Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 OCAK 2005 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Yılbaşı Adası
HİNT OKYANUSU'NUN doğu tarafında, Endonezya'nın
Cava'sıyla Avustralya arasında bir ada bu. Ingilizlerin us-
taca sömürü için yarattığı Doğu Hindistan Kumpanya-
sı'nın bir adamı, Kaptan Mynors vermiş adını. Bir Noel
günü gemisiyle o adaya demirlediği için. Zaten, Ingiliz-
cede "Christmas" Adası deniyor. Atlaslara da o adla
geçmiş.
Son tsunamide süpürülüp gittiğini düşünebilirsinız
ama, öyle olmamıştır herhalde. Çünkü, küçücük adanın
çevresi, bizim Antalya'dakiler gibi, yüksekliği otuz met-
reye kadar varan sarp yarlarla çevriliymiş. Olsa olsa,
adada pek bol olduğu anlaşılan fosfatın gemilere yük-
lendiği liman süpürülmüştür.
Okyanusların ortalarındayapayalnız duran bu tür ada-
ların ilginçliği, başkalarının bırkaç saat önce kutladığı ya
da birkaç saat sonra kutlayacağı yılbaşı gecesini, tek baş-
larına, başkalarıyla paylaşmadan kutlamalarıdır. Böyle-
si, tuhaf bir duygu olsa gerek: O dakikaları bütün dünya
adına, ama bütün insanlıktan ayrı olarak kutlamak.
Birbakıma,yılların ilkgeceleri veilkgünleri herkesin
kendi düşünce adasına çekilip geride bırakılan za-
mana ve önümüzde açılan yeni yıla tek başına baktığı
bir yaşam durağı değil midir?
Bir adanın en yüksek tepesinden çevreye bakar gibi:
Arkanızda yaşanmışlık, önünüzde yaşanacakların ufku.
Bunlar, insanların kendileriyle hesaplaştıkları ve gele-
ceğe dönük hesaplar yaptıkları saatlerdir: Pişmanlıklar,
dersler ve sonra, kararlar, ahdedişler, yeminler. İlk ve son
kez değil; hep tekrarlanmıştır ve tekrarlanacaktır böyle
anlar; yıllar yılı ve daha da kim bilir kaç yıl.
Ne var ki, bazen, tek tek bireyler için değil, bütün top-
lum, dolayısıyla herkes için kritik sayılacak yıllar da
olur. 2005 öyle bir yıl olacak.
Gerçekten, 3 Ekim'e kadar bir şeyler yapılmazsa, Tilr-
kiye'ninkolaydönülmezbirtünelesokulacağıyıldır2005.
öbür ucundan nasıl çıkılacağı tam olarak bilinmeyen,
ama az çok tahmin edilebilen bir tünel.
Toplumu yanıltmak için seferber edilmiş iki büyük hol-
dingin medyası ve dış çevreler, şimdiden ne kadar alla-
yıp pullasalar da o tünelın öbür ucundan çıkan Türkiye,
sindirilip emilebilmek için ufalanıp dövülmüş, yumuşa-
tılmış, başka bir şeye çevrilmiş bir Türkiye olacak büyük
olasılıkla. Bunu önlemek için, kişisel adalardan demir
alıp açığa çıkarak bu yılı önümüzdeki dokuz ay boyun-
ca bir büyük siyaset ve hukuk savaşına dönüştürmek ge-
rekiyor.
Durum, büsbütün umutsuz değildir. Arkada bırakılan
yılın son birkaç haftası, kişisel adaların sakin limanların-
da uyuyan halk yığınlarını AB'ye gidişin ne anlama gel-
diği konusunda hayli uyarmışa benziyor.
Savaşı kazanmak, bu dersin momentumunu yitirme-
meye bağlıdır.
Sevgili Öğretmenlerimiz
Mustafa Kemal Atatürk'ün bize hedef gösterdiği "Çağdaş Uygarhk
Düzeyini Aşmak" ülkümüzü gerçekleştirme yolundaki öncülerimizin
başında "Sevgili Öğretmenlerimiz" gelmektedir. Onlarm yetiştirdikleri bilgi,
adalet, eşitlik ve ilkelilik sahibi gençlerdir yolumuzu açıp geleceği
sürdürecek olanlar! Öğretmenlerimizi sevip saymalı, onları her türlü
haksızhktan, şiddetten, baskılardan, insafsızlıklardan esirgemeliyiz.
Prof. Dr. Türkail SAYLAN ÇYDD Genel Başkanı
S
evgili Öğretmenlerimiz, 2005 yı-
lına girmekte olan Türkiyemiz-
de, sizlere yapılanlan içimize sin-
diremiyor ve sizlerden özür dili-
yoruz! Eğersizleryani öğretmen-
lerimiz olmasaydı, çocııklukta hamurumu-
zu kannasaydı bizler neylerdik? Başarıh ve
kendi ayaklan üzerinde duran kime sorarsa-
nız sorun, ilk yol gösterıcinin, ilk ön açıcı-
nın, bir köy öğretmeni, bir sınıf öğretmeni
olduğunu öğrenirsiniz, öyle değil mi?
Uzun yıllann gerisınden ışıl ışıl gülümse-
yen; bizlere, tüm öğrencilerine, gerçek an-
lamıyla "hayat bilgisi" dersleri veren ve uy-
gulayan öğretmenimızin imgesinı bugüne
dek asla yitirmemişizdir! Her dara düştüğü-
nıüzde, onun sırtımızı sıvazlayan ve bize güç
katan ellerinin sıcaklığını duyarak yolumu-
zu sürdürürüz.
Öğretmenlık kadar olağanüstü, sabır ve
yürek isteyen, değışimin ve gelişimin öncü-
sü hangi meslek vardır ki'? Dört bir taraftan
çekelenen nineler dedeler, analar, babalar, bü-
yüklü küçüklü kardeşler arasında bir uçtan
ötekine sürüklenen, kavram karmaşası için-
deki küçücük çocuğu, çağdaş, demokrat,
yurtsever, ilkeli bir insana dönüştüren, ona
özgüven ve ufuk sağlayan, böylece toplumun
öncüsü olan bir öğretmenin hakkı ödenebi-
lir mi?
1928'lerde Mustafa Necati'nin öğretmen-
lere verdiği değer, Cumhuriyetimizin teme-
line harç olmuştur. Oysa, geçen zaman için-
de bizler, devlet ve millet olarak, öğretmen-
lerimizin kamusal, toplumsal hele hele eko-
nomik durumlannrn sıradanlaşmasına, değer-
sizleşmesine nasıl da seyirci kaldık?
Şimdi de, en doğal ve çağdaşlığa uygun şe-
kilde örgütlenmiş olan ve eğitimdeki sorun-
9 2 4
Takım Elbise 1 ^
149
I
Kaban
149 WPardösü
149
lan, açmazları, yetersizlikleri, yaşadıkları
haksızlıklan dile getirip çözünı isteyen bir
grup yürekli öğretmenimizin feryadını din-
lemek yerine, bir demokrasi örneği vermek
ve seslerini duyurmak üzere yaptıklan uy-
gar gösterileri engellemek, katılanlan yıl-
dırmak için coplama, su ve biber gazı sık-
ma, sürükleme, tutuklama vb. gibi ölçülülük
kurallannı aşan çağdışı davranışlarda bulu-
nuluyor.
Son yıllarda, süregelen çeşitli olumsuzluk
ve yetersizliklere karşın, ülkemizde, pek çok
yeni ve çağdaş yasa değişikliklerinin yapıl-
dığmı görüyor, kâğıt üzerindeki bu değişik-
liklerin gerçek yaşama geçmesi, temellenme-
si ve devletle vatandaş arasındaki duvarla-
rın, uçurumlann kalkması için iyi niyetle ça-
ba gösteriyoruz.
Ne yazık ki henüz kaf alann ıçinde adalet,
eşitlik ve insan hakları; şiddet kullanma ye-
rine barışçıl yaklaşım; kavga, hakaret, aşa-
ğılama yerine doğru ıletişım ve ölçülülük il-
kesiyle çözüme varma inanç ve duygusu tam
yerleşemedi!
Hlimizdeki yetkileri, kendimizı, o vatan-
daşın yerine koyarak yani empati yaparak kul-
lanma-kullanmama kararı vremekten ne ya-
zık ki çok ama çok uzağız!
İşte buna somut örnek, sevgili saygıdeğer
öğretmenlerimize, onların örgütlerine yapı-
lanlardır. Okullannda, öğrencilerin yanın-
da, huzur içinde eğitim yapmalan gerekir-
ken, onlann örgütlü bir güç olmalannı iste-
mediğimizden, seslerini duyurmak, kendile-
rini savunmak zorunda bırakıyoruz. 21. yüz-
yılda, çağdaşlaşma istencimizi dosta düş-
mana durmadan yinelerken sergilenen bu
manzara, çok ama çok düşündürücü ve utan-
dıncıdır!
1928'lerin Türkıyesi'nde, Milli Eğitim Ba-
kanı Mustafa Necati'nin tek tek mektup ya-
zarak göreve gönderdiği Atatûrk'ün öğret-
menleri, tt
10yıldal5nülyongençyarattıkher
yaştan" diye övünüyorlardı haklı olarak!
Bugünse yetersiz öğretmen yetiştirme yön-
temleri, yetersiz ekonomik ve sosyal koşul-
lar, üstüne üstlük cezalandırma, sürgün et-
me, kendini geliştirme koşullarını sağlama-
ma gibi yanlışhklar nedeniyle, eğitimde gel-
diğimiz noktayı, başarısızhk göstergelerini
yazıyor, söylüyor, yakınıyoruz.
Oysa, devlet, millet ve tüm toplum olarak,
öğretmenlerimizi yüceltmek, hak ettikleri
şekilde donatmak, başarıh olmaları için ge-
rekli beklentilerini gerçekleştirmek ve ör-
gütlenmelerini, hak aramalannı, toplumsal
çağdaşlaşmamızın bir artı değeri olarak gör-
mek noktasında ne yaptık ve yapmalıyız?
Ne yazık ki, bunlan hıç sorgulamıyoruz!
Mustafa Kemal Atatûrk'ün bize hedef gös-
terdiği "Çağdaş Uygarhk Düzeyini Aşmak"
ülkümüzü gerçekleştirme yolundaki öncüle-
rimizin başında "Sevgili Öğretmenlerimiz"
gelmektedir. Onlann yetiştirdikleri bilgi, ada-
let, eşitlik ve ilkelilik sahibi gençlerdir yo-
lumuzu açıp geleceği sürdürecek olanlar!
Öğretmenlerimizi sevip saymalı, onları her
türlü haksızhktan, şiddetten, baskılardan, in-
safsızlıklardan esirgemeliyiz.
Kendini, Cumhuriyetimizin bekçileri ola-
rak algılayan her birey, her örgüt ve hep bir-
likte devlet ve millet olarak aydınlanma bay-
rağını taşıyan, geleceğin çağdaş kuşaklannı
oluşturmak için canla başla çalışan, çilekeş
öğretmenlerimizin yanında olmalıyız.
Unutmayahm ki, bizleri, sizleri yetiştiren
bu güzel insanlann ölçüsüz şiddete maruz kal-
maları, biber gazı, itip kakma, dayak vb. ezi-
yetleri yaşamalan, aslında bizim de yaralan-
mamız, aşağılanmamız demektir.
Toplumu oluşturan her bireye emeği geç-
miş sevgili öğretmenlerimizi şiddet uygula-
malarından esirgemek, kendi geleceğimizi
esirgemek demektir!
Gelin, hep birlikte, öğretmenlerimiz baş-
ta olmak üzere, herkes için daha uygar ve in-
sana saygılı bir Türkiye için elimizden gele-
ni yapalım.
Devrimin Seheryıldızı: Mustafa Necati...
Mustafa Necati'nin bir bahar seli gibi kısa süfen yaşamının
en verimli aşaması da, son görevi olan Milli Eğitim
Bakanlığı dönemidir. Üç yıl on bir gün süren (20 Aralık
1923-1 Ocak 1929) bu görevi sırasmda, eğitim devriminin
önündeki bütün büyük engelleri kaldırmış, Türk ulusal
eğitim dizgesinin temellerini atmış, çatısını kurmuştur.
A. Kadir PAKSOY
S
eheryıldızı, yani Venüs;
Merkür'den sonra güneşe
en yakın gezegendir.
Sabah, tam ağarırken ya da
akşam güneş batarken görünür.
Çolpan, Zühre, Çobanyıldızı
adlarıyla da anılır. Türk
devrimini (Atatürkya da 1923
Devrimi) güneşe, bu devrimin
öncülerini de birer yıldıza
benzetirsek Mustafa Necati
daha çok sabah gün doğarken
görünen Seheryıldızı'na benzer.
(Mustafa Kemal mi? O,
kutupyıldızıdır (Kutuplar
kutbu) Türk ulusu ona bakarak
yönünü belirlemiş, onunla
kurtuluşa yürümüştür. Bugün
de karanlık gecelerde
yönümüzü yitirdiğimizde yine
ona bakarak buluyoruz...)
Mustafa Necati (1894 - 1 Ocak
1929), Türk devriminin tam
ağartısı aşaması
diyebileceğimiz 1919-1929
arasında, devrimin sabahında,
güneşin kara bulutlarım
dağıtmak için tüm gücünü
kullandığı, "tan ağnsı"nın en
çok duyulduğu o sancılı
günlerde görünür Türkiye
ufuklannda. Izmir'in işgalinden
bir gün önce (14 Mayıs 1919),
Hasan Tahsin ve öbür devrimci
aydınlarla birlikte Bahribaba
Parkı'nda (o günkü mezarlık)
halkı toplayıp işgale karşı
direnmeye çağırdığmda yirmi
beş yaşındadır. Sonra, Batı
Cephesi'nde Bulgurcu Mehmet
Efe ile birlikte düşmana karşı
savaşan bir çete, Kuvayı Milliye
komutanı. Aynı zamanda,
arkadaşı Vasıf Çuıar'la birlikte
çıkardıkları Izmir'e Doğru
gazetesinin, canı gibi kalemini
de kurtuluşa adayan inançlı
yazarı. 1920'deTBMM
açıldığında Saruhan mebusu ve
Kastamonu Istiklal Mahkemesi
Başkanı. Meclis'te Mustafa
Kemal'in yanında, Müdafaa-i
Hukuk Grubu Kâtibi. Şeyh Sait
Ayaklanması'nda savcı,
Muallimler Birliği Genel
Başkanı, Mübadele Imar ve
Iskân, Adalet ve ardından Milli
Eğitim Bakanı. Nerde devrimin
önünde bir engel, nerde
çözülmesi gereken bir sorun,
bir bunalım var, orda Mustafa
Necati. Ulusun kurtuluşu,
Cumhuriyetin kuruluşu yolunda
soluk soluğa geçen on yıl.
Yaşama gözlerini yumduğunda,
"yolunyansı" bile değildir!..
Mustafa Necati'nin bir bahar
seli gibi kısa süren yaşamının
OSı/lA.l IBEY (MERKEZ TOPTAN)
Samanyolu 18 Osmanbey
Tel: (0212) 225 62 00 Faks: (0212) 233 30 S0
' milyon 1İ den başlayan fiyatlarla
Resimde gorulen kcıban g*r<ek dana dorisi otup
p*rok*nde soiış fiyûli 345 YTl'dir.
SUADİYE
Bağdat Caddesi Tel: (0216) 369 00 49
fEfJDÎK ÛÜÎLET İKİTELLİ OUTLET
Dumankaya Outlet Center Tel: (0216) 473 52 65 Turgut Özal Cad. No: 153 Tel: (0212) 549 40 56
İZI/IİT OUTLET CENTER KONYA Mİ TEPE REAL
Tel: (0262) 335 57 35 No: 45/46 Tel: (0332) 265 19 80
ÇORLU ORION
Tel: (0282) 673 26 64Tel: (0332) 241 61 15 Tel: (0282) 673 26 64
ZOI-JGULDAK SİİRT
Gazlpaşa Cad. No: 77 Tel: (0372) 252 17 98 Güres Cad. No: 21 Tel: (0484) 224 00 43
BATMAN ELAZIG
Balıkçılar Cad. Yıldızkaya işhanı Gazl Cad. No: 31 -A Tel: (0424) 238 99 00 -10 hat
No: 7 Tel: (0488) 213 38 07
aUK/. ERZURUM
Altıparmak Cad. No: 44 Tel: (0224) 223 41 40 Yakutlye Alışveriş Merkezi No:l Tel: (0442) 233 22 23
en verimli aşaması da, son
görevi olan Milli Eğitim
Bakanlığı dönemidir. Üç yıl on
bir gün süren (20 Aralık 1923-1
Ocak 1929) bu görevi sırasında,
eğitim devriminin önündeki
bütün büyük engelleri
kaldırmış, Türk ulusal eğitim
dizgesinin temellerini atmış,
çatısını kurmuştur. Eğitimin
Birliği Yasası'nı yaşama
geçiren, Yaa Devrimi'ni
başlatan, köy öğretmen
okullannı kurarak Köy
Enstitüleri'ne giden yolu açan
odur. Ancak onun ömrü, diktiği
bu devrim ağaçlannın
büyüdüğünü görmeye,
olgunlaşan meyvelerini tatmaya
yetmemiştir. 24 Kasım 1928'de
Millet Mektepleri'nin açılışını
duyurmuş, ancak 1 Ocak 1929
günü, Ankara'da Numune
Hastanesi'nde ameliyat
masasından kalkıp eğitim-
öğretimi başlatamamış,
başöğretmeni, devrimin
önderini gözyaşları içinde
bırakmıştır...
Mustafa Necati, başka türlü
nasıl anlatılır?
O, devrimin Seheryıldızı'dır.
Güneşin şölenine katılamadan
göğümüzden kaymıştır.
"Yeridir kızıl kor kesilse güller,
Tanyeri kan tütse buhurdan
gibi,
Efcnıi toprağa salan gönüller,
Yanıyor tutuşmuş bir ornıan
gibi..."
(Farık Nafiz Çamlıbel)
ölümünün 75. yılında bugün
de...
İnsanlar
öldürülürken
susulmaması
dileğiyle,
mutlu yıllar.
G A Z E m ı l i l (
HansCaödesıNO'14
KavakJıdere, 06540 ANKARA
Tel-(0312) 4 U /7üUpD>
Faks-(0312) 417 57 46
8-posia umagtumag,org.tr
www.umag.org.tr
PENCERE
Yeni BiP Yıl...
Yılın ilk günü bugün..
Yılın son günü dostlar eve birer birer telefon et-
tiler; Arif Damar'ın sesi biraz bıkkındı, bir şiirini oku-
du:
"Böyle uzun yaşamak iyi de
Sık sık bir suçluluk duygusu uyanıyor içimde
Halit Asım gibi hemen aklıma gelen
Şarkısı yarıda kesilen genç şairlerin
YıllSrını mı çaldım yoksa ben?"
Yaşamla hesaplaşmanın namuslu bir şairde
uyandırdığı erdemli duygusallığın dizeleri bunlar...
Zaman gelip geçiyor..
Kim söylemişti?
"- Zaman geçmiyor" demişti, "biz geçiyoruz..."
Yılbaşında herkesin, geçen günlerin muhasebe-
sini yaparken, geleceğin umutlarını benliğinde kö-
rüklemesi görenek olmuştur.
•
Eskiden insan köy hayatının dar ufku içinde ya-
şardı; zaman kavramını düşünecek hali yoktu; oy-
sa çağdaş insan için takvim, zamanın kullanılma-
sına yarayan yapay bir oyuncak!.. ömür, doğma-
dan önce başlayan, öldükten sonra geleceğe ba-
ğışlanan birsüreç...
Insanlığın tarihsel anlamını avuç içi kadar bir kâ-
ğıtta vurgulamak gerekiyorsa ne denir?..
İnsan uzun mu uzun bir evrimde insanlaştı..
İlk ayağa kalkan insanın fosilini bilim adamı bul-
du..
İnsan göçerlikten yerleşik düzene ekip-biçme-
sini öğrenerekgeçebildi ki buna 'tanm devrimi' de-
niyor..
'Sanayi devrimi'ne dek toplumda dinci düzen
geçerli oldu..
Laiklik ve demokrasi, şunun şurasında iki yüz-
yıllık bir zaman diliminde yerkürenin küçük bir bö-
lümünde uç verdi..
2004 yılı, başı ve sonu bilinmeyen zamanın sı-
nırsız okyanusunda uç vermiş bir ağacın sonsuz
kütüğüne çizilmiş küçücük bir çentikten başka
şey değildi..
•
Ya2005?..
Nasıl olacak?..
Sanayi devrimini iki yüzyıldan beri gerçekleşti-
rip teknolojiyi hayarta kullanmayı yaşam biçimine
dönüştürmüşolanların, kendilerinden geri insan-
lar üzerinde kurmak istediklerı sömürü egemenli-
ğinin utancıyla giriyoruz 2005 yılına...
Bu ayıp insanlığa yeter de artar bile...
Türkiyemiz de bu çelişkinin sancısında kıvranı-
yor.
•
İnsanın insanlaşabilmesi için önce dinci toplum
düzenini öz yurdunda aşması gerekiyor; aklın öz-
gürlüğünü benliğinde sağlayamayan insan köle-
likten kurtulmuş sayılmaz...
Ne yazık ki Türkiye'nin bugünkü Başbakanı ken-
di aklının özgürlüğünü kendi benliğinde sağlaya-
mamıştır...
Yazık ona ve bize!..
Peki, ilk bakışta umutsuz görünen bu durumdan
nasıl kurtulabiliriz?..
Insanlık tarihinin zamanlamasında çoktan tak-'
vimeyazılmış 'Aydınlanma'y\ layıkolduğumuzgü-',
zellikte nasıl gerçekleştirebiliriz?..
*
Telefon çaldı..
Mehmet Başaran'ın sesi yeni yıl kutlamasında
yankılandıL Başaran, Behçet Necatigil'in bir şi-
irini okuyarak 2005 yılında gerçekleşecek ortak ba-
şarının gizemli reçetesini hepimize sundu:
"Ümitsizsiniz..
Demek ümit sizsiniz!..
Çaresizsiniz..
Demek çare sizsiniz!.."
Güzel bir yıl dileğiyle...
Cumhurlyet
kitap kulübü
MERİÇ VELlDEDEOĞLU
LAlKLİKTEN
ŞERİATA MI?
Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41
(34334) Cağaloğlu-Istanbul Tel:(0212) 514 01 96
KARTAL 2. AİLE MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 2003/491
Davacılar Haydar Bat vekıli Av. Ddek Handan Oğuz
tarafmdan davalı lna Maria Wiesmayr aleyhine açılan
boşanma davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
Mahkememızce verilen 23/09/2004 tarıh, 2003/491
Esas ve 2004/704 Karar sayılı hüküm gereğince davanın
kabulüne, Erzıncan ilı, Refahıye ilçesi, Muratçayın köyü
cilt 94, hane: l'de nürusa kayıtlı, Ibrahım ve Kadife'den
olma 19/03/1981 Nürtigen Almanya doğumlu Haydar
Bat ile Avusturya uynıklu Mandfred ve Eva Maria'dan
olma 09/10/1976 Wels doğumlu lna Mana Wiesmayr'm
boşanmalarına; Bakiye 2.220.000.- TL karar ve ilam
harcımn davalıdan tahsılı ile Hazine'ye irat kaydına,
Talep edılmediğinden yargılama gıderleri konusunda
karar vermeye yer olmadığına, 23/09/2004 tarihinde ka-
rar verilmıştir. Kendisıne dava dılekçesı duruşma günü
ilanen tebliğ edılen davalıya hüküm özeti ılan olunduk-
tan itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılmasına dair
hüküm özeti yerine kaim olmak üzere tebliğ olunur.
12/10/2004 Basın: 59713