22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 EYLUL 2004 PAZAR 14 LJİA kultur(5 cumhuriyet.com.tr Etkinliklerde eğiticilik vasfı ikinci planda tutulduğundan/eğlendiricilik'öne çıkıyor Anadolu'da Testivalcilik'KAYAÖZSEZGİN Türkiye'nin son yirmi yılındaki ekonomik göstergelerine bakıldı- ğında, tüketimin üretimi sollayan dengesiz artışında, pratik bir ko- laycılığa öncelik tanımanın bas- kırı payı hemen fark edilecektir. Her şeyi hazır şablonlarla çözüm- lemeye yatkın geleneksel tutumu- muzun da bu kolaycılıkta teşvik edici bir yeri var kuşkusuz. Katı ko- şullann sonucu olan durumda kök- lü değişimlere gitmeyi göze al- maksızın, olanla yetinmek ya da olana çekidüzen vererek sözüm ona çağdaş ve yenilikçi bir bakış- tan yana görünmek. eskilerin de- yimiyle "zevahirikurtarmak", her zaman güçlüğün üstesinden gel- meye yeğlenmiştir bizde. Yıldan yıla yaygınlaşan ve yöre kültürlerine dinamik bir hayat ka- zandırmaktan çok, bu kültürleri yeni bir makyaja tabi rutmanın standart bir girişimi halinde kabul gören fuar ya da festivaller, özel- likle yaz aylannda günlük basının sayfalannda, tele\izyon ekranlann- da akıp duruyor. Bu fuar ve festi- vallerin düzenlendiği kentler dı- şında, çevreden fazla bir ilgi gör- memesi, yöre ürünlerinin pazar- lanmasına yönelik çözümlere yol açmadığı gibi, daha da kötüsü, program açısından sığ bir çerçeve- yi de sürekli olarak gündemde tut- maktadır. Yeterll damşman kadrolan bulunmuyor Çerçevenın kapsadığı etkinlikle- re bakıldığında, "kültür ve sanat festivaM" gibi bir isım altında su- nulmasının zorunlu bir sonucu ola- rak, bu iki ka\Tamın içerdiği bü- tün dallann, çorbada tuzu bulun- sun kabilinden, etkınliğe dahil edil- diği görülecektir. Konser, sergi, söyleşi, şiirdinle- tisi, panel ya da tartışma başhğı al- tında düzenlenen etkınlikler, bir- birinden kopuk gösterilerle izle- yiciye sunuluyor, ama bunlann içe- riği ve amacı konusunda herhan- gi bir projenin söz konusu olma- ması nedeniyle, gerek çağnlı isim- ler, gerekse saptanan program üze- rine, tatmin edici bir sonuca var- mak güçleşiyor. Yeterli daruşman kadrolara sahip olmayan yerel yönetimler, ülke- mser, sergi, söyleşi, şiir dinletisi, panel ya da tartışma başhğı altında düzenlenen etkinlikler, birbirinden kopuk gösterilerle izleyiciye sunuluyor, ama bunlann içeriği ve amacı konusunda herhangi bir projenin söz konusu olmaması nedeniyle, gerek çağnlı isimler, gerekse saptanan program üzerine, tatmin edici bir sonuca varmak güçleşiyor. nin kültür ve sanat ortamındaki gelişmelerle ilışkilendirilmesi tar- tışma götürecek bir program hazır- lamış oluyor böylece. Kültür ve Turizm Bakanlığı, ola- sıdır ki, il külrür müdürlükleri ka- nalıyla bu yöre festivallerine bir kat- kıda bulunmaktadır. Bu katkının düzeyı ve içeriği, eğer varsa, han- gi parasal olanaklarla sınırlı oldu- ğu konusu. sağlam esaslarla ve yö- netmelik hükümleriyle yaşama ge- çirilmediğinden olacak, çoğu za- man kamuoyuna yansımıyor. Ba- kanlık yetkilileri de bu konuda du- yarlı davranmıyorlar. Kültür ve sanat festivallerinde, eğiticilik vasfı genellikle ikinci planda tutulduğundan, "eğlendiri- dtik" özelliği öne çıkıyor doğal ola- rak. Festivalleri izleyenler de bu rür etkinliklerden beklentilerini bu özellik dolaymda yoğunlaştırdık- lanndan, eğlenebildikleri ölçüde festivalin amacına ulaştığı varsa- yımını değişmez ölçüt olarak alı- yorlar. Anadolu'da festivaller çığ glbl büyüyor Daha çok teleMzyon ekranlann- dan ortama saçılan bol gürültülü yaz eğlence formatı geçer ölçü sa- yılıyor, kültür ve sanat festivalle- ri de eğlendirici yönleriyle bu for- mata göre biçımlendiriliyor. Sanatçı tanımının ayağa düşü- rüldüğü ve her önüne gelene bu sıfatın yakıştırıldığı, dolayısıyla çe\Tenin "sanatçı^dan geçilmedi- ğı bir aşamada, festivallere de bu türden kişilerin çağnlı olmasından daha doğal ne olabilir.. Yeni düzenlenen yasalarla, yerel yönetimlere büyük yetki ve so- rumluluklar yüklenınce, Anado- lu'ya bir çığ gibi yayılan bu festi- vallerin giderek daha da yaygınla- şacağı şimdiden belli oluyor. Eğlence, geniş kitlenin afyonu- dur; onu, böyle bir uyuşturucuyla yakın ve uzak çevresindeki olu- şumlann dışında, onlardan haber- siz bir konuma çektikçe, sanatın ve kültürün gerçek tanımlanndan ko- pardıkça, gerçek sanat ve kültür adına yapılanlar da küçük bir azın- lığı ilgilendiren "entelektüel fan- tezfler" olmaktan öteye geçemeye- cek, sınırlar daraldıkça daralacak- tır. Belli bir dal ya da tema kapsa- mındaki festival organizasyonlan- nı, yukanda değindiğimiz türlerin dışında değerlendirmek gerekir kuşkusuz. Bunlann sayısı o kadar fazla değil; salt yöresel amaçlara sanat ve kültür değerleri yönün- de, yörenin bekJentileriyle örtüşe- bilen hasar görmemiş ka\Tamlara, belleklerde yer edebılecek düzey- lerde öncelik verdiklerinden, hem günceli hem de gelenekseli kucak- layabilme becerisi gösterebiliyor- lar. Yörenin iyi etüt edilmesi gereklyor Olumsuz anlamda festivalcilik, yöre turizminın zorunlu itişiyle or- taya çıkmış bir uğraş olmadığı için, festivalin düzenlendiği çevTeye ye- ni bir canlılık getirmiyor doğal ola- rak. Yakın illerden yeni bir merak- lı kitlesini çekmekte yetersiz kalı- yor o nedenle. Son yıllardaki yaygın görünü- müyle festival, iç turizmin ya da tu- rizmciliğin yarattığı bir olgu ol- madığından, yöre yatınmlannı des- tekleyici bir getirisinden söz et- mek oldukça güç. O halde özgün bir yapısallık ve amaçsallık içermediği sürece bas- makahp kültür ve sanat festivalle- rinin, toplumsal ve kültürel yaşa- ma olumlu bir katkısı olmayacak- tır. Öncelikle, festivalin düzenlene- ceği yörenin, her açıdan iyi etüt edilmesi, ihtıyaçlann saptanması, kültür merkezleriyle bağlantı ku- ramayan insanımıza, sanat ve kül- türdeki çağdaşlık vizyonundan pay almasmı sağlayacak bir etkinlik projesini, ayaklan yere basacak gerçekçi bir donanım içüıde sun- mak gerekiyor. Burada donanımdan maksat, çok yönlülük değil, çok yönlülüğe or- tam hazırlayacak "tekü" boyutlu öngörüdür. Sanat, birikimler üze- rine bina edilir; onun zaman için- de çevreye yayacağı ışıltılar, bu zemin üzerinde ete kemiğe bürü- nür. Festivallere bir de bu açıdan yaklaşalım. BELGESEL 17 EYLÜL'DE GÖSTERÎLECEK Ertuğrul9 un ardından Kültür Servisi - Japon Kon solosluğu ve Türk-Japon Araştırmalan Vakfı tarafın- dan düzenlenen etkinlüderle Türk-Japon ilişkilerinin 80. yıldönümü kutlanıyor. Türk-Japon ilişkilerinin ilk resmi adımı Sultan Abdülha- mid döneminde Japonya'ya gönderilen Ertuğrul Firkatey- ni ile başlamıştı. Binbir badı- reden sonra güçlükle Japon- ya'ya ulaşan Ertuğrul Firka- teyni resmi misyonunu yeri- ne getirir, ancak dönüş yo- lunda karşılaştığı fırtına onun yeni misyonunun başlangıcı olur. Ne zaman Türk-Japon ilişkilerinden söz açılsa Er- tuğrul Firkateyni'nin o hü- zünlü öyküsü, Japon halkı- nın kazazedeler ıçin yapüğı fe- dakârlıklar akla gelir. Türk Japon ilişkilerinin başlangıcı- nuı anısına 17 Eylül'de Er- tuğrul Firkateyni'nin batışının yıldönümü kapsammda dü- zenlenen etkinlikle bu öykü- nün anlatıldığı 'Güneş, Ay, Yıküz' belgeseli gösterilecek. Belgeselin metin yazan ve yönetmeni Şehbal Şenyurt. Tekfen Holding binasında sa- at 19.30'da yapılacak göste- rimde Ertuğrul Firkateyni, ilk Japon gönüllü elçiler Shota- ro Noda ve Torajiro Yamada ile tarihin unutulmuş sayfala- n arasında hüzünlü bir yolcu- luk yapılacak. Değişik bir Japon sergisiIstanbuVda OZGENACAR Sanatçı Şigeno Savada ile iki yıl önce Tokyo'da, öteki üç arkadaşı ile de geçen yıl Ankara'da tanışmıştık. Çe- şitlı ülkelerde çağdaş Japon sanatının elçileri olarak ser- giler açan Sa\ada ve arkadaş- lan geçen yıl önce Anka- ra'da dört günlük, daha son- ra Istanbul'da 'Ufuk' adlı sergileri ile Türk sanatse- verlerinin karşısına çıkmış- lardı. Ne yazıktır ki geçen yılın Irak savaşının yarattığı ger- ginlık nedeniyle ve üstelik kısa süreli sergiyi az sayıda Istanbullugezebilmişri. Ser- gınin önemini algılayan Ak- bank Kültür Sanat Merkezi. dört Japon sanatçıyı Istan- buFda yeni bir sergi açma- ya davet ettı. 'Şimdi, Bura- da veAlabildiğineYabn' ad- lı yeni sergiye Savada"nın yanı sıra Haruo Higuma, Nobuki Yamamoto ile Şige- nobu Yoşida katılıyor. Değişik malzeme kullan- salar da sanatçılann birbir- lerini etkilemelerinden do- ğan bu birliktelik sergi ziya- retçilerine değişik bir görsel- lik kazandınyor. Savada. ge- leneksel el yapımı kâğıt 'Va- şi' ile ışık bağlantılı yüzey- leri üretiyor. Yamamoto. guncel araç ya da gereçleri işlevsizleştiriyor. Yoşida, ka- palı alanlarda ışıklan kur- guladığı bir biçeme sahip. Higuma ise doğa-yaşam iliş- kisindeki kınlganlığa dik- kati çekiyor. 16 Eylül Per- şembe günü açılacak sergi 23 Ekim'de kapanacak. Sergi- nin başlangıç günlerinde zi- yaretçiler sanatçılarla tanı- şabilecekler. Ziyaretçiler için bir sürpriz noru: Bayan Sa- vada ile Türkçe konuşabi- lirsınız. / VCD Aslı SELÇUK Hud (Çılgınlann Günahı): A'ön:"Martin Ritt/ Oyn.: Paul Nevman, Melvyn Douglas/1963, siyah- beyaz, 107 dakika / Paramount - Palermo. Larr>' McMurtrj'nin "Horseman, Pass By" romanından çekılen film Batı'nın efsane karakterleri olan kovboylann yeniden incelenmesi üstüne yetkin bir dram. 60'lann psikolojisini, 20. yüzyılın Batı'sını romantik olmayan bir açıdan yansıtan ahşılmışın dışındaki bu çağdaş western dürüst, idealist, ilkelerine bağlı sığır çiftliği sahibi Homer'la hiçbır şeye saygısı olmayan, kendine dönük, çıkarcı oğlu Hud'ın bitmeyen kavgasmı irdeliyor. Torun Lon, kendini amcası Hud'a yakın bulsa da dedesini amcasından daha iyi anlar. Batı'nın en parlak. güzel günlerini yaşamış olan Homer, hastalık kapmış sürüsünü yok ettikten sonra şimdiki anlamsız, şiddet dolu Batı'da uzun süre yaşayamayacağını anlar. Kadın kahramana tecavüze kalkışan Hud bir anti kahraman olarak karşımızdadır. Gerçekçi, yalın anlatımlı bu çalışma 3 Oscar'ın da sahibi: Kadın oyuncu (Patricia Neal), yardımcı erkek oyuncu (M. Douglas), görüntü (James Wong H) Something's Gotta Give (Aşkta Herşey Mümkün) / Yön: Nancy Meyers / Oyn: Jack Nicholson, Diane Keaton / 2003, renkli. 63 yaşındaki çapkın bekâr Harry Sanborn'un olağanüstü değişimine yol açan olaylara dair zeki, eğlenceli bir romantik komedi. 40 yıldır ölçüsü 30 yaş altı kadınlarla ilişki kurmak olan Harry'nin aşk yaşamı, son sevgilisi Marin'in annesi, ünlü oyun yazan Erica Barr>'le karşılaşıncaya dek yolundadır. Marin'le kaçamak yapmak üzere Erica'nın yazlığına gelen Harry kalp krizi geçirince bir süre 50'sini geçmiş Erica'yla baş başa kalır. Hem Harry hem de Erica için bu hıç beklenmedik bir durumdur. Özel Bölümler'de yaratıcı ekip filmi, D. Keaton la J. Nicholson'ın oyunculuğunu anlatıyor, oyuncu Amanda Peet'le ana mekân yazlık evi gezınti, J. Nicholson "La Vie En Rose" şarkısını söylüyor, fragman, yaratıcı kadronun yorumlanyla filmi izleme seçeneği var. D. Keaton'la J. Nicholson şaşırtıcı oyunculuklar sunuyorlar. 'Olüm ve Kc' Makedonya'da • Kültür Senisi - Tıyatro Pera Ariel Dorfman'ın 'Ölüm \e Kız' adlı ONiınunu dün Türkiye'vı temsilen Makedonya 'Uluslararası Stnımıca Tıyatro Festıvalfnde sahneledı. Manastır Tıyatrosu. Sırbistan. Bulgaristan. Yunanıstan. Arnavutluk. Hırvatıstan, Slovenya tıyatrolannın katıldığı festival 15 Eylul'de sona erecek. Nesrin K.azankaya"nın \ önettığı oyunda, Ayşe Lebrız, Devrim Nas, Yetkin Dıkıncıler oynuyor. Işık tasanmını Yüksel Aymaz'ın yaptığı oyun. Şılı'de general Pinochet'nın dıktatörlük dönemınden demokrasıye geçışı konu alıyor 'Fahrenheit9/11 k^an'da •X\HRAN(AFP)- Michael Moore'un Bush yönetimine sert eleştiriler getiren filmi 'Fahrenheit 9 11' dün Tahran'da gösterime girdi. Farabi Sınematografi Kurumu'nun açıklamasına göre, film saldınlann üçüncü yıldönümünde, öncelikle iki sinemada gösterime ginyor. Iran ve Amerika Birleşik Devletlen 1979'daki İslam Devrimf nden sonra diplomatik ilişkilennı kesmişti. tkı ülke arasındaki ilışkiler. Ocak 2OO2'de George Bush'un. Iran'ı, Kore ve Irak'la bırlikte "Şer Mıhven' olarak tanımlamasıyla bir kez daha gerilmişti. Sevdalinka Litvanya'da • Kültür Servisi - Ayşe Kulın'ın Bosna savaşı ekseninde bir aşk hikâyesıni anlattığı romanı "Sevdalinka' Lmanya'da yayımlanıyor. Lırvanya'nın en büyük yayınevlerinden olan Kronta'dan çıkacak olan kitap aynı zamanda bir Türk yazarın Litvanya'da yayımlanacak ilk kitabı. Ayşe Kulın'ın Sevdalinka romanı daha önce Bosna- Hersek'te yayımlanmıştı. Kulın"ın yapıtlan Boşnakça ve Lıtvanya dilı dışında Fransızca ve Yunanca'ya da çe\rildi. Henri Matisse Tokyo'da • TOKY'O (AFP) - Fransız ressam Henn Matısse'ın yapıtlan bu hafta, Tokyo Ulusal Müzesi'nde. 'Henn Matisse: Yöntem Değişim' (Henri Matisse: Process Variation) başhğı altında sergilenmeye başlayacak. 12 Aralık'a dek zıyarete açık olacak sergide, sanatçının Paris, New York, VV'ashıngton, Berlin \ e Moskova koleksiyonlanndan yapıtlan yer alıyor Sanatçının 50. ölüm yıldönümü anısına düzenlenen serginin bugüne kadar ünlü ressam adına düzenlenen en kapsamlı etkinlık olduğuna dıkkat çeken sergi sorumlusu Masayuki Tanaka, Japonya'ya hiç gelmemesine karşın Matisse resimlerinin, Japon görsel sanatıyla büyük benzerliklere sahip olduğunu \ e bu nedenle Japonlann ressama büyük ilgi duyduğunu söyledi. Matisse'in ölümünden önce 1951 'de Tokyo'da düzenledıği sergi. Japon Imparatorluğu'ndan. katılımcılardan ve Japon halkından bü>ük ilgi görmüştü. KÜLTÜR • SANAT ANADOLU YAKASINDA SADECE SİNEMAMIZDA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle