Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 KASIM 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA
kulturcS cumhuriyet.com.tr 15
Babalarla oğullar arasındaki uçuruma ilişkin, sıcacık, etkileyici bir Çağan Irmak fılmi bugün başlıyor K E D I GOZU
Yoğun bir duygu seli
SUNGU ÇAPAN
Yönetmen, senaryo: Çağan
Irmak / Kamera: Rıdvan
Ülgen / Müzik: Evanthia
Reboutsika /Oyuncular:
Çetin Tekindor, Fikret
Kuşkan, Ege Tanman,
Hümeyra, Şerif Sezer,
Yetkin Dikinciler, Binnur
Kaya, Özge Özberk, BUge
Şen / Avşar Film 2005
Sancısı tutan, hamile kansını has-
taneye yetiştirmek için don paça fir-
ladığı bomboş sokaklarda bir taksi
bile bulamaz. çaresız koca Sadık
(Fikret Kuşkan) çûnkü memlekette
12 Eylül darbesı yaşanmaktadır o ge-
ce. Bir park köşesinde zoraki ebelik
yaparak, kan revan içınde güç bela
doğurttuğu kansını şafakta kan kay-
bından yitiren Sadık, doğan çocuğu-
nun yaşamasıyla teselli bulur. 7 yıl
sonra Deniz adını verdiği küçük oğ-
luyla Ege'deki cennet gibi aile evine
dönen Sadık'ı, sevecen annesi (Hü-
meyra), cimri ama iyi yürekli teyze-
si (Şerif Sezer), irikıyım fıziğine kar-
şın aklı pek gelişmemiş, çocuk saflı-
ğındaki ağabeyi Salim (Yetkin Di-
kinciler), kansı (Binnur Kaya), De-
niz'in yaşıtı iki yeğeni ve tüm çiftlik
çahşanlan sevgiyle, coşkuyla karşıla-
yıp kucaklar ama uzun yıllardan be-
ri küs olduğu babası Hüseyin ağa
(Çetin Tekindor) dargınlığı ve ger-
ginliği sürdürür, torununu (Ege Tan-
man) bile önceleri görmezden gele-
rek. Baba-oğul çatışması ve dargınlı-
ğının nedeni 15 yıl öncesine dayanır,
Sadık'ın ziraat mühendisi çıkıp top-
raklann, işin-gücün başına geçmesi-
ni istemiştir çift- çubuk sahibi, varlık-
h Hüseyin ağa. Oysa büyük kentte
solcu dünya görüşünü benimseyen,
78 kuşağından Sadık, ülkeyi kurtar-
mak adına 'anarşik' olup hapislere
düşmüş, ağır ışkencelerden geçmiş,
ciğerlerini üşütmüştür.
Baba ocaflına qerl dönüş
12 Eylûl'ün üstünden silindir gibi
geçtiği, babasının da nerdeyse evlat-
lıktan sildiği Sadık, ölümcül hastalı-
ğının farkındadır ve aradaki bütün
kırgınlığa-dargınlığa karşın her an
ölebıleceği olasıhğını düşünüp küçük
oğlu ortada kalmasın dıyerek Deniz' i
babasına (yani dedesine) emanet et-
mek üzere dönmüştür baba ocağına...
2 yıl kadar önce seyrettiğimiz, hiç-
bir şeyin göründüğü gibi olmadığı-
nın vurgulandığı bir vicdan mesele-
sini ele alarak gerilimden aşk-ihanet
dramına kadar çeşitli türlenn kanşı-
mı halinde kotanlmış Mustafa Hak-
kında Herşey'ini pek tutmadığımız;
Asmalı Konak, Çemberimde Gül
Oya gibi başanlv televizyon dizileri-
nin yönetmeni Çağan Irmakın,
üçüncü filmi Babam ve Oğlum bu-
gün gösterime giriyor. Uzak ya da ya-
kın çevresinde muhakkak bir ya da
lkenin cuntaya
ve Özalizme teslim
edildiği bir dönemde,
baba-oğul çatışması ve
aile ilişkileri fonunda,
üç kuşağın (dede,
baba, torun)
hikâyesini, Sadık ve
küçük Deniz'in
bakışmdan anlatan
yönetmen- senarist
Çağan Irmak, her
dakika çok
konuş(ul)an ama
görselliği de
savsaklamayan, iyi
tasarlamp yazılmış,
başanyla oynanmış ve
çekilmiş, 12 Eylül
kaosundan çok aile
ilişkilerine
yoğunlaşan, büyük
ölçüde otobiyografik
özellikler de içeren,
göriilesi bir melodram
imzalamış üçüncü
filmiyle.
bırkaç 12 Eylülzede bulunan, özel-
likle bizım kuşaktan sınemaseverlen
yaklaşık iki saat süresince hüzünden
sevince, mizahtan neşeye ve kedere
kadar yoğun bir duygu seline garke-
derek cennetten farksız Ege bölgesı-
ne (Seferihisar) ve kaotik 198O'lı yıl-
lara savuran Çağan Irmak'ın Babam
ve Oğlum'u, çağıldayıp gürül gürül
akıyor perdede doğrusu. Yer yer göz-
lerimızin yaşarmasını engelleyeme-
yerek seyrettiğimiz, (jenerık öncesin-
deki doğum sekansı dışında) baştan
sona yaşanmışlıktan kaynaklanan bir
sahicılik, inandıncılık ve gerçeklik
içeren, duygu yüklü, şenliğı şamata-
sı bol, sıcacık ve etkileyici sahneler-
le diyaloglann peşpeşe birbirini izle-
diği, herkesın aynı anda kaptınp hep
bir ağızdan konuştuğu buyoğun film.
seyırcısine muradım anında geçiri-
yor, göz pmarlannı da fazlasvyla ça-
lıştırarak. Ülkenin cuntaya ve Öza-
lizme teslim edildiği bir dönemde,
baba-oğul çatışması ve aile üişkilen
fonunda, üç kuşağın (dede, baba, to-
run) hikâyesini, Sadık ve küçük De-
niz'ın bakışından anlatan yönetmen-
senarist Çağan Irmak, her dakika çok
konuş(ul)an ama görselliği de sav-
saklamayan, iyi tasarlamp yazılmış,
başanyla oynanmış ve çekilmiş, 12
Eylül kaosundan çok aile ilişkilerine
yoğunlaşan, büyük ölçüde otobiyog-
rafik özellikler de içeren, göriilesi bir
melodram imzalamış üçüncü filmiy-
le. Kameraman Rıdvan Ülgen'in gö-
rüntüleri kadar Yunanlı Evanthia
Rebutsika'nın müzıklennin de çok
şey kattığı Babam ve Oğlum'da ön-
celeri abartılı gelse de, nıcedir rastla-
madığımız kadar başanlı, coşkulu bır
takım oyunculuğu da öne çıkıyor. De-
de Hüseyin ağayla oğlu Sadık'taki
Çetin Tekındor-Fikret Kuşkan ıkılisı,
basmakalıp deyişle 'döktürûrken',
hikâyenin kadınlarını canlandıran
oyuncular da bu ikiliye ayak uyduru-
yorlar; traktör süren, tath kaçıkbaba-
anne-Hümeyra"dan Sadık'ın kentegi-
dince unuttuğu Birgül-Özge Öz-
berk'e kadar. Hele en son Mustafa
Hakkında Herşey'dekı bahtsız anne
Mukadder Hanım olarak anımsadığı-
mız, yıllann Şenf Sezer'ı resmen
kendmı aşıyor. Bır bakıma yönetme-
nin çocukluğunu oynayan küçük Ege
Tanman da sevimlıliği ve doğallığıy-
la perdeyı dolduruyor. Sonuçta Ba-
bam ve OğlunTla yedıden yetmişe
herkese dokunup değecek ve salık ve-
rilecek cinsten, etkili bir film önü-
müze sürerek bundan böyie dikkatle
ızlenmesi gereken bir yönetmen ol-
duğunu kanıtlayan Çağan Irmak'ın
bu kez kesinkes başarmış olduğu söy-
lenebilır. Acaba finali, gizlı odadaki
film projeksıyonu bölümüyle bağla-
saydı Babam ve Oğlum daha vurucu
olur muydu diye düşünmeden ede-
medik vine de.
'Gerçekyyalanların
türevidir'
JL
tki ay kadar önce An-
talya'da, Korkuyorum
Anne, Gönül Yarası, tki
Genç Kız gibi fılmleri
sollayıp Altın Portakal'a
layık bulunması, çeşitli
tartışmalara yol açan, ti-
pik 'genç ve bağımsız'
yaklaşımıyla ve titrek bir
dijital kamerayla çekil-
miş Türev, nihayet salon
bularak bugün gösterime
giriyor sonunda. Ulaş
Inaçın yazıp yönettiği
ve bir 'ilk fîlm'in bütün
toyluklanm, kusurlannı
içeren Türev, ekmek pa-
rası uğruna reklam ajan-
sında metin yazan ol-
maktan ileri gidememiş,
genç edebiyatçı adayı
Nâzım'la (Güçlü Yalçı-
ner) Amerikalarda oku-
muş, zengin kızı sevgili-
Yönetmen, senaryo: Ulaş
tnaç / Kamera. Senem
Tüze, Elif Usman /
Montaj: Deniz Kayık /
Oyuncular: Beste Bereket,
Güçlü Yalçıner, Gülçin
Santırcıoğlu, Tuğra
Kaftancıoğlu / Türkiye
2005 (Özen Film)
si Süreyya (Gülçin San-
tırcıoğlu) ve Sürey-
ya'nın sinema-televiz-
yon öğrencisi, kafası ka-
nşık arkadaşı Burcu
(Beste Bereket) arasın-
da, kıskançlık ve sadakat
üzerine gelişen, taze ha-
valı ama acemice çekil-
miş, kıskançlık soslu bir
gençlik hikâyesi. Neden-
se aşkına pek inanmadı-
ğı Nâzım'ı sınamak için
erkeklerin gözünü alan,
çekici, fettan kankası
Burcu'yu Nâzım'ın üstü-
ne, baştan çıkarmak için
bizzat kendi elleriyle sa-
lîfli, güvensizliği hastahk
boyutuna varmış Sürey-
ya'mn, Nâzım'la Bur-
cu'nun birbirlerine fena
tutulmalanyla giderek
şapa oturduğu Türev, so-
nuçta ateşle barutun bir
araya gelmeyeceği bayat
gerçeğinin yenı bir ver-
siyonu. Şimdiye kadar
yığınla benzerini seyret-
tiğimiz türden, bu suyu-
nun suyu, özenti gençlik
fılminin sayılı artılanysa
çevre mekânkullanımın-
da yenilikçi tutumu ve i-
ki yeni kadın kamerama-
nın( Senem Tüze, Elif
Usman) sarsak ama de-
neyselimsi, grenli görün-
tüleri. Eleştirmen Uygar
Şirinın de belirttiği gibi,
Ulaş înaç'm karakterle-
ri, alabildiğine derinlik-
siz ve yüzeysel, anlattı-
ğında da herhan-
gi bir yenilik, il-
ginçlikveözgün-
lük hak getire.
Kahramanlanna
akşamlan kame-
ra karşısmageçip
o gün yaşadıklan-
nı, günah çıkarttı-
nrcasına anlattır-
mak ya da bölüm
aralanna durumu
özetleyici ara ya-
zılar koymak gibi
Arthur Penn ya
da Godarddan
kalma, kimi öz-
günce(!)yöntem-
lere başvuran genç yö-
netmen Ulaş Înaç'm si-
nematografik panltılar-
dan yoksun düz anlatımı
da, genç oyunculannın
çabası ve taze havası da,
tabii ki fılmi kurtarmaya
yetmiyor. Her nasılsa
Antalya'da en iyi kadın
oyuncu Altın Portakal'ı
verilen Beste Bereket'ten
çok, esas oğlanm (yani
Nâzım'ın) arkadaşı gibi
epeyce klişe bir rolde boy
gösteren ve mizahi oyu-
nu, fiziği ve sesiyle gele-
cek vaat eden Tuğra
Kaftancıoğlu akılda ka-
lıyor Türev'den.
Fransız
Kültür'de
\Dans'
Kültür Servisi - tki genç sanatçının
yer aldığı çağdaş dans gösterisi 'Dür-
bün' bugün saat 20.00'de Fransız Kül-
tür Merkezi'ndeizleyicıylebuluşacak.
Esra Yurttut ile Özkan Çuhah'run
dans ettiği gösterinin koreografisini
de bu iki sanatcı yaprmş. Yapıtın tasa-
nmında ıse Esra Kolcu ile Burak
Kolcu'nun imzalan var.
2000 yılında Istanbul Üniversitesi
Devlet Konservatuvan Bale Bölü-
mü'nü bitiren Esra Yurttut, eğıtimını
Hacettepe Üniversitesi Devlet Konser-
vatuvan Bale Bölümü ve Mimar Si-
nan Üniversitesi Devlet Konservatu-
van Modern Dans Bölümü'nde sür-
dürdü. Çağdaş Bale Topluluğu ile
CRR Dans Tiyatrosu'nun etkinlikle-
rinde yer alan sanatçı, yurtiçi ve yurt-
dışmda çeşitli festivallere katıldı.
1979 yılında doğan Özkan Çuhalı ise,
Hacettepe Ünrversitesi Devlet Kon-
servatuvan Bale Bölümü'nü bitirmiş.
Dört yıl Modern Dans Topluluğu'nda
dans eden sanatçı çalışmalannı tstan-
bul'da sürdürmekte. (0 212 334 8740)
KULTUK • SANAT
(0212) 2*3 •• 7*
MAFTA BAHASI KAîEGCftl HI
ZENTRCPA liMTERTAINMESTSn APS SUNAR
MANDI-m.AY
CANNES KILM FESTI\
-
ALI
I./VRS VCN TİÎİIEI
IİAŞRCLLERDE
BIÎYCIİ OAI.LAS HCNVAI'IJ
İlanlannu İçin
(0212)293 89 78
perar6klam@perareklam.com.tr
perareklam@superonline.com
www.perareklam.com.tr
ÇAĞAN IRMAK'TAN BÎR HLM \O*A£/£QOA
ÇETİN TEKİNDOR FİKRET KUŞKAN HÜMEYRA
ŞERİF SEZER YETKİN DİKİNCİlfR BİNNUR KAYA
*233-lS3O-1'X-20 0C
W5-13*5-'« 15-11 »S
«30-11
6 30-1». __
520-1" <-20ûCKS 3XU*»'tS24 3J
•830-14
II X-13 80-'S
1
5-t~36-19
11 1S-'3 45-1* •"$-'! 46
MRÖY&ÖT
smcrt ~"
a'"
3 50-1*1»- I3C
30-13 45-1-S0O--I i
4S1! 46-15 00-'T
33-14 D-H 30-14
20 15CUCTR122 45
H1S-13 4S-H S-U4S
H0O-134S-tS'5-1l45-2"
1- zo-n».te»-iıs-2i2CiCLuc
T
Bi;4a]
n 4S-14 15-H 45-1115-21 4SCUCTBI74 X
UOO-Î J0CL.CTÎSIÎ4BC
>:
1
30
1 "141 «DD-HZMS 'C-T 30CUOÇ9 !5 «
X-T 2XUCTES 23 45
4 t * aavCTES245
VECDİ SAYAR
Bizans Kafasıymış...Dünkü Ortadoğu gazetesındeki bir koşe yazısından
alıntı yaparak başlayalım bugünkü yazımıza. Serdar
Kuzu imzalı yazı "Bizans Kafası" başlığını taşıyor.
"Sevgili dostlar, şu aralar Istanbul Beyoğlu'nda 'Pe-
ra Fest' işimli bir festival düzenlenmekte ve tanımı da
'çokkültüriülük' festıyaliymis. Bu çokkültürlülük dalga-
sının esas an/amı Türk ve ıslam kûltürü dtşındaki her
şeydir. Bu tip festivallerde kültür faaliyetleri adı altında
Rum müzikleri, Yahudi danslan çalıp oynanır ve Avru-
palılann bile seyretmedikleri Italyan, Alman bitumum
'entel filmleri' arzı endam eder. Bu lafta kültûrfaaliyet-
lerinde ne hikmetse eksik olan tek şey Türk ve Islam
kültür motifleridir. Zaten söz konusu festivalin Israil
Konsolosluğu ve Galata Rotaryenlerigibisinden spon-
sorlanna bakınca işin aslının ne olduğunu tahmin er-
mektezortanmıyorsunuz. Tüm bu laflann gerisinde eve-
tenip gevetenen şey Fatih Suttan Mehmet/n fethet-
tiğı Bızans'ı yenıden diriltmektir ve ne acıdır ki Batı'ya
ıcazetlı yönetimlerimiz de bu gibi işlere herzaman teş-
ne olurlar. Mesela bir grup insan bir araya gelerek 'Is-
tanbul Avrupa Kültür Başkenti 2010 Girişim Grubu'
gibisinden bir aksiyon oluşturmuşlar ve grubun Danış-
ma Kurulu Başkanı da Tayyip Erdoğan'/n danışmanı
ve Beyaz Saray çevirmenı Egemen Bağış'tan başka-
sı değil. Efendılere sormak lazımdır2010 senesinde Av-
rupa kültür başkenti yapacağız dedikleh Istanbul kos-
koca Osmanlının başkenti değıl miydi ve Avrupa kül-
tür başkentine Bizans denilmiyormuydu ?..'
Bu hafta, Pera Fest'ten söz etmeyi düşünmüyor-
dum. Ama, Ortadoğu gazetesindeki yazıyı okuyunca,
fikrimi değiştirdim. Festivalde olup bitenleri sizlerle
paylaşmaya karar verdim.
"Çokkültürlülük'' kavramından geçen hafta söz et-
miştik. Sayın Kuzu, bu yazıyı okursa "çokkültüriülük"
kavramı hakkında bilgi edinebilir. Pera Fest'e gejince,
bu festivalin nasıl düzenlendiğini hemen her gün çe-
şitli basın organlannda anlatıyoruz. Festivalimiz, "ıme-
ce" usulü ile gerçekleşiyor. Yaklaşık kırk kültür-sanat
kurumunun ortak çabası ile ortaya çıkan bu etkinlikte,
Israil Konsolosluğu'nun katkısı iki Israilli sanatçının gı-
derierinı üstlenmekten ibaret. Galata Rotary ise önü-
rnuzdeki pazar günü bir "Ga/ara" turu düzenliyor, biz-
den ya da geziye katılacaklardan bir ücret talep etme-
den. Ve onlar gibi daha başka kuruluşlar var katkı su-
nan, kimi emeği ile kimi mekânı ile. Bunlardan bazıla-
n kamu kuruluşu, bazılan özel kesimden. Benim bildi-
gim, "imece" bir Türk ve Osmanlı geleneğidir. Yanılı-
yor muyum acaba?
Bir de, festivalin içeriğine dönuk eleştirilere baka-
lım. Hani şu "Türk ve Islam kültürü dışında her şeyin
olduğu" festivalde bakalım bu güne dek neler yapıl-
mış. Dördüncü yaşına basan Pera Fest'in programla-
nnda yer alan sanatçı grtıplan arasında bakın kimler
vardı. 2002 yılında, tasavvuf müziği grubuyla Ispan-
yol flamenko topluluğunun ortak gösterisi ile başla-
yan festivalde yer alan etkinlikler arasında, Kültür ve
Turizm Bakanlıgı'nın Tarihi Turk Müziği Topluluğu'nun
sema gösterisinden. mehter müziğıne, Istanbul Bü-
yükşehir Belediyesi Kent Orkestrası'ndan "Dumrul ile
Azrail" oyununa kendi kültürümüzle ilgili pek çok öğe
yer aldı.
"Beyoğlu Kartpostallan" sergisi, "Beyoğlu Şiiri",
"Zeki Müren ve Beyoğlu", "Beyoğlu'nu Yazanlar",
"Beyoğlu'nun Tarihsel Dokusu", "faş Plaklarda Be-
yoğlu Şarkılan", "Edebiyatımızda Beyoğlu", "Dünden
Bugüne Beyoğlu Karikatürteri", "Yeşilçam'da Beyoğ-
lu", "Gel Zaman Git Zaman", "Beklenmeyen Kaynak-
larda Beyoğlu"... Acaba, bunlarda Bizans'ı yeniden in-
şa etmek için mi yapıldı?
Biraz da, bu yılkı programdan söz edelim. Festiva-
lin ilk etkinliği, Karşı Sanat'ta Burçak Evren ve Ephe-
mera Derneği'nin düzenlediği "Beyoğlu'nun Epheme-
rası" başlıklı sergi oldu. Evren, saydamlarlazenginleş-
tirdiğı konuşmasında, Beyoğlu kültürüne ilişkin bilme-
diğımiz pek çok unsurdan söz etti. 95 yaşındaki tiyat-
rocu Agop Ayvaz da, Beyoğlu tiyatrolannın ilk yıllan-
na tlişkin anılannı anlattı (Türk tiyatrosunun ilk yıllanna
damgasını vuran Ermeni asıllı vatandaşlanmızın çaba-
lannı görmezlikten mi gelmeliydik?). Ertesi gün, Kültür
Bilincini Geliştirme Vakfı işbiriiği ile düzenlenen Beyoğ-
lu kültür turunda da, Beyoğlu'nun ilk önemli yapılann-
dan biri olan Galata Mevlevihanesi'nden başlayarak ls-
f klal Caddesı'ndeki eski tıyatrolar ve sirtemalar tanı-
tıldı. Yoksa bu da mı bizim kültürümüze ait değil? ön-
ceki gün, Tank Zafertunaya Kültür Merkezi'nde Prof.
Iskender Pala, "Pera'da Aşk" başlıklı bir konuşma
yaparken Akbank Kültür ve Sanat Merkezi'nde iki bü-
yük şaırimizi andık. Prof. Cevat Çapan'ın sunuş ko-
nuşmasının ardından Zeliha Berksoy, Ahtnet Leven-
toğlu ve Tijen Par, ölüm yıldönümlen bu haftaya denk
düşen Orhan Veli ve Melih Cevdet Anday'dan şiirter
okudular, Şema iki şairin eserlerinden yapılmış iki şar-
kı seslendirdi. Herhalde, bu da Bizans kültürüne ya-
pılmış bir katkıydı!
Festivalin konserierinde "kültürter buluşması" kon-
septini vurguluyoruz. önceki gün Italyan Kültür Mer-
kezi'nde Iraklı, Iranlı, Israilli ve Hıntli müzisyenlerin bir-
likte verdiklen konser büyük ilgi gördü. Yann akşam ay-
nı salonda Türk, Israilli ve Italyan müzisyenlerin kon-
seri var. Bu buluşmalar, Osmanlı'nın hoşgörüye daya-
nan çokkültürlü geleneğinın çağdaş bir uzantısı olarak
nitelendirilebilir olsa olsa. Sanatçılann banş için el ele
vermesinden rahatsız olanlara başka bır sözümüz o-
lamaz.
vecdisayar@yahoo.com
K Ü L T Ü R İ Ç t Z t K
K Â M t L M A S A R A C I