Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3AĞUSTOS2004SALI
HABERLER
DUNYADABUGUN
-ALİ StRMEN
Tükenen Yalnızca
Sosyal Demokrasi mi?
Yargrtay karan iletüzük kuruttayı yapacak olan CHP,
y i ı e siyasal gümdemin ilk sırasına oturdu. Türki-
ye'rin içinden geçrnekte (ya da geçememekte) ol-
«Juğu krrtik durum da, bu partinin önemini arttınyor.
Partinin Genel Başkanı'nı yetersiz ve çağdaş
politikalar üretmekten, çağdaş bir örgütlenmenin
önünü açmaktan uzak bulanlardahi, yetersizliğin
yalnızca onunla sınıriı kalmadığını, parti içi muha-
tefetin de ciddi bir kadrolaşma ve alternatif sun-
maktan yoksun olduğunu haklı olarak vurguluyor-
lar
Bütün bu öğeler haklı olarak "Ne olacak bu
CHP'nin hali, nedir bu sosyal demokratlann du-
rumu" sorulannı çıkanyor karşımıza.
Bu sorulara yanıt ararken bir başka gerçeği de
g*z önünde bulundurmamızzoaınlu. Aslında sos-
yal demokrasinin ve genelde solun sorunu yalnız-
c a Türkiye'ye özgü değil.. evrensel.
Arkadaşımız Orhan Bursalı sürdüreceğini san*
dığırn birtartışmayı, "Sosyal Demokrasinin Tûke-
nfşi Üzerine Tezler" başlığıyla pazar günkü köşe-
sinde başlattı.
Bursalı, Sovyetler'in çöküşü, ABD'nin tek ege-
men olarak kalmasıyla neoliberal-muhafazakâr
politikalann hızla yiikselerek, aniden bütün dün-
yaya egemen olmasının sosyal demokrasiyi gafil
avladığını söylüyordu.
• • •
Söz konusu okjuyu, teknolpjik gelismenin bugün-
kü aşamaa ve küreselleşme gerçeği içinde ele al-
mak gerekiyor.
Neoliberal politikalann tartışmasız egemenliği
yüzünden haksız bir rekabet karşısında sosyal po-
litikalann rflası, sınıfsal kökenden gelen sosyal de-
mokratlan refah devleti ya da istihdam tercihleri ara-
sında sıkıştırarak tehdit ediyor.
Küreselleşen dünyada, sosyal demokrat partiler,
kendi sınırlan içinde, herkesten ayn, kendi içine dö-
nük sosyal politikalar ürettikleri takdirde, rekabet
edememek, istihdamı arttıramamak ve daha büyük
ekonomik sorunlarfa karşılaşmak gibi tehlikelerle
burun buruna yaşamanın umarsızlığı içindeler.
CHP gibi, sınıfsal tabandan değil, ulusalcı-anti
emperyalist kökenden gelen partiler de küreselle-
şen dünyada bu zayıf ekonomileri ile, globalleş-
menin dayatmalanna karşı duramayacak olmanın
çıkmazına düşüyorlar.
Türkiye ve benzeri ülkeierde, ulusalcı söylemler
hâlâ kulağa hoş gelse ve tarihi bazı özlemleri körük-
leseler bile pratikte kabul etmemiz gerekir ki, fazla
bir anlam ifade edip çözüm yollan gösteremiyorlar.
Neoliberal-muhafazakâr vahsi kapitalist hegemon-
yanın karşısında olan ve bunlann insanlığın sonu-
nu hazırlayacağını gören, Toni Negri gibi belki de
yanlış birtanımlamayla "anti-küreselleşmeci" eti-
keti yapıştınlmış kişiler de, gerçekte küreselleşme-
nin önienemez bir gelişme olduğunu görüyor, uma-
n yeniden ulusalcı politikalaradönmekyerine, kü-
resel bir muhalefette anyoriar.
Nitekim, Porto-AJegre'de ulusalcı sosyalist eski
Fransız Bakanı Jean Pierre Chevenement ile Neg-
ri arasındaki tartışma da bu olgunun bir örneği.
• • •
Kısacası, hangi kökenden gelirierse gelsinler,
sosyal demokrasi de şol da bir çıkmazın içine düş-
müş durumdadırlar. Üstelik vahşi kapitalizmi ala-
bifdiğine egemen kılan bu küresseleşme karşısın-
da artık ulusal çözüm arayışlan çaresiz kalmaya
mahkûm gözükmektedir.
Küreselleşmenin doğası, Çin gibi yeni devlerin
dünya sahnesine girişlerinin de olguyu değiştirme-
sini olanaksız kılıyor.
Bu açıdan sosyal demokrasinin tükenişinden
söz edenlere fazla tepki göstermemek gerek.
Ancak burada bir gerçeği de unutmamalıyız. Tü-
kenmekte olan yalnızca sosyal demokrasi ve sol
değildir. Aynı zamanda küreselleşen vahşi kapita-
lizm de, doğa üzerindeki olumsuz etkileri yüzün-
den tükenmenin eşiğine gelmiştir.
Ya bu eşikte durulup, yeni, daha insancıl ve bö-
lüşmeci çözümlere yönelinecektir ya da insanoğ-
lunun tükenişi karşısında direnen sistemle biriikte
büyük felaketlere duçar olması durumuyla karşı-
laşılacaktır.
Unutmayalım ki, daha Sovyetler'in yıkılmasından
çokönce, küreselleşmenin ufukta az kişinin göre-
bildiği birolasılık olarak durduğu dönemlerde, ya-
ni 25 hatta 30 yıl öncesinde bile, sürekli tüketim
artışı üzerine kurulu ekonomik düzenlerin ayakta
duramayacağı söyleniyor, hatta 21. yüzyılın çev-
resel nedenlerle, eninde sonunda, "gelişme hızısı-
fır" bir dönem olacağı, kaçınılmaz olarak olması
gerektiği öngörülüyordu.
Görülüyor ki, tükenmekte olan, yalnızca sosyal de-
mokrasi değil, sonsuz girdinin mümkün olduğu var-
sayımına dayanan bütün bir kapitalist sistemdir.
fşte bu gerçeğin kavrandığı anda, sosyal de-
mokrasinin tükenişinin çaresi de bulunacaktır.
Ya da maazallah!...
Van raporu Baykal'a sunulacak
Topuz: tlçin
kime güveniyor?
ANKARA(Cumhuri-
yetBürosu)-CHPGrup
Başkanvekili Ali Topuz,
Van'da eski milletvekili
Mustafa Bayram' ın
adamlanrnn karakol bas-
kmıyla patlakveren olay-
larlailgili parti taranndan
hazırlananraporunkimi
çevreleri rahatsız ettiği-
ni söyledi. Topuz, "Bu
ktşâer kimden güç ahyor,
kime güveniyor" dedı.
Yerel seçimler önce-
sinde AKP'ye kaülan Mi-
kafl Üçin'ın, "Van'daki
2. Susurhık" olarak ad-
landınlan olayla ilgili ra-
por hazırlayan CHP'yi
hedef alan açıklamalan-
natepkiler sürüyor. CHP
Ali Topuz, tlçin'in, "aşi-
retkri CHP'ye karşı ha-
reketegeçirme'' tehdidi-
ne dikkat çekerek "bu
olayı sadeceVan'la suur-
h gönnediklerini" söy-
ledi. Van olayının. "ken-
diöi devJeC yerine koyan
güçlerin, ülkenin başına
nasl sonınlar açabilece-
ğtai" ortaya koyduğunu
kaydeden Topuz, "Bay-
ram'a sahip çıkanlar, ki-
me güveniyor, kimdence-
saret ahyor, bunlan açık-
lamalılar" diye konuştu.
Van'da incelemelerde
bulunan CHP heyetinin
raporunu bu hafta Genel
Başkan Deniz Baykal'a
sunması bekleniyor.
Tüzük kurultayı toplamayacağını açıklayan parti yönetimi, 'Anayasa Mahkemesi'ne dava açsın' dedi
"fârgıtay'a restçektiCHP Grup
Başkanvekili
Ali Topuz,
muhaliflerin
tüzük kurultayı için
topladığı imzayı yeterli
bulan ve partiye tarih
büdirmesi için 5 gün süre
veren Yargıtay Cumhuriyet
Savcısı'nı 'yanlış karar
vermekle' suçladı.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP yönetimi muhaliflerin istemi üze-
rine "tüzük kurultayı" yapmak yeri-
ne, "hukuksal yapnnmT göze aldı.
Parti yönetimi, muhaliflerin tüzük ku-
rultayı yapılması istemini yerinde gö-
ren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıh-
ğı'nın "5 gün içinde kuruhay tarihini
büdirmesi'' istemini yerine getirmeye-
cek. CHP Grup Başkanvekili AH To-
puz, hukuki mücadeleye hazır olduk-
lanm ve Yargıtay Cumhuriyet Başsav-
cılığı 'nın Anayasa Mahkemesi 'ne da-
va açabüeceğıni bildirdi.
SAVCIDAN BİR UYARI DA ORDU İÇİN
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı,
28 Mart yerel seçimleri öncesinde
görevden alınan CHP Ordu Ö
Başkanı Hüseyin Avni Şeker ve îl
Sekreteri Mustafa Eren taranndan
noter yoluyla yapılan başvunı
üzerine CHP'ye ihtarname
gönderdi. CHP'ye gönderilen
Öıtarnamede, Ordu il yönetiminin
görevden alındığı konusunda
Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı 'na herhangi bir
bildirimde bulunulmadığı
belirtilerek Ordu il başkanı ve
yönetim kurulunun görevden
almıp alınmadığı soruldu.
Ihtarnamede, Ordu il başkanı ve
yönetim kurulu görevden
alınmışsa yerlerine geçici yönetim
oluşturulup oluşturulmadığının ve
2820 sayüı Siyasi Partiler
Yasası'nın 19. maddesi ile CHP
Tüzüğü'nün 44. maddesi
uyannca il kongresi yapılarak
sonucunun bildirilmesi istendi.
Parti tüzüğü uyannca
görevden alman ilçelerde 30
gün, illerde 45 gün içinde
kongre toplanması gerekiyor.
KESKİN'DEN CHP YÖNETİMİNE TEPKİ
Haber ıMerkea - Eski CHP
Genel Sekreteri Adnan Keskin,
Yargıtay'ın CHP Tüzük
Kurultayı'nın yapılması için
verdiği ihtara tepki gösteren
parti yönetimini eleştirdi. CHP
yönetimini partiyi, "özel çiftük
ve dikensiz gül bahçesme
dönûştürerek partinin temel
fekefesinin üzerine şal
örtmelde" suçlayan Keskin,
"Yönetimdeki kadro SS latalan
yöntemlerini uygutayor" dedi.
Demokrasinin öncüsü olması
gereken bir sosyal demokrat
partinin, hukuka uyması için
yargmın üst katlanndan ihtar
yeme noktasına getirildiğini
belirten Keskin şunlan kaydetti:
"Bundan dolayı mahcup
olacakian yerde, 'Yargıtay
Başsavcısı'nı ilgilendirmeyen
ve işi olmayan bir konu'
demekfc kalmayıp yasal ve işini
yapan bir kamu görevüsini
doîayh olarak tehdit
etmektedirier. Anlaşılan o ki
Yargıtay Savcısı'na da baskı
altma aîdıldan parti mensuplan
gözüyle bakmaktaduiar."
CHP'de "kunıHay" tarnşması durul-
muyor. Muhaliflerin "tüzük kuruMa-
yı" istemini, "bazı imzalann çekUme-
si nedeniyle kurultay toplanması için
gerekli imzanın da düştüğü* gerekçe-
siyle geri çevıren genel merkez yöne-
timi, Yargıtay Başsavcılığı'ndan gelen
"ihtar"ı da yerine getirmeme karan al-
dı. CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın,
ihtan gönderen Yargıtay Cumhuriyet
Savcısı ÖmerFarukEminağaoglunu
"muhaliflerden biri gibi" davranmak-
la suçlamasınuı ardından Ali Topuz da
"Partfleri,yöneticüeri yönetir, savcüar
yönetid yerine geçemezler" sözleriy-
le eleştirdi. Siyasi partilerin faaliyet-
leriyle ilgili izlenecek hukuki yollann
bellı olduğunu kaydeden Topuz, bu
konudaki son sözü Anayasa Mahke-
mesi'nin söyleceğini belirtti.fiıtannye-
rine getirilmemesi durumunda Yargı-
tay Başsavcılığı'nın Anayasa Mahke-
mesi'ne dava açabileceğini kaydeden
Topuz, şunlan söyledi:
"Hukukyollanyiayapılacakmüca-
deieiçin tdmsenin kunseye bir şey söy-
leme hakk) yoldur. Parti yanhş bir iş
yapnuş oJursa hukukonu düzdtir.Ama
parti yanhş bir iş yapmadığı halde ba-
zı hukuk kurumlan yanhşişyapnuşgi-
bi bir olay başlabrsa ve bu iş fos çıkar-
sa o insanlaruı vapacaklan bir görev
vanhr. Bir partiye karşı hakazhk yap-
nuş duruma geJdikJeri zaman yapma-
lan gereken bir görev de kendileri açı-
sından vantar diye düşünÜTOrum."
Batur ilter
'Tüzük
kurultayı
toplansın'
Istanbul Haber Servisi -
CHP tstanbul
Demokratik Girişüni
üyeleri, tüzük
kumltayının mutlaka
toplanması gerektiğini
belirterek
açıklamalannın, "parti
çizgtsi dışma düştügunü"
iddia ettikleri CHP Genel
Sekreteri Önder Sav'ın
istifasını istedi. Girişim
adına yazılı bir açıklama
yapan Batur İlter, tüzük
kurultayının, partiyi
yörüngesine oturtmak,
parti içi denetimi,
katilımı, düşünce ve proje
üretimini artnrmak
açısından çok önemli
olduğunu söyledi. Tüzük
kurultayı ife ilgili olarak,
imzalann CHP Genel
Merkezi'ne iletilmesi ile
hukuki sonuç doğduğuna
dikkat çeken Uter,
imzalann toplanılmasının
sonrasında, partide
oluşacak istifalann, geri
çekmelerin, kurultay
çağnsını hiçbir şekilde
etkilemeyeceğinin açık
olduğunu belirtti. Genel
Sekreter Sav'uı, parti içi
hukuku hiçe saydığı için,
kendilerinde hayal
kınklığı yarattığını dile
getiren Uter, özetle
şunlan söyledi: "Eğer
CHP üyesi olmanın
sorumluluğunu taşıyorsa,
Baroiar Bhügi Başkanhğı
yapnuş bir hukukçu
konumu ve bilgisiyie,
hephnize yaşarbğı hayal
kuıkhğı ve parti içi hukuk
dçıbklar. kamuoyuna
yapögı açıklamalarda
parti çizgisi dışına düşen
yonımlan nedeniyle
Saym Önder Sav'm CHP
Genel Sekreterfigı'nden
istifasını talep ediyoruz.''
IĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
MUSTAFA BAYRAM'A YAPILACAK
EN KÜÇÜK HAREKETTE AŞİRETLER
BİRLİKTE MÜDAHALE EDECEKTİR!
CHP lideri düzenleme istedi
'Belediyeler
borç tuzağı
içineçekiliyor'
• Hatay'daki CHP'li
belediye başkanlannı ziyaret
eden Baykal, belediyelerin
mali olanaklannın giderek
daraldığını belirterek yerel
yönetimlerin devlete olan
borçlan konusunda kolaylık
sağlanmasını istedi.
AKINBODUR
TBMM yann CHP'nin Bakan için verdiği gensoruyu görüşecek
Yılckraıı'a istifa çağrısıANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - CHP, Pamukova'daki tren ka-
zasmdan sorumlu tuttuğu Ulaştı-
ma Bakanı Binali Yıldmm'ı gen-
soru öncesinde "istifaya" çağırdı.
CHP Grup Başkanvekili Ali To-
puz, TBMM Genel Kurulu'nun
yann Yıldınm hakkmdaki genso-
ruyu görüşmek üzere olağanüstü
toplanacağuıa dikkat çekerek "Sa-
yın Bakan'ın yapacağı en şerefli
şey,gensoru öncesindeistifa etmek-
tir" dedi. Topuz, AKP milletve-
killerinin gensoruya destek ver-
memesi durumunda, Yıldmm'la
aynı sorumluluğu taşıyacaklannı
vurguladı.
Topuz, dün TBMM'de düzenle-
diği basınla sohbet toplantısmda
güncel siyasi olaylara üişkin değer-
lendirmelerde bulundu. Kazamn
"planlanmış bir facia" olduğunu
belirten Topuz, bunda AKP hükü-
metinin işbaşuıa getirdiği "bflgisiz''
kadrolann büyük payı olduğunu
bildirdi. Topuz, "Tesadüfenlstan-
bul Belediyesi'nden bir araya geti-
rilmiş, kendi alanlannda yan bO-
giye sahip, az yetişmiş, uzmanhk
alanlannda bilgi ve birUdmleri ye-
terti düzeye ulaşmamış sıradan in-
sanlar çokkritik kurumlann başı-
na getirfldüer. Allah bizi başka ka-
zalardan korusun" diye konuştu.
AKP milletvekillerini önergeye
olumlu oy vermeye çağuan Topuz,
aksi takdirde sorumlu olacaklan-
m vurguladı. Yıldınm'ın yapaca-
ğı "en şereffi" şeyin gensoru önce-
si istifa etmesi olduğunu kayde-
den Topuz, "AKP'yi bölmek için
söylemiyorum ama ADah adına bir-
kaç AKP'h'yi bu olay karşısında
bayrak açmaya, isyan etmeye çağı-
nyonun" dedi.
tSKENDERUN - Belediyelerin borç tuzağı ve faiz
yükü içerisine çekildigini belirten CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal, hükümetin, belediyelerin
özellikle devlete olan borçlan konusunda kolaylık
getirmesini istedi. Hatay'daki CHP'li belediyeleri
ziyaret eden Baykal, Iskenderun'un Karayılan Beldesi
Belediye Başkanı Erdal Kayış'ın sorunlanm dinledi.
Kayış'ın dört ayda 67 milyar lira borç ödemelerinin,
hizmetleri kısmen engelledığini ifade etmesi üzerine
Baykal, "Borç ödemeye değil, hizmet üretmeye bakm"
dedi. îskenderun'un Ârsuz beldesinde Türkiye'nin
tek Hıristiyan Belediye Başkam Fuat Süme'yi de
ziyaret eden Baykal, projelerle ilgili brifing aldı.
Beledlyeler yeniden yapılandırılmair
Baykal, bir soru üzerine, belediyelerin mali açıdan
yeniden yapılandınlması gerektiğini belirterek şöyle
konuştu: "Belediyeler çok büyük öiçüde borç
tuzağının içine çekflnüş durumdalar. Dler Bankası
aracıhğıyla yapılan ihaleler, bdediyelerimizi yıllarca
süren bir büyük borç ve faiz yükü amna sokuyvr.
Beledhelerimizin mali imkânlan giderek darahyor.
tktidann, belediyelerin borçlannm ertelenmesi
konusunu ciddiyetle ele ahnasnıda yarar w .
Belediyeleri rahatiatmaya yönefik yeni bir düzenleme
ihtiyacı çokyayguı, bu konuda bir düzenleme yapthrsa
iyi ohır. Bu ihtiyaa bir kez daha gözlemledlm.
Maalesef belediyeler hizmet ve icraat şansmı
kaybetnüş gözüküyorlar. Tekrar betediyecüiği bir
atiiuna götürebihnek için ona \eni mali imkânlar
sağjamak lazua ÖzeüHde belediy elerin devlete olan
borçlan konusunda bir kolayhk vapdabittr. Düşünün,
kent içi ay dınlatma işi dahi belediyelerin sorumluluğu
altma bırakümış dununda. TEDÂŞ'a borç birildyor.
Belediyeler kent içi aydınlatma masrafinı dahi
ödeyemez hak getiyoriar. Yeni yasa da bu konuda
ferahok getirmıyon" Baykal, Gözcüler, Üçgüllük ve
Madenli belediye başkanlannı da ziyaret etti.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyetcom.tr
Erman Toroğlu, hakiki birTürk er-
keği olarak Karadağlı'nın paralı seks
macerasını yorumlamış: "Yapmayan
ya beceriksizdir ya da kendine gü-
veni yoktur. Hangi erkek çapkınlık
yapmaz? Tamer Karadağlı bir hata
yapmıştır. Her erkeğin yapabileceği
bir hata yapmıştır."
Tamer Karadağlı'nın hatası nedir?
Çapkınlık yapması mı? Toroğlu'na
göre hayır. Erkekler çapkınlık yapar-
lar. Yaptığı hata, yakalanmaktır. Ya-
kalanmasaydı, eşi olayı bilse bile ida-
re edebilirdi. Işte deneyimli Hülya
Avşar'ın söyledikleri: Toplum deje-
nere davranışlara zaten prim veri-
yor. Ne kadar çok sansasyonla anı-
lırsanız o kadar çok gündemde ka-
lıyorsunuz. Arada sevgi ve aşkyok-
sa bu türaldatmanın affedilmesi da-
ha kolaydır. Tamer, bundan sonra da
devam edecektir böyle şeyler yap-
maya, ama daha temkinli olacaktır.
Yuvayı yıkmasınlar."
Hülya Avşar da Erman Toroğlu da
erkeklerin başka kadınlarla beraber
Erkek Gözüyle Karadağlı Skandalı...
olacaklannı, olmaya devam edecek-
lerini ve bunun önüne geçmenin müm-
kün olmadığını söylüyofiar. Burada so-
run "daha temkinli olmak'ta düğüm-
leniyor. Tamer Karadağlı bu anlam-
da büyük bir "hata" yaptı, yakayı ele
verdi.
Biri kadın, biri erkek iki ünlü insan
böyle söylediğine göre; erkeklerin
beraber olduklan kadının dışında baş-
ka kadınlarla olmasını, olmak iste-
mesini doğanın kanunu gibi kabul
etmek gerekecek. Peki o zaman so-
run nedir, Karadağlı normal olanı yap-
tıysa ona neden kızıyorlar?
Yazarlanmızdan birisi, âşık olmadan
başka bir kadınla sevişmesinden hoş-
lanmamış Karadağlı'nın. Erman To-
roğlu da diyor ki; "onlann yazdıkla-
nyla yaptıklan aynı değil". Yani onlar
da âşık olmadan başka kadınlarla
sevişiyor olabilirier.
Bu tartışmaya erkek gözüyle bir
yorum geörmeye çalış/yorum: Gerçek-
ten de her erkek, biriikte olduğu ka-
dın dışında başka kadınlarla beraber
olmayı hayal eder. Her normal erkek
böyle bir içgüdüyle hareket eder.
Gündelik erkek muhabbetinin önem-
li bir kısmını bu tür hayaller süsler.
Bunun insan doğasına aykırı bir
yanı yok. Seks sonuç olarak, iki in-
san arasındaki bir ilişkidir, bu ilişkinin
daha renkli, daha yaşanmamış yeni
deneylerle zenginleşmesini isteme-
nin insan doğasının birparçası oldu-
ğunu kabul etmek gerekir. Hatta bu-
nu doğanın bir yasası olarak görmek
de mümkündür. Erkekler, insan do-
ğasındaki bu eğilimi, iktidarsahibi, güç
sahibi, parasahibi olduklan için ken-
di iehlerine kullanmayı tercih ediyor-
lar.
Tamer Karadağlı'nın bir insan ola-
rak başka bir kadınla beraber olma-
sını, bir yönüyle insani buluyorum.
Anlaşılan o ki profesyonel kadınlarla
ilişkinin keyfini yaşıyormuş. O kadar
tehlikeyi göze alıp onca paralan ver-
diğine göre bu ilişkilerin biranlamı var.
Burada garip olan, sanki aynı istek-
leri kadınlann duymayacağının sanıl-
ması. Kadınlar da cinselliği renkli ve
zengin yaşamak istemezler mi? Ni-
tekim bağımsız yaşayan güçlü ka-
dınlann da değişik erkekleıie değişik
beraberlikleryaşadığını biliyoruz. Ama
yine de onlara iyi gözle bakılmıyor ve
kendileri de yaptıklarını savunamı-
yorlar.
Bu, öylesine köklü bir küttür olarak
toplumun belleğine yerleşiyor ki, ka-
dınlar da bu durumu kabullenip "Er-
kektir, ne yapsa yeridir" demeyi ter-
cih ediyorlar. Hülya Avşar'ın tutumu-
nu başka nasıl açıklayabiliriz?
Gazetelerdeki tartışmalarda, öne
çıkan vurgulardan birisi "yuvanın yı-
kılmaması". Ne demek yuvanın yıkıl-
maması? Aile kurumunun ayakta tu-
tulması. Şurası bir gerçek ki, cinsel-
likle aile kurumu arasında da bir zıt-
lık var. Bir insanın başka bir insanla
ömür boyu her şeyi paylaşmak zo-
runda olması sağlıklı mı? Erkekler
güçlü olduğu için, bu ömür boyu
mecburiyeti kaçamaklarla sürdüre-
rek, yaşamlanna başka bir boyut ka-
tıyorlar. Kadınlarada "yuvayı yıkma-
mak" için buna katlanmak düşüyor.
Erkeklerin insani tercihleri doğal
kabul ediliyorda, kadınlann böyle bir
eğilim göstermesi, onun "orospuluk-
la" damgalanmasına yol açıyor. Er-
kek egemen bu küttür, sonunda iki-
yüzlü bir ilişkiler ağını da beraberin-
de getiriyor.
Doğru ve sağlıklı olanı, iki insan
arasındaki ilişkinin iki tarafın birbiri-
ne bağımlı olmadan sürmesi. İki cin-
sin de eşit olanaklara sahip bir ortam-
da, istedikleri zaman istedikleri kada-
nnı paylaşabilmeleridir. "Yuvayıkma"
edebiyatı, erkek egemen düzenin de-
vamından başka bir şey içermiyor.