23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
< 1 OCAK 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Kıyılar şimdilik kurtuldu Bayındırlık Bakanlı- ğı, geçen mart ayında "Kıyı Kanunu'nun Uy- gulanmasına Dair Yö- netmelik"Xe yaptığı de- ğişiklik ile kıyı, dolgu ve sahil şeritlerini yapılaş- maya açan bir düzen- leme getirmiş, Şehir Plancıları ve Harita Mü- hendisleri odaları da yönetmelik değişikliği- nin iptali ve yürütmenin durdurulması için baş- vuruda bulunmuşlardı. Herikioda, hukuksal mücadelelerinin sonu- cunu aldılar. Danıştay 6. Dairesi, yönetmelik ile ilgili yürütmeyi durdur- ma kararı verdi. Hem de, güzelim kıyılarımı- zın eşitliğin kardeşçe- siyle "tüm yurttaşlara ait" olduğuna bir kez daha vurgu yaparak: "Kıyıların ve sahil şe- ritlerinin kullanım amaçlanna göre; de- rinliği, kişilerin bu yer- lerden yararlanma ola- nakları ve şartları Kıyı Yasası ile düzenlenmiş ve anılan yasada kıyı ve sahil şeritlehnin ka- mu yararına kullanımı, kıyının korunması ama- cına yönelik olarak ya- pılabilecek yapılar sı- nırlı olarak sayılmıştır. Bu bağlamda, ana- yasa ve Kıyı Yasası hü- kümlerine aykırı olarak kıyılardan herkesin eşit ve serbest yararlanma hakkını ortadan kaldı- racak veya sınırlandıra- bilecek herhangi bir ta- sarrufta bulunulması mümkün değildir. öte yandan, anaya- sanın 124. maddesi uyannca, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tü- zelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzükle- rin uygulanmasını sağ- lamak üzere ve bunla- ra aykırı olmamak şar- tıyla yönetmelikler çıka- rabilirler. Dosyanın in- celenmesinden, dava konusu yönetmelik de- ğişikliğiyle sahil şeri- dinde, kıyı ve dolgu alanlarında yeme-iç- me tesisleri, alışveriş merkezleri, konaklama üniteleri gibi yapılaş- maları içeren kruvazi- yerlimanıyapımına ola- nak sağlayacak düzen- leme getirdiği anlaşıl- maktadır. Olayda ana- yasanın 43. maddesi gereği anılan düzenle- menin kanunla getiril- mesi gerekirken kıyı- daki dolgu alanında ve sahil şeridinde yapıla- bilecek yapıları sınırlı olarak sayan Kıyı Kanu- nu'na aykırı olarak yö- netmelikle yapılaşma hakkı genişletilmiştir." Karar, yıllar içinde za- ten perişan edilmiş kı- yıların daha çok tırtık- lanmasına şimdilik izin vermiyor. Buna da şü- kür. IŞIK KANSU Yeniden Diriliş Beş beter ölüsü kandilli işler dönüyor etrafımızda. Onmaz hastalık sanki, ciğerleri sökülürcesine öksürüyor koskoca ülke, solgun. Kiler boş, ambar dipsiz. Üstelik cingöz geçinen gönlü karalar başımızda. Yazgıdan mı sayılacak habire örselenmek? Sünepelik, çaresizlik, sümsüklük, başı öndelik, cumburlop teslimiyetçilik varsın kadercilerin olsun. Bize; bir özgüven silkinişi, bir tazelenme, bir varoluşu algılama, bir yeniden uyanış gerekiyor. Şaha kalkmış her an doludizgin koşacak küheylan gibi, tahtada kendine güvenen kırmızı kurdeleli çalışkan öğrenci gibi, zamana ve zorlu koşullara direnen ulu sedir gibi... Yani aydınlanmacılar, yani cumhuriyetçiler, yani canı yürekten toplumcular, yani bilgi bileycileri gürül gürül çavlan olmalı. Gün döndü, yıl döndü, yenilendik. Denektaşı olma, çetele tutma geride kaldı, kaldırın gözlerinizi yerden, tan yerine bakın, güneş ufuktan doğsun. Yeni yılınız kutlu olsun. Dilek Istanbul Kız Liseliler Demeği ve Vakfı Başkanı Birnur Özümert'in yılbaşı kartından: "Karanlıkta kalmış aydınların, IMF vekili gibi çalışan milletvekillerinin, çıkarcı medya mensuplarının aymazlıklarından, sapkınlıklarından yurdumuzu ve ulusumuzu koruması için gerekli gücün halkımızda olduğunu yeni yılda herkesin anlamasını diliyoruz." Reformun anlamı Muhafazakârdemokratların re- formlan dinmiyor. Son muhafaza- kârdemokratreform "sosyalgü- venlik" üzerine... Bildik "Yeşilpan- jurlu evimiz olacak" teranesi: Emekli Sandığı, SSK, Bağ-Kur üst üste konacak, "Sosyal Güven- lik Kurumu" da çatı katı olacak... DİSK Sosyal-lş Başkanı Öz- can Kesgeç, reform taslağını okumuş. Ozetledi: "Genelkurulyine göstermelik. Onay yetkisi yine yok. Kurum başkanıyine genelkurulda seçil- miyor, atamayla geliyor. Yöne- tim kurulunda yine 8'e 5 iktidar ağırlığı var. Kurum çalışanları açı- sındanyapıyineçorba. Istihdam yapısı da, ne deve, ne kuş... Bir tarafta memur statüsünde çalı- şanlar olacak, öbür yanda özel hukuk statüsü ile." Fazla uzatmaya gerek yok. Re- formun ne olduğu anlaşılmıştır... 2005'e Girerken Dünyamız Prof. Dr. C OŞKIJN ÖZDEMİR Bu kadargaflet bu kadarda- lalet ve bu kadar hıyanet. Ha- ince, vicdansızcayürütülen ev- renselçıkarvesömürüeylem- leri. Aldatma, kandırma, afyon- lama ile uyutulan, sindirilen halk... Bu kadar yaygın açlık, yoksulluk, cehalet, salgın has- talık. Günde 2 dolarla açlık sı- nırında yaşam savaşı veren mil- yarlar. Böyle bir dünyada 895 milyardolara ulaşan silah üre- timi. Tüm dünyayı saran kav- ga, çatışma ve her türlü insa- ni değerleri dışlayıp sadece gü- ce dayanan saldırılar ve işgal- ler... Sivil halka, çocuklara yö- neltilen makineli ölüm araçla- rı, yolda yürüyenleri, camide dua edenleri tarayan silahlar. Bu katliamlar karşısında suskun kalan Birleşmiş Milletler. Irak'ta- ki vahşi saldırıyı lanetle anmak ve karşı eyleme geçmek yeri- ne destek veren uygar ülkeler. Neredeyse bu Irak barbarlığı- na ortaklık edecek olan ve bun- dan kıl payı kurtulan Türkiye. Böyle bir ülkede yaşayanlar, bizler, bölük pörçük, param- parça, tutunacak yer arayan insanlar. Yolunu şaşıranlar. bu arada yolunu bulanlar. Beyin- lerinin ışığını satılığaçıkaranlar. Bütün hünerini varlıklı bir yaşa- mı sürdürebilmek için kulla- nanlar. 350 milyona çıkarılan asgari ücret ve bununla övü- nen politikacılar. 6.5 milyarla ve türlü çeşitli desteklerle geçinemediği için ticaret yapan Başbakan ve do- kunulmazlıklarını asla kaldır- mayan buna inatla direnen mil- letvekilleri. Varlıklı insanlaraya- rar sağlayan vergi indirimleri. Narkoz altında tutulan, aldatı- lan.. ortalama 4 yıl eğitim almış çaresizlikten çaresizliğe sürük- lenen ve yukarılardan aşağı sarkan yolsuzluklara bulaştı- rılmış bir halk. Gerçekleri ve emekçi halkı savunmak yerine türlü çeşitli laf cambazlıkları ile kendi rafahı peşinde koşan ya- zarlar, bilim adamları ekono- mistler. Ülkede Türkler, Kürtler, Çer- kezler, Boşnaklar, Kafkasyalı- lar, Aleviler, Lazlar, Gürcüler'in yani sıra emekçilerin yaşadı- ğını görmezden gelen TV'ler, gazeteler, yazarlar, panelistler, ekonomistler. özgürlükleri ifa- de özgürlüğünden ibaret sa- yanlar, ekonomik hakları, eği- tim, sağlık haklarını hiç hesa- ba katmayanlar. Işte böyle gi- riyoruz2005yılına. Üstelik do- ğa böyle bir dünya karşısında bütün gücü ve şiddeti ile vuru- yor, darbeliyor bu çirkinliklerle dolu dünyayı. Masum insanları da yok ede- rek. Bakalım bununla yetinecek mi? Istanbul'un Marmara De- nizi'nin derinliklerinde şimdilik suskun duran doğa parçası bakalım bizim aymazlıklarımı- za, cehaletimize, hilekârlığımı- za, yolsuzluklarımıza, çıkarcı- lığımıza, akıl ve bilimden uzak duruşumuza ve vurdumduy- mazlığımıza daha ne kadar ta- hammül edecek?.. Yıllarönce solcu ve çok hızlı ama sonra- ları hızını emekçiler için değil başka doğrultularda kullanan ünlü birköşeyazarımız, emek- çiden yana bir başka ünlü ya- zarımız içerdeyken, Orhan Ke- mal hapisteyken bayram kut- laması yapılamaz diye yazar- dı. Ne dersiniz biz de böyle bir dünyada yılbaşını kutlamayı hak ediyor muyuz? Başkanlık sistemi CHP Grup Başkanvekili HalukKoç, 17 Aralık Brüksel şenliğinin ardından AKP iktidarının kendi kendine nota vermesini epey "f/"ye aldı. "Geç intikal" dedi, "Eminönü Camii önünde yer tahsis ettirin" dedi, "Çelişkilerinden dolayı Başbakan'ı en kalbi duygularımla selamlıyorum" dedi... Haluk Koç'a göre, öyle bir malzeme veriyorlar ki, insan ister istemez şakaya vuruyor işi. Biri kalkıp "r"lerini uzata uzata önü arkası anlaşılamayan bir "Medeniyetlerrrrr uzlaşması" deyince ne yapılırsa onu yapıyor: "Farkında mıyız bilmem, fiili olarak bir başkanlık sistemi uygulanıyor. Kendisinin ürettiği tezler üzerinden görüş açıklayamayan bir liderlik... Dolayısıyla kendisini devlet sanan bir avuç danışman tarafından kuşatılmış bir liderlik..." Haluk Koç'un kullandığı sözcüklerden seçtiğimiz bir tanımlama yapalım isterseniz: "Yansıtıcılarca yönlendihlen kumandalaştırılmış başkanlık sistemi." KİM KİME DUM DUMA BEIUÇAK behicakOı turk.net ÇtZGİLİK KÂMİL MASARACl kamilmasaraci ı mynet.com HARBt SEMİU POROY semihporoy(<ı yahoo.com FETHİYE KADASTROMAHKEMESt'NDEN Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemcsi'nin 2000/76 Esas ve 2002/570 Karar sayılı dosyasında davacılar Hatice Cerben, Yusuf Cerben, Fatma Ccrben, Süleyman Cerben, Zeynep Cerben, Seba- hat Cerben, Nezahat Cerben, Melahat Cerben'in davalılar M. Ali Cerben ve Hilmi Ccrben hakkında açmış olduğu meni müdalıale davası ve yınc Fethiye Sullı Hukuk Mahkcmesi'nin 2002/40 Esas ve 2002/1095 Karar sayılı dava dosyasında davacı Hilmi Cer- ben'in davalılar Mehmet Ali Cerben, Yusuf Cerben, Hatice Yet- kin, Fatma Gök, Zeynep Altındaş, Sebahat Çalhan, Nezahat Atlı ve Melahat Atlı hakkında açmış olduğu zilyetliğin korunması ve vaki tecavüzün men-i konulu Mıığla ili Fethiye ilçesi, Bekçiler köyii Değirmenönü mevkii 108 ada 85 parsel ile Kocaçayır mev- kii 183 ada, 14, 15 parseller ve 184 ada 9 parsellere ait dava dos- yaları 3402 SY.'nin 27. maddesi uyannca görevsizlik kararı veri- lerek mahkememizc gönderilmiş olduğundan, görevsizlik kararı Yusuf Cerben mirascılarına tebliğ edilememiş ve tüm aramalara rağmen yeni adresleri tespit edilemediğiııden ilanen tebliğlerine karar verilmiş ve görevsizlik kararlarının Yusuf Cerben mirasçıla- rı Sadenur Cerben, Halıl Cerben, Süleyman Cerben, Dudu Top- kara, Fatmana Ccrben ve l'urgut Cerben'e tebliğ yerine kaim ol- mak üzere ilan gününden itibaren 15 gün sonra tebliğ yapılmış sayılacağı ilanen tebliğ olunur. 24.11.2004 Basın: 59898 TARİHTE BUGÜN MİIMTAZARIKAN 1 Orak utvw.niunttaz-arUtnn.rom MUSTAFA NECAT/'NIN AN/ ÖLÜMÜ.. 1323'PA 8U6ÜU, MıLLÎ EĞm/Ut BAKAMI MuSTAfA NECATİ, &/£ BA- 6IPSAİC UASTALI6INDAN 35 YAŞtNDA ÖUDÛ- îaMıg'İM İ9İ9'DA YU- MANLILAG. TAIZAFfNPAN İŞGAL E&İLMESİUDBfil SON&A, 8ALI- ÖÜ İÎ MÎR'£ poeeu" AOLI ei/z PE GAZ&TBÇ/KA/SM/Ş^Azıc^eıyL^ AM~ KA£A fJÜ/CÜMEri'Nİ l/£ MUS1T4PA tCEMAL'f PESn£KLEMİŞTl. İ9ZO'DE MİLLEn/£K'Ü OL4&4K TBMM'A/E &4r/U1/f OL4AJ MÜS- TAFA MECA77, 192.5'TE MİLÜ EĞfr/M 8/)&tHUĞt SÖeEVı'ME <££ri R.İLMİÇTİ- T&t/HİDr TED&^Ar yASTA£tAI/N /LK V£ LATİfJ ALFABES/AJİAI ı*ZA8U£-Ü O/JUAJ RÇBKLeÇMİÇ, ÇOK EMBtl I/E/S.Pİ6I r 'M/L - LET M£KTBPLEfSİ " l'S'E, KAPE/SİN & BİR ÇıLI/E^f SOMUCU ONUM ÖLDÜSÛ GÜN AÇILMIÇTt., ŞABANÖZÜ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'JNDEN Esas No: 2004/37 Karar No: 2004/85 Davacı Dilek Çan taralindan davalı kurum Şabanözü Nüfus Mü- dürlüğü aleyhine açılan soyisım tashihi davası sonııcu verilen karar gereğince, Şabanözü Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 15.4.2004 tarıh, 2004/37-85 esas-karar sayılı ilamı ile Çaııkırı ili, Şabanözü ilçesi, Gümerdiğin beldesi, Cilt No: 6, Hane No: 43 ve BSN: 32'de nüfusa kayıtlı Ali ve Sare kızı 20.2.1977 d.lu Dilek Çan'ın soyisnıinin Dilek Can olarak düzeltilmcsine karar verılnıiştir, ilanen tebliğ olunur. 22.12.2004 Basın: 59930 SERİK 2. ASLİYE (AİLE) HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 2004/144 Karar No: 2004/194 Davacı Arif Yalçın vekili tarafından davalı Gülten Yalçın aleyhine mahkememize açmış olduğu boşanma davasının mahkenıemizde yapılan duruşnıası sonunda verilen karan gereğince, 1- Davanın kabulü ile Corum ili, Osmancık ilçesi, Fındık Köyü, Cılt: 40, Hane No: 3'te nüfusa kayıtlı Recep ve Şerıfe'den olma üs- nıancık, 15.4.1977 doğumlu Arif Yalçın ile ayııı hanede nüfusa kayıtlı Durmuş. ve Rabıa'dan olma Çorum, 20.6.1982 doğumlu Gülten Yalçın'ın 4721 sayılı Medeni Kanun'un 166/1 maddesi gereğince şıddetli geçımsızlık nedeniyle boşanmalanna, 2- Taraflann nafaka, tazminat, yargılama giderleri, vekâlet ücreti olmadığından bu hususta karar venlmesine yer olnıadığına, 3- Alınması gerekli 10.100.000.-TL harçtan peşin alınan 3.240.000.-TL harcın mahsubu ile bakıye 6.860.000.-TL harcın davacıdan tahsiline karar verilmiş olup, Mahkememiz kararı, karar tebliği yerine geçerli olmak üzere, davalı Durmuş kızı 1982 doğumlu Yukarıkocayatak Köyü, Serik-An- talya adresinde ikamet eden Gülten Yalçın adına işbu ılanın yayımlandığı tarihten ilıbareıı 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. 27.12.2004 Basın: 59866 i SAGNAK NİLGÜrV CERRAHOĞLU Tsunami Şoku... "Ağustosböceklehnin sesiyle uyuyorsunuzgecelehbu bahçe-evlerde. Tropik yağmurlardan, yalnız hasırya da bambudan yapılmış perdelerkoruyorevleriniçini. Su ve su sesi 'bahçe evlerin' ayrılmaz parçasına dönüşüyor. Lotus ve nilüferlerle süslü havuzlar; kayalara tünemişyüz- me havuzları iç-dış dünya sınırını kaldıran evlerin iç de- korasyon öğesi haline geliyor." "Ayung nehri kıyısındaki 'Chedi' oteli, cennetten arta kalan bu son köşelerden biri. Avusturyalı birmimarınyap- tığı otel, muhteşem doğayı odanıza taşıyor. Uydu anten- lerve TV'yiunutmanızgerekiyorburada. Yanıbaşınızdan şınl şırıl akan nehrin sesini duyuyorsunuz yalnızca. Minimalist, hasır çatılı bungalovların her biri -etraftan kimsenin sizi gözetleyemeyeceği taş duvarlarla çevrili- tropik avlulara açılıyor. Odaların banyoları da bu avlula- rın içinde. 50 yıl öncesinde olduğu gibi tıpkı; doğayla iç içe, palmiyelerin gölgesi ya da yıldızların altında yıkanı- yorsunuz... Endonezya'nın başkenti Cakarta'dan her gün bu adaya 6 jumbo jet dolusu turist akıyor..." "Ekvatorda güneş birdenbire batıyor. Ama hemen ka- rarmıyorhava. Günbatımıylagecearasında, filtreyleçe- kilmiş bir fotoğraf karesi gibi, büyülü bir alacakaranlık çöküyor renkler ve objeler üzerine... Böyle bir günbatı- mı vakti vardım ben de bu cennete. Ince uzun palmiye- lerarasında incecik biray doğuyordu. Yanıbaşında he- men nerdeyseyıldızlarlayanşacakkadaryükseklerde uçan rengârenk, çeşitçeşit, şekil şekil uçurtmalar..." 'Sen ayda mı yaşıyorsun?' "Tsunami" felaketine, tatil dönüşü "uçakta uyanan" ay- maz bir turistin e-postasını okurken aklıma geldi bu sa- tırlar. Deprem sırasında bölgede olan, ancak dalganın vur- madığı koylardan birinde bulunan bir Ingiliz turist şunla- rı yazmış: "Noel günü çok alkol aldığımdan mıdır nedir; ben hiçbirşey fark etmedim. Dönüş yolunda yalnız uçak- ta çokazyolcunun bulunması dikkatirni çekti. Ve 'ne tu- haf' diye düşündüm. Ben de oradaydım halbuki, Tay- land'ın güneyinde, denizkenarındaydım... "(30 Aralık, Gu- ardian). Dünyanın Güney Asya depremiyle yatıp kalktığı bir dönemde bundan daha abuk bir mesaj olabilir mi? Dı- şardan bakan çok az insan bunu anlayabilir. Naçizane ben anladığımı düşünüyorum. Ve o gün, o "olay" aklıma geldikçe de kendimi hâlâfena hissediyorum. Çünkü ya- zının girişinde okuduğunuz satırları, Endonezya'nın tatil cenneti Bali'den ben tam 17 Ağustos depreminin üstü- ne yazmıştım. Hani şöyle yaz ortası; ferah, hafif bir tatil anısı yazmak niyetine... Sabah gerçi yazıyı geçmeden ön- ce Endonezya'nın Ingilizce yayın yapan tek yerel gaze- tesindeTürkiye'de bir deprem olduğunu okumuştum. Ama arada bir Anadolu fay hattını yoklayan sıradan deprem- lerden biri gibi verilmişti haber. Türkiye'nin yarısının yer- le bir olduğunu, taş üstünde taş kalmadığını nerden bi- leyim. Olayın mahiyetini kavrar kavramaz ilk uçakla geri döndüm. Ve e-postamı açar açmaz gözüm karardı, ba- şım döndü, beynimden aşağı kaynar sular boşaldı: "Sen ayda mı yaşıyorsun?" Okurlardan aldığım tepki mesajları hep bu minvaldey- di. Cennet, cehennemle buluşunca... Uzakdoğu cennetlerinin, insanı böyle yerden kesen aca- yip bir etkisi var. CNN'in karşısında oturup saat saat ha- ber izlemiyorsunuz. Etrafınızdaki her şey mükemmel bir kartpostal gibi duruyor. Ekvatorun 7-8 derece güneyin- de; Oğlak dönencesinde yaşıyorsunuz... En sıcak mev- sim 32, en soğuk mevsim 30 dereceyi geçmiyor. İçinde yaşadıgınız ortam baştan sona size gerçek hayatı unut- turan bir masal dünyası sunmak üzere kurgulanmış olu- yor. O kadar ki işte, bulunduğunuz mekânı tesadüfen te- ğet geçen bir "kıyameti" bile fark etmeyebiliyorsunuz... Endonezya ve birbirinden büyüleyici bütün o Uzakdo- ğu'nun cennet mekânları; sonuçta benim için artık "kı- yametle eş anlama gelen deprem ve felaketle" özdeş- leştirilir hale geldi. O dibi görünen, yemyeşil, berrak, ışıl ışıl tropik deniz; aklımda yalnız ölümü çağrıştırır oldu. Çok sevdiğim denizden tiksindim diyebilirim. Kıyılara vu- ran ceset manzaraları, arkada kalan çocukların gözlerin- deki o dönmüş, kaybolmuş bakışlar, kafamda birden Iz- mit, Gölcük, Boiu, Yalova ve Değirmendere'degördüğüm çaresizlik manzaralarını yeniden canlandırdı. Değirmen- dere'de denize gömülen lunaparkı ve o mütevazı oteli ha- tırladım. Genzime sokaklardaki ölüm kokusu geldi. Yar- dım çadırlan, aşevleri, açık hava hastaneleri gözümün önün- den geçti. Geride kalanların öykülerini düşündüm. Ve içim çekildi. Bellek ne tuhaf? Cennet ve cehennemi böyle en bek- lenmedik an ve zamanlarda buluşturabiliyor işte... Yılın ilk günü garip bir yazı oldu bu. Ama iyimser bir notla bitirelim: 2005 bizefelaketlerden uzak, esenlik dolu biryıl getirsin. B I J L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/Egeyöresin- de genç körpe sürgünleri seb- ze olarak kul- lanılanve"kuş- konmaz" da denılen otsu bitki 2/Telefon sözü... Kırgız- lann ünlü des- tanı. 3/lncelik, naziklik... Bo- nısesi.4/Aksa- ray ilinde bir baraj. 5/ Çıkaryol, çare... Kuru- ma, dökülme, bozul- ma gibi bir ncdenle bir malda görülen eksil- me. 6/Bir soru sözü... Çok büyük, ulu. II Uzun tütün çubukları kullanıldığı dönemler- de odanın ortasına yer- leştirilen kül çanağı. 8/ 9 | Deneme niteliğinde olan... Şekerkamışından elde edilen sert bir içki. 9/ Ulaştırma... I lindistan'da TacMahal'ın bulunduğu kent. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Hekimlikte kullanılan ıtırlı bir bitki... Çemberin çev- resinin çapına oranını gösteren sayı. 2/Asya'da bir ır- mak... Kırma, melez. 3/ Mayalı hamuru kızgın yağda kızarttıktan sonra şerbete atarak yapılan bir tatlı... Ka- rışık renkli. 4/Güvenliği sağlamakla görevli kimsele- rin bulunduğu konut. 5/Cemaate namaz kıldıran kim- se... Kimse, kişi. 6/Süs ve gösteriş. 7/Hayvanlara vu- rulan damga... Iranmitolojisinde sözü edilen, otuzkuş büyüklüğünde efsanevi yaratık. 8/K.admlarhamamın- da hizmet eden ve müşterileri yıkayan kadm... lyıce ya- narak ateş durumuna gelmiş kömür ya da odun parça- sı. 9/ Üç boyutlu sinema tekniği.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle