18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 EKİM 2005 SALI HABERLER DÜNYADABUGÜN ALİ StRMEN Avrupa Yolunda Üniversitelerimiz Saatleri durdurarak, koşullan zoriayarak da olsa, 3 Ekim 2005 günü müzakere süreci başladı. Bir kı- sım insanlar, belki de çoğunluk, artık çağdaşlık yo- lunda, AB'nin de ısranyla Avaıpa standartlan yolun- da hızla ilerleyeceğimizi sanıyortar. öyle mi dersiniz? Arkadaşımız Fırat Kozok'un, 7 Ekim tarihli Cum- huriyet'in 7. sayfasındaki haberi AKP iktidarının üniversiteleri, malı kıskaç attına almaya hazırlandı- ğını açıklıyor. Gerçekten de 2006 yılından itibaren üniversitele- rin harç, 2007'den itibaren ise döner sermaye gelir- leri, ortak bir havuzda toplanacak ve bu paralann nerelere tahsis edileceği, siyasi iktidarın kararına bağlı olacak. Anımsanacağı üzere geçen yıl sonunda da üni- versitelerin araştırma geliştirme fonlanndan bütçe- de kalanlara el konmuştu. 6 Ekim Cuma günü Antalya Akdeniz Üniversite- si'nde katıkJığım, "Siyaset, Eğitim, Üniversite" pa- nelinde, Ankara Üniversitesi Rektörü Nusret Aras, "Bu uygulamaya karşı çıktıklan zaman kendilerine 'ne yapalım, yıl içinde harcasaydınız' yanıttnı ver- diklerini, oysa kimi araştırmalann bir yıl içinde bit- meyip sördûğünü, bütçede kalan bölümün de bunlann finansmanıyla ilgili olduğunu" söylüyordu. • • • Aslında AB yolunda olduğunu, Avaıpa standart- lanyla uyum sağlama çabasını gösterdiğini ileri sü- ren AKP'nin üniversiteleri mali kıskaç içine alırken tek bir hedefi var. Üniversite özerkliğinin olan kada- rını da yok edip kendi doğrultusunda olmayan, çağdaş üniversiteleri teslim almak. Gerçekten de üniversitelerin bilimsel özerklikleri ancak ve ancak, idari ve mali özerkliğe de sahip ol- malan halinde mümkündür. Paneli düzenleyen Akdeniz Üniversitesi Rektörü Mustafa Akaydın da, Ankara Üniversitesi Rektörü Nusret Aras da, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rek- törü Ferit Bernay da, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın da, bu hususun altını özenle çizdiler. Mustafa Akaydın YÖK dediğimiz 2547 sayılı ya- sanın üniversiteleri ileri götürmek için yeterii olma- dığını, yeni hazırlanan taslağın ise sadece imam hatiplerin üniversiteye girmesini kolaylaştırmaya yönelik olduğunu, üniversitenin gerçek sorunlanna değinmediğini açıklıyordu. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Ferit Ber- nay ise "üniversitenin 1100 yataklı hastanesi için hemşire istihdam etmeleh gerektiğini, bunun için tahsisat olmadığtnı, 'döner sermayeden para koya- rak ihtiyaçlannızı giderin' önerisi getirildiğini, buna uyarak yaptıklan başvuruya da 10 aydır, Maliye Ba- kanlığı'ndan cevap gelmediğini" söylüyordu. AKP iktidan üniversiteleri çökertmek için, halkın sağlığı ile oynamakta da bir beis görmüyor. Bütün bunlar hangi döneme rastlıyor? Türkiye'nin AB ile uyum sağlamak için müzake- retere oturduğu ve Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çe- lik'in "Avrupa Birliği ile mûzakerelere başlama aşamasında, YÖK'ün ve üniversiteterimizin AB sü- recine uygun hale getirilmesi ihtiyacının var oldu- ğunu" söylediği döneme. • • • öğretim görevlilerinin seçimi olanaklannı da üni- versitelerin elinden alan, mali ve idari özerkliği çiğ- neyen araştırma bütçelerine bile el koyan AKP, üni- versiteleri YÖK'ü bile aratır bir cendere altına sok- ma çabasındadır. Bu yüzden bütün yollar denenmekte, hatta za- man zaman, Yücel Aşkın örneğinde olduğu gibi, rektör yokken komplolarla makamını güvenlik güç- leriyle işgal yoluna bile gidilmektedir. Avrupalı olma yolundaki AKP'nin zihniyeti, "para- yı ben veriyorum, elbette on/ara kanşacağım" zih- niyetidir. Vatandaşın uyanık olması ve "ağır ol molla, sen kimin parasını kime veriyorsun ve sen hangi hakla kime kanşıyorsun? Önce şunu bil: 0 parayı sen değil, ben veriyorum" demesi gerekmektedir. Universitelerimize ayrılan pay, yüzde 0.64 iken AB ortalamasında bu iki katıdır. Üniversite öğretim üyelerinin araştırma geliştirme bütçeleri bütün ge- lişmiş dünya ortalamasının altındadır. Bir Türk üniversite öğretim üyesinin aylık geliri, AB ortalamasının altıda yedide biridir. Bütün bu gerçekleri görmezden gelerek "neden 500 üniversite içinde bir Türk Üniversitesi yok" di- ye soranlar, eğer gerçekten doğru cevabı arıyoriar- sa, aynaya bakmalıdırtar. AB ile müzakere sürecinde üniversitelerimizi, YÖK'ü bile aratacak bir cendere altına sokmaya çalışıyor AKP iktidan. Medyadan bir iki kalem ve çok ender yayın orga- nı dışında çıt bile çıkmıyor. [email protected] Kaplan'm cezasına onama istemi • AJNKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - îstanbul 14 Ağır Ceza Mahkemesi'nin Islami Cemiyet ve Cema- atleri Birliği/Anadolu Federe İslam Devleti örgütü lideri Metin Kaplan'ın mahkûmiyet karannın temyiz edilmesi ve resen de temyize tabi olması nedeniyle dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıhgı'na geldi. Başsavcılık, yerel mahkemenin karannda isabetsiz- lik görmedi. Yalnızca Kaplan'a verilen "ağırlaştınl- mış müebbet ağır hapis" şeklindeki cezanın, "agır- laştınlmış müebbet hapis" şeklinde düzeltilerek onanmasını istedi. Dosya, temyiz incelemesini yapa- cak olan Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ne gönderildi. DİSK'ten personel pejimme tepki • tstanbul Haber Servisi - DİSK Genel Sekreteri Musa Çam, kamu emekçılerinin tasfiyesini amaçla- yan "Kamu Personel Rejimi" çalışmalannda 1 mil- yon kamu emekçisüıin sözlesmeli statüye geçirilme- sinin planlandığını, böylece yeni işe girenlerin iş gü- vencesinin yasayla sınırlandınldığını belirtti. Çam, "Yalnızca kamu emekçileri değil, bütün işçi ve emekçiler bu taslağın karşısındadır" dedi. IstanbuTda çete operasyonu • İSTTANBUL (AA) - Kartal, Maltepe, Kadıköy, Üm- raniye ve Pendik'te 20 ayn yere düzenlenen operas- yonda, otomobil çaldıklan ve bu çalıntı araçlar karşı- hğında sahiplerinden bin ile 5 bin YTL arasında ha- raç istediklen öne sürülen 23 kişi gözaltına almdı. Bu kişilerle birükte, 5 adet ruhsatsız tabanca ve çalıntı olduklan anlaşılan 4 adet otomobil ele geçirildi. Şandır, Başbakan'ın söyleminin ardında partisinin yükselişe geçmesinin etkili olduğunu savundu Erdoğan'ınMHP telaşıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan' ın son dö- nemde AB konusunda MHP'ye yük- lenmesi dikkat çekiyor. MHP yöneti- mı, "EnloğaıvMHFniıyüksefişinigö- rüyor, bunun için hn-çm ve teiaşh" yo- rumunu yapıyor. MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır, AKP'nin tek altematifinin MHP olduğunu be- lirtirken Erdoğan'ı ciddiye almadık- lannı söyledi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır, Başbakan Erdoğan'ın psikolojisinin bozulduğunu, yalnız MHP'ye değil, önüne gelen herkese çattığını belirtti. Kendi bakan ve mil- letvekillerine bile müzakere çerçeve belgesinin metnini vermeyen Erdo- • MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın psikolojisinin bozulduğunu, önüne gelen herkese çattığını belirtti. Şandır, AKP'nin tek altematifinin MHP olduğunu ileri sürdü. ğan'ınsuçüstüyakalanmışolmanın te- laşı içinde olduğunu vurgulayan Şan- dır, şu görüşleri dile getirdi: "MHP, AKP iktidanıun en büyük alternarifıdir. Tek başuıa iktidar ol- mak iddiasu toplum tarafından ber geçengünartanbirboyuttabenimsen- mektedir. Bunu Tayyip Erdoğan ve AKP yönetimi çok detayh olarak bfli- yorlar, dainıa izüyorlar. Bunun getir- diği telaş, Başbakan'm şuurunu da bozdu, aklını da bozdu. İkide bir MHP'yeçatarakbizimle polemigegir- meyeçahşryor,bizSaym Başbakan'ı ckt- diyeahtuyonız,sokakağzıylayanhşko- nuşmaktadır" "Başbakanlann kanundan konuş- manıası", ne söyleyecekse açık ve net olması gerektiğini kaydeden Şandır, Erdoğan'ın toplum karşısında bir ha- yali düşman göstererek kendi yaph- ğı yanlışlan örtme çabası içinde oldu- ğunu belirtti. Her geçen gün toplu- mun tepkisini çektiğini, her gittiği yerde tepkiyle karşılandığını anlatan Şandır, *Biz MHP olarak Başbakan'la polemiğe girmek istemiyoruz" diye konuştu. Erdoğan'ın Siirt'te kavmiyetçilik yaptığını belirten Şandır, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türktophımunaet- nJkCarkUridarüzıerinesiyasikknfikgiy- dirmek bölücühlktür ve yasalara gö- re suçtur, bu kavmiyetçiliktir. Sayuı Başbakan, hukuken bölücülük yap- maktadu; suç işlemektedir. Türk top- hımunun farkhhklar üzerine kimlik- kştirilmesi, sosyal ve siyasi zenünde buülke>iparamparçaeder,budüşnıan oyunudur.AKPveSaymBaşbakan, gaf- letle ihanetin bıçak sırtı aynnunda dans etmcktedir. Bu dansın 9. senfoni eşüğindeyapdmışolması Sayuı Başba- kan'ı tarihteki örnekkrinin akıbetin- den kurtaramayacakür." MHP'nin merdivenleri çıktığını, AKP'nin ise merdivenleri indiğini ile- ri süren Şandır, partisinin tek başuıa iktidar olacağını, bunun en iyi Başba- kan Erdoğan tarafindan görüldüğünü söyledi. Erdoğan"ın telaşı ve hırçın- lığuıın nedeninin de MHP'nin yükse- lişi olduğunu savunan Şandır, "Sayın Başbakan, kartondan kahramangibi nutukarmaktadır. Gücü yetiyorsa AB iMşldlerinde dün söylediklerinin ar- kasında dursun" diye konuştu. Polis Hakan AçıL OPERASYONLAR SÜRÜYOR PKKpoüs memurunu kaçırdı Yurt Haberleri Servisi - Son dönemlerde Ku- zey Irak'tan Tunceli bölgesine sızan ve sayı- lan 35O'ye ulaşan terö- ristlere karşı genış çaplı bir operasyon başlatıl- dı. Cizre'de görev ya- pan polis memuru Ha- kan Açü, Şırnak'ın Idil ilçesi yakınlannda bir grup terörist tarafından kaçuıldı. Tunceli 4. Komando Tugay Komutanhğı. Tunceli Jandarma Komutanhğı ile Hozat 51. tç Güvenlik Tugay Komutanlığı'na bağlı 10 bin civannda asker, helikopter desteğinde stratejik bölgelere indirildi. Tunceli merkez Kutuderesi ve Ahpanos vadileri, Geyiksuyu, Pülümür, Ovacık, Pertek, Hozat ve Çemişgezek bölgelerinde yoğunlaşhnlan operasyonlarda, zaman za- man çatışmalar yaşanıyor. Tunceli Valili- ği'nden yapılan açıklamada, Pertek ilçesi Aşağı Gülbahçe köyünde önceki gece çı- kan çahşmada 3 PKK'linin öldürüldüğü belirhldi. Tunceli bölgesinde 350 civannda PKK, 60 civannda da MKP-HKO (Maoist Komünist Partisi Halk Kurtuluş Ordusu) militanuıın bulunduğu belirtiliyor. Bin- göl'ün Yayladere ilçesi ile Doğucak köyü arasmda Zerktepe mevkiinde, askeri aracın teröristler tarafından yola yerleştirilen ma- yına çarpması sonucu yaralanan üç asker, Elazığ Askeri Hastanesi'ne se\k edildi. Şırnak'ın Idil ilçesi ile Mardin'in Midyat ilçesi arasındaki Mağara köyü yakınlann- da bir grup terörist, önceki gece yolu ke- serek araçlan durdurdu. Araç sahiplerin- den 5'er YTL alan teröristler, yıllık izin- den, sözlüsü öğretmen B.I.D. ile dönen Hakan Açıl'ın polis olduğunu öğrendi. Araç sürücüleriyle yolculan serbest bıra- kan teröristler, Cizre tlçe Emniyet Mü- dürlüğü Yeşil Kart Bürosu 'nda görevli Açıl'ı kaçırdı. Açıl'uı kurtanlması ama- cıyla bölgede operasyon başlatıldı. Erzincan'ın Kemah ilçesi kırsalındaki operasyonda, terör örgütü üyelerinin kul- landığı 4 sığınak ile 1 mağara bulundu. Mağara ve sığınaklarda 1 adet LPG tüpü, 23 battaniye, 3 soba, 30 soba borusu, 1 set üstü ocak, 45 adet 15 kilogramlık plastik bidon, 5 parka, 10 çift spor ayak- kabısı, 34 şınnga, lokal anestezide diş he- kimlerinin kullandığı 40 adet adlı ampul, 5 ağn kesici ampul, çeşitli mutfak malze- meleri ile gıda maddeleri ele geçirildi. HETTI TARDI TIYOR FATIH SULTAN M MUSTAFA KEMAL A KADİR TOPBAŞ PARS SHP, Şeyh El Makdumun şirketleri ile yapılan proje anlaşmasını protesto etti. (Fotoğraf: SALINf IL-VL1MOĞLU) SHP: Kent prensler, şeyhler ve holdinglere peşkeş çekilemez îstanbul sahipsiz değil tstanbul Haber Servisi - SHP, ÎBB ile Dubaı Prensı Şeyh Muhammed Bin Reşad El Makdumun şirketleri arasında 5 milyar dolarhk anlaşma yapılmasını protes- to etti. 4. Levent ÎETT Aktarma Istasyonu, Hat ve Hareket Amirliği önünde bir araya gelen SHP'liler. "Güzel Is- tanbulumuzu Farih Sultan Mehmet fethetti. Mustafa Ke- mal Atatürk kurtanfa. Kadir Topbaş parsel parsel san- yw"yazılıpankartaçtılar. "Tekdgini,Tefekomginı,TL I P- RAŞ gitti, ERDEMİR gitti. Şimdi de tstanbul gidhor. Sırada ne var?". "Dünyada hiç bu kadar talan edilen bir kent gördünüz mü?", u Güzei tstanbuhunuzu şeyh- lerepeşkeş çekenler,yann Yüce Drvan'da hesap verecek- ler" yazılı dövizler taşıdılar. Burada açıklama yapan II Başkanı BeyzadeOzkahraman, îstanbul'un yeşil alan- lannın ÎBB tarafından para getirecek diye "Batan ge- nünin mallan" gibi satılmasının kabul edilemez oldu- ğunu söyledi. tstanbul'un tarihi kent kimliğinin, ken- dine özgü siluetinin, kent kimliği göz ardı edilerek ha- zırlanan projelerle bozulacağım söyleyen Özkahraman, "İstanbul sahipsiz değüdir. Prenslere, şeyhlere, holding- lere ve kartellere peşkeş çeküemez" dedi. Tan: Aptalca hikâyeler Türkiye'yi ziyaret eden AP heyetinin üyesi, Guardian'a verdiği demeçte 'Türk askerinin Güneydoğu'da Kürtlerin kulağını kesip, gözünü çıkardığını' ileri sürdü LONDR\(ANKA)-Türkiye'yi zi- yaret eden Avrupa Parlamentosu he- yeti, Türkiye'de "şok edki" işkence- lerin yaşandığını ileri sürdü. Heyet, Türk askennın Güneydoğu'da "kulak kesip göz çıkanhğuıT iddia etti. Ingiltere'nın önde gelen gazetelerin- den Guardian, Türkiye'yi ziyaret eden Avrupa Parlamentosu heyetinin Tür- kiye'de "şok edici işkence ve cinayet- krle karşüaşüklannr belirtti. Heyet üyelerinden Richard Howht, gazete- ye yaptığı açıklamada. "Duyduklan- nuz şok edkiy di Kürt aynhkçı ya da sempatizan olduğu düşünükn insan- lannTÜTkaskerlerincekulaldarnıınke- sikliği\ç gözferinin m ukhıguna dair ka- yıtlar varth. Bunlan duygusal olarak etkflenmeden dJnkyemezsiniz" dedi. Guardian'ın haberinde, heyetinbulgu- lannın, "kadmlara karşı uygulanan şjddet vegüvenlikgüçleri tarafindan ye- rinden sökülen vücut organlan ile bir- Hkte" Türkiye'nin üyelikmüzakeTele- ri sürecinde ele alınacağı ifade edildi. Haberde, heyetin Güneydoğu'ya yap- tıklan ziyarette güvenlik güçlerinin "eski körü günlerden kabna taktikle- ri u>guladıklannın dogrulandıgı" ile- ri sürüldü. tstatistiklere göre Türki- ye'deki işkence vakalannın bir önce- ki yıla göre yüzde 13'lük bir gerileme kaydettiği belirtilen haberde, "aynm yapılmadan ateş edilme, yargısız in- faziar, tutuklamalar. akşanuan maske- li Idşilerceevbaskmlarmm tekrar baş- ladjgı" iddia edildi. Gazete, Dışişleri Bakanlığı sözcü- sü NamıkTan' uı, iddialarla ilgili "ap- takahikâyeler" dediğini aktardı. Ga- zete, Naniık Tan'ın Tamamen hayal ürünü ve gerçekle ilgisi yok. Tüıİd- ye'de güvenilir hiç kinısenin bu rür şeyler söylediğini duyamazsnuz" de- diğini belirtti. HALKBANKASI Yüce Divan J da tanıklar dinlenecek ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Eski Başba- kan Yardımcısı Hüsamet- tin Özkan ile eski Devlet Bakanı Recep Önal'ın, Halk Bankasf nı zarara uğrattıklan iddiasıyla yar- gılandıkları Yüce Di- van'daki davalannın bu- günkü otunımunda, tanık- lar dinlenilecek. Yüce Divan'a sevk ka- rannda, Özkan ve Önal'ın, "bakanlıklan sırasında TürldyeHalkBankasıAŞ yönetkilerini konunak ve sorumhılann yargdanma- lanmönlenıek kastryia, bi- lerekveisteyerek; BgiBku- ruhıslann raporiarmın ge- reğininyapıbnasmıgecik- tirerek Halk Bankası'nın zarara uğramasına sebep olduklan" ileri sürülüyor. ALTIAY CEZA Kürtçe konuşan DEHAP'liya hapis ŞANLIURFA (AA) - DE- HAP Şanhurfa tl Başkan Yardımcısı Reşit Yardım- a, il kongresindekı konuş- masmda Kürtçe iyi gün- ler' dediği için altı ay ha- pis cezasıyla para cezası- na çarptınldı. Yardımcı, llHaziran2OO3'teŞehit- lik Parkı'nda yapılan il kongresindeki konuşma- suıa Kürtçe olarak "Sayuı Divaniyigünfcr" diye baş- lamıştı. Yardımcı, bu ne- denle Siyasi PartilerYasa- sı'na muhalefet suçundan altı ay hapis cezası ve 1640 YTL para cezasına çarp- tınldı. Cezaya şaşırdığını ifade eden Yardımcı, ko- nuşmasınabu şekilde baş- ladığuu, ancak daha son- rapolislerce kürsüden in- dirildiğini söyledi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Anlaşılan Orhan Pamuk'a rahat yok. Hemen her gün hakkında bir ha- ber çıkıyor. Bu haberierin ne kadarı doğru, ne kadan yanlış onu bilmek de zor. Orhan Pamuk'un yerinde olmak ister miydim? Bazı bakımlardan evet olmak isterdim. Türkiye gibi, edebi- yatta evrensel bir başanya pek sahip olmayan bir ülkede, dünyanın her ye- rinde okunan, takdir edilen bir yazar olmak, bu ülkenin edebiyatını ulus- lararası alandatemsil edebilmek, sa- nınm hoş bir duygu olurdu. Ancak, işin bir başka boyutu ise, işi, yaşama bağımhlığı roman yaz- mak olan bir insan için sürekli gün- demde bulunmak, zaman zaman çok sert saldınlara cevap vermek zorun- da kalmak ise rahatsız edici. Sürek- li flaşlann altında, birilerine bir şey anlatmak zorunda kalmayı tercih ede- cegimi sanmıyorum. Orhan'ın gün- demde bulunmaktan hoşlandığını sa- nanlar olduğunu biliyorum. Ancak ben de onu yakından tanıyan birisi ola- rak, bu haberterin onu gerginleştirdi- Orhan Pamuk Nobel'i Alır mı Almaz mı? ğine tanığım. Bu konuda derdini an- latamadığını da biliyorum. • • • Orhan Pamuk'la ilgili son manşet haber, Nobel Edebiyat ödülü'ne aday olması. Bu habere göre, bu ödülün Orhan'a verilip verilmemesi konu- sunda anlaşmazlık çıkmıştı. ingilizle- rin ünlüThe Observer gazetesinin bu haberi yazması, işin ciddiyetini arttır- dı. The Observer, Guardian grubunun pazar gazetesi. The Observer'ın bu haberi vermesi yabana atılamaz. Tabii Orhan da bu haberden sonra yeniden bir yığın sorunun muhatabı ha- line geldi. "Aday mısınız, değil misi- niz?", "Kazanacak mısınız?" Buna benzer bir dizi soru... Ne desin ki! • • • Orhan, değerverdığim birarkada- şım. Onun Nobel'i almasını tabii ki ca- nı gönülden isterim. Onun edebiyat birikiminin, sanatsal değerinin bu ödülü hak ettiğine inanıyorum. Or- han Pamuk'un Nobel Edebiyat ödü- lü almasından ülkemizin büyük ço- ğunluğunun da mutlu olacağını dü- şünüyorum. Acaba kendisini "milliyetçi" diye tanımlayanlar nasıl bir duygu içinde- ler? Dünyanın en önemli gazetele- rinden birisinde Orhan Pamuk'un aday olarak isminin geçmesi onları mutlu etmiş midir? öyle ya, sonuç ola- rak Orhan Pamuk, bu ülkenin biryurt- taşı. Tıpkı, Yaşar Kemal, Nâzım Hik- met, Aziz Nesin, Yılmaz Güney gi- bi... Gerçekten merak ediyorum, onlar böyle bir haberi nasıl karşılıyorlar? Yann, "milliyetçiler"\r\ gazetelerine bakıp birdeğerlendirmeyapabilirim. örneğin, onların Nâzım Hikmet'e öf- kelerinin dinmediğine tanığım. Lo- zan'da eski savcılaria, eski solcular- lakol kolayürüyen MHP'lilerin Nâzım Hikmet'in hâlâvatan haini olduğunu anlatan kitaplar yazdıklarını biliyo- rum. Yaşar Kemal, Aziz Nesin ve Yıl- maz Güney de aynı bağnazlığın he- defı değil mi? • • • Onlar zaten marjinal bir azınlık, ne düşündüklerinin ne önemi var diye- bilirsiniz. Halkın büyük çoğunluğu- nun bu alanda elde edilecek bir ev- rensel başandan mutlu olacağını tah- min edebiliriz. Olsun, yine de "milli- yetçiler" ne düşünüyor merak ediyo- rum. • • • Orhan Pamuk'un, zaman zaman Türkiye'deki antidemokratik uygula- malara karşı çıkışının, baskılara iliş- kin eleştirilerinin, bir kesimi kızdırdı- ğı biliniyor. Bu kızgınlıkla, edebiyat değerlendirmelerinin birbirine karış- tığı da söylenebilir. Siyasi olarak ona kızanlann büyük çoğunluğu, edebi olarak da beğenmediklerini ifade edi- yoriar. Aslında iki değerlendirmenin birbirinden ayn yapılması gerekmez mi? "Biz Çılgın Türkler" mi böyleyiz, yoksa dünyanın her yerinde siyasi tercihlerle edebiyat tercihleri birbiri- ne kanşıyor mu? Biz bu konuda is- tisna sayılmaz mıyız? Peki Orhan Pamuk Nobel Edebi- yat ödülü'nü bu yıl alır mı, almaz mı? Konunun uzmanı bir arkadaşıma sor- dum, banaThe Observer'daki habe- rin gerçeği yansıtmadığını, böyle bir tartışmanın mümkün olmadığını ifa- de etti. Orhan Pamuk'un henüz No- bel geleneklerine uygun bir yaşa gel- mediğine de dikkat çekti. "Bak, yine Amerikalı biryaşlı yazar kazanır, gö- recefcs/n"diyerektahminde bulundu. Ben onun anlattıklannı aktanyomm. Ben yine de haberin doğru olma- sını, Orhan Pamuk'un Nobel Edebi- yat ödülü'nü kazanmasını ümit etmek istiyorum. Böyle bir sonuçtan çok mutlu olacağımı da...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle