Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 KASIM 2005 &
14 JvUJL/1 kulturxş cumhuriyet.com.tr
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
KuşaölmışinsaruntrajikĞrsıAnkara Devlet Tiyatrosunun ye-
ni dönem oyunlanndan biri, Euge-
ne Ioneseo'nun 'İki Kişilik Hırgur'
başlıklı tek perdehk yapırı. Yunus
Emre Bozdoğan'ın sahne düzeni,
BehlüldaneTor'un dekoru. EsraSe-
iah'ıngiysileri, Şükrii Knmo^u'nun
ışık. Fatih VeH Öhnez'in müzik ta-
sanmıyla hazırlanan oyun, Oda Ti-
yatrosu'nda sunuluyor. lonesco'nun
dünyaya ve insana bakışı, bir bakı-
ma 20. yüzyılın ikinci yansında Av-
rupa dramına damgasıru vuran baş-
lıca akunlardan 'uyumsuzfuk tiyat-
rosu' yazarlannm tümünün ortak
yanlanndan biri olarak göriilse de bu-
nun sorumlusu ünlü 'Absürd Tiyat-
ro' başlıklı kitabın yazan Martin
Esslin'dir. Söz konusu akımın isim
babası olan Esslin'in, tiyatroyla ya-
kından ilgilenen herkesin başucu kı-
tabı olan bu yapıtında, Ionesco'dan
Beckeft"a, Harold Pinter dan Tom
Stoppanl'a, VTadimir Mrozeck'ten
Edward Albee'ye dek -birbirinden
pek çok açıdan farklı- bir dolu bü-
yük yazann yapıtlannı aynı başlık al-
tında toplayabilme adına çızdigi 'çer-
çeve'nin 'fazlacageniş'turulmuşol-
duğu yıllar geçtikçe daha iyi anla-
şılmıştır. Aslında, Esslin'in 'u)nm-
suzJuktiyatrosu'(absürdtiyatro) baş-
lıgı aJtmda buluşturduğu çağdaş ya-
zarlann, 19. yüzyıldan 20. yüzyıla
geçilme aşamasında 'gerçekçi tiyat-
ro'ya karşı çıkan 'gerçeküstücülük',
'arüanmcıhk','iztenimcilik' vb. gibi,
tiyatroyu 'modernizm'e yanaştırmış
öncü girişimleri 20. yüzyıhn ortala-
nna dogru olgunlaştıranlar ve i
mo-
dernist' söylemi bireysel katkılany-
la çeşıtlendirenler olduğunu söyle-
mek çok daha doğru olacaktır. Us-
ta tiyatro eleştirmeni Adnan Benk
Hocamız, 60'h yıllarda Kenterler ta-
rafindan sahnelenen Harold Pinter'm
'Kapıcı' başlıklı oyununu -'absürd
tiyatro' yaftası taşıması nedenıyle-
begenmemişti; 'absürd tiyatro' aii-
layışını biitünüyle -çok iyi bildiği-
Ionesco oyunlan bağlamında oluş-
turduğu için, eleştiri yazısında Pin-
ter'ı 'absürd oyun' yazmayı bilme-
mekle suçlayarak biz 'Angiosakson
bakışaçuV yeniyetmeleri gücendır-
mişti.
KHşe olanın normalleşmesl
Gerçekten de Ionesco tiyatrosu-
nu vurucu kılan, Esslin'in belirleme-
leri doğrultusunda buluştuğu yazar-
Ankara Devlet Ti\ atrosu'nun tki Kişilik Hırgür adJ] oyununun bir sahnesinde Benian Dönmez ve Oktay DaL
A nkara Devlet Tiyatrosu'nun yeni dönem oyunlanndan 'îki Kişilik
Hırgür' lonesco'nun ilk dönem yapıtlan arasında yer alıyor.
'Şiddet'i kanıksamış, 'sevgisiz' bir dünya düzeninin 'grotesk'
düzeyde sunumu... Yönetmen Yunus Emre Bozdoğan'ın yorumu
kusursuz bir ekip çalışmasıyla değerleniyor.
larla olan ortak özellilderi değil. ya-
pıtlannın Ionesco ya özgü olan yan-
İarıdır. Ionesco dünyaya bir çocu-
ğun 'çıplak' gözleriyle bakmış ve
gördükleri sonucunda yaşadığı şaş-
kınlığı seyircisıylepaylaşmıstır. Dün-
yaya önyargısız geliriz. Sonra yavaş
yavaş çevremizdeki olgulan, bize
ögretilegelen toplumsal yargı/ön-
yargılann gözlükleriyle görmeye
başlanz. Zaman içinde tüm khşele-
ri 'nonnaT. klişe dışına çıkan her
şeyi de 'normal dışı' saymaya baş-
lanz. Ionesco tıyatrosunun görevi
'nonnal' saydığımızın 'normaldışı'
olduğunu bize göstermektir. Iones-
co. olgulara 'ilk kez görüyormuşça-
suıa' 'bakma' ve 'şaşma' yetisıni,
babasının Romen, annesının Fransız
olması sonucunda, Romanya'da do-
ğup ılkokulu Fransa'da, lıse ve üni-
versiteyi Romanya'da okumasına,
iki ülke de anavatanj sayılsa da ıki
farklı kültüre belirli bir 'uzakhk'tan
(istersek 'yabancı gözüyle' de diye-
biliriz) bakma durumuna borçludur
denebilir. Burtirbir deneyim, bire-
ye dayatılan -'dil'i de içeren- top-
lumsalfcültürelkhşeleri ikiye kat-
lamış olmalı. Ionesco tiyatrosunu
baştan sona saran 'kuşatdnuştak' duy-
gusu belkı de bu nedenle çok belir-
gin. Bireyin 'kuşatümışhk' içindeki
yalnızhğıçaresizliği belki de bu ne-
denle daha grotesk. Ionesco oyun-
lan belki de bu nedenle daha 'oyun',
daha 'teatral'... 'KelŞartacı'nın Bay
ve Bayan Smith'i nasıl Ingılizce ders
kitaplannın 'küşe' diyaloglanyla,
'Yeni Kiraa' oyunundaki kiracı na-
sıl odayanJaştırdığı eşyayla, 'Iskem-
leler'deki çok yaşlı kankoca nasıl
yaşadıklan deniz fenerini saran suy-
la, Amedee'deki evli çift nasıl gitgi-
de büyüyerek onlara kımıldayacak
yerbırakmayan 'ayak'la, 'Ders'oyu-
nunda öğrencı kız, nasıl onu yok et-
meye yönelik ezberci bir eğitim an-
layışıyla kuşatılmışsa, 'ÎJd Kişilik
Hırgür' de on yedi yıl boyunca bir-
birini tüketerek 'aşk'ı yok etmiş -
daha önce başkalanyla evli olan- bir
kadınla bir erkeğin yalnız kendi kı-
sırdöngüleri içinde değil, dışanda
sürüp giden 'savaş' tarafından da
'kuşaûlmışhğının' anlatımıdır.
Dil anlatım aracı mı?
Her ıki boyutuyla da 'sevgi'yi yi-
tirmiş birinsanlığın 'hüzünlü-fars'ıdır
anlatılan... 'Dü' bir iletişim aracı ol-
maktan çıkarak yinelenen klişelerin
oluşturduğu bir gürültülü 'aûşma'
silahına. iki kışinın birlikte yaşama-
sı dayarulmaz bir cehennem deneyi-
mine dönüşmüştür. Dışandaki 'sa-
vaş' ıse biryandan içerdekilerin bir-
birlenne karşı oluşturduğu 'şiddet'i
'dünya düzeyinde' büyütüp yaygın-
laştınrken bir yandan da ınançtan
vegüvenlikten yoksun bırakılmış bır
dünyada 'bimsel düzeyde uzlaş-
ma'nın olanaksız olduğunu vurgu-
lamaktadır. Ankara Devlet Tiyatro-
su'nun 'Üd Kişilik Hırgür'yapımı,
kadın-erkek geçimsizliğinden ulus-
lararası anlaşmazhklara dek her tür-
lü 'şiddet'i 'kanıksamış' -her ikisi-
nı de khşelere bağlamış- bir dün-
yadaki insan varlığuıı baştan sona
'grotesk' (normal dışı) birgörüntü-
ye büründürerek seyırciyi 'şaşuima
vesarsma' amacı güdüyor. Kusur-
suz bir ekip çalışması gerçekleş-
miş. Oda Tiyatrosu'nun dar sahne-
sınin 'derinlemesine' değerlendi-
rilmesiyle görsel-işitsel düzeyde
tam verim alan bir çalışma gerçek-
leştirilmiş. Yönetmen Bozdoğan'ın
iki 'devimsi' kukla olarak tasarla-
dığı Kadın ve Erkek, Benian Dön-
mez'in ve Oktaj' Dal'ın görüntü,
jest, mımik ve hareket düzenlerini
oluştururken gösterdikleri özenle,
hiçbır engele takıhnadan kayıp gi-
den çok başanlı bir 'grotesk gös-
teri düzeni sağlıyor. Yine de söyle-
meliyim, yönetmen Bozdoğan'ın
'görseF buluşlan sahne olayına art
arda eklemesi, oyunun akışını bir
oranda yavaşlatıyor ve metnin oy-
nanma zamanını uzatıyor. Oyunun
uzamasıyla da Oktay Dal 'uı yüksek
sesli yorumu kulağı yormaya baş-
lıyor.
'Üd Kişilik Hırgür' yaptıklan işe
y_üreklerinı koymuş birekıbin ürünü.
Ulkü Tamer'in çevirisi de yapımın
başansuıda önemli bir etken...
GBu yıl 11. kez düzenlenen Avrupa Filmleri Festivali 11 Kasım'da Ankara'da başlıyor
ezid Festival dört ili dolaşacakKültürSenisi-Ankara Sinema Demeği'nin
bu yıl ll.'sini düzenlediği Avrupa Filmleri
Festivali 11 Kasım'da Ankara'da başlıyor An-
kara'da 11-17 Kasım tanhlerinde Kızılay Bü-
yülü Fener Sınemalan 'nda gösterime girecek
olan filmleT; daha sonra Bursa'da 18-24 Ka-
sım, Izmir'de 25 Kasım -1 Aralık. Kars'ta ise
25 - 27 Aralık tarihleri arasında izleyiciyle
buluşacak.
Kültür ve Turizm Bakanlığı. Bursa Büyük-
şehirBelediyesi, Japan Foundation ve Aras Kar-
go"nunparasal desteğiyle gerçekJeştırilecek fes-
tivalde bu yıl 'Umuda Yokuluk: Göç veİnsan
Kaçakçınğı' ile Italyan senaryo yazan Tonino
" <^uerra'nın hlmJenrun yer alacağı 'Sinema-
nm Şairi' adh toplu gösterimlerin yanı sıra
'Anarşizm ve Sinema' bölümü yer alacak.
11. Avrupa Filmleri Festrvali'nin açılışı, Ser-
gd Eisenstein ın başyapıtı 'Potemkin Zjrtütg'nın
yeni kopyasının, Orkestra Akademik Başkent
eşliğindeki Özel gösterimiyle yapılacak.
Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) ve Nor-
veç Büyükelçiliği 'nin katkılanyla gösterilecek
'göçfilmleri'' arasında XavierCoDer'in 'Jour-
neyofHope / Umuda Yokuiuk' adh uzun fıl-
minin yanı sıra 7 de kısa film izlenebilecek.
Bu bölümün amacı, göç olgusu ve insan ka-
çakçıhğı konulanna izleyicilerin dikkarini çek-
mek.
Anarşl ve topluma yansımalar
"Anarşizm ve Sinema" bölümünde. anarşi-
yi ve topluma yansımalannı konu edinen uzun
filmler arasında Jean-Luc Godard'ın 'VV'eek-
End/Haftasomu". JeanVîgo'nun 'ZeroDe Con-
duite/HalveGidiş Snır', IindsayAnderson'un
'If». / EğerJ, Giuüano Montaİdo'nun 'Sacco
ve Vanzetti', Robert Bresson'un 'Mouchette'
adh filmleri de yer ahyor. Bu bölümde aynca
ManRay'in fc
EmakBakia', Jean Vîgo'nun 'A
Propos de Nice / \ice Üzerine', Rene Clair'in
'Entr'acte/PerdeArası' ve ClaudeMiller'in 'La
Question Ortünaire/Sıradan Bir İşkence' adh
çahşmalan da gösterilecek.
Festivalin, Ankara Italyan Kültür Merke-
zinin katkılanyla gerçeİdeştırilecek "Sine-
A nkara'da 11-17 Kasım tarihlerinde
Kızılay Büyülü Fener Sınemalan'nda
gösterime girecek olan filmler; daha sonra
Bursa'da 18-24 Kasım, îzmir'de 25 Kasım
1 Aralık, Kars'ta ise 25-27 Aralık tarihleri
arasında izleyiciyle buluşacak.
manmŞairi: ToninoGuerra" toplu gösterimin-
de Fellini. Antonioni, Rosi, Tarkovskv, Ange-
lopoulos, De Sica ve Taviani Kardeşler ıçın
yazdığı senaryolarla Italyan ve dünya sıne-
masına damgasıru vuran ve sinemanın şaırı ola-
rak amlan ünlü senarist Tonino Guerranın
senaryolanndan çekilen 6 uzun film yer ala-
cak: PaoloveMttorioTaviani'den 'Kaos\Fran-
cesco Rosi'den 'D Çaso Mattei/Mattei Ola)i',
Antonioni den 'La .\otte/Gece\ Fellini "den
'GingereFred/GnıgerveFred',Andrej Khrya-
novsk} den 'D Leone Dafla Barba Bianca/Ak
Sakalİı Aslan'.
Festivalin 'Avrupa Avrupa' adh bölümün-
de ise A\rupa'da çeşitli festıvallerde ödüller
almış. birçoğu 2005 yapımı filmler gösterile-
cek. Bufilmlerarasında FredKelemenın 'Kri-
sanaAitik'. ıMartin Suük'in 'The Citj' of the
Sun/Güneş Kenti', G. 2LigJinski'nin 'Tout un
HiverSans Feu/Uzun Soğuk Bir Kış\ Petr Ze-
lenka nın 'Wrong Side Up/Ters Yüz', Piotr
Trzaskalski'nin 'Mistrz/L'sta', Isa Qosjanın
'Kukumi' ve MkhaelHaneke'nin 'Cache/Sak-
h' adh filmleri sayılabilir.
"Kısa lyidir-AvTupa Panoraması'' bölümün-
de, yaklaşık 800 kısa film arasından seçilen,
2004-2005 yapımı, çoğu uluslararası festival-
lerde ödül kazanmış. 25 kısa fihn yer alıyor.
Bu bölümde izleyicilerin oylanyla seçilecek
en iyi fihne 1000 Euro tutannda Izleyici Ödü-
lü verilecek.
Gezici Festival'de geçen yıl başlayan veyo-
ğun ilgi çeken "Çocuk FUmleri'' bu yıl da
sürüyor. Fin yönetmen Heikki Prepula'nın
filmJerinin yer alacağı bu bölümde. filmler,
festivalin düzenleneceği tüm kentlerdeki be-
lediyelerin katkılanyla her sabah 10.30'da öğ-
rencilere ücretsiz olarak gösterilecek, Hi-
roshima Canlandırma Film Festivali Başka-
nı Sayoko Kinoshita çocuklara yönelik işlik
çahşmalanyla bu bölüme eşlik edecek.
Bu yıl "Canlandırma Sineması'' bölümün-
de ıse Peter Lord'un yönettiği filmlerle,
Lord'un Gezici Festival için seçtiği filmler-
den oluşan bir toplu gösterim yer alacak.
Kodak Türkiye ve Fono Film'in katkıla-
nyla Türk sinema tarihınin önemli filmle-
nnden, ErtetnEğOmez'inyönettiği 'Hababam
Snufi'nın yeni kopyası da festival kapsamın-
da izleyicilere sunulacak.
Dost Kıtabevi Yayınlan 'nın işbirliğiyle her
yıl festivalle eşzamanh olarak iki de kitabın
yayımlanmasını sağlayan Ankara Sinema
Derneği, Kurtuluş Özj'azjcı'nın derlediği,
Münir Özkul'un yaşamını ve fihnlerini ko-
nu alan bir kitapla Ayia Kanbur'un editörlü-
ğünde hazu"lanacak olan bir Lütfi Akad in-
celemesini sinemaseverler ve okurlarla buluş-
turacak. Aynca AgahOzgüç'ün hazırlayaca-
ğı, biri Lütfi Akad'ın fihn afişlerinden, di-
ğeri de Münir Özkul'un rol aldığı filmlerin
afişlerinden oluşan iki sergi de yine festival
kapsamında yer alıyor.
YAHODASl
SELİM ÎLERİ
Fitne Fücur (4)
1968'de Cumartesi Ya/ntzlığı'nı Yeni Uful
lar'ın aboneler listesinde yer alan her yazara, ç<
virmene imzalayıp göndermiştim. Pek çoğur
dan yanıt gelmedi. Samim Kocagöz'ün deî
tekleyici mektubunu, Ahmet Köklügiller'in k
tabın Anadolu'daki edebiyatseverlere ulaşma
sı için ince çabasını asla unutmadım. Bir de, Ada
let Cimcoz'un imzalayarak gönderdiği Mile
na'ya Mektuplari
Adalet Hanım, çevirisini "Genç öykücü Se
lim lleri"ye imzalamakla yetinmemiş; Veda
Bey'i aramış, "taptaze" o öykülerin yazanyk
tanışmak istediğini söylemiş.
Bunlar hepsi bana rüya gibi görünmüştü.
Cumartesi Yalnızlığı'nı önemseyen Adalel
Cimcoz sözünde durdu. Vedat Hoca'y'a ikimi-
zi Şişli'deki evine çağırdı. Soğuk bir kış günü,
Yeni Ufuklar'da hcx;ayla buluştuk, Sirkeci'ye in-
dik. Epey bir zaman dolmuş bekledik.
Sonunda Adalet Cimcoz'un karşısındaydık.
"Nerde kaldınız Vedat?!" diyordu. Ama öfkey-
le değil, gülerek. Vedat Bey'in otobüsten, dol-
muştan asla caymayacağını bildiği için, geç ka-
lacağımızı tahmin ettiğini de yine hep gülerek
belirtiyordu.
Çay saati çoktan geçmışti. Adalet Cimcoz bi-
ze votka ikram etti. Vedat Hoca'nın sevdiği yön-
temle: Votka, buz, soda, bir dilim limon.
Farklı bir evde, farklı bir dünyada hissediyor-
dum kendimi. Zaten bir süredir, Günyol'un evi
olsun, Azra Erhat'ın evi olsun, sanatçı evleri-
nin, çocukluğumdan beri göregeldiğim masum
aile evlerinden farklılığını kavramıştım. Küçük bir
kilim, yazmadan masa örtüsü, duvarda Türk
ressamlannın yapıtlan, bir iki süs eşyası, sanat-
çı evlerine hemen başka bir anlam katıyordu...
Adalet Cimcoz'a gelince, gerçekten farklı bir
kadındı. Mine Söğüt'ün kitabında, hemen he-
men bütün kaynaklarda, onun "güzel" bir ka-
dın olmadığı söylenir. Gerçi Mine kararsız, ikir-
cikli davranmış. Adalet Cimcoz çok etkileyici bir
kadındı, güzelliğin ötesinde bir albenisi vardı.
Sadeliği içinde inanılmaz şıktı. Kılığının sade-
liğiyle handiyse çelişen bir makyaj yapmıştı, ko-
yu renk dudak boyası, pudra, rimel, far... San-
ki Bette Oavis'i çağnştırıyordu.
Öykülerimi övdü. Ne övmesi, göklere çıkarı-
yordu. Ve içtendi. Bugün bile şaşırdığım bir sap-
tayımı var:
"Hepsiacemiceyazılmış. Fakathepsinde siz
varsınız. Yann da hep siz olacaksınızyazdıkla-
nnızda."
Onca işi arasında ne zaman okumuştu Cu-
martesi Yalnızlığı'nû Çok geçmeden anlaşıla-
caktı: Kitaptaki ilk hikâyede, "Hüzün Kahve-
s/"nde Sait Faikten, "Asalak"ta Nâzım Hik-
met'ten -dolaylı olarak- söz açmam ilgisini çek-
mişti Adalet Hanım'ın.
Derken büsbütün ilginç bir şey söyledi:
"Ben alaturkafıktan pek hoşlanmam. Bu öy-
külerde kentli bir alaturkalık var. Istanbullu bir
alaturkalık. Yaraşmış... Size deyaraşıyor..."
Gece dokuzu geçe Şişli'deki evden ayrıldık.
Vedat Bey otobüse bindi. Ben, dahaTeşvikiye'de
oturuyordum. Soğuğa aldırmayarak Şişli'den
Teşvikiye'ye yürüdüm. Tuhaf bir sevinç duyu-
yordum, çözemediğim.
Bugün bana öyle geliyor ki, sevinci yaratan,
Adalet Hanım'ın renkli davranışları, baskın kişi-
liği, tek başına yarattığı bütün bir atmosferdi.
Alaturkalık konusunda hiç mi hiç yanılmamış-
tı. O kadar ki, çevirileriyle edebiyatımıza katkı-
da bulunmuş Adalet Cimcoz kadar, Türk film-
lerinde pek sık karşımıza çıkan sesin sahibini,
belki daha çok o seslendirme sanatçısını sevi-
yordum...
Bu ses, o zamanlar, çocukluğumda, yeniyet-
meliğımde beni öylesine etkilemiş Türk filmle-
rinde kadın oyunculara anlam katmıştı. Senar-
yo yazarlannm hep iyilikten, haktan, ezilenden
yana, hep duygu dolu diyologlarını sese geçir-
mişti...
Tanıdığım Adalet Cimcoz, Mine'nin eserinde-
ki hayat dolu, gösterişli, alabildiğine hareketli ka-
dına benziyordu benzermesine; amayorgunluk
da sanki varlığına sızmıştı. Mine Sögüt onun son
fotoğraflanna bakarken, birden yaşlanmışO) di-
yor. Ben Adalet Hanım'ı o sırada tanımıştım.
Önerilen
Kitap / Bizans Tıyatrosu, Metin And, Forum
Yayınlan, 1962. (Unutulmayacak bir çalışma...)
Ataol Behramoğlu Söyleşisi
storan ın
söyleşiler dizisinin bu akşamki konuğu
gazetemiz yazarlanndan şair Ataol
Behramoğlu. Saat 20.00'de başlayacak
oturumu Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı
şair Enver Ercan yönetecek. Oturum sonunda
Behramoğlu izleyicilerin sorulannı
yanıtlayacak ve kitaplannı imzalayacak.
(Tel.:0212-2432826)
Genesis yeniden bir araya geteöft
1
• KUDÜS (AA) - Dünyaca ünlü tngiliz
şarkıcı ve besteci Phil Collins, Genesis
topluluğunun yeniden bir araya gelmesi
arzusunu dile getirdi. 'First Farewel Final' adh
turnesi kapsamında Türkiye'den sonra Israil'e
gelen Collins. Tel Aviv 'deki konserinden önce
verdiği demeçte, Genesis topluluğunun
yeniden bir araya gelmesi olasılığından söz
etti. Collins, "Bu olasılık var. Ben açığım.
Davulun arkasında otunnaktan ve Peter'ın
(Gabriel) şarki söylemesinden mutlu olurum.
Ama bu olursa orada olacağım. Ohnazsa,
ıstemediğimiz için olmayacak" dedi. Phil
Collins, kariyerine solo şarkıcı olarak devam
etmek için 1996 yılında topluluktan
aynlmasına rağmen Genesis üyeleriyle hâlâ
görüştüğünü söyledi. Cnlü sanatçı. "Hâlâ iyi
arkadaşız. 25-30 yılı birlikte geçirdik. Aynı
toplulukta çalmak istemememiz, birbirimizi
görmediğimiz anJamına gelmiyor" dedi. îsrail
ziyaretine neden Filistin'i katmadağının
sorulması üzerine Collins, "eğlendiren bir kişi
oiarak rolünün, siyasi vaaz vermek
olmadığını" söyledi.