25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 EYLÜL 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kacarken pasaport sağlamıştı Çakıcı'nm adamı Yüce tutuldandı Istanbul Haber Servis - Avusturya'da tutuklu bulunan ülkücü mafya lideri Alaattin Çakıcı'ya pasaport temin ettiği gerekçesiyle aranırken yakalanan AK Yüce tutuklandı. Çakıcı'yla görüştüğünü kabul eden Yüce, "Çakıcı çağırdığında Türkiye'de gitıneyecek adam tanımıyorum" dedi. Çakıcı'nın yurtdışına kaçışıyla ilgili soruşturma kapsamında çalışmalannı sürdüren Organize Suçlar şube ekipleri, Maltepe'de bir eve operasyon düzenledi. Operasyonda yaklaşık 4 aydır aranan AIi Yüce yakalandı. Çakıcı'ya pasaport temin etmekle suçlanan Yüce, polisteki sorgusunda "haürh kişilerr 'ın vasıtasıyla Alaattin Çakıcı'ya pasaport sağladığını itiraf etti. Polisteki işlemleri tamamlanan Yüce, daha sonra Istanbul Cumhuriyet Başsavcıhgı'na sevk edildi. Cumhuriyet savcısı tarafindan sorgulanan Yüce, Nöbetçi 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce "çeteye yardım etmek", "sahte pasaport ve kimük düzenkmek" suçlarından tutuklandı. Yüce, mahkemede polisteki ifadesinin aksine, Çakıcı ve adamlanna sahte pasaport temin etmediğini savundu. Yüce,"Çakıcı ile Suadiye'de görüştüm. Benden pasaport için talepleri oldu. Ama ben bu iş için İranta 'Pervez' adlı bir kişiyi Adem Çakıcf yia tamşürdım" diye ifade verdi. SÖZÇİZGİNİN Turhan Selçıık KARANLIĞIN ÜSTÜNE AMPUL GİBİ DOĞARIZ" Alılak zal>ıtası işbaşmda AKPliSamsun BelediyesVncekurulan ahlak zabıtası, eleletutuşan sevgilileri, çimlere uzananlan, ağaç altında oturanlan uyartyor, lise ktyafetiyleparktagezen gençleri 'ders çahşmalan için' evlerinegönderiyor Haber Merkezi-Samsun'un AKP'li Büyükşehir Belediyesi "kamu ahla- kını sağlamak" ıddiasıyla "motorize ahlak zabızası" kurdu. Zabıta ekibi- nin sahilde el ele oturan sevgüileri "uy- gun şekilde davranmalan" için uyar- dığı, parkta çımenlere uzanan veya ağaç altında sohbet edenlere de "yan- hş anlaşılabilirsiniz" diyerek bankta oturmalannı sağladığı bildınldi. Za- bıta ekiplerınin, lise kıyafetleriyle sa- hilde gezenleri de "dersçaüşmalarT için evlerine yolladığı belırtıldi. Be- lediye yetkilileri uygulamayı savu- nurken CHP Samsun Milletvekili Ü- yas SezaiÖnder, uygulamanın "zina tarbşmalanndan'" esınlenerek yapıl- mış olabileceğini söyledi. Motorize ahlak zabıtalannın uygu- lamalannı savunan Zabıta Güvenlik Amiri ArifYalçm Kaya, uygulamaya okullann açılmasıyla ağırlık verdüc- lerini belirterek amaçlannın öğrenci- leri ders çalışmaya teşvik etmek ol- duğunu saMindu. Kaya, "Biranne-ba- ba, okuldan çıküktan sonra çocuğun evine gelmesini ister. Aileler, kayala- nn arasındaki 12-13 yaşındaki bu ço- cuklan kendisinden 5-10 \aş bü\ük- lerle gezmesini istemez. Biz bu eksik- Hği kapatöğımıza inanıyoruz. Bunda yanhş bir şey yok" diye konuştu. Zabıta Başkomiseri CemilTaflan da "ögrencilerin düzgün şekflde otur- malannı sağladıklannı ve okul kı- yafetkrryie sahilde dolaşmalannı en- gellediklerini" söyledi. Samsun Bü- yükşehir Belediyesi Genel Sekrete- ri Kenan Şara da uygulamanın "ka- mu ahlakına uygun olmayan davra- nışlan" engellemek amacıyla yapıl- dığını belırttı. Zinadan eslnlendl' Samsun Barosu Başkanı Avukat Ersoy Üstay. zabıtanın, ancak TCY 'de- ki ahlaka aykın olarak görülen durum- larda müdahale edebileceğini, bank- ta ya da sahilde el ele oturanlara mü- dahale edemeyeceğini vurgulayarak uygulamaya tepki gösterdi. CHP Samsun Milletvekili Ilyas Se- zai Önder, uygulamanın çağdışı oldu- ğunu belirterek "Büyükşehir Beledi- ye Başkanı AKP'ye geçtikten sonra acaba anlayişı mı değişti? Türkiye'nin gündemini gereksiz yere zina taruşma- lan işgal ediyor. Acaba ondan esinle- nerekmi bunlanyapıyoriar. Hiç de çag- daş değü" diye konuştu. İzlenim Harem selamlık uygulama HAYRİARSLAN SAMSUN-AKP'nın, turizm merkezi yapılacağı vaatleriyle seçimleri kazandığı Karadeniz'de, turistik yerlerdeki harem selamlık uygulamalan yaygınlaşıyor. Belediyelere ait çay bahçeleri dahil Samsun sahili boyunca sıralanan birçok dinlenme yerlerinde Büyükşehir Belediyesi'ne ait motorize birlikler 5 dakikada bir karşılıklı olarak gidip gelerek nöbet tutuyor. El ele tutuşan gençlerin yamna giden zabıta ekipleri kimlik kontrolü dahi yapabiliyor. Iran'daki şeriat polisi Besic'leri çağnştıran uygulamayla Samsun, sanki Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nı başlattığı Karadeniz'in "incisi" değil de dinci örgütlerin kampı hissini veriyor. Fuar alanınm sahil kesiminde bulunan bir çay bahçesine girişte resmi belediye elbisesi giymiş bir görevli, içeriye girme isteğimizi "yanımızda kadm olmadığı" gerekçesiyle geri çevirdi. îçerideki harem selamlık uygulamasının rahatlıkla görüldüğü çay bahçesine kadınla girsek bile değişen bir şey olmayacağını, çünkü kadmlann ayn oturduğunu söylediğimde ise görevli, "işinize gelirse" yanıtmı veriyor. AR4YIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Zina Değil, 'Müdahale' Yeniden kotarılmak istenen ceza yasamızın, TBMM'deki görüşmeleri bitmek üzereyken AKP'li- lerin tasanyı geriye çekmelerı ve komisyona gön- dermeleri, bir "soğuk duş" etkisi yarattı. "Zina"ya ceza getiren bir düzenleme yapılmaması konusun- da, AKP ile CHP arasında bir "mutabakat" sağ- lanmışken, AKP'lilerin bu mutabakatı bozmalan ve komisyondan gelecek tasarıya bu düzenlemeyi bir biçimde sokma konusundaki (mutasavver) planla- n, hem ülke içinde -özellikle ekonomik yaşamda sıkıntılara yol açtı- hem de AB üyesi ülkelerde kuş- ku uyandırdı. Bu adamlar, bir Islam şeriatına git- menin yollarını mı anyorlar" sorusu, pek de haksız olmayan bir biçimde gündeme geldi. Etrafta, bir "zina" sözcüğü dolaşıp duruyor. Fa- kat bana kalırsa, etrafta dolaşması gereken söz- cük zina değil, "müdahale". Insanların yaşamlanna müdahale... • • • Zina, en basit tanımıyla, "evli bir eşin, bir başka- sıyla cinsel ilişkide bulunması" demek olduğuna göre, Türkiye'de, bu tanım çerçevesindeki zinaya, kimse ceza veremez. Hele bir bolümü çok eşli olan AKP milletvekillerinin, zinaya ceza getinmelerini dü- şünmek bile mümkün değildir. "Medeni nikâhla evlenmiş olan bir adamın, Isla- mi nikâhla bağlanmış olduğu hanımlarla ilişkisi, zi- na değildir" vb. gibisinden birtakım düzenlemeler getirilmek istenirse, işin tadını iyice kaçınrlar. Kimi Islam ülkelerinde; zinaya kılıf olarak, kısa süreli ev- lilik akitleri olduğunu duyarsak da Türkiye'de bunu yapmaya kimsenin gücü yetmez. Zaten bu durum- da, her randevuevinin kapısına bir imam diker ve girenlere imam nıkâhı yaparak cezadan kaçabilirsi- niz. (Tabii şaka...) Pekı, kendi "zina durumlannı" bile bile kimi AKP milletvekilleri zinayı cezalandıracak bir düzenleme- yi, ne cesaretle düşünebilmektedirler? Üstelik, AB konusunda bunca ileri adım atılmış ve müzakere tarihi konusunda kapı aralanmış durumdayken... • • • Burada, farklı zina tanımlanyla karşı karşıyayız. Zina, evli bir eşin bir başkasıyla cinsel ilişkide bu- lunmasıdır. ilişkide bulunan eşin, "kan" ya da "ko- ca" olması fark etmediği gibi, ilişki kurulan kişinin cinsiyeti de önemli değildir. Fakat bu "muhteremlerin" kafalarmdaki zina ta- nımı, "Evli bir eşin, eşinin haberi ve nzası olmaksı- zın ve şeriata uygunluğu, çevreleh tarafindan ka- bul edilmeksizin bir başkasıyla cinsel ilişkide bu- lunmasıdır"... Sürekli olarak, "Eğer eş şikâyetçi olmazsa ceza falan söz konusu olmaz" demelerinin kökeninde bu anlayış yatmaktadır. Eğer evli bir kadın, "kuma- sını" ya da "kumalannı" şikâyet etmezse "gûl gibi" geçinip gideceklerdir. Eğer iktidarsız bir adam, genç karısının, kendini "boynuzlamasını" anlayışla karşılarsa(!), ortada hiçbir sorun yoktur. Aile kurtul- muştur. • • • Geçen hafta dahil, bu konuyu defalarca ele al- dım. Asıl istenen şey, zinaya karşı çıkış falan değil- dir. Insanların yatak odalarında "zaptiyelik etme- ye", AKP milletvekilleri de yöneticileri de hevesli olamaz. istenen ve beklenen şey, ailenin kurtanl- ması da değildir. İstenen şey, "Insanlann yaşamla- nna müdahale"dir. insanlann nasıl yaşayacağını, neler yapıp neler yapamayacağını belirîeme arzu- sudur. Ve bu "arzu", memleketimizdeki Islamcı çevrelerın dinmeyen bir "ihtirasıdır". Ramazanda öğlen yemeği yiyen insanlan, lokan- ta basarak dövmek ve böylece Islamiyete davet etmek isteyen(!) "maganda" ile, böyle bir yasa çı- kartarak insanlann özel yaşamlarına müdahale edebileceğini sanan zihniyet arasında, pek bir fark yoktur. Söyledikleri şey, aşağı yukarı aynıdır "Be- nim istediğim gibi ve benim kurallanm çerçeve- sinde yaşayacaksın." (Benzer bir tutumu kumarha- neler konusunda sergilemişler ve süper zekâlı libe- rallerimiz de üç beş oy uğruna bu oyuna gelerek altın yumurtlayan tavuğu komşulanmıza kaçırmış- lardı.) • • • Radikal Islamcılar, bu memlekette her zaman vardı. Ve demokrasi içinde ciddi bir tehdit de oluş- turmuyorlardı. Fakat bir zamanlar, Refah Partisi içinde ön plana çıktılar. Aslında, Refah'ın bunlara hiç gereksinimi yoktu. Fakat Erbakan Hoca, ses- lerinin yüksekliğinden korkarak bunlara teslim oldu ve kendi sonunu hazırladı. Bu süreci, Erbakan Hoca'yla birlikte yaşamış olan Tayyip Erdoğan'ın bir ders almış olacağını umuyordum. Demokrasiye, herkesten çok kendite- rinin gereksinimi olduğunun bilincinde olduğunu ve herkesi kendi gibi yaşamaya ve düşünmeye zorladığı zaman, bunlann altında kalacağını anladı- ğını sanıyordum. llk "çıkışı" ve başkalannın "hassasiyetleri" karşı- stodaki özeni, beni umutlandırmışb, Bu uipudtiÇÇı, tam anlamıyla yitirmesem bile, çok endişeli oldu- ğumu ifade etmek isterim. Türkiye Cumhuriyeti'nin üç temel ilkesi, "hâtk egemenliği", "laiklik" ve "çağdaşlık"t\r. Belli bir pariamento çoğunluğu ile bu üç ilkeyi aşabileceği- ni zannedenler varsa çok yanılırlar. Memlekete de kendilerine de yazık ederler... Avrupa Cenç Hukukçular Derneği Kurgusol duruşmanın konusu batık bankalar ÖZGÜRERBAŞ Avrupa Genç Hukuk- çular Derneği'nce (EL- SA) bu yıl 5'incisi dü- zenlenen "Ord. Prof. Dr. HıfaVeldet\eüdedeoğ- hıKurgusal DuruşmaYa- nşması''nın bu yılki ko- nusu TMSF'ye de\Tedi- len bankalarla müşteri- leri arasındaki sorunlar olarak belirlendi. Türkiye'deki tüm hu- kuk fakültelerinin katı- lımının beklendiği yanş- manın fınali önümüzde- ki yıl nisan ayında Anka- ra'da yapılaojk. ELSA Türkiye Yönetim Kuru- lu Üyesi Nurcan Çank- çu hukuk fakültelerinde alınan teorik eğitimin "gerçek bir duruşma ha- ^'asında'' kurgulanan ya- nşmada uygulamaya dö- külmesinin önemine de- ğinerek *Yanşma bir hu- kukçu ada\ı için gelece- ğinde etküi olabilecek uluslararası öneme sa- hç" dedi. Yanşmada, hu- kuk fakültelerini temsi- len en az 2, en fazla 5 ki- şi davacı ve davalı taraf olarak dosyalannı hazır- lıyor. Seçilen 8 takım fi- nale çagİnhyor. "•- t
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle