09 Ocak 2025 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 EKİM 2005 SALI - t - CUMHURİYET SAYFA JV U J-i M. LJ J \ kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 Azer Yaran'ı modern türkü tadındaki şiirleriyle ve Rus yazuıından çevirileriyle hep anımsayacağız Bir kardeşi yitirmek...ATAOL BEHRAMOĞLU Azer Yaran öldü. Hastalık bu gerçek- ten çınar gibi, dağ gibi delikanlı adamı eritip tüketti ve sonunda çekip aldı henüz yaşamakta olanların arasından. Azer'in ölüme adım adım yaklaşması ve ölümü, doğadaki adaletsizliği bir kez daha du- yumsattı bana. Azer ölümü hak etmemiş- ti. Çahşkanhğıyla. iyimserliğiyle, enerji- siyle, iyi yürekliliğiyle... Ve bu özellikle- rini sonuna kadar korudu, korumaya ça- lıştı... Bir kez bile herhangi bir şeyden, herhangi bir kımseden yakındığına tanık olmadım. Hastahğına karşı da sessizce, yakınmaksızın, gösterişsiz fakat insanca bir kahramanlıkla savaşım verdi. Başlan- gıç dönemlerinde artık sabah sporlannı yapamadığı için üzülüyordu. Sonra yürü- me güçlükleri başladı, ağrılan şiddetlen- di. Fatsa'da Korucu Köy'deki evinin tele- fonundan ulaşan basbariton sesi yine de berraktı. iyimser ışıltılarla pırıl pınldı. O uzun telefon konuşmalarımızın konusu, en çok. ortak rutkumuz olan Rus edebiya- tıydı. Kemoterapı için geldiği lstanbul'da, kardeşi Zeki Yaran ın Ümraniye'deki evinde görüştüğümüzde, saçları iyice sey- relmiş, uzun boyu öne doğru eğilmiş, se- si azıcık da olsa tarazlanmıştı... Fakat az sonra konu şiire, Rus edebiyatına, sevdi- ğimiz şairlere, çeviriye ve özellikle de şi- ir çevirisinin sorunlanna geldiğinde Az- er, eski Azerolup çıkıverdi. Aynı delikan- lılık, aynı coşku, aynı sevinç, aynı tutku, aynı iyimserlıkle... 'Aynı büyüyle büyülenmiştHC Azer Yaran'la yaklaşık on yıl arayla ay- nı fakültede, Ankara Üniversitesi DTCF Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde öğre- nım gördük. O benim sevgili bir küçük kardeşimdi ve ağabey sözcüğünü onun kadar candan. yürekten dile getiren çok az kişiye rastladım. Aynı büyüyle büyülen- miştik. Rus edebiyatının yalın, derin hü- manizmiyle. Azer şaır kimliğiyle şiir çe- virisine yöneldi. Yesenin ilk kez onun Türkçesiyle Türkçe konuşru. "Sönüyor Aikanatları Günbatımımn" adlı Yese- nin seçkisi, Rus şıirinden dilimize yapıl- mış en güzel, en başanh çeviriler arasm- K, dadır. Azer Yaran, Sergey Yesenin'de san- ki kendi ruh kardeşini bulmuş gibiydi. Ve zaten şiir çevirisinde başarının başka bir yolu da yoktur. Çok ilginç bir rastlantıyla, kitaplığım- da yıllardır okunmayı bekleyen kitapların arasından Rus tarihçi V. Gordlevski'nin 'Anadolu Selçuklu Devleti' adlı kitabı- nı okumak üzere çıkardığımda Azer'in ardeşim Azer Yaran ince bir doğa duygusu, insan sevgisi ve yaşama sevinciyle örülü, modern türkü tadındaki şiirleriyle; Pasternak, Blok, Ahmatova, Yesenin çevirileriyle ve Puşkin'in ölümsüz Yevgeni Onegin'inin dilimizdeki bir emekçisi olarak hep anımsanacak. Fakat belki hepsinden daha çok, Yesenin'in 'Anneme Mektup'undan. Rus şairin sanki Türkçe yazılmış gibi içimize işleyen dizeleriyle. çevirisi olduğunu görerek şaşırdım. (Ki- tabı edindiğimde buna ya dikkat etmemış ya da onun çevirisi olduğunu unutmuş ol- malıyım.) Ve bu, çeşitli dillerden sayısız dipnotlarla sürüp giden kitabın sayfaları ilerledikçe, Azer'in yıllar önce gösterdi- ği emeğe, özene, dikkate hayran kaldım. Kısa süre önceki son telefon konuşmala- rımızdan birinde ona bundan söz ettim ve bu değerli kitabın mutlaka yeniden basıl- ması gerektiğini söyledim. Gordlevs- ki'nin kitabı Azer Yaran'ın değerli çevi- risiyle (onun öteki çevirileri ve kendi şi- irleri gibi) mutlaka yeni basımlar yapa- cak, fakat sevgili arkadaşım ne yazık ki bunları görüp sevınçlerini yaşayamaya- cak artık. Kardeşım Azer Yaran ince bir doğa duy- gusu, insan sevgisi ve yaşama sevinciyle örülü, modern türkü tadındaki şiirleriyle; Pasternak, Blok, Ahmatova, Yesenin çevirileriyle ve Puşkin'in ölümsüz Yev- geni Onegin'inin dilimizdeki bir emekçi- si olarak hep anımsanacak. Fakat belki hepsinden daha çok, Yesenin'in 'Anne- me Mektup'undan, Rus şairin sanki Türkçe yazılmış gibi içimize işleyen di- zeleriyle: "Sağ mısın henüz ihtiyarcığım? Ben de sağım. Selam, selam! Döksün çatısından yuvacığımn 0 betimsiz aydınlığını akşam. Dııvınorum özenip tasanı gizlemeye Kederlemyormuşsun benim güç vazgıma, Sık sık çıkıyormuşsun yolumu gözlemeye Bürünüp eski moda harap urbana. (...) Eskisi gıbiyim yine, öyle sevecen ve sıcak Ve yalnızca bir düşte yanıyoryüreğim, tçimde başkaldıran özlemle çabucak Alçacık evimize döneceğim. Döneceğım. bahann ak bahçemizde Salınınca dallar dört bir vandan. Ancak seıı m andırma benı sekiz vıl önce Uykıımu böldüğün gibi gün ağarmadan. (...) 1 'vandırma o düşler içinde gideni Dalgalandırma o gerçekleşmeyeni Çok erken bir bitkmliği ve yitimi Çekmek beklermış vaşamda beni < • • ) L'nıtt. son ver artık tasanı gizlemeye, Kederlenme benim güç vazgıma. Öyle sık çıkma volumu gözlemeye Bürünüp eski moda harap urbana." tstanbul, 4 Ekim 2005 Şair ölmüş, yas denizi ışıldıyor Türkçeye, kimi sözcüklere gösterdiği özeni, sağlığma gösteremediği bir gençlik geçirdiyse, bunu en çok toplumsal yaşamdaki boğucu atmosfere bağlayabiliriz Ahmet Telli Azer Yaran, kendini yakın bulduğu Yesenin gibi, kentli bir kültürle doğanın koynuna geri çekilen şairi- mizdi. Kırsal yaşamın göze- neklennden müthış meta- forlar yaratarak oluşturdu şiirı- ni. Onun doğaya geri çekilişini, 'tutunamayan- lar'dan biri diye de anlamak mümkün. Şöyle söylemek daha doğru: 'Dana- burnu-Dikenu- cu-Isırgan'. Türkçeye. kimı sözcüklere gösterdiği özeni, sağlığına gösteremediği bir gençlik geçirdiyse, bunu en çok toplumsal yaşamdaki boğucu atmosfere bağlayabiliriz. Rus- çadan Türkçeye kazandırdığı her yapıt oldukça önemli. Sa- dece bu bile onu sevgiyle, say- g.yla anmaya değer. Öyleyken onu kendi dizele- riyle anmak isterim: "Şair öl- rnüş / yas denizi ışıldıyor —/ bir yaşam dizesine gömün oau / şair ölrnüş — toprağa gızel düştü / bir güz türküsü- ne gömün onu." Azer, dostum- dı. arkadaşımdı; ışıklı olacak aıılan... Fevzat Çelik Geçen yıl haziran ayında Or- cı'da düzenlenen bu" şiir etkin- •ğine katılmıştık. Buraya ka- *ar gelmışken Azer Yaran'a uğ- ^madan olmaz dedi şair arka- <pşîar. Ona yakın şairle birlik- te Azer Yaran'm köyüne gittik. Çok ama çok mutlu olmuştu. Ziyaret etmekle ne iyi bir şey yaptığımızı düşünmüşrüm. Hastalığı bir hayli ilerlemesine rağ- men hepimizden çok daha iyi takip ettiği belli olu- yordu edebiyat dergilerini, yeni çıkan kitaplan... Hayata tutunma çabası hepimizi etkilemişti. Daha sonra îs- tanbul'a gelmiş. Ziyaret etmek hep aklımızday- dı ama etmedik, edemedik. Ve ölüm haberini bile günler son- ra duyduk. Bu sadece Az- er Yaran'ın değil. dostluğun, ar- kadaşlığın, dayanışmanın.. ya- ni nefes aldığı için yaşadığını sanan bizlerin de ölüm haberi- dir. Duyurulur. Metin Demirtaş 12 Eylül'ün bunalttığı arkadaşlanmızdan biriy- di. Işsizlik de dahil, pa- yına düşeni sessizce ya- şadı. Fatsa, Korucuk Kö- yü'nde anasının evini sı- ğınak seçti. Arada tele- fonla görüşür, şiir konu- şurduk. Ölüm haberini ar- kadaşım Abdullah Yıl- maz'dan aldım. Şiirlerini de yakından izlemekle birlikte, S. Yese- nin'den çevirdiği şiirler bana inamlmaz mutluluk- lar yaşatmıştır. 'Lirikler, 1982% 'Sönü- yor Aikanatları Günbatı- mının' kitaplan herzaman elimin altında olmuşrur. Yese- nin'in 'Anneme Mektup' şı- irini bir kez belleğtmden oku- dum, Cahit Külebi Antalya'da evimde konuğumdu, gözyaşla- n içinde dinledi. "Sağmısın henüz ihtiyarcığım? Ben de sağım. Selam, selam! Döksün çatısından yuvacığımn O betimsiz avdınlığım akşam. *Enver Ercan Azer Yaran, yaklaşık otuz yıl- dır şair ve çevirmen kimliğiyle yazmımıza değerli katkılarda bulurtmuş bir isim. Karadeniz yöresinin kültürel öğeleriyle de beslenen lirik şiirleriyle şair kimliğini kanıtlamış ve Rus edebıyatından yaprığı çeviriler- le kitaplığımızda yerini almış- tır. Yazın dünyamız ve sendika- mız için önemli bir kayıptır. * Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Bağlar Gazeli TopluŞHrterÜ 975 20021 Ahmet Erhan Ay akşamlar, akşamlar Yine doğdu akşamlar Evli evine gider-bağlar gazeli Garip nerde akşamlar-dünya güzelı Kimi arkadaşlıklar vardır. bir ok hı- ı zıyla geçip gıder hayatından; ama yo- ğundur ve bir o kadar da yaralayıcı. Onu tanıdığımda, Ankara Radyosu Çoksesli Korosu'nda "bariton'' kad- rosuyla çalışan ve öte yandan ucun u- cun şiir yazan bir adamdı. Ben erken gelen ünümle Ankara sokaklannda ca- ka satarken, o garip bir incelik ve say- gıyla izlerdi sanki be- ni. O incelik hiç yaka- sını bırakmadı; örne- ğin Azer'i hiçbir za- man kravatsız görme- dim. Neyse, 12 Ey- lül'de 1402'liklerker- vanına katılarak TRT'den kovuldu ve aynı dönemde eşinden de aynldı. Benim durumum da ondan farklı değildi. Gelip geçici ışler, bekâr pansiyonlan, nevrorik rahatsızlıklar ve alkol. Belki de benim Azer'le gerçek arkadaşlığım o dönemde başladı; kısa ama çok yoğun bir arkadaşhk. Bir çe- şit kader ortaklığı... Ortak türkümüz (Bağlar Gazeli) ki ölmeden önce gör- sün diye ona adadığım aynı adlı bir şi- iri alelacele yayımladım (Edebiyat \e Eleştiri, Eylül-Ekim 2005), benim için özel olarak çevirdiğini cümle âleme duyurduğu (Yesenin-Kara Adam) bir şiir.. ne bileyim ben, parasızlıktan ev- lilik yüzüklerimizi bile aynı günde bozdurduk biz, ardından ıçıp ıçip ağ- ladık. Bu yoğun arkadaşlık kesıntisız iki-üç yıl sürdü. Ama hiç bıtmedı, ya- ni başlarda sözünü ettiğım ok. gök\u- zünde hep asılı kaldı. Sonra bir gün kımseye haber vermeden Fatsa'daki köyüne kaçtığını öğrendim. O günden bugüne hiç görüşmedik. Sevgili trfan Yıldızla birlikte çıkardıklan 'Uzak' adlı dergi ara sıra elime geçiyordu; biz- lere yazılmış bir mektup gibiydi. Çün- kü hepımız bir yerlere savrulmuştuk. E\et, hiç görüşmedik, ta ki bir başka rüzgârla Smop'a savrulan şair karde- şini Hayati Baki, Silivri'deki evimin telefonunu çaldırana kadar: Azer ölü- yor, ara! Aradım. Sanki diyordu ki te- lefondaki o güzelim ses: "Dostum be- nim, dostumbenim/Hastayım. ama çok hastayım..." (Yesenin-Kara Adam). Ben de diyordum ki: Yok ca- nım! Yorulmasın diye te- lefon bile etmeye korku- yordum. Zaten uzun sür- medi, yitirdik Azer Ya- ran'ı. Rafine bir şairdi. Ney- se ki dünya gözüyle top- lu şiirlerinin yayımlandı- âını gördü (Giz Menek- şesi, YKY 2004). Çağ- daş Rus şiirini çok iyi özümsemişti; o şıinn en önemli şairlerini, Sergey Ye- senin, Boris Pasternak, Anna Ahma- tova vb. dilimize kazandırdı. Bence şıırinin en önemli özellikle- nnden bıri de türkülerimize olan derin bağlılığıydı. Derler ki, ölümünden az önce benim ona adadığım 'Bağlar Gazeli' şiiri eli- ne ulaşmış ve ağlamış. Olümüne gidemedim. Uzaklık. Se- bebin gözü kör olsun! Yağmurun sular seller gibi yağdığı bir günde gömmüş- ler Azer'i. Şımdı düşünüyorum da, toprağa mı, suya mı yoksa? Zaten ken- disi de 'Şaire Ağıt' şiirinde demişti ki: "susak çatlağı toprağa/ce\iz gölgesi- ne bir yağmur damlasına gömün onu" Sevgili kardeşim... Karikatüriste Brezilya'dan davet • MLĞLA (AA) - Muğlanın Bodrum ilçesinde 16 yıldır turistlerin karikatürlerini çizen Alı Şur, Brezilya'da düzenlenecek kankatür festıvaline da\et edildi. Birkaç gün önce kendisını Dışışleri Bakanlığı yetkililerının aradığını ifade eden Şur, göreviilerın kendısinı 7-11 Kasım 2005 tarihleri arasında Brezilya'da düzenlenecek uluslararası karikatür festivaline davet ettiğini \Tirgulayarak, şunları söyledi: "Dışişleri Bakanlığı yetkılileri. bu davetin Brezilya'dan geldığinı, uçak gıderlenmın Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından, dığer gıderlerin ise organizasyon komıtesi tarafından karşılanacağını söyledıler. Daha önce Brezilya'da düzenlenen uluslararası bir kankafür yanşmasında 2 bın dolar ödül kazanmıştım. Bu davet, beni çok mutlu etti." Müzeler Birliği Başkanı Bursa'da • BURSA (AA) - A\rupa Müzeler Birliği Başkanı Wım Van Der Weıden, Avrupa Müze Forumu'nca verilen "A\ r rupa Müzesi Ödülü'ne aday olan Bursa Kent Müzesi'nde ıncelemelerde bulunmak üzere Bursa'ya geldi. içinde bulunulan süreç gereğı AB konusunda fazla konuşmak ıstemediğini belirten Weiden, "Bursa Kent Müzesi, gerçek bir AB üyesidir. Ziyaretımde. müzenin *Avrupa Müzesi Ödülü' için cıddi bir aday olduğunu gördüm" dedi. Weıden. ödüller için her yıl Avrupa ülkelerınden 50-60 müzenin aday olduğunu ifade ederek Türkiye'nin yanşmaya ilk katılımının olmadığını. geçmiş yıllarda da başvuruda bulunulduğunu bıldirdi. Yönetmen Bill Morrison Bilgi'de • Kültür Servisi - İstanbul Bılgı Üniversitesi sınema TV bölümünün bu yıl düzenleyeceği film atölyelerı dızısının ılkı, deneysel filmleri ile dünya çapında tanınmış yönetmen Bill Morrison tarafından 15-16 Ekım tarihlennde Dolapdere Kampusu'nda yapılacak. Morrison, Bılgi Üniversitesi'nde vereceği atölyede, kendi filmlerinin yanı sıra, esınlendiği Stan Brakhage. Ken Jacobs, Chris Marker (La Jetee), Godfrey Reggio (Koyaanisqatsi) gibi yönetmenlerin filmlerine de yer verecek. Deneysel kısa filmlen ile tanınan Bill Morrison'm aralannda Light is Calling, Decasia, ve The Film of Her adlı filmlerinin de dahil olduğu sekiz filmi New York Modern Sanat Müzesi "nin daimi koleksiyonunda yer alıyor. Haidun Taner Öddirnü Duman aM • Kültür Semsi - 2004 Millıyet Haidun Taner Öykü Ödülü. "Keder Atlısı' adlı kitabıyla Faruk Duman'ın oldu. Doğan Hızlanın başkanlığını yaptığı. Tuğrul Eryılmaz, Füsun Akatlı. Ferit Edgü, Selim İleri, Ahmet Oktay. Prof. Dr. Şara Sayın, Prof. Dr. Tahsin Yücel ile Haidun Taner'in eşi Demet Taner'den oluşan seçici kurul, 5 Ekim 2005 tarihinde yaptığı toplantıda, ödülün 'Keder Atlısı' adlı kitabıyla Faruk Duman'a verilmesini oybirliğıyle kararlaştırdı. Duman'a ödülü, 15 Ekim Cumartesi günü saat 18.00'de TÜYAP Kıtap Fuan'nda yapılacak törenle verilecek. Ödül. tiyatro ve edebiyat dünyasının ünlü ismi ve Milliyet gazetesi yazan Haidun Taner'in anısını yaşatmak amacıyla 1987 yılından beri veriliyor. Geniş Açı y*n îotoğraî dergisi adayi • Kültür Servisi - Geniş Açı fotoğraf sanatı dergisi. dünya çapındaki en prestijli fotoğraf ödüllennden bıri olan Lucie Ödülleri'nde (Lucie Awards) 'yılın fotoğraf dergisi' dalında aday gösterildı. Önceki yıllarda Amencan Photo \e PDN dergılerinin ödüllendırıldiğı bu dalda Geniş Açı'nın yanı sıra Amerika, Ingiltere ve Fransa'dan beş dergi daha yer alıyor. Ödül töreni, 17 Ekim Pazartesi günü New York'ta gerçekleştirilecek. Fotoğraf dünyasınm Oscarlan olarak adlanduılan Lucie Ödülleri, dünyanın en iyi fotoğrafçılannm yapıtlarmı onurlandırmayı, genç yetenekleri keşfetmeyi ve fotoğraf sanatının daha fazla takdir edilmesıni sağlamayı amaçlıyor. Bilkent Sezonu açıyor • ANKARA (AA) - Emıl Tabakov yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası (BSO), 2005-2006 konser sezonunu 15 Ekim Cumartesi günü ünlü pıyanist Hüseyin Sermet solistliğindeki konserle açıyor. 2002-2003 sezonundan bu yana BSO'nun müzik direktörlüğü görevını üstlenen Emil Tabakov, tüm dünyada seçkin orkestralarla konserler verdı. Avrupa'nın belli başlı konser salonlannın programlarında yer alan Hüseyin Sermet. yurtdışında pek çok ödüle layık görüldü. ' *' '•'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle