23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
AŞIM 2005 PAZAR CUMHURİYET SAYFA J V l J JU M. \J M\ kultur(H cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAY AKIN Bu merdivenlerden...Merdivenbir kurtancıdır her şeyden ötı- e. Öyle olmasaydı, üstkrinde merdiven aşıyan kırmızı renkli arabalara trafikte ;eçiş önceliği tanmır mıydı? Harfler ile çıkanz sözcüklerin katına. Oradan da tûmcelere... Bu >r üzdendir ki, bir merdiven görünümündedir, 'Harf sözcüğünün ilk harfi. Bir oyun alanıdır merdiven. Efendim, basamaklan geniş olanlar için bu düşün- cemin doğru olduğunu mu söylüyorsu- nuz!?. Amaben, basamaktan değil, tırab- zandan söz etmek istiyorum. Tırabzan ki, kaydırağıdır, annelerinin oyun parkma gö- türmediği çocuklann... Ve tahta bir mer- diven kızak oluverir çocuklann altında, karh bir kış gününde. Tırabzandan kayan çocuk neşe içinde gülümserken, yanından hızla geçtiği adam, üç-dört basamakta bir durmakta ve soluklanmaktadır. Ne de olsa çocuk, mer- diven dayamamıştır yaşlıhğa. Deylmler. şilrler... Merdiven dayamak!.. Bir insanın yaşı sorulduğunda yanıt olarak kullanüır bu deyim. "Eüisine merdiven dayadım"... Yirmime merdiven dayadım. denmez oy- sa... Ya da, otuzuma!.. Kırk!.. Evet, kırk yaştır, merdiven daya- mak deyiminin kuUanıldığı alt sınır. Türk- çe deyimlerin güzelHğine borçlu olduğu- muz şiirlerden biri de, Ahmet Haşim'in 'Merdiven' adlı şiiridir: Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden Eteklerinde giineş rertgi bir yığtn yap- rak Ve bir zaman bakacaksın semaya ağla- yarak... Son basamağında ölüme çıkılan tek merdiven idam sehpasınınkidir. Ameri- ka'nın Leavenworth hapishanesindeki bir mahkûm, kaldığı tek kişilik hücrenin pen- ceresinden kendisi için kurulan idam seh- pasımn yapılışını seyreder. Marangozun birkaç basamaklı merdivenin tırabzanını büyük bir itinayla zımparaladığını görün- ce de sorar. "Bunu neden yapıyor- sun?"... Marangoz alaycı bir şekilde gü- lümser. "Eline kıymıkbatmasın diye"... Annesinin çabası sonucu Cumhurbaşkanı tarafından affedilen mahkûmun adı Ro- bert Stroud'dur. Ama siz onu 'Alcatraz Kuşçusu' olarak tamrsınız. Musa KART Merdivenli sokaklan olan kentleri seve- rim. Çocukluğum Trabzon'un 'Merdi- venli Sokağı'nda geçti ne de olsa. Ne de güzel sokak aülan var lstanbul"un: Mer- diven Sokağı, Merdiven Yokuşu. Merdi- venli Bayır, Merdivenli Çeşme, Merdiven- li Hamam Çıkmazı... Kocaman bir kasa- baya dönüşen lstanbul'un 'Merdivenli' köyü bile vardır. Türkçizerler Polonya J da Kültür Servisi - Karikatür Vakfı tarafından dûzenlenen 'Hey Turkey' karikatûr sergisi Polonya'nın başken- ti Varşova'da Eryk Lipinski Karikatûr ve Mizah Muzesi'nde yarın açıhyor. Varşova Kültür ve Tanıtma Müsteşar- \\%\ mn katkılanyla dûzenlenen sergi- de Ali Ulvi Ersoy, Turhan Selçuk, Ferruh Doğan, Tan Oral, Nezih Danyal, Piyale Madra, Kâmil Ma- saracı. Semih Poroy, tzel Rozental, Ercan Akyol, Atila Özer, Eray Öz- bek, Muhammet Şengöz, Sait Mun- zur, Oğuz Gürel ve Sami Caner gi- bi karikatûr ustalanmn toplam 115 karikatürü yer ahyor. Daha önce Berlin ve Hamburg, Köln. Amsterdam, Tokyo gibi kent- lerde açılan sergi, 15 Ocak 2006 tari- hine kadar Polonyah karikatürsever- ler tarafından izlenebilecek. Ayrıca, Karikatûr ve Mizah Müzesi"nin bir diğer salonunda Nezih Danyal"ın 95 karikatürden oluşan 'Globanatoli- zeyşın' ve 'Kurabiye' isimli ıkı ka- rikatûr sergisi de sergilenecek. Karikatürist Nezih Danyal ve Kâ- mil Masaracı sergilerin açılışında bu- lunacaklar, izleyicilerle söyleşı yapa- cak ve kitaplannı imzalayacaklar. Ama, eski îstanbul kartpostallarında gÖrdüğümüz Yüksekkaldınm'ın basa- maklan, dar bir şerit halinde, otomobille- re açılan yolun iki yanma sıkışıp kalmış- ür... Rıfat llgaz, çantası dolu olarak Yûk- sekkaldınm"ı çıkan postacı tlhami Efen- di'yi anlatır 'Bu Merdivenlerden' adlı şi- irinde: Bir düşiin. ne demiş Haşim Amcan, Vermiş de tatar böreğini gövdeye, Ağır ağır çıkacaksın demiş, bu merdi- venlerden. Bövle soluk soluğa değil! Tanrtlara uzanan yollar Rıfat Hoca'nın, dizelerinde Ahmet Ha- şim'i alaya aldığı şiirinin yanı sıra trlanda- h yazar Bernard Shaw'un da. Hollywood fılmlerini eleştirirken merdiven kullandığı görülür. "Hollyvvood'da bir filmin yüzde doksan beşi, raerdivenlere tırmanıp in- mekten ya da arabalara girip çıkmaktan oluşuyor. Oyunlarım, onların çok ügi duyduğu merdivenlerde geçmiyor. Böyle olunca da, sinema sanatından anlamadı- ğım söyleniyor." Merdiven çıkarken bir başkasının önüne geçmek uğursuzluktur. Merdiven altmdan geçmeye kalkışmak da öyle!.. Bunun nede- ni. merdivenlerın Tannlara uzanan yollar olduğu inancıdır. Bu inançlar günümüzde varlıklannı sürdürseler de. basamaklann tahtadan yapılması inancı terk edilmiştir. Demırden basamak yapılmaz. Tannlar, ye- raltından maden çalan insanlarakızabüir ne de olsa'... 'Maazallah' deyip, kulağımızı çekerek tahtaya vurmalı üç kere. Ne asansör ne de yürüyenlileri pabucunu dama atabilmiştir merdivenin. Daha doğru- su atmıştır da, o kendisini duvara dayayıp çı- kıp almıştır her seferinde. Merdiven, güve- nilir dostlanndan biridir insanlığın. Başımızm sıkıştığı anda yardımımıza ko- şar merdiven. Unutmayın, binalarda 'Yan- gın Asansörü' değil, 'Yangın Merdive- ni'-vardır!.. ESÎNTtLER ZEYNEP ORAL Picasso Istanbul'da... Bir güvercin, bir de serçe havalandı. Onlann peşinden ben de... Yeryüzüya da Istanbul hiç bu kadar güzel olmamtştı. Htç bu ka- dar görkemli, şaşılası güçlü, iyi yürekli, gizemli ve müthiş olma- mıştı. O gün, o saatte, o dakikada, o anlarda tüm çirkinliklerden, yalanlardan, açlıktan, yokluktan, yoksulluktan, şiddetten, kavga- dan, her tür kötülükten arınmıştı yeryüzü ve Istanbul. Evet, evet, y%x>ıxnl\ı Istanbul'du. Güvercinle serçenin kanatlan arasından bunugörebiliyordum. Değil mi ki 20. yüzyılın yaratıcı gü- cünün simgesi olmuş eserleri bana Emirgân'dan sunuyordu! Sanatıyla, yaratıcılığıyla, dehasıyla, eseıieriyle 20. yüzyılın temel taşlanndan Picasso, Istanbul'daydı. Sanat tarihini, resim sanatını değiştiren, sürekli yenileyen, re- sim sanatında devrim yapan... Kökleriyle sımsıkı geteneklerine bağlı, ama dallanyla en güçlü biçimde o geleneklere karşı çıkan veyıkan... Her an kendisiyle yanşan. kendini aşan, kendi koyduğu kural- lan kendi yok eden... Hep sorgulayan ama sormaktan, aramaktan çok, butan, yara- tan... Yarattığı sürece, geçmişi ya da gelecegi değil 'ş/md/'yi iletme- ye, 'ş/mdfyi vermeye çalışan... Renkleri, biçemi, ışığı hep 'şim- d/'denyakalayan... Esin kaynağını yaşamdan alan; kalabalıklar, kadınlar, aşklar ara- sında yalnızlığını ve bağımsızlığını dayaratan, dolayısıyla sonsuz özgürolan... Yarattığı sürece ölmeyeceğine inanan Picasso'nun eserleri Is- tanbul'da. An bilmez değilim, şimdiden çok şey okudunuz ve dahada oku- yacaksınız serginin aynnttları üzerine. Ben yalnızca u Picasso Is- tanbul'da" sergisini ızlerken yaşadığım coşkuyu paylaşmaya ça- lışıyorum sizlerle. Yukanda kendimce özetlemeye çalıştığım ressamın özellikleıi- ni ve sanatının tüm yönlerini ortaya koyan eserieıie karşı karşıya- yız sergide: Resim, desen, baskı, dokuma, heykel ve seramikler... Istanbul'a Akdeniz gelmiş, Malaga ve Endülüs gelmiş... Paris ve Avrupa sanatı gelmiş... Ama aynı zamanda tarihöncesintn çok uzak uygarlıklan. aynı zamanda yüzyılın değişim anlan gelmiş... Resim sanatındaki devrim gelmiş. Yeryüzünün tüm renkleri. ışığı ve gölgeleri Picasso'nun yaratıcı dehasından süzülüp önümüze gelmiş... Ve bütün bu gelenler o müzeye, o mekâna, boğaza kucak açan o konuma öyle bir yaraşmış ki, sözlene anlatılması olanaksız. Iş- te bunun için serçeyle güvercine yaslanıp kanatlandığımı söyle- dim. Sanatçınıntorunu Bemard Ruiz-Picasso'ylatanışıyorum. Göz- leri ışıl ıştl, artık dedesinin eserierinin zenginliğinden mi, Sabancı Müzesi'nin otağanüstü konumundan, mekânlarından mı. sergite- menin başarısından mı onu bilemem... Müze Müdürü Nazan Öl- çer'i göstererek. "Bu. onunzafen" deyişini hiç unutmayacağım. Düşünebiliyor musunuz, çocuklanmız, çocuklar, önümüzdeki mart sonuna dek bu eserieri gidip görebilecekler. Hem de öyle kı- taplardan dergilerden değil, gerceğini görecekler. Kim bilir neler düşünecekler, neler düşleyecekler, önlerinde ne ufuklar açılacak... Belki yeni bir dil, resim sanatının dilini, belki kendilerini, belki de çevrelerini keşfedecekler... Öğretmenler, anneler babalar, ağabeyler, ablalar. bu fırsatı ka- çırmayın. Çocuklara ilişkin muhteşem programlar var! Hemen mü- zeyle ilişkiye geçin, çocuklan bu şanstan yararlandırın. Bakarsı- nız onlar da kanatlanır... • * • Sakıp Sabancı'nın bir düşü vardr. İçinde Picasso 'bite' sergilenebileceği mükemmel bir müze kur- mak.... Bu nedenle Nazan Ölçer'i müzenin yönetimine getirmişti. Sakıp Sabancı'dan sonra aynı amacı, hedefi, misyonu üstlenen Güter Sabancı, profesyonelliğe olan sonsuz saygısıyla, Nazan Öl- çer'e inandı ve bu projeyi şonuna dek destekledi. Nazan Ölçer'in uzun yıllara dayanan bir birikimi ve deneyi, mes- leki altyapısı ve bu sergi için belki de en önemlisi olan mesleki ve kişisel ilişkileri vardı. Nitekim, sergi taleplerinden bunalmış Barce- lona ve Paris'teki Picasso müzelerinden böylesine zengin bir seç- ki toplanamazdi. Işte ilişkiler burada devreye girdi ve Picasso ai- lesinin kendine sakladığı en değerli eserlere ulaşıldı. Sonra hummalı bir çalışma. Olanaksızı olur kılma yolunda sa- yısız insanın inancı, emeği, çabası... Müze Sergiler yöneticisi Sel- min Kangal'ın her sorunu çözme başansı... Sergi için şart koşu- lan teknik koşullann gerçekleştirilmesi... Geceyi gündüze katıp ça- lışan genç bir ekip! Bütün bu insanlara (adlannı bile anamadıklanma) Istanbul'da bir ilki gerçekleştirenlere, hepsine nasıl teşekkür edebilirim ki... Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. ilk fırsatta "Picasso Istanbul'da" sergisine yeniden, yeniden dönme isteğimi ve umudumu canlı tutuyorum. zeyneporal@zeyneporal.com taks:0212 25716 50 2004 Venedik FUm FestivaS En iyi film HEMŞİRE bir MIKE LE1GH filmi imeida Staunton «PhiJ Davıs »Peter Wighî ALTUNİ2ADE CAPITOL SPECTRUM 14 6 5 1 33 33 İBAKIRKÖV AV^AH 583 46 02 SEYOĞLUSBEYOOLU 251 & AQ ;-CAEI*Ö-" BBOA0WAY 346 i4 61 i >_=vENT KÛLTÜR MEBKEZl 32$ 72 88 12:50- 1520 - 17:50 - 2O'.2Q 11:00 - 13:30 - 1600-18:30 -21H5 11:30 - 14:00- 16:30- 19:00 -21-30 11.15- 13:45- 1615-18:45-21:15 i V00 - 13:30 - '600 -1 8-3C> - 21:00 babam ve oğlum "1980 darbesinde annesini kaybeden kücük Deniz tbabası o dönemde bir çok erkek çocuğa verilen ismi koymuş) yedi yıl sonra hiç görmediği dedesininEge'deki ciftliğine doğru biryolculuğa çıkar. Deniz'in dedesinı hiç görmemesinin nedeni dedesiyle babasının yıllardır küs oluşudur. Hüseyin Etendi (Çetin Tekindor) okumaya diye gönderdiği oğlunun polıtikolaylara karıştığını ögrenince onu evlatlıktan silmtştir çünkü. Sadık'ın her şeye rağmen baba evine geri dönüşünün nedeni Deniz'den ayrılmak zorunda oluşudur; küçük oğlunu babasına emanet edecektir. Kelimenin tam anlamıyla Deniz bu çittlikte haiii tatlı kaçık bir ailenin ortasmda bulur kendini. Evin yanaşmalan, küs teyze (Şent Sezer), traktöf kullanan ve telsizle konuşan müthiş bir babaanne (Hümeyra). büeğinden boğazına kadarbiiezikle dolaşan gelin Hanife IBİnnur Kayaj ve sat bir amca İYetkin Dikinciler). Düsünsenize hepsi bağırarak ve hep bir ağızdan konuşuyor. Sadık, uğruna savaştığı bir Türkiye'ye ve terkettiği sevgilisiyle ve kendiyle kasabada yüzleşirken; çocuk, dedesinin ve babasının arasındaki tüm buzları eritecektir" . vww.babamveoglum.com ^ www.perareklam.com.tr • (0212) 293 89 78 ÇAĞANIRMAKTAN BÎRFİLM "-.eg« a^arsnuz bilin li gcrekngi içn a^iBişsınııdıt. e*er gulcreeoii biUa b gtreknjı \ «IU11TT "Bit isn debondaıı sesknıyoram. gidin şn61HK yav. MUUbı gjdin " "Çaşan InafaİCuL glminin,ToAsiaeaas anhi ıçinde de öal to yeri '.şgal edtceğıoi gonâl rahatlışıvla soyteaek raunfeüö" •tiğan lnıuk'm "Babam ve O0THB"H ^ıldayıp förui şüriıl atayDT penleit dojraso." S m g ı ÇafU' CVM1TCMVET •Lıan amandıv ba kidaı sıcat Ira kadar sımimi. im tidii dotonailı KrTiıi Filmi idemeaişüm.- Ö HUNRtt "Veşiiçam gelenepsi ı;a^daşiişürac \ntaaçıdatı asu Lotfi Akad^a adafloış oiması >on âeıcce âoğmgoıuitc^ bufilniizleyis. s "tçuünbuyagpflryağsuştabeıyw umıiitr.raiştopok. kotatsnnutçmıse ytfcyot gıbı otîycrsMOL* «608» AK.TBmi UECCtVBÖY fBOAû AFK 0 6 5 9 2 0 : 50CvC^S2 3G '3 30-^6 00-1« 36-r OOCUfÇSl H ÎC O D 6 3 0 9 » : ' 3 C *OMW>9@»*JSW' 1İÎÛ-1S20-1 fi'S-1630-'r 30O-'S»' 3OO-"5ii-' "5 TS-17 İ0-- 00-11*6 VMJQG 40-:i-o 45-Î1 '5 40-20 0O-22 MCUCTE3. î t 4&.Î1ÛC »•atö-nBO « 15-15 «-11 'S î 3O-1G00-"> 30 * 15-13 45-ıg 15 3 45-*S ^5-^8 » awj75 C01Î-U1--41* H'î-^53400 S4İ-23014M !S«. 312 0643 SIS WBiîaa*t» 46-14 1İ-16 45-19 15-2115 «S-V* 15-13 «5-19 15-21 45 »1300-15 45-TB » a » OD-lilS-IS 30-18 »5-21 X 16H XW&rtS M(Î3C«»Î3C 00-13 30-H X-« 30-r X 15-1515-17 15-1315^15 OD-1* 15-16 3D-1SX-M5 KATEGCBİ N KATEGOfit V|KATEGOfit V| KATEGCR) VII KAÎttCm V KATECORİ ^1 KATEGClîl tV KATStCRİ V riiNÎROPA r=NÎERÎAtMMl=HTSt3 AP5 SUMAR tdM.ki-dttfmt2.itod Ofi H6CTCR KAÎI:GC Beyo^tu AtKAZAR 212 233 24 66 Osman&ey GAZİ EURIMAGES 212 2dT 96 66 AiaKov GAUJEftUV PnESTKîE 212 560 72 66 Beyoğlu YESİLÇAM 21 a 293 68 00 Kad'köy SİNEMA TEK 216 346 0141 ANKARA KlZtUB^AAK 312 425 53 93 12:00 - 15:00 - 18:00 - 2V.OO 12:00 - 19:00-21:30 11:00- 13:45-16-30-19.15-2 12:00- 15:00-18:45-21.15 12:00 - 15:00 - 18:00 - 21:00 15:30-20:30 SULEYMAN KARAKUL Resim Sergisi 19-27 Kasım 2005 ARTFORUM ANKARA PLASTtK SANATLAR FUARI Ataturk Kültür Merkezi fWWI m® MHVHH TUC ttSUHWrt\ VMmUKJİ» TEL1B3tt) 4395B*
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle