp satılabılen senede dayandırılmış) kredi dizgesine ge- çilmck istenmektedir. Biriktirıme dayalı olmak üzere konut is- teminin örgütlenmesınde, konut üretimin- de gücünü kanıtlamış olan kooperatıflerin üretecekleri konutlar için üyelere kredi sağ- lanması tasarı taslağında yer almamakta- dır. Öngörülen dizge, yalnızca yapımı bit- miş "haar konuflar için kredi öngörmek- tedir. Türkiye Emlak Kredi Bankası ve SSK kredilerine benzer düzenlemelere gidilme- sinde yarar vardır. Gelir dağıhmındaki dengesizliklerin gi- derek derinleştiği, gelir düzeyınüı yetersiz- liği karşısında, konut politikamızın bir aç- mazı da, alt gelir katmanlarındaki biriktiri- mi olmayan, borç harç yaşayan kesimin ko- nut gereksinmesinin toplu konut uygula- malannın ve getirilmek istenen "kira öder gibi konut edindirme" dizgesinin kapsamı dışında bırakılmış olmasıdır. Bu katmanlar için ipoteğe dayalı kredi dızgesı önensinın bir anlam taşımadığını vurgulamalıyım. Söz konusu hane halklarının bu yoldan "kese- lerine uygun konııt" edinrnclcrine olanak yoktur. Bu durumdakiler için gecekondu, kaçak yapılaşma tek çözüm yolu olarak kalmak- tadır. Kiralık konut, evini yapana yardım, evıni kendin tamamla yoluyla devletin bu kesimin sorunlarına çözüm üretmesı gere- kir. Yoksullar için arsa sağlanmasında ve ko- nut üretiminde, kent yönetimleri etkin bir duruma getirilmeli, devlet de bu amaçla ge- reken desteği vermelidir. Sık sık başvurulan imar ve gecekondu bagışlamalan ile özendirilen gecekondu- laşmaya, kaçak yapılaşmaya dur demenin zamanı gelip geçmıştir. Zararın neresinden dönersek dönelim, kentlerimizı kaçak ya- pılaşmadan kurtarmak zorundayız. Demokrasi mi Humanizma mı? Dr. Kriloıı DİNÇMEN B irıncısı yaşamımız, Demokrasi uğruna dü- amacunız.rüyamız şündük, çırpındık, çalış- olmuş... Tâ eski Yu- nan'dan Roma'ya ve 2. bin yılın başlarından Charta Magna ile Ingiltere'ye ve birkaç yüzyıl sonra ora- dan Fransız Ihtilali ile Fransa'ya.. oradan da tüm dünyaya yayılmış birkav- ram... tık.. çatıştık ve de öldük. Onu rüyadan yaşanıa dön- dürdük.. döndürdüğümü- zc kendilerimizi inandır- mayaçahştık.. her ne ise... Tüm dünyada varlığını ka- bullendiİc ve hepımiz de kendilerimizi onun birer kahramanı olarak ilan et- tik. Dernokrasinin bizlere İıısaıı olma gururu'nu ve bununla birlikte tnsan Haklan'm, olaylarataraf- sızdavranma ve onlarıöy- leyargüama erdeminı, da- ha güzel bir dünya kuınıa coşkusunu, tüm varhk'ı sevme ve O'na ait olma büyüklüğünü.. tüm yapay laı klılıklaı ı bir yana itip 'ben tnsan'ım deme'yi öğ- reteceğini sandık... ...ve bekledik.. binler- ce yıldan ben de bekle- mekteyiz... Bu beklenti- lerimizin günlük ve kısır rahatlamalardan başka bir şey olmayacaklannı bil- diğimiz.. binlerce yıldan beri denediğimiz ve ken- dilerine mütarekc, dost- lıık, banş, hoşgörü (tole- rans) gibi şatafatlı adlar verdiğimiz iğrenç, birer yalandan başka bir şey ol- madıklannı bildiğimiz hal- de... Ve yine de tüm bu ikiyüzlülüklere gülücük- lerimizi yollamaktan ge- ri kahnadık. ...ve gördüğümuz gibi, yukanda söz ettiğimiz beklentilerimizin hiçbiri gerçekleşmedi... Zaten, onlardan hiçbirinin "de- mokrasi" ile gerçekleş- meyeceğini hepimiz bili- yoruz... Esasında, bugünkü ya- şam anlayışımızla, hiç bi- rimiz o beklentilerin ger- çekleşmelerini istemiyo- ruz. Onlann u-topia'dan başka bir şey olmadığını, gerçekleşmeyecek bir rü- ya.. ilk gençlik yıllannda kullanılan ve erişkinlerin aşağılayıcı gülümseme- lerle karşıladıklan "birer boşlaP(!) olduklarını ka- bul etmiş bulunuyoruz. Daha da ileri giderek, biz- lerden sonra geleceklerin bizim düşünüş kalıplanmı- za uymaları için gereken- leri hazırlamış durumda- yız. Ne oldu? Olanlar gözü- müzünönünde: Yalan, iki- yüzlülük, çifte standart, işini yürütme, acımasız birbencillik,yüzeyselbir bilgi, düşünmeden kaçma ve kafasızlık, ben ve be- nimkiler için her şey hak... Sen ve seninkiler, o ve onunkiler için hiçbir şey hak değil!.. Orada bir, aramızdan bazılan o u-topia'nın tüm gerçekliği ile gerçekleşe- bileceği birtopos'un (ye- ri) olabileceğine dair bir şeyler düşünmeye kalkı- şınca da, hepimiz, o ana kadar birbirimize karşı beslemekte olduğumuz bütün hınç ve düşmanlık- lan bir yana itip el ele ve- rerek o "kahrolası hain n i o anda yok etmeyi mari- fet sayanz. Düşünme'dcn korktuk ve onu yok ettik. Düşün- me'nin anlamsız ve tehli- keli... Buna karşın çifte standart'ın makbul, işini yürütme'nın marifet, apo- litizasyon'un basiret, gü- nünü gün etme'nin yaşam ilkesi, karanlık'ın olağan ve de yararlı olarak kabul edilen bir dünya çorakh- ğı'nı etrafımıza yaydık. Eğitimde hunıaııısl bir an- layış'ı esas alacağımıza felsefe derslerini kaldır- dık ve onlann yerine hu- rafe ve safsata ile bir Or- taçağ karanlığından başka bir şey olmayan parapsi- kolojiyi okutmaya, sırlar ve de büyüleri görsel mcd- ya ile basıh yayının bü- yük bir kısmında temel konu haline getirdik... Makalenin bu kısmını bitirirken Demokrasi ke- limesinin kökenine bir göz atmanın faydalı olacağı kanısındayım. Demos=bel- de lıalkı ve kratos=erkke- limelerinden oluşmuş olup, erk=güç'ün bclde halkının elinde olduğu; yani, mono (=tek) bir ki- şi ya da aristo=(seçkin) kimselerin elinde olmadı- ğı anlamına gelir. Görülü- yor ki, bugün bütün dün- yada binlerce yıldan beri elde edilebilmesi için bun- ca uğraş verilen Demok- rasi'nin temel anlam ve amacı erk'in belde lıal- kı'nın elinde bulundurul- maa'ndan ileri gitmemek- tedir; bu şekli ile de çok büyük bir anlam ve amaç taşıyan demokrasi, bu ya- zının başında sözünü etti- ğimiz insani değer'lerin elde edilmelerini amaçla- mamaktadır. Soınıç Karşımızda, binlerce yıldan beri süregelen tüm karanlıklardan, kötülük- lerden, çirkinlik ve pislik- lerden dünyayı anndıra- cakbirışıkduruyor! Dün- yanın neresinde yaşarsak yaşayalım, hepimizin de bildiği, içlerimizin derin- liklerinde varlığını hisset- tiği, ancak görmek iste- mediği, gözlerinin önün- den iğrenç bir hınç ile kov- maya çalıştığı o tılsım hu- manizma'dan başka bir şey değildir. Humanizma,insanivar- uklan birbirlerine bağla- yan ve hatta insan ile ev- rensel değer ve öğeleri amalgamlaşaran en üstün kavramdır; O, Insanlar'ın bırbırlerinden kopmalan- nı ve bırbırlenne düşman duruma getirilmelerini amaçlayan ve ilkelkl'ler ta- rafından ortaya atılıp mil- yonlarca yıldan beri tn- sanhk'ı mahveden yapay değer ve farklıhklan bir yana itebilecek tek güç- tür. Ve bu güç hepimizin kişiliğinin derinliklerinde mevcuttur. O, archaety- pus'lar şeklinde Madagas- kar'dan Kamçatka'ya, Kâ- bil'den Washington'a, Ti- erra del Fuego'dan Lapon- ya'ya kadar Dünya'nın her bir yanındaki her bir insa- ni varlık' ın içinde olup ev- renselbilinçaltı'nı oluşlıı- rur. Kimimizin mitos'lan aynı, sanat eserlerimizın temel öğeleri aynı.. din- sel temellcraynı... Böyle olunca da, 'sen', 'ben'în karşısında onıran 'ben'dir ifadesinin varoluşumuzun esas kuralı (kaidesi) oldu- ğunu neden anlamıyoruz? Yeryüzündeki bütün in- sanların mutlu olmaları öylesine kolay ki... Yeter ki, her şeyi olduğu gibi görmeyi isteyelim... , PENCERE Amerikan ParanoyasıL Paranoya ne demek?.. Tutkulu hezeyan.. Tırlatık yorumlar üreten kafadan friklik durumu.. Saldırganlığayol açan benmerkezciliğin köpür- mesi.. Sevmek ya da sevilmemek itisinin nefretle bir- leşimi.. Beyinsel sigortaların atması.. Delilik nöbetL Vesaire.. • Örıcekı gün sabah Ergin Yıldızoğlu telefon et- ti: - llhan abi, Wall Street Journal'da biryazı var, evlere şenlik!.. Vurguladı: - Bize vuruyor; ama nasıl?.. "Dar kafalı, para- noyak, marjinal" vesaire... Yazının özeti Cumhuriyet Dış Haberler Sayfası'nda çıktı; medyaertesi günü uyandı, tatavabaşladı, ki- mi gazetenin birinci sayfasında boydan boya, ki- minde başyazı, kiminde manşet... Evet, yazının çıktığı Amerikan gazetesi önemli; ama, bunca gürültüye değer miydi? Yok canım... • Amerikalı gazeteci Robert L. Pollock almış, ver- miş; Türkiye'de Amerikan düşmanlığının dorukla- ra tırmandığını yazmış, meğer ülkemizde her ya- na bu nefret sinmiş; bizler ABD'nin ülkemize yap- tığı tüm destekleri, yardımları, iyilikleri unutmu- şuz; her yanda buram buram Amerika düşmanlı- ğı tütüyormuş; bunun sonu da yukarda vurgulan- dığı gibi Türkiye'yi dar kafalı, paranoyak, marjinal, ikinci sınıf bir ülke durumuna düşürecekmiş... • Amerikalı bu!.. Söyler.. Ama, paranoya kimde?. Sen kalk önce Müslümanları komünizme karşı kullanmak için yıllarca pompalayıp azdır, irticayı bes- le, yobazları destekle... Sovyetler tepelendikten sonra da bu kez Müs- lümanların tepesine bin!.. Oldu mu?.. Afganistan'a balyoz, Irak'ı işgal, Suriye'ye göz- dağı, Iran'ı tehdit, laik AtatürkTürkiyesi'ne 'llım- lı Islam Devleti Modeli' dayatması derken Kuzey Irak'ta PKK'yi koltuğunun altına alıp korursan Türk- lerden ne beklersin?.. Dostluk mu?.. Sevgi mi?.. • Paranoya biz Türklerde de az çok bulunur; ama, şu kavanoz dipli dünyaya kuşbakışıyla bir göz atan hemen görür ki kafayı yemiş olan Türkiye de- ğildir... Biz mi tırlatıkız?.. Bir bizim CumhurbaşkanımızSezer'ebakalım.. Bir de Amerika Cumhurbaşkanı Bush'a döne- lim... Başkan Bush -bizzat kendisi- yıldızlarla mıldız- larla, ruhlarla muhlarla al-gülüm ver-gülüm alışve- rişe geçtiğini dünyaya ilan etmiyor mu?.. Paranoya insanlığın ve gezegenimizin savaşla altını üstüne getiren çılgın Amerika'ya yakışmaya- cak da dışardan her türlü mıncıklamaya karşın akıllı uslu kendine gelmeye çalışan Türkiye'ye mi yakıştırılacak?.. Insaf!.. GAZtANTEP CUMOK ÇAĞRISI 20 Şubat2005 Saat: 11.00 Aydınlanma ateşini Gaziantep'te yakıyoruz KONUĞUMUZ ŞAKİNBEY ESKİ BELEDİYE BAŞKANI YAŞAR AGYÜZ YERELDE CUMOK DAYANIŞMASI 27 SEN GELMEZSENBİR EKSİĞIZ Girif serbesttir Yer: ADD Fevzi Çakmuk Bulvarı Lokuli (Kulyım Iletijim-Bilgi: T. Doğan ÖZDlNÇ - 0 532 232 93 99 ADD! 0342 321 402» SIYAH EYAZ film banyosu kart baskısı Cumhuriyet Fotoğraf Laboratuvan Turkocağı Caddesı 39/41 34334 Cağalo^lu İSTANBUL KÜÇÜKÇEKMECE 1. AİLE MAHKEMESt'NDEN KEZİBAN YAVAŞ'A İLANEN TEBLİGAT Esas No: 2003/3347 Karar No: 2004/2598 Mahkemcmizın 24.11.2004 tarıhlı kararı ile Edirne Meriç Subaşı köyü veya mahallesi c: 22 h: 123 'te nü- fusa kayıtlı Mehmetali ve Emine'den olma 10.04.1972 d.lu Erdoğan Yavaş ile aynı yer nüftısuııa kayıtlı Mehmet vc Kevser'den olma 12.02.1977 d.lu Keziban Yavaş'ın aile birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına ve tarafların nıüşterek ço- cukları 30.05.1995 d.lu Gülseren Yavaş'ın velayetiııin babasına verilmesıne karar venlmiştir. Daha önce dııruşma gününü bildinr açıklamalı da- va dilekçesi de davalıya ilanen tebliğ edilmiş oldu- ğundan bu ilanın yayımlanmasından itibaren 15 gün sonra gerekçeli karar davalı Keziban Yavaş'a tebliğ edilmiş sayılacağı ve buna takip eden 15 gün ıçerısın- de karan temyiz edebileceği aksi halde boşanma ka- rarının kesinleşeeeği davalı Keziban Yavaş'a ilanen tebliğ olunur. 16.02.2005 Basın: 6891
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle