Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 EYLÜL 2004 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Avcı Vali'nin Hitabı
ERMAN ŞAHİN, kişiliği, dü-
rüstlüğü ve çalışkanlığıyla Türk
siyaset sahnesinin unutulmaz
simalanndan biri olmuştur. Şim-
di, bir yandan o sahneyle ilgisi-
ni sürdürürken bir yandan da
"Muğla 'nın nesi var nesi yoksa
kâğıtlara geçirip" kitaplaştırıyor.
Yerel öykülerden sonra, son çı-
kan kitabıyla sıra, "Muğlalı Av-
cılar"a gelmiştir. Eski kuşaklar-
dan orta ve genç kuşaklara, Yö-
rük Orhan'dan Tavuk Şükrü'ye
ve Karabacağın Hasan'a kadar
hepsi var.
Renkli kişilikleri, doğa sevgi-
leri ve insancıl yaklaşımlanyla.
"Hepsi nüktedandır, şakacı-
dır, zekidir. Hemen tamamı ye-
meyi içmeyi sever. Hemen hep-
sinin aile yapılan, çoluk çocuk,
oğul uşak ilişkileri sağlamdır.
Hepsinin işi gücü vardır."
Ama hiçbiri, "keyik" denen
dağ keçisi avı gelince, dağa çık-
madan edemez.
Kitapta anlatılanlarm çoğu
"keyik" üzerinedirama, ge-
nellikle yabandomuzu, tavşan,
keklik tutkusuyla bilinen bir av-
cı var ki, onun ünü hepsininkin-
den farklı ve ilginç: Vali Ibrahim
Ethem.
Başka illerin ardından on yıl
süreyle görev yaptığı Muğla'da,
daha çok "Avcı Vali" diye anılı-
yor. Dalaman Üretme Çiftliği'nde-
ki, "Sıtma Savaşı"r\üak\, ilköğ-
retim atılımındaki başansını da
geride bırakan bir avcılık ünü var
o valinin.
Oysa, "Akıncı" soyadını alı-
şından ve "DemirciAkıncılan" \<i-
tabından da anlaşılacağı gibi,
asıl ününün kaymakamlık yap-
tığı Demirci kasabasında Yunan
istilasına karşı direnişçiliğinden
gelmesi gerekirdi. Avcılığı, onu
da unutturmuş.
Aslında unutulacak gibi de-
ğildir Kuva-yı Milliye yılla-
nndaki o dağa çıkışlar, işgali ya-
vaşlatmak için efe çeteleriyle ba-
şanlan artçı direnişleri. Ama, hep-
sinden ilginç olanı, direnişçi De-
mirci Kaymakamı'nın, zafer son-
rası, "Bilûmum Dağ Arkadaşla-
rıma Son Hitabım" diye yayım-
ladığı genelgedir.
Erman Şahin'in de kitabına
koymaktan kendini alamadığı o
belge, "Bu kadarzamandan be-
ri dağlarda geçirdiğimiz müşte-
rek hayata artık veda ediyorvz;
çünkü vazifemiz bitmiştir" diye
başlıyor ve terhise, hükümete
silah teslimine ilişkin maddeler-
le devam edip öğütlerle bitiyor:
"Size nasihatlanm, köyünüzde
vemahallenizde... ben çefey/m,
kahraman-ı vatanım, filanım di-
ye ötekine berikine kafa tutma-
mak, hulâsa tüfeğini asıp sapa-
na yapışmak ve çalışmaktır."
Dahası var. Hem de bugünün
işbiriikçilerine, dıştakilerle el ele
verip kendi insanını sömürenle-
re ilişkin olarak da uygulanabilir
biçimde.
Kaymakam Ibrahim Ethem,
sözü düşman mezalimine geti-
rerek şöyle demiş: "Yunanlılar-
la teşrik-i mesai edenlerin...
berhayat bulunduğunu ve hat-
ta zengin ve mevki sahipleri ol-
duklannı görecek ve bittabi bu
feci, hazin ahval ve felaket kar-
şısında müteessir olacaksınız.
Fakat sabredecek... şahsiinti-
kamdan içtinap edecek (çeki-
necek).,. vazife-i vataniye ve
milliyemizi ifa ettiğimizden do-
layı hasıl olan ruhi ve manevi
hazlaha iktifa edeceksiniz (ye-
tineceksiniz)."
Bugünkü ihanetlere karşı sa-
vaş verenlere de yakışan bu ruh
asaletidir.
Guantanamo Yargılamaları
Günümüzde daha da acı olan, demokrasi, insan haklan ve adalet
sözcüklerini dillerinden düşürmeyen devletlerin, Birleşmiş
Milletler'in, anlı şanlı hukuk kuruluşlannın bütün bunlan sessizce
seyretmeleridir. Ama bu sessizliğe karşın George Bush, açıklanan
saldınlar, işgaller, toplu kıyım eylemleri ve işkencelerin sorumlusu
sıfatıyla tarihe, hukuk ve uluslararası hukuk kurallannı yadsıyan bir
kişi olarak geçecektir.
HatilÇELENK Hukukçu
C
umhuriyet gazetesinin
25 Ağustos 2004 gün-
lü sayısında yayımla-
nan bir habere göre
Amerika Birleşik Dev-
letleri tarafından Afganistan'a yapı-
lan saldınlarda iki buçukyıl önce tut-
sak ahnan değişik uluslardan vatan-
daşların oluşturduğu bir grup insa-
nın yargılanmalanna başlandı. Yine
bu haberden öğrendiğimize göre sa-
vaş tutsaklannı yargılamak üzere tü-
mü askerlerden oluşan bir mahkeme
kurulmuş ve bu mahkemenin üye-
lerini ABD Başkanı George Bush
doğrudan doğruya atamıştır. Yanlış
okumadınız. Kurulan askerı mah-
kemenin hâkimlerini işgalci
ABD'nin başkanı seçmiştir.
Geçmiş yıllarda George Bush bu-
na benzer, ne ceza hukuku kuralla-
nnda ve ne de uluslararası antlaşma
ve sözleşmelerde yeri olan, hukuk ve
siyaset ınsanlannı şaşırtan eylemle-
re girişmiştir. Hıçbir hakh gerekçe
olmadan, Birleşmiş Milletler'ce ve-
rilmiş bir karara da dayanmadan Af-
ganistan' ı ve Irak'ı işgal etmesi,
Irak'ta bir CIA ajanını başbakan ata-
yarak kukla bir hükümet kurdurt-
ması, böylece Irak halkını ikiye bö-
lerek birbirine kırdırtması, bu ülke-
de kadın, erkek, çocuk ya da sivil,
asker ayrımı yapmaksızın toplu kı-
yımlara girmesi, tüm dünya bası-
nında fotoğraflan yayımlanan ağır
ve onur kıncı işkenceleri Irak hal-
kına uygulaması, Mezopotamya uy-
garhğının tüm sanat eserlerini için-
de saklayan Bağdat Müzesi'ni yağ-
maya açması bu eylemler arasında-
dır.
Bir düşünelim: Guantanamo'da
kurulan, yargıçlan işgalci devlet ta-
rafjndan atanan bir mahkemeye hu-
kuk açısından "mahkeme'* denilebi-
lir mi? ABD Başkanı tarafindan ata-
nan askeri hâkimlerin bağımsızlı-
ğmdan ve yansızuğından söz edilebi-
hr mi? Avrupa İnsan Haklan Mah-
kemesi'nin, tek bir askeri hâkimin
bile yer aldığı bir mahkemenin ba-
ğımsızlığından söz edilemeyeceği-
ne ilişkin kararmdan sonra George
Bush'un böyle bir mahkeme kur-
durtması, Avrupa İnsan Haklan Mah-
kemesi'ne bir meydan okuma ve onu
hiçe sayma değil midir?
Konunun başka bir yönü de şu-
dur: Bilindiği gibi Guantanamo'da
yargüanan tutsaklar arasında Türk
vatandaşlan da bulunmaktadır. Av-
rupa insan Haklan Mahkemesi'nin
bilinen karan doğrultusunda Devlet
Güvenlik Mahkemeleri'ndeki aske-
ri hâkimleri görevlerinden uzaklaş-
tıran Türkiye Cumhuriyeti hüküme-
tinin böyle bir mahkemeye karşı çık-
ması hukuka saygının bir gereğidir.
Ülkemizde 12 Mart ve 12 Eylül dö-
nemlerinde sayısız insan yürürlük-
teki antidemokratik yasalara göre
yargılanmış ve ölüm cezası da için-
de olmak üzere çeşitli ağır hapis ce-
Dikkat!$ehirdeCazVar
6-16 Ekim 2004 İstanbul
AKBANK
sCazfestivali
zalarına çarptınlmıştır. Biz bütün
bu mahkemelerde askeri hâkimlenn
ve bu hâkimlerden oluşan mahkeme-
lerin, anayasada yazılı "Mahkeme-
lerin bağımsızlığı ilkesi"ne aykın ol-
duğunu ileri sürerek konunun Ana-
yasa Mahkemesi'ne götürülmesinı
talep etmiş ve bu mahkemelerin
"mahkeme" niteliği taşımadığını
ileri sürmüştük. Ancak bu itiraz ve
taleplerimiz mahkemelerde reddedıl-
miş ve davalara devam edilmişti.
Oysa insan Haklan EvTensel Bildı-
risi ve çağdaş anayasalarda (kuşku-
suz Türkiye Cumhuriyeti Anayasa-
sı'nda) her insanın bağımsız bir mah-
kemede yargılanma ve savunma hak-
kı kabul edilmiş ve yukanda açık-
landığı gibi Avrupa insan Haklan
Mahkemesi de bu ilkeyi benimseye-
rek aynı doğrulruda kararlar vermiş-
tir. Bütün bu düzenleme ve kararlar
bizım savunmalarımızın ne kadar
haklı olduğunu göstermiştir. Bu bağ-
lamda 12 Mart ve 12 Eylül dönem-
lerinde görev yapan mahkemelerin
kararlanna geçerli ve adil kararlar
olarak bakılması elberte olanaksız-
dır. Bunun gibi. mahkemelerin ba-
ğımsızhğı ilkesine aykın biçimde ku-
rulan ve "mahkeme" olarak nite-
lenmesi mümkün olmayan Guanta-
namo mahkemesinin vereceği karar-
lann da hiçbir hukuksal geçerüliği-
nin olamayacağı ortadadır.
Günümüzde daha da acı olan, de-
mokrasi, insan haklan ve adalet söz-
cüklerini dillerinden düşürmeyen
devletlerin, Birleşmiş Milletler'in,
anlı şanlı hukuk kuruluşlannın bü-
tün bunlan sessizce seyretmeleridir.
Ama bu sessizliğe karşın George
Bush, açıklanan saldınlar, işgaller,
toplu kıyım eylemleri ve işkencele-
rin sorumlusu sıfatıyla tarihe, hu-
kuk ve uluslararası hukuk kuralla-
nnı yadsıyan bir kişi olarak geçecek-
tir.
" « ^ - ^ • ;
THE NEW YORK V O I C E S T v , - ^ ^ , ^ « ,
McCOY TYNER TRIO / DINO SALUZZI TRIO / MiROSLAV VITC_ .
T H E M I N G U S B I G B A N D /NobukazuTakemura/ChıcagoUndergıoundTno/JaneBunnettandTheSpıntofHavana
/ Aydm tsen Ino/Selon Gulun Trıo/ tlvjn Aracı Ouartot / K34/ Misha Mengelberg Soto/ Han Bcnnınk. Benjamin Herman. Ernst
Gloı ı u Trjc / Anıma Ctaudıne Myers Trio/Charlie Marıano, Danıel Humaır, Alı Haurand Trıo/Septeto Roberto Rodnguez/ NoJazz
/ î- ' •' ırk de Clivc Lowe / Jazzanova / Olcay SaraV Trio / Mecazı / Onur Türkmen / Sarp Maden, Reğent Bölükbay Du< ~
bitetw]
SANAT
MERKEZll
Îstanbul-Ankara
Raylı Ulaşımı ve
KazalannEsas
Sebebi
Cumhuriyetimizin 80. yı-
lını kutladığımız şu günler-
de tstanbul-Ankara arasmda-
ki üç güzergâhtan otoyola
(dubleyol) kavuşmak üzere-
yiz. Buna mukabil İstanbul-
Ankara arasında padışahlar-
dan kalma demiryolu hattı-
ru Anfiye'ye kadar çıft hat-
ta kavuşturmuş. esas dar bo-
ğaz Geyve boğazında ise
(Anfiye-Bozüyük) tek hat-
la işletmeye devam edılmek-
tedir. Hızlı tren projesi ola-
rak Arifiye-Nallıhan-Bey-
pazan- Ayaş-Sincan hattı ele
alınarak yüzde 70 yapıldık-
tan sonra sürüncemeye bıra-
kılmıştır.
1994 yılından itıbaren Is-
panyollann teklifı üzerine
mevcut hatta kadar gövdeli
vagonlarla hızlı tren çalıştı-
nlmak istenmiş, kabul edil-
memış ve en nihayet AKP
hükümeti tarafindan ele alın-
mış. tspanyoUannkredisi ile
rehabilitasyon çalışmaları-
na başlanmış. Adapazan Tü-
vesaş ımali vagonlarla 5 sa-
at süreli deneme seferlerine
başlanmış, bilahare yatar
gövdeli vagonlann getiril-
mesi hedeflenmiştir. Altya-
pısı eski, virajh, raylan 60
kg'm olmayan, 12 metrede
bir eklemesi papuçlu veya
kaynaklı, bir sürü hemze-
min geçitleri, sık sık istasyon-
lan, makasları olan tek hat-
h bir güzergâhta hızlı, hız-
landınlmış tren çalıştınlma-
sı, bılime, tecrübeye aykın-
dır. Şu veya bu sebeple ak-
samalar olur, ohnuştur. ola-
caktır. Çift hatlı işletmede
kaza, aksamalar ihtimali az-
dır. kaza anında yardıma sü-
ratle gelinir, hatta ulaşım
durmaz, devam eder. Hay-
darpaşa-Arifiye arasmda ise
kesinlikle TER'e uygun tren
hattı için yepyeni bir koridor
açıhnası, ekspresleıin (şe-
hirlerve mılletlerarası), yük
trenlerinin. Adapazan ban-
lıyö trenlerinin burada ça-
lışması, mevcut hattın da be-
lediyelere devredilerek ban-
liyö ve metro trenlerinin ça-
lışması sayesinde aksama-
lar, kazalar asgariye iner.
Marmarayprojesinde öngö-
riilen üçleme TER projesi-
ne uygun değildir
Ek: 1- Aınar Sonunda Demiryolu
Ihalesını Kopardı (Hürnyet.
14 05.2003) 2- Hızlı Demın'olu-
na Otomonv Sektörü Engel Oldu
(Zaman, 08.06 2003) 3- tstan-
bul'dan Ankara'va Yatar Tren
(Mümyet, 24 05 2003) 4- Hızlı
Tren 97de
AK ERGtN Maden
Yüksek Mühendisi, Raylı
Sistem Uzmcfr
PENCERE
Soruyu lyice
AnlamakL
Sorun nedir, kimdir?..
AKP midir?..
Recep Tayyip midir?..
HayırL
Sorun bugünkü iktidann karşısındadoğru dürüst
bir muhalefet yaratamadan bölük pörçük olanlar-
dadır; kafa tembelliğiyle birtikte sıra eyleme gelin-
ce de yerinden kıpırdamaya üşenenlerdedir.
En kısa deyişle:
Bizdedir.
•
AKP iktidarı nasıl oluştu?..
28 Şubat, Erbakan'ın defterini dürmüştü.
Bu yolun kapalı olduğunu gören açıkgöz takımı
yeni bir formül buldu:
"Takıyye!.."
Iktidar nimetlerini doymak bilmez bir iştihayla si-
lip süpürmeye alışkın merkez sağ tayfası, hemen
bu formüle yattr, yeni kurulan parti inanılmaz ay-
mazlığın ürünü sayılan seçim yasasından yararla-
narak tek başına iktidara geçti...
Merkez sağ böyle parçalanıp tükendi...
Ya merkez sol?..
Neden paramparça?..
Sorun bu sorudadır.
•
Mümtaz Soysal Cumhuriyet'teki dünkü yazısı-
na şöyle giriyordu:
"Tartışmaya Hikmet Çetinkaya da katıldı. Ge-
çen gün llhan Selçuk'un bilinen sorusunu sorup
o da buna kendi sonjsunu ekliyordu."
Soru üzerine soru eklendiğine göre "bilinen so-
ru"yu yinelemekte yarar var; çünkü soru iyice ay-
dınlanmadan yanıtını vermek zorlaşır...
Soru:
"Değerti yazanmız Orhan Birgit DSP'lidir; yine
değerli yazanmız Yakup Kepenek CHP'lidir. Bu
iki arkadaşımız Cumhuriyet'te buluşuyohar da ne-
den birpartide buluşamıyoriar?.."
Eğer bu iki partinin programları arasında temel
farklılıklarvarsa, diyecek birşey yok!.. Amaiki par-
tinin programları temelde aynıysa, iş değişiyor...
Neden değişiyor?..
•
Çünkü laik öğretimi değiştirmek üzerine girişim-
leri ve zina konusundaki tutumundan sonra AKP'nin
takıyyeciliği üstüne kuşku kalmadı...
Merkez sağın bu konuda sesi soluğu çıkmıyor...
Ama laik Cumhuriyet tehlikede!..
Bu tehlikeyi görüp de bıheşemeyenler, Atatürk'ün
dediği gibi "gaflet, dalalet, hatta ihanet içindedir-
ler" demek haksızlık mıdır?..
•
"Bilinen soru "nun çerçevesine dikkat: Solda her-
hangi birfıkirtartışması söz konusu değildir; bizyal-
nız "CHP ile DSP programları arasında temel bir
aynm varmıdır?.." sorusunun yanıtını anyoruz...
Tartışmayı kesinlikle sınırlı tutuyoruz..
Yoksa iş fıkir tartışmasına dönüşürse, ahkâm ke-
senlerin bileylenmiş bıçakları sol kesimi daha da
parçalamak yolunda çalışmaya başlayacak, uka-
lalığın bini bir para etmeyecektir...
•
CHP ile DSP'nin programlan temelde bir ise bu
ikilik neden?..
Kişisel mi?..
Cumhuriyet için düşün ve bilim adamlan prog-
ramlan inceliyorlar. Bu sorunun yanıtı bilimsel ola-
cak, somut birsonuca ulaşılacaktır; fanteziyle, lak-
lakla, varsayımlarla yitirilecek zaman yoktur...
Laik Cumhuriyet tehlikede mi?..
öyleyse, kendimıze gelelim..
s
Değilse, işi Tayyip'le AKP'ye teslim ederek ken-
di aramızda birbirimızle uğraşmak lüksünü sürdü-
relim.
Hikmet SAİM inceledi ve yazdı:
TECAVÜZ
Sarkıntılıktan her türiü tacize, şiddetten
evlilik içi cinsel zorbalığa kadar...
Kltaptan BöRlmler: Tacavuz nodlr? I EvUlk İçi tecavOz I
Inanılmaztecevtizierı Erkek nedentecavûzecter? / Kaöm taca-
vOz /ster mi? I Kadm oedeo ştkayet etmı? I Sonımkj kfm: Ka-
dın m, erkek mi?/Kadmlar da tecevüzcü olabUJr/ TecavOz tllr-
teri / Tecevûzü Oniemenln yollan
Prof.Dr.Aysel Çelikel'in önsözünden:
"Gazeteci-femintet yazar Sayın Hikmet Salm gerçekten ctddi bir
emek mahsulü olarak hazırladığı TecavUz" adlı krtabı ile, koou-
yu blttün yönleriyte ete alan bir eser gerç«kJeşJirmişSr Zengin
bir bibliyografya ve bilimsel kurallara uyarak, atıflarıyla birtkte
hazırlanmış olan bu değeriı çalışmanın, Türk Ceza Kanununun
pariamerrto çatışmaları strasında yayımtanmasımn, değerini da-
ha da arttırdığını düşünüyorum.'
Pîcrf.Dr. Ay«H ÇeHkel
Adalet Eakl B«kam>TUrk Kadın Hukukçular Defnefil Baakanı
"Gazeleci HHunet Salm, yıllarca süren çalışma sonunda, enine
boyuna tecavüz otayını inceleyen 4O0 sayfalık koca bir krtap
yazmış. TecaviJzUn alda gekiik-gelmedik her yönünü didik didik
eden Hikmet Salm biıtirine zrt gorOslere de yer veriyor.
NailOüreH/MİUJYET
Tecavüz konusunda onlarca sorunun yanrtbn... ömeMer ve
tahtHierte dolu inanılmaz derecede ilginç, güncel, insanın ein-
den bırakmadan okuyup bitireceği bir yapıt düşDnlln.. Evet, yil-
ların gazetectsi Hikmet Salm'in tşte böyle bir krtabı Inkılâp »0-
tabevi yayınları arasında çiklı."
Erdooan Tokmakçıoğlu (GÖZCÜ
"HUunet Saim bilimsel yömemterte saglam bir araştırma
yapmış. Kotay İş degil. Dünya kadar belge ioplamış ve deger-
lendirmiş; kutlanm' Hıfzı Topuz / Gazetecl - Yazar
"Bu kitap, tecavüz konusundaki olayları. dış kaynaldı cinsel
saldın ömelderiyte karsılaştıran ilk kitap olma özelliğini taşıyor.
CUMHURİYET
"TecavOz CMkemiz kadınlannın cinsel zorbalık karşısında ne du-
rumda oldutdarını, tanıldar aracıhğıyla ve hemen hemen bütün
boyutlarıyfa, ayrıntılı bir biçimde inceliyor. SABAH
KADIKÖY 2. SULH HUKUK
MAHKEMESİ (AHKÂMIŞAHSİYE)
Dosya No: 2004 1210 Vesayet
Mahkememizce \erilen 19.08.2004 tarih ve
2004 1210 esas. 2004 1010 karar sayılı ılamı ile 1937
d.lu Mustafa oğlu Mustafa Yılmaz f MK 405. madde-
sine göre \ esayet altına alınarak kendisine kızı Gönül
Akarsu vasi tayin edilmiştır. Karar ilan olunur.
19.08.2004 ' Basın-41937