25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 ARALIK 2005 SALI HABERLER Tuğcıı, Arslan ve Çetinkaya başsavcılar ile bir araya gelerek gündemdeki konulan değerlendirdiler Yüksek yargı doruğuANKARA. (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi Başkaru Tülay Tuğcu, Yargıtay Başkanı Osnıan Ars- ian ve Danıştay Başkanı EnderÇetin- kaya dün bir araya geldi. Toplanöda, anayasa ve yasalarda yargı bağımsız- lığına ilişkin düzenlemelerde yapüa- cak olası değişiklikler ile hâkim ve savcılann özlük haklan ve sosyal du- nımlanna ilişkin yapılması gerekenler tarüşddı. Yargıtay Başkanı Arslan, yar- gıya müdahale tartışmalannın günde- me gelip gelmediği sorusuna "yorum yok" karşılığını vermekle yetindi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Tuğ- cu, Yargıtay Başkanı Arslan, Danıştay Başkanı Çetinkaya ile Yargıtay Cum- huriyet Başsavcısı Nuri Ok ve Danış- tay Başsavcısı Zafer Kantarcıoğhı, Hâkimevi'nde yemekli toplantıda bir araya geldiJer. Yaklaşık 3 saat süren toplantının ar- dından gazetecilere açıklamayı, Yargı- tay Başkanı Osman Arslan yaptı. Yar- gıtay Başkanı Arslan, yüksek yargı or- ganlannın başkanlan olarak bir araya geldikJerini belirterek "Yargryla ilgili konuian görüştük, bu görüşmelerimiz devam edecek" dedi. Son günlerdeki yargıya müdahale tartışmalannın anım- sahlıp bu konunun görüşülüp görüşül- mediğinın sorulması üzerine Arslan, "Yargryla ilgili bütiin konulan görüş- tük" dedi. Arslan, yargıya müdahale tartışmalannın gündeme gelip gelme- diğine ilişkin soru üzerine *Bu konu- da yorum yok" demekle yetindi. Hâkim ve savcılann özlük haklany- la ilgili bir soruya karşılık Yargıtay Başkanı Arslan, bu konuda ortada he- nüz bir şey olmadığım, çahşmalann sürdüğünü, ortaya bir şey çıkması ha- linde açıklama yapacaklannı söyledi. Osman Arslan, bu tür toplantıların de- vam edeceğinı sözlerine ekledi. Kamu Personel Kanunu Tasan Tas- lağı ile hâkim ve savcılann ekonomik- sosyal durumlannda yaşanacak "so- runlar" da gündeme geldi. Hâkim ve savcılann, normal personelle aynı ya- sa kapsamına alınması ve özlük hak- lannın aynı kapsamda değerlendirme- • Üç saatlik toplantının ardından gazetecilere açıklama yapan Yargıtay Başkanı Aslan, yargıyla ilgili konulan görüştüklerini ve görüşmelerin devam edeceğini söyledi. Toplantıda, anayasa ve yasalarda yargı bağımsızlığıyla ilgili yapılması gereken düzenleme ve değişikJikler konusunda görüş ahşverişinde bulunulduğu öğrenildi. sinin anayasaya aykın olacağı dile ge- tirildi. Anayasaya göre, hâkim ve sav- cılann sosyal ve ekonomik durumla- nnın yasayla düzenlenmesı gerekiyor. Yüksek yargı başkanlan da hâkim ve savcılann özlük haklan ile sosyal du- rumlannın Hâkimler ve Savcılar Ka- nunu'nda düzenlenmesi zorunluluğu- na işaret ettiler. Yapılacak çalışmala- nn ardından yapılması gerekenlerin, or- tak görüş olarak hükümete iletilmesi benimsendi. Yargı başkanlannın top- •YASAL YÖNETJME AYKIRI' __ Danıştay kadrolaşmaya 'dur'dedi • Danıştay, AKP iktidan döneminde en çok kullanılan kadrolaşma yöntemlerinden biri olan, "Başka bir göreve atanmak üzere görevden alma" uygulamasımn hukuka uygun olmadığım belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danış- tay, bürokratlann, "başka bir göreve atan- mak üzere görevden ahnmalan" durumun- da hemen dığer bir kadroya atanması ge- rektiğüıe işaret etti. 20Ol'de îller Bankası Genel Müdür Yardımcılığı görevinden, "başka bir göreve atanmak üzere" ahnan Rrfat Uğrarın açtığı davayı görüşen Anka- ra 7. Idare Mahkemesi, Uğrar'ın görevden alınmasına üışkın ışlemı hukuka aykın bu- larak iptal etti. Bayındırlık ve Iskân Bakan- lığı ile lller Bankası Genel Müdürlüğü, bu karan temyiz ederek bozulmasını istedi. Temyiz istemini görüşen Danıştay 5. Da- iresi, Ankara 7. Idare Mahkemesi'nin kara- nnı ek gerekçeyle oy birliğiyle onadı. Da- irenin karannda şöyle denildi: "Başka bir göreve atanmak üzere görevinden ahnan bir memurun. aynı işlemle y a da aynı tarihh' ikinci bir işlemle derhal, ara verihneksizm bir «hger kadroya atanması veya ikinci işle- min aynı gün gerçekleşmemesi durumunda, görevden alma ve atamaya iüşkin işlemlerin büiikte bildirilmesi gerekir. Memurun, meskk yaşamındaki yatay ve dikey devini- mi, ancak bir kadrodan diğerine, kesintisiz, aralıksız geçişle olanakbdn*." Memurun ye- rine getireceğı bir kamu hizmetinin varlığı ve hıizmetin de boş bir kadrosunun bulun- masının zorunluluğuna işaret edilen karar- da, şöyle de\am edildi: "Nasü, ikride bo- şalacak bir kadro içjn önceden atama yapıl- ması olanağı bulunmazsa, benrsiz bir nite- fikteki kadroya da zaman kavTamı ohnaksı- zm atama olâsıhğı söz konusu olamaz. Gö- revden ahnan. ancak başka bir göreve he- nüz atanmayan memurun, görevden ahn- masryia bulunduğu starüden çıkanhnış ol- duğ>u durumlarda 'başka bir göreve atan- mak: üzere' biçiminde getirilen bir kayıt, kamu yönetimlerine, memurlara istediği za- - m a n tekrarmemursrfatmıvekapsamını — belirteme yetkisi verme sonucunu doğurur ki,>-asayi aşan ve yasal yönetim ilkesine ayfcın olan bu durum kabul ohınamaz." Yazar Orhan Pamuk, 'Türklüğü aşağılamak' suçundan yargdandığı duruşma çdaşmda adliye önünde salduıya uğranuş, AB yerkilileri olay-a sert tepld göstermişti. AKP'nin kafası kansık Orhan Pamuk hakkında açılan dava nedeniyle gündeme gelen TCK'nin 301. maddesi son 3yüda 4 kez değiştirildi ECEVİTKILIÇ Yazar Orhan Pamuk'un yargılanmasıyla gün- deme oturan Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301. maddesi son 3 yılda 4 kez değiştirildi. Avukat Vfeh- biKatavecl yasalann ideal olduğunu, sorunun uy- gulamada yaşandığını belirterek "Sorunun kay- nagı ise yasa yapıcılarmın basına ve ifade özgür- hığüne karşı net davranmamalandır" dedi. Gazeteci ve yazarlann yargılanmasına ve ce- za aknalanna neden olan TCK'nin 301. madde- si, "Türklüğü, Cumhuriyet'i,devtetin kurum ve organlannı aşağüama" suçunu düzenliyor. 6 ay- dan 3 yüa kadar hapis öngören bu suç eski TCK'de 159. maddede düzenlenmişti. llk olarak 6 Şubat 2002'de kabul edilen 1. Uyum Paketi'nde yapı- lan değişüdikle 159. maddede öngörülen hapis cezasının üst sının 6 yıldan 3 yıla çekildi. An- cak bu kez maddenin içeriğiyle ilgili tartışma- lar başladı. Bunun üzerine 3. Uyum Paketi kap- samında 3 Ağustos 2002'de 159. maddeye "Bi- rinci fikrada sayüan organlan veya kurumlan tahkirve tezyif kasû bulunmaksızın. sadece eleş- tirmek maksadıyia yapıtan yazıh, sözlü veya gö- —rüntüiü düşünce açiklamaİan cezayı gerektir- mez" fikrası ek yapüdı. 159. madde yeni TCK değişikliği sırasmda 301. madde olarak yeniden düzenlendi. Cezanın alt smın 6 aya düşürüldü. "Tahkir" ve "tezviT' yerine de "aşağdama" söz- cüğü kullanıldı. Ancak bu kez de "aşagnanıa" sözcüğüne ilişkin eleştiriler yapıldı. Bu sözcü- ğün "muğJak" ohnası gerekçesiyle yasakçı yo- rumlara yol açtığı ileri sürüldü. Bunun üzerine yeni TCK'de yürürlüğe girmeden bir kez daha değişiklik yapıldı. Tasanda yer almamasına kar- şılık, 301. maddeye "eleştiri amacryia yapdan düşünce açıklamanın suç ohışturmayacağr iba- resi eklendi. Ancak 4 kez yapılan değişiklikler ifade özgürlüğü için yeterli olmadı. 'Sonın uygulama ve yorumda' Ceza avukan Vehbi Kah\eci, uygulanan kanun- lann yazılışlan açısından ideal olduğunu belir- terek sorunun uygulamadan ve yorumdan kay- naklandığını ifade etti. Kahveci," Avrupa'dange- len çok sayıda hukukçu kanunlanmran ideal ol- ması karşısmda hayrete düşüyor. Ama bu ideal durum kanunlann yazüışlarryia kalıyor. Yorum ve uygulamada sorun çıkry or. Bir cümleyi oku- duğunda nasıl anladığın önemlidir" dıye konuş- tu. Kahveci, kanun yapıcılannın "kafalannın kanşık'' ohnası nedeniyle bu maddenin sık sık değiştirildiğini söyledi. Kahveci, "Yasama ve >iirih1ne,basmvei&deÖ2güıiüğune karşınetdegiL Kanunyaptcılar. dıktatörcerniyıoksa lıberarmi davTanacaklannı beihieyemiyoriar'' dedi. Ankara Barosu Başkanı Coşar: Başbakan 'ın yargıyı etkileme gücü suçladıklarından dahafazla ' Yargı kararlan eleştiıilebilir'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -An- kara Barosu Başkanı VedatAhsen Coşar, Başbakan RecepTayy^) Erdoğan"m, TÜ- SlAD Yüksek Istişare Konseyi Başkam Mustafa Koç'un açıklamalannın ardından yapüğı değerlendirmeyi ammsatarak "Baş- bakan da bu açıklamalannın ardından yapılacak incelemenin muhatabı olman- dır. Çünkü Başbakan'ın etkileme gücü benden çok farkh" dedi. Ankara Barosu'nun Gölbaşı'nda bulu- nan sosyal tesislerinde basuı toplantısı düzenleyen Coşar, 3 Ocak'ta başlayacak "Hukuk Kurultayı" ve çeşitli konular hakkında açıklamalarda bulundu. Türki- ye'de eleştiri kültürünün gelişmediğini. bir zamanlar devleti eleştirmenın de bir ta- bu olduğunu ifade eden Coşar. "Artık Hegel'in kutsal deviet ankyışı yok, deviet de efcştirilir" dedi. Demokrasilerde yargı kararlannın eleş- tirüebileceğini belirten Coşar, şunlan kay- detti: "Demokrasilerde yargı kararlan da eteştirilir. Denge. aşağüamamak ve haka- ret etmemekolmah. eleştiri bilimsel ve hu- kııkiteıneledayanrnaİLİkiacıklarnayiay-ar- gı etküeniyorsa bu, yargrya da güvensiz- lik,saygısızüktır. \ an'daki olayia ilgiliola- rakaçıklama yapanlann büyiikbir kısmı- nın dosya hakkında bilgisi yok. Herkes si- yasirefleksinegöre hareketederek yaklaş- n. Ondan sonra da 'Hukuk sıyasallaştı' diyoruz. Hiç kinıse eleştiri dışmda değil- dir, herkes eleştiriye açık olmahdır. Kim- senin hâkimve savcılara' Kariyerinizi dü- şünün' demek haddine degiL bu saygısız- hkür." Coşar, Başbakan Erdoğan'ın, Mustafa Koç'un açıklamalannın ardından yaptı- ğı değerlendirmeye ilişkin bir soru üze- rine ise "Başbakan da bu açıklamalan- nın ardından yapılacak incelemenin mu- hatabı olmahdu: Çünkü Başbakan'ın et- kileme gücü benden çok farkiT dedi. 'Yargıyı en çok yürütme etkiler' Ankara Barosu Başkanı Coşar, üç erk arasında yargıyı en fazla etkileme gücü- ne sahip olan erkin yürütme olduğunu, ta- rihte de bu konuda örnekler bulunduğu- nu söyledi. Bir soru üzerine, Türk Ceza Yasası'nın 301. maddesının kaldınhnası gerektiğini savunan Coşar. ifade özgür- lüğüne ilişkin yasal düzenlemeler yapıl- masına karşm uygulamada yaşanan sorun- lann, rr.evzuatın içselleştirilememesin- den kaynaklandığmı söyledi. YDINLARDANÇAĞRI lanhsında, anayasa ve yasalarda yargı bağımsızhğıyla ügüi yapıhnası gere- ken düzenleme ve değişiklikler konu- sunda da görüş ahşverişinde bulunul- du. Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mah- kemesi daha önce olası bir anayasa de- ğişikliği için görüşlerini içeren çalış- malan hükümete iletmişti. Çetinkaya'dan Çiçek'e tepld Çetinkaya, 5435 sayıh Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda DeğişikKk Yapılmasına Dair Kanun'un TBMM Genel Kurulu'nda 22 Aralık 2005'te yapılan görüşmeleri sırasında konuşan Adalet Bakanı CemflÇiçek'in "yargı biriiği'' hakkındaki sözlerine tepki gösterdi. Çetinkaya, yaptığı ya- zılı açıklamada, yargı aynlığı ya da yargı birliği sistemlerinin, her ülkenin idari yapısı ve kendi öznel koşullan so- nucu ortaya çıktığını belirterek "Tür- kiye'de üç yüksek mahkeme buhuuna- sının sıkınalara yol açnğının ifade edil- mesive sistemde aksakhklar \armış gi- biyargı birüğinden sözedilmesi, teorik dü^d^kalmaktaotuppratikhiçbirya- ran bulunmamaktadır" dedi. A 301 ve 305. maddeler kaldırılsın Haber Merkezi - Orhan Pamuk'un yargüanması sırasında yaşananlar üze- rine bir grup aydın bir bildiri yayım- ladı. Türk Ceza Kanunu'nun 301. mad- desinden yargılamalann son günlerde yaygınlaşmasına dikkat çeken aydın- lar, düşünce ve ifade özgürlüğünü en- gelleyen 301 ve 305. maddelerin bir an önce kaldınlmasını istedi. u OrhanPamuk 1 unyargianmasflBve bu yargılanma sırasında uğradıgı sal- dınlan, ülkemizin demokratikkşme süminevahimbirmüdahaieolarakgö- rüyor, endişeierimizi ifade ediyoruz. AdaletBakanı'nı butür davalarin açıl- masma neden olduğu, tçişieri Baka- nı'nı ise saknrganlan cesarerJendirdiği içüıkmıyoruz. TürkCeza Kanunu'nun 301. ve 305. maddelerinin bir an önce kakunlmasuii \e bu maddeierden açı- lan davalarmdurdurubnasınıtalepedi- yoruz" denıJen bıldnrnıye ımza atan ay- dınlar şunlar: Yaşar KemaJ, Çetin Atout, Adalet Ağa- oğlu, ArifDamar, AkmetAykaç, Ahmettn- sel, Ahmet Kuyaş, Alaaddin Dinçer, Ali Bayramoğlu, Alin Taşçıyan, Altan Erkek- li, Ani Değirmencioğlu, AsafSavaş Akat , Aslı Erdoğan, Ayça Atikoğlu, Aydan Gü- lerte, Aydın Cıngı, Aydın Engin, Ayhan Ak- tar, Ayla Giirsoy, Ayşe Buğra, Ayşe Berk- tay, Ayşe Erzan, Ayşe Oncü, Ayşe GülAl- tınay, Ayşe Paria, Ayten Sönmez, Beril Eyüpoğlu, Betül Tanbay, Burcu Soysev, Büşra Ersanlı, Celal Başlangıç, Cengiz Ann, Cerem Cenker, Cüneyt Ulsever, Ça- ğatay AnadoL, Deniz Kavukçuoğlu, Do- ğan Gürpınar, Emin Koramaz, Ercan Ka- rakaş, Erdal Tosun, Ergin Cinmen, Erol Önderoğlu, Erol Kızılelma, Erol Köroğlu, Ertuğrul Kürkçü, Eşber Yağmurdereli, Etem Eldem, Etyen Mahçupyan, Fadime Gök, Faik Gür, Fatma Müge Göçek, FazU Say, Ferhat Tunç, F'ıkret Adaman, Fikref Adarur, Genco Erkal, Gila Benmayor, Gii- ler Kazmacı, Gündüz Vassaf, Gürollrztk, Güvenç Dağüstün, Hakan Tahmaz, Halil Berktay, Halil Ergün, Halim Kara, Han- dan Güçyümaz, Hasan Bulent Kahraman, Hayri Kozanoğiu, Hikmet Çetinkaya, Hrant Dink, Huri Özdoğan, Hülya Adak, Hülya Giilbahar, Hüseyin Ergün, Hüseyin Yeşü, IşıkAytaç, îlnan Göğüş, İlhan Tekeli,tpek Çalışlar, İsmail Hakkt Tombul, tzak Ati- yas, Izel Rozental, Jale Parla, Kemal De- mirel, Kemal tnan, Kemal Ulusaler, Ke- rem Karaboğa, Kuban Altutel, M. Asvm Karaömeriioğlu, Mebuse Tekay, Mehmet AliBirand, Mehmet Berk Balçık, Mehmet Kaytaz, Mehmet Soğancı, Mehmet L'zun, Melek Taylan Ulagay, Meltem Toksö'z,, Meral Demirel, Meryem Koray, Mete Çu- bukçu, Metin Kunt, Minu Inkaya, Muh- sin Kızılkaya, Murat Belge, Murat Gül- soy, Mustafa Erdoğan, MüfidePekin, Müj- deAr, yadirPaksoy, \adireMater, Nazan Aksoy, Nazan Maksudyan, Nebil Özgen- türk, Neşe Erdilek, \ilüfer Göle, Nur Be- kata Mardin, Nükhet Sirman, Olcay Ak- yüdız, Oral Çalışlar, Orhan Silier, Orhan Taylan, Osman Kavala Oya Baydar, Özcan Arca, Özdem Petek, Rıdvan Akar, Rober Koptaş, Saiih Bayram, Seda Çınar, Sel- çuk Dursun, Selçuk EsenbeL, Selçuk Ulu- ata, Selin Merzuka Türkeş, Selma Özko- çak, SerdarErener, Sezai TemeUi, Sibeilr- zık, Sinan Çetin, Süleyman Çelebi, Şahika Yiiksel, Şebnem Korur Fincancı, Şehnaz Şimşek, Şemsa Özar, Şeyla Benhabib, Şenay Gürler, Taha Parla, Taner Akçam, Taner Yüzgeç, Tayfiın Mater, Toktamış Ateş, Tuğrul Eryümaz, Tunga Güngör, TülayArm, TülayArtan, L'fuk Vras, Cmit Fırat, Üner Eyüboğlu, Vecdi Sayar, Van- gelisKechriotis, YamanBarlas, YaşarSey- man, Yelda YüceL, Yılmaz Erdoğan, Zey- nep Gambetti, Zeynep Oral, Zeynep Tan- bay, Zeynep Kutluata, Zeynep Uysal SALI ORHAN BURSALI Erdoğan'ın Panik Atak'ı (lstikrarveAKP-2) "Isfkrar", yani "denge-kararlılıkdurumu". Baş- bakan Recep Tayyip Erdoğan'ın diltnden eksik ol- mayan ve ekonomi dünyasında en çok kullanılan sözcük! Ekonominin geleceği, can daman "istik- rar"da. Aman! Dikkat! Yabancı! Yatınmcı! Istikrar bir "kınlacak eşya!" Doğrudur, ekonomi "kınlacak e?ya"dır! Düzgün "taşınması" gerekir! Türkiye'de "en sık kınlan" şey- dir ekonomi. Ve kırılıncada, düzgün işadamı, ortâsı- nıf ve bütün emekçi halk "yıkılan dağ"\n altında ka- lıyor! Birikim ve yaratılan değerler eriyor. Erdoğan, ekonomıde istikrarı bir koz olarak kullan- mayı seviyor! Üstelik AKP kurmaylan istikran neredeyse bir s1 yasi tehdit gibi algılanabilecek noktaya bile getirebi- liyorlar: "Bakın, ekonomıde işleriniz tıkmnda, bunu bana mecbursunuz, hem de üstelik iktidardayım!?" Erdoğan, TÜSlAD'ın Cumhurbaşkanı ile Ankara zirvesi yapması karşısmda şaşırdı; kendisinı Muhte- şem Süleymaniığının zirvesinde sanırken TÜSİAD ile çatışmanın patlak vermesi karşısmda panikledi; gördüm, yüzü sarardı. Iktidarda üç yıllık müthiş gü- veni sarsıldı! Iktidardan düşme korkusu yüreğini sar- dı. Oradan gidebileceğı olgusunu gördü ve korkusu- nu yaşadı! llk kez! Ama her şeyın bir başlangıcı var! Bu bir "Erdoğan Panik Atak"ı ıdi. AKP'nin gaze- teci yazarları bunu "kuşatlma duygusu" ile açıklı- yor! Panik atak'ın uç noktası: Başsavcılığı harekete ge- çirmesı oldu! (*) • • • Peki, neden bu panik atak veya "kuşatma duygu- su"'? Erdoğan, degerlendirme acemısi! "Iktidar ve is- tikrar"ı, tek parametrelık olay sanıyor: "Ekonomiyi rayına oturttum mu, (arka plandaki dinsel) siyasi ve kültürelprogramımdanacilmaddeleride'yedireye- dıre' gerçekleştiririm!" Fakat başka parametrelenn varlığını algılama özür- lü bir AKP var karşımızda! 1) Ekonomi "normalleştikçe", bunaparalel, bütün diğer olgular da normalieşir.. Göz ardı edilen, eko- nomiye eşdeğere yakın dığer parametreler önem ka- zanır ve öne çıkar! Bunu yaşıyoruz! 2) Ekonomi'de, art/k gelinen noktadan öteye geç- mek için AKP'nin yetersizliği görüldü, daha gerçek- çi bir ıstikrar arayış ve ıstekleri belirdi. Ekonominin sürekli dışa bağlı ve göreceli istıkrarının kınlganlığı ön plana geldi; iş dünyası (TÜSİAD), kazanımlannı ar- tık "geri-tepmesiz" bir düzleme oturtmak, sağlama almak istiyor. Büyümesinı kürese) sürdürmesi ve da- ha büyük güç olabilmesi, yeni koşulların varlığını ge- rektiriyor.. Bu da, "ithalata" bağımlı olmayan, sürek- li dıştan sıcak para hareketleriyle finanse edilen açık- lann olmadığı, yeni bir büyüme dönemine geçiştır. Eko- nomide esas "yapısal değişim" işte bu noktadadır! TÜSİAD, ekonominin çöküş döngülerini brtire- cek yapısal dönüşümlerı dıle getırmeye başladı. Çok iyi! AKP'nin ise "bu taraklarda" bezi yok! 3) Erdoğan sanıyor ki, u lst"krar=AKP iktidannı sü- rekli güçlendirmek". Erdoğan, göreceli istjkrardan, kendı ıktıdan, dinsel ve siyasal ideolojisini nemalan- dırma peşinde! AKP'nin, bu ülkenin büyük çoğunlu- ğunun üzerinde hemfikir olduğu "tarihsei dinamik- lerden" beslenmemesı, çok önemli bir çelişkiyi sü- rekli gündemde tutuyor: Ülkenin dinamik güçlerine "Bunlar bizden değil" dedirtiyor! 4) Nitekim AKP de zaten "Ben de sizlerden de- ğilim" mesajını çok hızlı ve sık vermeye başladı! Ba- şından ben "kendi ekonomik çevTeterin/*'yaratma pe- şinde. MÜSİAD, esas soluk alıp verdığı yer! Kendi işa- damlannı koruyor ve yaratıyor! Helal ünin ve hızmet sertifıkası bölücülüğü ile ekonomi ıçine ayrımcılığını sokuyor. AKP eşit rekabet koşullarını ortadan kaldır- ma peşinde.. 5) Aynca kendi dinsel programına ilişkin içki dü- zenlemeleri, türban, imam hatipler, üniversiteleri iyi- leştirmek yerine yıkmak ve ele geçirmek.. Bir gece- deeğitim hastanelerinin kadrolanna, Anayasa Mah- kemesi'nin iptal ettığı yasaya dayanarak (iptal edile- ceğini bildığı halde!) 170 adamını atama yüzsüzlü- ğünü göstermesı ve benzer uygulamalan.. 6) Bütün bunlar AKP ite ulusal uzlaşı temelleri- nin hayli zaytfladığını ve ülkeyi daha ıleri taşıyacak altyapıya sahip olmadığım gösteriyor. 7) Sonuç: AKP'nin iktidarda işi giderek brtiyor! • • • özetlersek: Erdoğan ve partisi, ülkede giderek is- tikrarsızlığın körükleyicisi olacağına ilişkin ışaretleri- ni yoğunlaştırdı. Biraz Türkiye'yi doğru "etüt eden", doğru bilgi notlanna ihtiyacı var! 0 Erdoğan, Van'da savcılığın Aşkın'a ilişkin soruş- turma belgelerı hilafetçi, şeriatçı, sağcı basına sızdı- rılır ve çarşaf çarşaf yayımlanırken; Savcı Bey basır toplantısı yaparak belge açıklarken neredeydi? O sı- rada suç işlenmiyor muydu? Başsavcı Bey, o zaman neredeydi de şimdi siyasi muhteristerin işaretiyle ha- rekete geçiyor? Erdoğan, takıyyeciliğinin ve çifte standartçılığının görülmediği kanaatinde! Âlem kör! obursali@cumhuriyet.com.tr ^ IU yönetimini çadırlı protesto Istanbul Cnhersitesi (tC) öğrencileri, 10 öğrencinin iinrversheden uzaklaşonl- masını ve 7 öğrencinin ih- tiyati tedbir karany la üni- versiteye girişinin engellen- mesinL Beyazıt yerleşkesi- nin ana kapısı önünde "tÜ'de bannamayanlar" yazılı çadır kurarak pro- testo ettiler. "MesutParlak istifa etsin", "Cezalar geri alınsııT yazılı dövizler ta- şıyan öğrcnciler adına ya- pilan açıklamada, birçok öğrencinin haksız yere so- nışturmalara tabi nıtuldu- ğu ve Rektör Prof. Dr. Par- lak'ın ünrversiteden çıkan her muhalif sesi 'okul dışı- na atarak' muhaüf öğren- cilerden kurtulrna yolunu seçtigibelirtildL (Fotoğraf SALIM R4LIMOĞLU)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle