Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
»0 EYLÜL 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Lzarüar keruü
şaraplannı keruülvri
abruş.
Hem şarapia, hem
miUetle kafa buhıyoriar! EüektronHc posta: denjzsom@cumhuriyet.com.tr www.demzsom.com Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97,
- ÇöplerAB standardına
uydunılacakmış...
"Çöplükten
beslenenler vasadı!"
Benzetme
Anıl Öçal: "Mütareke
medyası, RTE için,
ikinci Atatürk ve erkeksi
benzetmesi yaptı.
Atatürk benzetmesini
tabanına, 'erkek gibi'
mevzuunu Kasımpaşa
delikanlılanna nasıl
anlatacak?"
Çıplak
rJamza Saykan:
"Son günlerde kara
çarşaflılar ne kadar da
çoğaldı. Ama yine de
herkes giysilerinin
içinde çınlçıplaktır!"
Alışkanlık
Mete Neptun:
"Takunyacı takunyadan,
takıyyeci takıyyeden
vazgeçmez."
ntalya'da bir şeyler oluyor. Akdenız'in en
gözde kıyılanndan Lara'da 30 bin dekarlık
alan belediyeden alınıp, Bakanlar Kuaılu ka-
rarıyla turizm alanı ilan ediliyor. Ardından
bölgenin Fettah Tamince adında, henüz 32 yaşın-
da bir turizmciye tahsis edileceği konuşuluyor.
Genç yaşta yıldızı pariayıp, otel zinciri kuran Fet-
tah Tamince, kendisini "Fethullahçı" ve "Atatürkçü"
olarak tanımlıyor; Lara'da bir "Disneyland" kurma
projesi üzerinde çalışıyor...
Antalya'daki meslek ve sivil toplum örgütleri aynı
zamanda tanm bölgesi de olan Lara için hop oturup
hop kalkıyor, Bakanlar Kurulu kararının iptali için da-
va üstüne dava açıyor.
Tam bu sırada Fettah Tamince, Antalya'daki ga-
zetecilerden Hürriyet'in temsilcisi Dursun Gündoğ-
du'yu, Milliyet'in temsilcisi Oktay Pirim'ı, AkşamVı
temsilcisi Mevlüt Yeni'yi ve Sabah'ın temsilcisi Ü-
nal Ersözlü'yü özel yatına davet ediyor. Yat, Akde-
Antalya'da
niz'in mavi sulannda seyrederken yemekler yeniyor,
sohbetlerediliyoriar... Dört gazeteci, Fettah Tamince
ile yatın güvertesinde yaptıklan ortak sohbeti "özel
görüşme", "özel röportaj" diye okuriara aktanyor.
Dursun Gündoğdu, Oktay Pirim, Mevlüt Yeni, Ü-
nal Ersözlü adındaki dört gazeteci de "özel" yazıla-
nnda özetle Fettah Tamince'yi son derece zeki, ka-
ranlık ilişkileri olmayan iyi bir yatırımcı olarak niteli-
yor ve hakkında yargısız infaz yapılmaması gerekti-
ğini vurguluyor.
Fettah Tamince de "Disneyland" projesi için sivil
toplum örgütlerinin önerdiği, Antalya'nın kuzeyinde-
ki, Kepez bölgesi için "Ben Kepez'e arabamı yıkat-
mak için bile çıkmam" diyor...
Neyse ki Antalya'da yerel gazeteler de yayımlanı-
yor, Yerel gazeteler, seçilmiş dört gazetecinin Fet-
tah Tamince hakkında yazdıklannı eleştiri konusu ya-
pıyor.
Bunun üzerine bu dört seçilmiş gazeteci, savun-
maya geçiyor ve kendilerini eleştiren meslektaşlan-
nı yata davet edilmedikleri için kıskançlıkla suçluyor.
Aynı tür savunmalar, geçmiş ytllarda özel yatlara,
özel uçaklara ve köşklere özel olarak davet edilen ba-
zı gazetelerin genel yayın müdürieri tarafından da ya-
pıldığı için "medya klasikleri" arasında yer alıyor...
Ancak, müdürlerini örnek alan gazeteciler bu konu-
daki deneyimsizliklerinden olsa gerek, yatta kurulan
sofra için "yemeyip de denize mi atsaydık" gibisin-
den cümleler kurmak durumunda kalıyor.
Tabii ki denize atmasınlar...
Ama hiç olmazsa, sofradan artanlan "Fettah Bey"in
paket yapıp "sonra yersiniz" diyerek ellerine tutuş-
turmasına izin vermeselerdi!
Antalya'da önemli şeyler oluyor!
Tespit
Dr. Halil Fınncı:
"Maaş zammı
isteyen memur
sendikalan, hükümetle
değil IMF Türkiye
masası şefı ile
görüşmelidir!"
Başlangıç §
Nur Bilimer "Dikkat *-
ettinizse bunlar da
Samsun'dan
başlatıyortar. Neyi mi?
Uygartıktan kurtuluşu!"
Holding medyasım okuma teknikleri
Holding medyası nasıl okunur sorusu-
nun yanıtını Ayşe Meral şoyle veriyor:
"Böyyük medyada, başlıklan büyük
puntoiaıia yazılmış , büyük sütunlar ay-
nlmış yazılan değil, iç sayfalarda kıyıda
köşede, küçük bir yere sıkıştırılmış, kü-
çücük haberleri okumak, çoğunlukla
gerçek bilgılen almanıza yarar.
Başlıklarda ve büyük yazılmış haber-
lerde yazılanların tam tersini okumanız
gerekir.
Köşe yazarlarında ise, dışardan hazır-
lanıp, kalemtıraşlarca sivriltilen tertip ve
komploları öğrenebilirsiniz.
Böylece ihanetin sefaletini görebilir,
ilerde tarihin yazacağı belgelere şimdi-
den tanık olabilirsiniz.
örneğin 24 Eylül'de holding medyası-
nın iki satırla değerlendirdiği küçük bir
haber:
New York'ta Gül'le buluşan Powell,
'Telefarsorununubirtikteçözdük, Kerkük
masamızda, bu konuda da en kı-
sa zamanda harekete geçeceğiz'
dıyor. Gül ise, Türk işçilerinin gü- "~
venliğini anımsatıp, 'Bazı koalisyon güç-
lerinden daha fazla kayıp verdik' diyor.
Bu küçük haber bile Telefar'da, Ker-
kük'te olanları ve olacakları, Türkmen
katliamında ABD ile yapılan işbirliğini
açıkça ortaya koyuyor.
Gül, Telefar bombalandıktan bir hafta
sonra işbirliğini bozanzgibi birçıkışyap-
tıysa da bunun iç politikaya yönelik oldu-
ğunu ABD sözcülen açıklamıştı. Zaten I-
rak'ta savaş başlarken, Gül, boşuna 'Ko-
alisyonun içindeyiz' dememişti!"
Yüksek Yerilim Hatb
Erkekli|inyüzde90'ı,
kadmlar hakkında konuşmaktır!
erdincutku i yahoo.com
Ölümünün 25. Yılmda Cevat Yurdakul'dan Mektup Var
»»
Ulkesîne ve Ulıısuna
Adanmış Bir Yaşam..•
NECİPYURDAKUL
28 Eylül 2004. Tam 25 yıl geç-
ti Adana Emniyet Müdürü Cevat
Yurdakul'un öldürülmesinin ar-
dından. Neden kıyıldı o güzel in-
sana? Ne elde ettik ülke olarak,
ulus olarak? Cevat Yurdakul'un
suçu neydi? Yoksa ülkemize de-
mokrasi mi geldi? Neden, ne-
den, neden?.. Bu acıyı çekme-
miz zorunlu muydu? Şimdi ge-
riye doğru baktığımızda Ada-
na'da, Ankara'da ve Ordu'da
düzenlenen cenaze törenlerine
onlarca insan katıldığını anımsı-
yorum. Hep bırlikte üzüldük, ağ-
ladık, gözyaşı döktük ve unut-
tuk. Bir yaşam bu kadar ucuz
muydu?
Sevgili dostlar; Cevat Yurda-
kul'un, çoksevdiği polislikmes-
leğinin üst eğitımini görmek için
Fransa'ya gitmesinden sonra
çocuklanna yazdığı mektuplar-
dan alıntılar vereceğim:
Şubat19€9/Paris
"...Burası uygar bir kent. Asil
ve medeniinsanlann oluşturdu-
ğu bir toplum. Va bizim ülke-
miz? 0nun için, inanç dolu fikir
adamlan olmalı arzusuyla dolup
taşıyorum..."
12Şubat1969/Paris
"...Fransızlardoğayı çok sevi-
yortar. Toplum olarak gülümse-
meyi önemsiyortar. Büyüdükçe
çocuklaşan, çocuk gibi davra-
nan bir toplum yaratmışlar.
Bunlar çok çalışıyor. Biz ise az
çalışıyoruz..."
5Mart1969/Paris
"...Top/umca önemli günleri-
ni unutmuyoriar. İyi insan olmak;
kendi milletine ve tüm insanlığa
en büyük kazançtır..."
12Mart1969/Paris
"...Çok büyük bir grev var.
Toplum olarak haklanna sahip
çıkıyoıiar..."
22MarM969/Paris
"...Fransızlara verdiğimiz
ödünler (kapitülasyonlar) saye-
sinde bizi çok güzel sömürmûş-
ler. Onlann durumu belli. Ulusu-
muz bu nedenle aç ve sefil ya-
şarken onlar ülkelehni bayındır
hale getirmişler. 0nun İçin ne
olursa olsun bireylerimizi sev-
meliyiz. Türkçemize özen gös-
termeliyiz. Bunun için eğitime
çok önem vermeliyiz. Topluma
karşı görevimiz var. Bunu yeri-
ne getirmeliyiz..."
28Nisan1969/Paris
"...Içimde bir millet kavramı
var. Bu millet hepimizi meyda-
na getirdiği Türk milletidir. Mil-
letimi düşünmek; milli düsün-
celerimin en başıdır. Bu neden-
le çalışmalanma devam ederek
milletime karşı görevimi yerine
getirmeliyim. Bunun için hep
doğrulan söyleyeceğim. Mem-
leketimin tüm gerçeklerini orta-
ya koymalıyım. Gelecek bizim-
dir. 0nun için çocuklardan aynı
duyarithğı istiyorum. Bunun için
yeniden Türkiye'yi kurulmuş
görmeliyiz. Büyük ve kahraman
ama talihsiz milletimi düşünû-
yorum. Bazen üniversiteli, akıllı
gençlerie beraber yürüyorum
Hürriyet Meydan'ından Tak-
sim'e, Kızılay'dan Ulus'a doğru.
Onlara vurulan coplann acısını
birpolis olarak ben de hissedi-
yorum. Sanki onlara saplanan
kurşunlar benim kalbimde yer
buluyor. Yüzleri kara sakallı,
başlan takkeli ve bereli canile-
rin kışkırtılarak kardeşlerine kar-
şı saldırmalan için organize edi-
lerekaldatılan birmilletin topye-
kûn halkına acıyor ve sızlanıyo-
rum...
17Mayıs1969/Lyon
"...Zorluklardan asla yılma-
malıyız. Sebat ve mukavemet
başanyayardım edecek. Müca-
delede korkaklık affedemeye-
ceğim bir husustur..."
31 Mayıs1969/Lyon
"...Benım anavatanımda kara
bulutlar var. Güneş hiç doğmu-
yororaya. '19 Mayıs 1919'dabir
güneş doğmuştur' Fakat kara-
bulutlararasında çabukkaybol-
du. Yaşamak mühim değil. Ama
insan olarak yaşamak çok mü-
him. Hiçbir şahsı kırmayacak-
sın. Sayacak ve seveceksin. //-
min ve mantığın kabul ettiğiger-
çeklere evet diyeceksin.
Sevgili Çocuklanm,
Size son olarak söyleyeceğim
söz şudur Cehalet içinde bulu-
nan insan veya millet hiçbir za-
man başanlı o/amaz..."
16.01.1979
"...İçinde bulunduğumuz
günlerde ülkemizin ve halkımı-
zın başına gelen olaylar üzücü.
Ben bunlan gerek duygu, ge-
rekse gözlemlehmle içinde bu-
lunduğumuz sıkıntılardan kur-
tuluşun sancıları olarak değer-
lendiriyorum.
Gerek sağda gerekse so/da
kafayı bulandırmış insanlann bi-
zi sürûklediği ortamdan akıllı ve
çalışkan insanlaha kurtulacak-
tır. Zaman; ülkesini ve ülkesinin
insanını sevenlerden yanadır..."
Sevgili dostlar;
Cevat Yurdakul yaşamı boyu
hep "Banş içinde esenlik ve ba-
şan önce halkımın (toplumun)
sonra benim olsun" ilkesinden
hiç aynlmadı.
Birkaç sözüm de siyaset sah-
nesinden aynlan Bülent Ece-
vrt'evar: Cevat Yurdakul'un kim
tarafından öldürüldüğünü artık
açıklama zamanı geldi sayılır.
Dönemin Başbakanı olarak bu
sizinsongörevinizolmalıdır. Bu-
nu da sizden istemek hakkımız-
dır diye düşünüyorum.
Şimdi yapılacak tek iş var; o
da 12 Eylül 1980 faşist darbesi-
ni yapanların yargı önüne çıka-
rılmasıdır. Ülkemiz, bu karanlık
dönemin öncesi ve sonrasıyla
mutlaka hesaplaşmalıdır.
Sen hiç oğul emzirdin mi kör
kurşun?
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK bebicak(« turk.net
ÇİZGÎLÎK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci ı mynet.com
( ^
H A R B t SEMİH POROY
ü
semihporoy(a yahoo. com
HAYAT EPtK TÎYATROSU MVSTAFA BÎLGİN hayatepika mynet.com
BEN DE ONU "XV5UHA
BENZETiyORUM.
BAK Bİ KÖ5E YAZARI
. BAŞBAKANJ
ATATVMCE BEhOZEnYORMUŞ !.. OLARAK YANİ !..
r^rri
TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 30 Eylül tcwtcmunuas-arikan.com
DÜZ ÇÎZGt
ÜMÎT ZtLELİ
Yazı/Tura
Onlar hep vardılar...
Yanı başımızda, arka sokağımızda, önünden geçip
gittiğimiz bir köy kahvesinde, bir büfe tezgâhının ar-
kasında, bir fabrikanın gece vardiyasında hep onlar
vardı...
Genellikle yoksuldular, en kabadayısı orta halliydi,
memur çocuğuydu... Onlann da hayalleri, kavgalan,
yüreklerinde taşıdıklan aşklan vardı...
Ve bir gün gittiler... Hayallerini, kavgalannı, aşklan-
nı, yavuklulannı, henüzyüzünü görmeye bile fırsat bu-
lamadıklan çocuklanm artlarında bırakarak gittiler...
Düşünmeden, hesapyapmadan, "Ölörmüyüm, ka-
lırmıyım" diye kahırlanmadan gittiler...
Gidenlerin bir kısmı hiç dönmedi... Onlargüneşe yü-
rüdü... Dönenlerin bir kısmı, bir parçalannı oralarda bı-
rakarak döndü... Kimi bir bacagını, kimi iki gözünü, ki-
mi iki kolunu, kimi ise ruhunun bir parçasını oralara gö-
müp döndü... Dönenlerin tümünün ruhlanna kazınan
acı ise iç silinmedi...
Hiçbiriniz, hiçbirimiz, bizim için yaşamlannı veren-
lerin, bir parçalarını kaybedenlerin, ruhu sonsuza ka-
dar sakat kalan, hayallerini ve aşkını yitirenlerin, biz-
ler uğruna yazık olmuş hayatlann farkına bile varma-
dık. Hep yoklarmış gibi, hiç olmamışlar gibi...
- Oysa onlar hep vardılar...
• • •
Tıpkı. Hayalet Cevher gibi...
Tıpkı, Şeytan Rıdvan gibi...
Onlar, yok saydığımız binlerce "onlardan" yalnızca
ikisiydi... Istanbullu Cevher, dönünce çiçekçi dükkâ-
nı açacak, etraf mis gibi kokacaktı... Rıdvan, dönün-
ce Denizlispor'da top koşturacak, kim bilir belki o çok
benzediğini söyledikleri "şeytan" gibi Fenerbahçe'ye
transfer olacak, yavuklusunu sazlı sözlü düğünle ala-
caktı...
Olmadı, olamadı... Anadolu'nun bir garip, fakir kö-
yünden garip Rıdvan, topaşeytancasına vurduğu sağ
bacagını bir mayına kaptırdı... Artık hem köyüne, hem
yavuklusuna hem de kendisine yabancıydı... Bir de o
anlaşılamamak vardı ya, o sanki hiçbir şey olmamış-
çasına yok sayılmak, eksik insan muamelesi görmek
vardı ya, işte en kahredici olanı da oydu...
Cevher de o çiçekçi dükkânını hiç açamadı. Bir ku-
lağının duyma hissini bıraktığı topraklann, çatışmala-
nn, yitirdiği arkadaşlannın hayali, yok sayılmanın da-
yanılmaz ağırlığı ile gökten kayan bir yıldız gibi kay-
boldu, gitti...
Sevgili Uğur Yücel, bizler uğruna "yaztk olmuş"
iki gencecik hayatı anlattığı "Yan/Tura "filminde, as-
lında hiç utanç duymadan yok saydığımız binlerce
Güneydoğu gazisinin trajedisini anlatıyor... Aslında
şöyle demeliydim:
- Çok ama çok uzun zamandır unuttuğumuz bir
"insanlık dersi" veriyor...
Mutlaka gıdın "Yazı/Tura" ya, gidin ve gözyaşları-
nızı yüreğinize akıtarak, unutulmuş, yok sayılmış ha-
yatlann o tokat gibi çarpan öykülerini izleyin...
- Utanacaksınız...
Bakan eşine hediye kaftan!
Sormak için yazı günümü bekliyordum, Sevgili Ne-
cati Doğru Vatan gazetesindeki köşesinde soruver-
di, bana da tekrariamak düştü:
- Birsanayici, birbakanın eşine niçin giysi he-
diye eder?
Kutahya Porselen Yönetim Kurulu Üyesi Sema Gü-
rol Sürmeli, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın eşi
Ahsen Hanım'a, çok şık, pek pahalı, Osmanlı sultan-
lannın giysilerine benzer bir kaftan hediye etmiş. 0 da
alıp giymiş, iyi mi?! Şimdi soralım:
- Kütahya Porselen bir sıkıntı, bir daralma içinde mi-
dir?
- Kemal Unakıtan'ın başkanı olduğu Merkezi Uz-
laşma Kom/syonu'nun, bir şirketin ya da kişinin ver-
gisini ve de cezasını yüzde 99'a kadar indirebilme yet-
kisi var. Bu komisyon iki yıl içinde hangi fırmalann, han-
gi kişilerin kaçar trilyon vergi borcunu affetti? Bu fır-
malar arasında Kütahya Porselen var mı?
Gördüğünüz gibi son derece basit sorular, bakalım
yanıt gelecek mi?
Gelmez! Ben iki hafta yazdım, CHP Izmir Milletve-
kili Erdal Karademir, Başbakanın yanıtlaması istemiy-
le soru önergesi verdi, ama Dışişleri Bakanlığı tebliği
ile ABD silahlanna açılan havaalanlan ve limanlar ko-
nusunda da hâlâ tık yok... O nedenle hiç mi hiç umu-
dum yok. Ama bilinsin ki, bu sorulann yanıtı mutlaka
verilecek...
- Bir gün mutlaka!
E-posta: umitzileli(a ttnetnet.tr
BULMACA SEDAT YAŞAYA1S
1 2 3 4 5 6 7 8
8 9
SOLDANSAĞA:
1/ Ispanağa
benzer otsu bir
bitkı. 2/ Ka-
dastro haritala-
nnda parseller
topluluğu...
Davut Pey-
gamber'e gön-
derilen kutsal
kitap. 3/ Parke
ve kaldınm
taşlanm yont-
makiçinkulla-
nılan büyük
Eski dilde yüz, çehre.
4/ Akım şiddeti birimi
kiloamperin kısa yazı-
lışı... Uyuşturucumad-
denin etkisinde olma,
keyif hali. 5/ Hasan-
keyf ilçesini sular al-
tında bırakacak olan 7
baraj... Istenilen nite- 8
likleri taşıyan. 6/ Kal- 9
siyum elementinin
simgesi... Tespihlerinbaş tarafina geçirilen uzunca par-
ça. II Tifo gibi bazı hastalıklara eşlik eden kas zayıflı-
ğı. 8/ Kesintilerden sonra kalan miktar.. " — ki Degüs-
tasyon'a gelmez / Bahkpazanna hiç gelmez" (Orhan
Veli). 9/Küf ve çürük gibi kokan... Kaz Dağı'nın an-
tik dönemlerdeki adı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Köksaplan baharat olarak kullanılan ıtırlı bir bitki.
2/ Yeniçeri kışlası... "Uzayacağa benzer / Tutuştuğu-
muz —" (B. Necatigil). 3/ '"Gitti gelmez bahar yeli / -
—"lar yanda kaldı" (C.S Tarancı)... Verave, ödeme. 4/
Kuran'da bir sure. 5/ Yunan rakısı... Küçük çocuklan
korkutmak için uydurulmuş yaratık. 6/ Pokerde, bir
o>oıncunun önündeki paranın tümü... Gözleri görme-
yen. 7/Avrupa Topluluğu'nun kısa yazılışı... ttalya'da
bir kent. 8/Diyarbakıryöresine özgü,birtürhamurtat-
lısı... Şöhret. 9/Hindistan'ın para birimi . Temel. esas.