25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KASIM 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA SOZOKURUN Fikret Dağhoğlu [email protected] Faks:O 212 343 72 64 AB sevdalılanneredesiniz? T üridye'de dolayh vergiler yüzde 75'i aşı- yor. Hükümet vergileri arttırmayaca- ğız diyor, bu doğru değil ama dar ge- lirlinin boğazını sıkan dolayh vergi oaını gittikçe yûkseliyor. Peki, bu çok ciddi bir veergi adaletsizliği değil mi? 0 halde Ortaan Pa- nMik'un düşünce özgürlüğü ile göz yaşartıcı bir şasdlde ilgilenen Avrupa Birliği, bu korkunç aadaletsizlikle neden ilgilenmiyor? Kayıt dışı eBonomi yıllardır yüzde 50'leri aşarak sürege- lr^or. Neden buna karşı duramıyor iktidar? Ne- docn bazı şoför ve bulaşıkçılar en üst düzey ver- g ü iıükellefı görünüyor. Devlete 92 trilyona ka- d~sr borçlaruyorlar. Bunun bir araştırması yapı- Ii3or mu? Nedir bu gelırin kaynağı, neden sor- gsBİanmıyor? Ödenen vergi ile açıklanamaya- c=3£ gelir ve servetlerin hesabı neden sorulamı- y <ar? Türk vatandaşlannı azınlıklar bahanesi ile bölmek isteyen AB neden bunlan sorgulamıyor? Neden gelir dağılımındaki büyük adaletsizliğin üzerine gıtmiyor AB? Bir azınlık zevk içinde pa- halı bir yaşam sürdürürken ıftar çadırlannda karnını doyuran yoksul ve işsizlerle neden ilgi- lenmiyor? Yüzde 10'u aşan işsizlik sorun değil mi? Önlann varhğından haberdar değil mi ikti- dar? Niçin büyük mal varlığı ve servetler için nereden buldun diye soramıyor? Yoksa yatırım yapsınlar diye mi bu suskunluk? Hani nerede bu yatınmlar? Prof. Şükrü Kınlot ne güzel anlatı- yorbunlan açıklıkla. Diline sağlık, ProfesörOs- man AJruğ da anlatırdı bunlan, ona ne oldu bi- lemiyorum. Kamu görevlileri için nereden buldun yasası var ama işadamlan için yok. Neden acaba bu Ozal mirasçısı zenginseverlik, işadamı ayncalığı? Her şey özelleştiriliyor. Sağlık ve eğitim gibi hal- kın temel gereksinimJeri... lyi eğitimi varhklı ai- le çocuklan alacak. Özel okullar 20-30 bin do- lar. tyi sağlık hizmeti yine zenginler içm. Nere- de Atatürk'ün resimlerinin indirilmesini öneren AB? Bu birliğin öngördüğü kriterler bu mu? Onlar da biz zenginleri severiz mi diyorlar. Ül- kemizin anlı şanlı yazar, düşünür ve aydınlan, AB sevdalılan söz ve düşünce özgürlüğünün yılmaz savunuculan, iktidann şakşakçılan ses verin, neredesiniz? Ne diyorsunuz bütün bunlara? Bu saydığım eşit- sizlik, haksızlık ve adaletsizliklere ne diyorsu- nuz? Kayıtsız şartsız bağlı olduğunuz AB bun- lara ne diyor? Yoksa onlar sadece azınlık hak- lan, Kürt haklan ile görüş ve düşünce açıklama haklan, sermayenin güvence altında olması ile mi ilgileniyor? Emekçi haklannı, sömürüyü, vergi ve gehr adaletsizliğıni görmüyorlar, umur- samıyorlar mı? Vaktiyle mangalda kül bırak- mayan ve emekçi haİdarını savunan solcular vardı. Onlar neredeler şimdi? Ünlü eski Mark- sist Nabi Yağcı gibi, büyük romancı Orhan Pa- muk gibi bu iktidann övgüsü ile mi meşguller? Ya şu Arap sermayesi ile göklere yükselecek gök- delenlere ne diyorsunuz 0 Mehmet Baıias gibi sizler de bu yükselişten memnun musunuz? Neoliberal politikalar bu tür yükselişleri mi ön- görüyor? Ama sızi temin edenm, bu ülkede doğ- ru bildiği yoldan sapmamış, sızin ulusal statükocu dediğiniz, Kızılelmacı dediğiniz, değişimi an- lamıyorlar dediğiniz çok sayıda insan var. On- larulusal çıkarlan savunmak için. Mustafa Kemal ruhunu yaşatmak için sonuna kadar savaşacak- lar, yılmadan. Birgün Türkiye ancak onlann ön- cülüğünde başı dik ve onurlu kimliğı ile AB'ye girmeyi kabullenecektir. -- Coşkun ÖZDEMİR Karşıyaka'daki baz istasyonlan U lkemizde son yıllarda cep telefonlannın kullanımı hızla artmışnr ve artmaya devam etmektedir. An- cak cep telefonlannın kullanılabilmesi için gerekli olan baz istasyonlan da bizlere verdiği zararlan sürdür- mektedir. Bu konuda yapılan çalışmalar. baz istasyon- lannın: • Beyin ve kan kanserlerine • Üreme özelliği- nın yitinlmesıne • Kalp hastalıklanna • Uyku bozuk- luklanna ve huzursuzluğa • Kan basıncı artışı, baş ağ- nsı, baş dönmesine • Sakat çocuk doğumlannın artma- sına neden olabileceğıni göstermektedır. Bu durum o'zellikle de baz istasyonunun kurulu olduğu binaya ya- kın olanlar için daha fazla geçerlıdir. Karşıyakaaa be- lediyenın yer gösterdiğı. kamuoyunun yanıltılarak baş- ka görüntüler altında (saat, reklam panosu vb.) kurul- ması sağlanan 9 adet baz istasyonunun dışında, beledi- ye ile hiçbır ilişkısi olmayan ve aslında yasal olarakbe- lediyenın müdahale etme şansının da olmadığı onlarca baz istasyonu bulunmaktadır. Bız Karşıyakalılar daha sağlıklı bir ortamda yaşamak istiyoruz. K4RŞIYAKALILAR Enver Arpalı Y • ücel Aşkın'ın başına gelenler adalete olan güvenimi sarsmıştı. Enver Arpajı'nın başına gelenlerse vicdanımı zedeledi. Üzüldüm, öfkelendim, utandım. Kendimi aciz ve çaresiz hissettım. Olay basıt bir intihar vakası olarak geçiştınlmemeli. Bu olayın siyasi, hukuki bırçok sonımlusu var. Onlan adalete havale etmek isterdim ama şu ortamda pek yararlı olacağına ınanmıyorum! Allah'a havale edıyorum. Ve diyorum ki: Bir dakika karanlık eylemi iyi bir başlangıç olmaz mı? Mehmet SAYIN Göç ve sorunları kincı Dünya Savaşf ndan sonra. bozulan ekonomik şartlara uyum sağlayabilmek, nüfusun hızlı artışını dengeleyebılmek. işsizliğe çare bulabilmek ve kişisel. ekonomik ve sosyal emniyet amacı ile köylerden şehir ve çevrelerine hatta başka ülkelere göç edılmektedir. Bir başka anlamda endüstrileşmeye meyil ya da sanayi bölgelerinde toplanma veyahut toprağı terkediş olarak tanımlanan bu eylemde göç öncesi ve sonrası ortaya çıkan ruhsal ve toplumsal sorunlar çok önemlidir. Geri kalmış ülkelerde gençler, kendilerini tanımaya başlandığından itibaren bir baba otoritesiyle karşı karşıya olduğunu hissederler. Akabinde. aynı açıda beliren ekonomik ve çevresel otoriteyi görürler. Para hususunda tek söz sahibi odur. Benimsemek için baba seçildiğine göre, onun gibi davTaraşa yönenilir Bu benzeyiş çabası ve amacı içinde kalmaya çalışırlar Delikanlı bu ortamlarda oldukça kısıtlı ve erken gelen sorumlu bir hayata başlarlar. Kişisel sorumluluğu artan gencin köyünden ve ülkesüıden aynlışını önlemek için bulunduğu yörede. toprağa ya da işe bilimsel ve egitsel yolla bağlamak gereklidir. Sağlık. eğitim, iş ve sosyal güvenlik kunımlannı yakmına getirmelidir. Böylece şehirde bubnayı umduğu yaşamı, kendi yöresindeki sahip olabileceği olasılığını sağlamak en doğru olanıdır. Her kesimde, olduğu yerde mutlu olma amacı gerçekleşmelidir. Yoksa göç ve sorunlan durdumlamaz. ErdoğanAYDOĞAN Atatürk'ün koltuğu C umhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça, daha önce de bir-iki yersiz hamleyle kendini ortaya atıp dikkatleri üzerine çekmeye çahşan TBMM Baş- kanı Büknt Armç bir kez daha dikkate değer açıkla- malarda bulundu... Meclis Başkanı. Cumhurbaşka- nımız Sezer'in Köşk'te düzenlediği resepsiyonlara türbanlı hanımlan davet etmemesini eleştirirken di- yor ki: "Saym Sezer'in görev süresi bittiktcn sonra se- •çilecek cumhurbaşkanı, bö\ k bir uygulama vapma- yacakür. Bundan adını kadar eminim." Sorrnak istı- yorum, bu güven nereden kaynaklanıyor? Yine kapa- h kapılar ardında kararlar mı ahndı?.. Muhalefet er- ken seçim için kollannı sıvadı, biz de Cumhuriyet okurlan ve Türk halkı olarak tepkisiz kalmamahyız; erken seçim ohnalı ve bu iktidar artık başrmızdan gitmelıdir; Atatürk'ün koltuğuna oturacak kişiyı, Cumhurbaşkanımızı bu yönetim seçmemelidir. Cenk ÖZKÖMÜR Izmir CUMOK'ların Cumhuriyetcoşkusu Atatürk'ün 67. ölüm yıldönümünde Izmir CUMOK'lar düzenledikleri 10 Kasım etkinliğinde yaşian 7 ile 70 arasında değişen yüzlerce Izmiıii ile kucaklaştı ve kazandıklan onlarca yeni CUMOK dostu ile laik Cumhuriyetin bütünlüğünü koruma sözü verdi. Izmir CUMOK'lar, Izmir Vali Yardımcısı Mustafa Aydın ile Konak Belediye Başkanı Ali Muzaffer Tunçağ'ın da katıldığı etkinlik çerçevesinde, yönetmenligini Tunç Boran'ın yaptığı "Rasattepe'den 10 Kasım'a Anrtka- bir belgeseli"ni izledi. Izmir CUMOK tarafmdan plan- lanan ve Konak Belediyesi ile ADD Izmir Şubeleri'nin katılımıyla ortaklaşa güçlenen etkinlikte, Konak Be- lediye Başkanı Ali Muzaffer Tunçağ ve ADD Genel Yönetim Kurulu üyesi ve Ege Bölge Sonımlusu Re- şat Erguvan, laik Cumhuriyete olan inançlannı dile getirdikleri birer konuşma yaptı. Izmir CUMOK adı- na konuşan, CUMOK ızmir temsilcisi Şadi Aşıroğlu ise, ülkemizin bugün içinde bulunduğu karanlık du- rum ile Atatürk'ün koyduğu, temeli bilime ve aydın- lanmaya dayanan insan ve toplum modelini karşı- laştırarak bugünün gerçekliğinin sorgulanması ge- rektiğine dikkat çekti. Bu arada Milas CUMOK 20 Kasım'da 68'liler Birliği Vakfı Başkanı Sönmez Tar- gan'ın konuşmacı olarak katılacağı "Ulusal Ideolo- jinin Sınıfsal Temelleri" konulu bir söyleşi düzenle- di. Saat 10.00'da Ege Restoran'da gerçekleşecek söyleşi için Dr. Ümit Özbek'le (0 532 382 58 50) iletişim kurulabileceği bildirildi. ELEŞTİRİLER S ayrn Zeynep Oral' ın "Esintiler" köşesinde "Küçük Prens'i Düşünürken" yazısını okuduktan sonra adını not aldım. Gelibolu Ilçe Halk Kütüphanesi Müdürü "AK Dursun''. Yakınmalan, yaptıklan ve kişiliği ilgimi çekmişti. Bir hafta sonra Gelibolu'ya tatile gidecektim. Mutlaka AM Dursun'u tanımalı, kütüphaneyi görmeliydim, kitaplar da hazırladım götürmek üzere. Kütüphane Gelibolu'nun en işlek yerinde. Bir ekmek frnmnın bulunduğu eski bir binanın üst katı. Ali Dursun'un seçme ve değerli sözlerden hazırladığı panolar ve Atatürk resimlen merdivenlerde buyur ediyor. Canlı, heyecanlı, güler yüzü ile Ali Dursun da sevinçle karşılıyor. Tath sohbeti ve övünülecek çaba ve istekleriyle sanp sarmalıyor. Gelibolu'ya gerçek bir hazine kazandrrmış. Yeni ve değerli kitaplarla zenginleştirmek için her zoru başarmaya çabalıyor. Ali Dursun soyadırun aksine durmuyor, yılmıyor. Açılmasına önayak olduğu Eweşe ve Bolayır kütüphanelerinı de geliştırmeye çalışıyor. Kütüphaneleri tadilat gerektiren, ısınma sorunlan olan, tavanı akan binalarda görmeyi hiç istemem. tnsanlan geliştirecek bu hazineler büyük çaba gösterenleriyle birlikte koşullan daha sağlıklı kentin veya beldenın tarihi özelliklenyle bütünleşen kültür merkezi niteliğindeki yerlerin bünyelennde ohnalı diye düşünürüm. Tarihte ünü ve yeri büyük Gelibolu'ya böylesi yakışmaz mı? LaleERKAL Bugün (11.11.2005) almış olduğum gazetenin "Cumhuriyet Anadolu Mersin'' ilavesindeki yazılan uzun uzun inceleyip okudum. Güzel ve yararlı bir çalışmanın ürünü olarak ortaya çıkmasına karşın bazı eksiklikler olduğunu düşünüyorum. Kısaca, bazı ilçe ve yörelere ait bilgilerin olmaması, buna karşın ismi yeni duyulan yerleşimlerin ön plana çıkanhnası, benim açımdan diğer yerlere haksızlık yapıhnış olduğu kamsmı uyandırdı. Ornek mı? Gülnar ve Silifke ilçelerinden neredeyse bahsedihnemiş. Özellikle tarihi ve kültürüyle ayn bir yeri olan (Silifke folkloru) bu ilçemize köşe aynlmalıydı diye düşünüyorum. Yolaç YILDIZ Cumhuriyet, sayfalarmı CUMOK'lara açtı. "Söz Okurun " sayfamızda yayın ilkelerimize uygun tüm haberiere, duyurulara, görüşlere ve eleştirilere yer veriyoruz. CUMOK'lar bu gazetenin gerçek sahibidirler; ülke yayın yaşamına yepyeni katkılarda bulunup ufuklar açacaklanna, ülkenin yerel ve genel sorunlarını yansıtmakta önemli işlevler Tepki kelimesi maalesef olumlu içerik taşımaz. Bu nedenle deştiri de iç dinamikleri açısından olumsuzdur. Bu nedenledır ki 'olumlu eJeştiri' ve 'olumlu tepki' diye bir şey olamaz! Sadece yapılan eleştirinin ya da gösterilen tepkinin yapıcılığı veya üslubu tartışılabilir. Tepki ve eleştiri kelimesindeki içerik eritme çabalan da bence bu nedenle önemlidir... Bu nedenledir kı bu haftaki Strateji ekinin sunu yazısındaki 'olumlu tepki' kelimeleri tepkıme yol açtı!.. 'Tepki' veya 'eleştiri' almak 'Utifaf almaktan yeğdir!.. MuratAYKANAT üstleneceklerine inanıyoruz, ADD ve ÇYDD'nin var oluşlarım hızlandıracak iletişim ağımn "Söz Okurun " sayfasmda gerçekleşmesi de olanak kazanacaktır. 2000 vuruşu aşmayacak görüş ve eleştirilerinizi bekliyoruz. posta(a cumhurivet.com.tr Mektup Adresi: Prof. Nurettin Mazhar ÖktelSk. No: 2. 34381 Şişli'Istanbul. Tel: (0/212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0/212) 343 72 64 Kadına yönelik şiddet K adına karşı şıddeti tartışmaya açmak, so- runlann dile getirilmesini sağlamak, geç- mışle şimdi ve gelecekte kadın kimliği- nin öne çıkması ve şiddetin önlenmesi için kadın güçlennin bırleştinhnesi, ilgıli konularda yeni platformlar oluşturuhnası gerekmektedir. Her türlü şiddet insanhk dışıdır. Dışanda şiddet ve saldırüar cezalandınlırken aile içinde normal ka- bul edümiştir. Sankı "evtilik cüzdanı, dayak lisan- a" yerine geçmiştir. Ekonomik düzeyi düşük ai- lelerde şiddet kayda geçrrüş, orta ve yüksek suııf- larda gizli kahnıştır. Töreler ve yasalar arasında tutsak kadınlar. sessiz kurbanlardır sanki. Ailede şiddet yahıızca bireysel bir sorun olarak kalma- yıp toplumsal bir sorunu da doğurmaktadır. Dö- vülen, bağımlı geleneksel rolünü kabul eden ka- dının şıddete karşı koyması için hiçbir güvencesi yoktur. Aile çe\Tesi ve toplum, yargılayıcı ve red- dedicıdir. Sanki dayağa da\et eden kadındır... O hep suçludur. Kaduun bağımsız bir kimlik kazan- ması, şiddete uğrayan kadınlann yardım araması, şiddetı yaşayan kadınlann dığerlerini bilgilendir- mesi gereklidir. Ancak geç kalınmış bu sorun, yeni yeni gündeme getırihneye başlanılmışnr. Kadınlara yönelik toplumsal ve kültürel kalıpla- nn mutlaka değiştırihnesi gerekli. Kadınlara Kar- şı Her Türlü Aynmcıhğm Önlenmesi Uluslarara- sı Sözleşmesi. Nairobi Ileriye Dönük Stratejileri ve kadını ilgılendiren ELO Sözleşmesi'nin yaşama geçınlmesi gerekmektedir. Gülseren ALÇI Yeni bir sonbahar A slında anmadığımız an var mı ki!.. Yine bir / \ sonbahar, Cumhuriyetin yapraklan bir bir J. Vdökülüyor. Cumhuriyetin kazammlan, Cumhunyetin kaleleri bir bir düşüyor. "Tarih tekerrürden ibarettir" diye bir deyiş vardır. Ba- zılan buna karşı çıkarlar. Oysa Damat Ferit'le- rin, AK Kemal'lenn. Sait Mofla'lann, rahip Fnm'lann, Bogos Paşa'lann yeni versiyonlannı görünce bu özdeyışe nasıl hak vermezsin. Bir sonbahar günü aramızdan aynlırken kurtardı- ğın ülkenin, kurduğun Cumhuriyetin, gösterdi- ğın hedefrn bu hallere düşeceğine inamr mıy- dın Atam? Önce: dün de, bugün de, bütün za- manlarda da geçerli olacak olan Gençliğe Ses- leniş'ini yerine getirmesinler diye, 12 Eylül 1980'den itibaren gençhğimizin üstüne kibrit suyu döktüler. Daha sonra dışta planlanıp içte pazarlanan "Türk-tslam Sented", "YeşB Kn- şak", "Ihrnb Islam" yapılanmasını hızlandırdı- lar. Nasıl olsa 1950 yılından bu yana altyapısı hazırlanmıştı. Yeni Osmanlıcılar, öykündükleri Osmanlı'nın çö- küşunden hiç ders abnadan aynı hatalan yine- lemeye başladılar. Önce Cumhuriyetimizin en büyük iktisadi yapılan KTT'lere göz diktiler. Çünkü bu eserler ulusalcıhğın kalesi simgeler ıdi. Yine bir sonbahar. Şeriatçılar Cumhuriye- tin, dış güçler Lozan'uı rövanşını ahyorlar. •'Yeni nesfl sizin eseriniz olacakrjr" denen se\gı- li meslektaşlanm neredesiniz? Çokuluslu şir- ketlerin yok etmek istediği sanayici, tüccar kar- deşlerim neredesiniz? Eti, sütü, ürünü elinden yok pahasına alınan köylü kardeşlerim nerede- siniz? Sivil toplum örgütleri, aydınlar, yazarlar neredesiniz? Aydınhk ve yurtsever tabanınıza rağmen neredesiniz? Bütün yapraklann dökülüp kışın gehnesini mi bekliyorsunuz? Melih ÇINAR Ne hakkınız var? I mparatorluklann başşehri, Cumhuriyetin göz- bebeği, şairlerin, bestecilerin 'Aziztstanbul'unu özellikle son 50 yıldır yöneten iktidarlar ve ye- rel yöneticiler! Bu şehir size ne yaptı da ondan sanki inökam alır gibi her biriniz bir öncekinden beter darbe üstüne darbe indiriyorsunuz? • Önce Anadolu'da yer kahnamış gibi neredeyse tüm sanayii Istanbul ve çevresine yığdınız. • Sonra, bu fabrikalarda çalışmak için gelecek va- tandaşı mafyayla baş başa bırakıp, Boğaz'ın en güzel tepelerinin gecekondulaşmasını seyrettiniz.. Sosyal adaleti(!) sağlamak için de kalan bölge- lere villa ruhsatı verdiniz. • Yol açmak için ya tarihi yapılan yıktınız ya da de- nizi doldurup Boğaz'akazık çakarakharikalar(!) yarattımz. • Osmanlı'nın önceki yüzyılda yaptığı tüneli şehir çapında metroya dönüştüreceğınize; önce zarif tramvaylan kaldınp hantal rroleybüslerle yolla- n felç ettiniz. ardından da otobüse boğup yapış yapış ulaşım kültürünü geliştirdiniz. • Yetmedi, Boğaz"ın doğal ve rahat ulaşım aracı sem- bol vapurlannı hurdaya ayınp bizleri köprülere mahkûm ettiniz. • 0 köprüleri yapmak için güzelim Küçüksu çayı- rmı yok ettiniz. Çevre yollannda kaçak kasaba- lar doğmasına seyirci kaldınız. • Aynca bu Dubai Kuleleri de nereden çıktı? Istan- bul yaşlıdır, haraptır ama asla görgüsüz değildir! Böyle kule uzunluklanyla övünmeye de hiç üı- tiyacı yoktur. Hele Türk'ün rafıne zevkinden sonra Dubaüinin abartüı gösterişine müstahak ola- maz! ReşitÇAĞIN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle