Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 EYLUL 2004 CUMA
14 JVUJ-jJ. U J x kurtur(acumhuriyet.com.tr
Batıyayönelik resim sanatırnızın, halk tarzı mimariyle bütiinleşen erken örnekleri konağın duvarlannda
Çakırağa
konağmm taınldıgıKAYAÖZSEZGtN
Selçuk'taki Isabey Camii'ni solunu-
za ahp Tire ve Ödemiş'e doğru yol al-
dığınızda, yeşille boz arası zeytinlerin
ve onlara eşlik eden incir ağaçlannın Ege
doğasına özgü bir toprak dekoru yara-
tan aralıksız akışı, iki yanınızda akıp
durur. Yaz-kış devam eden bu dekor,
yörenin yaşam biçimini de belirleyen ana
etkenmiş gibi görünür size.
Ege insanı, toz ve güneş ışığıyla da-
ha da bozlaşan bu değişmez rengin ku-
şatıcı ortamında, ağır ağır hareket eder,
sessizlik ve durukluk, bu yaşama yön
vermiş gibidir. Denizden içerilere doğ-
ru yöneldikçe, Anadolu kimliği, yaşa-
mın atmosferinde, açık-seçik çizgiler-
le kendini ortaya koymakta gecikmez.
Ödemiş'in tam bir Anadolu kasaba-
sı görünümündeki sükûnetinden dolam-
baçlı yollarla kıvnla kıvnla Birgi'ye
doğru yönelirken, zaman insana dur-
muş gibi görünüyor.
Aslında size zamanı durmuş gösteren
şey yeknesakhkur. Hele Bozdağ'ın etek-
lerinden, bin küsur metre yükseklikte-
ki krater gölü Gölcük'e giderken, viraj-
h dönemeçlerle karşıruza çıkan görü-
nümler, bu biteviye akışı artık iyiden iyi-
ye gözlerinıze nakşeder.
Buralar, bir dönem Aydınoğlu Bey-
liği'nin yaşadığı, daha sonra da Osman-
lılara devrettiği topraklardır. XIV. yüz-
yıldan XV yüzyıla geçerken bu toprak-
lara damgasını basmış olan kültür, bi-
raz daha batıya doğru kaydıkça, kendi
içıne kapalı, ürettığıyle yetınen, topra-
1950'ye kadar konut olarak kullanılmış olan konak, 1977'de Kültür
Bakanlığı'na devrinden sonra, çevredeki evlerle birlikte kamulaştınlmış, restore
edilerek 1995'de ziyarete açılmıştı. Her ne kadar konağın yer aldığı Birgi, yörede
tarihin saklandığı yer olarak tanıtılıyor ise de Çakırağa Konağı'nı saklandığı
yerden çıkanp bütün gerekleriyle kamunun ilgisine sunmak için ÇEKÜL Vakfı
dahil, konuyla ilgili kurum ve kuruluşlann daha büyük ölçüde katkılan gerekiyor.
ğından ve yetiştirdıği üründen başka
güvenci olmayan "mütevekltir bir ya-
şam biçiminin göstergesidir.
0 nedenle, salt kendisiyle sınırlıdır.
Crettiğini tüketir ya da yakın illere pa-
zarlayarak ekonomik bir gelir sağlama-
run savaşıru verir.
çakırağa'nın dekorları
Bırgi'nin dar sokaklarında ilerlerken,
burada insanlann gerçekten yaşayıp ya-
şamadığı konusunda kuşkuya kapılı-
yorsunuz; her şey doğaya terk edilmiş-
tir. Friglerden Perslere ve Romalılara ka-
dar eski kültürlerin gelip geçtiği bu ka-
saba, oraya ilk adımını atan kişiye, bir
unutkanlığın öyküsünü sessiz sedasız an-
latıyor gibidir sanki.
Bozdağ'ın eteğindeki kasaba, başını
yukanlardan yere doğru indirmiş, ken-
dini dinlemekte, ama kendini size an-
latmaktan ısrarla kaçınmaktadu-.
Tam anlamıyla bir sit alanı Birgi. Ka-
sabayı ikiye bölen anayol sizi, ister is-
temez Çakırağa Konağı'na götürüyor.
Ister istemez dememe bakmayın siz.
Bırgı'yi Birgi yapan, bu yıllanmış \ e ın-
zivaya çekilmiş olan konak.
Batı etkilerine yönelik resim sanatı-
mızın, halk tarzı mimariyle bütiinleşen
erken ömeklerini, Çakırağa Konağı'run
içini ve dışını süsleyen duvar resimle-
rinde buluyoruz. Batı etkisi diyonım
ya, konağı gezip çıktığınızda bu etkinın
de öyle abartılacak bir yönü bulunma-
dığını görüyorsunuz.
Tüccar kökenli ve varlıklı bir kişi olan
Çakırağa'nın, biri tstanbullu öteki Izmir-
li iki eşi için yaptırdığı bu ahşap yapı,
bütün müştemilatıyla Anadolu zengin
sınıfina mensup bir yaşam erbabının, gö-
rece incelikli beğenisinin bir örneği.
Öraeğin îstanbul kent ortamında.
meslekten ve kultürlü kalem ustalannın
elinde, çok daha rafine bir çizgiye ka-
vuşma olanağı bulmuş olan bezeme tek-
niği, Çakırağa Konağı'nda. büyük bir
olasılıkla mahalli çıraklann, gene göre-
ce deneyimli kalem işçilerinin, meslek-
lerini icra edebilme fırsatı yakaladıkla-
n bir aşama özelliği kazanmış.
Belki bu resimlerden daha ilginç ola-
nı, bir başka meslek dalının ürünü olan
ve kuşkusuz mükemmel bir işçılikle
buluşan geçmeli (kündekâri) tavan de-
korlandır. îstanbul ve tzrrur odalannı süs-
leyen ve bu iki kenti, "naiF ressamla-
ra özgü bir saflıkla duvarlara yansıtan
iki manzara dışındakı resimler, genel-
lıkle vazo içınde çiçek ve meyve kom-
pozisyordandır.
Bu türün, halk beğenisini okşayan ve
genel talebi karşılayan bir popülarite
içerdiğini söylemek bile fazla olur.
Tarlhln saklandığı yer
Manzara ve çiçek- meyve resimleri-
nin dışında, tekarlı bir ünge halinde bir
duvar bordürü oluşturacak biçimde yan
yana getirilerek işlenen kıvnmh perde
imgeleri ise kammca, Çakırağa Kona-
ğı'run dekorlan arasında, en ilgi çekici
olanlandır.
Duvarresimleriniçizen ressarru (res-
samlan), bu konuya yönelten etkenler
nelerdi acaba? Duvar resimlerinin göz
alıcı konulan arasına, hem de bir-iki sı-
nırlı örnekJe yetinmeyerek bu tür bir
"leitmotif' üretmek hangi dürtünün ürü-
nü olabilirdi? Kanımca asıl üzerinde
durulması gereken nokta budur.
Arkasında bir şeyı gizleyen. törensel
bir imgelemı de çağnştıran ve öteki re-
simlerden bir ölçüde farklı olan bu per-
de imajı, Batı resmindeki "drapöri"
(kıvnm) tekniğini de akla getirecek bir
içselliğı, kıyıdan köşeden anımsatıyor.
Bu yönüyle de, ilgiyi haklı gösterecek
bir gizemsellik içermekten uzak değil.
Yörenın, halk el işlemelerine talebiy-
le de örtüşen, ama üzennde herhangi bir
motiftaşımayan, salt perde olmanın öte-
sinde herhangı bir iddia yansıtmayan
bu resimler, bir yöre zengini olmaktan
öte, entelektüel ıddia peşinde olmadığı
kuşku götürmeyen konak sahibinin ta-
sarrufuyla da sanınm açıklanamaz.
1950 yılına kadar konut olarak kul-
lanılmış olan konak, 1977'de Kültür Ba-
kanhğı'na devrinden sonra, çe\Tedeki
evlerle birlikte kamulaştınlmış, resto-
re edilerek 1995 yılında ziyarete açıl-
mıştı. Ancak, bu çapta bir yerin ziyare-
te açılması, yapıyla ilgili sorunların çö-
züldüğü anlamına gelmiyor elbet.
Bugünkü durumuyla, ziyaretçileri ko-
nağa çekecek ve aydınlafıcı yayınlan
halkın ilgisine sunacak böyle bir işlev-
den uzak bulunuyor.
Her ne kadar konağın yer aldığı Bir-
gi, yörede "tarihin saklandığı yer" ola-
rak tanıtılıyor ise de Çakırağa Kona-
ğı'nı saklandığı yerden çıkanp bütün
gereklenyle kamunun ilgisine sunmak
için ÇEKÜL Vakfı dahil, konuyla ilgi-
li kurum ve kuruluşlann daha büyük
ölçüde katkılan gerekıyor.
'Sinema Burada FesüvalV sürüyor
Buyıl "Gençlik ve Gelecek Filmleri îzmir'de " başlığıyla yapılan etkinliğin ana teması
'Gençlik'. Tümfilmlerin ücretsiz sunulacağı festivalin Onur ÖdülüHülya Koçyiğit'in
Pazar günü sona erecek olan
festivalde çeşitli gençlik filmleri
gösterilecek. Demet Akbağ,
Haluk Bilginer, Yılmaz Erdoğan
gibi oyuncularfilmlerinin
gösteriminden önce izleyicilerle
buluşacak.
İZMİR(AA) -1 Eylül'de başlayan, îz-
mir'de geleneksel olarak düzenlenen 'Si-
nema Burada FestivuB'nin dördüncüsü,
bu yıl 'Gençlik ve Gelecek Fflmleri Îz-
mir'de' başlığıyla dolu dizgin sürüyor.
5 Eylül Pazar günü sona erecek olan
festıvalle ilgili tZFAŞ Genel Müdür
Yardımcısı Nurcan Yılmaz ile Dokuz
Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakül-
tesi Sinema Televızyon Bölümü Öğre-
tim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Makal bir ba-
sın toplantısı düzenledi.
IZFAŞ Genel Müdürlüğü'nde yapı-
lan toplantıda konuşan Yılmaz, bu yıl-
ki ana temanın 73. İEF'nin genel kon-
septi olan 'GençMk' olacağını belirtti. Yıl-
maz, etkinlikte yerli ve yabancı genç-
lik filmlerinin ücretsiz olarak gösteri-
me sunulacagını kaydetti. Filmlerle il-
gili bilgi veren Prof. Dr. Oğuz Makal ise
'Onur Ödülü'nü bu yıl, 40 yıllık sanat
yaşamı olan HülyaKoçyiğit'e verecek-
lerini bildirdi.
Makal, festivalin buyılki onurkonu-
ğunun ise Yılmaz Erdoğan olacağını, Er-
doğan'a 'Özel Konuk Ödülü' verecek-
lerini söyledi.
Slnemacılar Izleylcilerle
buluşacak
Farklı dönemlerin öne çıkan yerli ve
yabancı gençlik filmlerinin ücretsiz,
ama davetiyeli olarak izlenebileceğini
hatırlatan Makal, "Festival boyunca çe-
şitli gençlik filmleri gösterilecek. Göste-
rimlerden önce fîlmin sanatçılanyla iz-
leykhibuluşturmayı hedeffiyomz,Bu ne-
denle Özcan Deniz, Demet Akbağ, Ha-
luk Bilginer,Yılmaz Erdoğan gibiisim-
leri izteykileriyle bir araya getirmek ts-
tiyonız'' diye konuştu.
Festivalde Yüksel Yayuz'un Alman-
ya'da çektiği 'Küçük Ozgürlük', Ça-
ğan Irmak ın 'Mustafa Hakkuıda Her
Şey', Durul ve Yağmur Tayian Kardeş-
ter'in 'Okul'. aynca 'Neredesin Firu-
ze', 'İnatHikâyeleri', 'Mernaba Haba-
bam Suııfi'. 'VİzonteleTuuba' ile VVolf-
gang Becker'in 'Elveda Lenin', Nicho-
las Ray in Asi Gençlik', 'Grease', And-
rew Nichol'un 'Gattaca' ve Steven Spi-
elberg'in 'ÜçüncüTürden Yakınlaşma-
lar' adlı filmleri izlenebilecek.
Ortaköy Simya Galeri'nin seminer ve atölyelerinde çalışmalar başlıyor
Edebiyat vetiyatrodantakıyaKültür Smisi - Ortaköy Simya Galeri'nin
geçen sezon başlattığı edebiyat, tiyatro
seminerleri ve takı atölyesi yeniden
başladı. Eğitmenliğini mimar Sabrina
Fresko'nun yaptığı takı atölyesi yann
başlıyor. Atölyede takı tasanmı ve
teknikleri üzerine uygulamalı çalışmalar
yapılacak. Çarşamba ve cumartesi günleri
saat 10.30-13.30 saatleri arasında
gerçekleşecek takı atölyesi takıyı bir sanat
objesi gibi tasarlamayı, bir konu
çerçevesinde yeni form ve teknikler
geliştırmeyı amaçlıyor. Atölye
kapsamında takı yapımında kullamlan
alet ve malzeme tanımı, düşüncenin
çizime, çizimin takıya aktanlması gibi
konular ele alınacak. Ekimde başlayacak
olan bir diğer etkınlik ise "Kitap Kurdu
Toplanülan" Salı günleri 14.00-16.00
saatleri arasında gerçekleşecek edebiyat
seminerinin eğitmeni Asuman Kafaoğhı
Büke. Semınerde katılımcılarla birlikte
Büke'nin seçtiği kitaplar tartışüacak. 5
Ekim'deki ilk toplantıda, Metis
Edebiyat'tan çıkan, Murathan Mungan,
Faruk llay, EBf Şafak, Celfl Oker ve
Pmar Kür'ün yazdığı. ıçenğini Bülent
Erkmen'in tasarladığı 'Beşpeşe' romam
okunacak ve tartışılacak. Tiyatro
sanatçılan Kerem Kurdoğlu ve Naz
Erayda'nın gerçekleştireceği 'Başka Bir
Tiyatro Anlayışı' adh tiyatro atölyesi
ekimde başlayacak. Haziran'a kadar
sürecek olan atölyenin sonunda
katılımcılann rol alacaklan bir gösteri de
düzenlenecek. Kurdoğlu atölyeyi şu
sözlerle tanımhyor: "Bu çahşma
atöheden çok bir kumpanya
prodükshonu olacak. Bu çahşma\a ben ve
Naz'la çabşmak isteven profesyonel
oyuncular da kaolabilecekler.
Hazirandaki gösterinin tematik içeriğini
kabumcüar beliıieyeceklenn
(0 212 259 77 40)
JJİROL ÜNEL VEFATİHAKIN
2004 Avrupa Film
Ödülleri'ne aday
Kümır Servisi - Birol Ünel'in
'En 1yi ErkekOyımcu' \ e Fatih
Akm' ın 'En İyi Avrupah Yönet-
men' dalında aday gösterildiği
'2004 Avrupa Film ÖdüDeri /
Jameson Halkın Seçimi Ödülle-
ri' için oylama başladı.
31 Ekim'e kadar sürecek oy-
lamaya (www.peopleschoice-
awards2004.com) veya
(www.jameson.ie/peoplescho-
ice) adresinden ya da resmi med-
ya sponsoru dergilerde bulunan
kuponlar gönderilerek katılmak
mümkün.
2003 te ismi Jameson Halkın
Seçimi ÖdüDeri olarak değışti-
rilen, Halkın Seçimi ÖdüDeri,
1997'den beri düzenleniyor.
Ernst&Young LLP şirketi'nce
resmen listelenen geniş çaplı bir
oy kampanyası, sinema severle-
ri son on iİd ay ıçinde izledik-
leri fılmlerden en beğendikleri
oyuncu ve yönetmeni seçmeye
davet ediyor.
Geçmişyıllardakı Halkın Se-
çimi Ödülferi; 'TheFuBMonty',
'La Vrta E Befla', 'Todo Sobre
Mi Madre', 'Dancer in The
Dark','AmeUe', 'HaMe Con El-
la' ve 'Godbye Lennin' fihnle-
rinin yönetmenlerine ve aktör-
lenne gitmişti. Ünel ve Akın çe-
kimleri halen süren, fınans, med-
ya, yeraltı ve magazin dünyasın-
dan karakterlerin yollannın ke-
sışmesiyle ortaya çıkan komik
durumlann işlendiği '
filminde rol alıyorlar.
YAZIODASI
SELİM İLERt
Çölde Bir Fepyat' (3)
Yaşamak içgüdüsünden ötesi, Yaban'daki köyde
ya anlamını yitirmiş, ya da zaten hiç akla gelmemiş-
tir. Zeynep Kadın'ın, oğlu Mehmet Ali askere gider-
ken değil de, toprağı elinden alınırken 'ağlaması', ro-
manın belki de en trajik sahnesidir.
"Nuh 'tan evvelki ilk insan kümeleri", diyor Ahmet
Celal.
Aydın'a gelince, "birçanaksuda birdamla zeytin-
yağı"d\r. Ahmet Celal şöyle de söz açar kendinden:
"Ben, asıl ben, bu toprağın malı olmayan ve hep-
si dışandan gelen maddeler, unsuriarta yuöru/a yuğ-
rula adeta sınâî, adeta kimyevî bir şey halini almı-
şım." i.
Zeytinyağı damlası bile değil... \
Berna Moran, Yaban'\ irdeleyen yazısında, roma-
nın yazılış sebebini, ideolojik yaklaşımını Kadro ha-
reketine bağlıyor. "Böylece otohter bir yönetimle
devrimler sürdürülecek, derinleştirilecek ve yeni bir
ulus meydana getirilecektir."
Bu yoruma pek katılamıyorum. Çünkü Yaban'ûa
hem aydın, hem köylü, uçsuz bucaksız iletişimsizlik
uçurumunda, daima trajik kişiler. Ahmet Celal'in söy-
lemiyle köylününki uyuşmuyor, örtüşmüyor. Beklen-
tiler, umariar farklı, ülküler de. Dahası, köylünün ül-
küsü yok; sadece var olmaya çalışıyor. Yaban, her
iki tarafa da memametsiz bir soğukkanlılıkla yakla-
şıyor ve merhameti reddediyor...
Berna Moran'dan iz sürersek, Yaban, yaşamayan,
ideoloji uğruna 'tasarfanmış' bir roman:
"Sanınm Yaban 'da vurgulanan tema'yı köylünün
yalnızca olumsuzyönlerinin sergilenmesini veyara-
tılmak istenen boğucu atmosfeh ancak Karaosma-
noğlu 'nun ideolojisinin gereği olarak açıklayabilir
ve diyebiliriz ki, romandaki köy gerçek Anadolu'yu
(emsıV etmez; 1930'lardaki yönetici sınıftan bir ay-
dın bürokratın kafasındakiAnadolu'nun simgesidir."
Yine katılamıyorum. Çünkü, Vatoan'dan epey ön-
ce yazılmış romanlarda, öykülerde ender olarak kar-
şımıza çıkan köy ve köylü, Yakup Kadri'nin yazısın-
dakine benzer. O yazarlann hiçbiri Kadro hareketi için-
de değillerdi. Küçük Paşa'yı, "Karabibik"\, "Memle-
ket Hikâyeleri"n\ hatıriatmak isterim.
Kurtuluş Savaşı karşısında duygusuz davranan
köylüyü, o köylünün, Halife'yi kurtaracak diye düş-
mana adeta bağlanışını Ahmet Celal elbette çözüm-
leyemezdi. Gerçekliği saptayan romancı ise, köylü-
nün yıkımlarla dolu hayatını, bazan Ahmet Celal'i de
aşarak anlatıyordu...
Vaban'da karşımıza çıkan, Kurtuluş Savaşı 'tab-
/o'lan derin bir heyecanla kaleme getirilmiştir. Köy-
lülerin askere alınması, büyük ve perişan göçler, cep-
hane taşıyan kağnılar, nihayet top sesleri, düşmanın
Vaöan'daki köye girişi...
Bu tablolar, köylü için korku ve yılgı yansrtıp durur.
Umut isteği yalnızca Ahmet Celal'dedir. Reşat Nu-
ri Güntekin'in tespitiyle, "heyecan ve teessür", Ya-
ban'da bir tek Ahmet Celal'in duyuşu gibidir. Yani 'ay-
dın 'ın.
Ama aynı aydın, çoğu kez, kendinden tiksinir.
"Çölde bir feryat" ya da, "yürek parçalayıcı hay-
kınş": Romancı, bence amacını açıklamış. Yaban, ro-
man sanatının dışına taşan haykınşlanyla, okura ba-
zan şaşırtıcı gelebilir. Ne var ki, haykınşlann içtenliği
bugün de bizi etkiliyor.
Halide Edib, Ateşten Gömlek'ln önsözünde, bu
roman adını Yakup Kadri'den aldığını açıklar. Yaban,
büyük olasılıkla, Yakup Kadri'nin Ateşten Göm/efc'idir.
Halide Edib'inkinden ancak yıllar sonra tamamlana-
bilmiş bir eser.
Yakup Kadh'ye açık mektup şeklinde yazılmış ön-
söz iki Ateşten Gömlek'm, yıllar geçince, Ander-
sen'in masallanndaki gibi birbirlerine ve bize geçmiş
acı günleri söyleyeceklerini ileri sürüyor. "Kimbilir o
uzak atideTürk gençliğinin sırtındaki 'Ateşten Göm-
lek' ne kadar bizimkilerden başka olacaktır..."
Acaba?
Öneriler
Kitap/ZUeşfen Gömlek; Halide Edib Adıvar, öz-
gür Yayınlan, 1997.
Che'nin gençfiği beyazperdede ,
• LONDRA(BBQ-Che Guevara'nın 1950'li
yıllarda Güney Amerika'da yaptığı uzun
yolculuğu anlatan 'The Motorcyle Diaries' adlı
film yurtdışında gösterime girdi. Gael Garcia
Bernal'in Ernesto Che Guevara'yı
canlandırdığı fibnde, 23 yaşındaki Che'nin
Arjantin'den Venezüella'ya 8 bin kilometrelik
yolculuğuna tanıklık ediyor seyirci. Che'nin
biyokimyacı arkadaşı Alberto Granado'yu da
Rodrigo De La Serna canlandınyor.
K Ü L T Ü R » Ç t Z İ K
K Â M Î L M A S A R A C I
r
4