Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12EYLUL2004PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Wigner Madalyası 'nı alan Prof.Dr. Erdallnönü ile bilim ve siyaset konuştuk
S Ö Y L E $ İ : LEYLA TAVŞANOCLU
leyla.tavsanoglu(S cumhuriyetcom.tr
Erdal Inönü, Türkiye siyasetine adını yazdıran unutulmaz isimlerden bi-
risi. Bizim siyasiler, en alaturka halleriyle kendi aralarında, deyim ye-
rindeyse pişpirik oynarlarken İnönü hep briçe ağırlık verdi. Dolavısıyla
da onlarla hiçbir zaman aynı dili konuşamadı. Sonunda da, "Bu iş bıı-
raya kadar " deyip 12 yıl sonra siyasete 1993 'te veda etîi. Bugüne kadar
onu bu karanndan hiç kimse döndüremedi. 2002 seçimlerinden önce
bir aralık aklı çeliniyor gibi olduysa da bizim basm bu işi pek güzel en-
gellemeyi becerdi. Hakkında, Anadoluhisan 'ndaki valısını vakıfmah
gibi gösterip borca karşılık saiümaktan kurtardığı. ayrıca da yalının
yanında yeşil alan olan 1.5 dönümlük Hazine arazisini gasp ettiği iddi-
alarım yayarak onu siyasetten bütün bütüne soğııttu. Aklınca da ö'niinü
kesd. Erdal İnönü, 4 Ağustos 'ta Meksika da "25. Fizikte Grııp Teori
Yöntemler Kolokyumu "nda dünyada çok önde gelen bilim adamlarına
verilen Wigner Madalyası 'nı bilime katkılan nedeniyle almak üzere
toplantıya davet edildi. Ancak bu kez deyine eşinin ailesinin birlakım
banka borçları nedeniyle yurtdışma çıkış yasağıyla karşılaştı. Yasak
son anda kaldırılmasına karşm Türkiye Cumhuhyeti de böyle bir ayıbı
yaşamış oldu. Tokatçılar, devleti onlarca milyar dolarlarla soyanlar,
bankalarını hortumlayıp hâlâ muteber adam muamelesi görenler elini
kolunu sallayarak içimizde dolaşırken bu yapılan en hafıfinden "ayıp "
olarak nitelenebilir. Erdal İnönü bugünlerde htanbııl'daydı. Onu hemen
her gün gittiği Feza Gürsey Enstiiüsü nde ziyaret ettim. Türkive nin bi-
lime çokfazla ağırlık vermesi gerektiğini söyleyen İnönü, ABD 'nin Tür-
kiye 'ye biçtiği ılımlı İslam modeliyle ilgili olarak da şu noktaya vurgu
yapıyor: "Türkiye laik bir ülkedir. Dolayısıyla burada dine dayalı
siyaset yürütemezsiniz. Ayrıca Türkiye bağımsızdır. Kendiyolumt ken-
disi bulur. Bundan sonra da bulacaktır."
Dinibırak bilime bak- Siz dünyada çok dafazla örneği olmayan ki-
şilerdensiniz. Bilim adamı, siyasetçisiniz. Yöneti-
cilik yaptımz. Yıllar önceki bilim alanmda bir bu-
luşunuzdan dolayı bugiin dünyada çok önemlibir
bilimsel ödül olan H igner Madalyası 'na layık gö-
rüldünüz. Böyle bir ödül almak nasıl bir duygu?
tS'ÖNÜ - Elli yıl önce yaptığımız bir çalışma do-
layısıyla şimdı bu ödülü almak benim için sürpriz
oldu. Biz bu çalışmayı ünlü bir fizikçi olan Eugene
Paul YVTgner'le birlikte yapmıştık. Bizim bu çalış-
mamız bir süre fark edilmedi. Ama sonradan yavaş
yavaş değeri anlaşıldı. Bizim Wigner'le yaptığımız,
"GrupTeorisTnde yerri bır yöntem bulmak oldu. Bu-
nu da rastlantısal olarak bulduk.
Bu bulduğumuz yönteme "Gnıp Kontraksiyo-
nu" ya da "Gruplann Büzübnesi" deniyor Grup bir
matematiksel kavram. Bizim bulduğumuz yöntem
yoluyla bir gruptan başka bır gruba geçebiliyorsu-
nuz. Yeni olaylan açıklamak içın de şımdı hiç dur-
madan bu gruplarla uğraşılıyor. Benim bir şansım
oldu. Yeni bır yöntem bulunduğu zaman her zaman
bu ortaya atanlann isımleriyle anılmaz. Sakın yan-
lış anlaşılmasın; bizımki o kadar önemlı değil, ama
bugün işe yaradığı için kullanılıyor. Bu yönteme de
bir şekilde Wigner'le benim ismim eklenmiş oldu.
- Bu yönteme şimdi ne isim verildi?
- "WignerGrup Kontraksıyonu" denıliyor Tabıi
Wigner dünyaca tamnmış bir fizıkçı olduğu içın
onun faydası var. Şimdi intemette girerseniz "Wig-
ner Kontraksiyonu'' dıye bulursunuz Bana bu ma-
dalyayı verenler uluslararası bır matematıkçiler ve
fizikçiler grubu. Şimdiye kadar çok ünlü fizikçiler
ve matematikçiler bu madalyayı aldı. Ömeğın ünlü
fizikçimiz Feza Gürsey de 10 yıl kadar önce bu ma-
dalyayı almıştı. Işte, böyle hoş bir olay da yaşadım.
Madalya Türk flziğine
- Ama bunun can sıkıcı bir tarafı da oldu, diye
biliyoruz, Size yurtdışma çıkış yasağı konulduğu
için neredeyse o madalyayı almaya gidemiyordu-
nuz. Öyle değil mi?
- Evet. ama sonradan onu aştık. Ben şunu söyle-
mek istıyorum:
Elli yıl önceki bir çalışma için bu madalyaıun ve-
rilmesi sadece benim orada yaptığım katkıyı değil.
Türkiye'de fizığin gelişmesme yaptığım katkılan
da orada andılar. Sadece benim yaptığım değil. Tür-
kiye'de fizikçilerin fiziğin gelişmesiyle ılgıli olarak
yaptıklan çalışmalara da bu madalya verildi. Bunu
kamuoyunun bilmesinde yarar var. Türkiye'de fizik-
çiler bir şey yapmıyorlar. sanısı tamamıyla yanlış.
Böylece dünyada tamnmış oluyoruz ve yavaş yavaş
bunlardan pratik sonuçlar da çıkıyor.
- Bütün bunlar iyi de, son yıllarda Türkiye 'de
fizikten çok metafiziğe ağırlık verilmedi mi?
- Aslında metafizik çok değerli bir terimdir. Sa-
nıyorum o anlamda kullanmıyorsunuz bunu. İşe ya-
ramayan yanlış fıkirler de söyleniyor. ama ben bu-
na demokrasinin bir cilvesi diye bakıyorum. 0 da
ayn hikâye. O toplantıda dünyaca ünlü fizikçiler
hem Türkiye'de hem yurtdışında çok değerli çalış-
malar yapan Türk fızikçilerinin bilime katkılanndan
söz ettiler. Bunlar çok önemli gelişmeler.
AB'den başka yol yok
- AB'nin genişleme sorumlusu Günter Verhe-
ugen 'in Türkiye ziyaretînden sonra AB 'den Tür-
kiye 'ye üyelik müzakerelerinin başlaması konusun-
da olumlu olarak algılanabilecek mesajlar gel-
meye başladu Sizin bu konuyu iyi bildiğinizi bil-
diğim için soruyorum. Müzakerelerin başlaması
Türkiye'nin tam üyeliğinin kesinleştiğimi,yoksa
bu müzakerelerin daha yıllar ve yıllar süreceği mi
anlamına gelir?
- Türkiye, Cumhuriyetin başından beri Batı Av-
rupa'ya yönelık bir yol tutmuştur. Batı Avnıpa di-
yorum, çünkü biz de Avnıpa'dayız, ama Güneydo-
ğu Avnıpa'da. Batı Avnıpa da 16.. 17. yüzyıllarda
bilimin ilerlediği devletlerin bulunduğu bölge. Onun
için Batı Avnıpa bugün AB'nin merkezi ve orayı asıl
yöneten grup.
Bu da bilim ve teknolojide olan üstünlüklerinden
kaynaklanıyor. Bu saydığım nedenlerden. günün bi-
nnde bizim Batı Avrupa'nın önayak olduğu bır bir-
liğe girmemiz kaçınılmaz bir son.
Biz o yolda yetiştik. Çocuklanmızı da öyle yetiş-
tiriyoruz. Bugün AB aleyhinde gibi görünenlerin
çocuklan da bu yolda büyüdüler. Türkiye için baş-
ka yol yok. Evet, eskiden kalmış dine yaslanan bir-
takım görüşler var. Ama onlar da aykın değil. On-
Prof. Dr. ERDAL ÎNÖNÜ
1926, Ankara doğumlu. 1947'deAnkara Üniversitesi
(AÜ) Fen Fakültesi'nden fizik lisansı diploması
aldıktan sonra ABD 'deyüksek lisans ve doktora
çalışmalarını tamamladı. Türkiye'ye dönüşte AÜ'de
fizik asistanı olarakgöreve başladu 1964-74 arası
ODTÜ'de fizik profesörü olarak ders verdi. Aynı
üniversitenin rektörlüğünü deyaptu 1974'te
Boğaziçi Üniversitesi'ne geçti. 1983 'e kadar bu
üniversitede hizmet verdL TÜBİTAK'ın kuruluşuna
da katkıda bulundu. \A TO Fen Komitesi 'nde ve
UNESCO Yürütme Kurulu 'nda görev aldı. 1983 'te
SODEP'in kurucu genel başkanı olarak siyasete
atıldu SODEP ile Halkçı Parti'nin birleşmesiyle
kurulan SHP'nin ilk olağanüstii kurultayında genel
başkan seçildi Bu görevini 1993 'e kadar sürdürdü.
DYP-SHP koalisyon hükümetinde başbakan
yardımcılığı ve dışişleri bakanhğı dayaptı. SHP'nin onursal başkanı. Aktif siyasete
geri dönmesi için yapılan çağrılara olumsuz yanıt verdi. Şimdilerde Kandilli deki Feza
Gürsey Enstitüsü 'nde araştırmalar yapıyor, kitaplar yaztyor.
lar da çocuklannı ABD'de yetiştiriyorlar. Ve o hava
içinde de geçmişten kalan mistik, duygusal bır des-
tek olarak dini devam ettirmek istiyorlar. Dünyayla
ilgisi olan ise Batı Avnıpa'dan alınmış bu uygarlık,
teknik, teknolojı, bilim. sanat, ekonomi, hepsidir. O
nedenle ben AB'nin dışında kalacağımızı düşün-
müyorum.
Oraya girmek ise siyasal bir eylem. Onlar da geç-
mişten kalan bütün itirazlannı, beklentilerini, belki
de korkulannı önümüze döküyorlar. Ama sonunda
bu olacak. Bu itirazlardan çekinmememiz lazım.
Çünkü bizim gidecek başka bır yenmız yok. Karşı-
lıklı olarak da birbirimize ihtiyacımız var.
- Türkiye 'deki bilimsel bilincin gelişmesi de Ba-
tı Avnıpa 'nin katkısıyla mı oldu?
- Evet. ABD'de genç bır Türk fizikçisı arkadaşı-
mız var. Sürtünmeyi engelleyen. karbonadayalıbir
malzeme buldu. Ismı AB Erdemir. Şimdi ABD en-
düstrisi bundan yararlanmak içın her şeyi yapıyor.
Ali Erdemir iTÜ'yü bitirdi; oraya gitti.
- Ama, hocam, Türkiye bu değerlerden neden
yararlanmıyor da onların hepsini Batı 'ya kaptırı-
yor?
- Onlardan yararlanmak için bizim de gözümüzü
dört açmamız lazım. Araştırma gelıştümeye daha çok
para. insan. emek, zaman vermemiz ve sonuçta da
dediğim gibi gözümüzü açmamız gerekiyor. Bu iş-
leri biz de yapanz. kendine güvenirü gösterebilme-
liyiz. Bu da kolay bir iş değil tabii. Ama yapabilme-
liyiz. Bizdeki genel yaklaşun şu: Araştırma geliş-
tirme yararlıdır. Paramız oldukça oraya para vere-
lim. Oysa Batı'daki anlayış öyle değil.
"Araştırma getiştirme yararhdır. Biz oraya ne ka-
dar yatmm yaparsak o kadar para kazanınz. Bizim
ekonomimizin gelişmesi için bilimimizin. teknoloji-
mizin ileıiemesi gereldyor" inancındalar. Yeni tek-
nolojiler ancak araştırmalar sonucu çıkıyor. Biz de
öyle olmak zorundayız Yenilik başka türlü olmu-
yor. Bu işe daha çok inanmak ve fırsat vermek la-
zım. Ama biz bunu tam anlamıyla anlamış değilız.
Bllgl güç verlr
- Hep Batı 'da gelişen buluşlardan yararlanmı-
yor muyuz?
- Evet. Bızım günlük yaşamımızı değiştirecek bi-
limsel buluşlardan herhangı bınsı hâlâ Türkıye'de
yapılmadı. Bunlann hepsi dışardan bize geldiği içın
kamuoyundaki kam şu: "Evet, bilim yaşamımızı de-
ğiştimor. ama o dışanda yapılan bilim. Türkrve'de-
ki binm böyle bir şeyi başaramaz." Öyle değil Biz-
de de yapılır. ,\ma bu zamanla olacak bir şey. Bir
de bazı yanlışlar var. Eleştirmek gibi olmasın. Sa-
yın Başbakan dünkü (Çarşamba günüı konuşma-
srnda şöyle diyordu: "Arük Türkiye'de binm için bi-
Km yapılmayacak. Refah için bilim yapılacak."
Burada değişik ve önemli bır şey söylenmış gibi
görünüyor, ama aslında öyle değil. Bu bilinen bir şey.
Böyle bir aynm yapmaya da gerek yok. Bilimde
ilerlediğiniz zaman o ilerleme refahı getiriyor. Bi-
limin güç vereceğini en iyi biçimde 1600'lü yıllar-
da Baconsöylemiş: "İnsanın bilgisijleinsarun gücü
örtüşür." Çokbasıt.
Bilgi insana güç verir. Rekabet halinde karşınız-
dakinden daha fazla bilgi sahibiyseniz o zaman siz
güçlü olursunuz. Bu bilinen bir şey. Bılım de insa-
na bunu verir. Beni güçlü yapacak, bilim arayayım.
demekle de ohnaz o... Bılimı ılerletirsiniz. Ö iler-
lerken size kendiliğinden güç venr.
Dıyelim ki, kansere çare bulacağım, fikrine ka-
pılıyorsunuz. Öyle de olmaz. Bu kere onun bilgisi-
ne girmeniz. tıbbı. biyolojiyı öğrenmeniz lazım.
Ölünceye dek siyaset olmaz
- Ben Türkiye 'yi yöneteceğim fikrine kapılıp
bilgi olmadan hiçbir şey yapamamak gibi mi?
- Onun gibi. Emir vererek bilim yapılamaz. Bi-
lim ınsanlanna firsat vererek. onlara yardım ederek
bu iş olur. Bir de korkmamak lazım. "Onlara para
verenmdeçarçur etsinler" mantığıyla olmaz. Bilim
insanlan parayı çarçur etmezler.
Konrrol edersiniz. Bunun ımkânı var. Biliyorsu-
nuz, TÜBlTAK'ı, "Parayı çarçur etti" diye suçla-
dılar. Oysa hiç de öyle bir şey yok. TÜBİTAK pa-
rayı yıllardır gayet iyi kullanıyor. Evet, bilim ada-
mı, siyasetçiyi yanhş yolda bir araya gelü"lerse kan-
dırabilir. Ama doğru yolda bir araya gelirlerse bır
şey olmaz. Gerçek ilerleme de böyle gerçekleşir.
- Babanız Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucula-
rından. Siz 12 yıl siyaset yaptımz. Ama sonradan,
u
Ben artık siyasetteyokum " dediniz. Sizin gibi bir
kişinin bunu söyleme hakkı var mı?
- Ben siyaseti ömür boyu yapılacak bir şey diye
görmüyonım Ama Türkiye'de öyle bir anlayış var.
Bir üniversitede bir konuşma yapmıştım. Genç-
lerden birisi bana, "Niye siyaseti bıraktınız" diye
sordu. Ben de şu cevabı verdım
"Bütün ömrümee siyaset yapmam gerekmez. Bir
süre yaptun. Sonra da eski yaptığım işlere döndüm."
Üsteledi: "Yanisiyaseti başanholmadığınıziçin mi
bırakümz?''
"Başarürvdım, ama biraz da başka şey yapayım
diye bırdktım" dedim. İnsan siyaseti ölünceye ka-
dar yapar gibi bir sanı var.
- Ben onu demek istemedim. Sadece siyaseti,
tam da şu sıralarda bırakmaya hakkınız var mı,
diye sordum. Sizin toplumsal borcunuzyok mu?
- Bu işle hakkın ne ilgisi var. İnsan yaşamında ne
ıstiyorsa onu yapabilir. Toplumsal borcun bir ölçü-
sü olmalı. Ben 12 yıl siyasetin ıçınde kaldım Üste-
lık siyasette fazla bir şeyler yaptığıma da inanıyo-
rum.
Siyasete girdiğim günlerdekı manzara ıle çıktığım
günler arasındaki manzara farklı. Siyasete girdiğim
sırada ünlü siyasetçilerin hepsi yasaklanmışlardı.
Baskı vardı. Pek çok şey yazılamıyor, konuşulamı-
yordu. Onlar ka>boldu. Ama. evet. başka şeyler or-
taya çıktı. Her sorun çözühnedi.
Türkiye'nin önemli sorunlan hâlâ önümüzde.
,\ma siyaset böyle. Yaşadıkça sorunlar çıkıyor. Siz
bir sorunun çözümüne katkı yaptımz diye her zaman
sizden yardım isteyebilirler. Bu ınsanı bir şey. ama
böyle bir borcum olduğunu da sanmıvorum.
türkiye'nin yaşı eğer 80 ise. ben de 12 yılla bu-
na önemli bir katkı yapmışım. demektir. Onun için
borcumu ödemedim. diye düşünmüyorum. Ama iyi
niyetli insanlar benden yardım istiyorlar. Onlara il-
gıİennden dolayı teşekkür ederim. Ama ben şimdı
başka şey yapıyorum. Bu yaptığımın da hem kendim
hem ülke için faydalı olduğuna ınamyorum. Dola-
yısıyla da bu konuda bir rahatsızlığım yok.
Engelleme siyasetin doğasında var' 'Çok param yok'
- Hep kafama takılan bir soru var. Ne zaman
Türkiye 'de siyasal tıkanıklık döneminegirilse ve
size siyasette ihtiyaç duyulsa hep önünüze, özel-
likle de basm ve medyadan birtakım engeller çı-
kar. Son seçimlerden önce başmıza vakıfderdi
çıkarüdu Son olarak da ödül almaya gidişiniz,
yurtdışı yasağı konularak engellenmeye çalışıl-
du Sizin ailenize bir vefa duygunuz olduğu da
çok açık. Eşinizin ailesinin birtakım borçlan-
nın olması olayı sürekli kullanıldu Bütün bun-
lann nedenlerini açıkça anlatabilir misiniz?
- Bir kere bu engellemeler siyasetin doğasında
vardır. Siyaset ciddi bir mücadele alanı. Kayınbi-
raderimin armatörlükten gelen bir kredi borcu var.
Bu borcu epeyce geri ödedi. Umanm yakında hal-
lolacak. Benim elimde olan bir şey değil. Deniz-
cilik sektöründe durum biraz daha düzeldi. Beş
yıl önceki gibi değil. Daha iyi para kazanabiliyor-
lar. Tabii bu borçlan ödemeye yetmiyor. Ama bir
şekilde bu borç tutan azalıyor. Bunun düzelece-
ğine inamyorum. Böyle bir şey olmasını benim
aleyhimde kullandılar. Doğru. Sanki borcundan
kaçan bir insanmışım gibi gösterdiler. Beni siya-
sete ikinci kez çağırdıklannda mevcut partiler
içinde benim geri dönmemi istemeyen insanlar bun-
dan yararlandılar. "Aman bunu engelleyenm. Pe-
şine düşettm ki kamuoyundaki itibarı azalsın" de-
diler. Evet, bunlar oldu. Ama son defa siyasi mak-
sat olduğunu sanmıyorum. Sanıyorlar ki benim pa-
ram var da eşıme yardım etmiyorum.
- Öyle bir şey var mı?
- Öyle bir şey yok. Benim param olsa derhal ve-
ririm, ama öyle bir param yok. Babadan kalan mev-
cut bir-iki binanın kiralan var. Benim kazandığım
para da emekli maaşım. Bu şekilde o borçlan öde-
meme imkân yok. Onun için de bana baskı yapa-
rak bir şey almalan da olanaksız.
Ama inanmıyorlar. Geçmişte de çok söylenirdi.
Babam siyasetteyken. "Dünya kadar parası var.
Hepsini de bankalara yaürdı" derlerdı.
Babam da, "Benim dışanda param filan yok.
Kim bilrvorsa yerini söylesin'' dıye cevap \ enrdi
Siyasiler hakkında bu kam hep var. "Öeri mev-
Idlerde kalnuşsa elbet pek çok para sahibi olmuş-
üır" gibi bir kanı bulunuyor. Ben de onun miras-
çdanndan birisi olduğum için bende de çok para
var sanıyor bankacılar, diyelim. Onun için de ba-
na baskı yaparak kolay tarafından alacaklannı tah-
sil etmek istiyorlar. Ama imkân yok. Siyasete ge-
lince... Ben bunu yadırgamıyorum. Siyaset devam-
lı bir mücadele alanı. Boks maçında olduğu gibi
belden aşağı \'urmak diye bir şey de yok. Siyaset-
te her şey mubah. Onun için ne şekilde rakibinizi
zayıflatma olanağı bulursanız onu yapıyorsunuz.
- Peki, siz yaptımz mı?
- Ben yapmadım. Ama sadece siyasette değil, bu
başka yerlerde de yapılır. Siyasette çok geçerli sa-
yüıyor. Demokrasideki siyaset çok özgür bir alan.
Onun için her yöntemden yararlamyorlar. Buna
ahşmak, aldırmamak lazım.
Siyaset
dine dayalı
yapılmamalı
- Türkiye'de siyasetle ilgili çok çeşitli se-
naryolar üretiliyor. Son zamanlarda ABD'nin
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ya da Geniş-
letilmiş Ortadoğu Projesi (GOP) çerçevesine
ABD 'nin Türkiye 'ye biçtiği rolün ılımlı İs-
lam modeli olduğu söyleniyor. Yine bu bağ-
lamdaAKP'nin biryükselen değer olarak du-
rumunu koruyacağı, üç yıl sonra da bugü-
nün Başbakanı Recep Tayip Erdoğan 'ın cum-
hurbaşkanlığına taşınabileceği hesaplanıyor.
Siz böyle bir senaryoyu nasıl değerlendiriyor-
sunuz?
- Siz bana ABD'nin öngördüğü senaryolan
soruyorsanız, tabii ki ABD'nin düşüncelerine
bir şey diyemem. Ama bunlann Türkiye'yi il-
gilendirmesı gerekmez.
ABD kendi politikasına göre birtakım plan-
lar yapabilir. Bizim onlara bağlı kalmamamız
ve onlan görmememız gerekir. ABDTiler böy-
le düşündü diye o doğrultuda davranmak zorun-
da değilız.
Türkiye bagunsız bir ülkedır. Her hükümet de
bu gerçeği eninde sonunda fark edıyor. Sonuç-
ta da bağımsız olmarun gereğmi yenne getiri-
yor. Buna mecbur. Dolayısıyla ABD'nin bu şe-
kilde düşünmesinden bir şey çıkmaz.
Ama tabii Türkiye'nin kendi demokratık ge-
lişmesi içinde bu olaylann birkısmı olabüir. Ama,
"ıhmh tslam" derseniz bunun zaten yanlış ol-
duğunu Cumhuriyetyazarlan başta olmak üze-
re herkes söyledi.
- Yani Türkiye 'ninyönetim modeli ılımlı İs-
lam olamaz mı?
- Türkiye'nin yönetim modeli ılımlı İslam
değil. Türkiye laik bir ülke. Dolayısıyla insan-
lann Müslümanlık ya da başka dinlere tavırla-
n da kendi bilecekleri iş.
Bunun yönetimde yeri olmamah. Zaten de yok.
Böylece de Türkiye'yi ılımlı bir İslam ülkesi di-
ye göstermek yanlış. Amerikalılann son za-
manlarda bu fikn öne çıkarmalannda bazı et-
kenler etki yapmış olabilir.
Hatta ABD Dışişleri Bakanı (CoBn Pbwen) iyi
niyetle bir şey söyledi. Onu kötü nıyetle söyle-
diğim hiç tahmin etmiyorum. Samyorum onu
görüntüler yarulttı. Konuştuğu Başbakan'm,
Dışişleri Bakanı 'nin eşlerini alışmadığı kıyafet-
ler içinde görünce, "Aaa, bu hanımlar neden ba-
şörtülü dolaşıyor" diye sormuştur. Sorduğu kı-
şi, "tşte,Müslüman ülke böyledir" cevabmı ve-
rince de, "Demek Türkiye'de ıhmh İslam var"
demıştir.
Bu göriinümden de kaynaklanıyor. Biz ora-
da insanlan yanıltıyoruz. O da var. Bunu yap-
maya da hakkımız yok. Tam laik olmadığımız
değil, ama laik olrnadığımız imasını verecek
bir görüntü içinde ormamız da yanlış.
- Ama demokrasilerde her şey olur. İsteyen
istediği gibi giyinir inancı hâkim değil mi?
- İstediği gibi giyınir. Ama işte, hikâye tam
öyle değil. Orada bir siyasi mesaj var. O siyasi
mesajm da dayanağı dın.
Dolayısıyla bu sadece özgürlük meselesi de-
ğil. Orada dine dayalı siyasetin propagandası-
nı yapıyorsunuz. Her propagandayı yapabılir-
siniz. Ama dine dayalı siyaset yapmak laiklik-
te yok. O belki şiddet hareketine ginşince ceza
alır. Dine dayalı siyaset laiklikte geçerli bir usul
değil. Bunu yapmamak gerekir. Ama siz onu ima
ediyorsunuz. Ben özgürüm, istediğimi yapıyo-
rum, diyorsunuz, ama karşınıza da böyle bir
sonuç çıkar.
-Powell, Türkiye 'yiPakistan 'la aynı düzey-
de ılımlı bir İslam ülkesi olarak gördüğünü
açıkça söyledi...
- Evet. Karşınızdaki insarun yanılmasını is-
temiyorsanız onu yamltmamahsınız. Onun ya-
nılması için her şeyi yapıp ondan sonra da ona
doğruyu anlatmaya çalışırsanız işte böyle, ol-
muyor.
Onun karşısmda gördüğü, ılımlı, ılımsız, res-
men İslam kıyafeti. "Hayır, ben öyk giyiniyo-
rum, ama öyle değünn" diyemezsinız. O zaman
da işler çok zor oluyor.
Bu biraz işin şakası, ama ABD'de bunu dü-
şünenler var. Yani İslamm dıni dayanışma duy-
gusunun Amerikalılann istemediklen yayılma-
lara karşı çıkabileceği fıkri bulunuyor.
Eskiden komünizme karşı vardı. Bugün ko-
münizm öyle bir tehlıke değil. ama nedense bu-
gün yine kullamlıyor. Eskiden komünizme kar-
şı İslam Cephesi diye bir olgu vardı.
Belki şimdi teröristlere karşı böyle ılrmlı bir
İslam modelini oluşturmak istiyorlar. Ama bu
yanlış bir iş. Onun içinden çıkamazlar.
- Ilımlı mı ılımsız mı, dereceyle mi ölçecek-
ler?
- Bu, ABD açısından da yanlış. Bizim için bir
anlamı yok. Biz zaten laik bir ülkeyiz. Çoğu-
muz Müslüman olabiüriz. Ama bu kişilerin ken-
di inançlan. Yönetim sistemimizde öyle bir şey
yok. Dolayısıyla ne dış politikada, ne iç politi-
kada dine dayalı bir siyaset yürütemezsiniz. O
bakımdan Türkiye'den böyle bir şey beklemek
son derece yanlış.
Amerikalı dostlanmızın geçmişte de birta-
kım sonu gelmeyecek yollara gırdiklerini gör-
dük. Nedense bunu yapıyorlar.
Ama Türkiye bağımsız bir ülkedir. Kendi yo-
lunu kendisi bulur. Bundan sonra da bulacak-
tır.