23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7EKİM2005CUM HABERLER DU1YKADABUGUN ALt SİRMEN Avrupa, Sandığımn Avrupa Değil Arük... Türkiye'nin düşünce ve siyasal tarihinde Avrupa'nın bambaşka bir yeri vardır. 19. yüzyıldan başlayarak Avrupa coğrafi ve si- yasal bir kavram olmanın dışında, ulaşılması gereken bir ideal, modernleşmenin modeli, Cemal Süreya'nın deyişiyle, "çağdaşlaş- manın tek mümkünü" olagelmiştir. Bir başka deyişle Avrupa iki yüzyıldır Tür- kiye'nin Amerikası olmuştur. Tanzimat Avru- pa'ya özenmiş, hatta zaman zaman Avrupa karşısında komplekslenmiş, örnek aldığı çağdaşlaşma modelinin uygulanmasında ise yetersiz kalmış, sınırlı başanlarla yetinmiştir. Avrupa Osmanlı'nın hem örnek aldığı mo- deli olmuştur, hem de emperyalist yapısıyla sömürücüsü ve de sonunda onu ortadan kaldıran düşmanı. Cumhuriyet devrimlerine de esin kaynağı olmuştur Avrupa. Ama Cumhuriyet'in re- formlar açısından Tanzimat'tan farkı, hem bağırnsız hem de bütüncül olması, hiç değil- se başlangıç dönemlerinde içinde herhangi bir kompleksi banndırmaması, modeli örnek alırken kendi özgün kişiliğine bağlı kalması- dır. Son yıllarda, Avrupa karşısında, yeniden Tanzimat dönemi tavrı benimsenmeye baş- lanmıştır. ••• Türk kamuoyunda da, Avrupa karşısrnda aynı tavrı izlemekte, Avrupa'nın abartıldığını görmekteyiz.. "Biz adam olmayız ağabii" zihniyetiyle Tanzimat aydını gibi Avrupa gel- sin, adam etsin düşüncesi egemen olmuş, AB üyeliğinden olumlu beklentiler olabildiği- ne abartılmıştır. Oysa kapısını aday olarak araladığımız, ama belki de orada tahmin edilemeyecek kadar uzun süre, hatta ebediyen bekleyece- ğimiz Avrupa'yı iyi tanımak ve değerlendir- mek zorundayız. Avrupa, doksanların kendinden emin, sü- rekli gelişen ve büyüyen, insanlarına refah vaat eden topluluğu olmaktan çıkmıştır. Yaşlı, dünyada rekabet gücü azalmış, ken- dini yenilemekte güçlük çeken, küresel viz- yona sahip olmayan, olamayan, olma ola- naklanna da sahip bulunmayan bir topluluk- la karşı karşıyayız. Ikinci Dünya Savaşı sonrası, kıtanın düştü- ğü ikincil durumdan kurtulmak için önce bir gümrük birliği olarak kurulan, sonra bir siya- sal bütünlüğe, geniş bir pazara ulaşmaya çalışan Avrupa, yanm yüzyıl geçmeden hav- lu atmış bir görünüm sergilemektedir. • • • özellikle 2005 yılındaki Avrupa görüntüsü oldukça ilginçtir. Işsizlik oranlarının hızla yükseldiği önde gelen ülkelerin yüzde 10'lar dolayında bir düzeye ulaştığı, küreselleşme- nin etkisiyle, refah devletinin tarihe karışma- ya başladığı Avrupa'da insanlar artık daha az güvence, daha az ücret ile daha çok ça- lışmakta, sosyal güvencelerinin yok olduğu- nu görmekte, geleceğe olan güvenlerini yitir- mektedirler. Bu yaz yapılan Avrupa Anayasası oylama- larında Avrupa halkları kendilerine sunulan AB modelini reddetmişlerdir. Yapılan kamu- oyu yoklamaları, AB Anayasası'nın parla- mentolar tarafından onaylandığı ülkelerde de tabanın modele karşı olduğunu ve ona evet demeye hazır olmadığını göstermiştir. Ardından patlak veren bütçe krizi ise orta- ya, halkının yapısından memnun olmadığı, üyelerinin bütçesi konusunda bile anlaşa- madığı bir AB ile karşı karşıya olduğumuzu göstermiştir. Türkiye'nin adaylık müzakere süreci işte böyle bir dönemde başlamıştır. 17 Aralık bildirgesi gibi adaylık müzakere çerçeve belgesi de, AB'nin en iyi ihtimalde bile Türk halkının beklentilerinin (dilerseniz bunlara boş beklentiler de diyebilirsiniz) kar- şılanmayacağını göstermektedir. Kısacası, Ispanya, Portekiz ve Yunanistan örneklerinde görülen AB katkısıyla ekono- mik gelişme sağlama örneği artık Türkiye için geçerii değildir. Avrupa bizim kamuoyu- nun algıladığı Avrupa değildir artık. Bu ger- çeği görürsek daha sağlıklı bir müzakere sü- reci geçirebiliriz. asirmen@cumhuriyet.com.tr DİL DERNEĞİ'NDEN Yeni, güçlü kaynaklar... "Doğru yazmak, dili doğru kullanmak için..." YAZEVI KILAVTJZU 6. basun, Eylül 2005 TÜRKÇE SÖZLÜK 2. basım, Eylül 2005 * Öğrenciler İçin tNGİLtZCE-TÜRKÇE SÖZLÜK Prof. Dr. Ahmet Kocaman * SÖYLEV "NUTUK" MUSTAFA KEMAL ATATÜRK 9. basım, Eylül 2005 * Tel: 0 312 425 83 60 / Belgeç: 0 312 417 33 28 dildernegi(5 dildernegi.org.tr - Ödemeü gönderilır... AB'nin genişlemeden sorumlu üyesi Rehn: 2020 yılına kadarolan erteleme belki de kalıcı hale gelebili 'Serbestdolaşım' itimfiANKAR4 (CumhuriyetBürosu) - AB'nin genışlemeden sorumlu üye- si OIKRehn, Türklerin Avrupa 'da ser- best dolaşınunın 2020'ye kadar erte- lenebileceğini belirterek "O zaman Avrupa'nın işgücü piyasasına bakıhp belki de serbest dolaşım konusunda- ki bu erteJeme,kabcı halegelehffir" de- di. Ek protokol çerçevesinde, malla- nn Türkiye ile 25 üye ülkede serbest- çe dolaşması gerektiğine işaret eden Rehn, "Bunun sorunsuz uygulanma- sını umuyorum ve sorunun müzake- re sürecinde çözüleceğini ümit ediyo- rum" dıye konuştu. AB 'nin genişlemeden sorumlu üye- si Olli Rehn, temaslarda bulunmak üzere Ankara'ya geldi. Rehn, temas- lan çerçevesinde ilk olarak Dışişleri 'EİC prOtOkOİ SOrunuriU ÇÖZÜn' Müzakerelerin başlamasıyla AB'nin sözlerini yerine getirdiğini kaydeden Rehn, şimdi Türkiye'nin de üzerine düşeni yapması gerektiğini söyledi. Rehn, Gül'e, Gümrük Birliği Ek Protokolü'nün TBMM'de onayının Türkiye tarafından gecikme olmaksızrn iyi niyet gösterilerek halledilmesi görüşünü aktardığını söyledi. Bakaru Abdullah GüJ ile resmi ko- nutta bir araya geldi. Toplantının ar- dından Rehn ve Gül ortak basın top- lantısı düzenledi. (D>nümûzdel>îryokgörevvar Toplantıda, "Müzakere süreci önü- müze birçok görev ve işi getirmekte- dn*" diyen Gül, bu yeni dönemde ça- Iışmalann ağırlıkJı olarak Rehn, eki- bı ve Türkiye'deki ilgih kurumlar ara- sında geçeceğini anımsattı. Gül, Uyum Protokolü'ne ilişkin bir soru üzerine Türkiye ile AB'nin 25 üyesi arasın- daki Gümrük Birliği 'nin fonksiyonel olduğunu. mallann serbestçe dolaşa- bileceğinj ifade etti. Rehn ise Güm- rük Bırligi Ek Protokolü'nü Gül ile gö- rüşmesinde ele aldıklannı Gül'e bu so- runun ve protokolün TBMM'de ona- yının Türkiye tarafından gecikme ol- maksızın iyi niyet gösterilerek halle- dilmesi görüşünü aktardığını söyledi. Ek protokol çerçevesinde, mallann Türkiye ile 25 üye ülkede serbestçe dolaşması gerektiğine işaret eden Rehn, "Bunun sorunsuz uygulanma- sını umuyorum ve sorunun müzake- re sürecinde çözüleceğini ümit ediyo- rum'' diye konuştu. Kayseri'ye gidecek Rehn' in temaslarmın birbölümünü Kayseri'de yapacağını anımsatan Gül, bu istemin Rehn'den geldiğini söyle- di. Müzakerelerin başlamasıyla AB'nin Ankara'da temaslarda buhman Rehn, dün ilk olarak Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile resmi konutta bir araya geldi. Toplantmın ardından Rehn ve Gül ortak basın toplanüsı düzenledi Türkiye'nin reformlar konusundaki Uerleme ve uygulamasma bakacaklannı betirten Rehn, 1 Haziran'da yürürlüğe giren TCK'dehâlâsorun olduğunu söyledi (Fotoğraf: AA) sözlerini yerine getirdiğini kaydeden Rehn, şimdi Türkiye'nin de üzerine dü- şeni yapması gerektiğini söyledi. 'Herkes nasü mutlu oluyor' Rehn, Ankara'daki temaslannı dün öğleden sonra TBMM'de sürdürdü. Rehn, TBMM'de orta şekerli Türk kahvesi içti. TBMM'de basına kapalı olarak CHP ve AKP'lilerle görüşen Rehn'in temaslanna AB Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Hans- jörgKretschmerdekatıldı. Görüşme- ye katılan CHP'li OnurÖymen, "Bel- geyehem Avusturya,hem Türkiyeçok sevindi Bu nasıl ohıyor" diye sordu. Rehn'in bu soruya "Siyaset bir sanat- ur. Ortak bir beige üzerinde anlaşma arandığızaman bilerekbazı boşlukiar bıraküır. Sonra onlar doldu- ruhır,herkesmemnunohır" ya- nıtını verdıgı öğrenıldı. TBMM AB Uyum Komisyonu 'nu da ziyaret eden Rehn, burada yap- tığı açıklamada, Türklerin ser- best dolaşınunın 2020'ye ka- dar ertelenebileceğini söyle- yerek "Günü geldiğinde o za- manki şartlara bakıhr. O za- man Avrupa'nın işgücü piya- sasına bakıhp belki de serbest dolaşım konusundaki bu erte- leme, kabcı hale gelebitir" de- di. Rehn, tarama sürecının 1 yıl süreceğini bildirdi. 'Vîzesiz giriş hükümetterin işV protokolün oııayıAP'den sonra Türkiye'nin Rum Yönetimi'ni tanımadığını beyan ettiği deklarasyonun belgenin bir parçası olarak TBMM'ye gelebileceği, ancak AP'nin belgeyi karşı deklarasyon ile onaylayamayacağı savunuldu MAHMUTGÜRER ANKARA - Türkiye, limanlannın Rum uçak ve gemilerine açıhnasuıı ön- gören Gümrük Birliği Ek Protokolü'nü TBMM'den deklarasyonla birlikte ge- çirmeyi planlıyor. Ancak bu hamle A\ - rupa Parlamentosu anlaşmayı onaylama- dan gerçekleştinlmeyecek. Dışişleri Bakanlığı kaynaklan, An- kara Anlaşmasf mn 10 yeni AB üyesi- ne uygulanmasını içeren ek protokolün TBMM'ye getirilmesinin kesin oldu- ğunu ifade ederlerken Türkiye'nin Kıb- ns Rum Yönetimi'ni tanımadığını be- yan ettiği deklarasyonun da belgenin bir parçası olarak onaylanmasının he- deflendiğini söylediler. Buna karşın AP'nin belgeyi AB tarafindan yayım- lanan karşı deklarasyon ile onaylaya- mayacağını savunan kaynaklar, "Bu- nun oedenibizim deklarasyonu anlaşma- ya ekleyerekimzalamışolmamızdır. An- cak AB, karşı deklarasyonunu biz pro- tokohi onavlâdıktan günler sonra yapü. Vani Türkiye'nin ekli çekincesi ellerine ulaşüktan sonra. Dolavısıyla AP bunu onavlamazsa AB'nin sorunudur. Çün- kü Türkiye görevini yapmıştır" değer- lendırmesini yaptılar. ^AB'ye girdikten sonra bağlar' AB'nin karşı deklarasyonunda yer alan "Kıbns'ın tanmması" ve "Lünan ve havaalanlannuı Kıbns Rum Yöneti- mi bandırah gemi ve uçaklara açıhna- sı" ıfadesinin ancak Türkiye "nın AB 'ye girmesinden sonra birbağlayıcılığı ola- cağını savıınan kaynaklar. "Bu süreçte BM kapsamh bir çözümün gerçekleşe- ceğineinanrvoruz. Vebunun içinsundu- ğumuz tekhthâlâ geçertüigini koruyor" diye konuşrular. Türkiye'nm Büieşmiş Milletler kap- sarrundaki girişimlerinin "sürekü" ol- duğunu ifade edenkaynaklar, "Bu kap- samda BM'yesunduğumuzteklifte rünı kısıtlamalann aviu anda. Kıbns konu- sunda tarafolan ülketer tarafindan kal- dırüması teküfîni yaptık \e bu bir BM belgesi hah'ne geldi Ancak berkesin ka- bul ettiği bu çözümü Rumlar bir türhı kabul etmiyor" diye konuştular. BM çözûmû vurgulanmışft Türkiye tarafindan Gümrük Birliği Ek Protokolü ile birlikte yayımlanan deklarasyonda, "Kıbns Rum Yöneti- mi'nm tanınmadığı vçprotokolün bu ül- keye uygulanmayacağı" belirtilirken, ancak BM çatısı altında gerçekleşecek bir çözüm ile anlaşmanın işler hale ge- tirilebileceği ifade edilmişti. AB de bu- nun üzerine yayunladığı deklarasyon- da Türkiye'nin Kıbns Rum Yönetimi'ni "Kıbns Cumhuriyeti" olarak tanıması- nı istemiş, bu durumu da 2006 yıluıda denetleyeceğini bildirmişti. ERDOĞANDAN 'CHIRAC ÇARKI tstanbul Haber Senisi - Fransa Cumhurbaş- kanı Jacques Chirac'm, Türkiye'nin kültürel devrime ihtiyacı var sözleri üzerine, "Chirac düşüncekrini kendine saklasm" açıklamasın- da bulunan Başbakan Tayyip Erdoğan, dün çark etti. Erdoğan. "Fransa h'deri benim as- hnda iyi bir dostumdur. Ben kendisine eleşti- riler getirmedim. Maalesef bize yapılan bir eleştiriye sadece bir cevap verdim" dedı. '- HAYATMINENZORZHARETİ İMTİYAZLI ORTAKLIK DA SEÇENEK' VİYANA (AA) - Avusturya'nın Lüksemburg'daki AB toplanrısı sırasında Türkiye'ye "imtiyazh ortakuk ve- rihnesi" konusunda direttiği saatlerde Türkiye'ye res- mı zıyarette bulunan Avusturya Meclis Başkanı And- reas KhoL "hayabnın en zor resmi znaretini vapogını" söyledi. Özelükle Cumhurbaşkanı Ahmet .N'ecdet Se- zer ile yaptığı görüşmenın "çok zor geçt^jni" belirten Khol, "Sezer'in çok zor sorular sorduğunu, kendisinin de çok zor yanıtiar verdiğini ve bu > üzden de 15 daki- kahk görüşmenin bir saat sürdüğünü" bildirdi. R4RİS (AA) - Fransa Başbakanı Dominique de Vfflepin, senatoda dün yapılan görüşmede Türkıye'nin üyeliğine ilişkin kendisine yönel- tilen sorulan yanıtlayarak "Bugün, müzakere- lerin sonucunun ne olacağnu khnse sövlevemez. İmtiyazh ortakhk da içinde ohnak üzere bütün seçenekler açık" dedi. De Villepin, aynca, Tür- kiye'nin üyeliği için Fransız seçmenlerin refe- randumla görüşlerini açıklayacağını anımsattı. Rehn. "AB ile müzakerele- re başlayan ülkenin vatandaş- lan müzakere süresince diğer ülkeiere vizesiz girebikti. Bu. Türkiye için de mümkün ola- cak mı" sorusuna "Bu,hükü- metlerin işi Bizi ilgilendiren bir konudeğfl" karşüığını ver- dı. Rehn, "hazmetme kapasi- tes n yk ilgili sorulara da, "Bu yeni bir şey değil. 6 Ekim 2004'teki Derlemeraporunda- ki hususlann yapünıasuu bek- le> r eceğiz'' karşılığuıı \erdi. Rehn, ögleden sonra TBMM AB Uyum Komisyonu Baş- kanı Yaşar Yakıs ı ziyaret et- ti. Yakış'uı toplanrıya katılan komisyon üyelerini tamtırken AKP Batman Milletveküi Afif Demirkıran için "Türkiye'nin Kürtçe konuşulan bölgesin- deftEddKıirtlehçtfcriniiyikD- nuşur" demesi dikkari çekti. Tamuk duşûnce suçlusu' Türkiye'nin reformlar ko- nusundaki ılerleme ve uygu- lamasına bakacaklanru belir- ten Rehn, 1 Haziran'da yürür- lüğe giren TCK'de hâlâ sorun olduğunu söyledi. Orhan Pa- muk'u örnek gösteren Rehn, "Pamuk, TCK'deki düzenle- melerden ötürü düşünce suç- hısudur.Avrupa'da birkişidü- şüncelerinden ötürü suçlana- maz. Türkhe'de de Idmse dü- şüncelerinden ötürü suçlan- mamah" görüşünü ifade etti. Bundan sonraki süreçle ilgili bilgi veren Rehn, tarama sü- recinin 1 yılda tamamlanabi- leceğini kaydetti. Türkiye'nin bundan sonraki tavn konusun- da Rehn. "Poütiktürbülansis- temiyoruz" diye konuştu. Rehn akşam saatlerinde ise Başmü- zakereci AK Babacan ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile görüştü. Bunlann ardından ise Gül'ün, onuruna verdiği "htar yemeğine'' katıldı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Ultra milliyetçilerin gazetesi Yeni- çağ'ın dünkü manşeti "İlk Isyan Pa- şalardan" şeklindeydi. Spotta ise şunlar yazıyordu: "AB markatı Tûr- kiye'yi parçalayıp yok etme planına en sert tepkiler emekli paşalardan geldi. Hepsinin ortak görüşü: KKTC'den asla taviz verilmemeli ve sırtımızın sıvazlanmasınm rehaveti- ne kapılıp dönüşü olmayan hatalar yapılmamalı." Yeniçağ gazetesi, kendi dünkü manşetine de gönderme yapmış ve "Asker Konuşsun" manşetini de küçülterek yeniden yayımlamıştı. Bu manşetin hemen yan tarafında ise "Ingiltere'nin Baskı Oyunu" haberi dikkat çekiyordu. Diğer gazetelerde de yer alan haberin özeti şuydu: "Ingiltere Dışişleri Bakanı Jack Stravv'un toplantı sırasında Rum Kesimi'nin itirazlan karşısında, 'Se- sini çıkarma. Itirazlarını sürdürürsen Türk askerini Ada'dan hiçbir kuvvet çıkaramaz. Bu işi bize bırak' dediği ortaya çıktı." • • • Yeniçağ'ın özetleyerek aktardığı Kıbns'ı Yeniden Düşünmek Ingiltere Dışişleri Bakanı'nın sözleri- ni Kıbrıs'taki Rum basını yazmıştı. Asfında işin doğrusu, yani tartışma- nın özeti şuydu: "Eğer Türkiye aley- hine bu maddeyi koydurma çabası- nı sürdürürseniz, görûşmeler kopar ve bunun sonucu şunlar olur: Kıbns sorunu çözülmez, bölünmüşlük da- im olur. Türk askeri Kıbns'tan hiçbir zaman çekilmez. Tarihi sorumluluk size yüklenir. KKTC'nin tanmması için koşullar oluşur." Bu bilgiler ışığında, AB süreci ve Kıbns konusunu yeniden degerlen- dirmekte yarar olduğunu düşünüyo- rum. önyargılan bırakıp gerçekten yeniden düşünelim: Kıbrıs'ta Türkler Annan Planı'na "Hayır", Rumlar "Evet" deseydi nasıl bir durumla karşı karşıya kalırdık? Rumlar, Türkiye'nin önüne her türtü engeli rahatça çıkarırlardı, za- ten Türkiye 17 Aralık zirvesinde mü- zakere tarihi bi/e alamazdı. Türkiye, AB ile ilişkileri bozuian bir ülke ola- rak bugünküyle kıyaslanmayacak ölçüde ciddi ekonomik, sosyal ve toplumsal sorunlarla karşı karşıya kalırdı. • • • Kıbrıs'ta tren 2002 Aralık'ında Ko- penhag'da kaçırılmıştı. O dönem Kıbns'taki Türk yönetimi Annan Pla- nı'na "hayır" dediği için Rumların uzlaşmaz taraf olduğu hiç düşünül- memişti bile. O zaman Kıbrıs'ın aday üyeliği asil üyeliğe dönüşmek üzereydi. Eğer o dönemde Annan Planı temelinde bir uzlaşma sinyali verilseydi, referandum AB üyeliğiyle birlikte oylanacaktı, Rumlar "hayır" dedikleri zaman AB dışında kala- caklardı. Neyse artık orasını tartış- manın biryaran kalmadı. Şu anda üyelik nedeniyle Rumlar inisiyatif sahibi durumdalar. Çünkü onlar karar veren bir Konseyin veto hakkına sahip üyesi olarak hareket ediyorlar. Ancak, uluslararası çözü- mü reddeden taraf olduklan için sü- rekli denetim altındalar. Zorluk çı- kardıklan an karşılanna sert uyanlar çıkanlacaktır, bunun uyanlanyla kar- şılaşıyorlar. Bu koşullarda Kıbns konusu sanı- nm AB üyelik müzakereleri boyunca gündemimizden düşmeyecek. Rumlar, şimdilik çözüm istemeyen taraf olarak engelleri sürdürmek is- teyecekler, ancak nereye kadar? Çünkü, ortada bir çözüm planı du- ruyor ve Rumlar bunu reddeden ta- raf durumundalar. Kıbrıslı Türkler açısından durum nedir? Kıbrıslı Türkler, birleşik ba- ğımsız bir Kıbns istiyorlar. Türklerin ve Rumlann kendi özgürlüklerini te- minat altına aldıkları bir Kıbrıs'ı Türkler savunuyorlar. Bu yönde bir çözüm umudunu koruyorlar. Rumlar bugünkü tutumlannda ısrar ederler- se, Kıbrıslı Türklerin şu andaki sta- tükolan kalıcı hale gelebilir. Emekli paşalara gelince: KKTC bağımsız bir devlet mi, yoksa Türki- ye'nin parçası, ancak göstermelik olarak bağımsız mı görünüyor? Bu- na tabii ki emekli paşalardan önce karar verecek olan Kıbns Türk halkı. Kıbns'ın Türk halkı, referandum ve yapılan son seçimlerle iradesini or- taya koydu. Bu irade, söz konusu emekli paşalann istediği yönde de- ğil. Kıbns sorununda şu anda Kıbnslı Türkler haklı durumdalar. Zaman içinde inisiyatifleri daha da artacak. O zaman sıkışan taraf Rumlar ola- cak. Sürecin böyle gelişeceğinin ilk işaretleri 3 Ekim müzakereleri sıra- sında ortaya çıkmaya başladı bile... AB 'yle müzakerelerin başlama bi- çimine, müzakere çerçevesine karşı çıkabilirsiniz. Bu herkesin demokra- tik hakkı. Ancak, "Paşalar göreve, Asker konuş" çağrılan demokratik bir ülkenin, özgür basınına ne kadar uyuyor? Askeri cezaevlerinde ülkü- cülerin pişmanlık duygulanna tanık olduğum için, "Tarihten hiç mi ders almadınız" diye sormak geliyor içimden.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle