13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 EKİM 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER &YARETÇİ SAY1SI ARTTI Mersin'inturisti Ortadoğu'dan MERStN(Cumhuriyet)-2004-2005 dönemın- de Mersin'e deniz sınır kapılanndan girip çıkan yabancı turistlerin yüzde 80'inin Ortadoğu ülke- İerinden gelen turistler olduğu bildirildi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası'nın "Mersin ÎB Dunım Analizi Raporu"na göre 2005 Ocak Haziran dö- nemlerinde Mersin deniz sınır kapılanndan gi- renlerin sayısı geçen yılın a>Tu dönemine göre yiizde 17 oranında artarken çıkan ziyaretçi sayısı da yüzde 14 oranında arttı. \\ Kültür ve Turizm Müdüriüğü'nün 2004-2005 yılına aıt verilerine de yer verilen rapora göre, 2004 yılı Ocak Haziran döneminde giren ziyaret- çilerin yüzde 90'ını yerli turistler, çıkan ziyaret- çilerin yüzde 10'uhu yabancı ziyaretçiler oluştu- rurken 2005 yılının aynı döneminde giren ziyaret- çilerin yüzde 92'sıni yerli turistler, çıkan ziyaret- çilerin yüzde 8'ini yabancı turistler oluşturdu. 2005 yılının ilk yansında tunzm işletme belge- li tesislerin ortalama doluluk orarunın geçen yıla göre değişim göstermediği belertilen raporda 2004- 2005 Ocak Haziran Dönemi ülke gruplanna gö- re Mersin deniz sınır kapılanndan giren yabancı ziyaretçilerin dağılımı ise şu şekilde: Ortadoğu ülkeleri yüzde 80, Avrapa-Bağım- sız Devletler Topluluğu ülkeleri yüzde 8, Av- rupa Birliği ülkeleri yüzde 7, diğer ülkeler yüz- de 2, diğer OECD ülkeleri yüzde 2, NAFTA ül- keleri yüzde 1. SÖZÇİZGİNİN Ttorhan Selçuk "VERSACE" KRAVAT TAKSA DA, EŞŞEK YİNE EŞŞEKTİR. Yıllardır kas hastalığıyla mücadele eden Emine Usta, dert yanmak yerine şiir yazıyor, resim yapıyor lAyduüıkpencereyi seçtitstanbul Haber Servisi - Emine Usta 20 yıldır, ilerleyici bır kas hastalığı olan "müsküler dist- rofi" ile mücadele ediyor. Ancak, mücadelesin- de, aydınlık olan pencereden bakmayı yeğliyor. Emine Usta, mücadelesindeki başansım, yazdı- ğı şürlerini topladığı kitaplanyla ve çizdiği resim- leriyle taçlandınyoT. Usta'nın iloncı kitabı olan "Bahann Unuttu- ğu Yer" de raflarda yerini aldı. Giresun'un Ti- rebolu ilçesüıe bağlı Kandemır köyünde doğan Emine Usta, ilkokul yıllannda müsküler distro- fı hastabğını taşıdığını öğrendi ve hastalığının ÜCT- lemesi nedeniyle lise eğitimine son vermek zo- runda kaldı. Okul hayatı son bulup günleri evde geçmeye başlayan Emine Usta, boş durmanın kendine göre olmadığını ve bir yerlerden hayata yeniden başlamak gerektiğini anladı. Önce el sa- natlan ile ilgilenen Usta, zamanla başarabildiği- ni gördü ve yetenekleri doğrultusunda, resim yapmaya ve şiir yazmaya başladı. Dostlannın desteğiyle yer aldığı karma ve kişisel sergiler Usta'run yaşamında dönum noktası oldu. 2001 yılında, "Yakındaki Uzaklar" ısımlı ilk şiir kıta- bını yayunlayan Usta'nın, "BahannUnuttuğu Yer isimli ikinci kitabı da yine kendi çabalanyla Ma- nisa Salihli'de, Sönmez Güven Form & Ofset ad- lı matbaada basıldı. "Benim de başta karşunda iki pencere vanh. biri karanhğa, diğeri aydınhğa bakan" diyen Us- ta, tercihinin aydınlık olandan yana olduğunu söylüyor. Karanlık olan pencereyi seçmesi dunı- munda her gününü "ahtavahbT geçırmek zorun- da kalacağını ifade eden Emine Usta, "Aydmhk pencereyi seçerek karşın umudumu >itirmedim. Resim ve şürtenmle nefes ahyorum, bana veridi- ği manevi hazzı biçbir şeyle değişmem" dıyor. »*'• . - * www.nokia.com.tr Dora satış noktalannda Nokia cep telefonlan VVorld'e 10 VVorldtaksit imkânıyla! www.doraas.com Kampanya stoklarla sınırlı olup, tüm Nokia cep telefonlan için geçerlidir. •••• DORA NOKİA Connecting People world Plajlaryabancılara kaldı Antalya'da tatiDerini geciren yabana turistler boş piajlann keyfini çıkanyor. Turizm sezonunun kapanması ve okuUann açümasıyla yerli turistkrin terk etöği plajlar da yabancı turisüere kaldı. Sahilde yürûyüş yapan, denize giren toristler kakabahktan uzakta bir tatü geçirmenin keyfini çıkanyor. (Fotoğraf: AA) Göldeki kirlilik salgın hastalıkriskide yaratıyor Küçükçekmeceölüyor RARIŞ MUMYAKMAZ Yüda en az iki kez toplu balık ölümle- rinin yaşandığı Küçükçekmece Gölü çev- resüıde yaşayan yurttaşlar, gölün üzeri- nin yeşil bir tabaka ile kaplı olduğunu, kokudan dolayı çevrede otunüamaz duru- ma gelindiğini söylediler. Uzmanlar ise özellikle çocuklann üzeri açık su birikin- tilerinde oynamalannın ve balık tutmala- nrun salgınhastalık tehlikesini de berabe- rinde getirebileceği uyansında bulundu. CHP Küçükçekmece llçe Başkanı Nu- rettinŞen, göldeki balıklann neslinin hız- la tükendiğine dikkat çekerek, "Bu knü- Bğe kün ne zaman dur diyecek ve Küçük- çekmece gölünü kurtarma çahşmalamu kim başlatacak?" dedi. Belediye Başka- nı olduğu dönemde Küçükçekmece Gö- lü'nükurtarmak üzere giriştiğı çahşmalar- da karşısında ISKÎ'yi bulan Şen, "Küçük- çekmece Gölüöldyor. Bunun sebebi İSKİ, IstanbulBüyükşehir BekdiyesiveÇevreBa- kanhğı'dır" dıye konuştu. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TA- EK) Başkan Danışmanı Gül Göktepe, ba- lık ölümlerinin aşın kirlilikten dolayı olu- şan "ötrifikasyon"dan kaynaklandığını söyledi. Küçükçekmece ve Avcılar ilçele- rindeki sanayi kuruluşlannın antma yap- madan atıklannı deşarj etn'ğini vurgulayan Göktepe. "Halk arasında "yeşil ölüm" otarakdabfliııenola>,sudakiçözünmüşok- sijen miktannda barizbir azalma, biyolo- jik oksijen. künyasal oksijen ihtiyacında ve amonyum azotu miktannda artışıla meydana gelir. \ e bu olay Küçükçekmece Göhı'nde yüda en az iki defa yaşanryor" dedi. Göktepe, Küçükçekmece GölüHav- zası'nda yaşayan yaklaşık 500 bin kişinin atığı tüm evsel ve sanayi atıklannın biç- bir antma yapılmaksızın derelerveya doğ- rudan deşarj kanallanyla göle verildiğini ifade etti. Halk sağlığı açısuıdan en ciddi risklerden biri olan lağım şebekesinin sık sık patlaması ve aşın yağışlar sonucunda göle verilmeden önce cadde ve sokaklara taştığını anlatan Göktepe, Küçükçekme- ce Gölü'nün su kalitesinin Dünya Sağlık Orgütü limetlerinin çok altuıda olduğunu söyledi. Göktepe, "İSKİ tarafindan plana ab- nan koDektör-kanaüzasyon(fosseptiklerin bağlanması dahil), halkalama, antma ve deşarj projesinin bir an önce tamamlan- ması gerek" dedi. V AYDINLAJNMA EMRE KOISGAR GecekonduKültürüveAB Tam üyeliğe gideceğini umduğumuz (hayal etti- ğimiz?) AB müzakereleri sürecinde, yerli ve ya- bancı pek çok politikacının ve yazarın AB ile Tür- kiye arasındaki "kültür farkına" işaret ettiğine ta- nık oluyoruz. Yabancıların kimi, aklını islam'a takmış, kimi Atatürk'e. Yabancılara "akıl hocalığı" yapan Türkler de aynı çizgilerde kılıç sallıyor. Zaten AB çevreleriyle, Türkiye'deki siyasal parti- lerin, sivil toplum örgütlerinin ve kimi yazarların çok yakın ilişki ve ışbirliği içinde olduklannı biliyo- ruz. Bu ilişki ve işbirliği tabii ayıp ya da yanlış değil. Tam tersine, AB ile bütünleşme sürecine girdiği- miz "müzakere dönemi" ıçin gerekli. Ama bu "düşünce alışveri şinin", Türkiye'deki demokratik ve laik bir sosyal hukuk devleti re- jimini yıpratmaması gerekli. Bu "akıl hocalığı". zaman zaman yön degiştiri- yor ve AB'deki dostlanmızın, yerli kardeşlerimize yol göstermesi biçimine bürünüyor; bu da doğal. Sözün kısası, AB çevreleri ile yerli çevreler ara- sında yoğun bir "etkileşim" var; bu etkileşim ba- zen "anti-lslam", bazen de "anti-Atatürkçü" çizgilerde ortaya çıkıyor. Bence, hem AB'deki hem de Türkiye'deki bazı çevrelerin bu eksenlerdekı "kültür farkına" işaret etmeleri, toplumbilimsel olmaktan çok, siyasal nitelikli ve yanlış. • • • AB ile Türkiye arasındaki asıl "kültür farkı", Av- rupa'nın artık "bilgi toplumu" aşamasına geç- mekte olan endüstrileşmiş, kentli kültürü ile Türkiye'ye şu sıralarda tümüyle egemen olmuş görünen "gecekondu kültürü" arasındadır. Endüstrileşmiş kentli kültür, dinsel dogmalardan bağımsızlaşmıştır, bilime ve bilimsel yaklaşıma inanır, bireye, bireysel farklılıklara ve insan haklan- na değer verir, bu kültüjde "Vakit nakittir" özdeyi- şinde olduğu gibi zaman kavramı gelişmiştir, ortak yaşam ve ortaklaşa iş yapma bilinci yüksektir, in- sanlar hukuku ve toplu yaşamın kurallannı önem- ser. Buna karşılık, sadece kentlere değil, artık tüm Türkiye'ye egemen olmuş bulunan ve siyaseti, ya- ni iktidan da belirieyen "gecekondu kültürü", fe- odal değerierden kurtulamamış, bireyselliği kabul- lenememiş, zaman kavramı gelişmemış, ortak ya- şam bilinci olmayan, kurallara uymayan, ama bü- tün bunlara karşın "kentte yaşayan", yanı "kent- leşmiş" ama "kentlileşememiş" ve beklentileri, küresel tüketim normlanna göre çok yüksek düzeylerde ortaya çıkan bir kültürdür. Yeterli bilgi ve beceri donanımı bulunmayan ama beklentileri çok yüksek olan insanlann oluşturduğu "gecekondu kültürü", "En yüce de- ğer paradır" anlayışının, politikacılann nüfuz suiis- timallerinin, yolsuzlukların, vurgunculuğun, hor- tumcutuğun, köşe dönücülüğün, üçkâğıtçılığın, gaspçilığın, kapkaççılığın egemen olduğu bir yapı- yı sergüemektedir. • • • "Gecekondu kültürünü" besleyen üç kaynak vardır: 1) Köylü bağnazlığı. 2) Din yobazlığı. 3) Yağmacı aymazlığı. "Gecekondu kültüründe" feodal düzenin ka- lıntılan, tarikat ilişkileri çerçevesinde biçimlenmek- te, yağmacılık hedefinde siyasal olarak örgütlen- mektedir. Bunun sonucunda da yerel yönetimler de, mer- kezi siyasal erk de, ister laik olsun, ister dinci, yağmacı hedefinden şaşmamakta, iktidarlann değişmesi, sadece yağmadan pay alan grup- lann ya da kesimlerin yer değiştirmesi ile so- nuçlanmaktadır. Çünkü siyaset "yağmacılık" ekseninde işle- mektedir. AB ile aramızdaki asıl kültür çelişkisi, endüstri- leşmiş ve kentlileşmiş bir kültür aşamasını henüz yakalayamamış bir toplumla, bu aşamayı ta- mamlayarak bilgi toplumu aşamasına geç- mekte olan bir toplumlar birliği arasındaki farktan kaynaklanmaktadır. ekongar@cumhuriyet.com.tnwww.kongar.org YERSÎZ OYUNCULAR GRUBU Tiyatro aşkı engel tanımadı IstanbulHaberServisi-Beş tiyatro âşığı genç, tstik- lal Caddesi Imam Adnan Sokağı'nda açtıklan mekân- da, tüm olanaksızhklara karşın 7 aydır doğaçlama ti- yatro yaparak sahnenin kira parasını çıkanyorlar. 5 üniversiteli gençten oluşan Yersiz Oyuncular Ti- yatro Atölyesi (YOTA), haftada 3 gün yalnızca oyun saatlennde açık olan atölyelerinin kafesinde, bulaşık yıkıyor, temizlik ve garsonluk yapıyorlar. Kafe ve ti- yatronun buluşması işte bu noktada başhyor. Yersiz Oyuncular 5 kişiden oluşuyor. Nuri Bıçakçı- gfl (33) makine mühendisliği mezunu ama işini yap- mıyor. MutiuNurLafçı (18) Müjdat Gezen Sanat Mer- kezi'nde oyunculuk eğitimi alıyor. Sevim Arat (31) ÎTÜ Konservatuvan mezunu bir müzikögretmeni, Ru- hi Su Dostlar Korosu'nda solist. DenizKıbç (23) Mar- mara Üniversitesi Almanca işletme'den geçen sene mezun oldu, Citibank'ta çahşıyor. SinanMuÜu (21) Mar- mara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi'nde okuyor. Sahne ışığı yok, dekor çok basit. Bazen bir sandal- ye, bazen bir perde çok çeşitli mekânlan betimleyebi- liyor. Aksesuvarlar ve oyunculann yaratıcıhğı, perfor- manslanndaki en büyük rolü oynuyor. Seyirci oyun başlamadan önce oyunculann dağıttığı kâğıtlara bir soyut bir somut kavram yazıyor Bu kavramlar 2 kase- de toplanıyor. Başlangıç olarak oyuncular bu kaseler- den birer kavram çekip 1. turda anında bu kavramlar üzerinden bir oyun kuruyorlar. 2. turda oyun seyirci- nin belirlediği bir mekânda oynanıyor. Ve buna ben- zer 6 değişik kategorideki turda seyirciler istedikleri anda oyuna katılabiliyorlar. Böylece seyirci-oyuncu aynmı ortadan kalkıyor. En büyük sorunlaruun tanuımamak ve yeterince ki- şiye ulaşamamak olduğunuanlatan gençler, çok yakın- da kendi yazdıklan "Bütün küşelerdenuzakbir güktü- rüyü" oynaydKaklar. "
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle