14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 13 KASIM 2005 PAZAR HABERLER Şemdinli'de yaşananlar, Susurluk ve Yüksekova'da ortaya çıkan kirli ilişkiler ağını tekrar gündeme getirdi Haldcâri'nin ikinci çetesi mi? DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Fransa Olayları Üzerine Sorular - 2 Fransa olaylan üzerine en saçma teşhisın Türki- ye'yi yönetme konumunda olan zattan gelmesi ta- bıi ki Fransa'nın değil Türkiye'nin şansızlığıdır. Üs- telik, Türkiye'yi yönetme konumunda olup da as- lında kanştıran bu zatın açıklamasının hemen ar- dından da Ankara, Istanbul, Hakkâri ve Mersin'nin türban konusundaki karan açıklanmıştır. Abesle iş- tigalden vazgeçip biz esas sorunlara dönelim. Bu konuda en çok sorulan soru şu: Fransız hükümetinin 50 yıl önceyi anımsayıp, 1955'te başlamış olan Cezayir olayları sırasında uygulamaya soktuğu sokağa çıkma yasağını yeni- den yürürlüğe koyrnası sorunu çözmeye yeter mi? Hiç kuşkusuz, hiçbir toplumsal sorun polisiye önlemlerle çözülemez. Ancak burada unutulma- ması gereken bir noktaya parmak basmak gerek. Sorunun bir de terör yanı bulunmaktadır ve bunun da en kısa zamanda önlenmesi gerekmektedir. Ak- si takdirde, olaylann büyümesi halinde, sorun şekil değiştirerek etnik bir çatışmaya dönüşebilecektir; bu yüzden Fransız hükümetinin aldığı karan anla- yışla karşılamak gerekir. Ancak kendisi terörle karşılaştığında, 55 yıl ön- cenin yasalannı yürürlüğe koyan Fransa'nın, AB çerçevesinde Türkiye'nin terörle mücadelesini, öy- lesine olumsuz, önyargılı, kısrtlayıcı bir çifte stan- dartlı yaklaşımını gönnezden gelmemiz mümkün değildır. Türkıye terörle mücadelesinde kendisinden olur olmaz taleplerde bulunan bütün ülke ve kurumlara, Fransa ile Ingiltere ömeklerini göstererek, Avrupalı- nın ikiyüzlülüğü ve çifte standartlılığını yüzlerine vurmak zorundadır. •••*- Burada en önemli sorun, Fransa'nın elinde ola- yın sosyal yönünü çözmeye elverişli araçlann var olup olmadığıdır. Bu tür araçlann bir bölümü, hiç değilse kısa erimde mevcut değikJir. Duruma biraz daha yakından bakmakta yarar var. Varoşlarda (bunu gettolar diye de okuyabilirsiniz) yaşamakta olan yabancı kökenli Fransız yurttaşla- nnın topluma uyum sağlamakta ve toplum tarafın- dan kabulde güçlük çektikleri bir gerçek. Bu uyumsuzluğun temelinde, öğrencılerin aile yapılan dolayısıyla kendilerinden kaynaklanan ek- siklerin payı, okullann kalitesinin bozukluğundan çok daha küçük bir etkendir. * Okullann kalitesinin düzeltilmesi için yapılacak çalışmalar, uzun zaman alacak, büyük paraya bağ- lı girişimlerdir, hatta tümden bir reformu gerektıre- cek boyuttadır. Kaldı ki bu tür önlemler başarıya ulaşsalar bile bunlann sonuç vermeleri yine zamana bağlı kala- caktır. Ote yandan Fransa'da artan işsizlik yanlızca bu bölgelerin sakinlerini değil, bütün Fransa'yı etkile- mektedir. Ancak görünen odur ki gettolardaki iş- sizlik Fransa'nın öbür kesimlerindekinden kat kat fazladır. Olaylann ilk patlak verdiği bölgedeki genç işsizlik oranı yüzde 44'tür, işin asıl üzerinde durula- cak yönü budur. • • • Kısa dönemde aJınabılecek önlemelere gelince: Son zamanlarda bölgedeki fiziki koşullarda bü- yük ölçüde bozulma olduğu gözlemciler tarafından belirtilmektedir. Bu durumun giderilmesi, bölgenin ulaşım ola- naklarını diğer yerlerle aynı düzeye getirecek dü- zenlemelerin yapılması, kısa dönemde sonuç vere- cek önlemler arasında sayılabilir. Aynca, son yıllarda yapılan düzenlemelerle göç- menlerin uyumu ve bulunduklan toplumla kaynaş- malannı sağlayacak demeklere aynlan fonlar, eğiti- mi güçlendirmek gerekçesiyle kısılmış bulunmak- tadır. Bu kısıtlamaların ne kötü sonuçlar verdiğini son olaylar kanıtlamıştır. Kısa dönemde alınacak en önemli tedbirlerin başında, bu insanlara dışlan- madıklannı göstermek üzere, söz konusu dernek- lerin yeniden canlandınlmalan, daha geniş olanak- laria donatılmalan, resmi yetkililerın bunlarla uyum içinde çalışmalarının sağlanması gelmektedir. Unutmamak gerekir kı ilk adımda gettodaki in- sanlann devlete olan güvensizlikleri ve kırgınlıklan gkjerilmelidir. Bunun için yapılacak şey, söz konusu insanlara toplumun paryalan olmadıklarını gösterecek yeni bir davranış biçimkdir. Böyle bir davranış, bu insanlann geleceğe umut bağlamalannı sağlayacaktır. Uzun erimli önlemler ancak böyle bir başlangıç girişimi üzerine bina edilirse sonuç verecektir. Hemen hemen tüm uzmanlann üzerinde birteş- tikleri nokta budur. Bu hususları belirtmemizin nedeni, buradan Fransa'ya akıl öğretme niyeti değildir tabii ki. Fransa'da yaşanan olaylar yerel değil evrensel- dir. Ve benzeri sorunlaria Türkiye de karşı karşıya bulunduğuna göre, ülkemizde benzer toplumsal patlıamalann olması beklenebilin bunlann belirtile- rini de görmekteyiz. Olayı iyi incelemek, yarın öbür gün karşılacağımız sorunların aşılması kof ıusunda bize yarar sağlayacaktır. as.irmen@cumhuriyet.com.tr SPONSOR ARANMAKTADIR Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ü şarkılarla anlatabümek için, Türk Pop Müziğı tarzında hazırladığım şarkılarla; Türk-Amerikan Derneklerinin daveti üzerine lCültür Bakanlığı'nca Amerika'ya gönderilmiş olup, New York, New Jersey, Brooklyn ve Buleşmiş Milletler'de Türk Günü ve Atatürk Haftası'nda tarafkndan konserler verilmıştir. Ne yazık kı, Tüıkiye'de verdiğim inanılmaz bir mücadelenin yanı sıra (ki yaşadıklanm bir kıtapla yayma hazırlanmaktadır.) bu şarküan yayımlayacak bir TV kanalı. kaset ve CD'leri dağıtacak bir şırket ve yapılacak klip için bir sponsor bulamadığundan, kamuoyundan Eurovisıon Türkıye l.'si "Runı Rnnı Ley" adlı şarkının çalıntr olduğunu açıklayan bır besteci olarak bu durumu Cumhunyet okurlan üe paylaşmak istedim. Yurdun dört bir yanmdan beni arayan ve düşünce ve önerileri üe bana destek olan Cumhunyet okurlanna teşekkür eder, dileğünın geıçekleşmesi umuduyla saygılar sunanm. trtibat:0505-8O4 63 23 Sanatçı AyselSAĞLAM ANKARA (Cumhunyet Bürosu) - Şemdinli'de gelişen olaylar daha önce Yüksekova'da meydana gelen ve kamu- oyuna "üniformau çete" olarak yansı- yan kirli ilişkileri yeniden gündeme ge- tirdi. Güneydoğu'da yaşanan olaylann en somut örneklerinden olan Yükseko- va çetesi içerisinde, rütbeli askerler, özel harekâtçılar, korucular, PKK itirafçısı ve belediye başkanı da yer almıştı. Şemdinli olayı, 1994 yıbnda ortaya çı- kan ve kamuoyunda "üniforman çete" olarakbilinen Yüksekova çetesınin ikin- ci ayağı olabileceği kuşkulannı günde- me getirdi. Yüksekova'daki çetenin or- taya çılaşı ve sonrasuıdaki gelişmeler şöyleydi: Yüksekova'da olaylann urmanma süreci PKK men- subu "Havnr" kod Kahra- man Bilgiç'in 1994 yıluıın ilk aylannda güvenlik güç- lerine teslim olarak itirafçı statüsünde Yüksekova Dağ Komando Tabur Komutan- lığı ve Sınır Tabur Komu- tanlığı ile birlikte PKK'ye yönelik operasyonlara kaül- masıyla başlamıştı. Bilgiç'in Dıyarbakır DGM tarafından alınan ifa- desinde; bölgede PKK adı • Hakkâri'de aralarında binbaşı, üsteğmen ve koruculann da bulunduğu kişiler benzer eylemler yapmışlardı. Şemdinli'deki bombalı saldınlar 'üniformalı çete' olarak anılan bu grubun ikinci kolu olabileceği kuşkulannı gündeme getirdi. altında para toplama faaliyetlerinin yü- rütüldüğü, uyuşturucu kaçakçılığına yö- nelik operasyonlarda şahsi çıkar karşı- hğında kanunsuz uygulamalann yapıl- dığını söylemişti. Bilgıç, bu faaliyetle- rin bizzat Yüksekova Tugay Komutan- lığı eski Kurmay Başkanı Albay Ham- di Pöyraz, Yüksekova Suur Tabur Ko- mutanı Yarbay Kanber Oğur ve eski Dağ Komando Tabur Komutanı MJEmin YurdakuTun bilgisi dahilinde cereyan ettiğini dile getirmişti. Bu ifadenin ardından gözaltılarla bir- likte kanştıklan yeni olaylar da gün ışı- ğına çıkmaya başladı. Gözaltındakile- rin ıfadeleri doğrultusunda yapılan ope- rasyonlar sonucunda. çok sayıda Ka- laşnikof, binlerce Kalaşnikof mermisi, PKK'nin kullandığı el telsizleri, el bom- balan, roketatarlar, suikast silahlan ele geçirildi. Köylfileri yakıp çaya attdar Mahkemenin Yurdakul hakkında ver- diği 29 yıllık mahkûmiyet karannda şu ifadeleryeraldı: "Sanık Yurdakul'un ko- mutasmda bir birtik, terö- ristlerle sıcak temas sağla- nııştır. Teröristkrin tran'a kaçması üzerine Ağaçh kö- yüne gelen Yurdakuİ bu- radaki köylülerin örgüte yardnn ettiğini düşünerek Şernsettin Yurtsever, Mık- dat Özeken ve Münir San- taş adlı köylüleri dövmfiş, yaşh olan Yurtsever yediği tekmeler sonucu ölmüştür. Bunu gören Yurdakul, di- ğer iki köylünün de tanık- hk edeceğini düşünerek öl- dürülmesi karan vermiş- İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN /fBlTUKK tir. tki köylü daha sonra tabura ait eğî- tim sahasmda bir çukuriçinde tarandık- tan sonra benzin dökülerek yakümışnr. Aynı çukura gömülen köylülerin cesedi köpekler tarafından çıkanlınca, köylü- lerin cesetleri bu kez taburun \akınlann- dan geçen çaya aüDmşar" Sanıklar *uyuş- tunıcu kaçakçıhgı, cinayet, adam kaçır- ma, gasp, silah ticareti"nin de aralann- da bulunduğu birçok suçlamayla yargı- lanıp mahkûm oldu. Süet Mont Lambsvvo *UJ ' YTl don bo$tayo*ı nvofcvto OSMANBEY(M£RKEZ TOFTAN) Samanvolu 18 Osmonbev Tel.(O212) 225 62 00 Fak-i (0212) 233 30 50 IKITEUI OUUET(Fabııko AHı) (0212) 549 40 56 PENDIK 0UI1FT (0716) 473 52 55 1ZM1T OUUET CEN1ER (0262) 335 57 3S BEKUKDUZU SAA11I 8INA (0212) 876 50 26 KON^A Mİ ItPE REAl (0332)265 IV 80 ÇORtU ORION (0282)673 26 64 ER2URUM YAKUTİYE AVIH (0442) 233 17 73 SOKE PRIENE COUNIRV AVM (0256) 521 23 93 :ONCULDAK (0372) 25? ) 7 »8 SIIRT (0484) 224 00 4.5 ELAZIG (0424) 238 99 00 BATMAN (0488) 213 38 07 MARDIN (0422) 324 99 31 KDZ EREGLI (0372) 323 79 61 BURSA (0224)271 63 41 URFA (0414) 215 54 44 TRABZON (0462)322 32 92 DIYARBAKIR (0412) 224 76 74 ANIAIYA (0242) 244 24 23 ADANA Mİ TEPE REAL AVM (0322) 271 06 36 MOSKOVA ARKADIA AVM »7(095) 775 30 24 mdMİmum hatemoglu YOL PARASINA SAVUNMALARINI ÜSTLENMİŞ Sanıkların avukab emekli asker AÎNK4RA (Cumhuri- yet Bürosu) - Şemdinli 'de yaşanan bombalı saldın ile ilgilı suçlananjandar- ma göre\ lilenrun avııkat- lığını Ankara Barosu'na kayıtlı Mehmet Göçmen üstlendı. Göçmen. önce- ki gün Ankara'dan Şem- dinlı'ye gıttı. Edinilen bıl- giye göre Mehmet Göç- men. yarbay rütbesıyle jandarrnadan emekli oldu. Göçmen halen serbest avukatlık yapıyor. Göç- men,jandarmadan emek- li olduğunu doğrularken. kendısinın resmi olarak görevlendirilmediğini söyledi. Göçmen, halen serbest avukatlık yaptığı- nı anımsattı. Göçmen, gö- revı nasıl üstlendığini ise "Arkadaşlar aradı, 'Abı sıkıntımız var, gelebilir misin? Ücretı ne kadar olur' dedfler.Bende\olpa- rasını verirkrse gidebüe- ceğnnisöyledinı. Dava açı- hrsa da duruma bakanz dedim. Eski çahşdğunız arkadaşlar" sözleriyle açıkladı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR DoğurKonferansî Istanbul Buluşması Kart'a Türkiye'nin güneydoğusunda hepimizi endişelendiren tablolar ortaya çıkarken, istanbul'da Doğu Konferansı toplanıyor- du. Doğu Konferansı, ABD'nin Irak'ı bombalamaya başladığı gün, bir grup in- sanın Türkiye'de "Ne yapmalı" sorusunu sorarak başlattığı bir sivil girişimin adı. Bu bir grup insan, Bağdat bombalanır- ken bir şey yapamamanın çaresızlıği için- de bir araya getdiler. Birden Ortadoğu ül- keleriyle, bu ülkelerin aydınlanyla ciddi hiçbir ilişkilerinin olmadığının farkına var- dılar. Yapılacak şey böylece ortaya çıkb. Çevremizde, yakınımızda bulunan, ortak bir tarih ve kültüre sahip olduğumuz ül- keleri ve bu ülkelerin aydınlannı tanımalı, onlarla konuşmalıydık. Bu amaçla 2003 yılında Suriye gezisiy- le yola çıktık. Bunu Iran, Mısır, Lübnan, Ürdün ve Ermenistan gezileri izledi. Her gittiğimiz ülkenin aydınlanyla buluştuk, siyasi partilerini, sivil toplum örgütlerini ziyaret ettik. Kentlerinin sokaklannda do- laştık. Bazılanmız için bu geziler. bu ülke- lere yapbğımız ilk gezilerdi. • • • Gördük ki, biz Doğu'yu tanımıyorduk. Hayretle fark ettik ki, bu ülkelerin insanla- n, bu ülkelerin siyasileri ve bu ülkelerin aydınlan Türkiye'yi çok yakından izliyor- lardı. Farklı siyasi kaygılaria, farklı gözler- le de olsa, Türkiye'ye ilgileri çok büyüktü. özellikle Irak'ın işgali ve bu işgal nede- niyle Türkiye'nin tutumu ilgiyi canlı tutu- yordu. Yine gördük ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 1 Mart 2003 tarihinde ABD askerlerinin Türkiye'de konuşlandınlma- sını amaçlayan hükümet tezkeresini red- detmesi, bu ülkelerde olağanüstü bir etki yapmışt. Birçok yerde, tezkerenin redde- dilmesinin Türkiye'ye bakış açılannın de- ğişmesine neden olduğu anlatıldı. • • • Gezilerimiz sırasında bu ülkelerin ay- dınlannın bir araya gelmesini amaçlayan bir toplantı düzenlemek istediğimizi de ifade etmiştik. Projemiz bütün ülkelerde olumlu karşılandı. Mısır'da El Ahram ga- zetesini de çıkaran vakfın yöneticileri ilk toplantıyı Kahire'de yapmayı önerdiler. Işte bu gezilerin ürünü olarak ve Türki- ye'de yaptığımız ön toplantılann sonucu, "Doğu Konferansı Istanbul Buluşması"n\ gerçekleştirdik. Bu toplantının düzenle- me komitesi içinde, bu ülkelerden de temsilciler yer aldılar. • • • Istanbul buluşması 9 Kasım sabahı başladı. Ziyaret ettiğimiz ülkelerden 70 civannda aydın bu toplantılara delege ve konuşmacı olarak katıldılar. Doğu Konfe- ransı'nın amacı ve önemi başlıklı toplan- tıyla açılan konferans, konuşmalar, çalış- ma gruplan, yayıncılar arası buluşmalar ve film gösterileriyle pazar akşamına ka- dar sürecek. Suriye ve Iran üzerinde ABD müdahale tehditterinin yoğunlaştığı bir ortamda ya- pılan Doğu Konferansı'nda bu iki ülkenin geleceği üzerine tahliller de yapıldı. Suri- yeliler, olası bir ABD müdahaiesinin ta- mamen yalanlara dayalı öykülerle süslen- diğine dikkat çektiler. Şam Üniversitesi öğretim üyesi profe- sör Abdul Nabi Isstarf, Hariri suikastının Suriye tarafından düzenlendiğine ilişkin haberierin hıçbırinin kanıttara ve belgele- re dayanmadığına işaret etti. Iranlı Majid Danaiifar ise, bu ülkelerde demokrasi sorununun ABD tarafından nasıl istismar edildiğine vurgu yaptı. • • • En dikkat çekici ve çarpıcı konuşma- lan ise işgal altndaki Irak'tan gelen ko- nuşmacılar yaptılar. Konferansın katı- lımcılan arasında kadınlann çokluğu da göze çarpıyordu. Yine çarpıcı olan nok- talardan birisi, Irak'ın ABD tarafından işgali ve Filistin'de yaşananlar, bu ülke- lerde aşın bir Batı düşmanlığı egilimini de güçlendirmişti. Suriyeli profesör Iss- taif bu konudaki tutumlannı şöyle ifade etti: "Bizler Batı düşmanı değiliz. Biz Batı'dan gelen hegemonyacı müdaha- te/ere karşıyız. Doğu aydınlannın çoğu, Batılı eğitimle yetiştiler, Batılı gibi giyi- niyoıiar. Bu iddialar en azından bizim için doğrv değildir." • • • Konferansa Hindistan'dan katılan Delhi Üniversitesi öğretim üyesi tarihçi profe- sör Vijay Sing 1968 yılında geldiği Türki- ye'ye 37 yıl sonra yeniden gelmişti. Istan- bul'un büyük bir değişim yaşadığını fark ettiğini söyledi. "Istanbul tam anlamıyla bir Batı kenti. Bizdeki büyük yoksulluk görüntüleri burada daha az göze çarpt- yor." Irak'ın işgali ve Türkiye'nin Batı'yla ilişkileri konusunda bazı çekinceleri vardı. Türkiye'nin AB üyelığini dikkatle izledikle- rini, ancak kafalannda soru işaretleri bu- lunduğunu ifade etti. Konferans boyunca Rlistin sorunu, te- rör sorunu dahil bölgenin bütün mesele- leri teker teker masaya yatırılıyor, Doğu Konferansı, başka buluşmalar gerçekleş- tirmek hedefiyle bugün sona eriyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle