25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 ARALIK 2005 PAZARTESİ 4 HABERLER Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özok, Cumhuriyet'in değerlerine yönelik tehditlere dikkat çekti: Tarikatlardarbeyle geliştiBEKİRŞAHİN GAZİANTEP - Türkiye Baro- lar Bırliği (TBB) Başkanı Özde- mir Özok, Gaziantep'te katıldığı bir panelde Türkiye'de yaşanan olumsuzlukların birçoğunun 12 Eylül ile birlikte kurulan tarikat ve cemaat agırlıkiı iktidarlardan kaynaklandığını söyledi. CHP Gaziantep İl Başkanlığı Gençlik Kollan'nca düzenlenen Türkiye'de demokrasive hukuk" konulu panele katılan Özok, ko- nuşmasının büyük bölümünde Cumhuriyet ile Atatürk ve arka- daşlannın emanet ettiği değerle- re karşı tehlikelere dikkat çekti. Eğitim birliğinin parçalandığı- nı, popülist politikalann ilke edi- nildığini, günlük çıkarlann öne çı- kanldığını belirten Özok, "Tür- kiye bugün hak etmediği nokta- lara getirilmiştir. Çünkü bu ülke- de Atatürk devriınleri ve Cumhu- riyetin kazammlan ile çağdaşlaş- ma hareketi doruk noktaya ulaş- mıştır. Vanlan bu noktadan son- ra bu harekete karşı sürekti mu- halefet gefiştirflmiş ve örgütlü sal- dınlar vapıhnışür" diye konuştu Türkiye'de Cumhuriyetin çok büyük bedeller ödenerek zor bir süreçten sonra kurulduğunu ifa- de eden Özok, "Ama bugün hâ- lâ tarikat, cemaat yuvalannın, Cumhuriyetin temeİ karşıt grup- lannın yaşadığı toplumsal bir ya- pı maalesef ülkemizde geçerlidir" dedı. Özellikle 12 Eylül darbesinin ardından geniş haÜc kıtlelerinin si- ülkede hayafi ihracat. bankeıük, kara para aklama, köşe dönme, işbinriik, rüşvet ve komisyon pa- vı gibi kurum ve kavTanıİar dol- du. Türki>e bunlan bilmezdL tk- tidariarla birlikte topiumlar sürek- B eümine oldu. İş ve dış borçlan- ma aşm derecede artn. Şu an ül- kede yaşanan olumsuzlukların birçoğunun başını da 12 Eylül ile birükte kurulan tarikatve cema- • 12 Eylül darbesinin geniş halk kesimlerini siyasetin dışına ittiğini belirten Özok, "Şu an ülkede yaşanan olumsuzluklann birçoğunun başını da 12 Eylül ile birlikte kurulan tarikat ve cemaat agırlıkiı iktidarlar çekiyor" dedi. yasetin dışına itilmesiyle tarikat- lann geliştiğıne dikkat çeken Özok, şöyle de\am ettı: "Düşünenve okuyan kesim ao- masızca budanırken. tarikat ve cemaader hızlı bir biçimde getiş- mektedir. 12 EvlüTden sonra bu at ağffhkü iktidarlar çekryor." Özok, konuşmasında Cumhu- riyet gazetesıne yönelik saldırıla- ra da değinerek "tlhan Selçuk bu ülkenin yetiştirdiği çokönemB bir yazardır. Dolayısıyla bu tür bir saldınyı haksız ve yersiz ekştiri- fcri hak etmemiştir. Aynca Cnm- huriyet gazetesi yaşamabdu*. Ona sahip çıkümahdır'* dedi. Yaklaşık 3 saat konuşan Özok, daha sonra dinleyıcilerin sorula- nnı yanıtladı. Özok, Van Yüzün- cü Yıl Ürüversıtesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkuı'la ilgili yaptığı açıklamalar nedeniyle kendisi hakkrnda da inceleme başlatıldı- ğının anrmsatılması üzerine "Bu konuda konuşmak istemiyorum, fakat burada şu var, Başbakan, Adalet Bakanı ve Dışişteri Baka- nı beü birgörevdedir, asıl bunbrm sözleri yargıyı etkileyebilir. Dolayısıyla diğer insanların konumlan gereği ifadekri yargryı etküeyecek düzeyde degildir. Siz kalkıp Ermeni kongresi ile ilgili karar veren hâkime Bu nasıl id- dianame, böyle şey olur mu?' diyeceksiniz sonra insanlann demokratik hakkı olan ekştirisme tahammüledemeyeceksiniz. Cum- hurbaşkanı'nmvttoederekbürok- rat olnıalannı engeDediği kişüer bugün yargı üyesL O nedenle yar- gının siyasallaşıp siyasallaş- madıgını sizin takdirinize bırakjyorum" diye konuştu. KESK'TEN 'SÜRGÜN' PROTESTOSU: Hükümet hırsını emekçiden alıyor DtYARBAKIR/ TUNCELİ (Cumhuriyet) - Diyarbakır'da KESK'e bağlı 19 bölge ilinin sen- dika şubeleri ortak bir deklarasyon yayımlaya- rak memur sürgünlerini protesto etti. Kar yağışına karşın Sanat Sokağı'nda topla- nan sendikacılar adına açıklama yapan Eğitim- Sen Diyarbakır Şube Başkanı thsan Babaoglu. son 5 yıldır bölgede sürgün uygulamasuıın du- rakladığını ancak silahlı çatışmalann artmasıy- la birlikte kamu emekçilerine yönelik sürgün- lenn yeniden başladığını ifade etti. Tunceli 'de de, "Sürgünlere Hayır" mitinginin valilik tarafindan yasaklanması, öncekı gün pro- testo edildi. Tunceli kent merkezindeki Sanat So- kağı'nda toplanan yaklaşık 500 kişi sloganlar atarak Cumhunyet Meydanı'ndan Yeraltı Çar- şısı'nın üzerine kadar yürüdü. KESK Genel Yönetim Kurulu Üyesi Fevzi Ayber "Birçok alanda sıkışan, iç ve dış tepkilere cevap vereme- yen hükümet hırsuu KESK e bağh emekçiler- den alarak hak gasplan yapryor" dedi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Türk Ceza Kanunu taslağıyla ilk kar- şılaştığımızda önümüze gelen madde- lerden şaşkınlığa düşmüştük. Çünkü AKP hükümetı, bu ceza kanunu hazır- lığını Avaıpa Bıriığı'ne uyumun bir par- çası olarak gündeme getirmış ve hızla tamamlamaya çalışmıştı. Amaç, kendı iddıalanna göre bıreysel hak ve özgür- lüklerin alanını genişletmektı. önümüze gelen taslağa ıtiraz ettık. Ancak, ne yazık kı bir an önce AB'ye ye- ni yasayı çıkardık demek isteyen AKP, kımseyi dınlemeden kanunu Meclis'ten geçirdı. Fakat ortaya çıkan tablo iç açı- cı değildi. Uygulaması, bir kısmını de- ğiştirmek amacıyla ertelendi. • • • Asıl tartışma bu ertelemeden sonra ya- pıldı. TV kanallan, basın meslek örgüt- leri, köşe yazarlan konuyu ele alan tar- tışmalar yaptılar, bildıriler yayımladılar. Türkiye Gazeteciler Cemıyeti Yönetim Kurulu üyesi olduğum için, bu tartışma- lan ve hükümetle olan ilişkileri daha ya- kından biliyorum. Türk Ceza Kanunu'nun Meclis'te ha- zırlanmasına katılan bilim insanı Adem Türk Ceza Kanunu'nun 301. ve 305. Maddeleri Sözüer, bir TV programında kendısıy- le tartışırken ılgınç bir izlenimini aktar- mıştı: "Bazı konulan Meclis'te millet- vekillerine kabul ettirmek mümkün de- ğil. örneğın Temel mıllı yararlara karşı hareket' başlıklı 305. madde değiştih- lemedı. Değiştıhlemezdi, çünkü temel milli yarariar deyımı kanunda şöyle ta- nımlanmıştı: Bağımsızlık, toprakbütün- lüğü, milli güvenlık ve Cumhunyet'in anayasada belırtılen temel nitelikleri." Tabıi, yaptığmız konuşma, yazdığmız yazı her zaman "temel milli yararlara" karşı görülebılırdı. Üstelik bu madde- nin cezası üç yıldan on yıla gibi çok ağır bir mahkûmıyetı de içeriyordu. Son günlerde her derde deva olarak kullanılan Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesi de benzer bırmantıkla hazırlan- mıştı. Kanunun başlığı şöyle: "Türklüğû, Cumhuriyeti, devletin kurum ve organ- lannı aşağılama." Maddenın birtnci fık- rası aynen şöyle: "Türklüğü, Cumhuri- yeti veya Türkiye BüyükMillet Meclisi'ni alenen aşağılayan kışı, altı aydan üç yı- la kadar hapis cezası ile cezalandınlır." • •• Bir TV programında bu kanunun ha- zırlanmasına katılan AKP mılletvekilı Be- kir Bozdağ, benzer kanun maddelen- nin Avrupa ülkelerinın ceza kanunlann- da da olduğunu söyledi. Almanya'dan bir de örnek verdı. Ancak verdiğı örne- ğın, "Almanlığı asağılamak" gıbı garip bir ifadeyi ıçermediğı ortadaydı. Zaten, biz kanun tartışmalan sırasın- da da ifade etmiştik: "Aşağılamak" söz- cüğü soyut bir sözcük, onun yerine "ha- karet" daha açık birrfadedemıştık. Ka- bul görmedi. Tabii daha da önemlisi, neden yalnızca "Türklüğü aşağılamak"? örneğin Ermenıler, Rumlar ya da bir başkafarkh ulus "aşağılanınca" suç ol- muyor da yalnızca Türklük söz konusu olunca dava açılabıliyor? Bu sorunun cevabını da şimdiye ka- dar alamadık. Bu köşede defalarca dı- le getirdim, ancak bir kez daha yinele- mek ıstıyorum: Savcıların iddianamele- ri, mahkemelerin kararlan eleştirilecek ve degertendirilecektir. Kımse mahke- melenn kararlan, savcıların iddıaname- leriyle ilgili konuşmayacak diye bir ku- ral olduğunu sanmak, tam anlamıyla yargıyı başkasına emanet etmek anla- mına gelir. • • • Siyasi nitelıktekı davalar, her zaman kamuoyunun ılgisini çeker. Siyasi nite- lıktekı davalar, siyasi ve hukuki deger- lendırmeyetabi olacaktır. Yıllarcabu ül- kede gazeteler şu manşetleri atmadılar mı? "Komün/sf vatan ha/n/eriyaka/an- dılar." Ardından savcılann iddianamele- ri sayfa sayfa yayımlandı. MİT raporla- n olduğu bellı ıstihbaratlar gazetelere servıs yapıldı. Böyle bir hava içınde açılan davalar- da, demokrasiye, ınsan haklarına, öz- gürlüklere müdahalelere çokça rastla- dık, rastlamaya devam ediyoruz. Ne ya- pacağız, susup bir cadı kazanlarının kaynatılmasını mı seyredeceğız? Mah- keme kararlan da, savcılık ıddianame- leri de toplumsal denetimetabi olacak- tır. Demokratik bir toplumda kamuoyu önemlidir. Kamuoyunun demokratik bir şekildeoluşması.hukukdevletıninyay- gınlaştınlması için özellikle "ifade" ve "düşünce "ye yönelik davalar enine bo- yuna tartışılacaktır. Yeni davalar açarak bunlan önlemeye çalışmak, yenı sorun- lan da berabennde getirecektir. • • • Türk Ceza Kanunu'nun hazırianması sırasında gereken özen gösterilmedi. AKPyetkılilenne, mılletvekillerine, bakan- lara "sakıncair olduğu düşünülen mad- deler ve paragraflar defalarca anlatıldı. Çok sıkıştıklannda "uygulamayı göre- lim" dediler. Uygulama ortada, Türk Ce- za Kanunu'nun 301. maddesinden mah- kûmıyetler verilmeye başlandı. 0 kadar çok dava açıldı ki, takip etmekte güç- lük çekiyoruz. Bu maddeler, ülkemizin demokratik- leşmesinin önünde engel. Her gün daha iyi anlayacağız. İSTANBULMODERN Kesişen Zamantar Yenı yaprtlaria koleksıyonunu zengmleştıren istanbui Modem, yenüenen sürekli sergto "Kesişen Zamantar* ite TürV re*m tanhne farMı btr bakış açıa sunuyor. Çekim Merkezi Louıse Bourgeots, Jeff Koons. Anish Kapoor, Ctiristian Bottanskı. Sanöago &erra gıbı bırbtnnden güçlu ve ılgtnç sanatçıları yan yana getıren "Çekım Merkezj". ©glencelı, düşundurucü, fnerak uyandifict yorumjffl' yansıtîyor. TEB'in katkjlanyla. Cumhuriyet'in Işığında Genç Cunhuriyet'ın ve Türk nsamnın dünyaya tanıtılmasma büyük katkı sagiayan usta Otnmar Pferschy'nın fotograflan 1 Şubat 2006'dan ıtib^en istanbui Modern Fotoğraf BoJumu'nde. -- - - — Heykel Bahçesi Heykei Bahçesi nde istanbuf Modem Koleksıyonu'na yenı katılan yapıtlar sergitenıyor. Sergl, Modern Türk Heykeli'nin gelışim aşamalannı göstermeyı amaçlıyor. Hepsi İstanbui Modem'de. İstanbui Modern 1 yaşında! İstanbui Modern Sinema Sınema tanhımn seçkın örnekJen ile Yeni TürK Sfnem^ı'rm basanJı ftnleri, kısa fîtmler, belgeseller ve deneyse) çalışmaiar istanbul Modern Sınema da, Istanbui ile buiuşacak. Akbank'ın katkilarıyta. Eğitim Programlan İstanbui Modern, hafta ıçi ve hafta sonu, geniş bir yelpazede, çocuk, genç ve yetışkin ziyaretçiterine, farklt grup nitelıkienne göre çeşitlenen egıtım hızmetlen sunuyor. Garanti Bankası'nm katkılarıyla. "Sanat için oeı ıg Gönüllüler" Egıtım çalışmaları Gezıcı Egıtım Sergısı ile kente açıldı. Her gün bir liseyi aracımızla ziyaret eden üniversıtelı genç gönüllüler. lıse ögrencılenne sergıdekı yaprtiar hakkında bılgıler aktarıyor. Lafarge Türkjye'nin kattolarıyla. Kütüphane Kütüphanemız, ülkemız ve dünyadakı sanat gelişmelerıni ızlemeye olanak tanıyan bir bılgı merkezı oimayı amaçlıyor; sanat eğıtımı ve müzecılık alanındakı yapıtları da tçerıyor. Serife Gül Babaoglu'nın katkjlanyla. ANA SPONSORLAR ^Eczçcıbaşı HEDEf ALLIANCE ISKENDERUN Bomboya karşı meşaleli yürüyüş İSKEISDERUN/MERSİN (Cumhuriyet) - Iskenderun'da Emek ve Demokrasi Platformu, Şemdinli'de geçen ay meydana gelen bombalı saldınlan meşaleli yürüyuşle protesto etti. Iskenderun'da önceki akşam Boyacılar Parkı'nda toplanan yaklaşık 80 kişi "Yaşasm haDdarm kardeşfiği'" yazüı döviz açarak Şehirpamir ve Kanatlı caddelerinden geçerek Eğitim-Sen şubesinin önüne kadar yürüdü. "Şemdinti meşakmizdir", "Yaşasın direnişçi Şemdinli, Kahrolsun çete düzeni", "Her yer Şemdinli, her yer Susurluk" sloganlan atan grup adına açıklama yapan Platform Dönem Sözcüsü Hafis Keleş, "Şemdinü'de padayan bombalar devîet içindeki çetelerin varhğuu ortaya çıkardL Biz burada vBknğunız meşale ik Türkiye'ye bir ışık gördennek istiyoruz'' dedı. Mersin'de de Demokrasi Platfornufnun öncülüğünde bir araya gelen bir grup yurttaş da Şemdinli ve ardından Mersin'de yaşanan olaylann faillerinin yargı önüne çıkanlması talebini ıçeren bir deklarasyon yayımladı. 20001J YILLARDA ERDAL ATABEK Evrim Kuramını Yeniden Tartışırken... Pennsylvania bölge yargıcı John Jones, şu ka- rara vardı: "Devlet okullannda evrim kuramına alternatif olarak akıllı tasanmın okutulmasının anayasal o/- madığına hükmettik. Akıllı tasanmın okutulması, anayasanın kilise-devlet ayrılığı ilkesine aykındır. Akıllı tasanmın bilim olmadığı sonucuna vardık. Bu öğretiyi yaratıcılanndan ayrı düşünemezsiniz, bu da dini propaganda olduğu anlamına gelir." 'Akıllı tasanm', evrim kuramına karşı doğayı ve insanı Tann'nın akıllıcatasarlayarakyarartığını öne süren din kaynaklı bir inanç kuramı. Akıllı tasanmın okulun biyoloji ders müfredatına sokulmasını laiklik ilkesine aykırı bulan 11 velinin başvurusunu karara bağlayan mahkeme, Başkan Bush'a da bir darbe vurmuş oldu. Çünkü, bu ka- rann okullara bırakılmasını isteyen Başkan Bush, Amerika'yı 'ılımlı Hıristiyan' yapmaya çalışıyor. Hı- ristiyan değerlerini yeniden toplumun değerleri yapmaya çalışan Bush yönetimi, bu alanda evren- sel laik değerierden ayn biryol izlemekte kararlı gö- rünüyor. Başkan Bush, kendisini de 'Tannnın dün- yayı düzeltmek için seçtiği kişi' olarak gördüğün- den ötürü de inancı bilimden öne çıkarmak ıstiyor. Inancı bilimden öne çıkarmakta Başkan Bush yal- nız değil. Türkiye'de de aynı yolda olan bir siyasal iktidar var. Başbakan RecepTayyip Erdoğan, he- men her söyleminde inancını öne çıkarıyor. Söy- lemlerindeki anahtar sözcüklere dikkat edildiği za- man 'gâvur Izmir'm düzeltilmesi', 'sonra size din- siz derier" diye TÜSİAD Başkanı'nı uyarması, 'imam- hatip' sözlerinden duyduğu huzur, 'onlar camiye uğramazlar' diye Baykal'a dokundurmaları hep inancın öne çıktığı dil seçimidir. Bu söylemlerdeki inanca ilişkin sözcükler rastlantı ya da dil sürçme- si değil, bilinçaltının bilince yansımasıdır ki bu da şaşılacak bir şey degildir. Amerika'nın Türkiye'yı 'ılımlı Islam ülkesi' olarak görmesinde de şaşılacak bir şey yoktur. En önem- li sorun olarak 'feseftür'ün görüldüğü, kadın-erkek ayrımının doğallaştınlmak istendiği, din eğitiminin bir itikat ve ibadet eğitimi olarak algılanması, du- rumun içerden de dışardan da nasıl göründüğü- nü ortaya koymaya yeteriidir. Durumu böyle gör- memek ancak kasıtlı olarak görmek istememek ola- rak açıklanabilir. Amerika'nın Türkiye'de AKP iktidannı destekle- mesinin temel nedeni de budur. Amerika, Ortado- ğu ve Asya politikasında Türkiye'yi 'anahtar ülke' olarak görmektedir ve şu ölçütleri aramaktadır: • Ilımlı Islam ülkesi olarak model olması, • Amerika ile tam uyumlu (stratejik ortak) olma- sı, • Kapitalist sistemle tam bir özdeşleşme içinde olması. Bu ölçütlerie bakıldığı zaman, Amerika'nın Tür- kiye'de iktidarda olmasını isteyeceği siyasal çer- çeveye AKP tam olarak oturmaktadır. öteki siyasal partiler şu ya da bu açıdan bu öl- çütlere tam olarak uymamaktadır. CHP, her üç öl- çüte de tam olarak uygun degildir. Bu durumda da Amerika, AKP'yi destekleyecek, Türkiye için dü- şündüğü rolü de olabildiğince sürdürecektir. Türkiye'de de okulda evrim kuramını okutan öğretmenler görevlerinden sürülmüş ama olay r-T günlük gazete haberi olmaktan ileri gidememişt//: Amerika ve Türkiye 'ılımlı din ülkeleri' olma yo- lunda siyasal iktidar desteğiyle yürümektedir. Ama Amerika'da Başkan gibi düşünmeyen yargıçlar da vardır. Türkiye'de yargı henüz bunlarla uğraşma aşa- masına gelmedi. 2005 yılı biterken Darwin'i yeniden tartışmak? Belki 2006 yılında da Galile'yi tartışırız. Sonra sıra Kopernik'e gelir. Yeni ortaçağımız geliyor mu acaba? Işte Cumhuriyet bunun için önemli. Atatürk'üyle, Türkiye Cumhuriyeti'yle, Cumhu- riyet gazetesiyle. Anlaşılıyor değil mi? e-mail: erdalatak << superonline.com erdalatak " gmail.com www.erdalatabek.com Hayata Dönüş' protestosu • İstanbui Haber Servisi -19 Aralık 2OOO'te ülke çapmda cezaevlerine yapılan ve 2'si asker 32 kişinin ölümüyle sonuçlanan "Hayata Dö- nüş" operasyonu Kadıköy'de düzenlenen mi- tingle protesto edildi. Çok sayıda sivil toplum kuruluşu tarafından düzenlenen miting, Hay- darpaşa Numune Hastanesi önündeki Tıbbiye Caddesi'nden tskele Meydanı'na yürüyüşle başladı. "19 Aralık cezaevi müdahalesinin so- rumlulan cezalandınlsın" sloganının atıldığı miting, Grup Şiar ve Vardiya Müzik Grubu'nun şarkılan ve halaylarla olaysız sona erdi. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) Palaoğlu Hacıbektaş'ta • Haber Merkezi - Atatürk'ün Hacıbektaş'a gelişınin 86. yıldönümünü kutlama etkinlikleri kapsamında bir konferans düzenlendi. Konfe- ransa konuşmacı olarak katılan Mustafa Kemal Palaoğlu. "Atatürk hiçbir zaman Osmanlı kim- liğini kabul etmedi. Bugün Osmanlı hayranlığı- nı sürdürenler, Cumhuriyet düşmanıdır. De- mokrasi, salt sayısal ve sandıkçı bir milli irade olarak tanımlanamaz. Demokrasi, ulusalcı 1919 milli iradeciligiyle anlam kazanır" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle