Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 ArtdJK 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
(alışma yaşamı
=>lan ve Bütçe Komisyonu'nda, Çalışma
vtSosyal Güvenl ik Bakanlığı bütçesi görüş-
rrKİeri sırasında iki CHP'linin yaptığı konuş-
mrdan alıntılar:
"Enis Tütüncü (Tekirdağ): Birhesaplama
yaztım. 1. derecenin 4. kademesindeki bir
5ç-etmenin ve 9. derecedeki bir öğretme-
ni, maaşlarını tespıt ettim ve yoksulluk sını-
nys karşılaştırdım. Yoksulluk sınırı, biliyor-
suruz gıda artı asgari bir takım gereksinme-
>eı 1.601 YTL şu anda. Buna göre 1. dere-
ceyin 4. kademesindeki bir öğretmenin ma-
aşyoksulluksınınnınyüzde 37altında. 9. de-
re&nin 1. kademesindeki bir öğretmenin
m<aşı yoksulluk sınınnın yüzde 55 altında.
czet Çetin (Kocaeli): Türkiye'de, özellik-
le p Yasası'na giren telafi edici çalışma ve
dejkleştirme uygulamalan nedeniyle çalış-
rm süreleri, sendikalann giremediği, top-
U&zleşme düzeninin uygulanmadığı işyer-
ler-ıde, özellikle de alt işveren dediğimiz
ta^ron işletmelennde ortalama 15 saati
ge-.t. Türkiye'dekf çalışma koşullanortaçağın
köslik düzenine doğrv süratle yol almak-
tacr."
ümdi de sıra, AKP'li Samsun Milletvekili,
Isla-ni llimler Fakültesi Islam Hukuku Bölümü
meunu, eski müıftü Musa Uzunkaya nın
koruşmasında:
'Silindiği gibi iş hayatımızın işveren ve iş-
çi lişkileri açısınofan belki Hazreti Adem'le
batfayan; ama, son insana kadar devam
edtcekolan önernli vazgeçilmezidir, yaniin-
sarf/k, hayat devam ettikçe herkes birşekil-
debirinin emeğrnden, diğeri onun ser-
ma'esinden yararianacak; dolayısıyla, böy-
le trnek ve sermâyenın bir arada at başı
yüriyeceği, klanlardan, ilkel toplumlardan,
en nedeni, en gefişmiş, bugün ve gelecek-
tek, nesiller açısından bir vazgeçilmezdir."
Hç sıkılmayacağız, hiç yüksünmeyeceğiz.
Yoksulluk sınınnın altında da olsak, 15 saat
de calışsak, şükredeceğiz. Ezelden nasıl gel-
mişsek, öylece ebediyete gideceğiz, ey
çalı?anlar...
IŞIK KANSÜ
Bilesiniz, Oyuncak OlmayızTürkiye'nin başındaki kadro, ulus ötesi ser-
maye ve çıkarların özgürfeşmesi adına tüm
ulusal sınır ve değerleri yıkmada karariı emper-
yalist küreselleşmecilerin suyuna gidiyor. Ro-
talan belli: Türkiye Cumhuriyeti'nin özgür, eşit,
kardeş yurttaşlannı Osmanlı millet modeline ben-
zer "ümmef'e, Türkiye Cumhuriyeti'nin yöne-
tim biçimini de "halife sultana" benzer yetki-
lerle donatılmış bir başbakanlık ya da başkan-
lık sistemine doğru sürüklemek...
Hedefe varmak için her durum ve koşulu bir
fırsat olarak değerlendiriyorlar...
Türkiye sınınndaki il ve ilçelerde, ABD'nin
Irak'ı parçalamak için kullandığı Barzani'nin
etkisinde olduğu çok belli bir takım ciddi ha-
reketlenmeler mi yaşanıyor? Geç de olsa kal-
kıp oraya gidiyortar, gergin havayı yumuşatma,
birliğe vurgu yapma bahanesiyle, işe aynmdan
başlıyorlar: AJt kültür, üst kültür; Türk, Kürt,
Laz, Çerkez... Bir yandan emperyalist kürelleş-
mecilerin "yere/"ciliğine yağ sürerken öteyan-
dan özgür, eşit, kardeş yurttaşlığın çatısı olan
Cumhuriyet'in içini boşaltıp ümmetin, cema-
atlerin "ılımlı"federasyonunaselam veriyortar.
(Ruhban okulunun açılmasından tutun, Alevi-
leri azınlıktan saymaya kadar bir dizi girişimi
anımsayınız.)
Hazırladıkları kamu yönetimi yasa tasansı
ile beceremediklerini, durumdan vazife çıka-
rarak eylemli olarak uygulamaya koyma cinli-
ğini deneme peşindeler. Görünen o ki, bir za-
manlarTürk-lslamcılann açtıklan yaralan Kürt-
Islamcı bir çekirdek kadro bugün gazlı kang-
rene dönüştürme çabası içinde. Tedavi edilme-
diği için çürümüş de olsa bedenden bir par-
çanın kesilip atılması işlerine geliyor çünkü...
Unuttuklan tek bir olgu var: Türkiye Cumhuri-
yeti, emperyalizme karşı verilmiş bir ulusal kur-
tuluş savaşı ve ona dayanan aydınlanma dev-
rimı üzerinde yükselir. O Türkiye Cumhuriyeti
ile ulusal andımızı (Misak-ı Milli) oyuncak et-
mek de kimsenin harcı değildir.
1BMnSP[
[
Imtyaz sözleşmesıyle ilgili dava ha-
zırlıklannı sürdüren Elektrik Mühen-
disleri Odası'nın Başkanı Kemal Ulu-
saler'e göfB, Tetekom'un satşı tek ke-
limeyle "kamuya karşı işlenmiş bir
suç."
Nedenini şöyle açıklıyor Ulusaler:
"Bugünün dolar kuru üzerinden
2004yılıitibanylanetkân 1 milyar630
milyon dolar olan Türk Telekom'un
tüm haklan, yalnızca 1.3 milyardolar-
lık peşinat karşılığmda yüzde 55 ka-
mu hissesinin devnyle bıryabancı şir-
kete bırakılmıştır. Ihalede verilen 6 mil-
yar 550 milyon doların da 5 yılda tak-
sit taksit ödeneceğı dikkate alındığın-
Kamuya karşı suç
da, zaten kurumun kendi kânyla bu
ödemelerin yapılacağı açıktır. Türk Te-
lekom, 80 bin ankesörlü telefon, 19
milyon 125binaboneye, 35 milyon ki-
lometre bakır kablo ve 100 bin kilo-
metre fiber optik kablo şebekesine,
tûm köylere uzanan iletişim altyapısı-
na, 850 işyehne, 3 bin Telekom bayi-
sine, cep telefonu operatörü Avea'nın
yüzde 40 hıssesine sahiptir. 900 bin
aboneye intemet erişimi, tüm kamu
ve özel sektörkuruluşlanna yüzbinler-
ce kıralık devre sağlamaktadır. Türk Te-
lekom, bugün yeniden oluşturulma-
ya kalkışılsa, ilk tesis maliyetinin 200
milyardolan bile geçeceğı hesaplan-
maktadır. Türk Telekom ihalesinden 10
gün önce Pakistan Telekom 'a 10 mil-
yar dolar değer biçildigi dikkate alın-
dığında, gerek abone sayısı gerekse
kân Pakistan Telekom'un 4 katı olan
Türk Telekom'un toplam değerinin 40
milyar dolar, yüzde 55'inin de 22 mil-
yar dolar etmesi gerekmektedir. Gö-
rüldüğü gibi yalnızca maddi boyutuy-
la bile bakıldığında Türk Telekom'un
satışı kamu için biryarar ifade etme-
mektedir." Son durumu hepimiz bili-
yoruz... Danıştay Idari Dava Daireleri
Genel Kurulu, Telekom'un yönetim
yetkısıni yabancılara devredilmesine
olanak sağlayan yasaya ilişkin ana-
yasaya aykınlık itırazlannı ciddi buldu.
Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda
vereceği karar beklenecek.
Bu arada kamuoyu, Maliye Bakanı
Kemal Unakıtan'ın, halkın ve Türki-
ye'nin malı Telekom'u e)in Arap'ına
devrederken "Paralan saydın mı Ibra-
him?" sözlerini hiç mı hıç unutmaya-
cak. Gün gelecek, o sözlere gereken
yanıt verilecek...
IHe de Türban!..
PERİKANERGUN
Yirm yılı aşkın süredir ülkemi-
zin yaşam sorunlannın çoğu göz
ardı edierek sıkmabaş eylem ve
söyfemeri hep ön sıraya oturtul-
du. BuKarşıdevnm senaryosu-
nun birtaç oyuncusunun ıçınde
Istanbü Üniversıtesı-tesısınde-
ki role Leyia Şahin atandı. Ulu-
dağ Ünversıtesı'nde dörtyıl ba-
şı açıktp okurken, yatay geçiş-
le 1997 de IÜ CerrahpaşaTıp'a
gelince Islami kurallara dayan-
dırdığı -geleneksel baş örtmenin
dışında- Hintlilerin türbanıyla Is-
lami simgeyi başına dolandırdı.
1998 Şubatı'nda üniversite, öğ-
rencilern kılık kıyafetleri hakkın-
da anayasa, yasalar, Danıştay,
Yargıta/ ve daha dnceki
AlHM'mn "Dini simgelerlaikliğe
aykındır" kararlanna dayanarak
kız ve e-1<ek öğrencilerin bu ya-
salara u/malannı, yoksa kampus
disıplin kurallan içinde cezalan-
dırılacaKİarını da belirterek du-
yurdu. Bu karara uymazlarsa
egitim ve sınav haklarını kaybe-
deceklerini de bildirdi. Leyla Şa-
hin bu kararı yatsımada başrol-
deydi, sahneden ınemezdi. Gö-
reve devamla Istanbul Bölge
Idare Mahkemesi'ne yürütmeyi
durdurma istemiyle başvurdu.
Mahkeme, üniversite rektörtü-
ğünün "yürûrtüktekiyasalan uy-
guladıgı" gerekçesıyle başvu-
ruyu yadsıdı. Şahin inatla kara-
n Danıştay'a götürdü. 2001 'de
Danıştay bu temyiz başvurusu-
nu reddetti. Şahin bu süre için-
de kurallara uymadığı gibi izin-
siz türban gösterilerinin en ön-
lerde bayraktarlığını yaptı. Rek-
törlük dısiplin kurallanna uyarak
onu uzaklaştırdı. Iç hukukyolla-
n tıkanınca bu kez de insan hak-
lan gerekçesıyle AİHM 'ye baş-
vurdu. Yoksa L. Şahin laikliğin en
büyük vicdan ve kışi özgürlük-
leriyle insan haklarının koruyu-
cusu olduğunu bilmiyor muy-
du? Leyla, 2000 yılında çıkanlan
öğrenci affıyla destek ve ola-
naklar da sağlayarak Viyana'da
tıp öğrenimini tamamladı.
Son günlerin konusu olan olay
AlHM'nin 2004 Haziranı'nda
başvuruyu reddine karşın Şa-
hin bu kez de kararın kaldırıl-
ması için AlHM'nin büyük daire-
sinde davayı temyiz etti. Büyük
daire 10 Kasım 2005 günü sun-
duğu kararda; üniversitenin Tür-
kiye yasalarına uyarak türban
•yasağı getirmesinin "Temelhak
ve özgürtüklere aykırı olmadı-
ğı" ve de dinsel simge olduğu
sonucuna vardığını belirledi. Bu
karar konuya kesin noktayı koy-
muştu.
Bu defa yasalara uymanın in-
san haklan ve demokrasinin baş
kuralı olduğunu toplumuna öğ-
retmesinin baş görevcisi olma-
sı gereken laik Türkiye'nin Baş-
bakanı milletvekili yeminini de
çiğneyerek AlHM'nin ulemaya
danışmadan bu kararı vermesi-
ni kınadı. Dış ülkelere "Biz hal-
kının yüzde 987 Müslüman olan
laik, çağdaş bir ülkeyiz" dediği-
ni de unuttu. Tepkiler karşısın-
da ulemaya bilim adamı srfatını
takarak her zamanki gibi takıy-
ye yaptı. Işte önümde TDK söz-
lüğü, onun önerisine uyarak oku-
yorum. "Ulema sanklı din bilgi-
ni" diyor. Laik Türk devletinin
din kurallarıyla yönetilmediğini,
oradaaklın, bilimin, hukukun yol
göstericilikyaptığını unutuverdi.
Söylev'de (Cilt II, syf. 517-
518) "Ama, bunca yüzyılda ol-
duğu gibi, bugün de uiuslann bi-
lisizliğinden ve bağnazlığından
yaraıianarak binbir türlü siyasal
ve kişisel amaç ve çıkarsağla-
mak için dini araç olarak kul-
lanmaya kalkışanların yurtiçin-
de ve yurtdışında bulunuşu bi-
zi bu konuda söz söylemekten
alıkoyamıyor. Insanlıkta din duy-
gu ve bilgisi her türlü boş inan-
lardan sıynlarak gerçek bilim ve
teknik ışığıyla annıp olgunlaşın-
caya değin din oyunu ve oyun-
culanna heryerde rastlanacak-.
tır".. diyen Atamız biztere ışıklı yo-
lu gösteriyor.
Yıllardır türban konusunu sa-
vunan Islamcı medyanın yayın-
ları yetmezmiş gibi ulusal yayın
kurumlan adı altındakiler de bu
oyunları icraya soyundu. Son
günlerde Kanai D ile Haber Türk
de senaryolar yazmaya başla-
dı. Önce MA Birant 32. Gün'de
anayasa kurallarını, laikliği ihlal
ederek TBMM'ye vekil olarak
girmeye çalışan ABD vatanda-
şı Merve Kavakçı'ya uzunca
bir söylem hakkı tanıyarak, iz-
leyiciye örtünmenin Islami kural
olduğunu söyletip durdu. Prog-
ramını da "Galiba M. Kavakçı
Hanım siyasete soyunuyor" yo-
rumuyla bitirdı. Haber Türk de
geçen hafta evvela Sevilay Yük-
selir'in Çapraz Ateş seyirliğin-
de, gündemden düşmüş olan
Şule Yüksel Şenler'i "Türbanın
Anası" tanımıyla örtünmenin zo-
runluluğunun ve vecibelerini di-
le getirttiği söylemleriyle uzun
boylu konuşturdu. Bu söyleşi-
ye bir de ABD'de sefa ile yaşa-
yan Saidi Nursi muhibbi Fethul-
lah Gülen'in methiyesi garnitür
edildi. İki gün sonra gene Haber
Türk'te senaryo başı L. Şahin 'le
dört kadın gazeteci münazara-
ya çıktılar. Bu dört kadın gaze-
teciden Yazgülü Aldoğan'la Pı-
narTürenc'i tanıdım, başörtü-
lüsünün Aksiyon dergısinden,
diğerinin de kendi kanalından
olduklarınıöğrendim. Butablo-
da tüm cazgırlıkları ve lafbilirlik-
leriyle iki sıkma başlı gene ba-
şoyuncuydular. Doğrusu söz
düellosuna katılan üç çağdaş
gazeteci ezberde çok yaya kal-
dılar. Oysa böyle bir programa
gelirken anayasa, Danıştay, Yar-
gıtay ve AlHM'nin, türbanın la-
iklige, çağdaşlığa aykınlığını sap-
tayan metınlerinı ellerinde bulun-
durmalıydılar. Bu programlar ge-
nel istek adı altında ikinci kez de
yayına girmişler. Bunları esefle
izlerken aklıma 6 Ekim 1990'da
bir bomba havalesiyle katledi-
len Sevgili Bahriye Üçok gel-
di. Onu rahmetle anarken Anka-
ra llahiyat'ın doçenti bir öğretim
üyesi olarak, Kuran'daki örtün-
meyle ilgili ayetleri yorumlayı-
şıyla aydınlatıcılığını da anım-
sadım. Bu yorumlarda örtün-
menin farz olmayıp isteme bağ-
lı olduğunu ısrarla savunurdu.
Yine Ankara llahiyat Fak. profe-
sortennden ilk "Kadın Vaiz" Sayın
Beyza Bikjin de örtünmeyi Üçok
gibi yorumlamaktadır. Ikisinin
de ibadetlerin dışında başları
açıktır. Ama bu bilginlerin söz-
lerini duyarak ilmi konuşmast
gereken iktidarın başları, Sayın
Cumhurbaşkanımızın eşi S.
Sezer'in, ÇYDD ve diğer
kuruluşlaria aydın kişilerin, sanat-
çılann kızlanmızı okutfnak kam-
panyalarına destek verecek-
lerine, Artvin'in Yusufeli'ndeki
camiye gerekli para yardımı için
genelde 80 ile özelde Izmir'in
öğretmenlerine yardım zorun-
luluğu getiriyor. Ben netedeyim,
efendim nerede?
KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakuı yahoo.com.tr
ÇÎZGÎLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci ı mynet.com
HARBİ SEMİHPOROY
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BÎLGİN hayatepikt mynet.com
"KÜRESEL IS1NMAYI ÖNLEYİN
NÎYE ICt ACA&A?.
TARİHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN 3Arahk ıcıcıc.mumtaz-arikan.com
"OEFfNE ADASrNIN YAZARL
1894'TE 8UGIM, ÜHLÜ İSKDÇYALI ROMANCl VE
OZAN &O8E&T LOUİS gTEVENSOU, VE&EMOBN
46 YAŞlMDA,SAMOfi'DA ÖLOU. AİLESİNİN İSTE-
SİYLB MÜHEUDtSLİK VE HUKUK ÖĞREMİMi YA-
PAN STEVEtJSON, UE& İKJ MSSLBĞİ DE Bif* K£~
NAKA BlKAKIP, vmAGU&H SOYUNMUŞ7U. YAZ-
Plğl ROMANLAfi, ÇDUJK- BOegİYATlNtN VAZ-
GEÇİLMEZ BAŞ YAPITtARI SAY/LACA/C77/!(T>E-
&NE AÛASI", 'KAÇJRIUVV ÇOOJK*, "Or. SEKYLL
Mr. HYPE" <S'S/..) ZAYIF BİR VÜCUT YAPISI-
NA SAHİP OLAN yAZAR, GEAJÇ YAŞTA VEREM
HASmUĞINA TUTUİ-PUSUA/DAAJ, UYGUM İK-
LİMLİ YERI-EeD£ YAŞAMI?, SOM YILLARfNI
DA,BÜYÜ< aKYANUS'TKICİ SAMOA AOA-
LARINDA GEÇ.İIZMİÇTİ. ÇSOLOAKİ fSeC/M^
SAGNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
Fotoğraf...
Semiha Yıldınm'ın fotoğrafını görurgörmez, "In-
celnce Yasemince"nin "Itilmiş, Kakılmış"\n düşün-
düm. Semiha Hanım'a dair her şey.. duruş, oturuş,
yu'z ifadesi, vücut dili, kılık kıyafet.. Yasemince'nın
"Kakılmış"\n\ hatırlanıyor.
Erkeklerden ayrı, terk edilmiş bir masada "tek ba-
şına yemekyiyen Bakan eşi" portresi, başlı başına
birskandal. Kişisel tercıhti, şuydu buydu... Bunlar boş
laf.
"Savunma olarak" öne sürülen, Bakanl'a bırlıkte
çekilmiş diğer fotoğraflar da çok farklı bir mesaj ver-
miyor. Semiha Hanım, diğer karelerde de "ağzı var,
diliyok" konumda. Varlığı ile yokluğu hissedilmıyor.
Bakan'ın "yalnız erkeklerordusundan oluşan şüre-
kasıyla" bir arada çekilmiş o müthiş "kadın-erkekli
karma tablo" fotoğrafı var ya! Ondan bahsedıyo-
rum. "Haremlik-selamlık uygulaması yapmıyoruz.
Basın bizim günahımızı alıyor!" demek adına dola-
şıma sokulan o resim de çok farklı bir tablo çizmı-
yor...
Semiha Yıldınm o "karma masada da" başı öne
eğik, tabağına bakıyor. Nerdeyse içıne düşecek... Ne
etraftan kendisine bir ilgı gösteren var, ne kendisı-
nin etrafla ilgili olduğuna daır en ufak bir ışaret!
Semiha Yıldırım'm "vücut dili"
Moda deyimle ıfade etmek gerekırse, Semiha Yıl-
dınm'ın "vücut dili", "ezik". Erkekler ya birbıriyle, ya
cep telefonuyla konuşuyorlar. Veya yan gözle "ka-
meraya bakıyoıiar". Onlar "orda" ve hayatın ıçinde-
ler. Semiha Hanım ise masadaki yaşamın dışına itil-
miş...
Fizıken erkeklerin arasında, ama gene dışlanmış
ve yalnız bırakılmış.
Kadınlı erkekli sosyal yaşam bu mu? Hiç mi ba-
kan eşinin katıldığı siyasetçi sofrası görmedik? Se-
miha Hanım'ın "kadınlı en\ekli yaşama katılımının
belgesi" olarak ilerı sürülen bu kanıtı şimdi "par-
don!" deyip alkışlamamız mı beklenıyor? AKP'de
kadının yerini ilk kez mi keşfediyoruz. Bundan önce
medyada benzer fotoğraflar hiç mi yer almadı?
Yaklaşık iki yıl önce "Milliyet"\n manşete çektığı
bir başka fotoğraf hatırlıyorum ben mesela. ütvan-
ya Meclıs Başkanı Paulauskas'ın Ankara zıyaretın-
de verilen biryemekte Bülent Annç ve Abdullah Gül,
protokol masasını karpuz gibi ortadan ıkiye bölmüş;
kadınları bir güzel kadınlann yanına, erkekleri de er-
keklerin yanına yerleştirmışlerdı. Laik Cumhurıyet
için bir utanç tablosu olan o fotoğraf da medyaya
"Türkiye 'nin yenı protokol düzeni!" başlıklarıyla yan-
sımıştı.
Kim kimı kandınyor?
"Nerden nereye geldik? Ve nereye gidiyoruz?" Ha-
remlik-selamlık yorumlannı yadırgayan, "şıkbulma-
yan"(y Bakan Yıldınm ve arkadaşları, bızlere kızacak-
lanna bu soruya cevap versinler...
Karikatürden sonra sıra fotoğrafta
"Masada demek başka hanım yoktu!" dıyen Baş-
bakan, belli kı bu durumu doğal karşılıyor. Sonra da
her zaman yaptığı gibi medyaya çatıyor:
"Doğan Grubu'nun böyle konulara takılıp kalma-
sını anlamakta zorlanıyorum!"
Başbakan, Türkiye'nin bir haftadır konuştuğu fo-
toğrafı bir "provokasyon" olarak görüyor. Fotoğrafı
kullanan yayın grubuna da iki arada bir derede "Yap-
tığınız işi beğenmedim! Ayağınızı denk alın..." me-
sajı veriyor. Aba altından sopa gösteriyor. Erdoğan
artık yalnız karikatürlere degil, fotoğraflara da kızı-
yor!
önemli olan "fotoğrafın" bizzat kendisi değil mı?
Kim basmış?.. Niye basmış?.. Bize ne? Oturup me-
selenin aslını konuşalım... Değil mi? Yok hayır. Baş-
bakan o tartışmayı "zaid" sayıyor. Ve böylece kadın-
erkek eşitliğine bakışının yanı sıra "basın ve ifade öz-
gürtûklerine" baskıcı yaklaşımının bir örneğıni daha
veriyor.
"Türkiye'de kadının konumu adına" sergilenen
hazin tablo bu kadar ortadayken; özeleştiri yapmak
yerine suçu bir kez daha medyaya yıkıyor Başbakan.
Hazzetmediği fotoğraflann medyada yer almasından
hoştanmadığını, "ihsas etmeyi" yeğliyor!
Yalnız "hoşagiden fotoğraflann"yayımlandığı ül-
kelervartabiidünyada.Amaonlannisimlerininönün-
de "demokrasi" yazmıyor. Kadınlara "ikinci sınıf"
muamelesi yapan rejimlere de -kâğıt üzerinde ne
yazarsa yazsın- "çağdaş ve laik" sıfatı yakıştırılmıyor.
BULMACA SEDAT YAŞAYA\
1 2 3 4 5 6 7
S0LMNSAĞA:
1/ Orta Kara-
deniz Bölge-
si'nin iç kesi-
minde bir
akarsu. 2/
Oyunda ceza-
lıçocuk... Bir 5
dernek ya da
kuruluşun
üyelerininbu-
luşmalan için
ayrılmış yer.
3/ Parlakhk.
gözalıcılık... Giiney
Afrika Cumhuriye-
ti'nin plaka imi. 4/ 2
Dıvan şiirinin, XV 3
yüzyıldayaşamış ün-
lü bir temsilcisi. 5/
Birkaç renkli iplik- 6
ten yapılmış doku- 7
ma... Baş çoban. 6/ 8
Judoda rakibi bastı- 9
rarak kazanılan teknik üstünlük... Nlezopotamya"da
kurulmuş en büyük siteierden biri. 7/Halk dilin-
de ayrana verilen ad... Tartı aracı. 8/Doğu Ana-
dolu'dabirgöl... Tavlada kullanılan oyun aracı. 91
Bir nota... Anların çıkardığı bir tür salgı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Tuz Gölü"nün batı kıyısı yakınlannda sığ bir
göl. 2/Nine... Belli bir yere, bölgeye ilişkin olan.
3/Tazelik, gençlık... Fas"ındoğusundabirırmak.
4/"— Cumah": Şair ve yazanmız. 5/Çorumun
bir ilçesi... Kurnaz, açıkgöz. 6/ Yapraklanndan
kokain elde edilen ağaççık... Kale hendeği. 7/Bir
renk... Bir burç adı. 8/ "Toprağa gark olmuş —
tenlen Söylemeden kalmış tatlı dillen" (Yunus
Emre)... Ince perde ya da ince örtü. 9/Lantanele-
mentinin simgesi... Su kıyılannda yetışen ve kö-
kü hekimlikte kullanılan otsu bir bitki.