23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA- CUMHURİYET 14 ŞUBAT 2005 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER IV: AÇI M •• MUMTAZ SOYSAL 'Eksterist'ler ve İnterist'ler BAŞKENT Kinshasa'nın dev- let üniversitesinde Ankara'dan gelen bir hukukçu konferans veriyor. Konu, "Türkiye'nin ana- yasacılık tarihinden çıkarılabi- lecek dersler". Zaten, hukuk- çunun bölgecilikten, ırkçı kat- liamdan ve ne yazık ki kendi askerinin öncülük ettiği yağ- malama hareketlerinden çok çekmiş bir ülkeye gelişinin ne- deni de bu. Kongolular, halk kahramanı Lumumba'yla sö- mürgeciliğe karşı verilen müca- dele sonrasında, otuzyıl sürmüş bir diktatörlüğün ardından, ye- ni anayasayapıp demokrasiye geçmek istiyorlar. Bu amaçla çalışan bir komisyon var. Amaç- ları, bazı sorunların çözümün- den sonra Türklerin geçirdiği anayasa deneyimlerinden ya- rarlanmak. Yoksa, bir yerdeki reçetele- rin başkalarının dertlerine tıpa- tıp derman olmayacağını, onla- rın da çoğu biliyor. Benzer de- neyimlerden ders çıkarılır ama, ulusal sorunların çözümü de ulusal olmalıdır. Bunların tartışıldığ konferan- sın bitimindeki sorulardan son- ra, genç bir öğretim üyesi kür- sünün önüne gelip dinleyicile- re sesleniyor: "Şimdi anladım" diyor, "konuğumuz bizdeki ba- zılan gibi eksterist değil, tam bir interist!" Hıncahınç dolu salonda müt- hiş bir alkış. Merak edip yanınızdaki pro- fesöre soruyorsunuz bu sıfatla- rın anlamını. Meğer öğrenciler, eski sömürgecilerin dıştan öğüt- ledikleri ve çoğu zaman yine yabancıların işine gelen reçe- telere göre sorun çözmek iste- yenlere "dışsal"c\\ar anlamına "eksterist", başkalarının dene- yimlerinden bir ölçüde yararla- nıp ulusal sorunları özde ulu- salcı yaklaşımlarla çözmek ge- rektiğini savunanlara da "iç- se/"ciler anlamına "interist" di- yorlarmış. Şimdi, bu konunun ülkemiz- deki medyaya nasıl yansı- tıldığına bakalım. "Yandı Kon- goi" diye başlık atmış bir za- manların saygın gazetesi. Ona göre, "Türkiye'de özelleştirme- lere ve Kuzey Kıbrıs'ta Annan Planı 'na savaş açan" kişi "şim- di de Kongo'ya el attığı için" o ülkenin "kara talihi" sürüyormuş. Anadolu'nun üç misli büyük- lüğündeki bir ülkenin yıllar yılı Belçika gibi küçücük bir devle- tin sömürgesi olarak kalması ve zengin bakır, elmas, uran- yum, manganez kaynaklarının insafsızca sömürülmesi "kara talih"X\x de aynı ülkenin kendi devrimiyle teokratik padişah- lıktan demokratık cumhuriyete geçmiş bir Türkiye'nin dene- yimlerini inceleme fırsatı bul- ması niçin "kara talih" oluyor- muş, doğrusu onu anlamak çok zor. Acaba, bir halkın alınteriy- le oluşturulmuş ulusal sanayii dış çıkarcılara peşkeş çekmek ve hem haklı hem de güçlü ol- duğu Kıbrıs davasında, Batı ica- dı bir Annan Planı'na teslim ol- mak mıdır "ak talih'"? Eski sömürge Kongo'nun, kuzeybatısındaki Fransız Kongosu'ndan farklı olarak, Tür- kiye gibi bir "demokratik cum- huriyet" olmak istemesi, yağma- cı bir ordu yerine saygınlık ve di- siplin örneği olarak cumhuriyet kurucusu bir Türk Ordusu'nu görmesi, bizdeki AB'cileri niçin bu kadar rahatsız ediyor acaba? Kendilerinin birer "eksterist" olduğunu fark ettikleri için mi? Eğer Gurur Duyulacaksa... er Eğer gcrçekten gurur duyulacaksa; ülkeyi Avrupa kapılarında el açıp boyun eğen duruma düşüren, siyasal yetcnek vc beceriden yoksun politikacılarla değil, ezilmiş bir imparatorluktan devrim üstüne dcvrinı tazeleyerek uluslararası saygınlık kazanmış, pırıl pınl, laik ve aydınlık bir Cumhuriyet kuran M. Kemal ve onun devrimci arkadaşlarıyla onurlanmak gerekir. H. BaSIİ AKGİRAY Hukukçu, eskiparlamenU S on yıllarda siyasal parti top- lantıları ya da kimi politika- cılann uğurlama ve karşıla- malannda yeni bir övgü biçi- mi, eski deyişle tezahüratşek- li sergilenmektedir. Kişi ya da kurumun övülmeye mi, ye- rilmeye mi değer olduğu düşünülmeden "Tüıidye seninle gunır duyuyor!" hay- kınşlarıyla gösterileryapılmaktadır. Kuş- kusuz, ulusça onurlanacağımız kişi ve ku- rumlanmız vardır ama sergiledikleri po- litikalarla bir dönem şaibcli nitelenme- siyle anılan, yeteneksizliği nedeniyle başında bulunduğu partınin saygınlığı- na gölge düşüren ya da ülkeyi ortaçağ karanlığına sürükleme özlenıi içinde olan, din ve siyaseti kişisel ve partisel çıkarları için kullanan, tutıım ve davra- nışlarıyla ülkemizin saygınlığına zarar vermiş olan kişi ya da kurumlara karşı "Türkiye seninle gurur duyuyor!" diye bağırıp alkış tutmak, sağlıklı bir davra- nış biçimi olarak kabul edilemez. Böy- le bir gösteri aslında, öveni de övüleni de aşağılayan bir olgudur, daha öz bir de- yişle düpedüz bir yalakalıktır. Işık içinde yatsın, ünlü yazanmız Aziz Nesin, "Türk halkının yüzde 9O'ı aptal- dır" yargısında bulurımuştu. Sözünü et- tiğim haykınşlan duydukça Nesin'in, biraz abartılı da olsa, bu yargısında önem- lı oranda haklılık payı bulundugunu ve bu gibi gösterilere katılanlann o yüzde 90 oranını oluşturanlar olduğunu düşü- nüyorum. Değerli öykücülerimizden Sayın A. Şinasillisar, bir yapıtında "Bıı halkza- ten aUaşlamayı sevmez veyabeceremez" savında bulunmuştu ama, bana göre be- ceremedıği belki doğrudur da sevmedi- ğini savlamak gerçeğe uygun değildir. Aslında biz, yermeyi sevdiğimiz ka- dar, yersiz ve nedensiz övmeyi ve alkış- lamayı da çok scveriz; bu aşın övgü duy- gusu bize Osmanlı'dan kalıttır (miras). Anımsanacağı gibi en acımasız ve ye- teneksiz padişahlara bıle yatıp kalkıp "Padişahımçokyaşa!" övgüsünü sıkça yinelemeyı bir yaşam biçimi olarak be- nimsemiş bir halkız, dahası övmeyi ve alkışlamayı meslek olarak uygulamış ınsanlanz da. Gerçekten Osmanlı 'da padişah ve ve- zirleri alkışlamakla görevli "Alkış Ça- vuşlan" adıyla doğrudan saraya bağlı bir kamu kurumu vardı. Tanzimat'la bırlik- te bu kunım kaldınlmış, ama alkış gö- revi Cumhuriyet'e kadar Hademe-yi Hü- mayun (Padişah Hizmetlileri) tarafın- dan yerine getirilmişti. Şimdilerde, yer- li yersiz, gurur harcaması yapanların al- kış çavuşları değillerse A. Nesin'in ap- tallanndan olmalan olasıdır. Insanların büyük bir duyarlılıkla korumaları gere- ken onurlannı bu denli ucuz harcama- lanna başka bir anlam verilemez. Oysa yukanda değindiğim gibi, Tür- kiyemizde övgüye değer o kadar çok ki- şi ve kurum vardır ki, onlan "Türkiye siziıılc gurur duyuyor!" diyerek alkışla- dığımız zaman, başımız dikleşir, göğsümüz kabarır, çoşkulanırız. Gurur duyulacaksa... Eğer gerçekten gurur duyulacaksa; ül- keyi Avrupa kapılarında el açıp boyun eğen duruma düşüren, siyasal yetenek ve beceriden yoksun politikacılarla de- ğil, ezilmiş bir imparatorluktan devrim üstüne devrim tazeleyerek uluslarara- sı saygınlık kazanmış, pınl pınl, laik ve aydınlık bir Cumhuriyet kuran Musta- fa Kııııal ve onun devrimci arkadaşla- rıyla onurlanmak gerekir. Eğer gurur duyulacaksa; büyük öz- veri ve zorlu uğraş sonunda kurtanlmış vatan topraklarını yabancılara peşkeş çe- ken, ülkenin önemli yörelerini, üs ve li- manlannı dış güçlerin kullanımına aça- rak bağımsızlığımıza gölge düşüren, yaşamsal değeri olan kurum ve kuru- luşlarımızı haraç mezat satışa çıkaran sıyasetçilerc değil, toplumumuzun Ulu- sal Ant (Misak-ı Milli) sınırları içinde huzurlu ve güvenlı olarak yaşamasını sağlayan Silahlı Kuvvetler ile gururla- nılmalıdır. Eğer gurur duyulacaksa; yabancı bir devletin kanatları altında, halkın dinsel duygularmı sömüren, yeniden karanlık- lara dönme ve ulusu döndürme özlemi içinde olan asalaklarla, emeksiz kazanç sağlayan çete başkanlarıyla değil; na- sırlı elleri, alın tenyle tüm değerlerimi- zi yaratan cmekçilerimiz ve toprak ko- kan elleriyle insanlanmızı besleme uğ- raşısında olan köylümüzle onur duyul- malıdır. Bilinmelidir ki; yaraşır (layık) olma- yanlara övgü yağdırmak, zamanla gi- derilmesi güç toplutnsal yıkımlara da neden olabilir. Gerçekten; beyni boş, yü- reği soğuk ve sevgisiz kişiler, sıkça yi- nelenen bu gibi gösteriler karşısında, kendilennin insanüstü bir yaratık ol- dukları inancına kapılabilir ve sonuç- ta "Ben devletim!" diyebilirler. îşte böyle bir sonuç acı bir toplumsal yıkı- mı da beraberinde getirir. Bu nedenle övgü, ona yaraşır olana, hak edene yönelık olmalıdır. Bilinme- lidir ki, Mustafa Kemal'ler ülkesi olan ülkemizin onuru paha biçilmez değer- dedır; ondan kişi ya da kurumlara pay verirken yüz kez, bin kez düşünül- melidir. ABD Terör Estirmekte... Müttefik bilinen ABD, hem bizden yardım istemekte, almakta, hem de "terör listesine aldım, en kısa zamanda yok edeceğim" dediği PKK yönetimi ile gizlice görüşüp onlara yardım etmektedir. Bu nasıl müttefiktir? Bu ne biçim dosttur? Av.YaşarVARIŞ A merika Birleşik Devletle- ri Irak'ta dünyada eşi gö- rülmemiş bir kıyım yap- maktadır. Amerikan askerlerine "Hareket eden her insanı vurun" emri ve- rilmiştir. Amerikan askerleri yaş- lı, genç, kaduı, erkek, çocuk de- meden herkesi öldürmektedirler. Askerler, savaş kurallan, hukuk, uluslararası anlaşmalar filan tanı- mamaktadırlar. Kurallan kendile- ri koymakta, kendileri uygulamak- tadırlar. Dünya kamuoyuna söyledikle- ri "kiınyasal silahlan ve teroriz- min kökünü temizleme" yalanı ile Irak'a giren Amerika ve yandaş- larının davramşlan gün geçtikçe sertleşmektedir. Terörle mücadele edeceğiz diye Irak'a giren ABD, kendisi terör estirmektedir. Bu davranışlan ile terorizmi daha da beslemekte, düıı- yaya yeni terör dalgalannın yayıl- masına ortam hazaiamaktadır. Aynca, terörle mücadele ede- ceğim diyen ABD, ülkemizde on binlerce masum insanı öldürmüş PKK terör örgütü ile açıkça işbir- liği yapmaktadır. Basına yansıyan haberlerden öğ- rendiğimize göre ABD yetkilile- ri, PKK'lilerin üstlendikleri Kan- dil Dağlan'na giderek üç kez te- rörist örgüt yetkilileri ile görüşmüş- lerdir. Müttefik bilinen ABD, hem biz- den yardım istemekte, almakta, hem de "terör listesine aldım, en kısa zamanda yok edeceğim" de- diği PKK yönetimi ile gizlice gö- rüşüp onlarayardım etmektedir. Bu nasıl müttefiktir? Bu ne biçım dosttur? Bu sorunun samimi bir şekildc yanıtlandırılması, ülkemizin bu sorunun yanıtına göre tavrını ge- cikmeden alması gerekir. Aslında ABD hiçbir dönemde Türkiye'nin dostu olmamıştır. Her şey ABD'nin çıkarlanna yöneliktir. Amaç Ame- rika'mn daha fazlakazanmasıdır. Harp akademileri eski komuta- nı Orgeneral Necati Özgen Pa- şa'nın bir dergide yayımlanan şu sözleri yol göstericidir: u Ben şahıs olarak ABD'yi dost olarak görmüyorum. Uzun süıc Güneydoğu'da görev yaptun. Çe- kiç GUç'ün Cudi Dağlan'nda PKK'ye malzeme attığnu ben ve ekibim iki defogözterimizle görtlük. Eşref Paşa ile Kuzey Irak'a gider- ken Çekiç Güç uçakları ile bizi ta- ciz eden ABD idi." ABD'den icazet alıp iktidar olan- lar, ona hizmet ettikleri sürece ik- tidarda kalabilmekte, yıprandıkla- rında kağıt mendil gibi atılmakta- dırlar. Ülkeyi yönetenler bunu artık görmelidirler. Ülkemizin çıkarla- n neyi gerektiriyorsa bu yapılma- lıdır. Bugün Irak halkı ülkelerini işgal eden emperyalist güçlere kar- şı kahranıanca, ölümü göze alarak savaşmaktadırlar. Demokrasiden, insan haklann- dan yanayım diyen tüm ülkeler Amerika'nın Irak'ta işlediği cina- yetlere duı demeli ve sorumlula- nnı cezalandırmalıdır. "Din kardeşlerimiz'' diye söze başlayan Islam ülkeleri nerede- dir? "İnsan lıakları" diye söze baş- layıp hava atan Avrupalılar nere- dedir? İki dünya savaşından sonra "Bir daha savaş olmasın" diye kurulan Bırleşmiş Milletler örğütü neden suskundur? Ya AKP iktidarı Irak'ta olanlar karşısında neden suskun- dur? ABD'nin düşnıanca tavn kar- şısında neden tavır koyamamak- tadır? Yoksa desteklerini çekecek- leriııden mı çekiranektedirler? Uluslararası platformda haksız- hklara karşı onurlu duruş sergıle- yerek saygınlık kazanılır. Başka bir ülkenin eteğine yapışarak, he- le hele eli kanlı bir ülkenin eteği- ne yapışarak saygınlık kazanıl- maz. Bunun cn güzel örneği dışa- rıda değil içımizdedir! Bunun adı, Mustafa Kemal diıruşu. Eğer... NusretERTURK T arihte bilinen en kısa mektup tek sözcüklüdür: "Eğer!" Anlatılanlara bakılırsa, Perslerle Yunanhlar arasında anlaşmazlık çıkar. Pers komutanı, Yunan komutanı Lysndros'a sert bir mektup yazar: "Eğer, Yunuıüstaıf a girecek olursam, ortahğı kan ve ateş içinde bırakacağun!" Yunan komutan yanıt verir: "Eğer!" Bu sözün arkası çeşitli biçimlerde dolduruluı-. llk akla geleni, "Eğer girebilirsen..." "Eğer" sözcüğünü ben seviyorum. Bir kişi, "eğer" diyorsa, yol aynmındadır. "Eğer", seçmedir, seçiciliktir, işin aynmına varmadır. Ufkun, ağarmaya başlamasıdır. Bununla, bir koşul belirlenirken düşünmeye kapı açılıyor. Arada bir "eğer"li tümceler duyduğumuz oluyor: - Eğer, "Bush'un bölgeden yardakçıları olıııasayılı, Ortadoğu'yu böylesine kan gölüne çevirebilir miydi?" - Eğer, "Uygar AB ülkeleri silalıtan, bir yılda 28.3 milyar Eııro kazanıyor"sa... - Eğer, Bush Irak'ta taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmayıp, "Sıra Iran'a geldi" dediğinde, bizimkiler tepki göstermeyıp bunu duymazdan geliyorsa... - Eğer, "Said Nursi'nin müridi", "Cumhuriyetin düşmaıu" Fethıdlah Gülen adlı emekli bir vaiz, baştacı ediliyorsa... - Eğer, Türk Dili'nin güzelleşmesinden en sorumlu olan, (üstelik, Türk Dili doçenti) Milli Eğitim Bakanı, "Türkiye'de, Türkçe dersleri bir fecaattir" sözcüklerini söylüyorsa... - Eğer, ilgilı bakanlık, Kurban Bayramı öncesi, valıliklere bir genelge yayımlayıp kurban kesimlerinin gösterilen yerler dışında kesinlikle olamayacağını emrederse... Aksine davrananlara, bir milyar TL ceza verileceğini duyuruyorsa... Kurban kesimleriyle Istanbul yine kana bulanıyorsa... Dereler kan akıyor, denizin rengi değişiyorsa... Televizyonlar bunu lüm dünyaya gösteriyorsa... "Ccza vereceğiz'', diyenlerin gıkı çıkmıyorsa... Günler sonra Başbakan, "Her şeyi yazmazlar, incklerin yol kenaruıda kesildiğini yazarlar. Vatandaşın değer yargılanyla oynamaym" diyorsa... Devletin ciddiyeti buysa eğer... Tüm bu olumsuzluklara, tutarsızlıklara ne diyelim? Hepsine bırden, bir sözcükle yanıt vermemiz gerekırse... _ 7 CUMHURtYETTEN OKURLARA tBRAHİM YILDIZ Tek Sorun Laiklik! "Biz, büyük bir devrim yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük. Birçok eski kurumlan yıktık. Bunların binlerce taraftarı vardır. Fırsat beklediklerini unutmamak gerekir. En ileri demokrasilerde bile rejimi korumak için, sert ön- lemlere müracaat edilmiştir. Bize gelince, dev- rimleri koruyacak önlemlere daha çok muhtacız." Mustafa Kemal Atatürk Büyük önder bugünleri görmüşçesine kaygıla- rını dile getirmiş. AKP, iktidara geldikten bu yana Cumhuriyetin te-, mel ilkelerini tartışmaya açarak gündem yarat- makta büyük beceri gösterdi. Içte ve dışta bir yığın sorun çözüm beklerken, sıksıktürban ve laiklik konularının ısıtılaraktoplu- mun önüne sürülmesinin anlamı nedir? Son olarak Yargıtay'ın "laiklik ilkesinin artık ko~ runmasma gerek kalmadığı" yönündekikararıtar- tışmalara neden oldu. Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun gazetemizde yer alan yazısı, la- iklik kavramının içeriğini net biçimde ortaya koy- du. (11 Şubat 2005). ••• Cumhuriyetimizin ilkadalet bakanlanndan Mah- mut Esat Bozkurt, yine aynı çevrelerce eleştiri ok- larına hedef oldu. Tüm bu gelişmeleri iyi niyetle yorumlamak ola- sı mı? Bugünkü gazetemizde Bozkurt'un 1926 yılında hazırlanan Medeni Kanun'a yazdığı önsözün tam metnini yayımlıyoruz. Bu tarihsel belgeyi herkesin bir kez daha okuması gerekir. * • • Bugün topluma göz attığımızda, güven, sevgi, dürüstlük, dayanışma, eşitlik, işe yararlık, üretici- lik, yapıcılık, emeğe değer verme ve sosyal say- gının anlamsızlaştırıldığını görüyoruz. Ekonomik çöküşün getirdiği işsizlik ve büyük kentlere göçün artması sonucu, hırsızlık, soygun, kapkaç, yolsuzluk, rüşvet, cinayet gibi kavramlar günlük yaşamımızın en temel sorunu olarak kar- şımıza çıkmaktadır. Toplum, AKP hükümetinden türban ve laiklik için gösterdiği duyarlılığı öteki konularda da bekliyor. İyi haftalar... KARTAL 2. tCRA MÜDÜRLİJĞÜ'NDEN TAŞTNMAZEV AÇIK ARTTTRMA tLANI DosyaNo: 2003/176 Tal. Satılmasına karar verilen taşınmazın cınsı, kıymeti, evsafı: Maltepe Mahallesi'nde kain 251 ada, 400 parsel nu- raarasını teşkil eden 1889 m2 miktarh arsanın kat irtifakı tesisli A Blok (7) no'lu üçüncü kat meskenin tamamıdır. Taşınmazın imar durumu: Dosyada nıevcut Maltepe Belediye Başkanlığı İmar Müdürlüğü'nün 5.2.2003 tarih 2003/D-221-679 sayılı imar durumu yazısında söz konu- su 400 sayıh parselin 26.5.992 t.t.li 1/1000 ölçeklı, Mal- tepe emsal artış imar plamnda (5/A/4); (0.20.0.25/50) yapılanma şartlannda iskân sahasmda kaldığı, ancak Ba- yındırlık ve İskân Bakanlığı Afet lşlen Genel Müdürlü- ğü'nün 24.6.2002 eünlü onaylanan zemin etüd raporları- na göre parsel (YOUA-1) ile işaretlı alanda kalmakta ol- duğu bu alanda yapılacak yapılar için parsel bazuıda ze- min etüdleri, jeofizik çalışmalar yapıldıktan sonra 2 katlı (h: 6.50 m.) planlama açısından herhangi bir sakınca oluşrurmayacağı 17.9.2002 tarih, 2002/V-469 kayıt no'lu 6026 sayılı Başkanhk onayına göre uygulama yapılacağı hildirilmiştir. Taşınmazın evsafı: Söz konusu taşınmaz, Maltepe il- çesi, Ressam Aykut Ülker Sokağı ile Güllük Sokağı'nın kesıştiğı köşe başında, betonarme karkas sıstemde bir zemın, altı normal katlı 2 bloklu inşa edılmiş Güneysu Sitesi C Blok, Ap.nin üçüncü normal kat 7 no'lu dairesi- dir. Daireye girişte hol, hole açılan mutfak, solda balkon- lu L salon, sağda bir koridorda bırı balkonlu üç yatak odası, banyo ve aynca tuvalet mahallerı mevcuttur. Da- irede döşemeler ıslak zeminlerde seramikle, salon ve odalarda ahşap parke ile kaplıdır. Mutfakta tezgâh altı- üstü dolaplan vardır. Banyoda küvet, klozet ve lavabo vardır. Daire takriben 140 m2 sahalıdır. Bina vasat mal- zeme ve işçilikle inşa edilmiş olup binada su, elektrik, kalorifer (doğalgaz yakıtlı) ve asansör tesisatlan vardır. Bina her türlü belediye hizmetlerinden istifade eder ko- numda olup ulaşunı kolaydır Taşınmazın kıymeti: Bulunduğu semt, semt içindeki yeri, imar durumu, halihazır vaziyeti, bu civardaki gayri- menkul alım satım rayiçleri, kıymetıne ctki eden tüm hu- suslar ile günüıı iktisadi koşulları da göz önünde buluıı- durularak, parselin tamamının 60.000.000.000 (Altmış milyar TL kıymete mütehammil olacağı kanaatine varıl- mıştır. Satış şartları: 1. Satış 21.03.2005 Pazartesi günü saat 13.00'den 13.15'e kadar Kartal 2. Icra Müdürlüp'nde açık arttırma suretı ile yapılacaktır. Bu arttırmada kıy- metin % 60'ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 31.03.2005 Perşembe gü- nü saat 13.00 - 13.15'de ikinci arttırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edilememişse taşınma- zın en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttır- ma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar kı arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetınm % 40'ını bulması ve satış iste- yenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaş- tırma masraflannı geçmesi lazundır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmasa satış talebi düşecektir. 2. Arttınnaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıy- metinin % 20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar ka- dar milli bir bankamn teminat mektubunu vermcsi la- zundır. Satış peşin para iledir. Alıcı istedığinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. İhale pulu tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bede- linden ödenir. 3. Ipotek sahibi alacaklılarla diğcr ilgililerin (ilgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir), taşınmaz üze- rindeki haklarını hususıylc faız ve masrafa dair olan id- dialarını dayanağı belgeler ile 15 gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksı halde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 thaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırma- mak suretı ile ıhalenın feshine sebep olan tüm ahcılar ve kefillen teklıf ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasın- daki farktan ve değer zararlardan ve aynca temerrüt fa- izinden müteselsılen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faızi aynca hükme hacet kalmaksızın dairemiz- ce tahsil olunacak bu fark varsa öncelikle teminat bede- linden alınacaktır. 5. Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görebil- mesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde is- teyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münde- recatını kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi almak ıs- teyenlerin 2002/176 Tal. sayıh numarasıyla Müdürlüğü- müze başvurmaları ilan olunur. 01.02.2005. Basın: 5644
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle