13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 EKİM 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET JjjJvtJIıU1VJLI. ekonomi(gcumhuriyet.com.tr AB 'ye uyum Yahtun yaşam kalitesini artbracak Ekonomi Servisi - AB ile müzake- relerin başlaması Türk insanının ya- şam kalitesini artıran, enerji sarfiya- tını ve çe\Te kirlüiğini azaltan ısı ya- lıtımı uygulamalan ile gürültüyü ön- leyen ses yalıtımını zorunlu hale ge- tiriyor. Yaşam kalitesinin artmasını sağla- yacak bir diğer yenilik ise temmuz ayında yürürlüge giren Gürültü Kontrol Yönetmehği. Isı Su Ses ve Yangın Yahtımcılan Dernegı (tZO- DER) Genel Koordinatörü Ertuğrul Şen, konuyla ilgih yaptığı açıklama- da, tüm bu düzenlemelerin yaşam kalitesinin artmasına yönelık önem- lı katkılar sağlayacagını belirtti. Tür- kiye'nin yılda ortalama 5 milyar do- lar tasarruf sağlayacagını belirten Şen, aynca yeni düzenlemelere gö- re birçok yalıtım ürününün, temel kriterleri; mekanik mukavemet ve denge, yangın emniyeti, hijyen, sag- lık ve çevre, kullanım emniyeti, gü- rültüden korunma, enerji tasarrufu ve ısı tutma olan CE işaretini ta- şıması zorunluluğuna dikkat çekti. Çin 'in döviz rezervi 769 milyar dolar PEKtS (AA) - Çin'ın döviz rez- ervleri yılın 3. çeyreğinde 58 milyar dolar artarak eylül sonu itibanyla 769 milyar dolara ulaştı. Bu miktarla Çin, Japonya'dan son- ra dünyanın en çok döviz rezervi bu- lunduran ülkesi konumunu korurken, toplam büyüklüğün artışına rağmen artış hızının azalması. Çin'in ulusal parası yuan üzerindeki spekülatif baskılann azalmaya başladığının işareti olarak yorumlanıyor. Döviz rezervlerindeki artış, dış ticaret fazlasının büyüklüğünden, önemli miktarda yabancı sermaye ginşinden ve yatınmcıların dolara karşı değerleneceği düşüncesiyle yuan alımına yönelmesinden kay- naklanıyor. Türk-Rus îş Konseyi Başkanı Turgut Gür, Rusya ile ilişkileri değerlendirdi: Güven sorunuaşılmalıOZLEMYUZAK Yüzölçümü Türkiye büyüklüğünde 21 ülkeyi kapsayacak kadar geniş, 144 milyon nüfuslu devasa bir ülke. Üstelik yanı başunızda, üstelik sahip olduğu enerji kaynaklan ile tüm dünyanın gözü onun üzerinde. Bahsettiğimiz ülke Rusya ve gözümüzü Avrupa ile ilişkilerden, müzareke tartışmalanndan ayınp küresel konjonktürde Rusya ve • AB ile müzakereler sürerken Rusya ve diğer komşu ülkelerle ilişkilerin göz ardı edilmemesi gerektiğini söyleyen Turgut Gür, hâlâ var olan güven sorununun aşılabilmesi için zamana gerek olduğunu vurguluyor. Türkiye arasındaki gelişmelerin nasıl bir seyir izledığine çeviriyoruz. Bu panoramik gezintıyı ise yılda bir kez düzenlenen ve iki ülke arasındaki işbirliğini geliştirmeyi amaçlayan Türk-Rus Îş Konseyi'nin 2005 toplantısı arifesinde konsey başkanı Turgut Gür ile bir söyleşi yaparak gerçekleşhriyoruz... Rusya'nın bölgesel güç olma yolunda emin adımlar attığıru, petrol fıyatlannın firlamasının da bu gücü pekiştirdiğine dikkat çeken Gür, turizmin Türk-Rus ilişkileri açısından üstlendiği lokomotif görevini göz ardı etmemek gerektiğin vurguladı. Gür'e göre geçmiş yıllara kıyasla ikıli ilişkiler giderek olumlu bir i\Tne kazanıyor ancak güven sorunu hâlâ tam olarak aşılabilmiş değil. Özellikle gümrüklerde kimi zaman hoş olmayan uygulamalara maruz kalınıyor. Rusya'nın gelişen ekonomisi, Türkiye açısından çok daha fazla değerlendirilmesi gereken önemli bir firsat. usya akılcıpolitika ile büyüyor - tki ülke arasındaki ilişkil- er karşıhkh gehşhor. Buna karşın Rusya, Türkiye'yi stratejik ortak olarak gör- müyor.. - Evet, henüz görmüyor. En ufak bir aksamada he- men ikınci kartmı oynuyor, yani Bulganstan ve Yuna- nistan kartını. Özellikle de enerji yollan konusunda. Ama bırden sarmaş dolaş ol- mamızı beklemek de aşın hayalcılık olur. Düşünün, ta- rih boyunca süregelen ilişki- leri... Ama yıllar ıçinde gi- derek yükselen bir ivme söz konusu. -Türkiye için Rusya'nın göz ardı edilmemesi gereken birfirsatolduğunu ve trenin kaçınlmaması gerektiğini söylediniz. Neden? -Rusya bır firsat; çünkü 144 milyon nüfus, tam bir tüketım toplumu. ekonomi giderek ıyıleşıyor. Millı ge- lir artıyor ve zaman içinde tabana yayılıyor. Kötü konut sistemınden modern geniş konutlara kayıyorlar. Her yerde vızır vızır an gibi ça- İışan insanlar. Rusya' nın bü- yük kentlen özellikle de Moskova'nın kuşbakışı gö- rüntüsü ilginç. Her yanda vinç görüntülen, her alanda konut ve iş merkezı ınşaatla- n... Ancak bizim için işler gi- derek daha zorlaşacak.. Çünkü petrol fiyatlan kat- landı. Rusya'nın ihracatının yandan fazlası enerji kay- naklı. Bu da zaten var olan dış ticaret fazlasının daha da atması anlamına geliyor. -Peld Rusya bumı nasıl de- ğerlendiriyor? Valla son derece başanlı bır şekilde değerlendiriyor. Bır öncekı hükümet tarafın- dan oluşturulan Sosyal Eko- nomik Kalkınma Programı bu hükümet tarafından da ödün vermeden uygulanı- yor. Buprogram, Rusya'nın her yıl 5 milyar dolarlık ye- ni teknoloji üıtiva eden tesis yatınmı yapmasını öngörü- etrol fiyatlan, Rusya'nın zaten yüksek olan dış ticaret fazlasını ikiye katladı. Buna bir de bir önceki hükümetten bu yana sürdürülen Sosyal Ekonomik Kalkınma Programı kapsamında her yıl 5 milyar dolarlık yeni teknoloji yatınmlannı ekleyin. Rusya bölgesel güç olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Tıcarette açık Türkiye aleyhine İküitkarette Türkiye aleyhine giderek arük bir açık söz konusu. Bunda temel etkenlerden biri uluslararası enerji kaynaklan fîyaüanndaki artışlar. Rusya'nın baa Bagımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerinden ithalatta KDV ve baa diğer vergileri uygulamaması Türk ihracatcılar açısından olumsuz bir rekabet ortamı yaraüyor. Aynca AB ve Rusya Federasyonu arasında vapümış olan Örtakhk ve Işbüüği Anlaşması Avnıpah şirketlere büyük avantajlar sağhyor. Tabü bu arada 90'li yıDarda bavul tkareti yoluyla Rusya'ya kalitesiz mallann girmesi ile ohışan olumsuz Türk imajının etkileri, azalnuş olsada hâlâ kaybolmadığııu söylemek mümkün. Ruslann turizm alanında en tercüı ettikkri ülke ise hâlâ Türkiye ohnayı sürdürüyor. yor. Yani bugüne kadar ihti- yacı olan tüketim mallannı ithalat yoluyla karşılayan Rusya'nın bundan sonra bu- nu üretir hale geleceği anla- mına gelliyor. Dolayısıyla Türk girişimcilerın bu ülke- de daha fazla posızyon al- malan şart. Örneğin konut atağı var ama ciddi anlamda ınşaat malzemesı eksıği var. Yer karosu, armatör ve benzeri gereksinimlerin sağlanması için Ispanya, Italya ve Fran- sa ağırlıklı olarak pazann çoğunu ellerinde turuyorlar. Türklerin de oralarda bir an önce yatınma başlamalan lazım. -Türk iş dünyasuun Rus- ya'ya ilgisi ne durumda? Bugüne kadar 2 milyar dolara yaklaşan bir yatınm söz konusu. Şişecam 4. fab- nkasını kuruyor, Vestel tele- vizyon fabrikası kurdu. Ar- çelik ve Beko çoktandır ora- dalar. Eczacıbaşı Vitra yeni yatınma hazırlanıyor. Col- lıns, Rusya'nın en arananje- an markası oldu. Efes orada yeni bir bira markası yarat- tı: Değirmenci. Özellikle gençlenntercihi. Ülkeraraş- tırmalarım sürdürüyor. Ramstore'ların sayısı 34'e ulaştı... -tki ülke arasındaki en di- kenli konulardan biri, Bo- ğazlar'daki tanker trafîğL Bu konuda ilerleme sağlan- ması mümkün mü? -Alternatif projeleri sü- rekli olarak gündemde tut- mak lazım. Evet Bakû-Cey- han-Tiflis hattından dolayı hafif güceniklikleri var. Ama Mavi Akım'dan da pro- jeler üretilebüir. Örneğin bu- radaki gazın sıvılaştınlmış hale getirilerek depolanma- sı ve Akdeniz ülkelerine ve Israil'e satüması projesi hâ- lâ duruyor. Diyeceğim, bu tür projelerin sıklıkla masa- ya getınlmesınde diyalog içinde tarüşılmasında yarar var. - Rus yatınmcıların da Türldye'ye ilgisi artiyor sa- nınz™ Ruslann Alfa Telekom'u, Turkcell ile birlikte hareket etmek konusunda bir proto- kol imzaladı. Alfa'nın Rus- ya'dakı rakibi Sistema ise Telsim'e talip. Rus firmala- nn Türkiye'deki özelleştir- melerle yakından ilgilendik- lerini de biliyoruz. Bunlann yanı sıra turizm alanmda özellikle Akdeniz bölgesüı- de ciddi yatınmlan var. Ya yeni tesis yapıyorlar ya da var olanlara ortak oluyorlar. L300. YENİ MITSUBISHI ANKARAPAZABI YAKUP KEPENEK Görüşmeler ve Türkiye Solu (2) Son üç yılın iktidar döneminde AKP hükümetinin "sosyal haklara" nasıl baktığı çok açıktır. Hükümet, sosyal ayağı bulunmayan IMF pragramlannı kaskat bir biçimde uyguluyor. özelleştirmeler de sosyal hak- lan geriletiyor. fşçilerie birlikte, çiftçi ve küçük girişim- cilerde eziliyor. Hükümetin, yoksullara yardımı da, ih- tiyaç sahiplerine "haklan olarak" değil, onlan onursuz- laştıran, dilenci durumuna düşüren bir özellik gösteri- yor. Türkiye solunun, üyelik görüşmelerinin sosyal yön- lerinin biçimlenişini özenle izlemesi ve somut konular- da emekçilerin çıkanna duyarlılık sergilemesi gereki- yof. Çalışma hakkı; örgütlenme başta olmak üzere sen- diKaü haklann kullanımı; kamu çalışanlannın toplu iş sözleşmesi haklan; ücret düzeyi; asgari ücret; emek- lilerin getirleri ve çevre sağlığı gibi pek çok konuda, AB ile Türkiye arasında çok uzun yol vardır. Gorüşmeler sırasında, ülkemizde, ekonomik ve sosyal haklann iş- lertiğine ilişkin düzenlemelerie, varolan "sosyal açık" kapatılmalıdır. • • • Sol için temel ekonomik sorun, ülkenin üretim ola- naklannın genişlemesidir. Üyelik görüşmelerinin her hücresinin bu amaç ölçü alınarak değerlendirilmesi il- ke edinilmelidir. AKP, insan kaynaklannın kullanımın- da, dar kadrocu bir anlayışını egemen kılmaya çalışı- yor. Böyte olunca da, bürokrasinin kalitesi iytce düşü- yor ve aslında çok yetersiz olan kurumlaşma güçle- nemiyor. Görüşmeler sırasında AB'den sağlanacak parasal kaynaklann etkin ve verimli kullanılması, başlıbaşına önemlidir. Bunu sağlayacak olan, kurumlaşma ve de- netimdir. Tanm, küçük ve orta boy sanayi ve çoğu hiz- met alt kesimlerinin, pazar ekonomisinin koşullartna göre yeniden yapılanması, tüzel kişilik olarak kurum- laşması büyük önem taşıyor. Kurumlaşma bağlamında, bir başka çok önemli bo- yut, bilim ve teknoloji alanıdır. Türkiye bu konuda gö- reli olarak çok daha geri kalmıştır. Son üç yılın uygu- lamalan kanrtlamaktadır ki, AKP hükümeti, bilim, eği- tim ve araştırma kurumlanyla sürekli olarak kavgalıdır; yer yer tam bir çatışma içindedir. Bunun somut kanı- tı, gerek TİJBİTAK gerekse üniversitelerin, yönetimle- rinin ve öğretim üyesi kadrolannın oluşmasının Baş- bakanlığa bağlı duruma getirilerek, ısrarla, tek elde toplanmak istenmesidir. Böyle bir anlayış ve uygula- ma, değil bilimsel ve teknolojik gelişmeye yaşamsal öncelik veren AB ülkelerinde, dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Bilim ve teknoloji alanında gelişmenin "öncü- lüğünü", çağdışı bir "evrimci-yaratılışçı" ilkelliğinedüş- meyen ve bilimsel araştırma özgüriüğünü tüm boyut- lanyla savunan sol bir iktidar üstlenebilir. AB üyeliği sürecinin alacağı siyasal ıniş çıkışlar ne olursa olsun, görüşmelerin, ekonomik, siyasal ve sos- yal haklar ve üretimin güçlenmesi yönlerinin sol göz- lükle irdelenmesi ve seçenekler üretilmesi büyük önem taşımaktadır. Halkın.yalnız, işiyteveekmeğiylebirebir ilişkisi olduğundan değil, ek olarak, ülkenin uzun dö- nemli ekonomik ve demokratik gelişmenin sağlıklı oluşması ve AB üyeliğinin çok güçlü bir yapı ile ger- çekteşmesi için de, Türkiye solunun toparlanması ve çağdaş ve doğru çözümler üretmesinin önemi gerçek- ten büyüktür. Solun toparianması, ilericiliğin, gelişme- nin öncüsü olması, ülke için kesin bir gerekliliktir, kal- dı ki böyle bir güçlenme, Türkiye'yi AB'nin solculan tam üye olarak istediği için, görüşmeler sürecini kolayiaş- tırabilir olumlu sonuç alınmasına yardım edebilir. Nesnel koşullar böyte bir toparianmayı zorunlu kılı- yor. Geriye, sol siyasetle uğraşanlann öznel sorumlu- luk bilinciyle davranmasının sağlanması kalıyor. • • • Bu topraklarda, ulusal ve siyasal bilincin oluşmasın- da; özgür düşüncenin güçlenmesindeve edebiyat us- talığının iteriemesinde büyük katkılanyla özgün bir yer edinen, düşünür Attilâ llhan, geçen hafta yaşamın sonsuzluğuna uğuriandı. Sevenlerinin başı sağolsun. yakupkepenek06@hotmail. com DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA ergin.yildizogluagmail.com Almanya'da, Hıristiyan Demokratik Bir- lik (CDU)/ Hıristiyan Toplumsal Birlik (CSU) koalisyonunun ve CDU'nun lideri Merkel, Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile kurmaya başladıklan hükümet için, umutla "yeni ola- sılıklar koalisyonu" nitelemesini kullandı Per Spiegel, 10/10). Evet "Belki umut var' (Franz Kafka'nın bir sözünü ödünç alırsak) "ama Merkel ve bu koalisyon için değil". Bu koalisyon, arkasındaki güçler açısın- dan, aslında bir çözümsüzlüğün ve başa- nsızlığın ürünü. Daha şimdiden yorumcu- lar, ömrü üzerine spekülasyonlarabaşladı- lar. Ama esas önemli olan bu değil, uzun döneme ilişkin başka bir şey... İktidar olmak ya da olamamak... Merkel "büyük koalisyonu" kurmakla kalmadı, şansölye olmayı da SPD'ye kabul ettirdi; acaba iktidar olabilmeyi de başara- bilecek mi? Birçok yorumcuya göre Mer- kel'inki çok kırılgan bir başarı. örneğin, başlangıçta, Merkel'in, tek başına kuraca- ğı güçlü bir hükümetle, Fransa'dan uzak- laşarak, neo-liberal eğilimleri daha güçlü, ABD'ye daha yakın Ingiltere'yle ve özellik- le de Blair hükümetiyle ilişkileri, böylece Avrupa çapında neo-liberal mutabakatı güçlendirmesini bekleyen The Guardian, Merkel yeni hükümeti kurarken, başyazı- sına "belirsiz olasılıklar koalisyonu" başlı- ğıkoyuyordu (11/10). Bütün seçim yatınmını, Merkel'in tek ba- şına hükümet olarak, Almanya'da neo-li- beral reformları hızlandırmasına, federal yapıyı merkezileştireceği ve ABD ile ilişki- len yeniden güçlendireceği olasılığınayap- mış olan küreselleşmeci Alman büyük ser- mayesi, şimdi büyük bir düş kınklığı yaşı- yor. Bu kesimin sözcülerinden, Alman Marshall Fonu Beriin Ofisi direktörü Cons- tanze Stelzenmueller. koalisyonun, en fazla etkisiz bir "ara dönem çözümü" ola- cağını, "iki yılyaşarsa şanslı sayılması ge- rektiğini" düşünüyor (Financial Times, 11/10). Bu belirsizliğin sanınm üç nedeni var. Bi- rincisi, koalisyon bakanlıklannın dağıhmın- da SPD'nin ağıriığı: SPD Başkanı Münte- fering, yalnızca Şansölye yardımcısı ol- makla kalmıyor, Toplumsal Sorunlar ve Ça- lışma Bakanlığf nı da üstleniyor. Müntefe- ring, hem parti içindeki sola kayışı hem de partiden aynlanlann kurduğu Sol Parti'nin nefesini sürekli ensesinde hissedecek. Böyle bir ortamda, Maliye, Dışişleri Ulus- lararası Işbirtiği ve Gelişme (azgelişmiş ül- kelerle ilişkiler), Kamu Sağlığı, Adalet ba- kanlıklannın da SPD'nin elinde olması, Merkel'in neo-liberal reformlar projesini he- men her aşamada yavaşlatacak. Ikincisi, Alman devletinin federal ve bunu yansıtan iki meclisli yapısı: Üst meclis Bundesrat, fe- deral hükümetlerin, daha çok kendi yerel sorunlanna ve yeniden seçilme kaygısına odaklanan temsilcilerinden oluşuyor. Işsiz- liğin 5 milyona ulaştığı bir ortamda, bu tern- silcilerin, aşağı meclis Sundesfag'ın yasa- ma kararlannı durdurma olasılığı yüksek. Her iki mecliste iskemlelerin neredeyse eşit dağılmış olması da bir başka sorun. Üçün- cüsü, koalisyonun iki tarafında da CSU li- deri Stoiber ve SPD lideri Müntefering gi- bi Şansölye olma heveslileri var Bu bey- ler, daha yeni hükümet açıklanmadan çe- nelerini açıverdiler. Der Sepiegel'e göre ko- f Yeni Olasılıklar Koalisyonu' AngeiaMericeL (Fotoğraf:AP) alisyonun iki kanadının, Merkel'den sonra en önemli bu iki ismi bu "Büyük koalisyo- nun özel doğasının, Şansölyenin otorite- sini zayıflatacağında" anlaşıyorlar (13/10). Le Monde da "Şansölye Merkel'in otori- tesinin, her iki parti içinde de, onu salt bir siyasi kukla gibi görmek isteyenler tarafın- dan sorgulanacağını" düşünüyor (13/10). Süddeutsche Zeitung'a göre de koalisyo- na en büyük muhalefet bizzat koalisyonun içinde gelecek (12/10). özetle büyük koalisyon neo-liberal "re- formlar", ABD-Almanya yakınlaşması, fe- deral devletin merkezi yapısının güçlendi- rilmesi gibi beklentileri büyük olasılıkla ye- rine getıremeyecek. Eğer getırmek için ıs- rar ederse, hükümet dışında kalan partile- rin, özellikle de sol partilerin, bugünkü top- lumsal ruh hali değişmediği takdirde -ki değişmesi için şimdilik bir neden yok- da- ha da güçlenerek Almanya siyasi coğraf- yasını değiştirmeye başlaması olasılığı yük- sek. Achtung! Reform, buraya kadar! Seçim sonuçlannı yorumlayan yazımda (21/09), seçmenin çoğunluğunun neo-li- beralizmini reddettiğini ve bu sonuçlann da genelde yükselmekte olan bir muha- lefet dalgasının (toplumsal sorunun) par- çası olduğunu savunmuştum (21/09). Tabü, bunlardünyayı hâlâ(!) sınıf çelişki- lerinin ve tarihin prizmasından gören bir solcunun hasta kafasının ürettiği halüsi- nasyonlar da olabilirdi... Ne ki şimdi, muhafazakâr, neo-liberal eğilimli yorumculann da benzer bir nok- taya geldiği görülüyor. Financial Times yardımcı editörlerinden Wolfgang Munchau, ilginç bir biçimde Fransa re- ferandumu ve Almanya seçimlerinden sonra bir dönemin kapandığını ve "Av- rupa'nın bir post-reform dönemine gir- diğini" düşünüyor: "10 yıllık ekonomik reformlardan sonra, Almanlar yetti ar- tık dediler." Munchau'ya göre "Schrö- der'in ekonomik reformlannın etkileri kı- sa dönemde güçlü bir biçimde olum- suz, uzun dönemde de en fazla zarar- sız". Dahası Munchau, "Böylece, Al- manya, reform sürecinin durdurulması- nın ekonomi açısından daha hayıhı ola- cağı bir noktaya geldi" diyor (09/10). The Times'dan ekonomist Anatol Ka- letski de benzer adüşünüyor: "Avru- pa 'nın üç büyük ulusu Almanya, Fran- sa ve Italya aslında lidersiz kaldılar." Bu- nun nedeni de "bu ülkelerin seçmeni- nin reform programlanna oy vermekte istekli olmaması""... "Almanya seçimle- rinin ve ondan önceki Fransa referan- dumunun ana teması, iş çevreleri ve si- yasi seçkinler tarafından talep edilen ekonomik reform programının redde- dilmesidir." Kaletski diyor ki; "İş çevre- leri ve siyasi seçkinler, Üzbon gündemi- ne giderek daha çok kafayı takadursun- lar, seçmenler, ellerinde olnadan, bu reformlann, kendilerini daha güvenlik- siz ve yoksul bıraktığının görüyoriar" (13/10). Kaletski, Avrupa'yı Çin ve ABD karşısında bir güç yapmayı amaçlayan küreselleşme yanlısı iş çevreleri ve siya- si seçkinler açısından "Bu başansızlık bir felaket gibi görünebilir, ama sıradan vatandaş için bu neden önemli olsun ki?" diyor ve ekliyor: "Bu bağlamda, uluslann kaderierini, Brüksel'dekiya da Frankfurt'taki bürokratlar yerine, ulusal hükümetlerin ve seçmenin belirieyecek olmasını memnuniyetle karşılamalı- yız..." Her iki yazar da çözümlemelerini Al- manya ve Fransa ile sınıriamıyor, son dönemde Avrupa çapında yükselmeye başlayan muhalefetle de ilişkilendiriyor- lar. Fransa'da referandum, Almanya'da seçimler, Belçika'da genel grev, Fran- sa'da bir milyondan fazla işçinin katıldı- ğı protesto gösterilerine, adeta, yeni bir dalgaya dikkat çekiyortar. Işte umut da burada yatıyor. Yeni dal- ga sol içinde yeni oluşumlan da güçlen- direrek ilerliyor. Latin Amerika'daki neo- liberalizme karşı muhalefet, ABD ve Av- rupa'daki savaş karşrtı hareket bir yana, Ingiltere'de RESPECT koalisyonu, Al- manya'da Sol Parti, Italya'da Rifonda- zione, "///. Yol" neo-liberalizminin iflas ederek geri çekilmeyebaşladığını, buna karşılıkgeleneksel (halkçı) reformizmin ve radikal solun, yeniden toparlanmak- ta olduğunu gösteriyor. Munchau da Al- manya, Fransa ve Belçika'daki tepkilere bakarak "reform döneminin bittiğini" saptıyor. öyleyse yine umut var gün- demde...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle