Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 OCAK 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Sağlık sigortası!
AKP iktidarının hazırladığı "Genel Sağ-
lık Sigortası Yasa Taslağı"n\n 27. mad-
desinin ikinci fıkrası: "Kurumdan sağlık
yardımı almakta olanlar, hekim veya diş
hekimi tarafından alınması istenen ön-
lem ve önerilere uymakla yükümlüdür-
ler. Hekim veya diş hekimi tarafından
istenen önlem ve önerilere uymamasıyü-
zünden tedavi süresinin uzamasına, ma-
lul kalmasına veya malullük derecesinin
artması nedeniyle oluşan ek masrafla-
nnyüzde 50'si sigortalıdan tahsil edilir."
Izmir'de oluşturulan "Hekim Güçbir-
liği" grubu, bu hüküm yürürlüğe girdiği
andayurttaşların başınagelecekleri şöy-
le yorumluyor: "Örneğin, bir muayene-
den ya da tanısal bir girişimden korka-
rak -ya da çok yüksek tutacak ilaç be-
deli veya ekonomik güçsüzlük nedeniy-
le kendisini yeterince besleyememek
yüzünden- hastalığının ilerlemesine ne-
den olan bir kişi ek masraflann yüzde
50'sini ödemek zorunda kalacak, belki
de bu yüzden tedaviye devam edeme-
yecektir."
Gelelim taslağın aynı maddesinin son
fıkrasına: "Kurumun yazılı bildirisine rağ-
men, teklif edilen tedaviyi kabul etme-
yen sigortalıya bu hastalığı nedeniyle
sağlık yardımı tedaviyi kabul edinceye
kadaryapılmaz."
Onun da hekim diliyle açık anlatımı
şu: "örneğin, teklif edilen tedavi ame-
liyat olsun ve hasta da bunu kabul et-
mesin. Taslağın öngördüğü hüküm, böy-
le bir durumda 'Ağrısını dindirmeyerek
ya da rahatsızlık veren başka bir bulgu-
yu gidermeyerek hastayı cezalandıralım
mı?' gibi tartışmalara olanak tanıyor.
Bunlar, hekimlik etiği ile bağdaşmaz ve
hekimler ile hastalar arasında sorunla-
ra yol açar."
Haydi gel de, taslakların uyanık sim-
sarlar, acımasız tefecilerce hazırlanmış
olabileceğinden kuşkulanma...
IŞIK KANSU
CHP'de yurtseverlik tartışması2002 yılında seçime gidilirken "işle-
rinin yoğunluğu" nedeniyle parti mec-
lisi üyeliğinden istifa ettiği bilinen Istan-
bul Milletvekili Zülfü Livaneli, bu kez iş-
lerini Kemal Derviş'in de desteğiyle
CHP lideri olma üzerinde yoğunlaştır-
dı. Livaneli, 1 Aralık 2003'te Zaman ga-
zetesinde yayımlanan söyleşisinde,
CHP'nin "Türkiye'yikutuplaşmalardan
kurtanp demokratik bir ortamda, öz-
gürlüklerle AB 'ye sokma" önerisini be-
nimsemesi gerektiğini dile getirmiş ve
eklemişti: "Partibu ideolojiyi benimse-
meli, buna doğru yürümeli. Katiyen sol
değil. Özgürlükçü, demokrat, Türki-
ye'de bütün kesimlerin kardeşçe yaşa-
masını öneren ve AB'ye yönelen bir
yapı. Partinin kurtuluşu burada. Solun
ne anlam içerdiğini artık kimse söyle-
yemez. Sol ne demek, hangi sol? Kam-
boçya'da birmilyon kişiyi öldüren Pol
Pot solu mu, Tony Blair gibi Irak'ta sa-
vaşan sol mu? Solu bana kimse anla-
tamazartık. Sol dedikten sonra sorv işa-
retleri başlıyor."
Aynı Livaneli, 10 Ocak 2005'te ise
Radikal'den Neşe Düzel'e, bir "solcu"
olarak "Türkiye'nin kurtuluşunun sol
politikalarda" olduğunun altını çizmiş,
solun "milliyetçi" olamayacağını belirt-
miş ve "Bütün dünyada sol, yurtsever
olur. Nasyonalist olmaz, patriot olur" de-
miş bulunuyor.
Hem solcu hem de yurtsever Livane-
li, aynı söyleşide kendisinin destekledi-
ği, hattauğrunaYeşil Hat'takonserver-
diği Annan Planı'nı CHP'nin "Kıbns'ı
satma planı" olarak gördüğünü, yine
partisinin AB'ye karşı yaptığı muhalefe-
tin Türkiye gerçekleriyle uyuşmadığını
da ifade etmiş bulunuyor.
Biz de, geçen hafta içinde CHP Ge-
nel Başkan Yardımcısı Onur Öymen ile
küçük bir söyleşi yaptık. Yayımlıyoruz:
- Sayın Zülfü Livaneli solun milliyet-
çi değil, yurtsever olacağını belirtiyor.
Ne diyorsunuz?
- CHP'nin altı okundan biri olan mil-
liyetçiliği, ülke çıkarlarını savunmak ola-
rak da anlıyoruz. Bütün sosyal demok-
rat partiler de dünyada bunu yapıyor.
Dünyada bir sosyal demokrat parti gös-
terin ki, kendi milletinin, ülkesinin çıkar-
larını savunmasın... Bunun örneği yok.
- CHP'nin 'Türkiye'nin Irak savaşına
sokulmasına karşı çıktığından beri ulu-
sal çıkarları savunmasıyüzünden karış-
tırıldığı' savına ne diyorsunuz?
- Onda kuşku var mı? Bizim partinin
karıştırılmak istenmesinin sebebi, par-
tinin ülke çıkarlarına sahıp çıkmasıdır.
CHP, bugünkü kadrosuyla, bir kişiyi de-
ğiştirmeden teslimiyetçi politikalar izle-
se, AKP'nin dümen suyuna girse; ok-
larına bir yedinci oku, teslimiyetçilik oku-
nu ekleseydi, kimi çevrelerde bizden
iyisi olmayacaktı. Herkes CHP'yi öve-
cekti. Ama Türkiye'nin çıkarlarını sa-
vunduğumuz için, yurtsever olduğumuz
için boy hedefi haline geliyoruz. Çünkü
bazı ülkelerin oyununu bozduk. Irak'ta
olduğu gibi, Kıbrıs konusunda da di-
rendik. Biz, "9 bin sayfalık Annan Pla-
nı'nda Türkiye ve KKTC açısından tu-
zaklarvardır. Bu metin oylanmadan hal-
ka sunulamaz" dedik ve tuzakları tes-
pit ettik. Dediklerimizde de haklı çıktık.
- Avrupa Birliği'ne ilişkin tutumunuz
da yurtsever çizgide değil miydi?
- Diğer adaylarla eşit muamele yapıl-
dığı takdirde AB üyeliği bizim için he-
defti zaten. Ayrımcılık, çifte standart is-
temediğimizi, başka ülkeler için getiril-
meyen koşulların Türkiye'nin önüne ko-
nulmasına karşı çıktığımızı ifade ettik.
Yanlış mı söylemişiz, dediklerimiz doğ-
ru çıkmadı mı? AB taraftarı olmak için
bütün haksızlıklara boyun mu eğmek la-
zım? Hiç tepki göstermemek midir yurt-
severlik? Sosyal demokratlık bunu mu
gerektirir?
Amaç, köye
hizmet değil ki
AKP tutturdu, Köy Hizmet-
leri Genel Müdürlüğü'nü
(KHGM) kapatacak.
Işin uzmanlarının uyarıları
boş birtını sanki... Ziraat Mü-
hendisleri Odası Başkanı
Gökhan Günaydın,
KHGM'nin "mahalli müşte-
rek ihtiyaçlar"aöeğ\\, "ulusal-
ortak hedeflere" hizmet et-
tiğini söylüyor. Dahası
KHGM'nin "ülke topraklan-
nın hangi amaçlarla nasıl ve
kimlerce kullanılacağına ka-
rar veren", "tarımsal amaç-
lı nüfus yerleştirme gibi son
derece hassas nüfus işleri-
neyönelikişleryapan", "hiç-
bir yerel grubun uhdesine
geçiremeyeceği yerüstü ve
yeraltı su kaynaklarının hal-
kın gereksinimleri doğrultu-
sunda kullanılmasını yöne-
ten", "yerel çıkar gruplaş-
malarının etkisiyle bir başka
nüfus grubunu cezalandır-
ma amacıyla kullanabilecek
olan yol açma ve yol güven-
liğini sağlama işlerini yürü-
ten" bir kurum olduğunu vur-
guluyor.
Dikkat ederseniz, Günay-
dın'ın her bir tanımı,
KHGM'nin kapatılıp görev-
lerinin yerelleştirilmesi halin-
de neler olacağını da şimdi-
den gösteriyor.
Gösteriyor göstermesine
de, bu tür uyarıların hepsi,
akılları yabancılaştırılmışla-
nn bir kulağından giriyor, öbür
kulağından çıkıyor...
KurdakuTla Yolcuhık
SONMEZTARGAN
Emekli Kurmay Albay Raif
Kurdakul'un Kayak Federas-
yonu Başkanlığı yaptığı yıllarda
bizler de Dağcılık Federasyo-
nu'nda görev ve sorumluluklar
almıştık. Kayak Federasyonu ile
aramız pek iyi değildi. Hatta Sa-
yın Raif Kurdakul'la zaman za-
man tartışırdık. Asker kökenli
olmasına karşın yine de yumu-
şak ve kibar bir yanı vardı.
9O'lı yılların başında bir Diki-
li Şenliği'nden ören'deki bir
başka dinletiye gidiyorduk. Be-
nim kullandığım arabada Asım
Bezirci, eşim Ayten ve kızı-
mız Emek'in yanı sıra Şükran
Kurdakul da vardı. Raif Kur-
dakul'un Şükran Kurdakul'un
kardeşi olduğunu bu yolculuk
sırasında öğrenmiştim. Ve söz
dağlardan açılınca koyulaşan
sohbetimizi Ayvalık'ta bir kıyı lo-
kantasındaki rakı sofrasında
ancak sonlandırabildik.
Daha sonraları Şükran Kur-
dakul'la birlikte yaptığımız ni-
ce gezilerimiz oldu. Yemek mo-
lalannda kafayı bulunca devrim-
ci şiirlerokur, ezgiler mırıldan-
dığımız da olurdu hani...
MimarlarOdasf nın düzenle-
miş olduğu bir Bulgaristan ge-
zisinde yine birlikteydik. Uzun
ve yorucu bir yolculuktan son-
ra Plovdiv'e (Filibe) gelmiştik.
Nehrin kenarında kentin en bü-
yük ve beş yıldızlı otellerinden
birinde konakladık. Herkes oda-
sına çekilmiş, yol yorgunu...
Ben aşağıya, bir şeyler öğ-
renmek için resepsiyona ini-
yorum. Yumuşak birel, arkam-
dan omzuma dokunuyor. Biraz
da irkilerek arkama dönüyo-
rum. Yüzü gibi yumuşak bu
elin sahibi Şükran Kurdakul...
"Sen dinlenmiyor musun?"
diye soruyor. "Şekerim yük-
selmezse pek uyku tutmaz be-
ni" diyorum.
Kenti tanıtıcı birkaç broşür
aldıktan sonra birlikte bara ge-
çiyoruz. Çevremizde süslü-bo-
yalı kızlar var... Içkilerimizden
daha birkaç yudum alır almaz
Kurdakul'un gözleri dalıyor.
Adeta mırıldanırcasına: "Bulga-
ristan 'ın sosyalist geçmişi gel-
di usuma "diyor.
Gerçekten de Bulgaristan'ın
sosyalist geçmişini çok iyi bi-
liyor Şükran Kurdakul... Bul-
garistan YazarlarBirliği'nin da-
vetlisi olarak geçmişte sık sık
gelmiş-gitmiş buralara. "Ka-
dın ticareti ne demek, sözü bi-
le edilmezdi o yıllarda " diyerek
konuşmasını sürdürüyor bo-
yalı kızlara bakarak.
Yüreğinin sızladığını duyum-
suyorum.
Sızlayan bu yüreğin Sofya'da
patlayacağını nereden bilebili-
rim... Sofya'nın devlet binala-
rının yeraldığı alanayaklaştık-
ça gözlüklerinin altında sürek-
li gülümseyen bu gözlerin bir
şeyler aradığını seziyorum. Bü-
yük alanın ortasında, açık ha-
va dinletilerinin verildiği bir plat-
form kurulmuş, gençler müzik
çalıyor. "Bu kadarı yeter doğ-
rusu" diyerek koluma girip be-
ni bir yerlere çekmek istiyor.
öğreniyorum ki bu dinleti plat-
formunun bulunduğu yerde da-
ha önce Sosyalist Bulgaris-
tan'ın kurucusu, 1944 devri-
minden sonraki ilk Başbakanı
Georgi Dimitrov'un anıt-me-
zarı varmış! Karşıdevrimden
sonra bu anıt-mezar buradan
sökülerek Sofya'nın dışında bir
yere taşınmış.
Birbirimizi çeke çeke, ayak-
larımızı sürüye sürüye Balkan
Oteli'ne doğru yürüyoruz. Ote-
lin roof'unda ısmarladığı kan-
yakları içerken dışarıda karya-
ğıyor. Ama benim içim gibi sa-
nırım Kurdakul'un da içi yanı-
yor. Bir zamanlar komünistle-
rin toplanıp sohbet ettiği Sof-
ya'nın ortayerindeki bu otelin,
Balkan Oteli'nin yeni adı She-
raton olarak değiştirilmiş...
Gezi boyunca fazla söz et-
miyoruz, gözlerimizle bir şey-
ler anlatmanın dışında...
Türkiye'ye varışımızda, el sı-
kıpayrılmazamanıgeldiğinde,
bir tümceyle her şeyi özetliyor
Şükran Kurdakul: "Bundan
böyle asıl bize çok görev dü-
şüyor anayurdumuzda. Sos-
yalizmin en güzelini biz kura-
cağızbu topraklarda. Umudu-
nu yitirme!.."
Bu umutlarla yaşadı, bu
umutlarla sonsuzluğa uzanıp
gitti.
KÎM KİME DUM DUMA HEIHÇAK behicak'ıı turk.net
ÇİZGlLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraciuı mynet.com
HARBt SEMİH POROY semihporoyuı yahoo.com
HAYAT EPtK TİYATROSU MUSTAFA BÎLGÎN
YAKAMOZ MOTEL
KÜÇÜKKUYU(ASSOS)
Tüm odakırdu kümu - duş - wc - sıcak su, restaunmt
KURBAN BAYRAM1 PROGRAMI
20 - 23 Ocak 3 gece 4 gün Y.P.
Iki kişilik odada kişı başı 125 YTL (125.000.000 11)
Üçüncü kişiye % 25 indırim.
0-6 yaş ücretsiz, 7-12 yaş çocıık % 50 indirim.
Yakamoz Motcl Limaniçiraevkii- KÜÇÜKKUYU
Tel: 0 286 752 68 94 - 99
TANRI İLE IUÜSKİSÎ OLMAYAN BIRI
NASIL BAŞKANLIKYAPAR
ANLAMIYORUM!..
hayatepiko mynet.com
BU ADAMIN BAŞKAN OLARAK
TANRISIYLA "İLÎŞKf Sî"
NASIL BİR ÎLISKIDÎft?
A- SEVİYELİ ÎLİSKİ
Q_ "f-c •j*j "t"Qt^T<5T
C-RÜSVET İLISKİSİ
D-ALT ÜST ÎLÎŞKİSİ
E- HEPSİ.
1 T 1
TARİHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN 15 Ocak www.nuuntuz-urikun.eotn
İLAN
ANKARA ASLİYE 10. HUKUK MAHKEMESİ
EsasNo: 2004/165
Karar No: 2004/303
Davacı Yücel Özkan tarafından davalı Nüfus Müdürlüğü aleyhine
açılan isinı tashihi davasının mahkememızce yapılan yargılaması so-
nunda:
Antalya ili, Kaş ılçesı Çukurbağ köyü cilt 16, hane 75'te nüfusa
kayıtlı yücel Özkan'ın nüfusta Yücel olan isminin Nesrın olarak dü-
zeltılmesıne karar verılmışlır.
M.K.'nun 26. maddesi gereğincc ılan olunur. 13.7.2004.
Basın: 1190
SEZ4R'/N HAKM SEZAR'A!.
M.Ö. 44 YILMPA, UNLU ROMALf JUUUS SEZA/Z, SE-
NATOAJUN i/Eeo/Sr £>ıtCTATt}/ÇLU/£ PAyeSlNl KA-
BUL ET7IA/ŞTI. gUTTJN ZAA/IANLA/SrN EN ÖNDE
GELEN KıŞ/LE&NDEN g/&/ OIAN
Ll/O-E ÜÇ yÖA/Ûy^E İZ SlfSAHM(Ç7T : X
6i, POUrtfCAÇILtSt I/EYA DBVLE1 "'
Ç ,
Ht2U HAKeKET £TMESİ l/e ÇOtC SAPftC OLAN
o/eoasi/y^A BAÇA/SIYA UIAÇM/ÇTT. Pourfe^pA
AMACI /Ç/M HE/e yOLU PeMEMrŞTf- YfAJB P£
yöNer/Cf OLPUGUMPA sosyAc VE' £*Z?A/OM/K
SOG.UA/CJ4RA Pay/ıeLiıcLA Y/İKLAÇMAYA
M/fT7. yAZfLA&MA G£LİAJCE', SON
fEHT^ &£ GöeClŞLE KÂLEAte AU>
SAGNAK
NİLGUN CERRAHOGLU
Rusya Çıkarması...
Rusçada rüşvete "vzjatka" dendiğini biliyor musu-
nuz?
Bu yaygın sözcük, "almak" anlamına gelen "vzjat"
fiilinden türemiş. Hammadde piyasasını dahi teslim
alan "paralel etonom/"nin girmediği, el atmadığı alan
yokmuş. "özelleştirme"dalgasındapaha biçilmezser-
vetler ve güç elde eden Berezovskij, Gusinskij, Kho-
dorkovskij, Yukos gibi patronlara "yolsuzlukla müca-
dele" adına bayrak açan Putin; "oligarkların" gücünü
törpülemiş törpülemesine ama asıl derdi yolsuzluktan
çok, farklı güç odaklarının başını ezmek ve çokseslili-
ği öldürmekmiş. Rus Devlet Başkanı'nın ilk önceliği 70
farklı etnik grubun yaşadığı 17 milyon kilometrekarelik
Rusya Federasyonu'nu bir aradatutmakolduğundan;
birincil önem atfettiği konu "Çeçen aynlıkçılığı" imiş.
"Daha çok demokrasi" gibi talepleri olmayan "Rus hal-
kı" ise, Putin'in "demiryumruğundan" memnunmuş.
Putin'in kendisi, Rusların yüzde 95'inden daha liberal
addediliyormuş. "Petro-rublelerle" rezervler şişerken
GSMH yılda yüzde 6.4 civarında artıyormuş...
Uçağımız Moskovasemalarındaalçalırken "Com'ere
della Sera"da çıkan bu başyazıyı (10 Ocak) okuyordum.
"Putin'in Esrarlan" başlığını taşıyan yazı; "Batılıların
anlamakta zorlandığı Putin Rusya'sının" aydınlık ve
karanlık yüzüne ayna tutuyor ve "Böyle bir ülkeye gü-
venilebilir mi" sorusuyla noktalanıyordu.
Rusya'ya belli ki Batılılar kolayına akıl sır erdiremi-
yor. "Nasıl olur da Ruslarhâlâ demir yumruktan hoş-
lanabilir?" diye düşünüyorlar. "Comere"nin yazısına si-
nen baş tespit şu: "Ne zaman, ne yapacağı kestirile-
meyen Rus despotizmi tehlikelidir!.."
Bizim için "metafizik" sayılabilecek bu tür kaygılara
pabuç kaptıran ve bu konulara kafayı takan tek bir işa-
damına rastlamadım üç günlük Moskova çıkarmasın-
da. Bilakis sık ifade edilen değerlendirme şöyleydi:
"Zorluklar olabilir. Rusya ne de olsa çoğumuz için ye-
ni bir alan. Ama Rus mantalitesi bize uzak değil. Bir-
birimizi anlayabiliyoruz..."
Tatillerini Türkiye'de geçiren Rus rehberimiz Na-
dia'nın da, tanışırtanışmaz vurgu yaptığı konu buydu:
"Türkler bizi çabuk kavnyor. Ne istediğimizi, ne bek-
lediğimizı çabuk anlıyor!" Popüler bir tatil destinasyo-
nu olarak Rusların Türkiye'yi seçmesinin ardındaki baş
nedenlerden biri olarak bunları sıraladı Nadia.
'Las Vegas'tan 'Cafe Pushkin'e
Moskova'ya bu üçüncü gidişim. ilk kez '92'de Gor-
baçov'la görüşmek için gitmiştim. Sonra, '9O'lı yılların
ikinci yarısında bir IPI toplantısı için gittim. Ve en son
şimdi Türkiye dışındaki ilk mağazasını 6000 metreka-
relik Mega Khimki Alışveriş Merkezi'nde açan "Boyner
Moskova"n\n açılışı vesilesiyle, Moskova'da üç gün
geçirdim. "Boyner Moskova" TOBB-TIM ticaret mer-
kezinin açılışı ile eş zamanlı yapıldığından; -Başbakan
dahil gazetecisi, siyasetçisi, işadamı- herkes oraday-
dı. Her iki heyetten, değişik kesimlerle görüşme fırsa-
tımız oldu.
On üç yıllık arayla, üç değişik vesileyle gördüğüm Mos-
kova çok değişmiş, '90'ların başında gördüğüm Mos-
kova açlık, fakirlik ve yokluktan kırılan bir kentti. İkinci
gidişimde kırılgan bir "fafce-off"ageçmişti. Son gördü-
ğüm Moskova ise 'las Vegas" olmuş. Neon ışıklardan
geçilmiyor. Oteller, dükkânlar, restoranlar ve "casino"\a-
rın birbirinden iddialı ve abartılı aydınlatması; köklü bir
Avrupa kentinden çok "Vahşi Batı" sermayesiyle yok-
tan var edilen Amerikan kentlerini andırıyor. Işıkların da,
gösterişin de ölçeği çok büyük... Moskova'nın kısa sü-
rede değişen bu çarpıcı fizyonomisi bile Rusya'nın Av-
rupa'dan çok, Amerika'ya öykündüğünü ve '20'li, '30'lu
yılların ABD kapitalizmini örnek aldığını gösteriyor.
İlk gece dışardaki ortamdan bir hayli farklı, rafine bir
Çarlık Rusyası atmosferinde "Cafe Pushkin"üe yemek
yedik. Burası Moskova'nın en "/n"restoranıymış. Res-
toran dediysem aristokrat, 19. yüzyıl tarzında eski bir
Rus evinden restore edilmiş. Pushkin'e ithaf edilse
de, devrim öncesi ruhunu yaşatan evin, ünlü Rus şairi
ile uzak yakın bir ilgisi yok gerçekte.
"Cafe Pushkin"\n isim babası Fransız şarkıcı Gilbert
Becaud imiş aslında. Bir zamanlar dillere destan olan
"Nathalie" şarkısında Becaud, hayali bir "Cafe Push-
kin" yaratmış. Uyanık bir işadamı da Moskova'ya ge-
len tüm Fransızların arayıp arayıp bulamadıkları "Cafe
Pushkin"e hayat verdiği takdirde, kapıda kuyruk ola-
cak Fransızları kafadan toplayacağı düşüncesiyle beş
yıl önce bu mucizeyi gerçekleştirmiş. Antika kitaplar ve
lambri duvarlarla kaplı restoran adam almıyor şimdi...
Rusya böyle bir yer. "Doğru fikri" yakaladığınızda ke-
sin iş yapıyorsunuz. Yeniliğe ve lükse acayip açlık var.
Devamı pazartesiye...
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDANSAĞA:
1/ Mardin'in
Dargeçit ilçe- 1
sindebirkap- 2
lıca. 2/Borç...
"Dayakatma,
dövme" anla-
mında eski
sözcük. 3/Kü-
kürtle demir
bileşimlerin-
denbirL.Etek 8
ucuna doğru 9
genişleyen
giysiler için kullanı-
lan sözcük. 4/ Birbi-
rini izleyen halkalar,
dolamalar. 5/Namaz
çağrısı... Çeşitlipar-
çaların birleştirilme-
siyle türlü şekillerin 6
elde edildiği bir oyun. 7
6/ Yaşamsal sıvı... 8
Briç, poker gibi 9
oyunlarda, oyunu oynayan dört kişilik grup. 7/Af-
yon'un bir ilçesı... Bir nota. 8/ Afyondan elde
edilen ve hekimlikte kullanılan bir tür alkaloit. 9/
Kendisine inanılan, sır verilen kimse... Teşhis.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Amasya ilinde bir kaplıca... Çemberin çevresi-
nin çapına oranını gösteren sayı. 2/ Tavır, davra-
nış... "Su sesi ve kanat şakırtısından/ Billurbiravi-
ze Bursa'da—" (A.H. Tanpınar). 3/Üstünlük,yeğ-
lik... Eski dilde ayak. 4/Manganez elementinin sim-
gesi... Hayvanlara vurulan damga... Taşlık yer,
çıplaktepe. 5/Mersin ilinin eski adı... Şarapmah-
zeni. 6/ Sözünü geçirme, otorite. II Bir tür spor
ceket... Eski Mısır'da güneş tanrısı. 8/ Kırmızı
mercimekle yapılan bir tür çorba. 9/ Çabuk yaz-
maya elverişli bir yazı yöntemi... Yaşanmış olay-
ların anlatıldığı yazı türü.