18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HKASM2005CUMA * CUMHURİYET TYf£ HJAD17I2T li\x dishab(g cumhuriyet.com.tr SAYFA 11 AED'lilerin büyükbölümüne göre 'bazen', c sık sık' ya da 'nadiren' bu yönteme başvurulabilir Atnerikalı işkencedenyana Başkan ~Yardımcısı Dick Cheney, •niMhakfetteki Demokrat Parti'yi 'fraatçıhkla' suçladı. (Fotoğraf: AFP) Cheney hakaret yağdırdı Dış Haberter Servisi - ABD'de George Bush yönetimi Irak savaşı nedemyk gıderek artan eleştirilere karşı saldınya geçti. Başkan Yardımcısı Dick Cheney, muhalefetteki Demokrat Parti'yi "ürsatçılıkla" suçladı. Özgürlüğün Önculen Enstitüsünde bir konuştna yapan Cheney, Bush yönetiminın, kıtle imha silahlanna ilişkın istihbaratı çajpıttığını iidia eden siyasetçıleri "Siyasi avantajlan için tehikeli yalanlan yannnaktan çekmmeyen onursuz lişifer" olarak niteledi. Demokrat Parti'nin Irak'ta ABD askerleri elürken. kötü niyetli ve yanlvş iddialardan yararlanarak siyasi ttkar sağlamaya çalıştığını öne süren Cheney, "Bugünün en sorumsuz açüdamalan, zamanında Saddam Hüseyin'e karşı güç kuQanılma$ını destekleyen potttikacıtardan gethor" dedi. üeçen yılki başkanJık seçiminin Z>emokrat adayı John Kerry jak işgaline onay vermiş, ancak Jaha sonra Bush yönenmini ileştirmişti. Kerry, Cheney çın u Irak konusunda ondan laha az güvenitir başka trir tsim bubnakzor" dedi. Dış Haberler Senia - ABD'de ya- pılan bir kamuoyu araşhrması, Arne- rikahlann büyük bölümûnün, terör zanlılanndan bilgi almak için işken- ceye başvurulabüeceğini düşündü- ğünü ortaya koydu. Pevv Araştırma Enstitüsü tarafindan başkent Washington'da yayımlanan araştumanın sonuçlanna göre, terör zanlılanna bazen işkence yapılması- nın gerektiğini düşünenlerin oranı yüzde 31, işkenceye sık sık başvurul- ması gerektiğini düşünenlerin oranı yüzde 15. Araştırmaya katılanlardan yüzde 17'si nadiren işkenceye başvu- rulması gerektiğini düşünürken yüz- de 32'si asla işkenceye başvurulma- ması gerektiğini düşünüyor. Aralarında asker, dış ilişkiler, gü- venlik uzmanı, gazeteci, mılletveki- li, profesör ya da dinı liderlerin bu- • Ülkede terör zanlılanna işkence yapılması gerektiğini düşünenlerin oranı yüzde 63'übuluyor. Asker, gazeteci, milletvekili. profesör ya da dini liderleri de kapsayan araştırmayı yürüten şirkete göre, bu grupta işkence uygulamasma sıcak bakanlann sayısı hiç de az değil. lunduğu Amerikahlara da soru so- rulduğunu bildiren Pevv, bu grupta işkence uygulamasma sıcak bakan- lann sayısınm hıç de az olmadığını kaydettı. Askerlerin yûzde 49'u karşı Pew raporunda, işkenceye kesınlik- le karşı olduğunu söyleyen grup ara- sında güvenlık uzmanlan, din adam- lan ve akadetnisyenlerin bulunduğu belirhlirken büim adamlan vemühen- dislerin yüzde 48'ının bu görüşe ka- tıldığı, askeri yetkılilenn yüzde 49"unun da işkenceye karşı olduğu- nu ifade ettiği kaydedildi. Buna karşıhk. uzmanlann aksıne, halktan kişilerin yüzde 48'inin Irak ya da Guantanamo'daki mahkûmla- ra kötü muamelenın bazı bireylerin işi olduğunu düşünme eğılimi sergı- lerken yüzde 36'sı da bunun yetkili- lercetanımlanmış siyasetten kaynak- landığını düşünüyor. Bilim adamla- n ve mühendislenn yüzde 75'i, gü- venlik uzmanlannın yüzde 57'si, dış ilişkiler uzmanlannın yüzde 58'i ve akademisyenlerle gazetecilerin yüz- de 53'ü bu kötü nıuanıeleyi resmi kadrolara atfediyor. Uzmanlar, ya- bancı ögrencilere uygulanan vizele- rin sayısının azaltılması konusuna eleştirel yaklaşırken yüzde 7 l'lik ke- sim bu önlemin teröristlerin ABD'ye girmesim engellediğını düşünüyor. Irak'ta işkence Irak hükümeti, Bağdat'ta önceki gün ortaya çıkanlan 'işkence" mer- keziyle ilgili savlann abartılı olduğu- nu öne sürerken Sünni yetkılilerle in- san haklan örgütleri olayın "buzda- ğınınsadecegörünenkısmr olduğu- nu behrtiyor. Sünni Arapyetkilıler. 1 yıldırlçiş- leri Bakanlığı'na bağlı Şıı güvenlik güçlerinin Sünnılere işkence yaptığı ve kaçınp öldürdügü uyansında bu- lunuyor. 'K. Kore'ye hoşgöriiyok' ABD Başkanı George Bush ile Güney Kore Devlet Başkanı Roh Mu-hyun, Kore Savaşı'nı (1950-1953) sona erdiren ateşkes anlaşmasmın yerine banş aıüaşmasının geçiribnesiyle ilgili görüşmelerin yapılması konusunda anlaşnıaya vardılar. Asya Pasifık Ekonomik İşbirtiğfnin (APEC) bugün başlayacak doruk toplantısı için Güney Kore'de bulunan Bush ile Roh, ortak basın topiandsmda, Kuzey Kore'nin nükleer programı sorunuyla banş görüşmelerinin paralel yürütülebileceğhıi betirttiler. tki Hder, Kuzev Kore'nin silahstdanması gerektiği konusunda da anlaştıklannı ve nükleer silahlı bir Kuzey Kore'nin hoşgörülemeyeceğini betirterek konunun banşçı ve diplomatik youarla çözülmesi gerektiğini yineledikr. Asya gezisine devam eden Bush için Seul'de protesto gösteriteri düzenlendL (Fotoğraf. AP) CHP 31. OLAĞAN KURULTAYINA MEKTUP 12 Eylül cuntası tarafindan kapatılan partimizin yeniden açılma- sından 19-20 Kasım 2005 tarihinde toplanacak CHP 31. Olağan Ku- rultayı'na gelinen süreçte partimiz, ciddi bir yörünge değişikliğine uğrayarak kimliğini ve özünü kaybetmiştir. Bu kurultayda büyük olasılıkla Sayın Baykal tek aday olarak Genel Başkanlığaseçilecektir. Seçmeninden ve örgütünden kor- kan yönetim, bu kez kendi yöntemleriyle belirlediği delegelerle tüzüğe engel koyarak tek başına aday olmayı içine sindirecek- tir. Böylece başarı da, başarısızlık da, artık tartışmasız olarak "Baykal ve ekibine" ait olacaktır. Hukuku müdafaa için kurulan partimizin genel merkezi, parti içi hukuku ve demokrasiyi, çağdaş sosyal demokrasilerdeki tüzük öz- lemini yok etmiştir. Partilinin karar süreçlerine katılmasına ve seçme-seçiime özgür- lüğüne engel konulmuştur. Örgütte ve ülkede, heyecan ve dinamizm yaratacak, partiyi iktidara taşıyacak yeni yönetim kadroları antide- mokratikyöntemlerle, çağdışı tüzükle gerçekleştirilemez. Seçilmekten başka amacı olmayan bu kadroyla ilk genel seçim- de, sunacağımız yeni bir sol program ve seçim bildirgesi ile sonuç- lanacak "ilk hedefler beyannamesi" hazırlanamaz. Bundan böyle, toplum için, ülke için, parti için yapmak iste- dikleriniz veya istemediklerinizle ilgili hiçbir engel ve özrünüz kal- mamıştır. Tarih önünde siyasi sorumluluğunuzla başbaşa kalmanız için bu kurultayımıza, içirmiz kan ağlayarak katılmıyoruz. DEMOKRASİ VE HUKUK PLATFORMU ADINA ALİ ÖZCAN HUKUK SORUNLARI MASADA Avııkadarın Tıflis bnlıısıııası LE\XA TAV ŞANOGLU TtFLİS - Avrupa Gü- venlik ve İşbirliğı Teşki- latı'nm (AGÎT) düzenle- diği bir dizi hukuk konfe- ransından "Hakça Bir Yar- gılanıa Güvencesi için Sa- vunma Avukatiaruun Ro- lü" konu başlıklı olanını Gürcistan'uı başkenti Tif- hs'te izliyoruz. Hakça yargılanma için kolaylıkla avaıkat edinebil- me olanağuıın çok önem- lı olduğu vurgulanıyor. Dikkat çekicibir nokta ada- letin iyi işleyebilmesi için Avrupa Konseyı Komis- yonu'nun son yaptığı bir çahşmada ortayaçıkan çar- pıcı sonuçlar. Bu çalışma AGÎT bölgesi kapsamında- ki kimi ülkelerde 10 bin kişiye4 avukatdüşerken bu oranın AB ülkelerinde 10 bin kışıye 10 avukat düş- tüğünü ortaya koyuyor. A\Tikat sayısının azhğının hakça yargılamayı engel- leyen unsurlardanbirisi ol- duğu vurgulanıyor. Bunlar konuşulurken çevreme bakıyorum. Kür- süde Amerikan Barolar Birliği temsilcıleri etkin. Oturum başkanhğım da Amerikan Barolar Birliği temsilcisi yapıyor. Pek çokülkenin barolar birliği ve barolan toplan- tıya katılmış. Aynca sivil toplum kuruluşlan katı- lımcılannın sayısı çok faz- la. Türkiye'den ise Dışiş- leri Bakanlığı'ndan üd gö- revli, bir de Marmara Gru- bu Vakfı' ndan iki kişi var. Binsi vakfin AB ve Insan Haklan Platformu Başka- nı Müjgan Suver. tyi de Türkiye Barolar Birliği ya da bizım barolann temsil- cileri burada niye yok? Türkiye'de hakça savun- ma ve yargılama çok mu gelişmiş ki insanlarbu tür konferanslara ilgı göster- miyorlar? Açış konuşmasını yapan Gürcistan Adalet Bakanı KonstantineKemuiaria di- yor kı: "Güreistan'ın bir hukuk devieti haüne gel- mesine çahşıyonız, Ama- cımızdüzgün birbaro kur- mak" Toplantının baş konuk komışmacısı ıse son dere- ce ilgınç ve dikkat çebci bir isim, Sir Sydney Kent- ridge. Nelson Mandda tu- tuklanıp yargılandığmda avukatlığını üstlenmişti. Sir Sydney aynca başka bir siyah Afrikalı mılitan olan ve gözaltmda öldürü- len SteveBiko'nun daavu- kathğını üstlenmişti. Kent- ndge şunlan söylüyor. "50 yıldan fadadır sa- vunma av ukatiığı ve hu- kuk danışmanlıgı yapıyo- rum. Bir avukat müveldd- lini bagımsız oiarak savn- nabilmeü ve hakça bir > ar- gızeminioluşmalıdır. AMI- katın hakkuun çiğnenme- sL müvekkuuün de hakla- nın çiğnenmesi anlanıına geur." Çeçen bir hukukçu da Rusya'nın hukuk uy- gulamaİanndan yaknııyor. Rusya'dan sivil toplum kuruluşlan temsilcisi de söz alarak şu önemli soru- na parmak basıyor: "Irk- çıhk cinayederi büyük so- run. Bövie davalarda avu- kadann eUeri kollan bağ- lannor. A\ukaüar dava aşa- masuıda soruşturma ya- pabilmeü.'" ,\BD"den Los Angeles Barosu temsilcisi kendi ül- kesinden örnek vererek şu çarpıcı açıklamayı yapı- yor: "Birkerekküamaka- mı yeteıü detil toplayamı- yor. O nedenle potisleri de mahkemeve davet etmek zorunda kalıyoruz. Kanıt yetersizligiavukatlann da işlerini zoriaşbnyorr BIÇAK SIRTI EROL MANtSALI Merkel ve f Kumalık' Üzerine Çeşitlemeler... Almanya'da Sosyal ve Hıristiyan Demokrat par- tiler, Türkiye politikasının "nastl ifade edileceği" ko- nusunda anlaştılar. Merkel'in başbakanlığı altın- da yürütülecek Türkiye politikası şöyle; 1) Görüşmeler sonunda tam üyelik yok. 2) Ama görüşmeler sürecek, bu kesin. 3) Türkiye'nin, üyelik yerine "özel statüye" gö- türülmesi zamana yayılacak; zaman içinde iş ken- diliğinden hallolacak. Hıristiyan ve Sosyal Demokrat partilerin ikisi de Türkiye'nin üye yapılmasını en başından beri iste- miyordu. Ancak Hıristiyan Demokrat Partisi, bu- nun açık açık belirtilmesini ıstedi. Çünkü "kendi ta- banına ve Aiman halkına" yalan söylemek istemi- yordu. Halktaki "Türkiye karşıtı" beklentiyi, "tat- min etmek" niyetindeydi. Sosyal Demokratlar ise "üyeliğin olmayacağını en baştan söylemeden", zaman içinde bunufiilen gerçekleştırmek niyetindeydiler. Koalisyon protokolünde, birazyumuşatılmışifa- deyle de olsa, Hıristiyan Demokratlann istediği ol- du. "Yan açık, yan dürûst" politikaya dönüldü. Verheugen maskeleri indirdi... Aslında Verheugen aylar önce Nisan 2005'te Al- man basınına çok zarif bir açıklama yapmıştı. Bu ifadeyı yakalayan Kâmran Inan, Haber Türk'teki bir programda açıkladı. Alman gazeteciler Günter Verheugen e, "Ne- den Türkiye'yi AB'ye almayacağımızı açık açık söylemiyorsunuz" demişler. Verheugen'in yanrtı ise zanf olduğu kadar ibret verici: "Akıllı insanla- nn anlayacağı birbiçimde söylüyoruz, daha ne ya- palım..." Verheugen'in basına yaptığı bu açıklamayı An- kara'daki siyasilere sormak gerekir; -Verheugen'in ifadesinegöre, "Ankara'dakiap- tallartam?"VeyaVerheugen "kimlere aptal demiş?" - Eğer bu doğru değilse; Verheugen'in ifadesiy- le, "Akıllı insanlann anlayacağı bir biçimde söyle- nen gerçeği", aptal gibi davranarak, anlamazlık- tan gelenler kimler? Eğer bu sorulara bir yanıt alamazsak tekrar Ver- heugen'e dönüp sormamız gerekecek: - Sayın G. Verheugen, sizin akıllı insanlann an- layabileceği bir biçimde ifade ettiklerinizi, "ille de anlamak istemeyen akıllılar kimler?" Başka çaremiz yok ki; bizim taraftan alamadığı- mızyanıtlan Brüksel'dekilerden elde etmek alışkan- lık haline gelmedi mi? Bakarsanız sevgili Verheugen pat dıye bunu da söyleyiverir... Gelelim Merkel Hanım'a... Bir Alman kadını olarak Türkiye'nin AB'ye "ku- ma" yapılacağını daha en baştan ilan etmeye kalk- masını, kendisine hıç yakıştıramadım. Bizi hep "bı- yıklılar takımı" olarak gördüklerinden, "kumahğı bıyıklılara yakıştırdığını" düşünmüş de olabilir. Bu Almanlann sağı solu hiç belli olmaz... Evet, Fransa'dan sonra Almanyada Türkiye po- litikasını "ifşa etti". Fransa özel statü görüşmele- rinin ardına, "referandum yapma karannı da" ek- lemişti. Merkel daha dürüst davrandı; "görûşme var, ama üyelik yok" anlamına gelecek koalisyon protokolünü imzaladı. Avrupa Birliği'nin iki lokomatit ülkesi "malumu ilan ettiler". Işin içindekilerin, zaten bildiği bir ger- çeği belgelere yazarak kendi halklanna dürüst dav- randılar. Ama Verheugen'in söylediği gibi esas sorun on- larda değil, bizde: "Akıllı insanlann anlayacağı bir biçimde hem söylüyoriar hem de yazıyohar." Ama bızimkıler aptalı oynamayı sürdürüyoriar. - Çünkü Türkiye, AB'nin bekleme odasına hap- sedilmelı; eli kolu önce bir bağlanmalı. - Bi kolu bağlanacak ki gerçekdemokrasiye, halk- çı politikalara, cumhuriyet rejimine, laikliğe karşı olan çevreler kendi hesaplarını yürütecekler. Neler mi yapacaklar? islamcı bir siyasi yapılanmayı yerieş- tirecekler. Gerçek demokrası yerine tarikatlann hâ- kim olduğu "Islami oligarşi", biçimsel demokrasi içinde yerii yerine oturtulacak. Bu arada Islami ve gayn milli sermaye çevrele- ri yalnız piyasalara değil bürokrasiye ve sosyal dü- zene de hâkim olacak... Kendilerini akıllı sanarak aptalı oynayanlar işte bunlar... www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali BAŞSAGLIGI Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı —- değerli insan ALİ DOĞAN ı kaybettik. Tüm dostlannm acısmı yürekten paylaşır, başsağhğı dilerim. VELİ SERİN Mersin - Yenice Belediye Başkanı BAKIRKÖY 5. SLT.H HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2004-1427 Karar \o: 2005-627 Mahkememizden venlen karar gereğince, Sıvas ılı. Gölova ilçesi, Karayakup mah. cılt no: 0092, asn: 0015 sn: 0053'te nüfusuna kayıtlı bulunan Mehmet ve lfakat'dan olma hasta 10.07.1985 d.lu mahçur Samet Çelık'ın hastalığından dolayı vesayet altına alınmasına ve kendisine aynı VCT nüfus kayıth bulunan 01.09.1980 d.lu Ramazan Çelık'in vasi ola- rak tayinine 19 08.2005 tanhlı duruşmada karar veril- miştır. İlan olunjır. Basın: 53670 \
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle