23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 EYLÜL 2004 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Avcı Vali'nin Hitabı ERMAN ŞAHİN, kişiliği, dü- rüstlüğü ve çalışkanlığıyla Türk siyaset sahnesinin unutulmaz simalanndan biri olmuştur. Şim- di, bir yandan o sahneyle ilgisi- ni sürdürürken bir yandan da "Muğla 'nın nesi var nesi yoksa kâğıtlara geçirip" kitaplaştırıyor. Yerel öykülerden sonra, son çı- kan kitabıyla sıra, "Muğlalı Av- cılar"a gelmiştir. Eski kuşaklar- dan orta ve genç kuşaklara, Yö- rük Orhan'dan Tavuk Şükrü'ye ve Karabacağın Hasan'a kadar hepsi var. Renkli kişilikleri, doğa sevgi- leri ve insancıl yaklaşımlanyla. "Hepsi nüktedandır, şakacı- dır, zekidir. Hemen tamamı ye- meyi içmeyi sever. Hemen hep- sinin aile yapılan, çoluk çocuk, oğul uşak ilişkileri sağlamdır. Hepsinin işi gücü vardır." Ama hiçbiri, "keyik" denen dağ keçisi avı gelince, dağa çık- madan edemez. Kitapta anlatılanlarm çoğu "keyik" üzerinedirama, ge- nellikle yabandomuzu, tavşan, keklik tutkusuyla bilinen bir av- cı var ki, onun ünü hepsininkin- den farklı ve ilginç: Vali Ibrahim Ethem. Başka illerin ardından on yıl süreyle görev yaptığı Muğla'da, daha çok "Avcı Vali" diye anılı- yor. Dalaman Üretme Çiftliği'nde- ki, "Sıtma Savaşı"r\üak\, ilköğ- retim atılımındaki başansını da geride bırakan bir avcılık ünü var o valinin. Oysa, "Akıncı" soyadını alı- şından ve "DemirciAkıncılan" \<i- tabından da anlaşılacağı gibi, asıl ününün kaymakamlık yap- tığı Demirci kasabasında Yunan istilasına karşı direnişçiliğinden gelmesi gerekirdi. Avcılığı, onu da unutturmuş. Aslında unutulacak gibi de- ğildir Kuva-yı Milliye yılla- nndaki o dağa çıkışlar, işgali ya- vaşlatmak için efe çeteleriyle ba- şanlan artçı direnişleri. Ama, hep- sinden ilginç olanı, direnişçi De- mirci Kaymakamı'nın, zafer son- rası, "Bilûmum Dağ Arkadaşla- rıma Son Hitabım" diye yayım- ladığı genelgedir. Erman Şahin'in de kitabına koymaktan kendini alamadığı o belge, "Bu kadarzamandan be- ri dağlarda geçirdiğimiz müşte- rek hayata artık veda ediyorvz; çünkü vazifemiz bitmiştir" diye başlıyor ve terhise, hükümete silah teslimine ilişkin maddeler- le devam edip öğütlerle bitiyor: "Size nasihatlanm, köyünüzde vemahallenizde... ben çefey/m, kahraman-ı vatanım, filanım di- ye ötekine berikine kafa tutma- mak, hulâsa tüfeğini asıp sapa- na yapışmak ve çalışmaktır." Dahası var. Hem de bugünün işbiriikçilerine, dıştakilerle el ele verip kendi insanını sömürenle- re ilişkin olarak da uygulanabilir biçimde. Kaymakam Ibrahim Ethem, sözü düşman mezalimine geti- rerek şöyle demiş: "Yunanlılar- la teşrik-i mesai edenlerin... berhayat bulunduğunu ve hat- ta zengin ve mevki sahipleri ol- duklannı görecek ve bittabi bu feci, hazin ahval ve felaket kar- şısında müteessir olacaksınız. Fakat sabredecek... şahsiinti- kamdan içtinap edecek (çeki- necek).,. vazife-i vataniye ve milliyemizi ifa ettiğimizden do- layı hasıl olan ruhi ve manevi hazlaha iktifa edeceksiniz (ye- tineceksiniz)." Bugünkü ihanetlere karşı sa- vaş verenlere de yakışan bu ruh asaletidir. Guantanamo Yargılamaları Günümüzde daha da acı olan, demokrasi, insan haklan ve adalet sözcüklerini dillerinden düşürmeyen devletlerin, Birleşmiş Milletler'in, anlı şanlı hukuk kuruluşlannın bütün bunlan sessizce seyretmeleridir. Ama bu sessizliğe karşın George Bush, açıklanan saldınlar, işgaller, toplu kıyım eylemleri ve işkencelerin sorumlusu sıfatıyla tarihe, hukuk ve uluslararası hukuk kurallannı yadsıyan bir kişi olarak geçecektir. HatilÇELENK Hukukçu C umhuriyet gazetesinin 25 Ağustos 2004 gün- lü sayısında yayımla- nan bir habere göre Amerika Birleşik Dev- letleri tarafından Afganistan'a yapı- lan saldınlarda iki buçukyıl önce tut- sak ahnan değişik uluslardan vatan- daşların oluşturduğu bir grup insa- nın yargılanmalanna başlandı. Yine bu haberden öğrendiğimize göre sa- vaş tutsaklannı yargılamak üzere tü- mü askerlerden oluşan bir mahkeme kurulmuş ve bu mahkemenin üye- lerini ABD Başkanı George Bush doğrudan doğruya atamıştır. Yanlış okumadınız. Kurulan askerı mah- kemenin hâkimlerini işgalci ABD'nin başkanı seçmiştir. Geçmiş yıllarda George Bush bu- na benzer, ne ceza hukuku kuralla- nnda ve ne de uluslararası antlaşma ve sözleşmelerde yeri olan, hukuk ve siyaset ınsanlannı şaşırtan eylemle- re girişmiştir. Hıçbir hakh gerekçe olmadan, Birleşmiş Milletler'ce ve- rilmiş bir karara da dayanmadan Af- ganistan' ı ve Irak'ı işgal etmesi, Irak'ta bir CIA ajanını başbakan ata- yarak kukla bir hükümet kurdurt- ması, böylece Irak halkını ikiye bö- lerek birbirine kırdırtması, bu ülke- de kadın, erkek, çocuk ya da sivil, asker ayrımı yapmaksızın toplu kı- yımlara girmesi, tüm dünya bası- nında fotoğraflan yayımlanan ağır ve onur kıncı işkenceleri Irak hal- kına uygulaması, Mezopotamya uy- garhğının tüm sanat eserlerini için- de saklayan Bağdat Müzesi'ni yağ- maya açması bu eylemler arasında- dır. Bir düşünelim: Guantanamo'da kurulan, yargıçlan işgalci devlet ta- rafjndan atanan bir mahkemeye hu- kuk açısından "mahkeme'* denilebi- lir mi? ABD Başkanı tarafindan ata- nan askeri hâkimlerin bağımsızlı- ğmdan ve yansızuğından söz edilebi- hr mi? Avrupa İnsan Haklan Mah- kemesi'nin, tek bir askeri hâkimin bile yer aldığı bir mahkemenin ba- ğımsızlığından söz edilemeyeceği- ne ilişkin kararmdan sonra George Bush'un böyle bir mahkeme kur- durtması, Avrupa İnsan Haklan Mah- kemesi'ne bir meydan okuma ve onu hiçe sayma değil midir? Konunun başka bir yönü de şu- dur: Bilindiği gibi Guantanamo'da yargüanan tutsaklar arasında Türk vatandaşlan da bulunmaktadır. Av- rupa insan Haklan Mahkemesi'nin bilinen karan doğrultusunda Devlet Güvenlik Mahkemeleri'ndeki aske- ri hâkimleri görevlerinden uzaklaş- tıran Türkiye Cumhuriyeti hüküme- tinin böyle bir mahkemeye karşı çık- ması hukuka saygının bir gereğidir. Ülkemizde 12 Mart ve 12 Eylül dö- nemlerinde sayısız insan yürürlük- teki antidemokratik yasalara göre yargılanmış ve ölüm cezası da için- de olmak üzere çeşitli ağır hapis ce- Dikkat!$ehirdeCazVar 6-16 Ekim 2004 İstanbul AKBANK sCazfestivali zalarına çarptınlmıştır. Biz bütün bu mahkemelerde askeri hâkimlenn ve bu hâkimlerden oluşan mahkeme- lerin, anayasada yazılı "Mahkeme- lerin bağımsızlığı ilkesi"ne aykın ol- duğunu ileri sürerek konunun Ana- yasa Mahkemesi'ne götürülmesinı talep etmiş ve bu mahkemelerin "mahkeme" niteliği taşımadığını ileri sürmüştük. Ancak bu itiraz ve taleplerimiz mahkemelerde reddedıl- miş ve davalara devam edilmişti. Oysa insan Haklan EvTensel Bildı- risi ve çağdaş anayasalarda (kuşku- suz Türkiye Cumhuriyeti Anayasa- sı'nda) her insanın bağımsız bir mah- kemede yargılanma ve savunma hak- kı kabul edilmiş ve yukanda açık- landığı gibi Avrupa insan Haklan Mahkemesi de bu ilkeyi benimseye- rek aynı doğrulruda kararlar vermiş- tir. Bütün bu düzenleme ve kararlar bizım savunmalarımızın ne kadar haklı olduğunu göstermiştir. Bu bağ- lamda 12 Mart ve 12 Eylül dönem- lerinde görev yapan mahkemelerin kararlanna geçerli ve adil kararlar olarak bakılması elberte olanaksız- dır. Bunun gibi. mahkemelerin ba- ğımsızhğı ilkesine aykın biçimde ku- rulan ve "mahkeme" olarak nite- lenmesi mümkün olmayan Guanta- namo mahkemesinin vereceği karar- lann da hiçbir hukuksal geçerüliği- nin olamayacağı ortadadır. Günümüzde daha da acı olan, de- mokrasi, insan haklan ve adalet söz- cüklerini dillerinden düşürmeyen devletlerin, Birleşmiş Milletler'in, anlı şanlı hukuk kuruluşlannın bü- tün bunlan sessizce seyretmeleridir. Ama bu sessizliğe karşın George Bush, açıklanan saldınlar, işgaller, toplu kıyım eylemleri ve işkencele- rin sorumlusu sıfatıyla tarihe, hu- kuk ve uluslararası hukuk kuralla- nnı yadsıyan bir kişi olarak geçecek- tir. " « ^ - ^ • ; THE NEW YORK V O I C E S T v , - ^ ^ , ^ « , McCOY TYNER TRIO / DINO SALUZZI TRIO / MiROSLAV VITC_ . T H E M I N G U S B I G B A N D /NobukazuTakemura/ChıcagoUndergıoundTno/JaneBunnettandTheSpıntofHavana / Aydm tsen Ino/Selon Gulun Trıo/ tlvjn Aracı Ouartot / K34/ Misha Mengelberg Soto/ Han Bcnnınk. Benjamin Herman. Ernst Gloı ı u Trjc / Anıma Ctaudıne Myers Trio/Charlie Marıano, Danıel Humaır, Alı Haurand Trıo/Septeto Roberto Rodnguez/ NoJazz / î- ' •' ırk de Clivc Lowe / Jazzanova / Olcay SaraV Trio / Mecazı / Onur Türkmen / Sarp Maden, Reğent Bölükbay Du< ~ bitetw] SANAT MERKEZll Îstanbul-Ankara Raylı Ulaşımı ve KazalannEsas Sebebi Cumhuriyetimizin 80. yı- lını kutladığımız şu günler- de tstanbul-Ankara arasmda- ki üç güzergâhtan otoyola (dubleyol) kavuşmak üzere- yiz. Buna mukabil İstanbul- Ankara arasında padışahlar- dan kalma demiryolu hattı- ru Anfiye'ye kadar çıft hat- ta kavuşturmuş. esas dar bo- ğaz Geyve boğazında ise (Anfiye-Bozüyük) tek hat- la işletmeye devam edılmek- tedir. Hızlı tren projesi ola- rak Arifiye-Nallıhan-Bey- pazan- Ayaş-Sincan hattı ele alınarak yüzde 70 yapıldık- tan sonra sürüncemeye bıra- kılmıştır. 1994 yılından itıbaren Is- panyollann teklifı üzerine mevcut hatta kadar gövdeli vagonlarla hızlı tren çalıştı- nlmak istenmiş, kabul edil- memış ve en nihayet AKP hükümeti tarafindan ele alın- mış. tspanyoUannkredisi ile rehabilitasyon çalışmaları- na başlanmış. Adapazan Tü- vesaş ımali vagonlarla 5 sa- at süreli deneme seferlerine başlanmış, bilahare yatar gövdeli vagonlann getiril- mesi hedeflenmiştir. Altya- pısı eski, virajh, raylan 60 kg'm olmayan, 12 metrede bir eklemesi papuçlu veya kaynaklı, bir sürü hemze- min geçitleri, sık sık istasyon- lan, makasları olan tek hat- h bir güzergâhta hızlı, hız- landınlmış tren çalıştınlma- sı, bılime, tecrübeye aykın- dır. Şu veya bu sebeple ak- samalar olur, ohnuştur. ola- caktır. Çift hatlı işletmede kaza, aksamalar ihtimali az- dır. kaza anında yardıma sü- ratle gelinir, hatta ulaşım durmaz, devam eder. Hay- darpaşa-Arifiye arasmda ise kesinlikle TER'e uygun tren hattı için yepyeni bir koridor açıhnası, ekspresleıin (şe- hirlerve mılletlerarası), yük trenlerinin. Adapazan ban- lıyö trenlerinin burada ça- lışması, mevcut hattın da be- lediyelere devredilerek ban- liyö ve metro trenlerinin ça- lışması sayesinde aksama- lar, kazalar asgariye iner. Marmarayprojesinde öngö- riilen üçleme TER projesi- ne uygun değildir Ek: 1- Aınar Sonunda Demiryolu Ihalesını Kopardı (Hürnyet. 14 05.2003) 2- Hızlı Demın'olu- na Otomonv Sektörü Engel Oldu (Zaman, 08.06 2003) 3- tstan- bul'dan Ankara'va Yatar Tren (Mümyet, 24 05 2003) 4- Hızlı Tren 97de AK ERGtN Maden Yüksek Mühendisi, Raylı Sistem Uzmcfr PENCERE Soruyu lyice AnlamakL Sorun nedir, kimdir?.. AKP midir?.. Recep Tayyip midir?.. HayırL Sorun bugünkü iktidann karşısındadoğru dürüst bir muhalefet yaratamadan bölük pörçük olanlar- dadır; kafa tembelliğiyle birtikte sıra eyleme gelin- ce de yerinden kıpırdamaya üşenenlerdedir. En kısa deyişle: Bizdedir. • AKP iktidarı nasıl oluştu?.. 28 Şubat, Erbakan'ın defterini dürmüştü. Bu yolun kapalı olduğunu gören açıkgöz takımı yeni bir formül buldu: "Takıyye!.." Iktidar nimetlerini doymak bilmez bir iştihayla si- lip süpürmeye alışkın merkez sağ tayfası, hemen bu formüle yattr, yeni kurulan parti inanılmaz ay- mazlığın ürünü sayılan seçim yasasından yararla- narak tek başına iktidara geçti... Merkez sağ böyle parçalanıp tükendi... Ya merkez sol?.. Neden paramparça?.. Sorun bu sorudadır. • Mümtaz Soysal Cumhuriyet'teki dünkü yazısı- na şöyle giriyordu: "Tartışmaya Hikmet Çetinkaya da katıldı. Ge- çen gün llhan Selçuk'un bilinen sorusunu sorup o da buna kendi sonjsunu ekliyordu." Soru üzerine soru eklendiğine göre "bilinen so- ru"yu yinelemekte yarar var; çünkü soru iyice ay- dınlanmadan yanıtını vermek zorlaşır... Soru: "Değerti yazanmız Orhan Birgit DSP'lidir; yine değerli yazanmız Yakup Kepenek CHP'lidir. Bu iki arkadaşımız Cumhuriyet'te buluşuyohar da ne- den birpartide buluşamıyoriar?.." Eğer bu iki partinin programları arasında temel farklılıklarvarsa, diyecek birşey yok!.. Amaiki par- tinin programları temelde aynıysa, iş değişiyor... Neden değişiyor?.. • Çünkü laik öğretimi değiştirmek üzerine girişim- leri ve zina konusundaki tutumundan sonra AKP'nin takıyyeciliği üstüne kuşku kalmadı... Merkez sağın bu konuda sesi soluğu çıkmıyor... Ama laik Cumhuriyet tehlikede!.. Bu tehlikeyi görüp de bıheşemeyenler, Atatürk'ün dediği gibi "gaflet, dalalet, hatta ihanet içindedir- ler" demek haksızlık mıdır?.. • "Bilinen soru "nun çerçevesine dikkat: Solda her- hangi birfıkirtartışması söz konusu değildir; bizyal- nız "CHP ile DSP programları arasında temel bir aynm varmıdır?.." sorusunun yanıtını anyoruz... Tartışmayı kesinlikle sınırlı tutuyoruz.. Yoksa iş fıkir tartışmasına dönüşürse, ahkâm ke- senlerin bileylenmiş bıçakları sol kesimi daha da parçalamak yolunda çalışmaya başlayacak, uka- lalığın bini bir para etmeyecektir... • CHP ile DSP'nin programlan temelde bir ise bu ikilik neden?.. Kişisel mi?.. Cumhuriyet için düşün ve bilim adamlan prog- ramlan inceliyorlar. Bu sorunun yanıtı bilimsel ola- cak, somut birsonuca ulaşılacaktır; fanteziyle, lak- lakla, varsayımlarla yitirilecek zaman yoktur... Laik Cumhuriyet tehlikede mi?.. öyleyse, kendimıze gelelim.. s Değilse, işi Tayyip'le AKP'ye teslim ederek ken- di aramızda birbirimızle uğraşmak lüksünü sürdü- relim. Hikmet SAİM inceledi ve yazdı: TECAVÜZ Sarkıntılıktan her türiü tacize, şiddetten evlilik içi cinsel zorbalığa kadar... Kltaptan BöRlmler: Tacavuz nodlr? I EvUlk İçi tecavOz I Inanılmaztecevtizierı Erkek nedentecavûzecter? / Kaöm taca- vOz /ster mi? I Kadm oedeo ştkayet etmı? I Sonımkj kfm: Ka- dın m, erkek mi?/Kadmlar da tecevüzcü olabUJr/ TecavOz tllr- teri / Tecevûzü Oniemenln yollan Prof.Dr.Aysel Çelikel'in önsözünden: "Gazeteci-femintet yazar Sayın Hikmet Salm gerçekten ctddi bir emek mahsulü olarak hazırladığı TecavUz" adlı krtabı ile, koou- yu blttün yönleriyte ete alan bir eser gerç«kJeşJirmişSr Zengin bir bibliyografya ve bilimsel kurallara uyarak, atıflarıyla birtkte hazırlanmış olan bu değeriı çalışmanın, Türk Ceza Kanununun pariamerrto çatışmaları strasında yayımtanmasımn, değerini da- ha da arttırdığını düşünüyorum.' Pîcrf.Dr. Ay«H ÇeHkel Adalet Eakl B«kam>TUrk Kadın Hukukçular Defnefil Baakanı "Gazeleci HHunet Salm, yıllarca süren çalışma sonunda, enine boyuna tecavüz otayını inceleyen 4O0 sayfalık koca bir krtap yazmış. TecaviJzUn alda gekiik-gelmedik her yönünü didik didik eden Hikmet Salm biıtirine zrt gorOslere de yer veriyor. NailOüreH/MİUJYET Tecavüz konusunda onlarca sorunun yanrtbn... ömeMer ve tahtHierte dolu inanılmaz derecede ilginç, güncel, insanın ein- den bırakmadan okuyup bitireceği bir yapıt düşDnlln.. Evet, yil- ların gazetectsi Hikmet Salm'in tşte böyle bir krtabı Inkılâp »0- tabevi yayınları arasında çiklı." Erdooan Tokmakçıoğlu (GÖZCÜ "HUunet Saim bilimsel yömemterte saglam bir araştırma yapmış. Kotay İş degil. Dünya kadar belge ioplamış ve deger- lendirmiş; kutlanm' Hıfzı Topuz / Gazetecl - Yazar "Bu kitap, tecavüz konusundaki olayları. dış kaynaldı cinsel saldın ömelderiyte karsılaştıran ilk kitap olma özelliğini taşıyor. CUMHURİYET "TecavOz CMkemiz kadınlannın cinsel zorbalık karşısında ne du- rumda oldutdarını, tanıldar aracıhğıyla ve hemen hemen bütün boyutlarıyfa, ayrıntılı bir biçimde inceliyor. SABAH KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ (AHKÂMIŞAHSİYE) Dosya No: 2004 1210 Vesayet Mahkememizce \erilen 19.08.2004 tarih ve 2004 1210 esas. 2004 1010 karar sayılı ılamı ile 1937 d.lu Mustafa oğlu Mustafa Yılmaz f MK 405. madde- sine göre \ esayet altına alınarak kendisine kızı Gönül Akarsu vasi tayin edilmiştır. Karar ilan olunur. 19.08.2004 ' Basın-41937
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle