18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
«ASIM 20O5 CUMHURİYET JjjJvlJi!M \_JİVJ_l ekonomi(5 cumhuriyet.com.tr KİGEM Bct^azı Prof. Mümtaz Soysal, Telekom 'un 'eninde sonunda geri alınacağını'. söyledi ^angındanmal mı kaçınlıyor? jtü-osu) - Kamu İşle-trr»«e i- jirL Geliştirme ıKKGEM) Vakfı ?*cf. Dr. Mötntaz ^ürk Telekom in^ karşı açılmış çolc ca^a olduğunu b*elii""t>=k • Ba davalann lifeeklemeden hiss«e jeıçekleştinnek, y •al kaçınr gibi h u k u A n naL kacırmaktan K S amu Işletmecıliğini Geliştirme Merkezi Vakfı Başkanı Prof. Soysal, Türk Telekom ile ilgıli açılmış davalar sonuçlandınlmadan hısse devrinin gerçekleştirilmesinı 'hukuktan mal kaçırmak' olarak niteledı. oysal, yargı iptal karan verse de hükümetin. "Uygulanmasına başlanmış sözleşmelerden dönüş olmaz" şeklindeki Bakanlar Kurulu ilke karanna dayanarak özelleştirmeyi durdurmayacağını belirtti. Prof Dr. Soysal, ICatı- veı Gend Nlerlkezi le vec dıka Başkanı BircaD *.- *nhtazile birlikte.öncelci hükümet ile Oger Telecom arasmda devır sözleşmesi imzalanan Türk Telekom ile ilgili bir basın toplantısı dü- zenledi. Soysal, bu davalardan Te- lekom'un satışının iptaline yönelik bir karar çıkması ha- linde hükümetin benzer sa- tışlarda olduğu gibi "Resmi sözleşme jürürlüğe girmiş- tir, geri dönülmesi imkânsız- dır. Yargı karannı uygulamı- yoruz" dıyeceğini belirterek "Bunu, Bakanlar Kuru- hı'nun 'Uygulanmasına baş- lanmış sözleşmelerden dö- nüş olmaz' şeklindeki ilke karanna dayandınyorlar. Bu yöntemi daha önce de En- ka'ıun doğalgazsantraDarm- da ve Fransızlara satümış ba- zı çimento şirketlerinde uy- guladılar. Bu ilke karan ana- yasaya da, hukuk devleti an- layışına da aykmdır." Yargı- dan bir ıptal karan çıksa da- hi, Telekom'u alanlann tah- kime gideceklerini ve mas- raflannı isteyeceklerini ifa- de eden Soysal, şunlan söy- ledi: "İş anayasa değişikhgi- ne kadar gidebiür. Tahkinıde kaybederseniz, bunun cere- mesini çekersiniz. Bu ülkede yanm asır önceçokdaha kü- çük yolsuzluklardan 3 kişi asıldı. Asılsınlar demiyorum. ama bundan sorumlu olan- lar ceremesini hem tazminat, hem de ceza olarak ödeye- cekler." Türk Telekom'un deger tespitinin de tartışmalı oldu- ğunu belirten Prof. Soysal, "Telekom'un tamamı 131 miKardolarhkpeşinatileim- zadan itibaren devredilmiş oluyor. Bundan sonra her yd edecekleri kânn bir bölü- müyle 1 mih ar 50 milyon do- larhk taksitleri ödeyecekler. Bu, aklın manbğm alabilece- ği bir şey değil" dedi. Türk Telekom ve "7PR.İŞ özelleştirmelen, çalışanlar larafinam br kez daha protesto edddi. Türik Telekmt öz?lleştirmesine tepkiler htanbul \e Adamia yoğunlaşırken TVPR.4Ş s>atışt da İzanir'de jtndtme getirildi. Protesto amacıvla srûresiz lyıraana eylemiyapan Türkzve Hat>er-/ş, laber-Sen, Türk Haber- Sen ve BirEik Habr-Sen 'e üye çahşanların. polis müdahalesiyle Gayrettepe deki Türk Telekom Avrupa Yakası Müdürlüğü bahçesinin dışına çıkarüması üzerine gerginleşen oîaylar, olayyerine gelen Türk-lş Istanbul 1. Bölge Temsilcisi Faruk Bûyükkucak ve diğer sendika temsilcilerinin polis yetkililerivle vaptıkları görüsmeler sonucu normaİe döndü. Görüşmelerde, gözaltına ahnan 9 sendika temsilcisinin dün savcılığa çıkanlması ve çahşanların eylemlerini bahçede sürdürmeleri konusunda anlaşma sağlandı. Telekom 'un satışı, Adana da da KESK'e bağlı sendikalarm Merkez PTT önünde "ABD 'nin imamı. kaça sattın vatanı? " sloganı ileprotesto edildi Öte vandan, Cumhurivet tzmir Bürosu 'nun habenne göre. özelleştirme sonucu Koç Grubu 'na satılan TÜPRAŞ 'ın Aliağa daki çahşanlan, Koç Grubu yetkililerinin fabnkada inceleme yapacağı duyumlan üzerine dün işbaşı yapmadı. Yöneticileri fahrikaya sokrnak istemeyen işçiler, tesise gizlice giren yönetıcilerın bulunduğu salonun etrafmı sararak çesitli sloganlar attı. TEKNOLOJİÖPÜ-LERİ Finalistler belli oldu EkonomiServisi - TÜBlT.JC, Türki- ye Teknoloji Gelışturme Vaıfi ile TU- SlADın dûzenlediği "6. Tekaoloji Ödüllerrnde finalistler belrfcndı. "Büyült ÖdüT kategorisııde. "Eko- tojisTadlı hulaşık rnakinesirrojesiyle Arçelik, ""PRC- 9651 Yazıhn Tafoanh Telsz" projesiyle Aselsan •'Kemik ErJroesiTedgvisiııde Kullanian Alend- ronat tçn Getiştirilen Üredn SürecT projesiyle Eczacıbaşı. "NiTma'" adlı kesintisız sûç kavn.ağı proı 51 ile în- form Elekcfronik ve -DS10 Ikişiın Su- mıcusu'"iIeiCarel fijıale kalu. "Başa- n Ödülleıi' kateeoTİsinde şe BYM, Eümko. Himtaş. Hit BUgisa>r, Inter- farma. K»nan. Örn ekMakba. Sfctem Teknik STS Tetek(wn ve T^»aş oldu. Ödüller.SAralık'ta dağıtılaak. EĞlTtM-SEK Öğretmen ek işle geçiniyor A$¥ASLk (Cumlıuriyet teörosu) - Eğitim-Sen'ın araştzrması, cğıetmen- lenn \-Qzde 42'sinir ek ış vaptığını, yüzde*53'ünün de kendısıne »t evı ol- madığını onaya çıkaıdı. Eğıti-a-Sen'in 30 ilde şeAır merkezlennde gorev ya- pan 11 bir 500 öğretmene yönelik araşnnnasma göre. öîretmenı^rin yüz- de 7 9"u kredi kartı kullanıysr ve bu kartlaratakat yaptımayı tercıiı edıyor. HP \"E BÎLGE ADAM_ Bilgisayar alana eğitim İstaı*mlHaberSer\isi-HP ve Bilge Adam. biksayar kıilanıcılarına yöne- lik eğıtırn kampaı^ası ıçin ışbırliği yaptı^!5 Mart 200o'ya kadsr devam edecekk-acpanya lapsanundj. HP'den dizüstü y-a ia masaüstü bılgısayar alan kullanıcuk-. Bilge Aiam'ın şnibelerin- de üaetsizeğitimler alabilecelleT. Bu eğitimlerr. srcihe bağlı olar^ Temel Bılgisayar Eğitimi veya Wefc Sitesi Tasanmı Ejitimi ol acak. Doany 'Telekom 'a, elimizde işten çıkarmaplanlarıyla gelmedik' dedi ve ekledi: Hiç kimseyi işten çıkarmayacağız Mohammed Hariri bankacüıkla da UgOeniyor. Ekonomi Servisi - Türk Tele- kom"un yeni Yönetim Kurulu Başkanı Paul Doany, önceki gün tamamlanan Türk Tele- kom'un özelleştirme sürecinin ardından kimsenin işten çıka- nlmayacağı, 6 yıl içinde yapa- caklan 3.5 milyar dolarlık yatı- nmla binlerce kişiye istihdam yaratacaklan sözünü verdi. Türk Telekom çalışanlannın kaygılanmaması gerektiğinin altını çizen Doany, "TürkTele- kom'un daha önce uyguladığı gönülhı işten annhna planlanm dikkate alacağız. Şirketin yöne- ticileri ve çalışanlanyla görüş- tüktensonra birdeğişjkökolur- sa bildireceğiz. Biz Türk Tele- kom"a elimizde işten çıkarma planlanyla gelmedik" diye ko- nuştu. Türk Telekom'un yüzde 55 hissesinin blok satışına ilişkin özelleştirme sürecini tamamla- yan Oger Telecom tarafından, Türk Telekom'la ilgili gelecek stratejilerini açıklamak amacıy- la birbasın toplantısı düzenlen- • Doany, "Türk Telekom'da işten çıkarma olmayacak" derken, Hariri, Türk bankalanyla da ilgilendiklerini söyledi. di. Türk Telekom'un yönetim kurulu başkanlığına getirilen Doany, "Önümüzdeki 6 yıl için- de 3.5 milyar dolarük bir vah- nmöngörüyoruz" dedi. Doany, bu yatınmlan erişim, iletim. hat bağlama, paralı telefonlar, bil- gi teknolojileri ve data network kanallan olarak sıraladı. Doany, "Hedefimiz S yıl içerisinde geniş bant yaygınlığını AB düzeyine çıkarmak" dedi 8. veya 9. yılda Türk Tele- kom'a yatırdıklan parayı gen alabileceklenni düşündüklerini bildiren Doany, imtiyaz sözleş- mesinin vakti gelince yenilene- ceği beklentisi içinde oldukla- nnı, yenilenmezse bunun o za- man değerlendirilecek bir ko- nu olduğunu vurgulayarak "Ye- nilenme tarihinde ben 72 yaşın- da olacağun ve emekli olmayı ümit edjyorum" dıye yanıtladı. Türk Telekom'un iştiraki olan Avea'da şu anda genel mü- dür pozisyonunda bir değışıklik yapılmayacağını belirten Do- any, "Avea, Telecom ItaKa ve TürkTelekom'un destegi ile pa- zarda büyük bir operatör ola- cak" dedi. Toplantıda konuşan Telecom Italia Grubu Başkan Yardımcı- sı ve Oger Telecom Yönetim Kurulu üyesi Giampaolo Zam- bek'tti de "Telecom Italia olarak Avea'nın yakın bir gelecekte TürkTelckom'a kanbnasınıön- görüyoruz. Oger Telecom'la bu konuda işbirüği yaparak çahş>- yonız" dedi. Oger Grubu ola- rak Türkıye'de yatınm yapmak ıçın "ohımhı" bir dönem oldu- ğunu söyleyen Oger Telecom Başkan Yardımcısı Mohammed Hariri "Bankacıhk sektörü Türkıye'de çok paıiak bir ko- numda. Biz yaünmcıiar olarak bu sektörleilgileniyoruz,ama şu anda kesin bir şey yok"* dedi. İLGİ TOPLUMUNA DOĞRU / ÖZLEM YÜZAK [email protected] 70 milyon nüfuslu dev bir pazar... Hızla gelişen bir tüketici toplumu... Genç, dinamik, fazla düşünmeyi, sor- gulamayı sevmeyen, dış etkilere, kitle- sel yönlendirmelere açık... Buna karşın yenılik, değışim, modemlık, zengınlik gibi kavramlara da duyarlı... Şekıl vermeye hazır bir hamur gibi... "lyi" de yaratılabilır, "kötü" de... Her yıl cep telefonu modelini yenile- meyi "statû" olarak gören, jölelı saçlı, düşük bellı kot giyen, amaçsız, işsiz, küfür etmeyı "güç olarak algılayan", kendi değerteri ile özgün bir kımlik ya- ratamadığı için "Türk'üm" ve "Müslü- manım" sözcüklerine sıkı sıkıya sanlan gençlerin önüne ne koyalım ki, sürekli dilımize persenk olan "gelişim ve dö- nüşüm" sözcüklenne gerçek hakkını verebilelım? Işte Türkıye'nın sorunu burada: "Toplumun, gençlerin, yeniyetişen ço- cuklann önüne ne koyalım ki gerçek dönüşüm oluşabılsin?" sorusuna so- mut bıryanıtın hâlâ belirlenememış ol- ması. Planı çızılmemış, taşlan döşen- memiş bir yolda savrula savrula koşuş- turan kitlelerız biz. Başa bıri geçiyor, e-dönüşîim, Bireyr Toplum.. "Haydi şuradan gidelim" diyor, bir grup orayayöneliyor, bırdiğeri "Bakınbura- ya" diyor, kimılen oraya gidiyor... Her kafadan bir ses çıkıyor. Ve tabiı onca kakafoni arasmda hiçbir şey ol- muyor. Son günlenn en moda kavram- lanndan biri "e-dönüşûm". Önemli bir çıkış noktası. Ama burada da ne kadar doğru yoldayız? Ya da belirlenen nıhai hedef ne? "Herokula, hereve, herköşebaşına bilgisayar yerieştirilecek, öğretmenler bılgisayarokuryazan haline getirilecek, düşük kredili bilgisayariar verilecek..." "GüzelU! Eeee sonra?" "Sonra e-dönüşüm yaşanacak." "Nasıl?" "!!!!!" Şunu bilelim ki, sadece bılgisayar okuryazarlığı sayısını arttırarak bilişim- de, bilgi toplumu olmada kalıteyi yaka- lamak mümkün değil. Bunun ıçin daha somut ve nihai hedeflerin belırlenmesi gerekıyor. Irlanda'nın, Hindistan'ın, Brezilya'nın yaptığı gibi. Peki hedef belırlenmezse ne olur? Başta da dediğimiz gibi, Türkiye dev bir pazar, büyük bir tüketici toplumu... Çokuluslu devlerin iştahlannı kabartı- yor. Haklılarda. En büyükalıcının, müş- terinin devlet olması ışlen daha da ko- laylaştınyor. Satılacak bilgısayarlar, dö- şenecek ağlar, ufak tefek değişiklıkler- le piyasaya sürülecekyeni modeller... Mecbur muyuz? Evet mecburuz. Ancak her iki tarafın da kazançlı çıka- cağı birdurumunyaratılması mümkün. Bilişim sektöründe dev şirketlerın CEÖ'lan son yıllarda peş peşe Türkı- ye'yı ziyaret ediyorlar. Turkıye'nin e-dö- nüşümüne katkıda bulunmak ıçın çe- şıtli projeler açıklıyorlar. Geçenyıl Mıc- rosoft'un yaratıcısı Bill Gates gelmış- tı, önceki gün Intel'in CEO'su Craig Barrett geldı, çok yakında ıse Oracle'ın CEO'su teşnf edecek. Hepsinin deTür- kıye'nin kalkınmasmayardımcı olacak güzel projelen var. Bilgısayarlar bağış- lanıyor, okullarda laboratuvarlar açılı- yor, öğretmenler eğitilıyor, ünıversıteler- de merkezler kuruluyor... Işın açıkçası gerçekten önemli ve de- ğeriendirilmesi gereken projeler. Ancak bu bağış ve yatınmlann boşu- na olmadığını, kara gözümüz kara ka- şımız için hıç olmadığını bilelim. Ikı noktaya bakmalıyız: - Kendimizteknoloji üretemediğimiz için teknoloji satın almak zorunda olan bir ülke olarak, 70 milyon nüfusluk pa- zarlık gücümüzü iyi kullanmak. Ben, bu pazarlık gücünün, AKP hükümetinin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'ın, pazarcı üslubuyla herkesin ortasında, "Bize ucuz bilgisayar vermeyecek mi- siniz?" söylemiyleyapılmasının sakın- calı olduğunu düşünüyorum. -Doğru ve nihaı hedef belirleyerek, bilişim planlamasım ona göre yapmak. Yoksa şımdiden başladığımız gibi, tek- noloji çöplüğü olmamız işten bıle de- ğil. Doğrudan yabancı yatınmlarda tek- noloji transfennin koşul olarak ılen sü- rülmesi, çocuklann eğitim planlannda yapısal değişıklıkler, ünıversitelerin sa- nayı ışbırlıklen, özel sektörün Ar-Ge için özendınlmesı, teşvik edilmesi gibi ko- nularda bütünün ötekı parçalan... EMNİYET KEMERİ HAYAT STANDARDIDIR TEMİ 1 epkiler büyüyor EKONOMİ POLtTİK ERİNÇ YELDAN Küresel Yoksullar, Küresel Bitler: Fransa Bdmi'nden Cumhuriyet Okurlarına Dünya medyası 28 Ekim gecesi Paris'in yok- sul varoşlannda yaşayan iki genç insanın polis- lerden kaçarken hayatını kaybetmesinin ardın- dan patlak veren olaylan izliyor. Fransa'nın sınır- larını da aşarak diğer Avrupa şehirierine sıçra- yan yoksullann ve dışlanmışlann öfkesini her ke- sim kendince bir pay -ve deyim yerindeyse bir siyasi rant- çıkartarak değerlendirmeye çalış- makta. Fransa olaylan, kimilerine göre "Islami değerlere yapılan saygısızlığa karşı birdireniş", kimilerine göre ise küreselleşmenin fırsatlannı değerlendiremeyen ve küreselleşmeyi iyiyöne- temeyen uluslann çıkmazı" olarak göriilmekte. Gene kimilerince, "lümpen serserilerve ayakta- kımı" olarak adlandınlan bu grup, küresel elitle- rin bir yapay fanus içindeki steril dünyalannı kir- leten unsurlar olarak nitelendirilmekte. Oysa Fransa'da bir ekim gecesi patlak veren olaylar ne tek başına Fransa Içişleri Bakanı Ni- colas Sarkozy'nın kişısel despotluğunun veya Fransız sivıl faşizminin ne de göçmen nüfusun kendi anavatanlarında "küreselleşmenin nimet- lerinden yararianabilecekyeterli reformlann ya- pılmamasının" bir sonucudur. 2005 Fransa Eki- mi her şeyden öte, doğrudan doğruya küresel- leşme olgusunun ta kendisidir! İçinde bulunduğumuz (neoliberal) küreselleş- me dalgası, spekülatif rantlaıia büyüyen ulusla- rarası finans sermayesi ile ulusötesi şirketlerin tekelci kârlannı ve yatınmlannı güvenceye alan bir dünya görüşünü sergilemektedir. Söz konu- su neoliberal küreselleşme, gezegenimizi alınıp satılacak bir ticari meta olarak değertendirmek- te ve bir yanda teknolojik atılımlar ve refah, di- ğer yanda da yoksulluk ve eşitsizlik üretmekte- dir. Zira küreselleşmenin "nimetlerinden " fayda- lanan Avrupa'nın elit azınlıklarının tükettikleri "markalann" üretilmesi, ancak Avrupa'nın kayıt dışı nakit ekonomisi içinde asgari geçimlik dü- zeyde ücretlerie ayakta kalmaya çalışan dışlan- mış bir rezerv emek ordusunun variığı ile müm- kün olabilmektedir. Ulusötesi şirketlerin tekelci kârian ile reel üretimden kopartılmış spekülatif fi- nansal rantlar başka türiü nasıl yaratılabilecek- tir? • • • Dünyamız son 20 yıldır neoliberal küreselleş- me altında hızla bir kutuplaşma içindedir. örne- ğin Dünya Bankası ekonomistlerinden Branko Milanovic tarafından yapılan bir araştırmaya(*) göre, 1980-2002 arasmda dünya ekonomilerinin nüfusla ağırlıklandırılmamış büyüme hızı ortala- ması sadece yüzde 0.7 olmuştur. Bu ise bir ön- ceki 20 senelik döneme göre (1960-80) görece yüzde 2'lik bir yavaşlamayı göstermektedir. öte yandan Çin ve Hindistan gibi "kalabalık" ekono- milerin 1980-sonrasında çok hızlı büyümekte ol- duğu düşünülürse, yüzde 0.7'lik ortalamayı sağ- lamak için söz konusu dönemde birçok ülkenin negatif büyüdüğü, yani daha da yoksullaştığı anlaşılmaktadır. Nitekim, Milanovic'in hesapla- nna göre son yirmi yılda toplam 1 milyar insan, gerileyen (negatif büyüyen) ekonomilerde yaşa- maktadır. Bu rakamın 400 milyonu Afrika ülke- lerinde (Afrika nüfusunun yarısı); 140 milyonu Latin Amerika'da (kıtanın üçte bıri); 100 milyonu daAsya ülkelerindedir. Dünyanın en yoksul coğ- rafyasını veren söz konusu gerileyen ekonomi- lerde fert başına gelir 272 dolar düzeyine ancak ulaşmaktadır. Bu rakam ise ortalama bir Ameri- kan vatandaşının yıllık gelirinin sadece 120'de 1 'idir. Milanovic, söz konusu çalışmasında bu olgu- nun temellerini açıklayabilmek için bir dizi kan- titatif analiz yapmakta ve yoksul ülkelerin daha da küçülmesinin nedenlerinin "küreselleşmenin gecikmesine" bağlanamayacağı sonucuna ulaşmaktadır. Milanovic'in bulgulanna göre, yok- sul ülkeler, bugünün göreceli olarak gelişmiş or- ta-dereceli gelir düzeyine sahip ülkelerin yaptık- ları reformlan 10 sene evvel yapmış olsalar idi, büyüme hızlan yılda sadece yüzde 0.01 daha fazla olabilirdi. Dolayısıyla. Milanovic'e göre yok- sulluk ve dışlanmışlık küreselleşmenin "gecikti- hlmesinden" değil, bizzat kendisinden kaynak- lanan bir olgu olarak görülmelidir. • • • Tekrar tekrar hatırlayalım: Paris'in (ve diğer metropollerin) ileri teknoloji ve teknik eğitim ile donatılmış olan küresel elitlerinin tüketmekte ol- duğu küresel markalar, kapitalizmin kendisine uygun bulduğu yörelerde, kendi dayattığı ücret ve çalışma koşullarında üretilmektedir. Dünya- nın birçok bölgesinde marjınalleşme, dışlanmış- lık ve yoksulluk anlamına gelen bu süreç, neoli- beral küreselleşmenin zıtlık ve çelişkilerini de gözler önüne seriyor. Söz konusu çelişkiler yu- mağı ile o kadar iç içeyiz ki bunun çoğu zaman farkında olmadığımızı düşünüyorum. Yoksa örneğin gazetemiz Cumhuriyet'\n 13 Kasım Pazar ekinin ön sayfasındaki "Hayalet Çocuklann Ateşi" ve ikinci sayfasındaki "Şimdi öteki Fransa Konuşuyor" başlıkları altında dün- yanın yoksullannın sorunlannı bize aktaran ince- lemelerile, 14. ve 15. sayfalardaki "ErkeklerBu Kış da Şık" ya da "Yüzyılın Şıklığı Dolabınızda" başlıklı gizli reklamlarladolu "şirkethaberierinin" sunulduğu küresel markalann bir arada olması başka nasıl açıklanabilir? Cumhuriyet okurtarı söz konusu çelişki dün- yasının gazeteleri aracılığıyla evlerine kadar gir- mekte olduğunun farkında mı? * Branko Milanovic "Why Did the Poorest Co- untries Fail to Catch Up?" Carnegie Endovv- ment for Peace, Kasım 2005. {www.Carnegi- eEndovvment. org/pubs
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle